Vatanmilletçilerin zannederim artık algılamaktan tamamen aciz oldukları bir şeyleri var: Hakaret etmeden konuşamıyorlar. Küfretmeyi en doğal hak ve vatani görev olarak görüyorlar. Başka bir ifade tarzını havsalaları almıyor, defterden silmişler.
Hemen her gün birileri bu bloga yazıyor. Geçen gün biri üşenmemiş dört tane yazmış. Nisbeten kibar bir dil, “siz” diye hitap etmiş, noktalama işaretleri yerinde. Daha ilk cümleden başlamış: “Türklük düşmanlığı”, “maksatlı yazılar”. Döne dolaşa aynı yere gelmiş: “gerçek niyetinizi ve özünüzü gösteriyor” (oysa niyetimi net ve açık bir dille ifade ettiğimi sanıyordum), “bu ülkenin gerçek vatandaşı olmadığınız”, “vatani tehtitlerin gerçekten burnumuzun dibinde yaşadıklarını gördüm”... İkinci yorumda aynen devam, “vatan düşmanlığı”, “kanser gibi yaydığınız düşünceler”... Üçüncü yorum: “vicdansız yada hain olmanız gerekir”, “köle olmak belli ki sizin gibiler için bir mükafat”. Örtülü tehdit: “kiliseleriniz duruyor, sokakta rahatça dolaşıyorsunuz. NE İSTİYORSUNUZ DAHA ????” (yani istesek BİZ sizi bunlardan mahrum ederiz).
Bunlar küfürdür. Asgari haysiyete sahip biri için, sözünün ardında gizli gündem yahut kişisel çıkar aramak hakaretlerin en ağırıdır. Namussuzlukla itham etmektir.
Popüler olmayan birtakım fikirleri cesaretle ortaya koyan birine özel çıkar atfetmek terbiyesizliğin uç noktasıdır.
Senden farklı düşünen birini vatansızlıkla itham etmek, onun insan ve vatandaş olmaktan ileri gelen en temel haklarını yok saymaktır. Zımnen onu ölümle tehdit etmektir. Diyor ki, seni insan ve vatandaş olarak görmüyorum; seni şimdi imha etmiyorsam belki tembelliğimden ve belki zayıflığımdandır, ama biri o işi yapacak olursa sakın hak ileri sürmeye kalkma, çünkü seninle aramızdaki toplumsal sözleşmeyi lağvettim.
İki gözlemim var, sizinle paylaşayım.
Bir, küfrettiklerinin farkında değiller. Hatırlatınca bazıları cidden şaşırıyor. Küfürlü yorumları yayımlamadığımda gidip Ekşi Sözlükte şurada burada şikayet yazanlar oluyor. Kibarca yazdıklarını zannediyorlar. Çünkü bununla yetişmişler. Hangi ders kitabını açarsanız açın, başından sonuna kadar aynı bu küfürlerle doludur. Böyle alışmışlar. Kamusal alanın normal dilinin bu olduğunu sanıyorlar.
İki, bu dile bunları alıştıran Atalarıdır. Kullandıkları dil onun dilidir. Doksan senedir cılkını çıkardıkları küfür repertuarı (“vatan haini”, “maksatlı”, “düşman”... ) onun repertuarıdır. “Atam sana böyle küfretmiş, benim de hakkım ve görevim budur” diyorlar. Ondan cesaret ve ilham alıyorlar.
Medeni bir ülkede siyaset dili eski bir diktatörün küfürnameleri üzerine kurulamaz: bunu algılayamıyorlar.
*
Bu bloga takdir edersiniz ki her gelen yorumu yayınlamak zorunda değilim. Forum yönetmiyorum nihayet, keyfimce birtakım görüşlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Ölçütüm bellidir: boş laf ve lüzümsuz övgü yayınlamam; başı sonu tutmayan yazı yayınlamam; bin defa çiğnenip bayıcı olmuş klişe yayınlamam; çok komik ve sıradışı değilse küfür yayınlamam. (Yüksek edebi değeri olan küfürleri ayrıca Dürer-i Dübr’de yayınlıyorum.)
Kemalist kesimden eli yüzü düzgün bir cevap gelse tabii yayınlarım; memnunlukla yayınlarım. Fikir tartışmasını boş ver, güzel bir espri va da içten bir serzeniş gelse de yayınlarım; zekâ ve incelikle laf soksa da yayınlarım. Yeter ki karşısındakini insan yerine kosun, insanın insana konuştuğu gibi konuşsun.
İnanın, yok bunlarda böyle şey. Belki binde bir vardır, onlar da yazmıyorlar. Ekşi Sözlüğü ele geçirdiler, oraya döküyorlar.
