Saturday, August 26, 2017

Sözlük notları: Hamur, hilaliahmer, mahmur

Arapça kalın ḥa ح ile iyice art damaktan gelen xa خ ayrı fonemler, alakasız iki ses. Buna karşılık akraba diller İbranice ve Aramcada bu ayrım yok, ḥet ח sesi her ikisini karşılıyor. Dolayısıyla Aramcadan Arapçaya alınan, ya da Aramca ile Arapçada ortak olan bazı kelime grupları, Arapçada telaffuz ve anlam bakımından ayrışıp iki ayrı yola gitmiş olabiliyor.

Misal. İbranice ve Aramice ḥamar/xamar חמר “(ateşte veya güneşte) kızmak, kızarmak, kırmızı olmak”. Bundan türeyen fiil adı ḥmar/xmar, modern Süryanicesi xamro “şarap”. Tevrat’ta MÖ 600’lerden itibaren kaydedilmiş. Arapça “şarap” anlamına gelen xamr’ın خمر bundan geldiğine şüphe yok, çünkü şarap Suriye-Filistin sahiline özgü bir ürün, eski devir Arapları için egzotik bir ithal malı.

Arapça yerli olan bir ḥmr حمر kökü var, “kızıl, kırmızı” demek. Hilal-i aḥmer’i biliyorsunuz “kızıl ay”, ḥamrâ onun dişisi “kızıl kadın veya şey”, El-ḥamrâ kırmızı taştan yapılmış meşhur bir saray. Bir de muḥammara var, Antakya mutfağına özgü kırmızı salça mezesi.

Arapça xamr ayrı yola gitmiş. Bir kere bundan “mayalanmak” anlamına gelen bir fiil çıkarmışlar, İngilizcesi hem to ferment (üzüm mayalanmak) hem to leaven (hamur mayalanmak, kabarmak). Kabarmış hamurun Arapça adı xamîr, bildiğimiz hamur. Ayrıca xumâr “şarabın verdiği sarhoşluk veya sersemlik hali” ve oradan türeyen maxmûr var, o da Türkçede mahmur diye geçer.

Yok efendim hamr "örtmek" demekmiş, şarap bilinç örtermiş, o yüzden Kurani Kerim hazretleri hamr demiş vs., onlar işin palavrası.

***
Yusuf Gürsey yazmış, aynen aktarayım:

"Arapçaya İbranice / Aramice Heth ח / ܚ alıntı kelimelerde (en azından MS 1. binyıl ve sonrası) daima Ha ح ḥ / ħ olarak geçmektedir. Proto-Sami dilde hem hı خ (x / ḫ) hem de Ha ح ḥ / ħ mevcuttu ki bu Arapçada ve Ugaritçede ve Sebe dilinde muhafaza edilmiştir. LXX'deki özel isimlerin Yunanca yazılışından anlaşılıyor ki alfabeye rağmen bu fark Kadim İbrani dilinde dahi mevcuttu, ancak çok benzer ve alfayi tayin eden Finike dilinde yoktu. Akkatçada ħ > Ø Ha yokolup sonraki seslide izini bırakmıştır ancak xı (ḫ) muhafaza edilmiştir. Ugarit sözlüğüne bakınca Ugaritçede hem <xmr> (<ḫmr>) "şarap" hem de <ħmr> kırmızı, kırmızımsı mevcuttur. Akkatçada ise xamru (ḫamru) şarap mevcuttur. Bunlardan anlaşılıyor xamr "şarap" ile 'aħmar "kırmızı" ayrı köklerden gelmektedir. Jeffreys'in xamr için "Aramice" demesi Araplara şarap üretimini yakıştıramamasındandır.xamara "mayalama" ile "örtme" arasındaki münasebet tahammürün kapalı, oksijenden nisbeten yoksun çevrelerde olmasından gelebilir."

26 comments:

  1. "Yok efendim hamr "örtmek" demekmiş..." bu kısma istemsizce güldüm :)

    ReplyDelete
  2. "Yok efendim hamr "örtmek" demekmiş, şarap bilinç örtermiş, o yüzden Kurani Kerim hazretleri hamr demiş vs., onlar işin palavrası."

