Thursday, October 25, 2018

Anadolu yer adları kaç çeşit? - IV


Dördüncü bölümde Rumeli ve Kafkasya muhaciri yerleşimlerini inceliyoruz. Buradaki konuları daha önce bir iki yazımda işlemiştim. Tekrara düşersem affola.
Tabaka 4
19. yy’ın son çeyreğinde imparatorluğun kaybedilen vilayetlerinden Anadolu’ya büyük bir mülteci akını yaşandı. 1877-78 savaşından hemen önce ve hemen sonra geldiği söylenen bir buçuk milyonu aşkın mülteciyi yerli nüfusa oranlarsak, bugünkü koşullarda sekiz ila on milyon dolayında Suriyeli gibi düşünmemiz gerekir.
İlk akın yanılmıyorsam 19. yy ortalarına doğru gelen Kırım Tatarları idi. 1864’ten sonra onları Rusya’dan kaçan Çerkesler ve diğer Kafkas halkları izledi. 1878 hezimetinden sonra batıdan Bulgaristan ve Dobruca Müslümanları ile bir miktar Boşnak, doğudan Batum-Artvin yöresinin Müslüman Gürcüleri ile Borçka Lazları ve “dil bilmez Gürcüler” diye adlandırılan Ahıska Türkleri Anadolu’ya akın etti. 1900’e doğru Rumca konuşan Girit Müslümanları, 1913 hezimetinden sonra ikinci dalga Bulgaristan ve Makedonya Türkleri ile Pomaklar geldi.
Önceki dönemin iç göçünden farklı olarak bu kez ortada, ağır aksak da olsa işleyen bir devlet mekanizması vardı. Gelenler bir süre mülteci kamplarında sefil koşullarda bekledikten sonra sistemli olarak ülkenin dört yanına iskan edildiler. Resmi politika göçmenleri genellikle kırk-elli hanelik gruplar halinde var olan yerleşimlere dağıtmaktı. Uygulamada yeni gelenler çoğu zaman yerleşik halkı kaçırıp veya marjinalleştirip köylere sahip çıktılar. Birçok yerde yerli mahallesi ile muhacir mahallesi ayrışıp iki ayrı yerleşim niteliğini kazandı. Genel kural olarak eski yerleşim zamanla sönerken muhacir yerleşimi gelişip cazibe merkezi haline gelmeyi başardı. 20. yy’da Türkiye’de büyüyüp belediye ve ilçe merkezi olan yerlerin kayda değer bir oranı 19. yy sonunda kurulmuş muhacir yerleşkeleridir.
Muhacir yerleşimlerin birçoğu ilk dönemde Çerkesköy, Pomakköy, Tatarlar, Muhacirler gibi jenerik adlarla anılır. İlk Aziziye’ler, tespit edebildiğim kadarıyla 1868 yılında belirir. 1881-82 gibi bir tarihten itibaren +iye takılı neo-Osmanlıca muhacir köyu/mahallesi isimleri salgını ülkeyi sarar. Halen büyük çoğunluğu Bursa, Kocaeli, Sakarya ve Düzce’de olmak üzere ülke çapında sayısı 900’ü bulan +iye takılı yer adlarının hemen hepsi, 1868 ile 1925 yılları arasında kurulmuş veya adı değiştirilmiş muhacir yerleşimidir.
[Cumhuriyetten sonra göç azalarak devam eder. 1924’te Yunanistan’dan gelen 350 bin dolayında Lozan mübadilinin büyük çoğunluğu 1915-22 sürecinde boşaltılan Rum ve Ermeni köylerine yerleştirilmiştir. Bu yerlerin çoğu, zaten Türkçe olan eski adını korumuş ya da Cumhuriyet ideolojisinin tipik vatanlı, şehitli, kahramanlı adlarından birini edinmiştir. 1951 Balkan göçü ve 1989 Bulgaristan sürgünüyle gelenler gnellikle büyük şehirlere yerleştirilir ve Anadolu toponimisinde bir iz bırakmadan erirler.]
Geç Osmanlı dönemi +iye’li yer adlarının en yaygın konusu hanedan adlarıdır: başta Aziziye, Hamidiye, Reşadiye; sonra ataları Mecidiye, Mahmudiye, Selimiye, Muradiye, Orhaniye; hanedan unvanları Osmaniye ve Sultaniye.[1] Bunları şehzade ve diğer hanedan mensuplarının adları (Burhaniye, Nazımiye, Yusufizzeddin, Ertuğrul) ile daha sonraki devrin siyasi erkan adları izler (Talatiye, Kemaliye, İsmetiye). Birçok yer adı imar eylemini vurgular (Mamuriye, Umraniye, İcadiye), padişah bağışıyla ilgili övgü ve şükran bildirir (Şükraniye, İhsaniye, Hayriye, İkramiye, Nimetiye, Şevketiye, Şefkatiye, Senaiye, Memduhiye, Kadriye, Rahmiye, Atiye, Adliye, İclaliye, Ulviye), veya umut ve dilekleri dile getirir (Feyziye, Refahiye, Tevfikiye, Mesudiye, Mesruriye, Saidiye, Maksudiye, Nüzhetiye, İkbaliye). 1913’ten sonra Fethiye’ler, Zaferiye’ler, Cihadiye’ler modadır. Araya geç Osmanlı döneminin altın varaklı mobilyalarını anımsatan Eserihamid’ler, İhsanıhamid’ler, Mamuretülaziz ve Mamuretülhamid’ler, Bahşayişihamid ve Hamidabad’lar, Umranıhamid ve Zaferihamid’ler serpiştirilir.
Genel kural olarak +iye takılı Osmanlıca yer adlarının tümü 19. yy sonu ile 20. yy başına ait muhacir yerleşimidir. İdeolojik içerikli ağdalı Osmanlıca adlarla birlikte bu zümreden toplam bin kadar yer sayabiliyorum. Eski adını koruyan, ya da Çerkes, Pomak, Boşnak gibi etiketler alanlarla beraber toplam sayı 1200 ila 1500 olsa gerekir.
Bilindiği gibi bunlardan Rumeli muhaciri olanlar büyük çoğunlukla CHP’ye, Kafkasya muhaciri olanlar ise CHP veya AKP’ye oy verirler. Neden diye sormayın, bilmiyorum.


