Wednesday, August 2, 2017

Vaziyet ve manzarayı umumiye

Yukarda Allah var, Şirince hadiselerinde hükümetin ve AKP’nin tavrı baştan beri genellikle olumlu idi. Kalıcı çözüme yönelik bir irade koyamadılar veya koymak istemediler gerçi; ama bürokrasi kaynaklı hücumları birçok kez yumuşattılar, ciddi birkaç saldırıyı önlediler, kısık sesle de olsa zaman zaman bizi teşvik ve tebrik ettiler. İnkâr etmek nankörlük olur.
Hayır, şu ana kadar en ufak bir maddi veya siyasi menfaat ilişkimiz söz konusu olmadı: aksini iddia veya ima eden namerttir. Ali’nin de benim de partiye muhalif ve onun temsil ettiği değerlere çok uzak insanlar olduğumuzu gayet iyi biliyorlar. İsteseler ezip geçerlerdi. Yapmadılar. Karşılığında (bizim farkına vardığımız) hiçbir talepleri de olmadı.
En namussuzca saldırılar, en çirkin hakaretler her zaman diğer cihetten geldi. Ne kadarı yerel bürokrasinin içgüdüsel nefretiydi, ne kadarı TC devletinin azınlıklar politikasını belirleyen derin mihrakların eseriydi, kesin bilmek mümkün değil. Fakat tüm belirtiler, şaşmaz bir şekilde, ikinci ihtimale işaret ediyor. Nişanyan Evleri’ni ölümcül bir nefretle yok etmeye çalışırlarken Matematik Köyü’ne dokunmamalarının sebebi de, sanmam ki Ali’nin benden birazcık daha diplomatik bir yol izlemesi olsun. Soyadında “yan” olsaydı görürdük olanları.
Tahminimce nihai amaç beni ülkeden def etmekti. Hükümet cephesi Ayyıldız damgalı bu politikaya açıkça karşı çıkamadı ya da çıkmak istemedi. Mahkûmiyetim bir hukuk garabetiydi; dileseler iki satırlık bir hükümet kararıyla ortadan kaldırabilirlerdi. Yapmadılar veya yapamadılar, niyet beyanları hep lafta kaldı. Doğrusunu isterseniz en geç Aralık 2013’ten bu yana hükümetin devlete gerçekte ne kadar hakim olduğuna dair benim ciddi kuşkularım var. Şimdi sırası değil, başka zaman onu da konuşuruz.
Sonuçta gidişimin ilgili herkese rahat bir nefes aldırdığını düşünüyorum. Merak etmeyin, Şirince’de bir saldırı olmayacaktır. Hatta ben mülkü ve işletmeyi tamamen devrettiğim için, ta 1997-98’lerden beri kördüğüm olan ne kadar bürokratik açmaz varsa belki şimdi hepsi tereyağından kıl çeker gibi çözülecektir. Beni Yunan Adalarından avlamaya kalkışmalarını da hiç beklemeyin. Hazır başlarından bir dert gitmiş, neden uğraşsınlar? Çok provoke edip rahatlarını bozarsam belki biraz kıpraşmaları gerekir, o da işin spor faslı.
Şirince’de basına yansıyan olayın bizimle bir ilgisi yok. Aklı yeterince olgunlaşmamış bir sevgili komşumuz, kendi ucube gecekondusuna yıkım kararı gelince “ama şuna, buna, Nişanyan’a dokunmuyorsunuz” diye gidip şikayet etmiş. Belediye de haklı olarak sinirlenip o arkadaşın gecekondusuna bir fiske vurmaya karar vermiş. Hürriyet gazetesi durur mu? “Ahanda Nişanyan gibi Devlet’e nanik yapanların acı sonu!” diyen manşeti hazır etmiş. Olay bundan ibaret. Avuçlarını yalarlar.
Sevan’ın keyfini sorarsanız Sevan’ın keyfi bomba gibi. Rüyalarımdan çıkma bir iki Ege adasında şimdilik özgürlüğün ve medeniyetin tadını çıkarıyorum. Birkaç güne Samos’a geçip, yavaş yavaş yerleşik düzene adım atarım tahminimce. Yerimi elbette bildireceğim. Öbür türlü misafirliğe nasıl geleceksiniz ki?
------
PS- Yukarıda kimse yok, şaka yahu.

12 comments:

  1. Yazilarinizin her biri inci gibi ve okumadan gecemiyor insan. Tebrikler, basarilar!

    ReplyDelete
  2. Ayyıldız Tim'den TC devleti ve hükümeti kolay kolay vazgeçemez. Göbek bağları olmuş bir kere. Ayyıldız Tim bugün yalnızca TC devletinin düşmanlarına saldırmıyor, aynı zamanda TC devletinin sitelerini aktif bir şekilde düşman saldırılarından koruyor. Ayyıldız Tim'i TC devleti ve hükümeti ancak şu şekilde feda edebilir: Ayyıldız Tim TC'nin müttefiki olan bir devletin sitesine zarar verecek ve o devlet TC'ye Ayyıldız Tim'i şikayet edecek, işte o zaman TC Ayyıldız Tim'i feda edebilir.

