Batı basının ‘Taliban’ adını verdiği Afganistan İslam Emirliği hakkında 25 senedir bildiğinizi zannettiğiniz her şey, istisnasız HER ŞEY, Amerikan savaş propagandasıdır. Savaş propagandası tanım gereği yalandır. Amacı düşmanın moralini bozmak, yanıltmak, aklını karıştırmak, olası dostların gözünü boyamaktır. Bir şey bilmiyorsunuz. Bilmiyoruz. Falan yerde kadınları kırbaçlamışlar mı, sebebi neymiş, yapan kimmiş, münferit olay mıymış sistemli bir davranış mıymış, bilmiyoruz. Geçmişteki davranışları şimdi ne yapacaklarının kanıtı mıymış, bilmiyoruz. Ben şahsen bilmiyorum. İki üç tane simgeye bakıp hazır analiz paketlerinden birini satın alanları acıklı buluyorum.
Net bildiğimiz bir şey
var. Dünyanın en uzak ve kapalı bölgelerinden biri olan bu zavallı ülke son 45
yılda Amerikalılar tarafından – ve çok daha düşük bir düzeyde Ruslar tarafından
– evire çevire sikildi. Muazzam bir kibir ve hoyratlıkla, evet ırkçılıkla,
insanların hayatı altüst edildi. Köyler ve kasabalar yakıldı. Kurumlar
mahvedildi. İki kuşak insan korku ve aşağılama altında yaşatıldı. Genç
insanların hayat beklentileri yok edildi. Asgari bilgi ve yetenek sahibi olanlar
yurt dışına göçe zorlandı. Doğal kaynaklar yağmalandı. Yüz binlerce sıradan insan
öldürüldü. Yüz binlercesi hapsedildi, dayak yedi, işkence gördü.
İlk fitili yakan değerli
hocam Z. Brzezinski ile çevresindeki bir gruptu. Sovyetler Birliğinin iki
yumuşak karnından birinin Orta Asya olduğuna karar verdiler. Afganistan karışırsa
Tacikistan ile Özbekistan da karışır diye hesapladılar. Karıştırdılar. Açmaz
karşısında kalan Sovyet yönetimi işgalden başka çare bulamadı. Dokuz yıl ülkede kaldılar.
Beyhude bir gayretle altyapı geliştirip, eğitim teşkilatı kurup, kızlara eğitim
ve meslek alanı açıp, sağlık hizmetleri sağlayıp memleketi adam etmeye
çalıştılar. Olmadı. Amerikalılar bu sefer Reagan’ın adamı Caspar Weinberger
marifetiyle ülkedeki İslami direnişi kışkırttılar. Suudi parası ve
eğitmenleriyle yabancı militanları devreye soktular. Pakistan’ı İslamcı Afgan direnişçilerine
üs ve lojistik destek vermeye ikna ettiler. 1989’da Sovyetler pes edip çekildi.
Ülke kaosa yuvarlandı. Eroin ticaretini kontrol eden kuzeyli (Türk) savaş
ağaları galip gelir gibi olunca güneyde Pakistan’ın desteğiyle Taliban hareketi
başlatıldı. 1997-98’de savaş ağalarını yenip ülkenin büyük bir bölümünde az çok
barışa benzer bir şeyi tesis etmeyi başardılar.
2001’den sonrası tam bir
sahtekarlıktır. Bu seferki Amerikan işgalinin makul hiçbir stratejik amacı ve
çıkış (=galibiyet) vizyonu yoktu. 11 Eylül saldırılarını bahane edip, paniğe
kapılmış Amerikan kamuoyunu gaza getirdiler. Kendilerine yirmi sene boyunca
sınırsız fon (1 trilyon dolar deniyor), itibar ve kariyer fırsatı veren bir
oyun sahası açtılar. ‘Ülkeyi Talibancılığa karşı aşılıyoruz’ anlatısısı, en
azından bugün gündemde olan diğer aşılar kadar aldatmaca idi. Kalıcı olabilecek
hiçbir şey yapmadılar. Ülkenin şehirlerinde işgal kuvvetlerine taşeronluk,
rüşvet ve uyuşturucu ticareti üzerine kurulu bir parazit katmanı yaratmakla
yetindiler. Ayrıldıkları gün o yapının çökeceğini pekala biliyorlardı. (Son
aylarda bunun tonla belgesi, yazışması yayınlandı.) Umurlarında olmadı.
