Sanat tarihçileri için biraz da işin ayrıntısına girelim.
Tepe akroterine
13 dilimli klasik bir palmet yaptık. Halis başladı, incesini Fatih
tamamladı. Köşe akroterlerine sağ ön ayağını kaldırmış birer grifon
düşünüyordum. Kabasını yanlış kestiğimiz için yapamadık. Onun yerine tepedeki
palmetin yarısını iki yana simetrik olarak yerleştirdik.
Alınlığın
üstüne iki katlı ve profilli sima güzel olurdu. Yanlış karar verdim,
çünkü sabırsızlık ettim. Oysa bu işte sabır şart. Alınlık şimdi biraz zayıf
duruyor. Geison'un (üçgen alınlığın alt çerçevesinin yani) üstünü ince
bir profille tamamlasak daha güzel duracaktı.
Gorgoneion kem gözden korur. Halk arasında
Medusa diye bilinir, her tapınağın üstünde vardır. Zeus’un kalkanında da Medusa
başı bulunur. Bizimkini Fatih yaptı. İtalyan Rönesansına ait güzel bir gravür
buldum, onu model aldık. Sonra patates kabuğu ve sirkeden oluşan bir bulamaçla
kararttık. Bence karartmak iyi olmadı. Takmaymış gibi durdu. Bıraksak iki-üç
yüzyılda kendiliğinden kararırdı zaten.
Medusa’nın
fonundaki spiral izleri canımı sıkmaya devam ediyor. Kâmil usta velonlayacaktı,
iskelenin en üst katına çıkmaktan korktuğu için devamlı işi salladı. Sonunda
yapılmadan kaldı. Ben de korkuyordum gerçi en üst kata çıkmaktan, insanın başı
dönüyor. Aşağıdan anlaşılmaz diye kendimizi avuttuk, ama bal gibi anlaşılıyor
işte.
Dentiller nedense tüm örneklerde hep tek
sayıda oluyor. 17 diye planlamıştım, son anda işçiliği azaltmak için 15’e
düşürdük. Önden iki santim kadar tıraşlayıp geisonun altında bir gölge hattı
oluştursak nefis olacaktı. Böyle bırakınca dişler sanki aşırı vurgulu oldular.
İki uçtaki bitimler de hayli amatörcedir.
Arşitravın fasciaları (sütun üstü
hizasındaki üç tane yatay çizgi) güzel oldu. Gözümü korkutan bir işti. Fırat
usta iki günde jilet gibi tertemiz çıkardı.
Soldaki antanın
başlığı nefis çıktı. Kâmil ustanın el işidir. Sağdaki maalesef çok çürük bir
yere denk geldi, kırıldı. Yama yapmak zorunda kaldık. Tüm yapıttaki tek
yapıştırma işi oradadır. Derin yatak açıp içeriden demirle bağladık.
Sola
evrensel dil olan Yunancayı, sağa Ermeniceyi yazmayı doğru buldum. Soldaki
kitabede ΣΗΒΑΝ ΕΠΟΙΗΣΕΝ ΜΝΕΜΟΝΕΥΣΑΤΕ, sağdakinde Շինեց Սէւան Նշանեան ի թվ ՌՆԿԲ յամի տն ՍԺԲ yazıyor. Fatih usta Ermenicenin
kavislerini vermekte epey zorlandı. Üç defa üstünden geçtik.
Sütun
başlıklarını Kâmil’le Serdar yaptılar. Kaba kesimi yamuk yumuk ve fazla dar
olduğundan tam istediğim boyutu tutturamadılar. Ekhinosta normal olarak
üç yumurta olması gerekirken ikiyle yetindik. Son gün benim zorumla abakusa
(boynuzların üstündeki incecik kademeye) ince bir kavis verdik. Uzaktan
anlaşılmıyor ama güzel oldu.
Sütun
gövdeleri aylarca uğraştırdı. Sağdakinin alt kısmı feci yamuk kesildi;
düzeltmenin imkânı yok. Gene de yukarıya doğru hafif bir entasis
(daralma) verebildik. Soldakinin doğal çatlağı beni o kadar endişelendirmiyor.
Kırılsa da bence güzel durur.
Sütun
ayakları biraz gelişigüzel yapıldı. Haddinden büyük bir plinth üstüne
oldukça oransız iki tane toros (dışbükey halka) yerleştirdik. Gereken
oyma ucunu İzmir’den bir türlü getirtemediğimiz için aradaki trokhilos'u
(içbükey halkayı) doğru dürüst açamadık. Klasik Efes tarzı yapsaydık halbuki üç
toros iki trokhilos işlememiz gerekirdi.
Antalara
belki ince birer kaide yaparız diye alt kısmını kaba kesip bırakmalarını
istemiştim. O iş de öyle kaldı. İki tarafta bayağı çirkin birer basamak, gözü
yormaya devam ediyor.
Sol antanın
sol yanağında kesilmeden kalan yeri hiç söylemiyorum bile.
*
İçeride
daha epeyce yapacak iş var. Peyderpey olacak. Kâmil usta ayrılırken çok
duygusallaştı, haftaya geri geliyorum dedi. Ama ben yoruldum. Para da bitti.
Belki yaza bir hamle daha yaparız.
Yapılacak
işler: Portikonun tavanı düzeltilecek, kaset doğrama yapılacak. Çok iş
çıkarmazsa her kasetin ortasına birer çiçek de yaptırmayı düşünüyorum.
Kapı ve
pencere detayları işlenecek. Kapının üstüne akanthus yaprağı yapılacak. İki pencerenin altına alçak kabartma birer grifon oyulacak.
Sol cepheye figüratif bir kabartma yaptırmayı
düşünüyorum. Belki bir grup zırhlı Pers askerine karşı, bedenini arkaya doğru
eğmiş, silahsız ve çıplak bir figür olabilir. Bıyık da yapar mıyım bilmem.
Kellayı daha oymadık. O kadar masrafa şimdilik
girmek ister miyim, ondan da pek emin değilim.
*
Koruma Kurulundan arkeolog veya sanat
tarihçisi arkadaşlar merak edip gelirse, onlara daha da ayrıntılı anlatırım
memnuniyetle. Yeter ki
alçakgönüllülükle ve dostlukla gelsinler. Devlet memuru olduklarını bir an için
unutsunlar.
1000 yıl sonra arkeologlar bunu bulunca şaşıracaklar, bir anlam veremeyecekler. Hangi tarz olduğu konusunda, amacı ve kimler tarafından yapıldığı büyük tartışma konusu olacak.
ReplyDelete