Thursday, May 23, 2019

Barutun şeceresi

Bildiğimiz kara barut kesinlikle Çin icadı. 9. yy’da Daoist hekimler tarafından bulunduğu rivayet ediliyor, ancak ayrıntılı tarif ve formül en erken Zeng Gongliang’ın 1040 yılı dolayına ait Askeri Risalelerin Eksiksiz Özeti (武經總要) adlı eserinde verilmiş. Needham ve Yates’in Science and Civilisation in China’sının (Cambridge 1994) beşinci cildinde ilgili bölümlerin çevirisi var. Online bulunuyor.
Genel kanıya göre Ortadoğu’ya Moğollar vasıtasıyla ulaşmış. Konudan ilk kez söz eden Mısırlı Hasan er-Remmah’ın 1270 civarında yazdığı El-fürusiyye ve menâsıbi’l-harbiyye’sine göre İslam ordularında barut ilk kez Moğollara karşı 1260 yılındaki Ayn Calut muharebesinde kullanılmış. Maalesef Remmah’ın aslını veya çevirisini internette bulmak mümkün değil. İkincil kaynaklardan anladığıma göre yazar bu icadın Çin işi olduğunu vurgulamış. Barutun ana maddesi olan güherçile için bārūd بارود sözcüğünü kullanmış. (Ahmad al-Hassan, “Gunpowder Composition for Rockets and Cannon in Arabic Military Treatises”, ICON 2003) Aynı maddeye Arapçada selc-i sînî yani “Çin karı”, Farsçada nemek-i çînî “Çin tuzu” da denirmiş. Farsçadan Türkçeye geçtiği anlaşılan güherçile sözcüğündeki +çile unsurunu açıklayan bir kaynak göremedim. Acaba aslı gûher-i çini “Çin cevheri” olabilir mi?
Avrupa’da barutu ilk kez 1241 yılında Tizsa Nehri muharebesinde Macar ordusunu mahveden Moğolların kullandığı kabul ediliyor. 1267’de Roger Bacon Opus Maius’ta ilk kez güherçile (nitrum) maddesinden söz etmiş ve havai fişekleri ayrıntılı olarak tarif etmiş. Demek ki yeni madde Ortadoğu ve Avrupa’ya hemen hemen aynı yıllarda varmış. En azından harp teknolojisi alanında iki uygarlığın yakın temasta olduğu anlaşılıyor.
*
Tüm muteber kaynaklarda Arapça barud’un aslı Yunanca pyrítēs πῠρίτης olarak gösterilir. “Ateş taşı” anlamında bir sözcük, pyr “ateş” sözcüğünden türev. MS 1. yy’da Plinius, Historia Naturalis 36.138’de ateş çıkaran bir kimyasal madde, ne olduğu belirsiz. Adanalı tabip Dioskorides, De Materia Medica 5.125’te bakır pirit (CuFeS2) minerali. Simya (alchemy) ilminin piri sayılan Mısırlı Zosimos 4. yy’da daha ayrıntılı bilgi vermiş, kükürt, zincifre (kinnabaris) ve magnezya ile aynı başlıkta anmış. (Fransızca çevirisi için bkz. Oeuvres de Zosime, ed. Berthelot, Les alchimistes grecs, Paris 1888. Online var, İngilizcesini bulamadım.)
Pyrites’ten barud’a ulaşmak ilk bakışta zor. Fakat bir başka şaheser sözlük olan Du Cange, Glossarium Mediae et Infimae Graecitatis (Lyon 1688) o meseleye de az çok tatmin edici bir çözüm getiriyor. Hazret bir yaşam boyu didiklediği Fransa kraliyet arşivindeki Bizans elyazmalarında sözcüğü aynı zamanda pyrōton ve pyrotron yazımlarıyla tespit etmiş (I.1277). Bunlardan barud’a giden yol daha kısa. Arapçada p ve o seslerinin bulunmadığını, ilkinin orta ve geç Arapçada genellikle b, ikincisinin daima ū biçimini aldığını biliyoruz. Pyrōton biçimi Arapçada birūd veya bürūd verir. İlk hecedeki a nereden çıkmış? Onu bilemedim.

Peki Moğolların Çin’den getirdiği bir nesneye Araplar neden Yunanca isim versin? Bu da güzel soru, cevabını gene bilmiyorum. O devirde Ortadoğu’da Arapça ile Yunanca (ve Farsça, Türkçe, Moğolca vb.) arasında üst düzey kültürel etkileşim olduğunu mesela 1370’lere ait olan altı dilli Resulid Heksaglot gibi metinlerden biliyoruz. (Peter Golden, ed., The King’s Dictionary: The Rasūlid Hexaglot – Fourteenth Century Vocabularies in Arabic, Persian, Turkic, Greek, Armenian and Mongol, Leiden 2000). Ama 13. yy’da Mısır’da kimya ve simya ilimleriyle uğraşan uzmanların dil tercihleri nelerdi, mesela 4. yy’da yaşayan kimyacı Zosimos’un ilmi mirası Memluklar Mısır’ında daha ne kadar canlıydı, bunları araştırıp okumadan bir sonuca varmak kolay değil.

