Problem şu: Kadim adı Avşar Köyü olan köy nasıl Rum köyü olur?
İhtimalleri sayalım.
Birinci ihtimal: Eskiden Türk köyü idi. Bilinmeyen bir tarihte Türkler gitti, Rumlar yerleşti. Bu bir kere olmaz. Eşyanın tabiatına aykırı. O köyü Rumlara yedirmezler. Uzun süreden beri (yani tapu ve miras iddiası güdecek kimse kalmamacasına) metruk ise olur belki. Ama o zaman da adı Avşar Köyü kalmaz, yeni isim verilir. Adı hatırlanıyorsa tapusunu da hatırlayan biri çıkar.
İkinci ihtimal: Avşarlar köyü Rumlara kiraladılar. Bu olabilir, mümkün. Araştırmak lazım.
Üçüncü ihtimal: Rumlar Rum değildi, Hıristiyan Türk idi. Hatta belki Avşar Türkü idi. Bence bu da olmaz, kulağa doğal gelmiyor. Avşar vs. sonuçta sırf biyolojik soy adı değil, kültürel bagajı olan bir isim. Hıristiyan Türkler kendilerine bu adı vermiş olamaz.
Dördüncü ihtimal: Rumlar kendilerini korumak maksadıyla kamuflaj yaptılar, köylerine Türkçe isim verdiler. I-ıh, bu da zayıf. Rumların korkacağı kişiler harita üzerinden araştırma yapan kütüphane fareleri değil ki, oranın komşusu olan haydutlar. Kimin Rum kimin Müslim olduğunu bilmezler mi?
Beşinci ihtimal: Aynen Güzel Cumhuriyetimizin yaptığı gibi Osmanlı döneminde de yer isimleri dalga dalga Türkçeleştirildi. Rumun köyüne birileri gelip piyango usulüyle Avşar, Kayı, Kınık, Köseveli, Satıağa, Çukurviran gibi isimler verdi. Resmi işlemlerde bu adların kullanılmasını mecbur kıldı.
Bana öyle geliyor ki doğru cevap beşincisidir. Bütün belirtiler onu gösteriyor, 1450 ile 1460 arası bir tarihte Osmanlı devletinin idaresinde olan topraklardaki bütün köy ve mezralara – Avşar, Gökçeviran, Göynücek, Kızılsaray, Elmacık, Pelitbükü, Doğanoğlu, Hamzalı… gibi – Türkçe standart isimler vermişler. Ta 1550’lere kadar da vergi tahrirleri yapıldıkça, saray haremine alınan cariyelere takma isim verilmesi gibi, bilumum müslim ve gayrımüslim köylerine böyle standartlaştırılmış “vergilendirme isimleri” takılmış.
Birkaç tane mühim belirti var bu tezi doğrulayan.
Bir, 1460 itibariyle Osmanlı devleti sınırları içinde olan yerlerde (mesela Bursa'da, İzmir'de, Edirne'de) bugün Türkçe köy adı oranı %90 civarında. Oysa bunlardan daha eski tarihte Türkleştiği halde 1460’ta Osmanlı egemenliğinde olmayan Erzurum, Malatya, Karaman gibi yerlerde Türkçe yeradı oranı çok daha düşük, Erzurum’da %40 dolayı, Karaman’da da bilemedin %65-70. [Bu oranlar 1960'taki büyük Türkçeleştirme hamlesinden öncesi için geçerli.] Yani bir yerin daha eski veya daha derinlemesine Türkleşmiş olmasıyla o yerin Türkçe yer isimleri oranı arasında örtüşme yok.
İki, Ömer Lütfi Barkan’ın yayımladığı Hüdavendigâr Vilayeti tahrir defterlerinde şöyle bir gariplik göze çarpıyor. 1487 tarihli defterde hemen hemen bütün yer adları Türkçe. 1521 ve özellikle 1573 tarihli defterde ise “Balcılar namı diğer Molivos” cinsinden çift isimler ciddi bir artış gösteriyor. Türkçe adı olan yerlere sonradan Rumca isim verilmesi pek mantıklı görünmediğine göre, 1487’de “unutturulmuş” olan bazı isimlerin sonradan hortladığını düşünmek yanlış olmasa gerek.
