"Halkın bir kısmının dini inancına dil uzatmak"tan mahkum olup bir yıl üç buçuk ay ceza almama yol açan meşhur yazı budur. Dini duyguları hassas olan okurlarda alerjik reaksiyonlara yol açabilir.
Yazı Eylül 2012'de Mısırlı Hıristiyan kökenli bir film yapımcısının İslam peygamberine dair Kaliforniya'da çektiği saçma sapan filmin doğurduğu infial günlerinde yazılmıştı.
Korumasız kişi veya grupların saldırıya uğramasına, ya da saldırıya uğrama korkusuna kapılmasına yol açacak şekilde onları aşağılayan, temel vatandaşlık haklarını sorgulayan ve onlara karşı şiddeti teşvik eden söylemlere “nefret söylemi” denir.
Nefret söyleminde suç sayılan şey nefret olgusu değildir. İnsanların diledikleri şeyden ve kişiden nefret etme hakkı saklıdır. Çirkindir belki, ayıptır, günahtır, ama suç değildir. Suç olan şey nefretin, nefret konusu olan kişi veya zümreye karşı saldırı, yağma ve her çeşit hak ihlali doğurabilecek nitelikte olmasıdır.
Mesela Paris’in meydanında “Fransızlar şöyle böyledir, hepsini kesmeli” diye konuşmak nefret suçu değildir, çünkü bir hak ihlali sonucunu doğurması ihtimali yoktur. Ama “bütün zenci seyyar satıcılar hırsızdır, bunları sınırdışı etmeli” demek, eğer gerçek bir düşmanlık ve saldırı eğilimi doğurma olasılığı varsa, nefret suçu oluşturabilir.
Yahudilerin küçük bir azınlık olduğu X ülkesinde mikrofonu kapan cami hocasının “Yahudiler şöyle menfur bir ırktır, bütün kötülüklerin ardında onlar vardır, kitapları da zaten sahtedir” diye kusmuk saçması, klasik bir nefret suçu örneği oluşturur. Aynı ülkenin başbakanının, “teröre” karşı duyarlığın şiddetle pompalanmış olduğu bir ortamda, muhalif bir partinin üyelerini teröristlikle suçlayarak onları terör örgütüne katılmaya davet etmesi, tartışma götürmeyecek netlikte bir nefret suçu vakasıdır.
Buna karşılık, bundan yüzlerce yıl önce Allah’la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. “İfade özgürlüğü” denilen şeyin, adeta anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda asgari duyarlığa sahip insanların, yok senaryosu kötüydü, yok kamerası ilkeldi, yok yapımcısı yamuk tipmiş diyorlar gibi eften püften bahanelerin ardına saklanmadan, bu konuda net ve güçlü bir tavır almaları gerekir.
Yoksa birileri bu konuyu bahane edip bu memlekette fikir özgürlüğüne de, internet özgürlüğüne de ölümcül darbeyi vurmaya hazırlanıyor gibi geliyor bana.
İslam peygamberini kabul etmediğinizi tahmin edebiliyorum. Ancak bu durum ona inanan insanlara karşı saygısızlık yapmanızı meşrulaştırmaz. İfade özgürlüğü hakkındaki hassasiyetinizi ifade etmek için Hz. Muhammed'i "bundan yüzlerce yıl önce Allah’la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideri" şeklinde nitelemeniz sizin inancınız açısından sorun olmayabilir. Ancak bu tanımlamadan rahatsızlık duyan insanların duygularını hesaba katmanız yakışırdı. Bu durumda, mensubu olduğunuz cemaate karşı aşağılayıcı ifadeler kullananlarla maalesef aranızda bir fark görünmüyor. "Benim gibi olmayanın ne hissettiği önemli değil, istediğimi söylerim" bakış açısının çok sağlıklı bir ifade özgürlüğü kriteri olduğunu düşünmüyorum.
Üzüldüğümü ifade etmek istedim.
Sevan bey evrenin yaratıcısı yüce tanrı ile bir adamın kontak kurduğunu iddia etmesini küfür olarak görüyor.
Bu gayet normal
Öncelikli olarak şunu belirteyim ben ateistim, bir ateist olarak dinlere dair düşüncelerimi tahmin edebilirsiniz. Dinlerin eleştirilmesinin ve belli ölçüler içinde herhangi bir din hakkında mizah yapılabilmesinin kesinlikle özgürlükler kapsamında olduğunu düşünüyorum, bu konuda sizinle aynı fikirdeyim.
Aynı fikirde olmadığım nokta şu: Nefret olgusunun suç sayılabilmesi için düşmanlık, saldırı, yağma gibi hak ihlallerine neden olması gerekir diyorsunuz, evet haklısınız. Peki sizce İslamiyet'e yönelik nefret sizce düşmanlık ve saldırıya neden olmadı mı? Örneğin Irak'ta ve Afganistan'da ABD'nin gerçekleştirdiğin sistematik katliam, yargısız infaz ve işkencelerde özellikle neoconların, evangelistlerin İslam'a dönük nefretlerinin payı olmadı mı?
İslam'a yönelik nefret olgusunun gayet açık bir şekilde düşmanlığa, saldırıya ve hak ihlallerine dönüştüğü yadsınamaz bir gerçektir diye düşünüyorum.
Ama A) Amerikada değil Türkiyedeyiz. BURANIN gündemi beni daha çok ilgilendiriyor. Ve burada Müslümanlara yönelik sistemli katliam, yargısız infaz ve işkence ihtimali görmüyorum.
B) Müslüman kişi ve toplumlara karşı nefret söylemi ile onların batıl inançlarına yönelik istihza arasında uçurumlar kadar fark vardır. Batılı giderme çabası bir ilgi ve sevgi ifadesi de olabilir pekala.
Bana şöyle geliyor, eğer bir söylem, söyleyen kişinin dostlarına/grubuna tehdit unsuru oluşturuyorsa, bu nefret söylemine giriyor. Söylenen sözde birileri için bir tehdit varsa, mesela, 'bütün kötülüklerin arkasında Yahudiler vardır' sözünden, birileri için "demek ki fakirliğimin, başarısızlığımın sebebi Yahudilermiş, Yahudileri dövelim" algısı çıkabilir. 'Yahudiler benim başarımı, mutluluğumu tehdit ediyor' algısı, "buna karşı birşey yapmalıyım" dürtüsünü doğurur.
"Zenciler aptaldır, medeniyet kuramamışlardır" demek ırkçıdır ve saçmadır, ama nefret söylemine girmez. Çünkü zencilerin zeka seviyeleri ya da medeniyet kurma yetileri bizi, ya da bir ABD'li WASP'ı bağlamaz, bu fikirden yola çıkarak bir eylem yapmaya/had bildirmeye kalkmaz kimse. Ama "Zenciler uyuşturucu satıyor, hırsızlık yapıyor, bacımıza tecavüz ediyor" derseniz, o zaman, normal bir Amerikalı buna bir dur demek isteyip, tepki göstermek isteyip, toplaşıp zencileri dövmeye, öldürmeye başlayabilir.