    HIMAR = ÖRTMEK
    "Kuran ayetinde ’başörtüsü’ diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen tüm Kuran tefsirlerinde ve çevirilerinde Kuran ayeti ’başörtüsü’ olarak çevrilmiştir. Halbuki ayette geçen "HIMAR’ kelimesi ’Baş örtmek’ anlamında değil, sadece ’örtmek’ anlamına gelmektedir. Eğer, herhangi bir şey örtülecek ise. O şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, başörtüsü dendiği zaman da "örtmek" ("hımar") kelimesinin yanına "baş" ("re’s") kelimesinin ’hımarü-re’s’ şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki ’hımar’ (’örtü’) kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime ’cuyub’ kelimesidir ki, ’yaka’ veya ’göğüs’ anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime ’cuyub’ bir başka ayette (28:32) Hz. Musa’nın ’göğsüne/koynuna elini soktuğu’ şeklinde geçer. Yani, ’cuyub’ kelimesi, ’hımar’ örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman ’bihumûrihinne ala cuyubihinne’ başını örtmek değil, ’göğsünün üzerini örtmek’ anlamına gelmektedir. Geleneksel tüm yorumcular, Kur’an ayetini bilimsel bakışla değil de, birbirlerini taklit edip, ’Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler’ diyerek ’Felyedribne’ fiilini de ’örtsünler’ diye tercüme etmişlerdir. Bu geleneksel yorumcular ’DaRaBe’ kökünden gelen bu kelimeyi burada, ’Başörtülerini örtsünler’ derken, bir başka yerde aynı ’DaRaBe’ kelimesini ’Kadınları DÖVÜN’ (Bak. 4:34) diye çevirmişlerdir. Özetle, Kuran’ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kuran’ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleşmesinden kaynaklanmaktadır." (S. 373)
    Nur Suresi, 31. ayet (24:31) - Özdemir İnce - Hürriyet
    http://www.hurriyet.com.tr/nur-suresi-31-ayet-24-31-7921304

    ReplyDelete
    Replies
    1. hım: gögüslerinizi kabartın anlamı çıktı.

      Delete
  3. hocam biraz uğraşıp arapça öğrensen daha güzel ahkam kesersin bu konularda

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sevan'a "Arapça öğren" buyurmak ancak adsız bir cahile yaraşırdı :)

      Delete
    2. e ne yapayım? benim de yunancam iyi değil oturup çalışmam lazım. kuvvetli bir elsine-i selase bilgisi olsa etimoloji, islamlı bişiler çalışmalarını da insanlar daha fazla ciddiye alır.

