İsa’nın hayatı ve öğretisine dair eldeki en eski metin, Markos’un muhtemelen 65 yılı dolayında yazdığı anlatıdır. Bundan yaklaşık on yıl sonra yine müritlerden Mattheos ve Lukas birer yaşam öyküsü kaleme alırlar. 100-115 yılları arasında Yohannes adlı birine ait dördüncü anlatı (muhtemelen Efes’te) ortaya çıkar. O tarihlerde buna benzer çok sayıda başka anlatı bulunduğu malumdur. Ancak 2. yüzyıl ortalarına doğru bu dört metin genel kabul görür. En geç 189 yılında bu dördü, Kutsal Kitap (Biblion/Bible) adı verilen derlemeye dahil edilirler.
Dört anlatının her birine, Yunanca “iyi havadis, müjde” anlamına gelen euangêlion adı verilmiştir. Latincesi evangelium, Süryanicesi î ile ewangîliyûn’dur. İngilizce gospel de aynı şekilde “iyi havadis” anlamına gelir. Arapça ve Habeşçede ortak olan incîl biçiminin, Muhammed’den bir hayli zaman önce Süryaniceden adapte edildiğini varsayabiliriz. Süryanice /g/ sesinin Arapça ve Habeşçe /c/ye dönüşmesi standarttır. +ion ekinin düşmesinde de sürpriz yoktur. Dolayısıyla /ewancîl/ ara-biçimini varsayabiliriz. Ancak ilk hecenin nasıl değiştiğine dair tatminkâr bir açıklama bulamadım.
Görüldüğü gibi İncil adı verilen bu metinler, biçim ve statü itibariyle Kuran’ın değil, siret ve hadisin eşdeğeridir. [Nitekim Arapça hadîs حديث “haber” demektir; angêlion muadilidir.]
Eldeki anlatımların hiç birinde, İsa’nın kitap yazdığına yahut kendisine bir kitap “indirildiğine” dair bir ibare veya ipucu bulunmaz. Müritlerinin aktardığı İsa meseller anlatır, kendisine sorulan soruları cevaplandırır, bir veya birkaç defa da kalabalıklara vaaz verir. Sözel üretimi bundan ibarettir.
Eldeki anlatımların hiç birinde, İsa’nın kitap yazdığına yahut kendisine bir kitap “indirildiğine” dair bir ibare veya ipucu bulunmaz. Müritlerinin aktardığı İsa meseller anlatır, kendisine sorulan soruları cevaplandırır, bir veya birkaç defa da kalabalıklara vaaz verir. Sözel üretimi bundan ibarettir.
Hıristiyanların Kutsal Kitap saydığı metin, toplam 120 sayfa kadar tutan bu dört incilden ibaret değildir. İsa’nın öğretisini içeren Yeni Ahit, bunlara ek olarak, Havarilerin İşleri adlı kronolojik anlatıyı, havarilerden beşinin çeşitli Hıristiyan cemaatlerine ve cemaat önderlerine hitaben yazdığı ileri sürülen 21 mektubu, ve nihayet, bir başka Yohannes’in kıyamet gününe dair vizyonunu içerir. İsa’nın ölümünden 120 ila 150 yıl sonra son şeklini almıştır. Toplam 27 metindir. İnciller bunların dördüdür.
*
Kuran’da İncil sözcüğünün zikredildiği 12 yerin birçoğunda bunun (Tevrat’la beraber) “indirildiği” ya da “verildiği” yazılıdır. Hadîd 27’de Meryemoğlu İsa’ya İncil’in “verildiği” özellikle belirtilir. Meryem 30’da, Meryem’in sabi oğlu konuşarak “Allah bana kitap verdi ve beni nebi kıldı” der. Demek ki İsa’nın kitabı kendisine çocuk yaştayken “verilmiştir”.
Bu durumda iki ihtimalden birini seçmek zorundayız,
1) Kuran, bize ve erken dönem Hıristiyanlarına malum olmayan bazı bilgi kaynaklarına sahiptir; veya,
2) Kuran yazarı “İncil” adını verdiği kitap hakkında yeterli bilgi sahibi değildir. Hıristiyanların bu isimde bir kutsal kitaba inandıklarını ve bu kitabın havariler tarafından yazılmayıp bizzat İsa’ya “verildiğini” sanmaktadır. Kitabı okumamış ve muhtemelen hiç görmemiştir. Konu hakkındaki bilgisi kulaktan dolma ve üstünkörüdür.
