tag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post2021336167583164999..comments2024-03-14T05:46:12.092+03:00Comments on Sevan Nişanyan / En son yazıları: ŞamanSevan Nişanyanhttp://www.blogger.com/profile/11368801692909214434noreply@blogger.comBlogger13125tag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-58790182780159563222019-05-22T23:36:48.165+03:002019-05-22T23:36:48.165+03:00Bakşi sözcüğü Türkçe değildir, Çince kökenlidir. E...Bakşi sözcüğü Türkçe değildir, Çince kökenlidir. Eski Türk inancındaki ruhlarla iletişim kuran kişilere "kam" denir. Buradan hareketle eski Türk inancına da "şamanizm" değil "kamcılık" denmelidir.Okuma Odasıhttps://www.blogger.com/profile/09461176083046200547noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-47438343751061156412019-05-22T23:33:01.665+03:002019-05-22T23:33:01.665+03:00Türkçede "şaman" diye bir sözcük yoktur,...Türkçede "şaman" diye bir sözcük yoktur, hiçbir zaman da kullanılmamıştır. Bu sözcük, yazıda da belirtildiği gibi çok daha sonraki dönemlerde Rus ve batılı araştırmacılarla yakıştırıldı. Eski Türk inancındaki ruhlarla iletişim kuran kişilere "kam" denirdi.Okuma Odasıhttps://www.blogger.com/profile/09461176083046200547noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-44493648068825674472019-05-21T13:46:47.535+03:002019-05-21T13:46:47.535+03:00Hiçbir bilgi, bilginin oluşma sürecinden bağımsız ...Hiçbir bilgi, bilginin oluşma sürecinden bağımsız düşünülemez." Ne guzel buyurmussun yine dear zarathustra... (Anadolu taşrasinda Bilgi sosyolojisi dersi veren biri...:)St.Govindhahttps://www.blogger.com/profile/10072364906563592685noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-8292431216273200672019-05-08T03:39:30.326+03:002019-05-08T03:39:30.326+03:00Demem o ki yerli ve milli oluş bir zemindir ki tar...Demem o ki yerli ve milli oluş bir zemindir ki tarihte gücü ve zenginliği simgeleyen en kozmopolit saraylarla mabetler o zeminde yükseldiği gibi modern toplumların beyni sayılan evrensel(!) üniversiteler de o zeminde teşekkül etmemiş midir? Topkapı Sarayı ne kadar Türk idiyse geç kalmış Darülfünun da o kadar Türk değil midir? Herhalde Oksford ne derece İngilizse, Sorbon o ölçüde Fransız ve Yale o mertebe Amerikalıdır ve bunlar kendi iklimlerinde asırlar içinde olgunlaşmış milli inkılaplardır. Robert Kolejin başarılı bir marka oluşunun sırrı elbette ecnebi mektebi olmasında değil uzun soluklu bir inkılabın mektebi olmasındadır. Bu mektebi bitiren zeki ve başarılı çocukların büyüdüklerinde bu ülkenin siyasi yahut kültürel kaderini tayin etmiş olması da bunların bir yabancı dilde yabancı eğitimi almalarından değil imkanın, bilginin ve formasyonun gücüne sahip olmalarındandır. Öyleyse bu memleketin problemi, hakiki Türk inkılabının bir türlü gerçekleşmemesinden dolayı içinde soluk alıp verdiğimiz yerli atmosferin zamanla oksijensiz kalışı ve köklü-çaplı reformlardan yoksunluk sebebiyle milli ekolojinin oldukça kirlenmesi olmasın. Şu halde NŞA oluşmadığından ayrışık, müstakil, birbirine yabancı fikir ve duygular kimyasal reaksiyona giremeyerek terkibe katılamamakta ve havadaki serbest elementler yakıcı ve yıkıcı doğaları gereği maalesef birer zararlı madde olarak ortamı zehirleyebilmektedir. Yoksa tabiatta salt gereksiz-yararsız hiçbir nesne bulunmadığı gibi İslam milletinde de müslim, gayrımüslim her topluluğun yeri ve değeri, tevhit çerçevesinde küfür ve şirk dışında her rengin kıymeti ve lüzumu vardır. Küfür ve şirk ise bilindiği gibi sonsuz güzel isimlere sahip olması gereken tanrının sonsuz hükümranlığını inkar etmek olduğu için en büyük cinayet ve yıkım sayılmış, tevhide aykırı her düşünce evrenin atomları kadar muhali barındırdığı, sonsuz hukuku çiğnediği ve sonsuz bir yokluk ve karanlığı öngördüğünden ötürü bizzat tanrı tarafından kendi kelamında en çok üzerinde durulan, şiddetle ve tekrarla uyarılarda bulunulan bir ihanet ve hatta tanrıya savaş açma sayılmıştır. Adeta tanrının tarih boyu bunca peygamber ve kitap göndermesinin yegane sebebi, kendi makul ve