Kasabamızın ana caddesinin adı Themistoklis Sofulis. Otoparkın oradaki tören alanında heykeli de
var. Güliz’in oğlu (8) görünce hayret etti, burada da mı Atatürk var diye. Evet
dedim, yalnız burada pos bıyıklı modelini tercih ediyorlar.
Önceki kuşağın tanınmış bir devrimcisinin oğlu. Arkeoloji
okumuş, hatta ciddi birkaç akademik yazı da yazmış. 1900’de ada meclisine
seçilmiş. Abdülhamit despotizmine muhalefetin tırmandığı bir dönemde, “ilericilerin”
lideri olmuş. Tahminimce İttihat ve Terakki teşkilatıyla ilişkisi olmalı; üslup,
düşünce, bıyık, poz onlarınki. O yılların “terakki” ideolojisi tipiktir: dünya
büyük devrime gebedir, elektrik ve otomobil keşfedilmiştir, köhne kurumları
alaşağı etmeli!
“Gericilerin” lideri Yannis Haciyannis, Karlovasi mebusu,
işadamı, zengin, Abdülhamit’ten nişan sahibi, Osmanlı ile iyi geçinmekten yana,
adanın 1880-90’lardaki büyük ekonomik refahında rol oynayanlardan. Karlovasi limanını,
Karlovasi-Samos karayolunu, halen adanın en köklü kurumu olan meşhur Porfiriada
okulunu yaptırmış, adaya tramvay getirmiş. Şimdi gayrimilli sayılıyor; heykeli
ve caddesi yok.
1908’de Meşrutiyetin ilanından önceki kargaşalık günlerinde Sofulis
adadan kaçmak zorunda kalır. Selanik’e gider; Rum ihtilalci örgütü içinde yer
alır. Muhtemelen masondur; Talat ve Mustafa Kemal’le tanışıyor olsa gerekir. Mart
1912’de, Osmanlıcılıkla suçlanan Samos Beyi Kopasis, Selanik’ten gönderilen bir
örgüt elemanı tarafından sokak ortasında vurularak öldürülür. 20 Eylülde,
Balkan Harbinin çıkmasından haftalar önce, Sofulis bir grup yurtsever kahraman ile beraber adaya ayak basar. Ayaklanma başlar, harbin
ilanından bir hafta sonra, 11 Kasımda meclis Prensliği lağveder, Yunanistan’a iltihak
(enosis) kararı alır.
1914’ten sonra Sofulis Atina’da Venizelos’un sağ kolu ve Liberal
Parti’nin daimi iki numarasıdır. LP (Komma
Filelelefthéron) cumhuriyetçi yani anti-monarşist, laik, “ilerlemeci” partidir.
Aşağı yukarı bizdeki CHP karşılığıdır. Venizelos’un ön adı Elefthérios (“özgür”)
olduğundan, adını “Venizelosçular” diye okumak da mümkündür. Bir yanda güçlü
bir monarşist sağ, diğer yanda güçlü bir Komünist Parti arasına sıkıştığından
yalpalamış ve küçülmüş, 1960’larda tükenmiştir. Sofulis o yalpalama ve
tükenişin bir tür simgesi.
1924’te kısa süre başbakan olur; Anadolu muhacirleri lehine
radikal bir kamulaştırma politikası başlatır. O politika hem aşırı sağın hem
komünistlerin güçlenmesiyle sonuçlanır. 1936’da komünistlerin desteğiyle Meclis
başkanı seçilir; o ittifak sağ diktatörlüğün pekiştirilmesine bahane sağlar. İkinci
savaştan sonra sağcılarla komünistler arasında gitgide sertleşen çatışmada kah
bir tarafa kah öbür tarafa meyleder; her iki tarafça hain ilan edilir. Kırılgan
koalisyon hükümetlerinde iki kez daha başbakan olur. Komünistlere genel af ve
barış antlaşması teklif eder; ama kralın ve ABD’nin baskısıyla geri adım atar.
O adım iç savaşı tetikleyen kıvılcımdır. 1949’da iç savaşı sürdüren sağ
koalisyonun başbakanıyken vefat eder.
Bir bakıma Türkiye’nin alternatif tarihi diye okumak da
mümkün. Tarih okurken yalnız “ne oldu, neden oldu” diye sormamalı, “ne
olabilirdi de olmadı” sorusu en az onun kadar önemli.