      Delete
  4. Arapçanın ansiklopedik baba sözlüklerinden birisi 10 küsür ciltlik sözlük lisanu'l-Arab'dır. Batı dillerine de çevrilmiştir. Kelimelerin kökenini oraya bakmanız gerekir. Evet Arapça Fenike dillerinden Aramcaya Nabatçaya kadar uzanır ama zaman içinde evrilmiştir. Bizatihi ses benzeşmesi ayrılması vardır diye kökenleri aynı olacak diye maalesef bir şart yok arapçada. Ama gerçekten doğal Arapça tabiattan çıkmıştır ve ordan soyutlama ile soyut anlamlar kazanmıştır. Kelimelerin ilk anlamı somuttur, çünkü insan beş duyusu etkisiyle önce somut düşünür. Gelelim gerçekten noktalı h ile خمر hamr/içki hamere üçlü kökünden -ki arapçada sesli harf yoktur- örtmek demektir ve şaraba hamera kökünden hamr mastarından isim yapılarak hamr demiştir Arap gözlem mantığı... Bilindiği gibi şarap, şarap olmadan önce meyva suları bekleyince bozuşur meyve artıkları kabukları üste çıkar suyu alta iner ve böylece üstteki kabuk altındaki suyu örter ondan dolayı örtmek gibi yarı somut ve yarı soyut bir anlam kazanmış olur. İçki yapıcıları meyveleri doğrayarak bir kaba atar bekletir ara sıra karıştırırlar veya süzerler buna rağmen üstte bir kabuk oluşur ara sıra onu da içki yapıcı karıştırır. En son saf elekten geçirilerek süzülerek şişelenir ve fermente olmaya devam eder. İçki ile başörtü arasında kalıp farkı vardır kökü aynı olsa da her dilde aynı kökten onlarca kelime üretilir yani kökü aynı diye a yı z'ye mi indirgeyeceğiz. Kökü aynı diye anlamı bir olmaz ve kırmızıyla da alakası yoktur. Haaa çok fazla diyalektik ve sofistik çıkarımlar yaparsak bilinen meşhur meyvelerin üzüm hurma gibi onlar şarap yapılınca rengi kırmızı olur. Ondan hareketle kırmızı anlamına gelen noktasız حمر hamura/kırmızı oldu anlamına gelen kökten efğalu kalıbındaki noktasız احمرahmer/dişili حمراءhamra arasında bağ vardır denilebilir. Ama bu veri sözlüklerde yoktur ve bu bir muğalatadır. Zincirleme kıyasla bir çok zıt şeyin birbiriyle alakası kurulabilir. Önceki cümlenin yüklemini ikinci cümlenin öznesi onun da yüklemini üçüncü cümlenin öznesi yaparsak biraz da mantıkılik imajı verirsek herşeyi birbirine indirgeyebilir veya yüceltebiliriz. Bir mıh bir nal…. Bir devlet kurtarır çıkarımındaki B. Franklinin sözü gibi… Mugalatayı uzatırsak eşege de himar حمار denir çoğulu hamîrحمير gelir o da noktasız ama eşeğin kırmızılıkla alakası yoktur. Peki Sevan bey! Madem ahmer kırmızı, buyur eşekle kırmızının bağlantısını kurar mısınız!... Alakası olmayan iki kelimeyi birbirine bağlamada usta olan ben sizin yerinize kurayım bari…. Kırmızı aura/esir beden kirlian fotağraflamada belden aşağı genital uzuvların rengidir. Eşek de hayvanlar arasında şehvetin/erotizmin sembolüdür -Mevlananın eşek hikayesinde anlattığı gibi ya da Kur’an’da “ Gerçekten seslerin en çirkini eşek sesidir” der. Gerçi estetik duyular görelidir. Eşek sesi insana güzel de gelebilir ama özellikle bir ineğe doğru yönelip de bağırınca acaba güzel gelir mi… Bizim bir eşek vardı ve bildiğim çoğu genç eşekler inekleri görünce dişiliğinden hareketle anırır. Hatta bizim eşek ineğe tecavüz etmeye yeltendi de inek kaçtı onu uçurumdan aşağı attı. Hatta erekte olduğu halde saatler sonra eşeği ve ineği uçurumdan çıkardık. Sonuç şehvetin sembolü kırmızı, eşeğe de kırmızı olmak hamura kökünde himar denmiş olabilir. Ha bu arada yatak odalarının da rengi pembe ve kırmızı olması, sarışın kırmızı kadın imajı modern kapitalizmin simgesi, dikkat çeksin diye kakakolanın kırmızı renk olması vs... Görüldüğü gibi bu çıkarım mantıki görünse de ilmi değildir. Yukardaki Özdemir İncenin yorumuna gelecek olursak Başörtü ayetinde Nur Suresi 31’de başörtüsü kelimesinin tekili olan خمار -/himar kelimesinin çoğulu olann çoğulu خمرhumur gelir başörtüleri diye çevrilir. Kuran gerek eşeğin ve gerek başörtüsünün tekilini değil çoğulunu kullanır ve aralarında ciddi fark vardır.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bütün İslamcıların böylesine acınası bir halde savunma mekanizmaları ile cevap vermesi tesadüf değil tabiî. Kalbine yüklenmeseydin kardeşim bu kadar; bunlar aklî şeyler, kalbî değil.
      Sayın Karaaslan, biraz istihza edeyim dedim ama ona da değmeyeceğini düşündüm. Sadece son cümlene -ki kalkmış eşek sikinden sonra bağladığın son cümlene (pardon, Türkçesi kaba oluyor. Erekte olmuş eşek tenasül uzvundan sonra bağladığın son cümlene) - baktıktan sonra (13. yy’dan beri ne eşek aşkıdır bu anlamadım gitti ya) bir şey diyeyim dedim:
      Arabîde “kadınların” dedikten sonra “örtüsü” denmez. Arapçadaki çoğul durumlar Türkçedeki gibi değildir. “İki ev” denmez, “iki evler” denir. Hoş sen bunları iyi bilirsin de senin gibi düşünmek istemeyen ama “şimdiye kadar babalarını bu yolda bulduğundan bu yoldan ayrılmaktan korkan”ları kandıramayasın diye söylüyorum. Eğer isim tamlamasında “kadınlar” tamlayan ise “örtüsü” denmez “örtüleri” denir. “Kelime sıkıntısı çekmediğini söyleyen Allah” “başınızı, saçınızı örtün” demekten de aciz değildir.