Üç, bundan tam emin değilim, ama tahrir defterlerindeki bütün yer adları 15.-16. yüzyıl Türkçesinin özelliklerini ve o dönemin ideolojik kaygılarının izlerini taşıyor gibi. Bunu daha araştırmak gerek, şimdilik sadece bir sezgi.
Bunlardan ne sonuç çıkarıyoruz?
Bir: Anadolu’da bir yerde Kayı, Kınık, Eymir, Avşar, Çepni, Yüreğir, İğdir gibi buram buram Ortaasya kokan isimler görürsen hemen heyecanlanma. Dur, sakin ol, araştır. Defterdarlık kaleminde 9-5 çalışan bir memurun kafadan attığı isimler olabilir bunlar. Yirminci yüzyılda kesin öyledir, ama Fatih zamanında öyle olmaz diye bir şey yok.
İki: Anadoluda insan topluluklarının kökenine dair söylenen her, ama HER sözün yalan olma ihtimali, doğru olma ihtimalinden daha yüksektir. Bunu da asla aklından çıkarma.
Ataları Ortaasyadan gelmişmiş. Güleyim bari.
İhtimalleri sayalım.
Birinci ihtimal: Eskiden Türk köyü idi. Bilinmeyen bir tarihte Türkler gitti, Rumlar yerleşti. Bu bir kere olmaz. Eşyanın tabiatına aykırı. O köyü Rumlara yedirmezler. Uzun süreden beri (yani tapu ve miras iddiası güdecek kimse kalmamacasına) metruk ise olur belki. Ama o zaman da adı Avşar Köyü kalmaz, yeni isim verilir. Adı hatırlanıyorsa tapusunu da hatırlayan biri çıkar.
İkinci ihtimal: Avşarlar köyü Rumlara kiraladılar. Bu olabilir, mümkün. Araştırmak lazım.
Üçüncü ihtimal: Rumlar Rum değildi, Hıristiyan Türk idi. Hatta belki Avşar Türkü idi. Bence bu da olmaz, kulağa doğal gelmiyor. Avşar vs. sonuçta sırf biyolojik soy adı değil, kültürel bagajı olan bir isim. Hıristiyan Türkler kendilerine bu adı vermiş olamaz.
Dördüncü ihtimal: Rumlar kendilerini korumak maksadıyla kamuflaj yaptılar, köylerine Türkçe isim verdiler. I-ıh, bu da zayıf. Rumların korkacağı kişiler harita üzerinden araştırma yapan kütüphane fareleri değil ki, oranın komşusu olan haydutlar. Kimin Rum kimin Müslim olduğunu bilmezler mi?
Beşinci ihtimal: Aynen Güzel Cumhuriyetimizin yaptığı gibi Osmanlı döneminde de yer isimleri dalga dalga Türkçeleştirildi. Rumun köyüne birileri gelip piyango usulüyle Avşar, Kayı, Kınık, Köseveli, Satıağa, Çukurviran gibi isimler verdi. Resmi işlemlerde bu adların kullanılmasını mecbur kıldı.
Bana öyle geliyor ki doğru cevap beşincisidir. Bütün belirtiler onu gösteriyor, 1450 ile 1460 arası bir tarihte Osmanlı devletinin idaresinde olan topraklardaki bütün köy ve mezralara – Avşar, Gökçeviran, Göynücek, Kızılsaray, Elmacık, Pelitbükü, Doğanoğlu, Hamzalı… gibi – Türkçe standart isimler vermişler. Ta 1550’lere kadar da vergi tahrirleri yapıldıkça, saray haremine alınan cariyelere takma isim verilmesi gibi, bilumum müslim ve gayrımüslim köylerine böyle standartlaştırılmış “vergilendirme isimleri” takılmış.
