Şiran'la ilgili verdiğim bir bilgiye bir
arkadaşımızın aklı yatmamış, o yüzden açıklama gereği duydum. Yoksa bu Ermeni,
Rum meseleleri beni sıkıyor. Az çok bilgim olduğundan bazen paylaşmaya mecbur
kalıyorum.
Gümüşhane'ye bağlı Şiran ilçesinin kuzey kısmında Yukarı ve Aşağı
Tersun, Sefkar ve Kalur benim bildiğim 20. yy başında Rum yerleşimi imiş.
Ayrıca İslamlaşmış olan köylerden Limniş ("gölcük") ve Civrişon
(kyparisson yani "selvili") kesinlikle, Giriftin, Zimena ve Zarabot
güçlü olasılıkla Rumca görünüyor. Şiran'ın kuzeyindeki Torul ilçesi silme
Rumluktu, onun serpintisi gibi düşünelim.
Buna karşılık çoğu
ilçenin güney kısmında olan köylerden Norşun (yeniköy), Miyadun (tek ev),
Gersud (kirazlı), Gorzav (yıkıntı), Tırnik (geçit), Pağnik (ılıca), Şenik
(köycük), Haydürk (İslamermeni yani "dönmeler") ve Hormonos
(Rumluk) kesin Ermenicedir; Aksipert ve Xırtanos
muhtemelen Ermenicedir. Hepsi 20. yy başında İslam köyü.
20. yy başında Ermeni yerleşimi görünen iki
köyün ikisinin de adı Türkçe: Sarıca ve Karaca.
*
Şiran tarihi hakkında
bildiklerimiz şöyle. Bölgenin en eski halkı hakkında bilgimiz kıt. Rum ve
Ermeni olduklarına dair bir belirti yok. Belki Rumların Tzan adını verdiği Laz
veya Laz’a benzer bir kavimdir.
7. yy başlarında,
muhtemelen o devrin büyük İran savaşları bağlamında, burada Haldiya (Gümüşhane)
iline bağlı bir Rum/Bizans idari teşkilatlanması ilk kez görülüyor. Piskoposluk
(Osmanlı’daki “kaza” eşdeğeri diyelim) ilk 640 yılında listelere girmiş. Muhtemeldir
ki ciddi anlamda bir Hıristiyanlaşma da ilk bu devirdedir. Bundan kısa süre
sonra, güneydeki İslam istilasından kaçan Ermeniler de yüksekçe sayılarla bölgeye
yerleşiyor. Yukarıda saydığım bir düzine kadar Ermenice yer adı bu nispeten geç
tarihin ürünü olmalı. En eski Ermenice yer adları (yani 1700 yıl ve daha eski
olanlar) bunlar kadar şeffaf değildir; pek çoğu Ermenice-öncesi dillerden
mirastır.
Genel kural: Bir bölgede
X diline ait yer adlarının hepsi şeffaf ve kolay anlaşılır nitelikteyse o yerde
X halkının yerleşimi nispeten yenidir. Bkz. İngiltere ile ABD, Fransa ile
Quebec, Batı ve Doğu Almanya.
19. yy başlarında Şiran’da
Ermeniler tamamen asimile olmuş görünürken, ilçenin daha dağlık olan kuzey
kısmında, belki komşu Torul ilçesinin maddi-manevi desteğiyle, tek tük Rum köyü
kalmış. Unutmayın ki sizden olanlarla kız alıp verme şansınız yoksa, papaz
yahut hoca gönderecek teşkilat da yoksa, bir iki kuşak içinde dilinizi de
unuturunuz, dininizi de.
Sarıca ve Karaca
köyündeki Ermeni cemaatleri 20. yy’a daha yakın bir tarihte, belki Erzincan’dan,
ikincil göç ürünü olmalı.
Sayın Nisanyan bu 2 çöp bilgiye benzeyen valiligin sayfasındaki tarih alıntisina ne dersiniz? "1018 yıllarındaki Selçuklu akınları ile Anadolu’ya ilk giren Türk boyları tarafından kurulmuştur.. Erzurum Kadılığı’nın 1219 tarihli mahkeme ilamına bakıldığında, ilçenin 100-200 senelik bir tarihi olduğu anlaşılmaktadır..