Shakespeare'in şiir yazmaya çalışan piyanist dostuna dediği gibi ama daha olumlu bir anlamda;
"Lütfen tarih yazın, daha çok tarih yazın, sürekli tarih yazın..."
ayrıca, ergün on radar kişisinin leziz entry'sini, ay, şey, pardon, "yorumunu" ekşi sözlük'ten "arakladığını" söylemez isem olmaz.
ah, tabii, madem hazır shakespeare'den girmiş ingiliz edebiyatına, ben de bir oscar wilde alıntısı yapayım öyleyse:
"milliyetçilik zalimlerin erdemidir"
saygılar, sevgiler
Sorun sadece küfür/hakaret ettiklerinin farkında olmamaları değil.
Aynı zamanda Atatürk'e yönelik en sıradan eleştirileri dahi hakaret/düşmanlık olarak tanımlıyorlar.
Yani iki taraflı bir arıza söz konusu. Kendi küfürünü eleştiri, başkasının eleştirisini de küfür olarak algılama gibi bir şey.
Zaten iki kesim arasında iletişimi en çok zorlaştıran şey de bu.
Mesele Türk olmak veya olmamak hiç değil. Mesele insan gibi yaşamak, insan yerine konulmak. Alıp başımı Öropalara kaçayım diyorum kuzum, lakin onlar da ırkçının daniskasıdır. Bu nifak işlerini icat edenler bizzat kendileridir. Biliyorum ki, "18 ayar" bir Türk olarak oralarda da "18 ayar" bir ayrımcılık görmek kaçınılmazdır.
Sonuç: Arada sıkışmışız kalmışız. Ve daha 25 yaşında tiksinmekteyiz her şeyden. Sürekli midemiz bulanmakta...
Size promosyon yapmanızı tavsiye edeceğim. Küfüretmeden, bizim de varlığımızı kabul ederek, beklediği saygıyı başkasına gösteren Kemalist'e bir adet küçük oteller kitabı, şirince köyünde bir hafta tatil gibi.
saygılar
Bir İzmirli olarak Sayın Serhatcan'a katılmıyorum bu arada. Bence en tahammülsüz şehir Trabzon.
Kendi başıma gelen ve çevremden duyduğum birkaç örnekle devam etmek istiyorum; otobüste biraz yüksek sesle konuşan arkadaşlarımı, önlerden orta yaşlı bir bay uyarmak için şuna benzer bir cümle kurar: "Atanız'a layık olun, yurdu emanet ettiği gençlerin haline bak!" arkadaşım da altta kalmayarak, atatürkçü olmadığını dolayısıyla, atatürk'ün yurdu emanet ettiği gençlik içinde kendisini görmediğini söyler. Beyefendiden gelen tepki müthiştir, otobüsün tamamını galeyana getirir, adeta linç çığırtkanlığı yapar, pek tabii arkadaşlarım da ilk durakta inmek için doğrulurlar, tam inerken kapı tarafındaki insanlar arkadaşlarımın arkasından tükürmektedir. Bir tane de benim şahit olduğum bir olayı anlatayım; bilen bilir, izmirde belediye otobüslerinde telefonla konuşulması yasaktır. İnönü caddesinden geçerken, basın sitesinin oralarda, bir beyfendinin telefonu çalar, o da konuşmaya başlar, yakınındaki bir yaşlıca hanım da beyin yaptığı bu yanlış hareketi; "vatanı sizin gibiler sattı, batının ellerine bıraktınız bizim güzel yurdumuzu, vatan hainleri..." gibi dehşet verici ifadelerle kınar(!). Bu aslında Akp'nin ikinci kez iktidara gelişiyle tavan yapan "vatanın satılması" paranoyasının, ulusal tv izleri, aydınlık, cumhuriyet okuru tarafından en basit bir olayda bile su yüzüne çıkarıldığının basit ve güncel bir örneğidir.
Bitirirken basit bir soru sormak istiyorum, hem çağdaşlık üzerine de bir tartışmaya meydan verebilitesi de var; sizce, İzmir'de bir insanın Atatürkçü olmadığını söylediğinde linç tehlikesi geçirmesi mi daha korkunç? Yoksa Sakarya'da şortla kentin ortasında gezen yelken takımının dayak yemesi mi daha korkunç? Bu son değindiğim olay cumhuriyet gazetesinde genişçe yer bulmuş, köşe yazılarına konu olmuş, "ülke nereye gidiyor?" sorularını defalarca sordurmuştu...
ancak diğer şehirlerle izmir arasında şöyle bir fark vardır,diğer şehirlerde bir tür 'mahalle baskısı' varsa o insanlar biz aslında çok höşgörülüyüz demez.'evet biz muhafazakarız,biz böyleyiz' der.ancak izmirdekiler bütün bu tahammülsüzlüklere,hoşgörüsüzlüklere rağmen kendilerini 'ennn çağdaş,ennn hoşgörülü,ennn ileri,ennn gelişmiş,ennn....' olarak tarif ederler ki bu oldukça hastalıklı bir durum bence ve izmiri diğer şehirlerden 'üstün' kılan da bu hastalıklı durum
'Bunlar küfürdür. Asgari haysiyete sahip biri için, sözünün ardında gizli gündem yahut kişisel çıkar aramak hakaretlerin en ağırıdır.'
