Monday, February 27, 2017

Ecdat hikâyeleri

Osmanlı’nın son yüz yirmi yılında dokuz padişah hüküm sürdü, altısı askeri veya sivil darbeyle devrildi. 3. Selim’i sarayda bir odaya kapattılar, birkaç ay sonra yine darbe olunca perde ipi ile boğarak öldürdüler. 4. Mustafa idam edildi. Abdülaziz tahttan indirildikten bir hafta sonra hücresinde bilekleri kesilmiş olarak bulundu, faili meçhul kaldı. 5. Murat Çırağan sarayına kapatıldı, otuz yıl sonra naaşı çıktı. 2. Abdülhamit önce Selanik’e sonra Beylerbeyi sarayına hapsedildi, dokuz yıl mahpus kalıp öldü. Vahidettin askeri bir ayaklanma sonucu Ankara’da kurulan rejim tarafından tahttan indirildi, yurt dışına kaçtı.
Sultan Abdülaziz tahttan indirildikten sonra
zatı şahane ile selfie çeken muhafızlar
Son padişah memleketten çıkınca hacca gitti, bir ihtimal Hz. Peygamberin yaşadığı topraklara yerleşmeyi tasarladı. Oraların yaşanılmaz yerler olduğunu görünce İtalya’ya geçti; sosyetik sahil kasabalarından San Remo’ya yerleşti. Dört yıl parasızlık ve çaresizlikle boğuştuktan sonra dar-ı ebede irtihal etti. Tesadüf olsa gerek, Amerikalı şair Ezra Pound da aşağı yukarı aynı yıllarda sürgün için San Remo’nun yanındaki köyü seçmişti. Son halife Abdülmecid Efendi Paris’i tercih etti. Yirmi yıl orada resim yaparak ve ara sıra Fransız Riviera’sındaki torunlarını ziyaret ederek vakit geçirdi.
Taht sırasında bir sonra gelen şehzade Selim Efendi yanılmıyorsam Şam’a yerleşti. Belki siyasi opsiyonları açısından islam diyarında bir yerde yaşamanın daha faydalı olacağına hükmetti, bilemeyeceğim. Yoksa makul bir insan imkânı varsa niye Avrupa’ya gitmesin? Dört yüz yıl boyunca Osmanlı tarafından iliği emilmiş bir ülkede yaşamayı kim ister?
Muhteremlerin daha eski cetleri de her zaman hak ettikleri, ya da zamane eskicilerinin onlara yakıştırdığı, saygıyı pek göremediler. Mesela 3. Selim’den önceki on dört padişahı ele alalım. Yedisi, ya da emin olamadım, belki sekizi, tekme tokat tahttan indirildi. 2. Osman ırzına geçildikten sonra linç edildi. 1. Mustafa bir değil iki kez darbe yedikten sonra idam edildi. Deli İbrahim’i doktor raporuyla indirip bertaraf ettiler. 4. Mehmet istisnadır; kendinden sonra iki kardeşi ve büyük oğlu başa geçtiği halde nispeten rahat sürgün hayatını devam ettirebildi. Hatta oğlu zamanında ara sıra siyasi konularda kendisine danışıldığı yazılıdır. İki kardeş hayli silik tipler olduğundan tam hatırlayamadım, Ahmet eceliyle öldü, Süleyman indirilmişti sanırım. (Kusura bakmayın bütün bunları ezberden yazıyorum, çek etme imkanım olmadığından aman yanlış olmasın diye ecel teri döküyorum.) [Düzeltme: ikisi de eceliyle öldü.] 2. Mustafa’nın sonu darbe ve hapis, kardeşi 3. Ahmet gene darbe ve hapistir.
Yani siyasi istikrarsızlık Cumhuriyet’le veyahut 27 Mayıs’la gelmiş bir şey değil, memleketin fıtratında var.








7 yorum:

  1. 2. Süleyman indirilmemişti. Ama yanlış hatırlamıyorsam onu da indirmeyi düşünmüş bir kısım devlet adamı. Öyle bir şey okumuştum sanki.

    Bir de 2. Mustafa'dan sonra onun oğlu şehzade İbrahim'i tahta çıkarmayı düşünmüşler. Çocuk yaşta olması nedeniyle daha rahat kontrol edebileceklerinden. Ama 2. Mustafa'nın yetişkin kardeşi 3. Ahmet varken onun yerine çıkarılması kabul görmemiş.
    Yanıtla
  2. Fatih'in son yıllarında oğlu 2. Bayezid ile arasının açıldığı, hatta yoldayken öldüğü son seferine Bayezid'i ortadan kaldırmak için çıktığı, bu yüzden Bayezid tarafından zehirletildiği iddia ediliyor.
    Bayezid ile Cem hizipleri arasındaki mücadelenin daha o zaman başladığı, Fatih'in son sadrazamı Karamani Mehmet Paşa'nın Cem yanlısı olduğu ve Bayezid taraftarlarınca öldürüldüğü düşünüldüğünde doğru olabilir. Fatih'in son yıllarında devşirme hizbiyle ters düşmesi, Cem'in Karamanoğullarından destek alması da hatırlanmalı.

    Anadolu Selçuklu dönemine ilişkin de benzer bir iddia var. 1. Alaaddin Keykubat'ın zehirlenerek öldürüldüğü, hatta Keykubat'ın veliaht yaptığı diğer oğlu yerine tahta çıkmak isteyen 2. Gıyaseddin Keyhüsrev'in babasını öldürttüğü ileri sürülüyor.
    Burada da bir hizip mücadelesi olduğu, Harezmşah devletinin yıkılmasından sonra Selçuklu hizmetine giren Harezmli askerlerin Keykubat'ı, bazı Selçuklu devlet adamlarının da Keyhüsrev'i desteklediği söyleniyor.
    Yanıtla
  3. Sayın nisanyan cumhuriyet ile ilgili kitabınızı okudum osmanlı ile ilgili böyle bir çalışmanız varmı veya olmalı tarihi için daha çok kuruluş dönemi için hangi kaynakları önerirsiniz saygılarımla
    Yanıtla

    Yanıtlar



    1. Kendisi şu an kitap öneremeyecek kadar hapiste. Belki onu tanıyan birileri bu ricanızı iletir diye düşünüyorum.
    2. Kendisi şu an kitap öneremeyecek kadar tutsak, cezaevinde. Bu nedenle ricaları birinci ağızdan yanıtlayamıyor. Belki bu siteyi onun yokluğunda yönetenlerden ricada bulunursanız talebinizi iletebilirler.
  4.   Selim Efendi derken II. Abdülhamid'in oğlu Mehmed Selim Efendi anlaşılmalı. Bir de Abdülmecid'in oğlu Süleyman Selim Efendi var, Naciye Sultan'ın pederi.
      Mehmed Selim Efendi, sürgüne gittiğinde ilk Halep'e yerleşmiş, Şeyh Said İsyanı'nda Kürtler, "Mehmed Selim bizim yeni sultanımızdır" diye ilan edince, o zamanki Türkiye hükümeti, Fransa'ya baskı yaparak şehzadenin Halep'ten ayrılıp Beyrut'a yerleşmesini sağlamış. Hatta orada büyük bir ev kiralamış, daha sonra ev sahibi Ermeni,  evini tutanın şehzade Mehmed Selim olduğunu öğrenince, ondan hürmeten para almamış.
    Yanıtla
  5. Asil sen kusura bakma sevan abi,yanlis yazsan ne olur,! Ne olursa olsun hapisanedeki adam da yan krose vurulmaz.... Sen yaz yeter ki her neyse maalesef Tarihimiz hep ama hep kotu vasat sefil tercihler uzerine kuruldugu icin dogal olarak cozumlerde kalici barislarda istikrarda dikiste tutmuyor.Tercihler sefillik olunca sonuclarda sefalet oluyor.
    Yanıtla

Sunday, February 26, 2017

Liberalizm eskidi baba [Arsen Nişanyan'dan]

Geçenlerde bir yazımda ortanca oğlum Tavit’in konservatizmle flörtüne söz değdirmiştim.En derli toplu eleştiri büyük oğlum Arsen’den geldi. Arsen İskoçya’da St. Andrews üniversitesi son sınıfta. Mektubu İngilizce Türkçe karışık yazmış, ben Türkçeleştirdim, ama bazı deyimleri olduğu gibi bıraktım.

