Antik Çağın
şafağında, on iki İyonya şehir devletinden Efes ile Samos epey didişmişler.
Samos’un denizlerdeki hakimiyeti, Efes’in (komşu Miletos’un aksine) Akdeniz’e serbestçe
açılmasını önlemiş muhtemelen. Kültürel alanda da rekabet kıyasıya sürmüş. MÖ 550
yılından az önce Samoslular, tanrıça Hera’nın doğum yeri olan İmbrasios
ırmağının denize kavuştuğu yerde Antik Çağın mermerden ilk anıtsal tapınağını
inşa etmeye girişmişler. Efes durur mu? MÖ 550 dolayında, tanrıça Artemis’in
doğum yeri olan Kenkhrios ırmağının denize kavuştuğu yere mermerden görkemli bir
Artemis tapınağının temelini atmışlar.
Hera |
*
Şirince’nin
adının sırrına 2010’da yer adları üzerinde çalışırken uyanmıştım. Bir şeyler
yazdım da galiba ama şimdi bulamıyorum.
Milattan sonra
17 yılında yazan Strabon, Geographiká
14.1’de Efes yakınındaki Kenkhrios
ırmağından söz eder. Bu ırmağın kenarında, denizden “bir miktar” yüksekte,
Ortygia adlı muhteşem bir koruluk vardır. O korulukta tanrıça Leto (“Hanımefendi”)
ikiz çocukları Artemis ve Apollon’u doğurmuş, doğumdan sonra Kenkhrios
ırmağında yıkanmıştır. Korunun ardındaki Solmissós
dağında koruyucu ve kollayıcı Kuretes’ler, anneyi ve dölünü kıskanç tanrıça
Hera’dan korumak için nöbet tutmuştur. Sonradan burada Artemis onuruna
tapınaklar yapılmış ve dünyaca ünlü heykeltıraşlar tarafından donatılmıştır.
Ancak Strabon’un metninden, burada kast edilenin Efes’in meşhur Artemis
tapınağı mı yoksa başka tapınaklar mı olduğu anlaşılmaz.
Modern
tarihçiler Kenkhrios ırmağının yeri konusunda muğlaktır. Şu anda araştırıp
hatırlamaya üşendiğim birileri, Strabon’un anlatımındaki bir belirsizlikten
yola çıkarak, Kenkhrios’un Kuşadası yakınındaki Arvalya deresi olduğuna
hükmetmişler. Bu “bilgi” yinelendikçe kesin olgu niteliğini kazanmış. Oysa
doğru olamaz. Tanrıçanın kutsal doğum yeri Arvalya’da ise, dünyaca ünlü
ibadethanesini neden sekiz kilometre öteye, Şirince ırmağının (Antik çağda) denize
kavuştuğu noktaya kursunlar? Mantığı yok.
Nitekim
Yunanlıların Anadolu Macerası yıllarında da birileri böyle düşünmüş. Şirince’nin arkasında, Suyun Anası dediğimiz yerin sırtındaki dağın Solmissós Dağı olduğuna karar vermişler. 1921 yılında o zamanki adı Kirkince yahut Çirkince
olan köyün adını da Solmissós olarak değiştirmişler.
İşgal dönemi İzmir Askeri Valiliğince yayınlanan resmi haritada mevcut.
Köyün eski
adı Kırkınca değil, her zaman kef harfiyle ve ince diziyle Kirkince, anlamı
olmayan bir Türkçe isim. Düşünüyorsun: Kenkhrios Türkçede olsa olsa Kenkir yahut Kinkir olur. Yer adlarına her zaman eklenen küçültmece +ce ekiyle Kinkirce. Acaba?
Kirkince
köyü 1790’larda kurulmuştur, daha önce yerleşim yokmuş. Acaba derenin adını
köyden değil de köyün adını dereden mi aldılar?
*
Pagondas köyü, 16 Ekim 2017 |
Samos’a
geldiğim ilk gün tesadüfen yolum Pagondas köyüne düştü. Güzel bir köy;
harikulade bir köy meydanı ve son derece kafadar, eski komünist esnafı var. Türkiyeli,
siyasi yüreği doğru yerde bir genç çift de burada ev almış, yerleşmeyi
tasarlıyorlarmış. İlk başta belli bir iz bırakmadı, “güzelmiş” deyip geçtim.
Sonra yavaş yavaş beynimin bir yerinde orası kıpraşmaya başladı. Tekrar gittim.
Tekrar tekrar gittim. Her seferinde biraz daha aşık oldum. Bir sürü satılık ev
var: “Sana buradan bir ev ayarlayalım” dediler. Beşinci gidişte harikulade bir
eski konak gösterdiler; kırk seneden beri boş, üç otuz paraya satılık. Ustaları
topladım, makul fiyata onarılabileceği görüldü. Ufak meydanın etrafındaki beş
on evi de birkaç kişi birleşip alsak, bir cemaat alanı oluştursak, aşağı
meydandaki harap büyük taş binayı da derslik yapsak gibi fikirler kafamda cirit
atmaya başladı. Can çıkar huy çıkmaz.
*
Pagondas
cennet gibi bir küçük vadiye yamaçtan bakıyor. Aşağısı baştan aşağı bağlık,
zeytinlik, incirlik, narenciyelik: dünyada olabilecek en güzel yerlerden biri herhalde. Daha
aşağısı, derenin düze indiği yerler hayıtlık ve sazlık. Hera tapınağının tek
duran kolonu orada. Deniz köyden 6 km, havaalanı 8 km.
