Olympos’un mezrası Avlónas. Köyde üç gün geçirince orayı da görmek farz oldu. Issızlığını sevdim sanırım. Kemik gibi kuru dağların arasına sıkışmış, dar uzun, küçük, kayıp bir ova. Fotoğraf çekmeye çalıştım ama bir türlü o dokunaklı, durgun havayı yakalayamadım. 100-150 hane köy yapmışlar; sürekli oturan kimse yokmuş, ancak tarla işi için giderlermiş. Bir teyze evinin önünü lokanta yapmış, ekli fotoğraflarda alttan dördüncü sırada ortadaki yer. İki üç saat orada oturup tembellik ettim, köy dedikodusu dinledim. [Pardon linkteki fotolar her seferinde rastgele sıralanıyormuş. 15 no Avlonas, 4 no teyzenin lokantası.]
Avlonas nedir diye
sordum, canım işte tarlalar olur öyle diye açıklamaya çalıştı, beceremedi. Sözlükte
yok, ama gayet yaygın bir yer adı: en meşhuru Atina yakınındaki, sonra Midilli’de,
Sakız’da, Evia (Eğriboz) adasında birer tane, Arnavutluk’taki Vlorë şehrinin de
esas adı Avlona’dır. Sonunda Eski Yunancaya bakmayı akıl ettim, aha, αὐλών
avlōn, Eski Yunanca son hece uzunsa
Yeni Yunancada böyle +as ile çekimlenir, Herodot’ta kaç defa geçermiş, “hollow
between hills or banks, defile, glen” diye çevirmişler. Türkçesi boğaz,
daha doğrusu koyak olmalı. Vadi değil, kanyon da değil, tabanı düz olan cinsi.
Güney Ege’de, Toroslarda çok vardır bilirsiniz, dağlar arasına sıkışmış, kuru
göl yatağı gibi dümdüz verimli alan.
Türkiye coğrafyasıyla
bağını birkaç gün sonra kurabildim. Yavaş çalışıyor kafa.
Avlan, tabii, neresiydi? Fethiye’de Faralya ve Kabak’tan
dağ yoluyla Kınık tarafında giderken bir boğazdan geçersin, on sene öncesine
dek müthiş ıssız, taş devrinden kalma, yürek hoplatan yerlerdi, şimdi ne kadar bozulmuştur
bilmem. Oradaki köye sonradan Boğaziçi adını verdiler, Avlan onun mahallesi
oldu. Öteki Avlan Kaş-Elmalı yolunda bir ara kurutup, sonra çevre faciası
olunca yeniden su tutmaya çalıştıkları gölün adı. Avlan sanırım gölün değil,
onun güney yakasındaki boğazın ve boğaz içindeki köyün – şimdi Göltarla – adı
olmalı.
Bir de Avlana var.
Datça Mesudiye’nin eski adı deniyor ama değil, şimdiki Mesudiye köyünün
arkasında boğaz içindeki mahallenin adı. Buranın en eski köyüymüş, 19. yy
haritalarında sadece Avlana görünüyor. Mesudiye, +iye ekli tüm Osmanlıca yerler
gibi 19. yy sonu veya 20. yy başında muhacir yerleşimi olarak kurulmuş olmalı.
Avla, avlanmakla alakası
yok. Rumca Avlón/Avlónas’ın uyarlaması. Aynı sözcük yerel Türkçede kavram
olarak kullanılıyor mudur, yani üretken midir, yoksa yer adı olarak direkt
Rumcadan mı aktarılmış, bilemedim.
*
Bunlarla cebelleşirken
tam on beş senedir aklımı kurcalayan bir muamma da çözülüverdi birden. Demin
sözü geçen Faralya-Kabak dağlarında bir Gey köyü vardır, sevdiğimiz
arkadaşlarımızın bir de küçük oteli var, gecelediğim olmuştur. Böyle rezil isim
mi olur dediler, köyün adını Yediburunlar yaptılar, bir Allahın kulu da
açıklayamadı Gey nedir, dağ başındaki Yörük obasına nasıl isim olur diye. 19.
yy haritalarına bakınca mesele çözülüverdi. Kâhya köyü imiş. Yerel ağızda Gey
olmuş.
Avlonas, Sakız |
Avlan, Elmalı
|
Buna benzer bir örnek de benim aklımda var. Şırnak- Beytüşşebap yolu üzerinde, Habur iki ile Ayvalık arasında , yerleşim yerinin olmadığı ve devamlı yol genişletme çalışması yapılan Komato diye bir yer vardı. Meğer bu isim, yol çalışmasında kullanılan kepçelerin markası olan Komatsu'nun halk ağzında yuvarlatılmış halinde türetilmiş.
ReplyDeleteavlu
ReplyDeleteTürkçedeki avlu kelimesi Avlan yer adı gibi Yunancadan geliyor, ama Yunancanın farklı kelimelerinden geliyorlar. Avlu Yunancadaki avli kelimesinden geliyor ki kelime Türkçeye manası değişmeden girmiş. Avlan'ın dayandığı Yunancadaki avlon kelimesi ise Sevan Bey'in yukarıda bahsettiği manalara geliyor. Zaten avli ile avlon Proto-Hint-Avrupacadaki farklı kelimelerden geliyorlar Yunancaya.
Deletegey köyü demişken yine o taraftan, bir ayşecik filminde antalyalı "homo köylü ali çavuş" vardı.
ReplyDeleteHocam LGBT yer isimleri sözlüğü bekliyoruz..
Delete