Blog yazilarinda ikidir gozume batiyor, conservatism ne anlama geliyor konusunda biraz geriden takip ediyorsun, bilgini biraz tazeleyeyim. Bunu ozellikle Tavit hakkindaki son yorumuna yonelik yaziyorum. Son bir yilda etrafimda kendini conservative olarak tanimlayan insan sayisi bir hayli artti. Biraz gozlemleme firsati buldum. Solun (kendilerine Liberal diyen, karsitlarinca regressive-left olarak adlandirilan grubun) ne denli ipin ucunu kaçırdığını, nasil otoriter eğilimleri oldugunu hep beraber gorduk, gormekteyiz. Sen de son son deginiyorsun bazi yazilarinda. Conservatism, kendilerine verdikleri isimle alt-right, buna bir reaksiyon olarak ortaya cikti, hizla buyuyor.

Benim etrafimdaki insanlar icin ne demek biliyor musun conservatism? Bir espri politically correct olmasa bile gulmekten utanmiyorum demek. Homoseksuel olmadigim icin utanmiyorum demek. Her fikri benimle uyusmayan insanin ırkçı, seksist, transfobik, kadın düşmanı, islamofob olmadigini biliyorum demek. Trump’in Hitler olmadiginin farkindayim ve medyanin karalama taktikleri artik canima tak etti demek. Haberlerimi CNN, MSNBC, NY Times, BBC (allah korusun), Fox News gibi profesyonel karalamacılardan degil kucuk ve bagimsiz internet kanallarindan ve YouTube’dan aliyorum demek. Multimilyarder Holywood ünlüleri sahip olduklari onlarca malikaneye tek bir tane multeci kabul etmezken, Ingiltere halkini Brexit’e evet dedigi ve Amerikan orta sinifini Trump’a evet dedigi icin ırkçılık ve islamofobiyle sucladiklarinda, ve bu suclamalar istisnasiz her gun gazetlerin mansetlerine tasindiginda, bu ünlülerin de gazetelerin de niyetini anliyorum demek. Insanlar Twitter hesaplarindan istatistik paylasinca bunun nefret söylemi olmadigini biliyorum ve bu suclamayla insanlarin hapsedilmesine karsiyim demek (ozellikle Ingiltere’de bu cok sik yasanmaya basladi). Bazi Ingiliz kasabalarinin, Muslumanlar rahatsız olabilir diye, Britanya bayrağının kasabalarinda yasaklamasina ben de sinirlendim demek. Profesyonel politikacilarin ve meyda pundit’lerinin tek gayesinin bana kazik atmak oldugunu konusunda hem fikiriz demek. Feminizmin nasil bir illet oldugunun farkindayim ve ileride cocugum olursa asla Gender Studies okuyup feminizm mitolojisine (bkz. gender wage gap, patriarchy, feminist olmayan kadinlarin false conscience’a sahip olmalari) endoktrine olmasina izin vermeyecegim demek. Cultural Marxism bana gore degil, ben kendi kulturumun mirasiyla utanmadan, ayiplanmadan, hakaret edilmeden gurur duyabilmek istiyorum demek.

Kisacasi conservatism su anda, Tavit’in kullandigi manada,eski anlamina gelmiyor. Solun uyguladigi mahalle baskisi altinda ezilenlerin, veya ezilme korkusuyla yasayanlarin, veya “sanirim bunlar bana yalan soyluyor” deyip de onlardanmis gibi takilanlarin baskaldirisi. Kadinlari eve hapsedelim demek degil bu tip conservatism, kadinlar ne isterlerse yapsinlar ancak absurt taleplerini (bkz. safe spaces) bana dayatma haklari yok demek. Zenciler kole olmayi hak ediyor demek degil bahsi gecen conservatism, zenciler istedigini yapsin, umrumda degil, sadece pozitif ayrımcılığın bokunu cikardiniz demek.

Buraya geldigimde etrafta tek bir conservative bile yoktu, simdi neredeyse cevremdeki herkes oyle. Ben neden degilim ona sonra deginecegim. En onemli nokta su; conservatism,politik, ekonomik veya dini bir tavır degil, sosyal bir mesaj. Irkçı degilim, hillbilly degilim, gene de sizin tanimladiginiz duzgun insan kritlerlerine uymuyorum, artik uymak da istemiyorum demek alt-right. Conservative ismiyle aniliyor olmalari tamamen tesadufi. Iki sebebi var. Bir, sola karsi olmalari ve solun en nefret ettigi seyin sag olmasi. Iki, geleneksel conservative’lerce desteklenmeleri. Yoksa Trump ne kadar Cumhuriyetçi ise bunlar da o kadar conservative. Farkina vardiklari cok onemli bir sey var, o da fasizmin kahkahadan ne denli korktugu. Conservative’lerin en aktif oldugu alanlar internet meme uretimi ve online troll. Sosyal medyayi tamamen domine etmis durumdalar, cok yaratici ve komikler. Liberal kanat tabii ki bununla basa cikamiyor, cikamaz da. Olsa olsa Broadway’de komedi muzikalinde oynayan aktorlerin kaci siyah, kaci beyaz, kaci kadin, kaci erkek hesaplamak pesindeler (gercek bir olay; yeterince zenci oynamiyor diye bir komedi muzikali Brooklynli protestocularca dox edildi gecenlerde. The Newyorker bunun uzerine yazmaktan itinayla kaciniyor tabii). Son care olarak kurumsal guclerini kullanarak trolling’i online taciz kabul edip yasa disi ilan etmek, onde gelen isimlerin sosyal medya hesaplarini kapatmak.

Gecenlerde yasanan bir olay cok aydinlaticiydi. Milo Yiannopoulos diye bir genc var tedavulde, cok populer, alt-right’in reklam yuzu. Bir hayli provokatif, cok komik, en buyuk idolu Christopher Hitchens. Ayni zamanda yakisikli bir gey Yahudi ve Amerika’ya yeni ifade özgürlüğünün alınmama özgürlüğünden daha muhim oldugunu, ve feminizm, multi-culturalism gibi kisvelere burunmus ahlak bekçilerince nasil bastırıldığını tartisti. Son duragi California Berkeley Universitesi. Gencliginden hatirlarsin Berkeley’in hak esitligi, ifade ozgurlugu, anti-fasizm konusunda oynadigi kilit rolu. Tabii Berkeley ayni Berkeley degil. Milo konusamasin diye kampus capinda barikatlar kuruldu; maskeli ceteler sokaklarda kol gezdi ve konferans katilimcilarini sopaladi, linc etti; bu etkinliği organize eden öğrenci birliği binasi atese verildi ve yerle bir edildi; rektorluk bu konferansa karsi cikmadigi icin talan edildi, butun camlari kirildi; Milo’nun icinde bulundugu bina da Madimak stili atese verildi, adamcaz helikopterle kurtarildi. Butun bunlar YouTube uzerinden canli yayinlandi. Sonraki gun butun saygideger haber kanallari bunun ne kadar hakli bir tepki oldugunu hep bir agizdan bagirdilar, capulculari akladılar. Cunku Milo anti-semitik ve homofobikmis. Hatirlatirim, adam gey ve Yahudi. Ardindan cikti universite hocalari, teker teker buyuk hatalarini itiraf ettiler, nasil Milo gibi bir Nazi’ye platform verilirmis kinadilar, bir suru kisiyi sokaklarda hastanelik etmis ceteleri tebrik ettiler. Tuyler urpertici bir doublespeak ornegi, virtue signalling’in vardigi boyutun haddi hesabi yok. Cikip da koskoca Amerika’da Milo’yu savunan tek kisinin Trump olmasi, ve Berkeley’in boyle davranmaya devam ederse kamu fonlarının kesilecegini soylemesi! Sapka cikartilir adama. Adamin sifati bosu bosuna God Emperor degil (alt-right boyle hitap ediyor Trump’a).

Anlayacagin liberaller için saha tersine dönmüş durumda. Kirk yil once conservative fasizme karsi savasmis gunumuz fasistlerine karsi savasanlara conservative denmesi iyice komik. Tavit’in kast ettigi conservatism de bu. Bence dogru ata oynuyor, ahlaken ve pragmatik açıdan doğru tarafta. Ayni dili konustugu insanlar, ayni esprilere guldugu insanlar, içgüdüsel olarak ayni seylere inandigi insanlar liberal kanadin insanlari degil. Tavit yaptigi iste de iyi. Alt-right icinde insanin degeri yaptigi espri kalitesiyle olculuyor ve Tavit’in esprileri cok begeniliyor. En son “Sargon of Akkad” (alt-right’in buyuk ideologlarindan) YouTube’da Tavit’in bir esprisini pin’ledi (kendi sayfasinda yukari tasidi), ki bu azimsanmayacak bir olay.