Birkaç tane mühim belirti var bu tezi doğrulayan.
Bir, 1460 itibariyle Osmanlı devleti sınırları içinde olan yerlerde (mesela Bursa'da, İzmir'de, Edirne'de) bugün Türkçe köy adı oranı %90 civarında. Oysa bunlardan daha eski tarihte Türkleştiği halde 1460’ta Osmanlı egemenliğinde olmayan Erzurum, Malatya, Karaman gibi yerlerde Türkçe yeradı oranı çok daha düşük, Erzurum’da %40 dolayı, Karaman’da da bilemedin %65-70. [Bu oranlar 1960'taki büyük Türkçeleştirme hamlesinden öncesi için geçerli.] Yani bir yerin daha eski veya daha derinlemesine Türkleşmiş olmasıyla o yerin Türkçe yer isimleri oranı arasında örtüşme yok.
İki, Ömer Lütfi Barkan’ın yayımladığı Hüdavendigâr Vilayeti tahrir defterlerinde şöyle bir gariplik göze çarpıyor. 1487 tarihli defterde hemen hemen bütün yer adları Türkçe. 1521 ve özellikle 1573 tarihli defterde ise “Balcılar namı diğer Molivos” cinsinden çift isimler ciddi bir artış gösteriyor. Türkçe adı olan yerlere sonradan Rumca isim verilmesi pek mantıklı görünmediğine göre, 1487’de “unutturulmuş” olan bazı isimlerin sonradan hortladığını düşünmek yanlış olmasa gerek.
Üç, bundan tam emin değilim, ama tahrir defterlerindeki bütün yer adları 15.-16. yüzyıl Türkçesinin özelliklerini ve o dönemin ideolojik kaygılarının izlerini taşıyor gibi. Bunu daha araştırmak gerek, şimdilik sadece bir sezgi.
Bunlardan ne sonuç çıkarıyoruz?
Bir: Anadolu’da bir yerde Kayı, Kınık, Eymir, Avşar, Çepni, Yüreğir, İğdir gibi buram buram Ortaasya kokan isimler görürsen hemen heyecanlanma. Dur, sakin ol, araştır. Defterdarlık kaleminde 9-5 çalışan bir memurun kafadan attığı isimler olabilir bunlar. Yirminci yüzyılda kesin öyledir, ama Fatih zamanında öyle olmaz diye bir şey yok.
İki: Anadoluda insan topluluklarının kökenine dair söylenen her, ama HER sözün yalan olma ihtimali, doğru olma ihtimalinden daha yüksektir. Bunu da asla aklından çıkarma.
Ataları Ortaasyadan gelmişmiş. Güleyim bari.
Bence gülmeyin. Başka bir yazıda da belirtmiştim ben de Türk'üm ve atalarım orta asyadan gelmedi, Kafkasyadan geldi özbeöz Kumuk Türkü'yüm. Bizler de aslen Çerkez ya da İslavdık da Hacı Hüseyin Ağalar bizi de sopayla mı Türk etti? Şu "orta asya masalı"ndan ilk uyanması gerekenler sizi gibi düşünenler bence Sevan Bey. Türklerin anayurdu orta asya falan değildir. Ortaokul kitablarından kafamızı kaldırmamız gerek.
Ayrıca buradan cevap yazmak zahmetli. Cevap isterseniz bana mail yazın daha kolay olur.
Teşekkğrler
Bu cümleyi neon ışıklarıyla yazsanız daha iyi olurdu.
-Kazaklar %50 Dogu Asyali (Sibiryali)
-Ozbekler %35 Dogu Asyali
-Turkmenler (Turkmenistan) %15 Dogu Asyali
-Osmanli Turkleri (biz) yaklasik %6-7 Dogu Asyaliyiz.