'Müslümanların inandıkları şey yanlıştır, saçmadır' demenin, Müslüman olmayanları tehdit eden bir yanı var mı? "1400 sene önce yeni bir şeye inanmaya başlayan Araplar, örgütlenip diğer Arapları da, inandıkları şeye inanmaya zorladı, inanmayanı da kesti biçti" demek, kim için tehdit oluşturabilir? Kimsenin yaşamına bir tehdit yoktur bu sözden. "Türbanlı kadınlar üniversitelerde, dinlerini yaymaya çalışıyor, türbansız kadınları rahatsız ediyor" sözünde bile daha büyük bir tehdit ve nefret söylemi var. 'Kızlarımızı rahata kavuşturabilmek için, türbanlıları üniversitelerden defetmeliyiz' algısı oluşabilir.
Ama yine de olaylar çıkıyor. Olayları kim çıkartıyor? Hayır, filmi izleyip, Müslümanlar'dan nefret edip, 'gelin arkadaşlar bir kaç Müslüman keselim' diyen Hristiyanlar değil. Olayları Müslümanlar'ın kendisi çıkartıyor. Peki tehdit nerede?
Bazı Müslümanlar kendilerine filmden bir tehdit algılıyorlar. Bu, inançlarına, kişiliklerine, belki de varoluş sebeplerine bir tehdittir. 'Ya benim inandığım şeyler doğru/kutsal değilse, ya bu çekimi/kurgusu kötü filmde inandığım şeyin tarihi ile ilgili bilgiler gerçekse, ya peygamber dediğim adam zevk düşkünü bir adammış ise' diyor bazı Müslümanlar'ın iç sesi. 'O zaman hayatımı adadığım bütün şeyler yalanmış, hayatımın anlamı yokmuş, hayatımı zorluklarla (oruç tutarak, zina yapmayarak, masturbasyon yapmaktan bile şüphe duyarak, içki içmeyerek) boşuna, boşa harcamışım' diye düşünerek tehdit hissediyor. Bu film onların cennete ulaşma algısını tehdit ediyor.
Ama birilerinin "kendileriyle ve gerçekleriyle/bildikleriyle yüzleşmesinden" doğan bir tehdit, gerçek bir tehdit sayılmaz. Hatta tam tersi, bir 'yardım eli' niteliği taşır. Böyle bir tehdit belki bazı Müslümanlar'ı silkeleyip, bazı tarihi/siyasi bilgileri onlara tekrar düşündürtebilir.
Sonuç olarak, tehdit yoksa nefret suçu yoktur. (Bu filmde de kimseye tehdit yoktur.) Güvensiz, samimiyetsiz, iki yüzlü ya da bağnaz insanların kendi 'iç/düşünsel çekişmelerine' sebep olacak bir tehdite ise, zaten tehdit denmez, dense dense belki "lütuf" denir.
3. paragrafta "....eğer gerçek bir düşmanlık ve saldırı eğilimi doğurma olasılığı varsa, nefret suçu oluşturabilir." diye yazmışsınız. Çoğunluğa karşı nefret söyleminde bulunmanın suç olmadığını, azınlığa karşı nefret suçu işlenebileceğini iddia etmişsiniz. Bu tip ayrımlara gitmek, nefret suçlarına meşruiyet kazandırmıyor mu? Ne azı ne çoğu bu tip lafları kullanmasa, hiç olmazsa aydınlar bunu arzulasa, vurgulasa daha iyi olmaz mı?
Sadece "iyi çocukların" düşünüp konuşabildiği bir dünya ne feci bir yer olur!
Herkese rağmen kişinin kendi bildiği doğruları söylemesi ve yapması hoş bir özelliktir. Ama ben yine de bu işi iyi çocukların yapmasını tercih ederim:)
Optimum ortak nokta dediğiniz şey aynı zamanda bir orta noktayı da işaret ediyor. Bu da sizin de o orta noktaya yaklaşmanızı gerektiriyor. Tıpkı size ve size dair her şeye hakaret etmeyi bir misyon edinmiş nefret suçlusu insanların da, o ortak noktaya gelmesini gerektirdiği gibi.
"En büyük yahudi düşmanı, yahudinin kendisidir." diye bir laf vardır. İnsanların sahip oldukları dinleri izah etme biçimleri de o dine en büyük zararı getirebiliyor. İşte sizin ifade özgürlüğünü izah etme biçiminiz de, tıpkı dinlerini korudukları iddiasındaki islamcılar gibi ifade özgürlüğü kavramına zarar getirebiliyor.
Dünyada suların durulduğu, sadece iyi insanların olduğu bir zaman dilimi olmayacak tabiiki. Bu yüzden dünya size göre harika bana göre hala feci bir yer. İnsanın varlığından daha değerli bir şey yok. Ve bu değerli varlığın kendi düşündüğü ve inandığı şeyin hep daha üstün ve ileride olduğunu zannetmek gibi bir hastalığı var. Size yazan onca insanın yaptığı gibi. Sizin yaptığınız gibi. Evet evet benim de yaptığım gibi. Ama ben yine de iyi çocukların ifade özgürlüğünü savunma biçimini seviyorum. Onlar, ortak değerlere işaret eden insanlar benim için.
İşte bu bahsettiğiniz ifade özgürlüğü ile ilgili ruh halinin güvercin tedirginliği ile konuşan üslubu sevdim ben. Ve söylediklerinizden hoşlanmasam da, sizin için de benim gönlümde böyle bir tedirginlik uyanıyor.
Siz buna bu uğurda susmam diyerek karşılık veriyorsunuz. Evet susmayın, sonuna kadar savunun ne savunacaksanız, ama bunu hakaret ederek değil farklı bir üslupla yapabilirsiniz. Başkalarının kendini nasıl tanımladığı, ve nelerden rahatsız olduğunu ifade etmesi üzerinden ifade özgürlüğü yerine kendinizi tanımlarken ifade özgürlüğü kavramını savunmanız daha yapıcı gözüküyor.
Umarım açtığınız bu tartışma o ortak nokta için size ve okuyanlara biraz daha yol katettirir.
İfade zenginliğiniz aşikar. Ben yine de sizi iyi çocukların safına davet ediyorum. Türkiyeli ve ermeni olduğunuz söyleyerek türklere hakaret etmediğinizi ve nefret suçu işlemediğinizi, bu topraklara en az türkler kadar ait olduğunuzu bıkmadan anlatmanızı, insanların birbirlerinin gönlünü kırmayı değil yapmayı tercih etmelerini vs.
İnsanların kendilerini dilediği gibi tanımlama hakkı olduğunu, dilediği gibi yaşama hakkı olduğunu, başkalarının dini ve fikri dayatmalarını tekrar etmek zorunda olmadığını ısrarla anlatmalı.
Evet iyi çocuklar sıkıcı, kötü çocuklar daha çok reyting alabiliyor:)
nefret suçlarında da elverişlilik ölçütü vardır. sevan bey'in azınlık - çoğunluk ayrımı da nefret suçlarının doğasında olan bir ayrımdır. türkiye'de "müslümanlar kötüdür, islamiyet yok edilmelidir" derseniz nefret suçu oluşmaz, avrupa ya da amerika'da oluşur. çünkü söylem fiile türkiye'de uymaz. elverişliliği yoktur. azınlığın çoğunluğu linç etme ihtimali yoktur çünkü...
Cennet ehlinin o kadar koyunlaşmayı kabul etmesi ne acı!
Oysa hakikat yolundaki vicdanlar uykuya yatmış değil, insani vicdani akli medeni uyanıklık içindedirler.VE büyük toplulukların inançlarına tecavüz ve hakaret etmeyecek kadar seviyelidirler.
Aslında koyunluk körü körüne inkardan başkası değildir.