Ben butun bu harekete mesafeliyim. Yakindan takip ediyorum, keza sosyal medyada kayda deger içerik üreticilerin hepsi alt-right. Ama bir yerden sonra kabak tadi veriyor tum tartisma. Verilmesi gereken bir savas hepimizin iyiligi icin, ama ayni zamanda biraz seviyesiz. Isin ucunda pek sofistike bir sey yok, ve social identity creation’dan oteye gececegini sanmiyorum. Trump ile iyice ozguvenleri artti, kontrolden cikmaya basladilar. Provokasyon nereden sonra tecavüze kayacak ongormek zor. Sirf komik oldugu icin yakinda feminist dovmeye baslarlarsa hic sasirmam. Su ana kadar cok pasifisttiler çünkü haklıydılar ve haklı olduklarını biliyorlardı. Simdi otorite de onlarin tarafina geciyor hizla. Uzun suredir gercek radikal sag ile çirkin bir ittifak icindeler, bildigin skinhead serserilerle. Simdi hangisi hangisini absorbe edecek onu merak ediyorum, ve ben olsam skinhead’lerden yana bahis kullanirdim. Ama onlar da degisiyor, eskinin sagi da hizla adapte oluyor. Ornegin, bundan uc gun once YouTube fenomeni PewDiePie hakkinda Independent, Guardian ve Wall Street Journal karalama kampanyasi baslatti. PewDiePie 42 milyon takipcisi olan, gunde ortalama 10 milyon izlenen bir YouTuber, sosyal medya food chain’inin en tepesinde oturan genc. Daha cok zevzek saklabanliklar yaparak insan gulduruyor. Gecen bir videosunda Nazi imajları kullandi diye firtinalar koptu, internet yerinden sallandi. Yukarida saydigim uc gazete aklina gelebilecek en bel alti karalama kampanyasini yuruttuler, adamin Twitter hesabinin banlanmasi, Walt Disney ile olan kontratinin iptali konusunda basarili oldular, YouTube tum baskiya ragmen kanali silmekten cekindi. Bu patlamayi yaratan video da su: Hindistan’da 500 dolar karsiligi istedigin videoyu senin icin ceken bir sirket varmis, PewDiePie da Hint yerlilerle bir dans kareografisi iceren,“Kill all the Jews” isimli dunyanin en absurt videosunu cektirtmis. Hintliler dans edip bu nakarati tekrarliyorlar durmadan. Butun mevzu bu. 13-17 yas ortalamasina sahip 42 milyon takipciye her gun hitap eden bir adami sosyal medyada bu gibi sacma bir sebeple oldurmeye kalkarsan gunlerin sayili demektir. Bunun karsisinda Storm Front (KKK’nin medya outlet’i) bir gunlugune ismini mostloyalfansofpewdiepie.com’a cevirdi. Hangi taraf daha sempatik, hangi taraf genclere hitap ediyor, hangi taraf güncel, ve neden biri kazanirken digeri kaybediyor gormen icin cok kucuk bir ornekti bu. Guardian ve Wall Street Journal’in tuttugu taraf kaybetmeye mahkum ve bunun herkes farkinda, ozellikle gencler. O nedenle Tavit’in tuttugu tarafta bugun yanlis bir sey gormuyorum ben, yarin is cigirindan cikabilir, bilemem.

Turkiye’de Muslumanlar ve kafasi basanlar yakin zaman once Kemalizme karsi ittifak kurmuslardi. Ozellikle Bilgi’de hocalik yaptigin donemde ve Genc Siviller’e yakinken, bu ulkede yaratici kim varsa genc Muslumanlar’dan cikiyor derdin. Sonra kafasi basanlar Muslumanlarca tasfiye edildiler, gene senin deyiminle, Kemalizmin bizi yaklasik yuz yildir korudugu karanlik bir anda hortladi. Tek korkum, liberalizmin bizi korudugu karanligin da bir anda hortlamasi.

33 yorum:

  1. Alt-right, conservatism ve liberalizm mevzuları çok karıştırılıyor. Alt-right kelimesiyle konservatizmi pek yan yana anmamak lazım, çünkü alt-right (alternative right) hareketi ırkçı/nasyonalisttir cidden. Türkiye'nin liberaline denk gelen liberteryenler ISFL (International Students for Liberty) etkinliğini düzenledi, alt-right hareketinin popüler isimlerinden Richard Spencer ve ekibi etkinliği basıp neo-nazi ve white nationalism (bu beyaz nasyonalizm de düz ırkçılık, "Amerika beyazdır beyaz kalmalı" diyerek göçmenlere karşı çıkıyorlar ve ciddi antisemitler) propagandası yaptı. Önce Jeffrey Tucker (güzel bir liberal anarşist abimiz) sakin sakin konuşmaya çalıştı, Tucker'ı sinirlendirmeyi başardılar ve dışarı atıldı bu grup. Ertesi gün "liberteryenlerin ifade hürriyetinden anladıkları bu!!" diyerek yaygara kopardı bu. Açıkçası birçok liberteryenin alt-righta kayması çok üzücü. Ortada alt-rightla alakası olmayan ve bu hareketten tiksinen birçok muhafazakar var. Bunun ötesinde Trump ve destekçilerinin yalanlanan bilgileri için "alternative fact" diyerek arkalarında durmaları ve (haklı olarak) saldırdıkları anaakım medya gibi "kendi gerçekliklerini yaratmaları" (postyapısalcılar görse zevkten dört köşe olurlardı) mevzuu da var. Ortada klasik conservative vs. liberal ayrımı yok şu vakit. ABD'nin yeni liberalizmi epey sıkıntı yarattı hürriyetler konusunda, bu da insanları konservatif hareketin içine itti. Fakat bu demek değil ki alt-right ifade özgürlüğünü yahut muhafazakarlığı (Scruton yahut Oakeshott gibi) savunan bir grup. Açıkçası şu an dünya politiği o kadar saçma bir hâl aldı ki kim necidir neci değildiri değerlendirmek epey imkansız hale geldi. Muhtemelen siz conservative deyince Burke'den bu yana İngiliz muhafazakar geleneği, liberal deyince de Locke'tan bu yana klasik liberal/liberteryen geleneği kast ettiniz, ama tüm terimler -ecnebilerin deyimiyle- hijack edildi, o yüzden sosyal medyayı ve Amerikan medyasını takip edemiyorsanız bu dediklerime de pek anlam veremeyeceksiniz. Biz bile anlam veremiyoruz, liberalizm üzerine yazınız o yüzden herkes tarafından farklı anlaşılacaktır, doğaldır. Bir daha liberal terimini kullanırsanız "postmodern" ya da "yeni" liberal (Türkiye'de "Amerikan liberali" deniyor genelde) ile klasik liberal diye not düşebilirsiniz belki, en azından ayrım yapmak için bir olanak sağlar.

    Bu arada liberalizm demişken, Türkiye gibi siyasal İslam tehdidi karşısındaki gibi bir ülkede liberalizm nasıl ayakta kalabilir bir fikriniz varsa duymak isteriz. Bolşevizm tehdidi karşısında İtalyan liberalleri Mussolini'ye sarılmıştı, retrospektif bakınca çok kötü bir durum gibi duruyor ama şartların değerlendirilmesi lazım (Ralph Raico'nun epey detaylı bir makalesi vardı buna dair) bugün aynısını liberallerin yapması (yani siyasal İslam'a karşı solla/y-CHP ile yakınlaşması) iyi bir hamle mi olur yoksa uzun vadede kötü mü? Ne dersiniz?
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. ISFLC'de olanlari yanlış anlatiyorsun. Richard Spencer, konferansa dinleyici olarak katilmaya gelmişti, Jeff Tucker gereksiz yere olay çıkardı. Ayrica barda oturup muhabbet etmek nasil “etkinliği basmak” oluyor?

      Olayin görüntüleri: https://www.youtube.com/watch?v=eAg10FbvwhE

      Video'da görüldüğü şekilde; Tucker alana girdiği anda standart temper tantrumlarina basliyor. Arkasindaki fanatikler de “oooo” diye bağırıp, alkışlıyor.

      Bu da Jeff Tucker’in iki sene sonraki hali: https://youtu.be/Y69tkCbeC5o?t=1m6s
    2. Alt-right, realiteye geri donmus liberteryenlerden mustekil bir politik olusum az cok. Liberteryen konferanslara gidip cevresine bakan, bu konferanslarin hangi demografiden olustugunu gozlemleyen, ve kendilerine demografik gruplarin oy kullanma kalıplarını farketme ehliyeti vermis bir grup liberteryenin, demografik (goc, dogurganlik) trendler devam ederse ve liberteryen 'open borders' politikasi uygulanirsa, kendilerinin icinde bulundugu politik birimin gelecekte liberteryen degerlere bagli kalmasinin mumkun olmadigini idrak etmeleri ile olustu Alt-Right.