      Delete
  5. bilemediniz efendim.
    hamır kelimesi humur fiilinin müzekker çekimi olup erkeğin kusurlarını örten manasındadır.

    https://static.autoblog.nl/images/wp2007/autoshows/essen/Bling%20Hummer%20%282%29.jpg

    ReplyDelete
  6. Sevan hocam, merhaba. Evet, şarabın aklı, şuuru örttüğünden böyle dendiği rivayet edilir. Romalılar ise "in vino veritas demişler. Ayrıca, 1)Ekşi ve sirke gibi, asit 2)Kekre manasındaki Hâmız ve 1)Soy sop 2)Pek sıcak, pek kaynar nesne manasındaki Hamîm de muhtemelen iştikak-ül ekber bakımından muhtemelen alakalı. İştikakı aynı olan diğer Arapça kelimelere de bakmalı. Bir de aynı kökten Erkek eşek manasına gelen Hımar'ı yazmayı unutmuşsun. Bundan başka Araplarda Ufak kırmızı şey demek olan Humeyra ismi var.

    ReplyDelete
  7. Kuran 24:31'de ki "we le yedribne bi xumurihinne 'alâ cuyûbihinne", yani "ve örtüleriyle yirtmaçlarını/dekoltelerini örtsünler/kapatsınlar" ayetini senin bakış açından nasıl yorumlayacağız?

    Yani sormak istediğim,"hamr" fiilînin örtmek ile alakası yoksa khumur/xumur burada neden "örtüler" manasıyla kullanılmış?
    Lane Lexicon'unda "he became concealed, or hidden; or he concealed, or hid himself" demiş "xamara" kökü için. Lane klasik islâmî lexikografi ve tefsir literatüründen aktarıyor tabii, o yüzden verdiği anlamlar Kuran tefsirinden derivatif olduğu düşünüle bilir. Ama aklımı karıştırdı.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kafa karıştıracak bir şey yok. Arapçada xamara "örtündü, saklandı" fiili var. Fakat "şarap" anlamında xamr bariz bir şekilde Kuzeybatı Sami dillerinden alıntı ve aslen "al, kızıl" demek.

      Delete
    2. Orada yirtmaclarini/dekoltelerini degil "memelerini" ortsunler diyor, bu cok acik.

      Delete
    3. Hazim: cuyûb burada giyside ki açık, ya da yırtmaçı ifade eder. CWB kökü "kesik, açık, yırtık, delik" için kullanılır. Örtülecek/kapatılacak yer ilk planda odur. Musa'nın elini yakasına sokup beyaz olarak geri çıkarması olayında da "yaka" için bu kelimenin tekil hali kullanılır ("ve'dkhil yedeke fî ceybike", yani "elini yakanın içine sok"). Türkçe'de ki "cep" kelimesi de buradan gelir. Tabi ikinci planda ifade edilen ve amaçlanan göğüslerin (ve belki boğazın) örtülmesidir. Ama göğüslere direkt bir atıf yoktur. Dekolte/yırtmaç o yüzden daha iyi bir çeviridir.

      Sevan: Anladım. Sağol. Xamara kökü Arapça'da örtmek manasında mevcuttur. "Şarap" manasında "xamr" ise bu arkaik kökten türememiştir. Dışarıdan ithal bir kelimedir. ODTÜ'de Kuran'ın kültürel terminolojisi üzerine yaptığın konuşmada bu hususa başka örnekler ile değinmiştin halbuki. Nedense unutmuşum.

      Delete
    4. @Adsız2 Eylül 2017 19:38

      جيب arapcada gogus demektir. bogaz ya da yaka degildir.