Garip olan sey su: Ermeniler, Suryaniler, Rumlar % 0 Dogu Asyali. Bir sekilde biz onlara hic gen verememisiz ya da soyle demeli, damla Turk kani gecen Rum, Ermeni Turklesmis. Turklesme sadece Islamlasma ile olmamis bir genetik transfer var.
Kavrayabildigim kadari ile Orta Asya'dan goc hikaye degil. Ama bu gocun geldigi yer Altay Daglari degil, dupeduz Iran, Horasan ve Turkmenistan. Beyaz irk ile eski Turklerin karismasi Anadolu'dan cok daha once Iran'da olmus olmali. Benim anladigim ciddi bir gocun yasandigi ama tam yuzdenin bulunmasinin zor oldugu yonunde. Eger "Turk" demek Kazak demek ise pek Turk degiliz (kaba hesap 6/50=1/8). Turk demek Selcuklu ya da Turkmen demek ise ciddi oranda Turkuz (6/15=%40).
Bir de size ozel bir bilgi: Sizin yer adlari haritanizdaki 1480'lerde Turkce isimli olan bolgeler Dogu Asya genlerinin en cok oldugu yerler. En fazla oranlar Adana-Cukurova, Aydin, Ic Anadolu civarlarinda. Balkan Turkleri de Turkiye ortalamasinin uzerinde Dogu Asyali (ornek Selanikli iki kisinin ortalamalari). Guney Yunanistan, Kuzeydogu Anadolu taraflari Turkiye ortalamasinin ucte biri oraninda Dogu Asyali.
Kurtler'de ve Iranlilar'da da ciddi Dogu Asyali oranlar mevcut ancak Turkiye Turklerinden cok daha az.
Benim tarih ve genetige bakarak anladigim sudur: Fetret Devri'nden baslayarak Fatih Donemi'ne kadar Anadolu Orta Asya'dan ciddi goc almaya devam etti ve bu gocler esas itibari ile sizin haritanin Turkce isim yogunluklu bolumune oldu. Bu yuzden bu isimlerin burokrasi elinde degismis olmaktan ziyade gercek olma ihtimali yuksek. Cunki Aydin'da, Cukurova'daki Dogu Asya gen oranlari %12-13'lere neredeyse Turkmenistan'a esit oranlara cikiyor.
Ancak Safavilerin ortaya cikmasi ile birlikte birkac sey birlikte gerceklesmis olabilir:
1. Dogu Anadolu'da Alevi kalmis Turkler Anadolu'yu terkettiler.
2. Bu Alevi Turkler bolgeden ayrilsa da isimlerini biraktilar
3. Bu bolgelerin Sunni ve daha az Orta Asyali daha cok Anadolulu (Muslumanlasmis Turkce konusan) Sunni Turk sakinleri bolgede yasamaya devam ettiler
Kilit nokta Fatih donemindeki Alevi yerlesimlerinin dokumu olur. Ege, Akdeniz, Ic Anadolu, Karadeniz ve Balkanlar'dan Safavilere cok gocen olduguna ihtimal vermiyorum. Bu bolgeler genetik olarak Turkmenistan'in yarisi veya fazlasi kadar Dogu Asyali.
Bugunki Kurt cografyasi ile eski Ermeni cografyasindan ne kadar Alevi gitti? Kilit budur diye dusunuyorum. Avsar ismi bu sekilde kalmis olabilecek yerlerin cok oldugunu tahmin ediyorum. Yoksa sizin Fatih donemindeki Turk isimleri haritasi ile bugunki Dogu Asyali genetik rakamlari arasinda muazzam bir korrelasyon var. Turklesme sadece bir ideolojik aygit eli ile olmusa benzemiyor. Sevgi ve selamlarimla.