      Jeff Cucker gibi tipler anlamiyorlar dogal olarak Alt-Right'in argumanlarini. "Racist" de gec, beyin bedava. Ne gerek var argumani anlamaya! "Racist" kelimesinin (ilginctir, 'racist' kelismesinin icadi 1930'lar . Bu tarihten once 'racist' kelimesi Ingilizce Corpus'ta yok: https://books.google.com/ngrams/graph?content=racist&year_start=1800&year_end=2000&corpus=15&smoothing=3&share=&direct_url=t1%3B%2Cracist%3B%2Cc0 ) Hristiyan karsiliginin "heretic" (Islam'da kafir), "Hitler" arketipinin fonksiyonel karsiliginin ise Şeytan oldugunu gozlemlerseniz, zihninizin, kendini kaşla göz arasinda saklamayi basarmis bir sekuler dinin (political correctness) kölesi oldugunu anlamaya baslayabilirsiniz. Sıfatların, lakap takmanın (name calling) arguman olmadigini anlayan merakli liberteryenler ise yavastan hayalperest fantazi liberteryenizmi terkediyorlar. Alt-right, liberteryenizmin, William F. Buckley'nin konservatizminin, neokonservatizmin (eski Trockist Sovyet gocmeni Yahudiler'in komünizmi birakmasi, bir nevi Trockizm, American Exceptionalism, ve Puritan Sovenizmi hibritlemesi ile tesekkul etmis bir ideoloji), ve neo-liberalizmin (Clinton ve tayfasi, ana akim Demokrat) iflasına verilen cevaplardan bir tanesidir.

      Benim bildigim Anglosfer'de, NRx (Moldbug'in baslattigi, Nick Land'in adini koydugu Dark Enlightenment, ya da Neoreaction), Paleokonservatizm (Pat Buchanan, John Derbyshire, Steve Sailer), Alt-Right (Beyaz milliyetciler, pannasyonalistler, separatistler), ve Alt-Lite (tatli su Alt-Right; Mike Cernovich, Paul Joseph Watson, Stefan Molyneux, Milo, Nigel Farage, UKIP) yukarda bahsedilen ideolojik iflasa verilen halihazirdaki ana cevaplardir. Anlamak istiyorsaniz, burdan baslayin:

      http://www.thedarkenlightenment.com/the-dark-enlightenment-by-nick-land/
    3. Jeff Tucker gayet anliyor alt-right argümanlarını da düzgünce cevap vermek işine gelmiyor. Solculara virtue signalling yapmak daha kolay.

      Kendisi de zaten 90'larda paleo-liberteryendi. Rothbard-Rockwell Report ve LewRockwell.com’da yazdiklari hala ortada. Eski bir kültürel muhafazakar olarak solun temsil ettiği kanser ideolojiyi anlamamasi mümkün değil.

      Mises Institute'dan ayrilip FEE’ye girdi. Su siralar iyice Beltway’e yanlamaya çalışıyor, götünü Koch Biraderlere dayadi. Şimdi onlarin oyununu oynamak zorunda; yoksa değirmenin suyu kesilir.

      Eski Jeff Tucker'dan örnek quotelar: https://en.wikiquote.org/wiki/Jeffrey_Tucker

      Tucker örneği, liberterynizmdeki genel bir trendin göstergesi sadece.

      Cato Institute, Jason Brennan ve tayfasi, Reason magazine, Gary Johnson falan, bunlarin hepsinin aslinda yapmaya çaliştiği şey; liberteryenizmi establishment içine dahil edip, liberal ortodoksiye bir tehdit oluşturmasını engellemek.

      Alt-right’in liberteryenlerden bu kadar destek almasinin sebebi de liberteryenizmi istila eden bu solcu elementlere karsi verilen bir tepki.

      Aslinda liberteryenizmin, entelektüel iflasindan ziyade, centristler tarafindan co-opt edilip, bir tür "vergi vermek istemeyen solcular" ideolojisine dönüşme durumu var. Ancakö bu tamamen eksojenik faktörlerden kaynaklaniyor. Tucker gibi Koch parasinin kokusunu alinca 180 derece dönen liberteryenler de bundan sorumlu tabi.
    4. Deodorant, dediklerinize buyuk olcude katiliyorum, ama liberteryenlerde realpolitige donus de gozlemliyorum. Eskiden 'non-aggression principle' diye dogmatik bir seyden butun politik-ekonominin kurallarini cikarabilecegini zanneden insanlar, bugunlerde Machiavelli, Hobbes, Gaetano Mosca, Pareto, Carl Schmitt okuyorlar. 'Egemenlik' ne demek, devletler nasil evrimlesmis, solculuk nedir ve neden kanser gibi yayiliyor anlamaya calisiyorlar.

      Jason Brennan gibi kanser tiplerin liberteryanizmi icten fethetmelerinde, liberteryanizmin, gozlemlediginiz gibi, "vergi vermek istemeyen solcular" ideolojisine donusmesinde, bana gore en onemli pay liberteryanizmin kendi basarisizliklarinda aranmali.

      Rober Conquest'in ikinci yasasi, liberteryanizmin neden isgal edildigini anlatiyor:
      "Any organization not explicitly right-wing sooner or later becomes left-wing."

      Liberteryenler politik organizasyonlarin, medyanin, insan koalisyonlarinin nasil calistiklarini anlamiyorlar(di). Tarih bilmedikleri icin (yeni nesiller ozellikle, Rockwell, Woods, Hoppe, Rothbard gibi isimleri tenzih ederek konusuyorum), solun kelime oyunlarinin şaklabanı olmaktan baska secenekleri yoktu. (Racist, homophobe, misogynist, transphobic, white privilege (=kulak), false consciousness) Kalip hep ayni. Kelimeler sifirdan icad ediliyor, ama 20 yil sonra muhafazakarlar, solun semantik degerlerini, kendi ceddinin bin yillik degerleriymiscesine savunmaya basliyorlar. Netice? "Politik Cuckoldry" denilen fenomen. Muttefiklerini, dusmaninin degerlerine yeterince bagli olmadiklari icin tasfiye etme eblekligi.

      Alt-right, solun kulturel, memetik, linguistik, organizasyonel taktiklerini iyice analiz etmis, "silahlandirilmis endustriyel dedikodu" diye tabir edebilecegimiz bu taktikler butunune karsi iktidarsizligi kanitlanmis kulturel taktiklerden vazgecip, pragmatik, sonuc odakli yontemlere donen insanlar.

      Franz Oppenheimer'in 20. yuzyilin basinda yazdigi seyleri gorunce, Frederick Bastiat'nin 19. yuzyilda dediklerini okuyunca, ayni argumanlarin kelimesi kelimesine, asirlar sonra hala tekrar edildigini, ve bu argumanlarin, hala liberteryenlerden baska kimseyi ikna etmediklerini, Bastiat'nin muhataplarinin çirkef taktiklerinin liberteryen politik hedefleri hala her seferinde alt ettiklerini gorunce, liberteryen programin basarisizligini, liberteryen ideolojinin safdilliginden baska yerde aramamak gerektigi sonucu cikiyor.
    5. @ Frank

      "Racism" kelimesini 1930larda icadı edenin bizzat Troçki olduğu söylenir. "Kelimebaz" olan S. Nişanyan'ın bunu araştırmaşirketi iyi olur.
  2. Alt-right ırkçılığa güzel bir kılıf. Youtube sayfalarını gezinirsen anlarsın, bi kaç yorumdan sonra biri çıkıp "south shall rise again" gibi vecizeler yumurtluyor.
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. "Kurdara azadi" deyince "ay ne sirin", "south shall rise again" deyince "auvvvv". Massachusetts Amerika'yi fethedince "ozgurluk ve demokrasi getirdiler", Genc Turkler Anadolu'yu fethedince "auvvv".
  3.    Arsen de demek benimle benzer kafada :) Tabii ayrıştığımız bazı noktalar da var diyecektim ama pek yok gibi :). Ben zaten regressive-left(regressive liberalism) epifetini ilk ortaya atan Macid Navaz'ı, 2011'de vefat eden Christopher Hitchens'i(ve şimdi kardeşini) Thomas Sowell'ı(eskiden beri) takip ederdim. Evet, Türkiye (ve Ortadoğu) için halen liberalism, feminism gerekli olabilir fakat Batı'da artık azınlık gruplara hemen hemen bütün hakları verildi ve neoliberalizmin savlarının pek çoğu sanemportans hale geldi. Arkadaşımın ablası daha bundan 10 sene evvel İngiltere'ye okumaya gittiğinde, "500 talebe içinde sadece ikimiz müslüman olduğumuz için okulda bize ayrı yemek çıkarıyor" demişti. Sevan hocam, senin de itiraf ettiğin gibi, Batı'da kantarın topuzunun kaçtığı nokta işte burasıdır ve buna reaksiyon olarak, büyük bir postmodern-faşist dalga gitgide kabarıyor.

