Wednesday, September 1, 2021

Dünyanın başındaki bela

 ABD üç noktada bugün insanlığın başındaki en büyük belaya dönüşmüştür.

1. Askeri haydutluk. 1 trilyon dolara yaklaşan bütçesiyle ABD güvenlik kurumları fiilen ülke yönetimine el koymuş, her türlü olası freni bertaraf etmiş, sürekli savaşlar üreterek gelir ve güçlerini katlama mücadelesine girişmiştir.

2. Entelektüel çürüme. Üniversiteler ve medya insanlığın binlerce yıllık birikiminden habersiz cahil bir kuşağın elinde zihinsel iflas halindedir. Düşünsel tükenmişliğini sansürle örtme sevdasına düşmüştür.

3. Delirmiş kapitalizm. Herhangi bir kamusal sorumluluk tanımayan ve para kazanmayı hayatın yegane meşru amacı olarak gören bir zümre aşırı derecede güçlenmiş, insanlığın ortak kaynaklarını ve gelecek kuşakların yaşam sahasını kudurmuş bir hızla tüketmektedir.

Şu anda dünyanın en önemli sorunlarının bunlar olduğunu düşünüyorum. Kalamar yemenin geleneksel Hanefi fıkhındaki konumu değil. 

Son aylarda bazılarınızın anlamakta zorluk çektiği bazı bakış açılarımın altında yatan ana fikir sanırım bu.

4 comments:

  1. Fikir jimnastiği yapalım ve karşı pencereden bakmaya çalışalım.

    1. 2. Dünya Savaşı sonundan itibaren ABD'nin bahsettiğiniz askeri büyümesinin de yardımıyla kurulan Pax Americana ile beraber dünya muhtemelen kaydedilmiş dünya tarihinde hiç olmadığı kadar barış dolu bir devir yaşıyor, ABD'nin bu askeri, siyasi ve ekonomik gücü, evet, bir yandan bir takım savaşlara yol açsa da diğer yandan çıkabilecek çok daha fazla miktar ve büyüklükte savaşların çıkmasını engelliyor, bir 3. Dünya Savaşı çıkamıyor.

    2. Doğa bilimleri ve bilgisayar bilimi alanlarından geldiğim için sadece o alanlar hakkında konuşabilirim. ABD bu dediğim alanlarda hala dünyaya öncülük ediyor, birçok, muhtemelen çoğu yeni araştırma, keşif ve icat ABD üniversitelerinden ve onların bilim adamlarından çıkıyor kısmen ya da tümüyle. Ha, bu yetersiz bulunabilir, ama dünyanın geri kalanı ABD'den iyi durumda sayılmaz bu alanlarda.

    3. Dünya kaynakları ve yaşam alanlarının tükenmesi nesillerdir konuşulan bir konu, tüketile tüketile bitmediler, genel olarak dünyanın zaten öteden beri kıtlık olan yerleri haricinde kıtlık çıktığı yok, eski devirlere göre kıtlık çıkan coğrafyaların oldukça azaldığı bile öne sürülebilir. Ayrıca Çin başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin kaynak ve yaşam alanı tüketiminde ABD'den hoyratça davrandıkları öne sürülebilir rahatlıkla.

    Dediğim gibi, fikir jimnastiği ve antitez olarak yazdım, yoksa elbette benim de ABD'yi eleştirdiğim pek çok nokta var.

    ReplyDelete
  2. Ceterum autem censeo Americinem esse delendam,desek mi hocam...

    ReplyDelete
  3. Eğer mükemmel bir ütopya düşleyip ona göre hüküm verirsek evet ABD birçok hatası olan bir güçtür. Ancak geçmişi de hatırlayıp dünya gerçeklerine göre yorum yapacaksak Onur Dinçer in de dediği gibi Abd yönetimindeki dünya daha önce hiç görülmediği kadar genel bir barış içinde, açlık ve zorbalığın en az olduğu,insanların öldürülme korkusunun genel olmaktan çıkıp dünyanın belli bölgelerine sıkıştığı bir dünyadır. Abd bu açıdan bakınca aslında soft power bir devlettir. Daha iyisi de olabilirdi ama alternatifleri düşününce insanlığın yapabileceği bu kadardır kanaatimce. Daha iyisinin yapılabileceğini sanmıyorum. İnsanların bencilliği, hırsları, iktidar isteği, inançları hep engeldir. Sosyalistler yüzyıl önce denedi, olmadı. Romantizmi güzel, edebiyatı havalı anti kapitalizm bir alternatif ortaya koyamadı

    ReplyDelete
  4. Abd ile ilgili temel sorunun, pazarlanabilir olması hasebiyle kültür dünyasının aşırı yüzeysel olması ve bu yüzeyselliği milyarlarca dolarlık bir organizasyonla endüstriyel biçimde dünyanın kafasına boca etme çabası yoksa abd'de yaşamıyorsan veya direk iktidar alanlarında değilsen (orta doğu, orta amerika) çok da mesele değil, çocukça fikirlerini evrensel gerçek zanneden sosyopat salaklar tarafından yönetilmek gezegende yaygın bir fecaat..

    ReplyDelete