    ReplyDelete
  3. Off, PS'i görünce rahatladım.

    ReplyDelete
  4. 2013'ü bir kenara bırakırsak , diğer 2-3 yıl neden herhangi bir adım atmaya çalışmadılar? Ki bu suçtan mahkum olan sadece bir insan varken. Bunun apaçık 2011-2012 yıllarında , dinin ne olduğunu , hangi noktaya kadar varlığı meşru olabileceğini muhteşem ve dinlenebilir anlattığınız için girdikleri korkaklık , duymamaya çalışmak gibi ruh hallerinin eylemlerine zuhur ettimesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
    Diğer taraf 100 senedir aynı , generallere mektup yok.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Din min bunların sikinde değil. İslamizme çakmamı siyasi açıdan kendileriyle bağı koparmam olarak değerlendirdiler, dolayısıyla daha önce verdikleri (yarı gönüllü) desteği çektiler.

      Delete
  5. yani Sevan bey anladığım kadarıyla ay-yıldız timi gerçekte ulusalcıdır demek istiyorsunuz. yılmaz özdil, fatih altaylı size son yazılarında sahip çıkmış.

    ReplyDelete
  6. Sevan Nişanyan "TC devletinin azınlıklar politikasını belirleyen derin mihraklar" ve "Ayyıldız damgalı politika" diyor, bazı yorumcular tutup bu sözleri CHP ve onun güdümündeki ulusalcı kanata çekiyor, hem de makalede "CHP", "ulusalcı" ve "muhalefet partisi" gibi kelimeler geçmemesine rağmen. Adamın ne yazdığına bakın, anlamıyorsanız bir daha okuyun, kafanıza göre niyet okumayın.

    ReplyDelete
  7. pek kıymetli sevan ağabey;

    meseleyi azınlıklar politikasına bağlayan yaklaşımın, "bu adamlar nereye bakıyor" filmindeki "burada eğinlileri sevmiyorlar arkadaş" repliğini hatırlattı.

    bir bakıma haklısın; burada eğinlileri sevmezler ama burada manisalılardan da hoşlanmazlar, kırıkkaleliyi hor görür, izmirliye gıcık kaparlar.

    en büyük çatışma ihtiyaçları görülmüş terbiyeli seçkinlerle karanlık mahzenlerde mahrum bırakılmış terbiyesizlerin çatışması.

    hangi taraftan olduğunuza konjonktür karar veriyor.

    sizin konunun düşmanlık ya da azınlık politikası güdemeyecek kaba-sabalıkta, herkesin elinde patlayabilecek türden tipik bir törkiş mevzuat garabeti olduğu kanaatindeyim.

    not: eğinliyim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sanırım yanılıyorsun. TC'nin azınlıklarla ilgilenen bir teşkilatı var ve aleni mevzuatla bağlı değil. Hükümetin (ve Devletin başı olduğu kabul edilen kişinin) bu konuda çaresiz oldukları duygusuna kapıldım.

      Delete
    2. mümkündür hocam, entelektüel kapasitenize istinaden sizin farkettiğiniz ya da bildiğiniz gizli bir "azınlık mevzuatı" olabileceğini kabul etmekle beraber;
      asık suratlı iş bilmez memur kafasına tosladığınıza daha büyük ihtimal veriyorum.
      devletin başı, devletin o kadar da başı değil, kabul.
      ama bu hal gizemli bir azınlık teşkilatının tahakkümünden ziyade, söz geçmeyen memur ve mevzuatlar şeklinde tezahür ediyor.

      memleketin çok dayağını yemiş biri olarak bu dayaklarda derin yapılanmalar, sistematik düşmanlıklar farkedemedim.
      daha çok galeyana gelme, anlayamama, kalabalığa yaslanma, üstümden silindir gibi geçen mevzuatlar kabilinden ilkel sebepler buldum.

      hayırlısı olsun.
      fikirlerine kıymet verdiğimiz bir ağabeysin.
      eyvallah.



      Delete
    3. "garibim Tayyip'in elinden birşey gelmiyor, vah vah... kendi iyi de çevresi kötü, müsaade etmiyor ulusalcı tayfa"

      böyle mi düşünüyorsun Sevan bey? biraz açık konuş, neymiş o teşkilat, hangi mihrakların elindeymiş, Uzun bile onlardan emir alıyormuş?

      Delete
    4. bütün tartışmaları "tayyipçi olmak ya da olmamak, işte mesele bu!" eksenine taşımak isteyenlerden gına geldi artık.
      atatürkçü, tayyipçi, anti-tayyipçi olmaktan gayri kayda değer fikriniz yok mu arkadaş?

      Delete