elzem varlığından çok sıkça unutulan birliğini ve tekliğini tayin ve tesbit etmektir. Hatta bu yüzden olacak ki uluhiyetinin sonsuz büyüklüğü ile orantılı olarak kendisine ortak koşanları (Kuran terminolojisinde kelime anlamı 'hakikat örtücü' olan kafirleri) ebedi azaba (=cehennem) müstahak olmakla yargılamıştır. Kutsal kitap hakkında adil ve objektif olmayacak biçimde karamsar ve tehditkar bir resim çizmemek adına, Kuran'da af, mağfiret (=bağışlama), rahmet, merhamet ve ebedi kurtuluşun (=cennet) çok fazla zikredildiğini, onun varlığına ve birliğine inananların, onun şeriksiz hakimiyetini tasdik edenlerin cömertçe ve defalarca müjdelendiğini de hatırlatalım. Selam ve sevgiyle...Turcologhttps://www.blogger.com/profile/13839864482973687910noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-29618130247872969522019-05-07T01:58:11.946+03:002019-05-07T01:58:11.946+03:00Mantıklı bir yaklaşımla: yerli ve milli unsur bir ...Mantıklı bir yaklaşımla: yerli ve milli unsur bir memleket için yağ ve protein gibidir, yerlileşen ve millileşen unsur karbonhidrat gibi (ATP), özde ve dilde yabancı kalmakta devam eden sadık her unsur ise bir çeşit vitamin... Dolayısıyla Nişanyan kaleminden çıkanlar entelektüeller için en iyi ihtimalle disiplinli ve güçlü birer enerji içeceği ama bünyeyi ve dimağı sürekli beslemez. Doğru bilgi üretimi kozmopolit çevrelerde gerçekleşir fakat yazının sonunda verilen misallerde görüldüğü gibi (Alman, Hollandalı, İsveçli, Fransız...) bu iklim en son Antik Yunan ve Roma toprakları üzerindeki nasyonel toplumların aydınlanmasıyla oluşmuş. Ondan önce de tarih; Türkistan, Endülüs, Ceziretü'l-Arab, Çin, Hint, Mısır, Mezopotamya gibi muhtelif zeminlerde uyanan uygarlıklara şahit oldu. Günümüz bilgi ve enformasyon çağı olduğu ve araçlar da elimizin altında bulunduğu ve dahi fikirler artık hiçbir zümrenin tekelinde bulunmadığı ve görüldüğü üzere her nevi düşünce rahatça ifade imkanı bulabildiği için dışarı ve yabancı kompleksine düşmeden kendi basit ikliminizde istediğiniz şartlarda mikroklima oluşturabilmeniz mümkün. Böylece öz ikliminizde yerli ve milli zekalara iyi cins aşılar ve takviyeler yapmak şartıyla arzulanan besin değerinde hemen her mahsulü yetiştirebilirsiniz. Bittabi et ve sütle beslenmeye alışanlar avokadoyu yadırgayacak, hele ki derdi ekmek ve su bulmak olanlara pasta teklif edilirse sebeb-i niza olacaktır. Kabul edilmeli ki afrodizyak etkili avokado ve sütten arındırılmış krem şanti ülkemizde sonu faşizm demek olan heterodoks elitizmin iki elinde tuttuğu cazibeli armağanlardır ve fakat ortodoks sevadın ilacı bunlar değildir. Selam ve sevgiyle...Turcologhttps://www.blogger.com/profile/13839864482973687910noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-39004489870417848312019-05-02T22:52:00.827+03:002019-05-02T22:52:00.827+03:00"Şaman"ı nasıl okumak doğru olur? İlk &#..."Şaman"ı nasıl okumak doğru olur? İlk 'a'sını "şamil" der gibi uzatarak mı, "tabak" der gibi kısa tutarak mı?Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-87215405217914784742019-04-29T19:08:21.224+03:002019-04-29T19:08:21.224+03:00Necip Asım Fransa'da Société Asiatique üyeliği...Necip Asım Fransa'da Société Asiatique üyeliğine seçilmiş, 1890larda Amerika'da ödüller almış. Dikkate değer bir şahsiyet.Derdonoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-54874382352852892022019-04-29T11:19:48.320+03:002019-04-29T11:19:48.320+03:00Çok teşekkür ederim. Bu iyi oldu.Çok teşekkür ederim. Bu iyi oldu.Sevan Nişanyanhttps://www.blogger.com/profile/11368801692909214434noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-37738170986435603602019-04-29T00:02:45.161+03:002019-04-29T00:02:45.161+03:00https://www.academia.edu/35473868/MUSLIM_SCHOLARSH...https://www.academia.edu/35473868/MUSLIM_SCHOLARSHIP_IN_COMPARATIVE_RELIGION_IN_IBN_NADIM_AL-FIHRISTOnur Dincerhttps://www.blogger.com/profile/05041378853428912894noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-32901870901401315592019-04-29T00:02:19.550+03:002019-04-29T00:02:19.550+03:00Şaman kavramının gerçek kaynaklarına ilk işaret ed...