Monday, February 18, 2013

Kuran'ın Kültürel Kaynakları - I

18 Şubat 2013 Pazartesi


17 Şubat'ta ODTÜ'deki Teoloji Sempozyumunda yaptığım sunumun birinci bölümü: 


Haritada Muhammed zamanında ve ondan önceki yüz yılda Arabistan ve civarında kayda geçmiş olan Hıristiyan ve Yahudi topluluklarını gösteren bir kroki görüyoruz. Bir yerden kopyalamadım, ben hazırladım. Sadece tanınan ve kolayca ulaşılabilen bilgi kaynaklarına baktım. Gerçek harita muhtemelen çok daha kalabalıktır. Bunlar ilk akla gelenler.
Sarı daireler Hıristiyan topluluklarını gösteriyor. Büyükler daha mühim, küçükler daha önemsiz olanlardır.

Yukarı solda Ğassanî Arap devleti. 4. yy’dan 636 yılına dek kayıtlarda geçiyor. Bizans müttefiki, fakat mezhep olarak Monofizit Hıristiyan. Bir dönem egemenliğini Medine’ye dek yaymış; Hayber ve Medine’deki Yahudi topluluklarına zulmetmiş. Egemen zümrenin 3. yy’da Yemen’den göçtüğü rivayet ediliyor.

Yukarı sağda, Bağdat ve antik Babil’e yakın Medain (Ktesifon) kentinde, Sasani İran egemenliği altında, Nasturi mezhebine bağlı Şark Hıristiyan Patrikliği makamı. Bütün İran’ı, Arabistan’ın kuzey ve doğusunu ve Hindistan’ı kapsayan bir alanda aktif.

Onun hemen altında Lahmi Arap devleti, merkezi Hire kenti. Arap aleminin en önemli kültürel merkezi olmuş; İslamöncesi Arap şairlerinin en ünlüleri Hire sarayında iş tutmuş. Kimine göre İmrul Kays b. Amr zamanında (4. yy başı), kimine göre Numan b. Mundhir zamanında (6. yy) Nasturi Hıristiyan mezhebini benimsemişler. 602 yılında İranlılar krallığı yıkıp Hire kentini mahvetmişler. Buna karşılık tüm Arap aşiretlerinden oluşan büyük bir konfederasyon 609’da Hire’nin intikamını almak için savaş açmış, Zikar  savaşında İranlıları yenmişler.

Cubeyl’de 4. yy’a ait kilise harabesi bulundu; en az 7. yy’a dek kullanılmış. Bahreyn’de 6. yy’da Nasturi mezhebine mensup güçlü bir emirlik, Muskat ve Sokotra'da ise patrikhanenin kayıtlarında adı geçen Nasturi cemaatleri görülüyor.

Suudi Arabistan-Yemen sınırındaki Necran’da 6. yy başında bir Hıristiyan krallığı var. Yemen’in güneyinde, kırmızı halkayla gösterdiğim Himyeri krallığının Yahudi olan kralı Zû Nuvas ذو نواس 525 yılında bunları kılıçtan geçirmiş. Maamafih Muhammed zamanında Necran ahalisi Hıristiyanmış, piskoposluk mevcutmuş; Halife Ömer devrinde sürgün edilmişler.

Habeşistan’daki Aksum en geç 6. yy başlarından itibaren güçlü bir Hıristiyan uygarlık merkezi. İncil’i Habeşçeye çevirmişler; görkemli kiliseler inşa etmişler. Bir süre Yemen’e egemen olup, Peygamberin dedesi zamanında bir ara Mekke’yi bile ele geçirmeye çalışmışlar. Ebabil kuşları engel olmuş.

Kırmızı halkalar Yahudi yerleşimleri. En önemlisi tabii Güney Yemen’deki Himyeri krallığı. Kadim zamandan beri Yahudi cemaati varmış, ancak 5. yy’dan itibaren hükümdarlar da bu dine girmiş. 525’te Necran katliamı nedeniyle Habeşler ülkeyi işgal edip krallığa son vermişler; Hıristiyan vali atamışlar.