Bu arada, bir kısım dinci-cemaatci çevreler, (dindar diyemiyorum çünkü bu insanların neye inandığını pek çözemiyorum) Türkiye gibi demokratik bir toplumda Atatürk'ün eleştirilebileceğini savunurken, ve Atatürk hakkında çıkan aşağılayıcı yazılar mahkemelerde takipsizlikle sonuçlanırken, aynı tür yazılar peygamberleri için de yazıldığında bunu kaldırmak zorundalar...
Yazınıza başka bir bakış açısı getirmek isterim.
Öncelikle belirtmeliyim ki, İslam dinine mensup olmayan her kişinin, o dinin peygamberi olan kişiye bakış açısı yazınızda ifade ettiğinizden daha başka türlü olmayacaktır. Ancak, dediğiniz gibi fikir ve ifade özgürlüğünde sınırımız nedir? Bu konuda ortak bir payda da buluşulmasını ben imkanlı görmüyorum. Çünkü insanoğlu'nun fikir ve sözlerini şekillendiren sadece analitik düşünebilme yetisi de değildir. İfade edilmek istenen her söz ve fikirde muhakkak duygular yüklüdür. özelde bu karşı tarafı yaralama ve incitmeye kadar gidebilir.
Yazınızdan yola çıkarak söylemek gerekirse, bu yazınızın yıpratma ve aşağılama duygularıyla yazılıp yazılmadığını bilemeyiz. Siz bu duyguyla yazmamış olabilirsiniz fakat, bu duyguyla yazan ve konuşanlar açısından durumu nasıl ele almamız gerekir?
Bana son derece makul bir ayırım gibi görünüyor. Tek tek vakalarda "zarar görme ihtimalinin" varlığı ve ölçüsü tartışılabilir tabii. Ama prensip gayet net ve doğru.
Binaenaleyh, tenkitten zarara uğraması sözkonusu olmayan, yüzlerce yıl önce vefat etmiş birine yöneltilen eleştiri veya alayın nefret suçu kapsamına alınması abesle iştigaldir.
İlgiye doyamayan bir dahi çocuk çıkıntılığındasınız maalesef.
İnsan ilişkilerinde usul, üslup esastan önce gelir.Sizi pohpohlayanların gazına geliyorsunuz gibi,yanlıştasınız kanımca ve sorumsuz davranıyorsunuz (en azından o iki şeker bebişinize karşı).
Uslüp dedim ya size iki örnek vereyim naçizane olarak;
1) İsa,2 bin yıl önce yaşamış babası belli olmayan, işsiz güçsüz bir avare yahudiydi,sayıklayıp gezerdi(haşa),fakirdi bundandır en azından kendine manevi menfaat temini için tanrı'nın oğlu olduğunu uydurdu.o inandığı,çok sevdiği tanrı bile onu çarmıhta yüzüstü bıraktı, yüzüne bile bakmadı...
şimdi böyle bir söylem, böyle bir üslup doğru mudur sizce? ve hristiyanları incitmez mi?
ya da
2) Marks; ömrü boyunca baba parası yemiş, tek bir gün çalışmamış, oturduğu yerden sallayıp durmuş, kendini beğenmiş bir sıradan teorisyendi.. desek.
marksistler bozulmaz mı?
Dikkat etmek lazım, güzel kardeşim.
Saygı ve sevgilerimle.
( Ayrıca size karşı gösterilen nefret ve linç dilini de sonsuz kınıyorum.)
İlgiye doyamayan bir dahi çocuk çıkıntılığındasınız maalesef.
İnsan ilişkilerinde usul, üslup esastan önce gelir.Sizi pohpohlayanların gazına geliyorsunuz gibi,yanlıştasınız kanımca ve sorumsuz davranıyorsunuz
Yukarıdaki yorumunuz eminim Sevan Bey'in ve birçok başkasının hoşuna gitmemiştir belki de incitmiştir. Ama hakaretlerle hedef göstermediğiniz sürece sizin 'İfade özgürlüğünüz' benim canımın sıkılmasından daha önemlidir değil mi.
Ama siz zaten 'nefret söyleminden' değil de üsluptan ve nezaketten dem vuruyorsanız kendi yazınızı alıcı gözle bir daha okuyun derim. Evet, 'dikkat etmek lazım'.
Bir inananın inancı, başka birinin "yakıştırması" ile incinebilir mi?
"O zaman kimse konuşmasın, inananlar zarar görebilir" demek lazım gelmez mi?
Eğer öyle ise, inanç kişisel değil toplumsal bir olgudur ve sadece iktidara gerekçe yaratmaya yarar demek durumunda kalırız.
Kendimin Nisanyan'in yazisindaki Muhammed tasvirini soyleme hakkimi savundugum gibi, senin, verdigin iki ornegi (ya da inanmayanlara dair benzer tondaki herhangi bir tasviri) soyleyebilme hakkini da savunacagim.
Sevgiler.
Nefret suçu denilen şey bence saçmalıktır. İçten içe hepimiz bir şeylere nefret duymuyor muyuz, bunu ifade edince mi sıkıntı oluyor. Şiddet yoluna başvurmadıkça bence herkes istediğini söyleme hakkına ve yazma hakkına sahiptir. Daha geçen gün twitter'da #başbakanınsoyadıatatürkolsun etiketi altında Atatürke ingiliz piçi diye yazan gördüm, birisi mahkemeye başvurup (üstelik kanunu da var) bu twit sahibini hapsettirsin mi? Bence ettirmesin, onun fikridir, söylesin ama başka biri de Muhammed'e laf edince kimse bağırmasın, sakın bana ikisi aynı şey demeyin buz gibi aynı şey.
Sevan Bey yanlış bir şey söylememiş ama ne yazık ki bunları söylemek için hala yanlış zamandaymışız gibi görünüyor. Yine de tam zamanıdır deyip söyleyebilen yürekli aydınlara bravo. Çoğunluk her şeyin sahibiyim, geri kalan hiç bir söz edemez diyorsa orada demokrasi yoktur.
"Benim söylemim, sadece beni bağlar." diyebilir, işin içinden çıkabilirsiniz. Fakat bunun pratikte henüz hiç bir zaman böyle olmadığını özümseyebilmiş olsaydınız, fikir hürriyetinizin bu mecradaki sınırlarını, bu çağda, bu düşüncenizi bu şekilde dile getirmeyecek şekilde çizerdiniz diye düşünüyorum. Neticede bir masum insanın canının yanmasına değmeyecektir bu çıkışınız.
Ayrıca "fikir hürriyeti" ise bile bu söyledikleriniz, inanan insanların hassasiyetleriyle "dalga geçmek", meşhur spagetti canavarına bile inanıyor olsalar, etik değildir; aydın olarak tanımlanan bir kişiye de, benim kanımca asla yakışmaz.
Bir insanin tuttugu futbol takimiyla dalga gecilebiliyorsa tuttugu peygamberle de dalga gecilebilir.
Bu hocanın konuşmasına "kusmuk saçmak"deyimini neden eklediniz? Oysa ki ders niteliğinde bir yazı başlatmıştınız.