ReplyDeleteValilik ve kaymakamlık sayfalarının uzmanı sayılırım. TC adı verilen beyin kanserinin en vahim semptomları arasında baş köşeyi tutarlar.
DeleteSevan üstadım; orta çağda, yüksek rakımda ki merkezi Erzurum yerine kuzeydeki İspir-Tortum ve Azort hattı arası merkez gibi, kayda değer kiliseler,manastırlar köprüler, çeşmeler ve kaleler buralarda var ! yoksa Bagratunilerin geçici bir hevesi miydi bu vadileri merkezileştirmek ve yahut şehirleştirmek? yoksa buraları zaten eskiden merkezi yerler miydi? Teşekkürler.
DeleteSayın adsız
DeleteGözleminiz doğru.Erzurumdaki Türkler tıpkı diğer Türkler gibi doğu asya ve sibirya genetik bileşeni taşır,ancak kuzey Erzurum bunların hiçbirini taşımaz ve genetik olarak Lazlara ve Kartvel halklara benzer,tıpkı doğu Karadenizliler gibi.Anlaşılan buradaki nüfus Oğuz göçlerinden korunmuş.
Gerçekten de Bayburt ve Gümüşhane doğu asya ve Sibirya bileşeninin en az olduğu yerlerden biridir(Güney sınırları hariç).Bölge halkı taş çatlasa %3 bu bileşenlere sahip bu da yerli halkın yakın zamanda Türklerle karıştığını ve hala büyük oranda Kartvel(Kafkas) genetik bileşenini koruduğunu gösteriyor.
ReplyDeleteŞiranlıların epey bir kısmı Kürt galiba. Lisede aslen oralı arkadaşımız vardı, oradan biliyorum.
ReplyDeleteBatı ve Doğu Almanya örneğini açıklayabilir misiniz?
ReplyDelete11. yy'dan itibaren Ostsiedlung sahasındaki yerlerde yer adlarının büyükçe bir bölümü Slavca, kalanı düz Almancadır. Bavyera ve Schwaben ve Niedersachsen'deki gibi anlaşılmaz antik adlar yoktur veya azdır.
DeleteAlevi köyü sanırım. Ulaşamadığınıza göre belli ki ecdadınız ulaşmanızı istememiş. İsteseydi iz bırakırdı.
ReplyDeleteSiz de her normal Türk'ün yaptığını yapın. Uydurun ipe sapa gelmez bir hikaye, bir kuşak sonra evlatlarınız onu Allah'ın ayeti saysın.
ReplyDeleteHafik çok eski belki 1200 yıl geçmişe sahip bir Türk yerleşim yeri. Benim bazı akrabalarım oralı. Türkler 1071'den çok önceleri Anadolu'ya yerlrşmeye başladı. 1071 cumhuriyet dönemine ait bir iddiadır. Çok öncesi vardır.
ReplyDeleteEvet 1071 rakamlari kulağa fonetik hoş geliyor belki bu yüzden seçilmiştir..
DeletePeki siz de iddianizi biraz açsanız.
Gelenler yerleşiklerle nasıl güzelce hoş beş muhabbet koyverdiler, sonra da domine oluverdiler:)
Sevan Bey sitesinde Hafik ile ilgili şu bilgileri vermiş:
DeleteHafik ilçe - Hafik - Sivas
E1877: Bedrosi [ Erm "Bedros (öz.) köyü" ]
1891c, 1928k: Koçhisar
1282b: Havik [ Erm havig "dedecik" ]
■ 20. yy başında kısmen Ermeni yerleşimi.
■ 13. yy'dan itibaren kaydedilmiş olan isim için Kürtçe Having (`yazlık, yayla`) uzak olasılıktır. 1873-1926 yılları arasında Koçhisar adıyla kaza merkezi oldu. SN
https://nisanyanmap.com/?y=hafik&t=&lv=1
Yazılı kayıtlarda en erken 800 yıl öncede geçen, ismi Ermeniceye dayanan ve yakın zamana kadar nüfusu kısmen Ermeni olan bir yerleşim burada verilen bilgilere göre.
1071 tarihine takılmam, ama şu bir gerçek, Oğuz/Türkmenlerin Anadolu ve civarına yerleşmeye başlaması MS 11. yüzyılda yani Malazgirt Muharebesi'nin yapıldığı yüzyılda, Malazgirt'ten birkaç on yıl öncesinde başlayan bir süreç bu, ama Malazgirt'ten sonra hızlanmış, özellikle de Rum topraklarında.
