Bir
okur mektubu vesilesiyle tekrar çek ettim, kımız’ın kökeni hakkında kuşkuya yer yok, Türklerin öz ulusal içkisi de maalesef
viski kola ve ice tea kadar yabancı bir mamul.
Arapça hâmız حامز ilk akla gelen olasılık, “ekşi” ve “ekşimiş süt” demek.
Ama bu olamaz, çünkü, bir, h > k dönüşümünü açıklayamayız; iki, 10. yüzyıl
Uygurcasında Arapça alıntı zor. Hem öyle olsa Kaşgarlı’nın gözünden kaçmazdı,
Türkçe kadar Arapçanın da alimidir.
Arapçanın
amcaoğlu olan Süryaniceye bakınca konu aydınlanıyor: xırıltılı xı ve sad ile xamıs
ܚܰܡܨ “ekşi” veya
“maya, mayalanmış hamur veya içecek”. Yahudiceye de aynen geçmiş, bugünkü
telaffuzuyla xametz חָמְצ yazılıyor, “hamursuz bayramında
yenmesi caiz olmayan mayalı hamur” anlamında. Baştaki x sesi Ortaasya
Türkçesine daima /k/ olarak geçer.
Aramice/Süryanice
kullanan İran Hıristiyanlarının 8. ve 9. yüzyıllarda Ortaasya’da son derece
faal olduklarını, 760 küsur yılında Çin’in başkenti Xian’da bir piskoposluk
kurduklarını, aşağı yukarı aynı yıllarda Uygur kağanlarının Nasturi mezhebinde
Hıristiyanlığı benimsediklerini ve yüz yıl kadar o yolda yürüdüklerini
biliyoruz. 9. yüzyılda Süryaniceden Uygur Türkçesine bir sürü dinî metin
çevrilmiş. Oruc, namaz, çalap-çelebi ile beraber kımız da o günlerde Türkçeye ithal edilmiş olmalı.
Zaten
o kadar berbat bir şey ki, kökü dışarıda olmasa şaşardık.
No comments:
Post a Comment