Saygılarla
Dalga geçmek meselesine gelince, yazıda dalga geçmek, alay etmek olarak tanımlanabilecek hiçbir şey olduğunu düşünmüyorum. İslam peygamberi Muhammed, bir Arap lider değil midir? Hayatıyla ilgili yazılanların ortaya koyduğu gibi zenginliği, kadınlarla ilişkisi ayyuka çıkmamış mıdır? Göz koyduğu kadına sahip olabilmek için bile ayet yazmamış mıdır? (Bu arada ihtiyaca binaen yazılan ayetler, sadece bir kadını elde etmeye yönelik olmakla sınırlı da değildir. Zaten kadını olan birinin yediği naneyi örtbas etmek için de çıkarılmış ayet yok mudur?)
Muhammed'in yaşadığı dönemde, insan toplumlarındaki politik, ekonomik mücadele, egemenlik sahibi olma mücadelesi, siyasi mücadele din kisvesi altında yapılmaktaydı. Dolayısıyla insan toplumlarının geçmişinde yer alan ve peygamber olarak nitelenen her bir kişi, dönemin siyasi önderleridir.
Bu gerçekler acı olabilir! Ama acıyı tatmadan da gözlerin, dahası zihnin açılması mümkün değildir!!!
Genel hatları ile yazınıza katılmak istediğimi evvela belirtmek isterim. Çok önemli bir konuyu çok hassas bir örnekle işlemişsiniz. Ve tam da noksanına değinmek istediğiniz guruhtan tepki alıyorsunuz. Ben Hz.Muhammed örneğindeki tasvirinizle hemfikir değilim ama bu sizin o şekilde tasvir etmenizin önüne geçme hakkı vermiyor bana. Ne zaman ki Hz.Muhammed'in dediğiniz gibi biri olduğunu insanlara kabul ettirmek için dayatmalarda bulunur, kabul etmeyenleri ötekileştirirsiniz işte suç o zaman başlar.
öncelikle bu cesur yazınız için tebrik ederim.nacizane bir kaç cümle eklemeden edemedim. empati yoksunu haline gelmiş islam aleminin, en kutsal benimki düşünceli tahammülsüz mensupları. http://www.youtube.com/watch?v=WLKk00OYKhU bu linkte yer alan videoda isa peygamber bir gay olarak, sokaklarda donla gezip şarkı söylüyor. videoyu açtığınızda(video hala açılıp izlenebiliyor) "aa bunu izlemiştim ben" diyeceksiniz. bir dönem profilinde paylaşmayanı dövüyorlardı. hepimiz ekledik kahkahalarla izledik. kutsal değerlere bu kadar sahip çıkan bir müslüman çıkıpta ne yapıyorsunuz demedi, ayıptır, saygısızlar demedi. işin asıl ilginç tarafı, bu video yine hristiyan ülkelerin birinde yapıldı ve hiçbir hristiyan da çıkıp, bişey demedi. şimdi bir film yayınlandı ve islam alemi ayaklandı, şimdi yapılana islam alemi bu tür şeylere duyarlıdır mı diyelim, ikiyüzlülük mü ?
ne zaman ki bir puta, budaya,alevi kutsalına, diğer dinlerin kutsallarına aynı duyarlılığı gösterirsin, o zaman çıkar, bu ifade özgürlüğü değil dersin, aynı duyarlılığı beklersin.ya da yazının özü olan şeyi kavrar, sadece nefret edersin, ama nefret söylemleri kusup, nefret suçları yaratmazsın.
Neden derseniz. Yukarıda neoconların yaptıkları ile ilgili görüş bildiren bir arkadaşa
"A) Amerikada değil Türkiyedeyiz. BURANIN gündemi beni daha çok ilgilendiriyor. " şeklinde başlayan bir yazı ile cevap vermişsiniz.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.) 'a Türkiye gündeminde ifade özgürlüğü kapsamına girecek şekilde hakaret vb. gibi şeyler yapılmıyor.
Bu olaylar ABD'de ve Danimarka'da patlak verdi. Siz ya adam gibi lafınızın arkasında durup Türkiye dışında gelişen gündemleri buraya taşımayın. Ya da ateis olan arkadaşın yazmış olduğu yazıya "Türkiye gündemi beni ilgilendiriyor ABD gündemi değil" diyerek cevap vermeyin.
Sonuç olarak insanların ifade özgürlükleri ile ilgili yorum yaparken insanların inançlarını kendi inançsızlığınızla harmanlamadan yazı yazarsanız, insanlar o zaman asıl ifade etmek istediğiniz şeyleri anlamış olur. Ve siz de bu şekilde İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.) 'ın üzerinden prim yapmaya çalışan bir zavallı konumuna düşmezsiniz.
Belki o zaman daha takdir edilen bir yazar da olabilirsiniz.
@HSelcukeren
Yazınızı okudum ve bir kaç noktaya katılmadığımı söylemek isterim
Öncelikle " söylem bir sonuç doğuracaksa nefret suçudur, doğurmayacaksa değildir" gibi bir önermeye kesinlikle katılmıyorum. Bu söylediğiniz bana göre " çamur at, yapışmazsa izi kalır" deyiminin bir basamak alt versiyonundan başka birşey değil.
İfade özgürlüğü diye birşeyden bahsedeceksek söylevlerin bağlayıcılığını da savunmalıyız. İnsanlar ağızlarından çıkan her şeyden sorumludur. Şimdi sırf kimse ses çıkaramaz bir sonuç ortaya koymaz diye her hangi birinin, Paris'in ortasında "Fransızların allah belasını versin" diye bağırması kesinlikle Fransız milletine karşı işlenmiş bir nefret suçudur.Cezalandırılmıyor olması da suç olmamasından değil, böyle ucuz bir tartışmayı muhatap almamalarından olsa gerek. Kısacası muhatapların zarar görmemesi, bir söylemin nefret suçu olmadığının delili olamaz ve sırf söylenenler bir tepkiye yol açmadı diye nefret suçu olmaktan çıkarılamaz. Bu azınlığın haklarına tam anlamıyla tecavüz demektir.
2.si bir arap lider diye bahsederek kendi görüşünüzce " ifade özgürlüğü" olarak addettiğiniz davranışınızın sizin düşüncenize göre ifade özgürlüğü olabilmesi için, aynı şekilde Hristiyanlığın, Museviliğin,Budizmin, peygamberlerine ya da liderlerine de aynı uslubu kullanmanız gerekirdi. Bunu yapmıyor olmanızın sebebi " sadece Türkiye gündemine yönelik " gibi bir cevapla açıklanamaz çünkü nefret suçu evrenseldir.
son olarak "yüzlerce yıl önce vefat etmiş birine yapılan eleştirilerin nefret suçu kapsamından alınması abesle iştigaldir" önermeniz, Türkiye'de " Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. " yasasının dolaylı yoldan iptalini önerme yoluna gider, nasıl bu ülkede kimse Atatürk'ün anısına hakaret ve eleştiride bulunamıyorsa, sırf inanmadığı veya desteklemediği için kimsenin kimseye yıkıcı eleştiri yapma hakkına sahip olmadığını düşünüyorum. Bir insan öldü diye arkasından saydırmak zaten vicdan ve ahlak sahibi insanların yapacağı bir davranış değildir
Ayşe ATALAY
Kısacası,kutsal saydığına saygı duyulmasını istiyorsan,sende başkasının kutsalına syagı göstereceksin,ya da kutsalın göreceli olduğunu kavrıyacaksın.