Birinci ihtimal zayıftır. İsa şayet bir “kitap” yazmış veya edinmiş ise, Hıristiyanların bunu unutması veya inkâr etmesi için makul bir sebep olamaz. Faraza bazı kötü niyetli kişiler tahrifata girişmiş olsa da, muharref olan kitabı İsa’ya mal etmek isteyecekleri şüphesizdir. İsa’nın ölümünden hemen sonra yoğun tartışmalara dalan Hıristiyan liderleri arasında hiç olmazsa bazılarının, tahrif edilen kitap(lar) yerine “aslını” ileri sürmeleri, en azından bunun sözünü etmeleri beklenir. Oysa böyle bir iddia duyulmamıştır.
Dolayısıyla, ikinci ihtimalin daha güçlü olduğu kabul edilmelidir.
*
Muhammed’in Hıristiyan Kutsal Kitabı hakkında bilgisiz olması bence şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, onun ölümünden otuz yıl sonra Kuran metnini derleyenlerin halâ aynı anlatımı sürdürmesidir. Ortadoğu’nun bellibaşlı Hıristiyan kültür merkezleri ve milyonlarca Hıristiyan nüfus İslam egemenliği altına girdikten sonra, Müslüman liderlerin Hıristiyan kutsal metinleri hakkında daha fazla malumata sahip olmaları gerekir.
Acaba her şeye rağmen (yanlışlığını bile bile) Muhammed’in özgün söylemine sadık kalmayı mı tercih ettiler? Yoksa özgün söylemde daha feci hatalar vardı da sadece bir kısmını düzeltmekle mi yetindiler? Kuran metnindeki bariz anlatım bozuklukları ve anlam belirsizlikleri, acaba editörün silgisinin izleri midir?
Bu kısmı okuyunca tahrif edilmemiş incil olarak sürekli duyduğumuz "Barnabas İncili" aklıma geldi. Bu konuda malumatınız var mı? İnternette şöyle bir kaynakla karşılaştım mesela ben.
http://www.barnabas-incili.com/
Yada Muhammed'in derilere yazdığı etkileyici metinler, iktidarın eline geçip, kopyalama yöntemi çetin ve zahmetli olacağından, önce orjinal metinlerde icap eden kelimeler kazınıp, yerlerine yenileri yazılmak suretiyle, istenilen şaibe yaratıldıktan sonra çoğaltılıp piyasaya sürülmeye mi karar verildi? İktidarın böyle bir yöntem izlemesi, deriye yazma teknolojisinin bu boyutlara ulaştığı bir yüzyılda, olağandır Onca habercinin, haberlerini derleyip , kendileri için sıkıntılı olacak, kontrolü zor bir sürece girmektense , etkili bir habercinin derilere yazdığı haberleri deforme etmek daha pratik ve daha uzun vadeli bir çözüm olacaktır. Padişahım çok yaşa.
Dört incilin kaleme alınış tarihleri gayet tartışmalıdır. Seküler (ateist/agnostik manasında) Batılı uzmanlar genellikle dört incilin yazılışını incillerdeki Tapınağın yıkılmasına olan atıftan hareketle Tapınağın yıkıldığı MS 70 yılından sonraki bir zamana tarihlerler. Hatta dördünün de yazılışını 2. yüzyılın ilk birkaç onyılı gibi geç bir devre tarihleyenler bile var.
isa çorba bile bulamayan bir garibandı
muhammed çorbacının tekidir ,
tek farkları budur))
böyle götünü yaldıra yaldıra
saçmalaya saçmalaya beni kendine inandırmaya çalışan pavyon karısı tıynetli bir allaha inanmam))
allah iki dakika en azından benim dayım gibi delikanlı olmalıydı ..
dayım öldürüldü, işsiz allah dolaşıyor..
ben o yakışıklı dayıma inanırım..
benim dayım allahtı, bana göre( ve bana göre olan tek doğrudur!)