      Delete
    5. Hazim: Musa'nın "ceybi" Musa'nın memelerini mi kast ediyor yani?

      Delete
  8. لاَ يَزْنِي الزَّانِي حِينَ يَزْنِي وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَشْرَبُ الخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَسْرِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَنْتَهِبُ نُهْبَةً، يَرْفَعُ النَّاسُ إِلَيْهِ فِيهَا أَبْصَارَهُمْ حِينَ يَنْتَهِبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ
    "Zinâ eden kişi mü'min olduğu halde zina etmez. İçki içen kişi mü'min olduğu halde içki içmez. Hırsızlık yapan kişi mü'min olduğu halde çalmaz. İnsanların gözleri önünde yağma yapan kişi, mü'min olduğu halde yağma yapmaz."
    Sahih. Buhârî (2475, 5578, 6772) Muslim (57)

    ReplyDelete
  9. Hocam, şarkıcı Hümeyra'nın ismini unuttunuz.

    ReplyDelete
  10. Hocam, blogunuz hacklenmeden önce sizinle iletişime geçebileceğimiz bir yol var mı diye sormuştum. Ne yazık ki online saldırılardan sonra arada kaynadı. Mail adresinizi paylaşmanız mümkün mü ?

    ReplyDelete
    Replies
    1. En iyisi Facebook ve Messenger. Maili buraya yazsam spamdan yıkılır.

      Delete
    2. Sizce sakıncası yoksa siz yazın adresinizi buraya.

      Delete
  11. Acaba aslî kelime şarap anlamına gelen "xamro" olup kırmızı anlamındaki "xmar"(>ahmer) bundan türemiş olamaz mı? Dediğinize göre şarap anlamındaki kelime Tevrat'da MÖ 300lerden beri kaydedilmiş. Belki de aslî Sami dilinde kabarmak, örtmek anlamında bir kök var ve çok eskiden beri özellikle Şam'da (Kuzey'de) bu kökten şarap anlamındaki kelimeyi türettiler. Arkaik Arapça'daki kabartmak ve örtmek anlamındaki "xamara" bir yandan varlığına devam etti. Şarap kelimeyi evet Kuzey'den aldılar ama asli kök anlam kızıl değil, şarap idi. Rengi de bizim "kahverengi" dememiz gibi Kuzeyli Samiler "şaraprengi" diyerek türettiler. Elbette Semitik dillerde türetme mantığı daha esnek ve türetilenin kelime kök kadar işlek olabiliyor. Hümeyra (Kızılcık) gibi adlar ortaya çıkabiliyor.

    ReplyDelete
  12. Bir de ḥimār (حمار) var. Eşşek demek. Ona da bir açıklama getireydin Hoca?

    ReplyDelete
  13. Slm. Sizin sevanyan map de gördüm ve yorum yazdım. Ayrıca soru da sormuştum. Bir türlü cevabını alamadım. Lütfen diyorum :( .. Köyümün adını asbıras olarak yazmışsınız haritanıza. Bazı kaynaklarda aspiras, aspuras olarak geçiyor. Ayrıca yine haritada 1928 tarihi var. Aslını Yunanca demişsiniz.1960larda bu adın değiştiğini biliyorum. soru 1: Yunanca dediğiniz asbıras kelimesinin sözlük veya terim anlamı nedir?
    2.Yunanca yazılışı nasıldır?
    3.1928 i nerden buldunuz?
    4.Bu konuyla ilgili kaynak var mı? Cevaplarsanız teşekkür ederim. Kitaplarınızdan oldukça faydalanıyorum..

    ReplyDelete
    Replies
    1. İzzet Bey size maille cevap verdim. Elinize geçmedi mi?

      Yunanca aspro- "ak" yani "beyaz" demektir ve köy adlarında çok sık rastlanan bir bileşendir. Adın ikinci yarısını kestiremiyorum. "Aktoprak" ya da "ak(ça)ağaç" olabilir, ama daha eski kayıtlara ulaşmadan kesin bir şey söylemek zor.

      Sitede 1928 K diye gösterilen kaynak, Dahiliye Vekâletinin 1928 tarihli Köylerimiz listesidir. Cumhuriyet döneminin başlangıç dönemine ait en kapsamlı çalışmadır.

      SN

      Delete