    Arsen'in de belirttiği gibi, AKP de iktidara geldiği 2002 sonundan 2010 sonuna değin(yetmez ama evet referandumu), nisbeten progresif bir çizgi takip etti, 2010 sonundan 2011 sonuna kadar ortada yalpaladı. Hatırlanacak olunursa, ekonomi o sene depara kalktığından halk AKP'yi tercih etti fakat o seçimlerde liberaller aralarında biraz bölündüler, bazıları AKP'ye oy verdi, bazıları vermedi. Bence bu bağlamda, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri kırılma noktasıdır. 2011 sonundan itibaren d3 AKP revizyonist, statükocu bir yolda ilerlemeye başladı...

      Yalnız Arsen'e şunu söylemek isterim, asıl problem Liberalizmde veya onun türevi Solda değil; problem 80lerde ortaya çıkmış kendine NeoLiberalizm(örn İşçi Partisi'nden Tony Blair'in YeniSol'u) ya da NeoKonservatizm diyen ne idüğü belirsiz, ucube New-Age ideolojilerinde ve onların politik uzantılarında. Yoksa, Locke'un, Smith'in, Hume'un tasavvur ettiği Liberalizm asla böyle değildi.
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. Hala Asian-American'lar "çubukla yemeyi öğretir misin", "ingilizceyi nereden öğrendin çok güzel" gibi sorularla karşılaşıyorlar beyazlar tarafından. Bu adamlar Asya'ya geldiklerinde turist gibi, aç kalıyorlar. Çünkü alakaları kalmamış Asya ile artık, Amerikalı olmuşlar. Daha bunun farkında olmayan milyonlarca beyaz var. Kantar topuzu kaçma durumu yok bence.
  4. Haddim olmayaraktan toparlamaya çalışırsam: liberalizmi iktisatçı ziyade hegemonya bozdu. Detone nakaratlardan rahatsız olanlar sağa yakın bir mevziden zuhur etti. Ya liberalizm kendine gelecek ya canavar nakaratlardan gibi bir durun var galiba.
    Yanıtla
  5. Ne yalan söyliyim, okurken bazı yerlerde tüylerim diken diken oldu.

    Arsen'e bi kaç fact: Berkeley'de, kampüse 200 metre mesafede yaşıyorum. O bahsettiği gece helikopterler tepemde uçuyordu. Milo'ya karşı protestoların olduğu doğru. Ancak bunların nerdeyse tamamı, hiç bir şiddet içermeyen protestolardı. En son ateş yakma vs. saldırılarını yapan “black bloc” diye bilinen anarşist bir grubun işiydi ve anarşist ideolojiyi desteklemeyen ezici çoğunluk tarafından sosyal medyada sert bir şekilde eleştirildiler. Çoğunluk liberal ya da değil haber kanalları da bunu yanlış bulduklarını net bir şekilde yazdılar.

    Trump'ın çıkıp da böyle bir olay sonrası Berkeley Üniversitesi'ni fonlarını kesmekle tehdit etmesine şapka mı çıkartılır, orası sizin yorumunuza kalmış. Mesela ODTÜ'de sosyalist bir grup İŞİD'cileri protesto etse, RTE de ODTÜ'nün parasını kesse, şapka mı çıkartırdık?

    “Kill all the Jews” diye klip çektirmek komik midir? Tamam, holokost oldu diye siyonizmi destekleyecek değiliz ama tam ters uca da savrulmak zorunda mıyız?

    Yakın zamanda ben de bazı konularda giderek daha muhafazakar bir konuma doğru evrildiğimi fark ettim. Feminizm, identity politics gibi kavramlara getirilen eleştirileri de dikkate alıyorum. Ama gidip de Trump, Milo vb. gibi akla ziyan cühelayı takip edecek halimiz yok. Ortada liberal kapitalizm'e gümbür gümbür gelen bir tepki var ve bunun en kolay akacağı mecra yine faşizm ve okuyan-düşünen düşmanlığı olacak.

    Neyse ki, gördüğüm kadarıyla Arsen de bunun farkında.
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. Bakalim Berkeley Belediye Baskani protesto hakkinda ne tweet attmis:
      https://twitter.com/JesseArreguin/status/826958754360877057

      "Using speech to silence marginalized communities and promote bigotry is unacceptable. Hate speech isn't welcome in our community."

      > En son ateş yakma vs. saldırılarını yapan “black bloc” diye bilinen anarşist bir grubun işiydi ve anarşist ideolojiyi desteklemeyen ezici çoğunluk tarafından sosyal medyada sert bir şekilde eleştirildiler.

      Hmm. Bakalim saldirgan yagmacilar arasinda Berkeley calisanlari var miymis?
      http://www.breitbart.com/milo/2017/02/06/uc-berkeley-investigates-alleged-employee-who-assaulted-milo-fan/

      Hmmm...
      UC Berkeley bu saldirganlara karsi Milo'nun ozgur ifade hakkini savunmak yerine Milo'nun konusmasini mi iptal etmis? Saldirganlar ve yagmacilar kisilere ve mulke zarar verirken kampus polisi neden seyirci kalmis?

      UCB'nin parasal kaynagi nereden geliyor? (Ip ucu: vergi mukellefleri) Bu vergi mukelleflerinin cogunlugu (evet cogunlugu, net vergi odeyen grubun cogunlugu) Trump'a oy vermediler mi? Bu mukellefler, odenegini sagladiklari bu kurumdan, dinlemek istedikleri konusmacilarin ozgurce bu kuruma gelerek konferans verme hakkini koruma ve garantileme sorumlulugunu taleb edemezler mi? Talepleri reddelirse, vergi mukellefleri, vergilerinin kuruma odenmesinin durdurulmasini, sectikleri temsilcilerden talep edemezler mi?

      Trump'in argumani net: eger konusmacilarin First Amendment haklarini korumaycakasan, sana federal kaynak yok. Daha once pek cok kez (ozellikel demokratlar tarafindan) basariyla kullanilmis bir arguman.

      ODTU - ISID ornegin absurd. Sana konuyla ve bu blogun mihmandariyla ilgili bir ornek vereyim. Bir kac yil once Sevan hoca OTDU'ye konusma vermeye gittiydi. Bir grup simarik solcu, feminist, bla bla genc, konferans salonunu sabote etmek suretiyle (bagirma cagirma, duduk, fiziksel intimidasyon) Sevan hocayi dinlemeye gelmis insanlarin haklarini gasp ettiler. Netice Sevan hoca sunumunu yapamadi. Simdi bu tip olaylarin yayginlastigini dusun. Benzer gruplar sistematik olarak Sevan hoca gibi dusunen insanlarin konusmasini ODTU'de engellerse, ve ODTU bu konuda onlem almayi reddederse, Sevan Hoca ve destekcilerinin vergilerinin ODTU'den kesilmesini talep etmelerinden daha dogal bir sey olamaz. Benim vergim sana kaynak olarak gidiyorsa, ozel kurum gibi davranamazsin. Kamu kurumu haklarindan faydalaniyorsan, kamu kurumu sorumluluklarina sahipsin.
    2. Kimse kusura bakmasın, Frank Bey golü kornere takmış.

      Tuğsan Bey, ayrıca Milo-Berkeley örneğine karşılık olarak İŞİD-ODTÜ örneğini vermenizi kınıyorum. Eğer bunu kasıtlı yaptıysanız, kusura bakmayın ama kelime oyunu yoluyla Milo'yu İŞİD ile aynı paralele düşürme çabanızı yakışıksız (hatta ucuz) bir (sol görüş) numara(sı) olarak gördüm.