En güncel genetik verilere göre, ortalama olarak Türkler (her zamanki gibi, Türk derken Osmanlı Türklerini yani bizi kastediyorum) %5, Özbekler %40, Kırgızlar neredeyse %70, Uygurlar %50, Türkmenler %18, Kazaklar ve Azeriler ise çok az araştırılmakla beraber sırasıyla %60 ve %6 civarlarında Doğu Avrasyalı (=Mongoloid) gibi gözüküyorlar. Tabii bu araştırmalar henüz çok erken bir safhada ve önümüzdeki yıllarda artan araştırmalarla birlikte bu konularda çok daha ayrıntılı ve doyurucu bilgilere ulaşmamız muhtemel gözüküyor.
Türklerin Anadolu ve Balkanlar'daki bölgelere göre Doğu Avrasya ortalamaları henüz bilinmiyor, dolayısıyla bu konuda söylediklerin atmasyon ya da son derecede yetersiz miktarda veriye dayanan şeyler olmalı. Örneğin iki Selanik Türkünden tüm Balkan Türkleriyle ilgili genellemeye varman çok bilim dışı. Bu arada, genetik sonuçlarını gördüğüm birkaç Balkan Türkünün Doğu Avrasya miktarı Türk ortalamasının altındaydı.
Senin Anadolu'ya Türki göçünün kaynağı olarak gösterdiğin bugünkü İran, Horasan ve Türkmenistan toprakları Selçuklu zamanına kadar Türki halkların neredeyse hiç bulunmadığı ve neredeyse sadece İrani halkların yaşadığı coğrafyalardı (bugünkü İran topraklarının güneybatısındaki Arap bölgesi önemli bir istisna). Zaten Anadolu'ya Türki göçü tarihi kaynaklardan çok iyi biliyoruz ki bugünkü Kazakistan topraklarından oldu ve bugünkü Türkmenistan ve Azeri topraklarına olan Türki göçüyle aynı zamanda, Selçuklu devrinde ve aynı göç dalgası neticesinde oldu. Dolayısıyla Selçuklu dönemindeki Anadolu'ya ulaşan Türkmenleri genetik olarak en iyi temsil eden modern halk Kazaklar olmalı. İleride yapılacak olan antik DNA testleri bu konuyu daha da aydınlatabilir. Selçuklu sonrasında Anadolu'ya Türki göçünün hala devam ettiğine dair elimizde elle tutulur tarihi bir veri yok. Selçuklu döneminde bile sürekli değil, bayağı kesikli bir göç hareketi var gibi gözüküyor.
Sadece Doğu Avrasya komponentlerine bakarak Türki kökenini hesaplamak bilim dışıdır. Bu tür şeyler ancak tüm komponentleri hesaba katarak ve komşu halklarla da karşılaştırma yaparak yani çok boyutlu işlemlerle hesaplanabilir. Mesela, Türkler Doğu Avrasya dışındaki genetik komponentlerinde - ki Türklerin ortalama genetik komponent dağılımının %95'ini oluşturuyorlar - hep en çok komşularına yakınlar ve bulundukları coğrafyanın genetiğiyle tam bir uyum içindeler. Bu da ezici oranla, daha açık söylersem, tamamına yakınının Anadolu ve Balkanlar'ın Türki göçü öncesi yerlilerine dayandıklarına işaret ediyor.
Anadolu'da ve daha sonra Balkanlar'da olan şey tek yönlü gen akışıdır. Müslüman ve Türki dil konuşan işgalcilere işgale uğrayan Gayrimüslim Anadolu ve Balkan yerlilerinden tek yönlü bir gen akışıdır söz konusu olan. Tersi yönde (Müslümandan Gayrimüslime doğru) gen akışı siyasi, tarihi ve kültürel/dini şartlar sonucunda neredeyse hiç olmamıştır. Sonuçta ortaya nesiller boyunca süren İslam'a geçişler ve karışmalar sonucu genetik olarak bayağı yerlileşmiş olan milyonlarca insandan müteşekkil Türkçe konuşan Müslüman bir nüfus çıkmıştır. Bütün bunlar neden bugünkü Yunan ve Ermenilerde hemen hemen hiç Türki kökeni yokken Türklerin atalarının büyük çoğunlukluğunun Rum veya Ermeni olduğunu açıklıyor.