Selçuklu ve onlarla beraber gelen Oğuz/Türkmenlerin göçünü bir kenara bırakırsak, MS 11. yüzyılda ve öncesindeki birkaç yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) Anadolu'ya kendisi için savaşması için Tuna üstü Balkanlar (bugünkü Romanya tarafları) ve Pontik-Hazar stepinden yerleştirdiği Türki paralı asker gruplar vardı, sınırın öbür yanında ise Abbasiler için savaşması için Pontik-Hazar stepi ve Orta Asya stepinden yerleştirilmiş Türki köle asker gruplar vardı, ama bu gruplar hem Anadolu ve civarının genel demografi ve genetiğine gözle görülür bir etki yapmayacak kadar az nüfusa sahipti hem de genel itibariyle erkeklerden ibaretti. MS 11. yüzyıldaki Selçuklu fetihlerine paralel ilerleyen Oğuz/Türkmen göçü Anadolu ve civarına olan ilk ciddi anlamda Türki göçüdür. Bu bir gerçektir, Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce de bu gerçek tüm dünyada biliniyor ve kayıtlarda geçiyordu. Adsız/unknownun dediğinin aksine, Türkiye Cumhuriyeti Türki halkların MS 11. yüzyıldan binlerce yıl öncesinde Anadolu ve civarına ve daha nice dünya bölgelerine yayılıp oraları yurt edindiği şeklindeki Atatürk'ün öne sürdüğü “Türk Tarih Tezi”ni 1930'larda resmi tarih edindi. Atatürk'ün ölümünden sonra “Türk Tarih Tezi”nde öne sürülen bu gibi iddiaların bilimsel ve tarihi gerçekler ışığında daha fazla savunulamayacağı iyicene bariz hale gelince bütün dünyanın çoktan beri kabul ettiği bazı gerçeklere (örn., Anadolu ve civarına ilk ciddi anlamda Türki göçünün MS 11. yy'da başlamış olması) geri dönüldü Türkiye Cumhuriyeti tarih yazımında.
Şiran'da alevi köyleri de vardır. Susuz, Tepedam, Balıkhisar alevi köyleridir.
ReplyDeleteGümüşhane ilginç bir memleket. Kendine ait doğru düzgün bir sabit kültürü yok, bildiğiniz geçiş bölgesi. Karadenizli desek değil, Doğu Anadolulu desek yine değil. Güney yarısıyla kuzey yarısı birbiriyle farklılık gösteriyor. Kürtün ilçesi ise diğer ilçelerden inanılmaz farklı, burası ezici çoğu yüzyıllar önce Hacıemiroğulları tarafından Rumlardan temizlenip Çepnilerle iskan olunmuş bir ilçe. Torulun büyük çoğunluğu dışarıdan gelme, ya Trabzon-Rize hattı, ya Şiran, ya da bir kaç aile Kürtün'den gelmiş. Yerli olarak bir tek Musalla deresi çevresindeki köyler var, ki onlar bile Şiran'a yakınlık gösteriyor. Torul %60 üzeri Hristiyan Rum olan bir memleketti zira 20. yüzyılın başlarında.
ReplyDeleteGümüşhane kültürü yani Gümüşhane merkezinin kültürü ve ağzı, Doğu Karadeniz/Trabzon'a yakın bir kültür ve ağız ve bu kültür merkez ilçenin önemli bir kısmına dahi hakim değil, şehir merkezinin "yukarı", doğu kısmında bulunan köylerin (eski Kovans Kazası) çoğunluğunda Gümüşhane'den Bayburt/Erzurum ağzına ve kültürüne geçiş özellikleri görülüyor. Torul'un yukarı köylerine Gümüşhane kültürü hakimken Şiran'a Gümüşhane ile Erzincan arası bir ağız ve kültür hakim. Kelkit (ve Köse) ise daha çok Kuzeydoğu Anadolu ağız ve kültürüne yakın.
DeleteHocam ne güzel dinliyorduk ahval podcastlerini..
ReplyDeleteFeminist kurtuluş örgütü’nün gadrine mi uğradınız:)
Şiran’da çerkeslerin bir köy var Sevan bey. Adı Dumanoluğu.
