Misal. İbranice ve Aramice ḥamar/xamar חמר “(ateşte veya güneşte) kızmak, kızarmak, kırmızı olmak”. Bundan türeyen fiil adı ḥmar/xmar, modern Süryanicesi xamro “şarap”. Tevrat’ta MÖ 600’lerden itibaren kaydedilmiş. Arapça “şarap” anlamına gelen xamr’ın خمر bundan geldiğine şüphe yok, çünkü şarap Suriye-Filistin sahiline özgü bir ürün, eski devir Arapları için egzotik bir ithal malı.
Arapça yerli olan bir ḥmr حمر kökü var, “kızıl, kırmızı” demek. Hilal-i aḥmer’i biliyorsunuz “kızıl ay”, ḥamrâ onun dişisi “kızıl kadın veya şey”, El-ḥamrâ kırmızı taştan yapılmış meşhur bir saray. Bir de muḥammara var, Antakya mutfağına özgü kırmızı salça mezesi.
Arapça xamr ayrı yola gitmiş. Bir kere bundan “mayalanmak” anlamına gelen bir fiil çıkarmışlar, İngilizcesi hem to ferment (üzüm mayalanmak) hem to leaven (hamur mayalanmak, kabarmak). Kabarmış hamurun Arapça adı xamîr, bildiğimiz hamur. Ayrıca xumâr “şarabın verdiği sarhoşluk veya sersemlik hali” ve oradan türeyen maxmûr var, o da Türkçede mahmur diye geçer.
Yok efendim hamr "örtmek" demekmiş, şarap bilinç örtermiş, o yüzden Kurani Kerim hazretleri hamr demiş vs., onlar işin palavrası.
***
Yusuf Gürsey yazmış, aynen aktarayım:
"Arapçaya İbranice / Aramice Heth ח / ܚ alıntı kelimelerde (en azından MS 1. binyıl ve sonrası) daima Ha ح ḥ / ħ olarak geçmektedir. Proto-Sami dilde hem hı خ (x / ḫ) hem de Ha ح ḥ / ħ mevcuttu ki bu Arapçada ve Ugaritçede ve Sebe dilinde muhafaza edilmiştir. LXX'deki özel isimlerin Yunanca yazılışından anlaşılıyor ki alfabeye rağmen bu fark Kadim İbrani dilinde dahi mevcuttu, ancak çok benzer ve alfayi tayin eden Finike dilinde yoktu. Akkatçada ħ > Ø Ha yokolup sonraki seslide izini bırakmıştır ancak xı (ḫ) muhafaza edilmiştir. Ugarit sözlüğüne bakınca Ugaritçede hem <xmr> (<ḫmr>) "şarap" hem de <ħmr> kırmızı, kırmızımsı mevcuttur. Akkatçada ise xamru (ḫamru) şarap mevcuttur. Bunlardan anlaşılıyor xamr "şarap" ile 'aħmar "kırmızı" ayrı köklerden gelmektedir. Jeffreys'in xamr için "Aramice" demesi Araplara şarap üretimini yakıştıramamasındandır.xamara "mayalama" ile "örtme" arasındaki münasebet tahammürün kapalı, oksijenden nisbeten yoksun çevrelerde olmasından gelebilir."