Habeşistan'ın Gonder bölgesine yine kadim zamandan beri Yahudi cemaati egemen. İslamdan iki-üç yüzyıl sonra Aksum krallığının yıkılmasında rol oynayıp, bir müddet bütün Habeşistan'a egemen olacaklar.

Medine’deki üç Yahudi aşiretinin 3. yy’da Yemen’den göçtükleri rivayet ediliyor. Eskiden Medine’nin hakimiymişler; ancak yine Yemen’den diğer iki Arap aşiretinin (Beni Aws ve Hazrec) gelişiyle gücü onlara kaptırmışlar. Acaba Muhammed’in gelişini, putperestlere karşı ellerini güçlendirecek bir fırsat olarak görmüş olabilirler mi? Eğer öyleyse, çok feci hayal kırıklığına uğramışlar.

Medine’nin 170 km kuzeyindeki Hayber kenti bir “Yahudi kalesi” olarak tanımlanıyor. Bunlar da yine Yemen muhaciri imişler.

Bu bölümün sonucu
 “Cahiliye” devrine ilişkin yaygın kanının aksine, Muhammed zamanında Arap yarımadasının her yanına dağılmış güçlü, etkili Yahudi ve Hıristiyan cemaatleri mevcut olduğu anlaşılıyor. Kıtanın ticari ve kültürel sinir merkezi durumunda olan Mekke’de oturan birinin bundan haberdar olmaması düşünülemez.

Mekke’de Yahudilerin varlığına ilişkin bilgimiz yok. Ancak etkili konumda bazı Hıristiyanların bulunduğu, mesela Peygamberin ilk eşi Hadice’nin amcaoğlu olan Waraka b. Nawfal’in Hıristiyan olduğu, “hatta Hıristiyan yazısı yazmayı öğrendiği” kayıtlı. Waraka’nın saygı gören ve sözü dinlenen biri olduğu hadis kaynaklarından anlaşılıyor.

Sonuç olarak peygamberin, Suriye’li rahip Bahira gibi efsanevi kaynaklara gerek kalmaksızın, yerel muhataplardan, Yahudi ve Hıristiyanların gelenekleri, itikatları, ibadetleri, kitapları ve doktrin tartışmaları hakkında yeterli bilgi sahibi olabileceğini kabul etmemiz gerekiyor.

(devamı var)

14 yorum:

  1. Hele de ilerde peygamberliğini ilan edecek birinin dini konulara meraklı olmaması ve karşısına çıkan ve dini bilgisi olan her kişi ile konuşup tartışmaması, bu sayede bir çok bilgi elde etmemesi, düşünülemez tabi. Sözü edilen Hadice'nin amcağolu ile edilen sohbetlerin içeriği gözümde canlanıyor hemen... Sorular, sorular, sorular... Ontolojik, teolojik sorular... Sonunda Hıra dağında ulaşılan bir çeşit zihinsel uyarılmışlık durumu, belki de geçici bir halüsinasyon atağı...
    Yanıtla
  2. ilgilenen için ses kaydı:
    https://soundcloud.com/alaoguz/odtu-teoloji-sempozyumu
    Yanıtla
  3. Muhammed bu işi tek başına planlamadı Ebu Bekir es-Sıddîk (sadık, bağlı, doğrulayıcı) ifadesi ile anılan muhamedin yakın dostu ve kankasıdır.Ebu Bekir ayrıca ilk müslümanların islama davet edilmesinde önemli rol almıştır.müslümanların uydurduğu gibi muhammed külli de öyle çoban veya okuma yazması olmayan biri değildi.muhammedin tevratı veya örneğin Sâbiîlik veya arap pagan inançları ile islamın yakın temel aldığı eski öğretileri aldığı aynen ortadadır, bugün bunlar islamın temel direkleridir.Namaz Sanskritçeden farsçaya oradan da türkçeye geçmiş bir sözcüktür buda zaten ortadoğu dinlerinde İran (özellikle Hindistan) kısaca aryan kültür ve inançlarının islam hatta yahudilik hatta hatta en eski Sâbiîlik ve pagan arap inancının bile temel taşlarını oluşturmuştur.kısaca bugünkü dinler dünyaya Hindistan dan yayılmıştır.tabi içine ortadoğunun arap ve yahudi pagan inançlarınıda alarak.Bir keresinde bir islamcı kanalda belgesel vardı Hindistan ile ilgili,belgeseli sunan orta eğitimli profesör softa aynen şu ifadeyi kullanmıştı Brahmanizmi övüp övüp bitirememişti tek tanrı inancının temeli olarak göstermişti bende o anda şunu düşündüm acaba hocanın müslüman izleyicilerine bunu anlatması doğrumuydu çünkü müslümanlara göre islam,kuran hatta neredeyse muhammed bile gökten gelmişti.aslında eğitimli müslümanlar inançlara kutsallıktansa birer toplumu düzenleyen geçmiş kültürel değerler olarak bakıyorlar,e işin mistik ve fantazi boyutlarında geziyorlar birazda.buna adım gibi eminim.millet namaza gidiyor bende Surya namaskara ( सूर्य नमस्कार ) (Sūrya Namaskāra) mı gitsem.
    Yanıtla
  4. Bu vesileyle ODTÜ'de size karşı yapılan dingilliği de kınıyoruz hocam. Saygılar,
    Yanıtla
  5. Benim kafama takılan aynı "halusinasyon atağının", islam peygamberinin zevcesinin amca oğlunun inandığı dini getiren peygambere de uğramış olabileceğinin sorgulanmaması. Peki, bütün bunlar mümkün olabilir, ancak neden önceki inanışların teferruatlarına da girilerek aynı deterministik yaklaşım uygulanmıyor. İslam dinine inanmayı seçmiş bir toplumun, "inanmama insiyatifini" kullanmayı seçmiş çocukları kendi dinleri ile alakalı sıkıntılarını ille de başkalarının inançlarını kabul üzerinden mi çözmeleri gerekiyor? Bir sorgulama, gerçek bir sorgulama bir başlarsa asla bitmemeli. Sevan Bey'in bu konuya aynen böyle baktığını idrak edebiliyorum. Ancak yorum yapanlar "Oh, demek öyleydi, belliydi zaten, rahattım daha da rahatladım" tarzı yorumları üzerinden ciddi anlamda hem de sıkıntı duyarak düşünmeliler.
    Yanıtla
  6. Sn. Adsız,

    Hz. Musa, Hz. İsa ve diğerleri için de gözünüzde canlanan peygamberlik senaryoları, halüsinasyon atakları var mıdır?!

    Olması mümkün değil ama -diyelim ki- Peygamber Efendimin senaryosunu çözdünüz... Yâni, peygamberlik iddiasını çürüttünüz... Ne kadar geriye gidebilecek ve kaç peygamberin peygamberliğini tedâvülden kaldırabileceksiniz?! Daha geriye ve daha geriye; kaç peygamber?!

    Yâni, dediğim şudur ki, metot olarak yanlış yapmaktasınız ve kendinizi boşuna yormaktasınız!

    Yaratıcıyı ve yaratılışı kabul etmiyor musunuz; etmezsiniz olur biter!!

    Veya başkalarının da sizin gibi ateist olmasında fayda mı mülahaza ediyorsunuz; yaratıcı/yaratılış merkezli ve sınırlı çalışmalar yaparsınız...

    Ama bunun yerine peygamberliği çözümlemeye ve bunun imkânsızlığını ispata çalışıyorsunuz ve kendinizi haddinden fazla yoruyorsunuz...

    Tabii ki, ateist olan için peygamberlik imkânsızdır! Ona göre bir yaratıcı yoktur ki onun vahiy gönderdiği elçileri ve insanlara tâlim edilen dinler olsun...

    Yola, ateist olarak çıktığınızda bu alanda yapacağınız bütün analizlerde metodunuz baştan itibaren kayıtlı ve güdümlüdür! Böyle bir metodun ortaya koyduğu istidlal ile ispat ne kadar ilmî/aklî/muknî olabilir?!

    Şu halde, başa dönelim ve sorumuzu yenileyelim... Ne kadar geriye gidebilirsiniz ve kaç peygamberin peygamberliğini senaryolarla çürütebilirsiniz?!