İslam Emirliğinin simge
ve sloganlarını bir de bu açıdan değerlendirin isterseniz. O kıyafetler,
sarıklar, sakallar, geçmiş tarihin çöplüğünden derlenmiş söz yığınları bir
meydan okumadır. Gücünüze meydan okuyoruz diyorlar, 45 senedir bize cehennemi
yaşatan medeniyetinize lanet olsun! Kravatlı adamları ve pantolonlu kadınları
tanımışlar çünkü. Alçaklıklarını biliyorlar.
Ha, o kıyafetler ve o
sloganlar bir derde deva mıdır, o belli değil henüz. Yaşarsak belki görürüz.
ISIS kurulurken de Irak ordusu Musul Merkez Bankasında 500 milyon USD kağıt para bırakarak, bir kurşun bile atmadan dağılmıştı.
ReplyDeleteNe yanlarına almak ne de bir kibrit çakmak da akıllarına gelmemişti.
Nedense aklıma geliverdi :)
Bu ABD ne işgal etmeyi ne de çekilmeyi becerebiliyor.
Taliban galip geldiğinden beri aklımdadır, radikal bir örgüt devletleştiğinde radikal kalabilir mi? Kalsa bile kaç jenerasyon kalabilir. Eğer 2001’de başa gelselerdi bugün Afganistan daha farklı bir yer olur muydu? Afganlar ekonomik olarak refaha eremese bile ( ki kim gelirse gelsin orayı coğrafyadan ötürü refaha erdiremez) insanların huzurla yaşadığı bir yer olabilir miydi?
ReplyDelete15. yy'a dek Afganistan dünyanın sayılı zengin ülkelerindendi. Afganistan'ı öldüren Çin-Akdeniz karayolu ticaretinin kesilmesidir, canlandıracak olan da yine odur.
DeleteAkılcı bir Afgan yönetiminin en hayati politikası Çin'in Belt and Road projesine katılmak ve Batı komşusunu da işbirliğine teşvik etmek olur. ABD'nin her ne pahasına olursa olsun önlemek isteyeceği şey de budur.
Umutsuzluk ve çaresizlik hissinin hakim olduğu zamanlarda yerel halk kitlesi neden simge ve sloganlara bağlananlara umut bağlamadı? Şu an, yerel halk kitlesi neden ülkeden kaçıyor? Yerel halk için, Talibanı Amerikalıların alçaklıklarından daha sevimsiz yapan nedir?
ReplyDeleteDoğru değil. Afganistan nüfusu 38 milyon ve ezici çoğunluğun sonuçtan memnun olduğu anlaşılıyor.
DeleteKaçanlar eski rejimle görev ve çıkar ilişkilerinden ötürü hesap sorulmasından korkanlar. Ayrıca insanlar kaos ve savaştan korkar. Genel panikten etkilenir. Gitme konusunda tereddütlü de olsalar, ileride kapıların kapanmasından korkabilir.
Benim babamın geniş ailesi 1923'te apar topar İstanbul'dan Fransa'ya kaçmış. Bir iki sene sonra dedem oraları sevmeyip geri dönmüş.
elinizde sağlam bir sandık/anket sonucu mu var ki kim istiyor kim istemiyor diye yazabiliyorsunuz. Talibanı şehirlerde karşılayanlar mı kalabalık yoksa uçaklara otostop çekenler mi? size kim neyi gösteriyorsa onu biliyorsunuz ve buna rağmen nasıl da rahat "kesin doğruları" yazabiliyorsunuz? yerel halk kimdir yerel vatandaşların dışında kalanlar mı?
DeleteBenim korkum, ABD işgalinden şimdilik kurtulan Afganistan'ın diğer Emperyalist ve art niyetli ülkelerin soft işgaline uğramasıdır. Malum, doğal kaynakları göz kamaştırıyor.
ReplyDelete