3-4 ay it kopukla beraber yattığınız müddette
herhangi bir zarar verdiler mi, fenalık yapmaya çalıştılar mı, ne şekil
davrandılar?
Şakran ve
Yenipazar’da yalnız olduğum bir buçuk yıl dışında gaspçılarla, hırsızlarla,
katillerle, bonzai tacirleriyle, mülteci kaçakçılarıyla, karısını şişleyenlerle
vb. beraberdim. Zaman zaman bunaldığım oldu elbette, ama herhangi bir tanımlı
insan kategorisinden çok daha kötü olduklarını düşünmüyorum. İnsan olarak
iletişim kurabildiğin zaman çoğu güzel insanlar, duygusal ve içten. Buna
karşılık kültürel üstyapı korkunç. Bireysel kişilikle kitlesel kültür
arasındaki ilişkiyi bol bol düşünme ve gözleme fırsatı buldum.
Bana her yerde
saygılı davrandılar. “Hocam” hitabından ve formel (feodal?) saygı
gösterilerinden asla imtina etmediler. Üç beş defa densiz tiplerle
yumruklaşmanın eşiğine geldim; her seferinde etraftakilerin çok büyük kısmı
beni koruyup kollamayı görev bildi. Bana saygısızlık ettiği için sıkı dayak
yiyen bir iki serseri de oldu.
Kürtler nasıl insanlardı, kaba mıydılar iyi
miydiler?
Kabaydılar.
İyiydiler. Ege bölgesi cezaevleri nüfusunun sanırım %40 kadarı Kürt. Çok
etkileyici bir dayanışma içindeler. Hemen hemen istisnasız bütün koğuşlarda
koğuş ağası Kürt. Feodal otorite yapısını çok kolay ve çok doğal olarak
kuruyorlar; etraflarına “dayı” için canını tehlikeye atmaya razı bir “yeğenler”
veya “torınlar” zümresini derhal topluyorlar. Otorite kurmanın çok zor (fakat
çok gerekli) olduğu bir ortamda, biraz zorbalıkla, daha çok bir tür ilkel ve
içgüdüsel adaletle, yetmeyince dini bir söylemle, düzeni kurabiliyorlar.
Türkler bu tür bir dayanışmadan ve cüretkârlıktan yoksun; biraz homurdanıp
boyun eğiyorlar. Romanlar biraz daha dirençli, ama sayıca azlar.
Şuna kani oldum ki,
Kürtler bir süre sonra memlekete hakim olursa hiç sürpriz olmaz. Ege’ye oldular
zaten; gerisi de zaman meselesidir.
Bana her gittiğim
yerde Kürt arkadaşlar çok büyük dostluk ve sevgi gösterdiler. Elimi sıcak sudan
soğuk suya sokturtmadılar. İlla ki kelimei şehadet getirtmeyi ümit ettiler. Ama
ben anti-islamcı ve anti-allahçı pozisyonu çatır çatır savundukça sevgi ve
saygıları azalmadı, arttı. “Ne konuşuyo la bu gâvur” diye çıkıntılık yapanları
derhal susturdular ve dışladılar.
Foça'daki rakı sofraları meyhanede mi oluyordu,
yoksa cezaevinin içinde mi?
Her ikisi. Phokai
Restoran, Sadık’ın yeri: Foça’ya yolunuz düşerse uğramazlık etmeyin.
Peki nasıl kaçtınız, Prison Break gibi
değildi herhalde? Mülteciler gibi kaçak mı çıkış yaptınız, yoksa normal
pasaport göstererek mi?
İzinli çıktım,
sandala bindim, gittim. Yolda başımıza olmadık absürtlükler geldi, iş bayağ vodvile
döndü. Ama sağ salim varabildik.
Otel kapanıyor mu?
Yoo, neden
kapansın? İşletmeyi dört yıl önce Müjde’ye hibe ettim, kendi bildiği gibi devam
ediyor. (Otelin adını Manolya Otel diye değiştirmeyi düşünüyormuş.) Mülklerimi
de Nesin Vakfına bağışladım biliyorsun. Tertemizim. Kuş kadar hafifim.
Ali Nesin n'apacak, Türkiye'de mi kalacak?
Elbette, benle ne
alakası var ki? Matematik Köyü olağanüstü bir hızla gelişiyor, büyüyor,
güzelleşiyor. Ali Nesin’siz yürümez orası. Büyük bir sorumluluk var onun
sırtında, benim gibi kayığa binip kafasının estiği yere gidecek özgürlüğü yok.
TC, Interpol arama kararı çıkartabilir mi
sizce, öyle olursa nerede saklanırsınız?
Mahkum edildiğim konular dünyada
aklın hüküm sürdüğü herhangi bir ülkede ceza değil ödül konusu olan şeylerdir.
İnterpol’e başvuru olsa kıçlarıyla gülerler sanırım. TC yönetiminin o kadar
bariz bir hata yapacağını sanmıyorum.
Nerede mi saklanırım? Niye
saklanayım ki? Bir kere bu devirde saklanmak diye bir şey mümkün değil. Atina’da
olduğumu bilmiyorlar mı sanki? Ayrıca saklanmayı gerektirecek bir şey yapmadım,
göğsümü gere gere dolaşırım.
(Malum kişiye yurtdışında oy verme hususunda ciddi olmadığınızı farzederek) Sizce Malum Kişi devrilir mi?
Oy konusunda
ciddiyim. EĞER seçenek Kılıçdaroğlu mu RTE mi ise, benim oyum RTE’yedir. Çok
talihsiz bir gerçek, ama kabahat benim değil bizi o sefil ikileme mahkum
edenlerindir.
Kim ne derse desin
ben bu rejimin siyaseten zayıf olduğunu, panikle hareket ettiğini, ve kimsenin
beklemediği bir anda ayağını sürçmeye aday olduğunu düşünüyorum. Bu devir uzun
sürmeyecek. Sonrası ne olur, Allah bilir. Çünkü alternatif belli değil.
Alternatifin ucu bile belirse bu cinnetin sonu görünecektir. Ama belki başka
cinnet başlar, o ayrı mevzu.
Türkiye'de 4 sene sonra genel af (ve/veya iç
savaş) çıkar mı, çıkarsa dönmeyi düşünür müsünüz?
Genel af
kaçınılmazdır. Malum kişi gider gitmez çıkacak bence. Ama rejimin halefi kim
olur, neci olur, daha mı iyi daha mı kötü olur, kestiremiyorum henüz. Apoletlilerin
kini allahçılarınkinden beter olabilir.
sayın hocam;
ReplyDeleteiçerde olmak nasıl bir his?
"azıcık kestirdiğimiz" tarafından değil de "girmeyenin bilmediği" tarafından kısa bir tarif istesek çok şey mi isteriz?
bu bir meraktan ziyade rüya tabiri kabilinden; mahpusluk bağlamındaki büyük kabusumuzun aslında neye tekabül ettiğiyle alakalı bir soru. teşekkür eder hörmetler sunarım.
ah be hocam, zamanında o kadar Atina'da yaşadım şimdi sen kaçtın orada yaşıyorsun, ah be denk geleydik sana ne Giritli Meyhaneler, kenar köşede şarapçılar tanıtma işini seve seve yapardım. herhalde hayatta tanışabileceğim en büyük düşünür sen kaldın.
ReplyDelete