Önceki gün
birden ayılıp sordum, bu derenin adı ne diye. İmbrasios deresiymiş. Tanrıça Hera
buradaki hayıtların arasında doğmuş. Anası Rhea, yavrularını yiyen (pedofaj)
babası Kronos’tan kızını sakınmak için burada nöbet tutmuş.
*
Sami
tanrılarıyla işimiz olmaz, ama Antik Yunan tanrıları gerçekten varlar sanırım.
onu bunu boşver de sen kaçtığından beri hiç türkiye'ye adım attın mı? bana sırf ipnelik olsun diye bi tekneye atlayıp menderes taraflarına ayak basmışsındır gibi geliyo XD
ReplyDeleteDeve güreşlerini kaçırmıyorum.
DeleteMitolojiye ek olsun Imvrasos (Ίμβρασος) mitolojide nehirlerin tanrısıdır tanrı Apollonun ve peri Okiroinin (Ωκυρρόη) oğuları Samos adasında bulunan derenin ismi Parthenios (bakire)Παρθένιος olarak da bilinir 12 tanrıların kraliçesi Hera (Ηρα) bu derede doğmuş ve her yıkandığında tekrar "bakire" olurmuş 12 tanrılar ve bu tanrılardan doğan yarı tanrılar ve onların hikayeleri antik Yunan tarihine ayrı bir baharat tadı verir Kıskanç asabi otoriter kurmaz aile bağlarına ve cocuklara düşkün savaşlara burnunu sokan eşi Zeus un devamlı kendisini "boynuzlamasına" dayanamayıp etraf taraftaki kadınları kin ve nefret ile toz etmesi onlardan doğan cocuklara ayak bağı olması filan günümüzün tv dizilerine taş cıkarır taş ! hollywood sıkça antik yunan tarihinden detaylar alıp filmler yaparken fikrimce tanrıcaların hayatları ile ilgilense yok satar Sevgiler İra (Hera) kezi naye Sevan bu yorumumu da yayımlamazsan İralığımın gazabına uğrayacaksın bak demedi deme :))))
ReplyDeleteThis comment has been removed by the author.
ReplyDeleteAsıl mevzu-ı bahis olan Ortygia bura değil mi hocam? https://en.wikipedia.org/wiki/Ortygia
ReplyDeleteZeus yazdıysa bozsun.
ReplyDeleteHindistan'a 17 yaşına ilk gittiğimden beri 'parya ve prolerya' çizgisinde yetişmiş bana, bütün pepeyeliğine rağmen, cazip gelen tarafın antik Akdeniz'deki çoktanrıcılığın en yakın yaşayan akrabasını barındırması olduğunu nelerden sonra freak ettim. Edince de anladım ki sami tanrıları epey hormonlu birer GDO
ReplyDeleteKenkhrios(Κέγχρειος, Κέγχριος; Kénchreios, Kénchrios, Cenchreus) aslında antik Yunan mitolojisinde Poseidon ve Salamis'in oğluymuş→ http://www.mythindex.com/greek-mythology/C/Cychreus.html
ReplyDeleteTANRI ÇOK DİNLİDİR - Özdemir İnce
ReplyDelete“Allah’ın (Tanrı’nın) dini yoktur” diyecektim ama “Allah’ın tek dini yoktur, dini çoktur!” diye yazmak daha iyi. Dinbaz yobaz Allah’ı rahat bırakmaz: Kılıç-kalkan olarak, torpil olarak, banka kartı olarak, çek ve senet olarak kullanır.
Yarattığı dünyayı Allah’ın bilmesi gerekir ama dinlerin Allah’ı bilmez. Kutsal Kitaplar dünyanın cahilidir. Dinbaz yobazın yasasıdır bu kitaplar.Bu kitaplarla dünyaya egemen olup yönetmek isterler. İşte o zaman hır ve cıngar çıkar. Bre adam, din ve inanç özgürlüğü var Laik Dünya’da, dinini ve inancını yaşa, daha ne istiyorsun? Ama o bütün dünyanın kendi Allah’ına, kendi peygamberine, kendi dinine, kendi mezhebine, kendi tarikatına inansın istiyordur. Gerekirse zor kullanır!
Cehalet ne Allah’a, ne peygambere ne de dine bilerek inananır. Bilmez! Korku ve çıkar karşılığı olarak biat eder. İnanmak başka biat etmek başka. Bilgi biat etmez.
Cehalet tarih boyunca insanlardan ve toplumlardan eksik olmadı ama İslam toplumları hariç hiçbir zaman iktidarda değildi. Ancak cehaletin demokratik seçimlerle iktidara geldiği tek ülke Türkiye’dir . AKP bir tarikat olduğu için 16 yıldır iktidarda. Bir siyasal parti olsaydı çoktan iktidardan giderdi.
İslam dünyası 500 yıldır bilim üretmediği için Batı karşısında bozguna uğramakta ve giderek kültürsüzleşmektedir. AKP’nin Batı karşısına çıkardığı İmam-Hatip saltanatı ve imamokrasi kültürsüzleşmenin ulaştığı zavallı aşamayı göstermektedir. Din, kadın ve cinsel sapkınlık ve saplantıları siyaset alanında kullanması AKP tarikatının dünya cahili olduğunun kanıtıdır. Üstelik Allah tarafından da terk edilmiş, haberi yok: “Allah size yardım ederse hiç kimse size galip gelemez. Eğer sizi yüzüstü bırakırsa O’ndan başka size kim yardım edebilir? Artık müminler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.” (Kuran, Âli İmran Suresi, 160) Allah bilime kuşkusuz karşı değildir. Ama AKP ve Başyüce bunları bilmez.
This comment has been removed by the author.
ReplyDelete