    N_S
    www.kuranizeka.com
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. Gelecekte cevabi olmayan sorular cevaplandiginda tipki zamaninin en gelismis uygarliklari olan Yunanlilarin ve Romalilarin dinlerinde oldugu gibi bugünkü dinler de gecerliligini yitirecek...
    2. Herşey bir seçim işidir. Siz seçiminizi baştan inanmama üzerine kurduğunuz için size göre peygamberlik planlı bir oyun veya en azından bir "halusinasyon atağı", Kur'anın gökten gelmesi saçmalık (Göklerden söz açılmışken, uzayın ötesinde kesin birşey yok diyebilir misiniz? Görmediğiniz için deme hakkınız yok). Bu kısır zincir, beklendiği gibi gelecek hakkındaki aynı doğrultuda bir umutla taçlanıyor: "Gelecekte cevabı olmayan sorular cevaplandığğında...".Soruların sizin istediğiniz gibi cevaplanmasını umuyorsunuz. Halbuki tersi de olabilir. Yani saçma dediğiniz bu şeyler size bir acı yaşatacak şekilde doğru da çıkabilir. Yok dediğiniz şeylerin gerçekten yok olduğunu ispatlayamazsınız. Bence akıllı kişi en azından tedbirli hareket etmeli, ispatlayamadığı meselelerde açık kapı bırakıp, "yarın ne olur ne olmaz" deyip kendini tehlikeye atmamalı. Çünkü eğer bu gördüğümüz uzay kadarını bile yaratan bir yaratıcı varsa gerçekten yüce demektir ve tehditleri de yabana atılmaz.
  7. Bazi ezberleri bozalim:

    1) Islamda irkcilik yoktur! "peki Muhammed köle ticaretini ozaman neden yasaklamadi" diye sorarlar adama. Neden köleler hep olumsuz örnekler için kullanilir hadislerde? mesela "kizini kafire evlendirecegine, imanli bir köleye evlendir daha iyidir" veya "öncünüz kurumuṣ bir hurmaya benziyen bir köle bile olsa onu dinleyiniz"

    2) Müslümanlar magdur bir millet! Sorarlar adama, Bangladeṣ'den Bati Afrikaya kadar gayrimüslümlerin soykirim, katliam baski, gasp, sürgün, tecavüz, ikinci sinif vatandasligi yasamadigi bir müslüman devleti söyleyin bakalim. Islamciligi bildim bileli tetikci konumunda.

    3) Islam eṣitlik dinidir: Ozaman kurani ve hadisleri hiç okumadigini kanitlar olursun. Islam eṣitligi (kadin-erkek, müslüman-gayrimüslim vs.) yasakliyan bir dinin olduguna dair yüzlerce ispat var Kuran ve Hadislerde.

    4) Islam bariṣ dinidir: Kuran'in dört de biri digerlerini hedef göstermekle, hakaret etmekle geçiyor.
    Yanıtla
  8. Müslümanlar magdur bir millet! Sorarlar adama, Bangladeṣ'den Bati Afrikaya kadar gayrimüslümlerin soykirim, katliam baski, gasp, sürgün, tecavüz, ikinci sinif vatandasligi yasamadigi bir müslüman devleti söyleyin bakalim. Islamciligi bildim bileli tetikci konumunda.

    Endonezya'dan Batı Afrika'ya kadar demeliydin. Endonezya devletinin başta Batı Papualılar olmak üzere gayri-Müslim azınlıklarına karşı yaptığı ikinci sınıf insan muamelesi ve katliamlar ortada (Endonezya'da zulmeden taraf Müslümanlar olduğundan bizim basınımız ve politikacılarımız bunlardan hiç bahsetmez).
    Yanıtla
  9. İslam bolca eski Arap ritüellerinden ve inançlarından beslenir.Hac,Namaz,Abdest vb gibi şeyler İslam dan daha öncede o coğrafyada var olan ibadetlerdir.Bu ve bunun gibi ibadetler dışında Arapların yaşam tarzıda İslam la birlikte kurallaştırılmıştır.Kuranda ve İslamda yer edinen kadının ikinci sınıf varlıklar oluşu algısı,kadın erkek eşitsizliği,çok eşlilik,kölelik,cariyelik,tamamen ortaçağa hitap eden barbarca hazırlanmış İslam ve fıkıh cezaları bize açık açık İslamın Arabistan ve Ortaçağ kültürüyle şekillendirilmiş bir din olduğunu kanıtlamaktadır.

