Tuesday, February 21, 2012

Yapımcının kılavuzu

Sanat tarihçileri için biraz da işin ayrıntısına girelim.

Tepe akroterine 13 dilimli klasik bir palmet yaptık. Halis başladı, incesini Fatih tamamladı. Köşe akroterlerine sağ ön ayağını kaldırmış birer grifon düşünüyordum. Kabasını yanlış kestiğimiz için yapamadık. Onun yerine tepedeki palmetin yarısını iki yana simetrik olarak yerleştirdik.

Alınlığın üstüne iki katlı ve profilli sima güzel olurdu. Yanlış karar verdim, çünkü sabırsızlık ettim. Oysa bu işte sabır şart. Alınlık şimdi biraz zayıf duruyor. Geison'un (üçgen alınlığın alt çerçevesinin yani) üstünü ince bir profille tamamlasak daha güzel duracaktı.

Gorgoneion kem gözden korur. Halk arasında Medusa diye bilinir, her tapınağın üstünde vardır. Zeus’un kalkanında da Medusa başı bulunur. Bizimkini Fatih yaptı. İtalyan Rönesansına ait güzel bir gravür buldum, onu model aldık. Sonra patates kabuğu ve sirkeden oluşan bir bulamaçla kararttık. Bence karartmak iyi olmadı. Takmaymış gibi durdu. Bıraksak iki-üç yüzyılda kendiliğinden kararırdı zaten.

Medusa’nın fonundaki spiral izleri canımı sıkmaya devam ediyor. Kâmil usta velonlayacaktı, iskelenin en üst katına çıkmaktan korktuğu için devamlı işi salladı. Sonunda yapılmadan kaldı. Ben de korkuyordum gerçi en üst kata çıkmaktan, insanın başı dönüyor. Aşağıdan anlaşılmaz diye kendimizi avuttuk, ama bal gibi anlaşılıyor işte.

Dentiller nedense tüm örneklerde hep tek sayıda oluyor. 17 diye planlamıştım, son anda işçiliği azaltmak için 15’e düşürdük. Önden iki santim kadar tıraşlayıp geisonun altında bir gölge hattı oluştursak nefis olacaktı. Böyle bırakınca dişler sanki aşırı vurgulu oldular. İki uçtaki bitimler de hayli amatörcedir.

Arşitravın fasciaları (sütun üstü hizasındaki üç tane yatay çizgi) güzel oldu. Gözümü korkutan bir işti. Fırat usta iki günde jilet gibi tertemiz çıkardı.

Soldaki antanın başlığı nefis çıktı. Kâmil ustanın el işidir. Sağdaki maalesef çok çürük bir yere denk geldi, kırıldı. Yama yapmak zorunda kaldık. Tüm yapıttaki tek yapıştırma işi oradadır. Derin yatak açıp içeriden demirle bağladık.

Sola evrensel dil olan Yunancayı, sağa Ermeniceyi yazmayı doğru buldum. Soldaki kitabede ΣΗΒΑΝ ΕΠΟΙΗΣΕΝ ΜΝΕΜΟΝΕΥΣΑΤΕ, sağdakinde Շինեց Սէւան Նշանեան ի թվ ՌՆԿԲ յամի տն ՍԺԲ yazıyor. Fatih usta Ermenicenin kavislerini vermekte epey zorlandı. Üç defa üstünden geçtik.

Sütun başlıklarını Kâmil’le Serdar yaptılar. Kaba kesimi yamuk yumuk ve fazla dar olduğundan tam istediğim boyutu tutturamadılar. Ekhinosta normal olarak üç yumurta olması gerekirken ikiyle yetindik. Son gün benim zorumla abakusa (boynuzların üstündeki incecik kademeye) ince bir kavis verdik. Uzaktan anlaşılmıyor ama güzel oldu.

Sütun gövdeleri aylarca uğraştırdı. Sağdakinin alt kısmı feci yamuk kesildi; düzeltmenin imkânı yok. Gene de yukarıya doğru hafif bir entasis (daralma) verebildik. Soldakinin doğal çatlağı beni o kadar endişelendirmiyor. Kırılsa da bence güzel durur.

Sütun ayakları biraz gelişigüzel yapıldı. Haddinden büyük bir plinth üstüne oldukça oransız iki tane toros (dışbükey halka) yerleştirdik. Gereken oyma ucunu İzmir’den bir türlü getirtemediğimiz için aradaki trokhilos'u (içbükey halkayı) doğru dürüst açamadık. Klasik Efes tarzı yapsaydık halbuki üç toros iki trokhilos işlememiz gerekirdi.

Antalara belki ince birer kaide yaparız diye alt kısmını kaba kesip bırakmalarını istemiştim. O iş de öyle kaldı. İki tarafta bayağı çirkin birer basamak, gözü yormaya devam ediyor.

Sol antanın sol yanağında kesilmeden kalan yeri hiç söylemiyorum bile.

*

İçeride daha epeyce yapacak iş var. Peyderpey olacak. Kâmil usta ayrılırken çok duygusallaştı, haftaya geri geliyorum dedi. Ama ben yoruldum. Para da bitti. Belki yaza bir hamle daha yaparız.

Yapılacak işler: Portikonun tavanı düzeltilecek, kaset doğrama yapılacak. Çok iş çıkarmazsa her kasetin ortasına birer çiçek de yaptırmayı düşünüyorum.

Kapı ve pencere detayları işlenecek. Kapının üstüne akanthus yaprağı yapılacak. İki pencerenin altına alçak kabartma birer grifon oyulacak.

Sol cepheye figüratif bir kabartma yaptırmayı düşünüyorum. Belki bir grup zırhlı Pers askerine karşı, bedenini arkaya doğru eğmiş, silahsız ve çıplak bir figür olabilir. Bıyık da yapar mıyım bilmem.

Kellayı daha oymadık. O kadar masrafa şimdilik girmek ister miyim, ondan da pek emin değilim.

*

Koruma Kurulundan arkeolog veya sanat tarihçisi arkadaşlar merak edip gelirse, onlara daha da ayrıntılı anlatırım memnuniyetle. Yeter ki alçakgönüllülükle ve dostlukla gelsinler. Devlet memuru olduklarını bir an için unutsunlar.




1 comment:

  1. 1000 yıl sonra arkeologlar bunu bulunca şaşıracaklar, bir anlam veremeyecekler. Hangi tarz olduğu konusunda, amacı ve kimler tarafından yapıldığı büyük tartışma konusu olacak.

    ReplyDelete