Twitterdaki yorumları okuyunca çok ağır, hakaretamiz bir yazı yazdığınızı düşünümüştüm ama görüyorum ki yazdıklarınızın eksiği var fazlası yok. Tabii müslümanların Muhammed'in sakalının bir kılına (o kılın ona ait olduğu da şüpheli ya neyse) yahut ona ait bir ayak izine (o da nasıl bir ayaksa 60 numara felan olmalı) bile nasıl taptıkları (aksini iddia etseler de bence bu şeyler karşısındaki tutumları bir putperestin bir puta karşı tutumundan farklı değil) düşünülürse bu yazıya bu kadar tepki verilmesi çok normal.
Size şimdiden geçmiş olsun. Lütfen şu sıralar kendinize dikkat edin ve lütfen doğru bildiklerinizi yazmaya devam edin.
Saygılarımla...
Bu paragrafı okuyunca şöyle bir şey aklıma geldi. Dünyada birçok kişi için annesi kutsaldır ve çoğu kişi annesini çok sever. Ama dünyada sevmeyen, annenin kutsallığına inanmayan birileri de olabilir. Bu kişiler çıksa anneler için kendi düşündüğünü ileri geri söylese, annesini sevenler ne düşünür, ne hisseder? Burada yaptığınızın da hiç bir farkı yok bana göre. Hele ki düşünce ve ifade özgürlüğü derken başkalarını incitmemek en öncelikli şart olmalıysa ve zaten özgürlüğün altında başkalarının haklarını ihlal etmemek, incitmemek varsa? Birini incitmekten kasıt sadece fiziksel manada mıdır? Zira o paragrafta yazılanlar beni inanılmaz derecede incitti. Kaldı ki burada o kişiye yürekten inanan çok büyük bir çoğunluktan bahsadiyoruz.
Yazdıklarımdan O'nun için uygulanan şiddeti onayladığım gibi bir anlam çıkmasın. Eğer O yaşasaydı da böyle bir tepki verilmesini asla istemezdi. Zaten en büyük hata O'nu ve İslam'ı şiddetle özleştirmekle yapılmaktadır. Kendini Müslüman olarak tanımlayan kendini bilmezlerin yaptıkları maalesef tüm Müslümanlara yakıştırılmaktadır. Siz aksine inanabilirsiniz ama bunu dile getirirken biraz daha hassas olmanızı beklerdim. Size göre yüzyıllar önce ölmüş birinden bahsederken onu gerçekten sevenlerin duygularını da hesaba katsaydınız keşke.
Bu haliyle yazınız, kaş yapayım derken göz çıkarmaya iyi bir örnek olmuş.
Ben yazınızın ana temasına katılıyorum. "Hakaret edersen süreriz seni şerefsiz!" tonundaki insafsız ve tutarsız eleştirileri de hayretle izliyorum.
Size yönelik "eleştirmenler"in dikkate alınacak bir tarafı yok. Hakaretamiz eleştiriler yapanların çoğu; Ahmediye, Bahailik, Alevilik ya da Zerdüştlük gibi din ve mezhepler konusunda sizin İslam hakkındaki düşüncelerinize benzer düşüncelere sahipler ve bunu sıkça "ifade" ediyorlar (ya da konumuz açısından, edebiliyorlar)... Ayrıca siz "kimilerinin kutsalı" olan Mustafa Kemal için "kudurmak" ve "terminatör" ifadelerini kullandığınızda, bugün sizi eleştiren muhafazakarların çoğunun hiç de kaşları çatılmıyordu...
Buna rağmen, ben sizin pratiğinizi teorik yaklaşımınızla tutarsız buluyorum. Bir Ermeni olarak sizin yazdıklarınız hem size hem de genel olarak "Ermeniler"e yönelik nefreti kabartıyor ve suç işlenme ihtimalini arttırıyorsa, tam da sizin çizdiğiniz sınırı dikkate alarak, o zaman sizin de ifade özgürlüğünüzü daha özenli kullanmanız gerekir bence.
Umarım sonraki yazılarınızda bu noktayı dikkate alırsınız.
Selamlar,
Faruk Ekmekci
Nefreti suç haline getiren şey zulüm ve sarara yol açma olasılığıdır.
Bunu anlamak o kadar zor mu Allah aşkına?
dolayisiyla duyarli olamnin daha kritik oldugu, ve kistaslarin cografi temelli olamayacagi bir zamanda yasiyoruz.
Birincisi, kimin güçlü kimin zayıf olduğunu ölçemezsiniz, bunun subjektif olduğu durumlar olacaktır. İkinci, bunlar değişkendir, bugün güçlü olan yarın zayıf olabilir. Üçüncüsü, bu adaletli görünmüyor, yani "falancalar şöyle diyebilir, filancalar diyemez" diye bir ilke koyuyorsunuz.
Bence bunun üzerinde daha düşünmek gerek. "Nefret suçu" kavramını ifade özgürlüğü açısından baskı kurmaya çok elverişli görüyorum. Mesele "zarar vermek"se, zayıf olanın da nefreti gayet zarar verebilir.
%99'unun müslüman olduğu söylenen bir toplumda islama karşı nefret suçu işlenebileceğini iddia etmek saçma zaten. Dinlerini eleştiri üstü tutmak için bu kavramı istismar ediyorlar. Nefret etmenin kendisini suç gibi gösteriyorlar. Oysa inanmayan herkesi cehennemde yakmayı salık veren bir dinin kendisi nefret doludur en başta. Suç olsaydı, en büyüğü yine islamda olurdu. Doğruya doğru!
Öte yandan, müslümanlara laf etmekle inanca laf etmek de farklıdır. 1400 sene önce yaşamış bir adam hakkında istediğimiz gibi konuşuruz. Bu, nefret suçu kapsamına girmez. Ama buna mukabil, müslümanlar ayaklanıp insanları öldürmeye başlarsa, işte bu noktada kendileri -peygamberlerine laf eden herkese karşı- nefret suçu işlemiş olurlar.
Bizim ülkede insanların şiddete hedef gösterilebildiği nefret suçları işlenmiyor mu peki? İşleniyor! Ama bunun failleri arasında dinciler başı çekiyor. Mağdurları ise ateistler, Aleviler, hıristiyanlar, Yahudiler, eşcinseller ve kadınlar oluyor.
İkinci itirazım ise çoğunluğa karşı oluşturulacak nefretin (güç sahibi olunduğunda linçe dönüşeceğinden) bir tehdit oluşturmayacağı yaklaşımınızdır. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Bir sınıfa dine ırka cinsiyete her ne ise oluşturulan nefret her şekilde suçtur.
"Türk erkeği..." lafını "Türkiye'de yaşayan erkek" anlamında söylemiştim. Ermeninin de Kürdün de o açıdan büyük bir farkı yoktur.
Yazi icin COK COK tsekkür etmek istiyorum size. Kendisi gibi düsünmeyen, yada kendisinden olmayan insanlari zülüm, Iskence, Hapis, Sürgün ve ölümle cezalandirmaya alisik olan Berli bir kesim Simdi de Insanlarin Neyi nasil düsünmesi gerektigine karar ve yön vermek istiyor.
Din olgusu türk toplumunu uyusturmus durumda. Lütfen herkes etrafina baksin Dünya küresellesmaye giderken DIN ve IRK gibi olgularin önemsizlestigi daha cok insana ahlaki degerlerin öne ciktigi bir dünyada Türkiye Cark etmeye ve baskalarinin USAGI, TASERONU olmaya mahkum.
Tsk.