    Aslında sayfalarca yazılacak şey var ama bu Mezopotamya coğrafyası insanlık açısından çok önemli bir coğrafya olduğundan bolca inanca mite de ev sahipliği yapmıştır.Yani Kutsal kitapların kökenlerini incelemede sadece Kuran a bağlı kalmak saçma olur.Zaten Kuran da anlatılanlar Tevrat ve İncil dede anlatılır.Bu kutsal bilinen kitaplara geçen Adem ile Havva,Hz İbrahimin yakılması ve oğlunu Tanrıya kurban edişi Hz Musanın denizi yarması Hz İsa nın su üzerinde yürümesi ölüleri diriltmesi bakire bir kadından doğması gibi kıssaların binlerce yıllık Mezopotamya inançlarına ve hikayelerine dayandığı ortadadır.Öte yandan Kutsal kitapların binlerce yıldır varlığını kabul ettiği Hz Musa Hz İbrahim Hz İsa gibi kişilerin tarihi olarak gerçekten var olup olmadığı da belli değildir..The Zeistgeit Movie de tarihe dayanarak iş o kadar ileriye götürülmüştür ki Hz İsa nın var olmadığı sadece hayal edildiği iddia edilmiştir.Ben de Zeistgeit de iddia edilen şeyleri okumuş biri olarak iddiaların çok sağlam argümanlarına dayandırıldığını,spekülasyonların değil tarihin ve bilimin konuştuğunu söyleyebilirim.Belkide bütün bunlar üzerine birşey söylemeliyim ki:

    Bu üç büyük din Mezopotamya coğrafyasının insanlarının binlerce yılda oluşturduğu en büyük başarılardan birisidir ve hiçbiri tanrısal değildir sadece Mezopotamyanın tarihi,inançsal ve siyasal koşullarının bir sonucudur.
    Yanıtla
  10. Ataislere ev ödevi; Muhammed peygamber Kureyşten Abdullah ve Aminecden doğma değillir.Bu isimler uydurmadır.Ebu Talibin beslemesi yetimidir!Cahileye arablarında zenginlerin öksüz çocukları alıp yetim olarak büyütmesi,sahiplenmesi,büyük onur ve şerefti.Ebu Talip Muhammedi kendi yetimi olarak büyüttü,sahiplendi korudu.Muhammet Kureyşten ve Abdülmüttalibin torunu olsaydı,kim onun peygamberliğine karşı çıkabilirdi?Abdülmuttalip mekke reisi idi.Kuran ayetlerinde muhammedi yetim olarak kınıyorlar,bunu örtmek için Abdullah ve Amine uydurularak,en kısa zamanda ecelle öldürüyorlar.Muhammedin neden başka kardeşi yok.?Neden annesi emzirmesi gerekirken cariyeler ekziriyor?Neden sütanneye veriliyor.?Neden baba ve anne mekke dışın da ölüyor da mezarları yok.?Neden Kuran da isimleri hiç geçmez?Daha bir çok soru yöneltilebilinir.Araştırın bulun gerçekler ortaye çıksın,.
    Yanıtla
  11. Dinler insan sosyolojisinin bir gerçeğidir.Kabul edeceksin,toplumların eğitimi ve bilinçlenmesi ile misyonlarını evrilerek tamamlayacaklardır.Bin yıllar daha varlıklarını sürdürürler.Karşı çıkarak değil,sosyolojik bir gerçek kabul ederek evrilmelerini bekleyeceğiz.Daha AMERIKA daki gibi modern TANRISIZ dinlerimiz,tarikatlarımız olacak.
    Yanıtla
  12. Dini inanışlar örftür gelenektir.Sosyolojik olarak kabul edilip,ilmen değerlendirmeden,karşı mücadeleye girmek,elmalarla armutları toplamak olur.Eğitim zamanla herşeyi çözecektir.Adam ilahi kabul ettiği kitabı okumadan inanıyor.Halbuki okusa?beyni şüpheler uyandıracak..Zaman herşeyin ilacıdır,..
    Yanıtla

No comments:

Post a Comment