ReplyDeleteSevo nankörlük yapma, Paşam olmasa idi adın Kirkor olurdu:)))
ReplyDeleteBilimsel olan vede bizleri gerçeğe götüren y-DNA & MtDNA sonrası bu tarz etiketli millet ve etnisite tanım ve olaylarının vede kavramlarının içinin bomboş gelmesinden mütevellit, bu şeylerin Ermenistan ve Türkiye dahil tüm devlet okul dairelerin de vede Askeriyelerin de bir de cahil cühelanın hayallerinde kaldığının farkında mıyız acaba! Sevan üstadım ?
ReplyDeleteEvet Yunanlar ve Ermeniler Türkleşti ! peki bunun evveliyatı ? peki Yunanlaşan vede Ermenileşen Natufianlar ve yahut Anadolu Mezopotamyalıları ne olacak ? Tarihi, Antik çağın sadece dilsel vede dinselin den ibaret olan Ermenice veya Yunancasın dan mı? yoksa 1071 ve sonrası yakın çağın Türkçeleşmesinden mi başlatacağız . Buna kim karar veriyor.
Evet ! Tıpkı Evrim gerçeği gibi İnsanlara hoş gelmiyor gerçekler, Yaratılış masalları var iken.
Genetik ve buna bağlı gerçek tarihte hoş gelmiyor neden ! çünkü kölelik ve köle ruhlu ve soylu olmak vede bunu kabullenmek zor, her şeyin efendisi vede sözde gerçeği olmak var iken değil mi!
Antik çağda, o çok güçlü Hint-Avrupalı Armenslerin karşısında Ermenileşen Anadolu Mezopotamyalıları'nın çoğunluğu 1071 sonrası Türkçe dilli İslamın karşısında savaşmadan teslim oldu ve çoğunluğu Müslümanlığı ve Türkçeyi seçti, teslim olmayanlar ise yine kendi gibi olanlar ve bu İslami güç tarafından katledildi. Kısacası yapay millet yaratmanın sancısı çekildi. Maalesef Anadolu Ermenileri köken olarak, büyük çoğunluğu) . Proto-Ermeni soyundan değildi,
Çünkü bu topluluğun ne Antik çağda, nede Orta çağda , hiç bir zanaatı, eğitimi, gücü vede savaşçılığı yoktu, hiç bir zaman da olmadı ve olmayacakta.
Peki şimdi bu topluluğun Ermeniliğe bir hayrı oldu mu ? tabi ki hayır ! Türklüğe Hayrı olur mu? tabi ki hayır ! başkasına hayrı olmayanın kendine hayrı olur mu? tabi ki de kocaman bir hayır!
Sevan Hocam iyi ki Türkleşmişler bırakın öyle kalsınlar ! zaten Ermeni de değillerdi ! diyebiliyorum neden ? çünkü bilimsel hakikat vede akıbet ve kerametler ortada vede her yerde karışımıza çıkıyor.
Bugün bile Ermenistan denen bir yer var ise ortada, bu devleti vede bu yeri ısrar ile ayakta tutan işte O , %32 lik nüfusu oluşturan R1b li Hint-Avrupalı Beyaz Armenslerin Ararat vede Artsakh vadilerinde vede ovalarında yayılmış şekilde yaşayan orijinal torunlarıdır.
Antik çağdan beri Armenslerin Ararat ülkesine hiç bir güç, doğru düzgün egemen olamadı veya olduklarını sandılar hep ve öyle de oldu.
İşte bu azınlık ve savaşçı Erkek vede Kadınlar dan oluşan topluluktan korkun vede saygı duyun , Anadolu da yaşanan Hıristiyan katliamı sonrası 1916 vede 1917 yıllarında o bölgeden gelip, katledilen ve sadece dil ve de din kardeşleri olduklarının, intikamını bir nebzede olsa alabilen, tek savaşçı toplulukta yine bu topluluktu.
Şunu da Tarihe not düşün ve hatta herkes GÖTÜ'nün bir kenarına yazsın, gerçek şu ki adına Türkler dediğimiz Anadolu'nun siyah çomar ırklarından devşirme olan Müslümanları, hiç bir zaman gerçek Ermenileri katledemedi vede onlara dokunamadı bile, çünkü bir zamanlar kendileri de gerçek Ermenilerin hakimiyeti altında idiler. Proto Ermenilerin torunları az nüfus olmalarına rağmen aslanlar gibi Ermenistan bayrağını Armenia dağının altın da dalgalandırıyor ezel çağdan bu yana.