      Eğer kasıtlı yapmadı iseniz, o halde bunu belki de pek fena bir bilinçaltı yansıması olarak okumak durumundayız?
  6. Arsen'in gözlemlediği benzer şeyleri ben de okuyorum son zamanlarda. Bu "bilindik" conservativism değil de bir tavır ve sol baskıya direniş olarak conservatism özellikle gençlerde ciddi anlamda çok yaygın. Arsen'in bahsettiği mem kültürü, görsel ve anlık ofansif mizah içerikleri vb. bu genç tayfanın elinden çıkıyor. Bunların bi çoğu da gamer, yani bilgisayar oyunu delisi tipler. Politika bu insanların motivasyonuyla yön değiştirebiliyor. Geçenlerde şöyle bir yazı paylaşmıştım Twitter'dan konu ile ilgili güzel bir analiz;
    https://medium.com/@DaleBeran/4chan-the-skeleton-key-to-the-rise-of-trump-624e7cb798cb#.92k5lt2y4
    Sevgiler.
    Yanıtla
  7. Alt-right hareketi Türkiye'ye de lazım. MHP stepne oldu. Tayyip mülteci sever (Merkel'in Türkiye muadili), CHP Türk partisi olarak zaten Katedral'e hizmet ediyor, HDP de onun Kürt muadili.
    Yanıtla
  8. Liberal tabularını kırıyorum diye Irkçı görüşlere "gelin, gelin" yapmak bence ahmakça. Hepsi Milo gibi olsa tamam da; Alt-Right'in büyük bir bölümü white supremacy'i savunan insanlardan oluşuyor. Milo gibiler çok az. Çıktıkları yer de; gore içeriklerin olduğu deepweb. Yoksa Tabu varsa bence de saldır. Feministlerle kafa bul. Fakat Trump'ı savunarak veya ırkçılara yol vererek yaparak yapma bunu. Savundukları görüşlerin tehlikesinin farkında olmayan çok sayıda genç var içlerinde.
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. ırkçıfaşist kötülerle liberalfaşist kötülerin savaşında sen taraf oluyorsan sen de kötülerden olursun. benim savaşım bu değil.
    2. "Liberal tabularını kırıyorum diye Irkçı görüşlere "gelin, gelin" yapmak bence ahmakça. Hepsi Milo gibi olsa tamam da; Alt-Right'in büyük bir bölümü white supremacy'i savunan insanlardan oluşuyor. Milo gibiler çok az. Çıktıkları yer de; gore içeriklerin olduğu deepweb. Yoksa Tabu varsa bence de saldır. Feministlerle kafa bul. Fakat Trump'ı savunarak veya ırkçılara yol vererek yaparak yapma bunu. Savundukları görüşlerin tehlikesinin farkında olmayan çok sayıda genç var içlerinde."

      Aynen çeviri:

      "Kemalist tabuları kırıyorum diye İslamcı görüşlere "gelin, gelin" yapmak bence ahmakça. Hepsi Levent Gültekin, İhsan Elaçık vb. gibi olsa tamam da; Siyasal-İslamcıların büyük bir bölümü "Muslim Supremacy"i savunan insanlardan oluşuyor. Eliaçık gibiler çok az. Çıktıkları yer de; Dışa tümüyle kapalı, denetime kapalı, kimseye hesap vermez tekkeler, zaviyeler, tarikatlar, cemaatler. Yoksa tabu varsa bence de saldır. Türkçülerle kafa bul. Fakat Erdoğan'ı savunarak veya Siyasal İslamcılara yol vererek yapma bunu. Savundukları görüşlerin tehlikesinin farkında olmayan çok sayıda genç (sivil-celer) var içlerinde".

      Anlayışı olan âriflere hitâben yazılmıştır. Zamanında tüm Anti-Türk, Anti-Kemalistlere biz de bunları diyorduk, ancak "yetmez ama evetçi" Türkofobikler "ulusalcıı, faşiist" diye çemkiriyordu bu uyarılarımıza.
    3. Kolektif bir görüşün içinde olmak iyi değil zaten. Birey olarak güçsüzler ondan zararsızlar, kolektif bir grubun parçası olunca ideoloji özgürlükçü bile olsa faşiste dönüşüyorlar. Kolektif şekilde hareket eden grupların davranışları, psikolojisi aynı. Kötülüğü veren güç.
    4. 23:20'deki yorumcu. O zaman da sizin yazdığınız gibi düşünüyordum. Fakat bu insanlara karşı kin gütmüyor, suçlama gereği duymuyorum. Birinci neden; "Denize düşen yılana sarılır" diye bir atasözü var. O nedenle anlıyorum. İkinci neden ise; Geçmişe takılı kalmanın, geleceğe bir faydası olmadığından, günümüze bakmanın mantıklı olan olduğunu düşünüyorum. Şimdi bu insanlara sürekli ve sürekli vurmaya çalışanların altlarında İslamcılardan daha yumuşak bir bakış açısı olduğunu sanmıyorum. Otoriterizmi başkalarına kaptırdıkları için hınç duyuyorlar ve iyi niyetli insanlara saldırıyorlar. Niyetleri kötü değildi çünkü.
    5. Bu insanlara en fazla yöntem eleştirisi getirilebilir bence. Yöntem eleştirisi getirirken de alternatif yöntemi sunmanız lazım. Onu sunamıyorum. Düşünmedim de. Düşünsem sunabilir miyim onu da bilmiyorum. Çünkü güçlü bir otoriterizmi yıkmak da kolay bir şey değil. Sezgisel şekilde hissediyordum sadece. Şimdi bu Milo'da hissettiğim gibi. Belki onların ki doğru; benim pasivizmim, zamana yayılması beklentisi yanlıştır.
  9. Sanki Arsen kendi ağızıyla söylediği bariz bi noktayı--belki de noktaya fazla yakın olduğu için--argümanın içine sokmayı unutmuş. Bre makul sağduyulu insan, bu abuk subuk fikirlerin peşinde koşup kendini kategorize ettirmeye çalışan gürültücülere mesafeli durup gözlemleyen sadece sen misin? Alt-right denen (bence son derece geçici) tepki hareketi ile şikayet edecek şey kalmadığı için herşeyden nem kapan politically correct çoluk çocuğun arasında bi tampon yok mu? Var.

    Tabi belki ben de herkesi kendim gibi zannetmeden muzdaripimdir ve bu 'Sağduyulu Tampon' (ismi verelim) grubun boyunu iyi ölçemiyorumdur. Ancak PC ve Alt-Right hareketleri kesinlikle bi false dichotomy--ya o ya o durumu asla değil. Kuşak çatışmasından olsun, dünyadaki siyasi/sosyal değişim sancılarından doğmuş olsun, bu büyük ihtimalle (çok) kısa sürede geçici haraketlerin dünya nüfusunun büyük bölümünü ciddi anlamda temsil etmesine imkan yok. Belki küçük bir bölümü çok kısa olmayan bir süre temsil eder taş çatlasa.

    Kendinden, temsil ettiği şeyden, geçmişinden nefret eden insan olmaz mı hiç? "Self-loathing X" ifadesini o kadar çok görmüşüzdür duymuşuzdur ki. Milo'nun kendi kimliklerinden nefret etmesi ve (belki) gerçekten homofobik, gerçekten anti-semitic olması gayet mümkün (kesin öyledir yargısından kaçınarak). Adamı çocukken istismar etmişler. Bu tarz travmalardan geçen insanların self-worth'ü bir daha biraraya gelemeyecek şekilde darmadağan olur. Çok uç noktalarda da bu tarz karakterler haline gelirler. Eksik olan ahlaki pusulanın buradaki sebebi travma. Arsen'in isabetli bi şekilde tasvir ettiği (e.g. kabak tadı vs.) bu muhabbetin geri kalan müdavimlerinin de ahlaki pusulası noksan olsagerek. O da bir şekil domain-specific olmayan bir "cehalet"ten diyelim. Mesela yukarıdaki Frank Milo gibi okumuş troll anarşist. Sebebini bilmeden herşeyden nem kapan PC'cilere tepki olarak çıkan, hiçbirşeyden nem kapma yetisine (belki de nörolojik olarak) sahip olamayan noksanlıklı zıt grup.