Bundan sonra az biraz sıkıştığında bu küfürlere sarılanlarla,can ciğer kuzu sarması olanlarla asla diyaloğu sürdürmiyecem.
Not: Sizce hangisi doğru 'sürdürmüyecem','sürdürmiyecem','sürdürmeyecem'.
Seni,Hrant'ı,Etyen'i,Markar'ı ve diğer isimlerini sayamadığım 'adam gibi'adamları tanımak (elbette,yazı ve fikir platformlarından) ve aynı ülkede yaşamak,ayrıcalıktır.Bir adım önde olmanın zorluğunu ve tabii ki değerini anladıklarında,saygı ile özür dileyeceklerdir.
Ama bunun için epeyi kocaman bir sabır gerekir.
Ama 'adam gibi adam'olmanın da,olmazsa olmaz koşuludur bu.
Saygı ile en candan dileklerimi sunarı,efendim.
Ömer Vatansever
Ben Taraf gazetesini sürkli alıyor ve ordaki bütün yazarların yazılarını okumaya gayret ediyorum. Fakat Neden öyle küsmüş gibi duran bir fotoğrafınızı köşenize koyuyorsunuz.O şekildeki duruşunuz samimiyle söylüyorum bende rahatsızlık yaratıyor,dolayısıyla yazılarınızı da okumak istemiyorum.Düşüncenize saygı göstermekle beraber düz bir fofonuzu koymanız bizde sevinç yaratacaktır.Saygılarımla
nadiyaman@hotmail.fr
Bir süredir yazılarınızı takip ediyorum.Gerçekleri dile getirmedeki başarınızdan ve cesaretinizden dolayı sizi kutluyorum.Doğru söyleyeni hain ilan eden bir memlekette yaşıyoruz,ancak artık bir şeyler değişmeli.Bizim gibi gençlerin sizin gibi yazarlara ihtiyacı var.
Artık resmi ideolojiyi bırakıp biraz gerçek tarih öğrenmemizin vakti geldi.Çalışmalarınızın devamını diliyorum.Saygılar.
Ancak yaziya ufak bir itirazim var; yazida beliritildigi uzre `vatansiz olarak itham edilmek` yada hadi itham da demeyelim, vatansiz olarak tanimlanmak bence bir hakaret degildir. Aksine kapitalist bir kutsiyet olan vatan yada vatanseverlik kavramlarini ben kemalist egitim sistemiyle yillarca beyini yikanmaya calisilmis oz be oz bir Turk olmama ragmen kendime hic yakistiramiyorum.
Cok acik ve kilciksiz olarak ifade etmekte hicbir sakinca gormedigim talebim sudur; sahsima vatansiz seklinde hitap edilmesini ozel olarak istiyorum. Kemalistler diledikleri kadar vatansiz olmayi hakaret zannetsinler, umrumda bile degil...
Imalari, metin ardi anlamlari, gizli satir aralarini inceleyip kufur mahiyetini desifre etmen gayet akilci.. katiliyorum. Kufur aciz adamin isi.. bazilarinin agzina yakissa da belli seviye gerektiren tartismalarda kufur pek akla hizmet etmiyor.
peki sen neden az once izledigim ( benim az once izledigim senin mart 2010 da katildigin ) programda kufur eder gibi mimik show yapmissin? Practice what you preach derler benim yasadigim yerde.. ( arada sen de verirsin ya yabanci dilde ornek, hani turkce yetersiz kalir ya.. ) ne sebeple o agresif, sinirli hallere burundun? "arkadaslar ben o kadar hakliyim ki size dayanamiyorum" tavri kac adim oteye atar bizi, seni, kimi?
Yillar once kiz arkadasim bana surpriz yapip sirinceye goturmustu.. Senin motelde kaldik. Mimarim ben de.. icimi karartti bu arada o bogucu tablolar ve renkler.. samimi elestirim.. Kahvalti cok guzeldi ama.. Meshur Ataturk putlarini pardon kitaplarini da ilk orada gormustum.. hani bu kemalistler putlastirmis ya Ataturk'u.. Sen de seytanin yapip zit kutuptaki putunu yapmissin. Abi.. bir celiskidir gidiyor, bilmem farkinda misin? yani sac sakal grilesince farkinda olsan da "ya bosver boyle geldi artik, tornistan yapilmaz dalgalar yukseldi" mi der insan?
guzel gunler dilerim..