İsa aracılığı ile "Komşun yanağına tokat vurduğunda, ona öbür yanağını çevir" doktrinini yayan tanrı, nasıl oldu da İslamiyet'le "Hırsızlık yapanın kolunu kes" telkinine/emrine doğru 180 derecelik bir dönüş yaptı?
Kaldı ki İsa'dan önce var olan Yahudi öğretisi de "Dişini kıranın dişini kır, gözünü oyanın gözünü oy" diyor diye biliyorum..Bu arada İsa ile yaşanmış büyük çelişkiyi din adamları nasıl açıklıyorlar?
http://www.facebook.com/notes/eternal-consciousness-ebedi-bilin%C3%A7/sevan-ni%C5%9Fanyan%C4%B1n-hz-isa-ve-kuran-hakk%C4%B1ndaki-iddialar%C4%B1na-cevap/459983447397897
bak aklıma geldikçe hala gülüyorum adam kavramların bağlamın amına koymuş ya helal olsun.bir de ayetleri kendisi çevirmiş herhal kendi kafasından uydurduklarını ayete sokuşturmuş 'yani' bağlacına dikkat :) bir bakarmısınız :
"Demek Kur’anın 'İsaya kitap ve hikmeti yani Tevratı ve İncili verdik', ayetindeki kitap, Tevrat, bilgi ve hukuk manasındadır; İsaya İncilin verilmesi ise, anlayış demektir."
güzel kardeşim ayeti açıklamaya çalışırken kavramların amına koymaya yeni başlamamışsın bunu çok önceden gerçekleştirmişsin, ayetin ta kendisini yazarken. kitap ve hikmeti yani tevrat ve incili... ahaha
yazının tümü parantez arası tanrısın konuşmalarından ibaret zaten. bilen bilir bu parantez aralarının ne mana ifade ettiğini. küçük tanrıcıklar sizi. işte bu sebeple kendi nefslerini put edinenler asıl sizsiniz din tüccarları, sizsiniz işte cehenenemde yağlı kazıklara geçirilecekler. züppe alimler...
incici piçler gibi kafan güzelmiş güle güle kullan demek düşüyor bundan sonra.
işin acı tarafı bu kadar uzun bir yazı kasmışsın. niçin diye sorsam " sevan çarpıtıyor" dersin utanmadan. burada sevan da biliyor kendisinin ne yaptığını okuyucular da. varolan metnin alternatif varlık sebeplerini ipuçlarıyla senarize etmiş, durum bundan ibaret. peki sen ne yapıyorsun? ayetlere parantez aralarıyla zihnindeki çarpık algıyı sokuşturuyorsun. ki yukarıda verdiğim bir örnekte paranteze dahi ihtiyaç duymadan 5 kelimelik ayete 2 kelime daha eklemişsin utanmadan.
yazının bir kısmında bir de şöyle bir ibare var:
"Mesela, Âdem dil ve medeniyeti, İdris bilimi, Nuh dini, İbrahim kalite ve uygulamayı, Musa şeriatı, Harun velayeti, İsa vahyi temsil ediyor.[1] "
nerden siçtı acaba bu tespiti diye merak ettim kaynakça kısmına baktım ki ne göreyim;) aha şöyle bişi yazmış:
[1] Bu meselenin geniş izahı, Peygamber Kıssaları Hakkında Bilmediklerimiz ve Sadece İnsan adlı kitaplarımda vardır. İsteyen D & R ‘dan e- kitap olarak da indirebilir.
adamın kaynakçası kendinden menkul kıymetler borsası bozdur bozdur harca :)
peygamber kıssaları zaten gerçek anlamını bulmak için 1400 yıl seni beklemişti büyük kurtarıcı öylemi..ahahah adam büyük megoloman. neyse varsa allahndan bul ;)
Bir bölümde beklenmedik bir olay oldu. Konuk olan papaz kendisine verilen birkaç dakikalık konuşma süresinde gayet rahat şekilde Zekeriya Beyaz'a dönüp dedi ki "Öyle bişey yok, İncillerin hepsi sonradan yazıldı."
Kalakaldı! (Cevap veremedi)