@16 Şubat 2019 19:59'da yazan adsız
DeleteYazdıklarından antik DNA testi sonuçlarından doğru düzgün haberin olmadığı belli. Olsaydı Ermenilerde ve genel olarak yaşadığımız coğrafyadaki (Anadolu dahil) baskın R1b haplogrubu alt dalının kaynağı olan Yamnaya kültürünün insanlarından onca antik DNA sonucu olmasına rağmen hiçbirinde renkli saç ya da renkli göz genleri bulunamadığını, hepsinin antik DNA testlerindeki pigmentasyon genlerinin test sonuçlarına göre koyu renk saç ve koyu renk gözlü çıktığını bilirdin. “Çomar” ya da “siyah” diye nitelediğiniz Anadolu Neolitik çiftçileri ve onların Avrupa'ya ve diğer coğrafyalara dağılan torunlarında bile renkli göz ve renkli saç genleri çıkabiliyorken Yamnaya insanlarında hiç çıkmadı. Sen herhalde Ermenilerin ve genel olarak yaşadığımız bu coğrafyanın R1b alt dallarının büyük ekseriyetinin kaynağı olan Yamnaya halkı ile Avrupa'daki R1b alt dallarının büyük ekseriyetinin kaynağı olan Bell Beaker halkını karıştırdın. Bell Beakerlarda önemli oranda renkli göz ve/veya renkli saçlı kişiler çıktı antik DNA testlerinde. Keza R1a alt dallarının büyük ekseriyetinin kaynağı olan Corded Ware halkının antik DNA testlerinde de dikkate değer oranda renkli göz ve/veya renkli saçlılar bulundu. Yaşadığımız coğrafyada R1a oranı düşük malumun, Ermenilerde hepten düşük.
Özetle, kendini Avrupa'ya yarandırmak için kıvranman anlamsız, hepimiz ırken beyazız zaten, neyin kasıntısı bu?
Sayın Onur
DeleteYazdıklarınız büyük oranda doğru,yalnız bildiğim kadarıyla Ermenilerde ve genel olarak Kafkasya ve Anadolu'da bulunan R1b grubu yamna'dakinden farklı bir dal ve bell beaker'in R1b grubu direkt yamna'dan geliyor.
Ayrıca genetik devriminden ve en son sonuçlardan habersiz kişilere kısa bir özet yazayım.
1-)Avrupalıların beyaz teninin kaynağı Anadolu Neolitik halkları(Göbekli tepeyi yapanlar) ve AN genetik olarak diğer iki kök neolitik halktan(Zagros ve levant) farklı ve tarımı kendileri keşfetti.
2-)AN beyaz tenli genelde siyah göz ve saçlı ama açık saç ve göz de var.ZN şimdiki İranlılar gibi,LN ise en çok Araplara yakın.Bu üç kültür tarımı kendi keşfetmiştir ve genetik olarak farklıdırlar.
3-)Hint Avrupalılar hayvan gütmek,bakır işlemek,kağnı yapmak ve yün eğirmek dışında hiçbir şey bilmeyen,dönemin en ilkel topluluklarındandı.Tarım bile yapmıyorlardı,anavatanları Rus bozkırlarıydı ve fenotipleri esmer tenli siyah saç ve gözlüydüler.
4-)HA'lar salgın hastalıklardan dolayı zayıf düşen çiftçi Avrupalıları erkeklerini katletip,kadınlarını cariye yaparak fethetmişlerdir.Önceden köyler ve şehirler kuran,etkili tarım yapan,taş anıtlar dikip,tunç işleyebilecek kadar gelişen çiftçilerin HA göçü sonrası yok olması sonucu saydığım birikimler yok olmuştur.
5-)Anadolu ve balkan Türkleri(doğu Karadeniz ve kuzeydoğu Anadolu hariç)%3-%20 arasında değişen,genel olarak %10 kadar doğu asya bileşeni taşır,ve diğer Balkan ve orta doğu halkları taş çatlasa %1,5 geçmez,bu da Oğuz göçlerinin Türk etnisitesinin oluşmasında payı olduğunu gösterir.