Tükiye'de +iye takılı yer adlarının dağılımı. (İki düzeltme. Adana, Hatay, Urfa ve Mardin'deki noktaların çoğu hakiki Arapça yer adlarıdır, bu makalenin ilgi alanına girmez.  Trabzon, Rize ve Artvin'dekiler Rumca ve Gürcüceden devşirilmiş +iya'lardır. Gerisi hemen hemen tam olarak 1864-1913 muhacirlerinin demografik dağılımını yansıtır.)


[1] Aziziye’ler 1876’da bıçakla kesilmiş gibi kesilir. Hamidiye’lerin bir bölümü 1909’dan sonra Reşadiye veya Osmaniye/Sultaniye olarak değiştirilmiştir. Mecidiye ve Mahmudiye’ler son dört padişahın babası ile büyükbabasını onurlandırır.  

24 comments:

  1. Rumeli göçmenlerinde son zamanlara kadar Demirel ve Merkez sağ eğilim fazlaydı, Chp'nin baskın olması son yıllardaki "identity politics"in bir sonucu olabilir gibi. Kafkas göçmenlerindeyse Mhp yatkınlığı da fazladır.

    ReplyDelete
  2. Son büyük Arap göçü de değerlendirilmeli. 4 milyon Suriyeli(içlerinde birazcık Kürtler de var), 1 milyon Iraklı, 0.5 milyon başka yerlerden gelenler(Afgan, Pakistan,..vs). Belli ki bunların pek çoğu geldikleri yerlere dönmeyecekler. Sırf Suriyeli'lerden günde 350 çocuk doğuyormuş Türkiye'de. Acaba şehirlere yerleştikleri için zamanla erirler mi, yoksa ileride Türkiye'nin demografik ve siyasi bünyesini değiştirirler mi?

    ReplyDelete
    Replies
    1. Rauf bey dilsel olarak bence bu yeni Arap topluluğunun pek bir eriyeceğini sanmıyorum,bir kısmı olabilir ama topyekûn olarak zor,bu iletişim çağın da.Bunda AB'nin ve BM'nin uygulamaları da etkili olacak.

      Genetik manada ise; Hali hazır da Anadolu insanının çoğunluğunun genetik yapısından pek bir farkı olmayan bu yeni güney göçmenleri, en fazla, biraz daha! Güney Levant katkısı getirecekler hepsi o kadar! Buda zaten Anadolu da binlerce yıldır var olan bir şey.