10 comments:

  1. Hocam 1241 de tisza da olan tam tersine Macar krallığı ordusunun moğollarca tamamen hezimete uğratılmasıdır.Mohi yada Muhi savaşi olarakta geçer.Ve evet Moğolların yanında esir ya da parali Çinli mühendisler vardır.Küçük ilkel toplarda ve mancınıklardan atılmak üzere ilkel bombalarda barut kullanmışlardır.Ancak savaşa etkisi çok sınırlıdır.Moğolları Avrupaya ilerlemekten alıkoyan nedenler ise ,bir;bozkırın macaristanda son bulması ve artik ormanlik arazinin başlaması üstüne bati ve orta avrupanin kalelerle dolu olup moğol askeri tekniklerine ters düşmesidir.iki;Kaanın ölüm haberinin ulaşmasıyla savaştaki moğol aristokratlarıniñ yeni kaani seçmek üzere Mogolistana geri dönmek zorunda olmalarıdır. (Hizlica yazdim imla hataları ve anlatım bozukluğü varsa affola)

    ReplyDelete
  2. araplar bilimi yunanlardan öğrendiği içinolabilir mi? ya da mö 6. yüzyılda eş zamanlı olarak çin ve yunan uygarlıklarında üst düzey felsefeci çıkması belki dolaylı olarak antik çin ve antik yunan medeniyetlerinin etkileşim halinde olduklarını gösterebilir mi?

    ReplyDelete
    Replies
    1. Arapların felsefe ve bilimde Yunanlardan oldukça etkilendiği doğru yalnız Çin'de böyle bir etki yok.

      Çin'de o dönemde(mö 6.yüzyıl) felsefenin gelişmesinin nedeni Çin'in savaşan devletler çağı dediğimiz birbirleriyle sürekli mücadele eden krallıklara bölünmesi ve oluşan kaosun entellektüelleri düşüncelere bırakmasıdır.

      Delete
    2. evet aynı dönemde antik yunanda da şehir devletleri var, aynı dönemde benzer siyasi yapı ve iki tarafta da felsefenin gelişmesi, bir ilişki kurulabilir mi? çünkü taa antik mısıra uzakdoğudan tarçın gittiği biliniyor, aralarında dolaylı bir ilişki olabilir mi?

      Delete
    3. Hayır,politik ortam hariç doğrudan veya dolaylı bir etkileşim yok.

      Yalnız Antık Mısır'a ihraç edilen Tarçının Çin(Cinnamomi Cassia) değil Hint(C.Verum) tarçını olduğu daha çok kabul ediliyor.

      "Cinnamon has been known from remote antiquity. It was imported to Egypt as early as 2000 BC, but those who reported that it had come from China had confused it with cinnamon cassia, a related species

      Mediterranean world for centuries by those in the spice trade to protect their monopoly as suppliers. Cinnamomum verum, which translates as 'true cinnamon', is native to India, Sri Lanka, Bangladesh, and Myanmar.[8] Cinnamomum cassia (cassia) is native to China."

      http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi5tLndpa2lwZWRpYS5vcmcvd2lraS9DaW5uYW1vbg

      Delete
    4. tarçın konusunda yanılmışım fakat aynı dönemde benzer olayların paralel olarak yaşanması belki kelebek etkisi tarzı olsa da aralarında bir bağlantı olduğunu gösterebilir.Dünyanın her yerine yayılabilen insanlık, mö 5.-6. yüzyıllardan neden sabit bir ortamda yaşasın ki? illaki ticaret için veya başka sebeplerden dolayı yer değiştiren insan grupları her zaman olabilir.

      avrupa nasıl hristiyanlığın gelmesiyle battıysa, çin de aynı zamanlarda budizmin gelmesiyle battı.

      Aynı zamanda, antik mısırda uyuşturucu da var ve anavatanı güney amerika, yani oraya giden adam çin'e neden gidemesin? hem yazılı olmayan tarih yazılı olandan çok daha fazla hacim kaplıyor bu durumda bilmediğimiz çok şey var.

      Delete
  3. Hocam, sizi kaybediyoruz diye endişeleniyorum. Aldığınız pasaport, evlendiğiniz hanımefendi, podcast'te Ermeniliğe bakışınız beni gerdi. Elbette etnisitenizi sahiplenebilirsiniz ama artık herhangi bir Türkiye Liboşu değil de uzak bir memleketten Taciklere çatan huysuz Malatyalı muhacirlere benziyorsunuz.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sevan Üstadın Türkleşmesini hiç istemedim, aslın da Diaspora gurbetçisi olmak ona da biraz yarar, kimliğini güçlendirir ama işte eminim pek belli etmese de için de tütüyor memleket hasreti,Ama işte zalimler ona eziyet etme derdindeler lüzumsuz ve adil olmayan hapis cezaları ile.

      https://www.youtube.com/watch?v=a169mF2yI7Y

      Delete
  4. Güherçile için Farsça etimolojik lugate bakmak lazım. İnternette var.

    ReplyDelete
  5. Via Aramaic from Armenian վառօդ (varōd, “gunpowder”), but according to Ačaryan the latter is a reshaping of բարութ (barut) by popular etymology as վառ (var, “burning”) + օդ (ōd, “air”)

    Demişler hocam bu fikre ne dersiniz?

    ReplyDelete