<i>Şaman kavramının gerçek kaynaklarına ilk işaret eden büyük şarkiyatçı Friedrich Neumann olabilir mi? Çinceden çevirdiği Budist keşişlerin ilmihaline Neumann Cathechism of the Shamans (Londra 1831) adını verir. En geç 1848’de, Amerikalı Samuel W. Williams sözcüğün kaynağını tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklar. Williams’ın The Middle Kingdom’u (New York 1848) Çin tarihine ve kültürüne ilişkin Batıda o güne dek yayınlanmış en kapsamlı eserdir. Yazara göre şaman sözcüğü Moğolcadır. Moğolların – ve onlardan öğrenen Tibet’in – benimsediği Budizm ekolünde manastır keşişlerine şaman adı verilir. Dalay Lama’nın yolundan giden Budistler şamandır. Sözcüğün aslı Eski Hintçe śramaná “zahit, dünya nimetlerini terkeden kişi” demektir; Budist ve Jainist dervişlerin unvanıdır. Bir Hint dini olan Budizm Moğollara (ve onlardan önce Uygur Türklerine) Orta Asyalı Soğdlar vasıtasıyla ulaşmış, Budizmin muazzam dini literatürü Soğdca üzerinden bu dillere tercüme edilmiştir. Nitekim Soğdca şaman “Budist keşişi” demektir. Onlarca Soğdca dini metinde Hintçe śramaná श्रमण karşılığı olarak kullanılır.</i><br /><br />10. yy'da yaşamış en-Nedim'in el-Fihrist'inde Şamaniye kelimesi Budizm manasında kullanılmış zaten.Onur Dincerhttps://www.blogger.com/profile/05041378853428912894noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-56649202148236315402019-04-28T17:36:43.076+03:002019-04-28T17:36:43.076+03:00""Orta Asya Türklüğüne dair bildiğin ve ...""Orta Asya Türklüğüne dair bildiğin ve bildiğini zannettiğin her şey – şaman, Altay, Hun, Turan, ırk, Orhun, kızılderililer – Avrupalıların eseridir. Avrupa kültürünün kendine has perspektifi, ihtiyaçları, önyargıları ile renklenmiştir. Hiçbir bilgi, bilginin oluşma sürecinden bağımsız düşünülemez.""... S-Nişanyan)<br /><br />Ne kadar da doğru bir tespit ! elbette bu bir çok şeyde geçerli fakat Anadolu için anlatılmaya çalışılan Türklük masalın da daha bir fazla doğruluk payına sahip.<br /><br />Örneğin; Orta Asya anlatılarında ki İranlı kavimler ile Türki kavimleri ve hatta diğer ulusların anlatımı tamamen batının gözü ile görmekten mütevellit, hepsini bir kavim zannetme ve hatta hepsini Türk diye adlandırma hatalarına bile yol açtı. belkide bu hatalara bilinçli düşüldü. Bu da uzaklardan gelen kaynak vede anlatımın etkisi işte! <br /><br />Ve yine belli ki Türkçülük üstüne sözde düşünmüş olan düşünürler de hem batılı kaynakları tarayıp ilk defa bir şeyler öğrenmişler, hem de kendi yalanlarını ve hayal alemlerini aksettirmişler. <br /><br />İşin garip ve sözde vede özde yanı ise, hoşlanmadıkları gerçekleri Hint-Avrupa Etnosentrizmi diyerek komik şekilde reddetmişler.<br />Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-57327014634267978032019-04-28T15:48:49.224+03:002019-04-28T15:48:49.224+03:00uygur ve kazaklarda şaman değil, kam veya kaman da...uygur ve kazaklarda şaman değil, kam veya kaman da değil, bahşi veya bakşi olarak geçer. o yüzden bulamamış olabilir misiniz?<br />Anonymoushttps://www.blogger.com/profile/09293403875400838187noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1302467060357060984.post-17840743705201588172019-04-28T05:41:21.623+03:002019-04-28T05:41:21.623+03:00Bilim ve Edebi eserlerin yazıldığı vede bu toprakl...Bilim ve Edebi eserlerin yazıldığı vede bu topraklar da 1300 lere kadar resmiyetini korumuş olup pahada da vede yükte de ağır olan Yunanca ve Ermenice, bundan 1000 yıl evvel yaşamış olan Anadolu nun bozkır zencisi Çomarları na hep ağır gelmiştir. Ataları bundan dolayı su akmış yatağını bulmuş misali Ermenice ve Yunancayı terk etmiş vede maalesef ki sadece sadece vahşi üsluplar için kullanılan Türkçeyi seçmişlerdir. <br /><br />Velhasıl kurakların,çorakların vede bozkırların boş uluması olan Türkçeye de yazık olmuş, bu toplulukların eline düşünce oda kendini ilerletememiş, <br />Lisan İnsan da, İnsan Lisan da yaşar ! demişler<br /><br />Teşekkürler Üstat Nişanyan Anonymousnoreply@blogger.com