6-)Xiugnu(asya hunları),Göktürk ve orta çağ Oğuz iskeletlerinin gedmatch sonuçları bunlardaki doğu asya bileşeninin %30-50 arası olduğunu ve sanılanın aksine eski Türklerin daha çok batı avrasyalı olduğunu gösteriyor(Daha Proto Türklerin genetik yapısını bilmiyoruz).
@Mem
DeleteBell Beaker R1b'si Yamnaya R1b'sinden gelmiyor, Yamnaya R1b'si Z2103, Bell Beaker R1b'si L51. Z2103 ve L51 L23'e dayanıyor, L23 6000 yıldan eski, 6000 yıl önce henüz ne Yamnaya vardı ne Bell Beaker. Bugün Anadolu, Ermenistan, Kafkasya, genel olarak Yakın Doğu ve Balkanlar'ın önemli bir bölümünde baskın olan R1b dalı Z2103'tür, yani Yamnaya dalı, bu coğrafyaya Yamnayaya dayanan halklar (Hititler gibi Anadolu HA dilliler, Yunanlar, Arnavutlar, Ermeniler, Frigler, Traklar, kısmen İraniler vs.) tarafından getirildiği düşünülüyor.
Açık ten alelleri Avrupa'nın doğu yarısından ve İskandinavya'dan olan avcı-toplayıcılarda da bulundu, Kafkasya ve diğer Yakın Doğu avcı-toplayıcı ve tarımcılarında da, batı Avrupa avcı-toplayıcılarında bulunmaması ya da daha az bulunması diğer yerlerde bulunmayacağını göstermez. Ha, bu halkların tam ten rengini bilmemiz zor, sonuçta ten pigmentasyon genleri çok fazla, hepsini birden araştırmak gerekiyor, ayrıca eski devirlerde farklı genler de kullanılmış olabilir bu amaçla.
Teni açıklaştıran aleller Yamnayada da bulundu bu arada, onların da ama tam ten renkleri bilmemiz zor dediğim sebeplerden, ama saç ve göz renkleri sen ve benim dediğimiz gibi koyuydu genetik verilere göre.
Avrupa çapında salgın hastalıkların tetiklediği bir demografik çöküntünün göçebe hayat tarzlarından dolayı salgın hastalıklara daha az maruz kalan erken Hint-Avrupalıların Avrupa çiftçilerden boşalan yerlere yerleşmesini ve onların hayatta kalanlarını hakimiyetleri altına alıp özellikle kadınları ile karışmasını sağladığı anlaşılıyor antik DNA ve arkeoloji verilerinden.
Balkan Türklerinde hiç Türki miksli olmayanlar da çıkıyor eldeki bazı örneklerde, Doğu Avrasyası %10 ya da üstü olanları ise pek nadir. Anadolu Türklerinde batı Anadolu'nun ve Toros hattının önemli yörük geçmişi olan ya da Giresun gibi önemli Çepni geçmişi olan bölgeleri haricinde Doğu Avrasya ortalaması %10'un altında görünüyor, ama batı Anadolu bugün Balkan ve Kafkas muhaciri kökeninden insanlarla kaynadığı için onlar da katıldığında batı Anadolu'da da Doğu Avrasya ortalaması %10'u geçmez.
Osmanlı devri Anadolu Türkü antik DNA'larından bir tanesinde %50 civarı Doğu Avrasya çıktı, muhtemelen erken Osmanlı devrinden o, elimizde Anadolu'ya yeni gelen Oğuz/Türkmenlerin antik DNA'sı için proksi olmaya en müsait mevcut antik DNA örneği o. Orta Asya'daki Oğuz/Türkmen göçünün yaşandığı yüzyıllara ait Türki halklardan antik DNA örneklerinde Doğu Avrasya miktarı genel olarak o bahsettiğim Osmanlı devri Anadolu Türkü örneğindeki kadar. Anlaşılan Anadolu’da ve Balkanlar’da zaman içinde Türkler yerli halklarla karışa karışa Doğu Avrasyalarını %0-20 aralığına düşürmüş (ortalaması %10’un altıdır) ki aynı şey Azerilerde de olmuş, bugün Azerilerin çoğunda Doğu Avrasya %10’un altında, Kıbrıs ve Irak, Suriye taraflarının Türklerinde hepten düşük (Kıbrıs Türklerinde %1 anca çıkıyor).