    Tavit'in yaşı gruplara ait olmayı isteyen yaş, Arsen'in ise iş gücü var. Ayrıca Groucho Marx'çı babanın yetişkin oğlunun da kendini bu tarz prensipsiz, perpetually mutsuz, dissatisfied gruplara ataçlayacak hali yok herhalde. Kendimizi zamanını gerçek dünyada insan ilişkileri kurarak değil de internet puanları peşinden koşan gürültülü azınlıkların kıstaslarına göre değerlendirmek sanırım çok fena bir iş kazası olur. Azınlık/çoğunluk hesapları da zor tabi, belki ben de yanılıyorumdur ama düz mantık Amerikan nüfusunun %25'i Portakal Canavar'a oy verdi; %50 oy kullan(a)madı. Al sana "mesafeli duran", makul, sağduyulu %50. Ya da böyle saçmalıklarla uğraşacak zamanı olmayan, işi gücü olan %50 :-)
    Yanıtla
  10. Left-wing'e, feministlere, kendi gibi düşünmeyenlere ifade hakkı tanımayan free speech düşmanlarına, kendi gibi düşünmediği için karşı tarafa etiket yapıştırıp aralarından dışlayanlara, political correctness'ın bokunu çıkaranlara, Trump karşıtlığı yüzünden kör olup İslam'ın gerçek tehlikesini göremeyen liberallere tepki olarak alt-right'ı onlarla bir tutup, onlara karşı Trump veya Ab'deki muadillerine sempati duymak bence haksızlık. Zira aptallığın ve trollüğün seviyesi, iki görüşün güç hiyerarşisindeki yerleri, tabanda buldukları karşılık vb. bakımından arada çok büyük fark var.
    Abd'de yaşayan biri olarak gördüğüm kadarıyla Abd'de alt-right zannedildiği ya da umulduğu gibi zararsız değil. Aksine, en az aşırı sol kadar zararlı.
    Alt-right, Far-right conservatism'in yeni hali. 2015'de yayılmaya başladı. Başlangıçta sayıları çok az olmasına rağmen internetteki gençlerin enerjisi ile üyeleri artıp, yine internette büyük kalabalıklar haline geldiler.
    French new right, Abd'deki alt-right liderlerinin ilham kaynağı. White nationalist, alt-right The Robert A.Taft Club ve Alternativeright.com'un kurucusu Richard Spencer bunlardan biri. Kendisi Kasım'da D.C'deki konuşmasında ''Hail Trump!Hail our people!Hail victory!" demiş, dinleyiciler Nazi selamı ile karşılık vermişti.
    Trump'ın strateji şefi Bannon ''alt-right platform'' dediği Breitbart news'in sahibi.
    Alt-rightcıların içinde online anti-feminist alt kültür olan Manosphere'den beslenmiş kadın düşmanları da var, nativist, xenophobic, anti-semitic, supermacist, homophobicler de.
    Bunlar genel olarak göçmenlerin, feministlerin, gay ve civil rights'ın, gun control'ün, kürtajın karşısında. Protectionist trade politikalarını savunuyorlar.

    Arsen'in bahsettiği gençler alt-right'cılar ve alt-light'cılar olarak ayrılıyor aslında. 4chan, 8chan, Reddit, white supremacist ve neo-Nazi sitelerden geliyor bu gençler. Bu sitelerin politika board'unda çeşitli örgütlü eylemler, internet ve gerçek hayat üstünden trollükler, anti-Trump protestocularına karşı internet dışında da taciz kampanyaları yapılıyor.
    Kullandıkları 14.88 diye bir kod var mesela. 14, neo-Nazi ve white supremacistler için "beyaz çocukların ve halkımızın geleceğini güvence altına almalıyız'' anlamı taşıyor. 88 ise 'h'nin alfabedeki 8. harf olmasından kaynaklı "Heil Hitler'' anlamına geliyor.
    Alt-right Amerika'yı parçalamaktan ve 1 ya da daha fazla beyaz etno-devlet kurmaktan bahsederken, alt-light o kadar ileri gitmiyor. Devletin varlığını siyaseten sorgulamıyor. Onlar daha çok dog-whistle racismciler.
    Alt-right'cılar kendilerini olumlamayan, Trump'ı eleştiren, göç reformunu ve çok kültürlülüğü savunan mainstream conservativelere ''cuckservative'' diyor.
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. Beyaz, çoğunlukla erkek ve çoğunlukla eğitimli orta Amerikalı radikaller, kendi nüfusunun çıkarlarını ön plana çıkaran yeni kimlik politikasını sahipleniyor. Bundan da anlamsız bir şekilde gurur duyuyor.
      Bu natural conservative'ler mainstream conservative'i gibi değil. Kendi kültürlerini ve ırklarını korumak için göçmenlik, göçün durdurulması, H1B gibi çalışma vizeleri ile Abd'ye gelip Amerikalının işini elinden alan ucuz işgücü olan Hintli, benzer nedenler ile Meksikalı ile dertleri. Bildiğimiz ayrılıkçı ve ırkçılar aslında.
      Sözü edilen Milo da bunlardan, kültürün en önemli savaş alanı olduğuna inananlardan bir tanesi. Geçenlerde ''13 yaşındaki çocukla yetişkin erkeğin ilişkisi pedofili değildir.'' dediği için hem alt-right'ın, hem de conservative'lerin bir kısmı tarafından dışlandı. Breitbart'tan kovuldu, kitabını basacak yayınevi basımı iptal etti.

      Arsen olan biteni özetlerken Trump'ın adaylık ve seçilme motivasyonunu da yazmış aslında.
      Mainstream conservatilerinden tekme yiyen ve/veya onlara tekme atan, solun faşizminden bıkan, yeni bir ''right'' arayışında olan gençler Trump'a rast geldi.
      Trump kampanyası alt-right'ın bilinirliğini arttırıp onlara daha fazla üye sağlarken, alt-right internet aktivizmi sayesinde kampanya boyunca Trump'a yardım etti.
      Richard Spencer da "Trump, kimlik sahibi bizler için cazipti çünkü conservative'lerden daha sert ve üstün biri" diyor.
    2. Yanlış hatırlamıyorsam Türkiye'de ilk defa Tarhen Erdem kullanmıştı 'endişeli modern' kavramını. Geçenlerde bir New York Post yazarı 'Orwell 1984-Trump benzetmesi yapmayın yeter artık!' konulu yazısında karşı tarafa hitaben 'panicky left-wing' demiş.
      Bu kavramın ortaya atılıp tartışıldığı Türkiye'nin 2010 yılları gibi Abd'deki educated, democrat, openmind kesim Trump iktidarının 45 günde yaptıkları ve 4 yıl boyunca yapacaklarından endişe duyuyor bugün.
      Türkiye'de çoğunluğunun kendine demokrat, özgürlükçü, laik diyen endişeli modernlerin öznesi olduğu bir araştırma yapılmıştı o dönem. %53'ü Bdp'nin, %57'si Akp'nin kapatılmasını istiyordu. Bugün Abd'de yapılsa aynı araştırma, eminim kendine demokrat, özgürlükçü diyen kesimin çoğunluğu Gop'nin kapatılmasını ister.
      Yine aynı araştırmada %58'i askeri darbeyi savunuyordu Tr'de. Abd'de oran kaç olur kestiremiyorum ama celebrities başı çeker bence.
      Türkiye için Orwell 1984, totaliterizm, Hitler benzetmesi o yıllarda yapılmaya başlanmıştı. Abd'de ise 1984 şu an Amazon'da best seller.
      Türkiye'deki endişelilerin sebepleri başta iktidar, toplumdaki dindarlaşma ve onun getirdiği baskı, laikliğin elden gittiği düşüncesi, şeriat ve diktatörlük geliyor korkusu idi.

      Nasıl ki alt-l(r)ightcılar sadece ırkçı, neo-Nazi, şiddet sever, homofobik vb. şeklinde tanımlanamazlarsa; Abd'deki bu endişeli modernler de Hillary destekçileri, feminaziler, liberaller, aşırılar, baskıcılar, free speech düşmanları vb. şeklinde toplu halde etiketlenemezler. Zira içlerinde Trump'a oy vermiş ve vermemiş Republicanlar da var. Ve Türklerinkine benzer kaygıları var. Kaldı ki bu insanlar Türkiye'de yaşamış, yaşayan bizlerin aksine ülkelerinin geleceğinden, hukukun üstünlüğünden, yargı bağımsızlığından neredeyse hiçbir zaman endişe etmemiş, sorunlarının çoğu ülke ile ilgili değil, bireysel olan insanlardı. Trump'ın koltuğa oturur oturmaz 1st Amendment altında korunan free press&free speech'e baskısı, yargıç kararını tanımaması, transgenders, marijuana, climate change&epa, immigrants, lgbtq, wall street, abortion karşıtı adımlar atması, en başından beri sahip oldukları endişeleri perçinlendi.
      Amerikan halkı her konuda abartmaya çok yatkın ama o kabak tadı veren Hitler, Orwellian benzetmelerinin ve korkusunun abartıldığı kadar haklı bir altyapısı da var. Bir kısım panicky left-wing'in endişelerinden biri faşizm korkusu iken, kendi gibi düşünmeyenlere faşizm uyguladığı gerçeği yüzünden o haklı altyapı anlaşılmıyor gibi.
  11. Arsen'in kalemine saglik, guzel gormus, hos soylemis. Alt-right koalisyonunun genclerden ote kismiyla ilgili ince bir eklemede buluniyim.