Müslüman'ı Filistin olmadan, Filistin'i Holokost olmadan, Holokost'u bilim/ateizm falan filan olmadan değerlendiremezsin. Ateizm otantik zararsız "kuzu" değildir. Akıllı adamsın ama sabırsızmışsın. Gerçekten üzülüyorum. Karına bok attığında arkadaşlarımla olan tartışmalarda seni savunmuştum, "kadına karşı şiddet" değildir bu, karısına karşı şiddettir diye.. Tam da senin Türkiye'de Müslüman'a nefret suçu olmaz "mantıklamana" (sıçışına) benzer şekilde. Ama bu açıklamalardan biri hala gerçekten doğru diğeri ise yanlış.
Ayrı bir konu olarak, ateistlerin morale ihtiyacı olduğuna da inanıyorum, hatta tam da o morale ateist olmadığım halde benim de ihtiyacım var. Ama yanlışsın.
Ayrıca, film özelinde.. Bu film bir amaç doğrultusunda çekilmiş. Amaç MüslümanLARI kızdırmak değil. Amaç MüslümanLARI kızdırıp olay çıkarttırmak da değil. Amaç MüslümanLARI kızdırıp, olay çıkarttırıp, medeni dünyaya afişe etmek. Oysa Libya'daki MüslümanLARIN Amerikan elçiliğine yürümek için tek bir sebebe bile ihtiyaçları olmaması lazım bence (elleri biraz ağır, kabul ediyorum, ama kimin değil ki :)). Üç ayaklı planın üçüncü ayağını senin gibi hareket edenler oluşturuyor. 1. Film, 2. Kalkışma-cinayet-ilkellik 3. Ayıplama, lanetleme Sen üçüncüsünü yapıyorsun. Gerçekten üzülüyorum.
Bir ara beyninizi tokatlayan program diye bir slogan vardı. Mr. Nişanyan da beynimizi tokatlayan adam olmaya and içmiş olmalı. Tabii ki bu yazısının hakaret şeklinde algılanacağını biliyordu Monsieur Nişanyan. Yani bu bir sürpriz olmasa gerek. Öncelikle Arap vurgusu tam da Türkçedeki ırkçı ifadelerle (Kürtler, Ermeniler, Araplarla ilgili olanlardan bahsediyorum) hatırlattı bana nedense.
Tepki çeken ifadesini şöyle de formüle edebilirdi:Mutlak hakikatin bilgisine sahip olan bir übermensch olan ben kolayca kandırılan müslümanların gerizekalı olduğunu biliyorum. Malsınız oğlum.
Bir ateist/agnostik ya da her ne ise böyle düşünmesi normal/doğal olsa da bunu ifade ederken zurnanın zırt dediği yere geliyoruz.
İnanmadığını ifade ederken bunu provokatif bir şekilde yapmak nereye kadar tolere edilebilir? İfade özgürlüğünün sınırları nerede bitiyor? Hakaret algılaması da sübjektif ama bir taraftan da bir çok müslümanın kendini incinmiş hissedeceği bir formülasyon söz konusu. Gerçi müslümanların konu Atatürk/Kemalizm olduğunda yazarın bu provokatif üslubuna ses çıkarmayıp (ki onu da kutsalı sayan birçok insan var Türkiye'de)şimdi böyle davranmaları ayrıca eleştirilebilir. Velhasılı kelam çetrefilli bir mevzu bu. Bir klişeyle bitireyim: Üslub-i beyan ayniyle insan.
Bir de Robert Koptaş'ın konuyla ilgili yazdıkları da okunası: http://www.agos.com.tr/haber.php?seo=nisanyan-ifade-ozgurlugu-ve-otesi&haberid=2795 .
Yıllardır internet üzerinden yayınladığınız sözlüğünüzden sayısız kez faydalandım. Size sonsuz saygım ve hürmetim vardı. Fakat, geçtiğimiz gün tv'lerde gündeme geldiğinizde, ne için gündeme geldiğinizi öğrendiğimde sizi benim nazarımda çok farklı bir kata taşıdı. Sizi, sizin gibi düşünenleri ve size destek olanları. Evet, inancım gereği, benim inandığım en değerli varlığa yaptığınız hakaretlerden dolayı, sizden artık uzak durmalıyım, size saygı duymamalıyım. Çünkü ben, gerçekten dünya üzeri bir sevgi ve saygıyla, her türlü hakaretten, her türlü kirden ve pislikten (üzerinize alınabilirsiniz) ve her türlü kötü sözden, Alemlerin Rabbi tarafından korunmuş bir "insan"a inanıyorum. O insanın bizi inanılan her türlü varlık zemininde önderimiz ve yol göstericimiz olduğuna ve bizim gibi bir insan olduğuna da inanarak. Peygamber efendimiz buyurmuşlar ki; “Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar.”... Siz, kendi kıyametinizi zaten cahil kelamlarınızla çoktan koparttınız, tebrik ederim.
Bir başka ülkede, inançlı bir hıristiyan çıkıp İsa hakkındaki islami görüşünüzü öğrense ve sırf bu yüzden sizinle tüm ilişkinizi kesse, sizi adeta aforoz etse, yalnızlığa mahkum etse kendizi nasıl hissederdiniz?
Bu yaptığınızın adı zulümdür. Bir de açık açık yazmışsınız! Size yapılsa kendinizi mazlum olarak sunmaz mıydınız?
Neyse, bence Nişanyan sizin gibi insanların kendisinden uzaklaşmasını bir 'fırsat' olarak görmeli. Çünkü alakasız bir konuda fikirleriniz farklılaştı diye adamı tefe koyuyorsan senden uzak durmak gerekir zaten.
Bence insanlara saygı duymak ve onlarla dost olmak için sizin hurafelerinize saygı duyma şartı getirmediğiniz gün bu ülke ilerlemeye başlayacak. Mikrosoft'un kurucusu islam hakkında kötü konuşmuş olsa ne yapacaktınız mesela? Artık bilgisayar kullanmamaya mı karar verecektiniz?
İman, aklı gölgeliyor belli ki. Yazık.
''Allah'' şifa versin size.
ilkokul yıllarında hocamız Peygemberimizin resmi çizilemez dediğinde bunu çocukluk saflığı ile, çizmeye çalışanın eline veya kendisine bir şey olur gibi algılayıp, yanlışlıkla başıma bir iş gelmesin diye kağıda bir şeyler çizmekten dahi uzak dururdum.
Sonradan bir gün babamın kitapları arasında yanlış hatırlamıyorsam ingilizce bir yayında altında Hz. Muhammed yazan resmi görünce çok korkmuş, korkum geçince de, bunun müthiş bir keşif olduğunu düşünüp, sayfayı yırtıp bir yere saklamışdım. Bütün ilkokul yıllarımda sakladığım o kağıt bana diğerlerinden fazla bir şeyler bildiğimi düşündürtmüş, öğretmen veya diğer sınıf arkadaşları ile zıtlaşmalarımda bu fazla bilginin üstünlüğünü hissetmiş, her an söyleme noktasına gelmiş ama susmuştum.
Keşke o günlerde keşfimi korkmadan sınıf ile paylaşabilseydim, tartışsaydık neden çizilemez, felsefesi nedir konuşabilseydik. İslamiyet bir şey mi kaybeder di?
Bu anlamda her yazılana saygısızlık, hakaret diyerek esas nefreti saçan %99'mu, %1 mi olduğunu bilemediğim topluluğa tavsiyem herşeyi okuyabilecek yazabilecek yüreklilikte olun.