      Bu topluluğun etkisi bence daha çok kültürel olarak var olacak, Güney semitik kültür ve yaşam tarzı, Anatolia da artık daha bir fazla olacak ve bundan tüm Anadolu kentleri, kasabaları ve hatta köyleri bile fazlası ile ileri ki zamanlar da etkilenecek. New Arapların artan nüfusları ile beraber yeni yeni sıfırdan kurulacak kasabalara ve ilçelere bile denk gelebiliriz ileride.

      Ben Suriyelilerin ve Iraklıların gelmesini çok istiyorum Anadolu'ya, Anadolu; Romalı Yunanlı, Ermeni ve Türk kimlikleri altın da her zaman renklerin diyarı olmuştur.

      Yaşasın Halkların kardeşliği, Yaşasın Renkli Dünya, Yaşasın Anadolu,Yaşasın türkiye.

      Delete
    2. Kötü Parti lideri Şener Akmeral Suriyeli mültecileri geri göndereceğini ve onlara vatandaşlık vermeyeceğini söylemiş.

      Yani o da bu konuda Milliyetçi Halk Partisi lideri Devletli Bahçe, Cumhuriyetçi Hareket Partisi lideri Kılıç Kemaldaroğlu, milletvekili ve eski Cumhurbaşkanı adayı Özdemir İnce ve şair-gazeteci Muharrem İnce gibi düşünüyormuş.

      Bunlar sadece birbirlerinin "dost kardeşler"i değildir.

      Aynı zamanda KAP'nin - pardon Kara Parti'nin de "düşman kardeşler"idir.

      Kardeş kardeştir. İster dost, ister düşman olsun farketmez.

      Çünkü kan bağından - pardon fikir bağından daha güçlü bir bağ olamaz.

      İsterse onların okyanus ötesindeki "fikir babası" olan mülteci düşmanı ağababaları olsun.

      Delete
  3. Çerkeslerin bayağı bir kısmı 1864 sürgününde geldi, ancak daha önceleri Çerkesler çok fazla. 1878'deki Kafkasya isyanının Rusya tarafından bastırılmasından ardından gelen bir nüfus da var.

    ReplyDelete
  4. Hocam Ahıska Türkleri'ne nerede "dil bilmez Gürcüler" deniyor acaba. Çünkü görünüş itibariyle de Gürcülere pek benzemiyorlar.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ahıska Türkleri gayet saf ve orjinal iç Anadolu türkçesi konuşuyor.

      Delete
    2. Ne çıkar bundan? Ben de öyle konuşuyorum?

      Hem pardon, bunlar "Kıpçak Türkü" değil miydi? İç Anadolu'da neyin Kıpçağı?

      Delete
  5. Birinci ve ikinci kuşak mübadiller DP ve AP gibi partilere üçüncü kuşak mübadiller ise ANAP ve DYP gibi partilere oy veren insanlardı. Ancak dördüncü kuşak mübadillerin belki tamamı haytında CHP dışında bir partiye oy vermemiş olabilir. Mübadiller genel olarak Cumhuriyet ideolojisine en uygun şekilde yaratılmış vatandaş modelleridir. Başka hiç bir zümre cumhuriyet ideolojisinin yaratmak istediği vatandaş modeline bu kadar yaklaşamaz. Etnik kökenleri ne olursa olsun Pomak veya Arnavut fark etmez, Atatürk ve cumhuriyetin değerleri hayatlarının merkezinde olan, batı tarzı yaşamı benimsemiş, siyasal islama karşı olmakla birlikte sünni müslüman Türklerdir onlar. Birinci kuşak mübadilleri tanımadım ancak ikinci kuşak mübadillerin büyük çoğunluğu dini vecibeleri yerine getiren insanlar olduğu halde Milli Selamet veya Refah Partisi gibi partilere şiddetle karşı insanlardı. Bunun nedeni adı geçen partiye mensup kişilerin müslüman yada islamcı olması değil cumhuriyetin ideolojisine karşı olmalarıydı. Günümüzde üçüncü ve dördüncü kuşak mübadillerin AKP'ye karşı olmalarının sebebi, bu partiyi Milli Selamet, Refah, Fazilet gibi partilerin devamı olarak görmeleridir. Bu tamamen dedelerinden kalan siyasal islamcı partilere karşı olan tavrın devamıdır. Bu nedenle 25-30 sene evvel ANAP ve DYP'ye oy verenler 2002'den beri CHP'ye oy vermektedir. Çünkü cumhuriyet ideolojisini yıkmak için çabalayan AKP'ye mani olabilecek tek siyasi oluşum olarak CHP'yi görmektedirler. Bunların yanında dördüncü kuşak mübadillerin CHP'ye oy verme sebeplerinde başı çeken en önemli iki konu laiklik ve batı tarzı yaşam le ilgili kaygılar ve AKP'yi bunlara karşı tehdit olarak görme eğilimidir.