    Eski Gothlar feministler veya Carsililar gibi takim tutmuyor bu gencler. Hangisi hosuna giderse ve Arsenin dedigi gibi guldururse ona takiliyor.

    Politically correct safsatasinin boxunun ciktigina inan. Yaslari genellikle 40in ustunde. Amerika'da constitutional conservatismi savunan ama cumhuriyetci de olmayan. Geleneksel egtim/profesyonellik yollarindansa, kendi yolunu cizmis. Cevresel konularda yesillere tas cikaracak, nerdeyse eko terrorist olacak insanlar. Yani hakikatin ve kendilerince dogru eylemin pesinden gidenler de alt-rightla yer yer ortusuyor.

    3cu dunya savasinin, nukleer felaketin vs. her an gelebilecegine inanan, o gunlerde dinc olup karisini cocugunu savunabilsin diye gunde 10 saat askerlere tas cikaracak antreman yapan, iyot stoklayan, "dag'a" tasinan, military conservative manyaklar da alt right sempatizani

    belki tarih bilgisi kit, youtube'daki bagimsiz ama alakasiz bilgileri maniplatif bi sekilde birlestiren kanallardan baska yerden haber almayan paranoid tippler de alt-right'in gobeginde.

    skinhead olmayan ama amerikan ulusalcisi, eskiden fabrikada veya madende calismis veya o cografyalarda yasayan, askere gitmis olmanin onurlu bisey oldugunu dusunen 60ini gecmis tipleri de alt-right Tea Party'den daha fazla heycanlandiriyor.

    Yani, koalisyonlar da eskisi gibi degil youtube caginda. Insan tipleri ve hayatlar cogullastikca yan yana gelecegini beklemeyecegin tippler birlesiyor. Belli konularda degerleriyle ortustugunde konuya katilan gevsek yapilar olusuyor.
    Yanıtla
  12. Alt-right veya (neo)conservatism adlari altinda verilen tepkiler makul ve bazilarina ben de katilirim. Fakat bunu yapmak icin solculuktan, liberallikten, insan haklarindan vs vaz gecmem. Demokratlardan gina geldiyse gidip Trump'i desteklemem. Kemalistlere karsilar diye Muslumanlara yanasmam. Eger sagcilara, tutuculara oy verebiliyorsam, ben aslinda sagciyimdir, sol gorunmek zorunda kalmisimdir, gercek kitlem kabardiginda asil rengim ortaya cikmistir.
    Ya da ne bok yedigimi bilmiyorumdur!
    Madem elestirin var tepkin var neden gidip guclu gorunen bir kanadin altina yerlesmek zorundasin? Dogru bildigin mitlerden sasmadan eklentiler ve degisimler yapabilmelisin.
    Ben Turkiye'de sol parti kalmazsa gidip HDP ye oy veririm, AKP'ye degil! Belcika'da SP sapitirsa gidip NVA'ya degil hic olmazsa liberal partiye, olmadi yesillere oy veririm! ABD'de demokrat adayi ve tavirlari begenmediysem, gidip Trump'a vermem, bagimsiz adaya veririm, oyum bosa gitsin, ama hic olmazsa geri kafali, yalanci, simarik sebekleri gorillerin basina lider kabul etmem, protesto ederim.
    Dusmaninin dusmani her zaman dostun degildir.
    Mitini 180 derece sasiranin dostu olmaz zaten...
    Yanıtla
  13. Abi oglun neo-nazi olmus. Tebrikler.

    Liberterlik zaten yillardir fasizme tesne diye elestirilirdi. Su son bir iki yilda liberterlerin duz fasizme evrilmeleri bunu diyenleri hakli cikardi. Bir hareketin yuzde 70i beyaz-erkeklerden mutesekkilse, sadece bir grubun cikarlarina hitap ediyorsa, cogulculuk falan yoksa bir seyler zaten yanlisti. Simdi dumduz kokene gore devlet eliyle ayrimciligi alkisliyorlar da. Anti-PC soylem isin bahanesi oldu. Neyse, herkesin ozlerine donmesi bakimindan iyi oldu. Galiba bir avuc, cogunlugu yasli samimi liberter kaldi. Onlara da gecmis olsun.
    Yanıtla
  14. Oğlunuz Türkiyeden oralara gidince, muhafazakarın böylesini öp başına koy psikolojisine girmiş ama durum anlattığı gibi değil. BBC filan yine çoğu Youtube kanalındaki deliden daha düzgün haber verip yorumluyor. Bu arada "kültürel Marksizm" diye bir şey de yok, Avrupa'daki koyu muhafazakarların islamdan, post-modern (dejenere!) sanata, televizyonda beğenmedikleri programlardan liberallere, çok kültürlülük politikalarından feminizme hoşlarına gitmeyen ne varsa içine yuvarladığı, şemsiye bir tabir: http://rationalwiki.org/wiki/Cultural_Marxism

    Politik doğruculuğun Avrupa'da gerçekten de bokunu çıkaranlar var, ancak karşı taraf çoğunlukla oğlunuzun anlattığı gibi çok esprili, kalender ama gururlu bir sağduyu yumağı filan değil, oranın cahili, huysuzu.
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. St andrewstaysa cahil oveya huysuz degildir muhtemelen kastedilen. Ola da bilir. Bilmiyorum.

      Bir sey unutulmasin. 2012ye kadar pek cok ulkede multiculturalism bir state policy idi. Bazi ulkeler Ingiltere dahil bomba olaylari vs derken bunu state policy olmaktan cikardilar. Monoculturism artik yeni policy Hollanda Ingiltere ve Danimarkada. Bu iyi mi kotu mu zamanin sartlarina gore degisebilir hayhay.

      Arsen (ve Sevanin) konzervatizm bilgisi bu kadar derinken komunizm ve sol literatur bilgisinin bu kadar derin olmamasina anlam veremiyorum. Liberalizmin prioritize ettigi birey sol literaturde bugun emancipate edildigi gibi butunlugunun de korunmasi konserve edilmesidir bugun konusulan. Herkes ayni sikici ve ortalama hayati yasasin ve sukretsin jenerik doktorini degil.

      Bir seylerin boku cikmis olabilir. Ama ne Hillary ne Obama ne de liberal left vesaire radical feminismin veya leftistlerin bir mihenk tasi degil suan. Sokaga dokulen kalabaliklar sadece cahil olduklarindan, veya Hillary yi cok sevdiklerinden dokulmediler.

      Arsenin bulundugu pozisyonun (ivory tower) toplumdaki sikintilari anlamasinda bir karsit refleks ve ciddi bir mesafe gelistirttigini dusunuyorum. Keza Sevanin da.

      Bu sosyal bilimci degil en iyi ihtimal bir cesit humanities okuyan idealist ama 'insanin dogasi' literaturune inanan ve sirtini yaslayan birisinin yazacagi bir sey elestiriye benziyor.

      Pektabi kadinlarin seks yaptigi icin taslandigi ve stigmatize edildigi bir toplumda yasamak istemiyor herikisi de ancak hali hazirda kazanilmis butun kazanimlarin kan ter ve mucadeleyle kazanildigi gercegine de hakedilen krediyi vermiyorlar.

      Kodese girince agliyorlar... :/
      Sevana hergun uzuluyorum ama biraz bu da dogru simdi.
  15. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
    Yanıtla
  16. Çok tarafsız bir yazı olmuş bravo.

    Alt-right sadece aralarındaki azınlık bir grup internette aktif, üretken genç-ergen üzerinden değerlendirilemez asıl çoğunluğu oluşturan tabana yonelik bir elestiriniz yokmuydu da yazmadınız Trump severlerin kim olduğunu herkes biliyor.

    Diğer tarafta bunun tam aksine en kotu en aşırıcı tarafı üzerinden değerlendirilmiş. Anti-trumpçı grupta boyle bir elestiriyi hak etmiyor. O grup içerisindeki azınlık çünkü.

    Haliyle bir grubu en ileri yönüyle diğerini de en gerici tarafıyla değerlendirirsek boyle tarafsız bir yazı ortaya çıkıyor. Alt-rightçı bir grup genç geçici ama kırk yıldır tea party zihniyetindekiler kalıcı ve yenilecek. Sadece liberal dünyanın hikayesini geliştirip aksayan taraflarını düzeltmesi lazım.
    Yanıtla