Hakaret veya saygının net sınırları evrensel kuralları pek yoktur. Hele 100 kişinin farklı düşünen tek bir kişiye sen saygısızsın demesi biraz zorbalığa girer. %99'un Müslüman olması mıdır konu? Adama Tanrı'ya inanıyormusun diye sormuşlar, Tanrı'ya herkes inanmaz ama Beethoven'e herkes inanır demiş. Öyleyse Beethoven kötü çalıyor diyenlere açılacak hakaret davalarını kim engelleyecek?
Umarım konuya pozitif bir bakış açısı getirebilmişimdir. Nefret suçu hakkında yazdıklarınızdan faydalandım ancak biraz nüans farkım var. Umarım vaktim olur da ilerde o konudaki düşüncelerimi de yazabilirim.
Saygılar
İyi bir iş mi yapıyorsunuz? Yoksa bir kargaşanın ortasında mı bırakıyorsunuz kendinizi inanın bilemedim. Lakin bilmenizde fayda görüyorum ki, İslam dini Allah ve Peygamber'e hakaret edenlerin öldürülmesine cevaz verir.
Bu da bu yazdığınızla kendi hayatınızı riske soktuğunuzu gösteriyor? Sizce değer mi?
''Siz ona buna laf ederseniz, ben de size 'sizin peygamberinizi....' derim arkadaş, işinize geliyorsa'' noktasında durmak mıdır mesele? Yoksa iyi örneğin vücut bulmuş hali olup, örnek birey olmak mı?
Bence size söven herkese terbiyenizi koruyarak yaklaşmanız daha iyi bir örnek olurdu.
İnançlı, Sünni bir Müslüman olarak yazıyorum ki şu satırları; beni hayli kırdınız.
Burada ''Seni pis Ermeni. Senden de bu beklenirdi'' dedikten sonra, tüm kıymetli saydığınız değerlere bir sağlam söverek sizinle iletişim kurmak isteseydim acaba başarılı olabilir miydim?
İçinde bulunduğumuz çağa iletişim çağı diyen bir kesim var. Ben de öyle düşünüyorum.
Bu çağda sizin yaklaşımınızla, kitle iletişim organlarını insanların kutsallarını kötülemek maksatlı kullanarak nasıl bir fayda sağlarsınız insanlığa?
Ya da kendiniz için nasıl bir çıkar, fayda vs. sağlamış olabilirsiniz?
Özgürlük, böyle birşey değildir Nişanyan. Özgürlük ağzına geleni söylemek değildir. Toplumun ahlaki, dini, milli değerleriyle sırf azınlık olduğun için dalga geçebilmek değildir özgürlük.
Özgürlük buysa eğer, çoğunluğun azınlığı kesmesi, TEHCİR ETMESİ, SÜRMESİ DE HAKTIR.
O halde ben de ''YAŞASIN 24 NİSAN 1915!'' Nidalarıyla Agos Gazetesi'nin kapısından içeriye girip önüme gelen herkese mensup olduğu ırk için hakaretler yağdırayım ve sonuna da ''Şuan bu gazete binasında azınlığım, bu bana sizin topunuzun anasını belleme hakkı verir'' mi diyeyim?
Mantık ya Nişanyan! Azıcık mantık lütfen!
Tehcir dediğin şey ise fiziksel bir yaptırımdır, alakası yok. Biz burada ifade özgürlüğünden bahsediyoruz. Suç, gerçek ya da tüzel kişilere karşı işlenir. Soyut inançlara(mesela islama) sövmek suç değildir. Allah'a sövmek de suç değildir. Dava açacaksa buyursun açsın Allah. Bu suç değil günahtır. Yaptırımı da dünyevi değil uhrevidir. Öbür tarafta yanacağımız fikriyle avunmak zorundasın. Yasaları işe karıştıramazsın. Karıştırırsan demokrasi değil şeriat olur.
Nefret suçu arıyorsan Kuran-ı Kerim okumanı öneririm. Hakaret ve nefretin kralını görürsün. Bir yandan nefret suçlarından bahsedip beri yandan müslüman olmaya devam etmek bence çelişkili. Biraz dürüst olun.
http://www.duzceyerelhaber.com/kose-yazi.asp?id=10874&ramazan_rasim-imanin_ilk_sarti_ateizmdir
peygambere, dine, sunni öğretiye yan bakanı keseriz, 5. dünya ülkelerinde ayaklanır 150-200 kişi ölür, ölüm fetvaları çıkarır, cebinde 5 € olan arap bi cocuğun eline tutuşturulan bıçakla gebertiriz.....
dünyada ki tüm inanaçlar ve kutsal değerler-kişiler, peygamberlerin makul ve mantıklı bir düzeyde eleştirebilip, sorgulanabildiği bir medeniyet seviyesinde hkkında tek bir eleştirel kelime yazıdırmadığınız peygamber ve ugruna her sorgulayıcı sesi geberttiğiniz din sonunda sizi vahşileşmiş bir toplum haline getirir ki örnekleri ortada....
biraz kendinize, inancınıza, peygamberimize, kitabımıza güvenin ... rahat olun yahu....
isa için on yıllardır ne filmler çekildi, ne kitaplar yazıldı... adamı jesus christ super star bile yaptılar...
herkesi susturarak, her konuşanı boğazlayarak allaha'a mı yoksa mı hizmet ediyoruz...
bu yuzden egilme dogru bildiklerini soylemeye devam et...
Nefret söyleminin hedefi ve içinde yer aldığı memlekette güçsüz olan, o memleketteki mevcut kültür ve zihniyetçe hedef alınabilecek kesim saldırıya uğrasa bile bir ifade niçin suç olsun? Saldırgan zihniyetin değişmesi, saldıranın suçlanması lazım. Normal olan bu. Ben normali varsayıp ifade etmişim, niye suçlanıyorum? ‘'Ama kültür bu şekilde, bu kültür içinde o ifade suça yönlendiriyor'' denemez, böyle denirse o yanlış kültür dikkate alınıp ona göre yasa yapılıyor demektir. Yanlışı düzeltme değil ona uyma yönünde bir irade var burada. Kültür ataerkil diye bakireye tecavüz edene daha çok ceza verelim o zaman! Bu mantık buraya varır. Böyle saçmalık olmaz. Kültür dikkate alınmaz, alınmamalı. İnsanların yanlış düşünceleri dikkate alınarak kanun yapılmamalı. Dolayısıyla, mevcut kültürün bir ifadeden gaza gelip güçsüz olan gruba saldırması durumunda kültür hedef alınmalı, ifade sahibi değil. Bu yüzden ifade hürriyeti sınırsız olmalı.
Blogumda yazdığım şu yazıya göz atmanızı ve eleştirmenizi dilerim: http://ozgurlukcu-sol.blogspot.com/2012/10/snrsz-ifade-hurriyeti.html
Müslümanlığa karşı Missisipi veyahut Texas'da bir söylem geliştirmek Nefret Suçu olarak kategorize edilebilecekken, bunu Türkiye'de yapmak en azından bugün için, asla nefret suçu sınıfına girmez..
Fakat müslümanların eleştiri karşısında malesef çok çabuk "kışkırmak" gibi bir biyolojik(!) mekanizmaları mevcuttur..
O mekanizmanın kışkırttığı barbar yığınların anormal görüntüsünü şu modern zamanlarda haklı kılabilmek için,nefret söylemi gibi modern ahlakın geliştirdiği bir argümanı kendi lehine bencilce sömürmekten utanmazlar..