    ReplyDelete
  6. Olayın özeti şudur beyler:

    Rumeli muhacirleri = Selanikli Kemal'in rejimi = Balkan Oligarşisi

    Kafkas muhacirleri = Gürcü Recep'in rejimi = Anadolu Oligarşisi

    [Not: Kemal'in Malatyalı veziri veya Recep'in Osmaniyeli hempası gibilerinin memleketleri burada çok da önemli değildir. Keza Selanikli'nin adaşı ve bugünkü halefi olan Dersimli'ninki de.]

    ReplyDelete
  7. @Aziz

    Hocam Ahıska Türkleri'ne nerede "dil bilmez Gürcüler" deniyor acaba. Çünkü görünüş itibariyle de Gürcülere pek benzemiyorlar.

    Öyleyse neden Ahıska Türkleri genetik olarak batı Gürcüleri ve Lazlardan farksız ve Türki mikssiz çıkıyor?

    ReplyDelete
  8. @Adsız

    Olayın özeti şudur beyler:

    Rumeli muhacirleri = Selanikli Kemal'in rejimi = Balkan Oligarşisi

    Kafkas muhacirleri = Gürcü Recep'in rejimi = Anadolu Oligarşisi

    [Not: Kemal'in Malatyalı veziri veya Recep'in Osmaniyeli hempası gibilerinin memleketleri burada çok da önemli değildir. Keza Selanikli'nin adaşı ve bugünkü halefi olan Dersimli'ninki de.]


    Recep Tayyip Erdoğan aslen batı Rize'nin yerlisidir, Gürcü göçmeni filan değil. Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Selanik, Langaza'dan, ama babası aslen Debre-i Bâlâlıdır (bugünkü FYROM'da). Mustafa İsmet İnönü'nün babası aslen Bitlisli, annesi ise aslen Razgradlıdır (Bulgaristan'da), baba tarafı sonradan Bitlis'ten Malatya'ya yerleşmiş bir Kürt ailedir.

    ReplyDelete
    Replies
    1. İnönü'nün baba tarafı Bitlislidir ama Kürt değildir. 1840 dolayında Hakkari'nin Tiyari vadisinden Bitlis'e göçtükleri söylenir.

      Delete
    2. İnönü'nün baba tarafının yakın zamanda Müslümanlaşmış Ermeni olduğunu da okumuştum, bu konuda bir bilginiz var mı? Öte yandan, Hakkari’denseler ve özellikle de Tiyari vadisindenseler Süryani kökenli olma ihtimalleri çok daha yüksek. Eskiden konuştukları dil hakkında bilgim yok, o konuda da bilgi verirseniz sevinirim.

      Delete
    3. Hakkari'nin Tiyari ve Txuma (Tkhuma) vadileri bugünkü Çukurca ilçesini oluşturur. 19. yy'a dek fiilen bağımsız olan (reaya statüsünde olmayan) Nasturi aşiret beylikleri idi. 1840'ta Hakkari Beyi Nurullah Bey tarafından katliama uğradılar. Buna rağmen 20. yy başına dek Nasturi nüfus çoğunluktaydı.

      Nasturiler bazen Asurice (Assyrian) adı verilen Doğu Süryanicesi konuşur. Fiiliyatta kilise ayini dışında Kürtçe konuştukları anlaşılıyor. Mezhep bakımından Kuçanis'teki Nasturi patriğine bağlı Hıristiyandılar. İtikatları Ermenilerin (ve Kadim Süryanilerin) tam zıddı olduğu halde yerel halk bunları "Ermeni" zanneder.