Sayın Onur
ReplyDeleteYorumunuz çok iyi,bell beaker konusu kafamı karıştırıyordu.
Evet EHG(Doğu Avrupa avcı toplayıcıları) renkli göz,saç ve açık tene sahip ve modern Avrupa fenotipinin oluşmasında payı var.
Yamnaya halkının Avrupa'yı ele geçirmesinde salgınlarla birlikte yaptıkları erkek katliamlarınında büyük payı var.Bu göçlere tarihlenen toplu erkek mezarları bulundu,ayrıca günümüz Avrupalıların mtdna'ları(kadın soyu) her ne kadar neolitik çiftçilerden gelsede ydna yani baba tarafı büyük oranda HA göçebelerinden geliyor,neoltik ydna'sından günümüze gelenlerde hayatta kalan az sayıda bireyden gelme.
Her ne kadar makalelerde yayınlanmasada bulunan antik kalıntılar genom veri bankasına paylaşılıyor ve buradan kullanıcılar gedmatch(genetik bileşeni analizi) sonuçlarını çıkarabiliyor.
Şimdiye kadar bir düzineden fazla asya hun,göktürk ve ortaçağ oğuz gedmatch'i yayınlandı ve hepsi %30-50 aralığında doğu asya bileşeni taşıyor.Geri kalanı batı veya güneş asya bileşeni.
@Mem
DeleteErken HA halkları hakkındaki gözlemlerinize büyük ölçüde katılıyorum. Her ne kadar benim kendi Y-DNA haplogrubum Bell Beakerlara dayansa da (muhtemelen Anadolu'ya Galat Keltleri ya da Romalılar aracılığı ile getirilmiş) Bell Beakerlar ve diğer erken HA gruplarının Anadolu kökenli Avrupa çiftçilerine yaptıkları zulmü hoş görmem mümkün değil. Neyse ki mtDNA haplogrubum Anadolu çiftçilerine dayanıyor da oradan dengeliyorum. :)
Kastettiğim Orta Asya Türki antik DNA örnekleri Anadolu'ya Oğuz/Türkmen göçlerinin olduğu dönem ve ondan hemen önceki birkaç yüzyıldan olan örneklerdi (Karluk, Karahanlı, Kıpçak, Kimek örnekleri). Tanrı dağı Hunları kültür, dönem ve coğrafya olarak Oğuz/Türkmenlerle pek alakalı değiller. Antik otozom sonuçlarından bahsederken hem yayınlandıkları makalelerdeki hem de GEDmatch kalkülatörleri ve diğer kalkülatörlerdeki sonuçlarını dikkate alıyorum.
ben 7 göbek şiranlıyım.. Ankara Kızılcahamam da. Evlendim yaşım 40 ..
ReplyDeleteÇok objektif konuşacağım.. gözlemlediğim kadarıyla Şiran gerçekten ırk ve etnik olarak karışık ve dostane yaşanmış bir ilçe.. yüzyıllardır göç almış göç vermiş sürekli bir hareket olmuş..
Annemin babamın kullandığı kelimelere bakıyorum Ermeniceden geçmiş çok kelime var..
insanları gözlemliyorum sanki bi uyuşmazlık geçimsizlik sözkonusu ...
Mesela eşimin memleketi Ankara Kızılcahamam ı ve o yörenin insanlarını gözlemliyorum onlarda bi karışmışlık yok gibi sanki 1000 yıldır homojen yaşamışlar gibi....
sonuç olarak vardığım kanı şu Şiran etnik olarak insanların içiçe geçtiği bir bölge ... kendim de milliyetçi ve iyi bir Türkçü olarak ve bir Şiranlı olarak şunu söyleyebilirim;
Şiranlı olup kimse ben saf Oğuz türküyüm demesin ....
Şiran Salut yeni ismi Kavaklıdere köyüde rum köyüdür. Köyün içerisinde kilise vardır. Sonradan camiye dönderilmiştir. Çok fazla rum yapısı içerir. Hamam kalıntısı ve kütüphane kalıntısı dahi vardır. Bir arkadaşımla seyahat etmiştik hatta rum soyundan gelen vatandaşlar dahi var kimisi yunanistana gidip akrabalarına görmeye dahi gitmiş
ReplyDelete