Bir bakmışsınız hiç çekinmeden mazlum konumuna yerleşivermişler..
Bu hadise,Türkiye'de Futbolun anasını siken/sikmiş, mahvetmiş Türk fubol yorumcularının, programlarında ara sıra, arlanmadan sıkılmadan o kirli ağızlarına fair play kavramını almalarına benzer..
Nefret suçunun sonuçları illaki kitlesel düzeyde mi olmak zorunda? Azınlıktan x kişisinin çoğunluğa dair nefret söylemi -ki buna karşı çoğunluğun tepkisi alay, eğlence vs.niteliğindedir- neticesinde, azınlıktan bir kişinin söylemden etkilenerek çoğunluktan bir bireye somut özellikte zarar vermesi nasıl değerlendirilmelidir?
Benim de gorusum nefret sucu diye birsey olmamalidir, sayet bu fiziki satasmaya donusmezse. Yani ne soylenirse veya yazilirsa icinde direk olarak tehdit icermedigi surece suc olmamalidir. Hatta insanlar serbest olarak kufur bile edebilmeliler, toplumun onlari ayiplamasi yeterli olmali. Tabii bunun medeniyet duzeyiyle direk olarak ilgisi var.
Gelelim su meshur "dinime kufrettin" hikayesine. Toplumun cogunlugu hangi dinden olursa olsun, once kutsal saydigi kitabi iyice okumali ve anlamali. Arapca dinleyip, Turkce gulsuyu serpilmis bir doktrini kutsal sayip olumune savunmak akil disi. Ben Kurani 3 dilde okudum. 2000 yilindan sonra internette yayginlasan yumusak dilli Turkce meaili gercegi yansitmiyor. Ozellikle Yasar Nuri'ninki yanlis denecek kadar yumusatilmis. Bircok ornegin icinden sadece 1 tanesini vereyim 1994 yillarinda yayinlanan Diyanet Mealinden:
(Nisa) 4/89. Onlar kendileri inkar ettikleri gibi, keski siz de inkar etseniz de esit olsaniz isterler. Allah yolunda hicret etmedikce onlardan dost edinmeyin. Eger yuz cevirirlerse onlari tutun, buldugunuz yerde oldurun. Onlardan dost ve yardimci edinmeyin.
Burada Israilogullarindan ve Kafirlerden bahsediliyor. Bunun gibi onlarca ayet var. Boylesine kin ve nefret dolu bir kitabi bizzat okuyup anlamadan kutsal ilan etmek cok ilginc. Tabii buna cevaplar da hazir, herkesin bildigi seyler, buraya tasimiyorum.
Sonuc olarak, sizin yazinida fesat ve kotuluk arayanlar ilk once kendi kitaplarina, kendi dusuncelerine duzen getirmelidirler. Tabii bunu da "Allah soyledi" derseniz buna kilit vurmus olursunuz, ve din tuccarlarinin yonlendirmesine acik hale gelirsiniz.
Nedense Turk insani okuyup arastirip kendi aklina gore yorumlamak yerine baskalarinin yorumlarina ve yonlendirmelerine alet oluyor. Bunun icin degil midir komplo teorileri gercek haberlerin onune gecer, hayali TV dizileri, masallar ilgi odagi olurlar?
Ulke olarak once aklimizi kullanmayi ogrenmemiz lazim. Ondan sonra ne demokrasi sorunu kalir ne politik cikar, ne fasizm. Ne yazik ki bunu bilenler aydinlanmanin onunu kesip, okullari medrese haline cevirmeye calisiyorlar..
Siz bu yazınızda Toplum'a sağlıklı bir fikir veya öneri getirmeye çalışacağınıza tam tersi konuyu aslından sollayıp İslam Alemi için herşeyden değerli ve göz Nuru olan sevgili Hz. Muhammed (S.A.V)'i haddinizi aşırı şekilde aşarak hitap etmeniz, bu Toplumda nelere sebebiyet vereceğinizi hiçmi aklınızdan geçirmediniz(Yılların tecrübesi olarak; BENCE tecrübe değil cahillik).Siz sadece Medyayı kendinize gelir kapısı yapmak için bilinçsizce her türlü hakareti yapar hatta ülkede Katliam yada Savaş bile çıkarmakdan çekinmezsiniz.
Size Soruyorum Sevan: Bu yazınızdan Sonra yaşanacak herhangi üzücü bir olaydan sorumluluğu üzerinize alıyormusunuz?Madem bukadar cesaretlisiniz bunu kabul edermisiniz?
Ülkede oluşan kardeşlik bağlantılarını kendinizce Dini alet ederek koparmaya yönelik bu yazınızdan ötürü Sizi kınar, sizi benimseyen Okurlarinizada Allah herdaim doğru yolu göstersin inşallah.Allahin izniyle sizin gibi İSLAM Dinine karşı kişiler aklı başında kalbinde Kardeşlik sevgisi olacak Toplum sayesinde, Din karşıtı Yazilarinizi dikkate almayip bu kanserden kurtulacakdır.
Allah her daim Yanımızda olsun..
Gelin görün ki inanmak zorunluluğu olmadığı halde bunu SADECE dile getiren çok değerli yazarımız hapis cezasına çarptırılıyor. Eveeet, terazi ve iki kefesi buyurun siz tartın ifade özgürlüğünüzü...
birileri incinecek diye susmamız bekleniyor, bence burada sorgulanması gereken şey o birilerinin incinebilecekleri alanın genişliği ve tutarsızlığı.
sen onu kutsal sayıyorsun diye niye üzerinde konuşmayalım?
gerçekleri ortaya koyma çabası ne ara nefret suçu oldu? ya neredeyse öznel bir yorum bile yok, olaya objektif olarak yaklaşmaya çalışırsan bu tespitler pek tabi çıkabiliyor.
çoğu adsız ...
bu ülkede bir konuyu tartışmak için bile ÖNCE GİZLENİYORUZ ....
Merhabalar,
"bundan yüzlerce yıl önce Allah’la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek"
İfadeniz üzerine eleştirilerimi beyan etmek istiyorum.
bir şahsı tanımlama bağlamında kullandığınız metoddan tutun, söylediklerinizin içeriğindeki hatalara kadar berbat bir kullanım olmuş.
Bir kere herhangi bir zâtı tarif için menfaat elde etmesi ile alâkalı bir mevzudan bahis açmak ancak menfaatperest birisinin aklına ilk gelebilecek bir kullanım olabilir.
İkinci olarak, bundan yüzlerce yıl önce yaşadığı hâlde, hâlâ etkisini devam ettirebilen bir takım usül ve hayata dair anlamlandırmalar önermiş âdeta insanüstü bir çığır açan bir Zâta karşı bu derece yüzeysel yaklaşıp, O'nu tanımlamada pervasızca dalga geçmeye yeltenmiş olmanız da; bir takım psikolojik kompleksleri olan birisinin, çok da tanımadığı hâlde, böyle ekstraordinary bir Zâtın, bu derece tanınmış olmasından menfaat elde etmek için, ufak ve negatif bir bahisle O'ndan bahsedip geçerek, üzerinden egosunu tatmin etmeğe yönelik bir kullanımda bulunduğuna işaret ediyor.
Eleştiri bağlamındaki dusuncelerimi bloğunuzda yayınlamanızı ümidiyle..
Saygılarımla.