      Hakkari'de egemen olan Ertuşi aşiretinin ve belki Şemdinli'deki Gerdilerin Nasturi dönmesi olduğu söylenir, ama ne derece doğrudur bilmem.

      Nasturi patriği halen ABD Michigan eyaletinde bir yerde oturur yanılmıyorsam.

      Delete
    4. Bilgiler için teşekkürler Sevan Bey.

      Delete
    5. @ Onur Dinçer

      Erdoğan'ın bir tarafı Gürcistan göçmeni bir tarafı yerli. Lakin Gürcistan tarafı etnik Gürcü değil, Rize'de Çerkes olarak bilinirler. Aslen (şimdi Gürcistan'a bağlı Güney Osetya'nın) Bakata(yahut Bagata) köyünden göçmüşler.

      Delete
  9. @Onur Dincer

    Eğer dediğiniz şeyi doğrulayan bir yazı varsa linkini atarsanız memnun olurum. Niyetim gerçeği öğrenmek sadece.

    ReplyDelete
    Replies
    1. @aziz

      Buyrun:

      https://turkishdna.blogspot.com/2018/03/turkler-ve-komsu-etnisiteler-arasndaki.html

      Delete
  10. @Onur Dincer
    2 kişinin DNA testi yapılmış. Örneklem alma konusunda çok bilgim yok ancak 2 kişi sayısı 1 milyonu bulan bir topluluğu temsil eder mi emin değilim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. @aziz

      Öncelikle şunu belirteyim, Ahıska Türklerinin tahmini nüfusu 1 milyonun altında. 2 kişi örneklem için yeter mi? Otozom çalışmalarında sıklıkla 100 milyon civarı ya da üstü nüfusu olan halklar için bile 20 civarı kişinin kullanılabildiği oluyor, dolayısıyla nüfusu 1 milyonu bile bulmayan Ahıska Türklerinde 2 kişi bile önem taşıyor. Bilinen kökeni kısmen Ahıska Türkü olduğu için verdiğim linkteki ortalamaya dahil edilmemiş kişilerin sonuçları da Ahıska Türklerinin genetiği hakkında yukarıda dediklerimi doğruluyor.

      Delete
  11. Bir ekleme yapayım. Bursa Gemlikteki Haydariye köyü, adını yöre halkını gemiyle bu bölgeye getiren 3 kardeşten biri olan Haydar'dan alır diye biliyorum. Diğer iki kardeşin adını unuttum ama onlar da köy adı olmuştu diye hatırlıyorum.

    ReplyDelete
    Replies
    1. https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Haydariye,_Gemlik
      Bu hikayeyi dedemden de dinlediğimi hatırlıyorum. 1905 doğumludur. İlk el tanıklardan dinlemiş olmalı...

      Delete
  12. 'Genel kural olarak eski yerleşim zamanla sönerken muhacir yerleşimi gelişip cazibe merkezi haline gelmeyi başardı. 20. yy’da Türkiye’de büyüyüp belediye ve ilçe merkezi olan yerlerin kayda değer bir oranı 19. yy sonunda kurulmuş muhacir yerleşkeleridir.'
    Muhacir yerleşim yerlerinin kadim yerleşim yerlerine nispetle cazibe merkezleri olmalarının birkaç nedenini aklıma gelmişken şuraya not edeyim:
    1850’lerden sonra devletin yerel güçleri tasfiye edip hızla merkezileşmesi akabinde birçok kadim alışkanlıklar da değişmeye başlamıştır. Buna bir de özellikle Avrupa’da etkileri ciddi ciddi görülmeye başlanan ulaşım devrimi de eklenince yerleşim yeri tercihlerinde dikkate alınan kriterler de değişmeye başlar.
    1850 sonrasında genel asayişin sağlanmış olması, kadim yerleşim yeri tercihlerinde başat sebep olan ‘korunma-savunma’yı büyük oranda devre dışı bırakmıştır. Önceleri ulaşılması güç, savunulması kolay olan yerler tercih edilirken bu tarihlerden sonra ise ulaşılması kolay yerler tercih edilmeye başlanmıştır. Buna bir de, daha fazla tarım yapılabilir araziye sahip olmak amacı da eklenince düzlük/ovalık yerler hızlıca gelişmiştir.
    Muhacirliğin ekstra motivasyon kaynağı olduğunu eklemeden bitirmeyeyim.

    ReplyDelete