İngilizce bold, eski Anglosaksonca biçimi bald “cesur, gözüpek, yiğit”. Ama
orijinal anlamı daha çok “gürbüz oğlan, tosuncuk” gibi bir şey. OED “well-filled
and plump” demiş. Eski Yüksek Almanca bald,
keza. Theobald, Willibald, Archibald, Leopold (Liutbald) gibi erkek adlarında da
geçer. Ortaçağda İtalyancaya alınmış, baldo
olmuş: “gürbüz, tosun, iri kıyım”. 1950’li yıllarda arborio ırkından
geliştirdikleri tombul taneli pirinç tipine de bu adı vermişler. Türkiye’ye ilk
kez 1970’te Toprak Mahsulleri Ofisi ithal etmiş.
Bold Türkçede sadece tipografi terimi olarak kullanılıyor. Cümle içinde
kullanımına örnek: “italikleri boldlayın Tuğçe Hanım”.
*
Germencede aynı nihai
kökten gelen ball var, İngilizce,
Almanca, Norveççe ball, İsveççe boll, Danimarkaca bold “top”. Organize top oynunu Avrupa’ya Ortaçağ başlarında
Almanlar yaymış olmalı: antik Roma’da böyle bir şey yok, hemen tüm Avrupa
dillerinde “top” anlamına gelen sözcükler Almancadan alıntı. Misal: Fransızca balle “top” ve “bohça”, emballer “top haline getirmek, bohçalamak”,
ambalaj’dan tanıdık. İtalyanca
büyütme ekiyle ballone “koca top”, balon. İspanyolca bollo “top”, yine Almancadan alıntı. 15. yy’dan bu yana /boyo/okunur,
çoğulu bollos /boyoz/ olur. İzmir
ağzında boyoz bir tür top şeklinde
hamurdur, Yahudi İspanyolcasından devşirme.
Almanca Boll “tomruk”, gene kalın ve şişkin bir
durum. Bollwerk tomruklardan yapılan
herhangi bir yapı, özellikle kale duvarı dışına inşa edilen dış savunma hattı,
İngilizcesi bulwark, Fransızcası
(eski imla ile) boulevert veya boulevart. 1765 yılı civarında Paris
surlarının dışındaki savunma mevzilerini yıkıp yerine geniş ve ağaçlıklı bir
cadde açmışlar. Ahali bunun adına da boulevard
(bulvar) demeye devam etmiş. Bir
bakıma modern Avrupa hakimiyeti çağının başlangıç noktasıdır. “Bu saatten sonra
bize kim saldırmaya cüret eder?” diye düşünmüşler, cicilerini giyip tenezzühe
çıkmayı vatan savunmasından daha mühim bir iş saymışlar.
Dikkat buyurun: Türk
modernleşmesinin ilk iki-üç kuşağı için Batı medeniyetinin en çok gıpta edilen
simgelerinden biridir bulvar. Paris’te
olmayı, bulvarda tozmayı hayal ederler, bu memleketin tozundan bunaldıkça.
*
Geçen yazıda gördük.
Germence /b/ olan yerde Yunanca /ph/, Latince /f/ olacak.
Buyur: Yunanca phallós “şişkin”, dolayısıyla “ereksiyon
halinde penis”. Tomuruk diyelim isterseniz, tomurmak eyleminden. Eskiçağda phallophóroi “phallus taşıyanlar”,
Dionysos ayinlerinde önlerine dev bir phallus takıp tören yapan tipler.
Din adına ne garip şeyler
yapıyor insanlar, düşünseniz. Tanrı Zeus’u memnun etmek için erkek çocuklarının
pipisinin ucunu kesenler bile var, bazı ilkel kültürlerde.
Yine Yunanca phallaína “balina”. Tosun balığı desek?
Latince follis “şişkin şey, top, kese,” ayrıca “körük”.
Küçültme ekiyle folliculus “kesecik”,
Türkçede folikül diye geçer: 1. rahimde
yumurtayı içeren sıvı dolu kesecik, 2. saç kökündeki kesecik.
*
Buraya kadarı nispeten basit,
hep şişkin ve kalın nesnelerden söz ettik. Şimdi biraz daha zor bir kavramsal
bağlantı yapalım.
Yunanca phúllon φύλλον öncelikle “tomurcuk”, ikincil olarak “yaprak”. Latince folium
“yaprak”. Latince aynı kökten kurallı olarak türeyen flor- “tomurcuk, çiçek”. Belli ki çiçeği de, yaprağı da, bitkinin
üzerinde kabarıp pırtlayan bir şey olarak algılamışlar. Düşünürsen Türkçede
tomrukla tomurcuk arasında da tastamam aynı ilişki var.
Hepsi tanıdık sözcükler.
İlkini filiz’den biliyoruz, “yapraklanma”.
[Not et: en eski Yunanca /u/ sesi klasik dönemde /ü/, Bizans döneminde /i/
halini alır. Latin alfabesine y ile aktarılır, /i/ okunur.] Phyllis İngilizcede kadın adıdır, filiz
demektir. Klorofil (chlorophyll) “yaprak yeşili”. Bizim
buralarda yonca yerine kullandıkları tirfil
de triphyllion, “üçyaprakçık”.
Folium’un İtalyanca
halinden foyası dökülmek'teki foya, Fransızca
halinden dosya içine konan föy, İngilizce halinden ise biraz keyfî bir deformasyonla alüminyum folyo türemiş. Portföy = evrak çantası. Foya burada “altın
varak” anlamında, “varak döküldü, som altın olmadığı anlaşıldı” kastedilmiş.
Flor-’dan bir çırpıda
hatırladıklarımız “çiçekler alemi” anlamına gelen flora, aslı “Tomurcuk Hanım” gibi bir şey, bitkileri çiçeklendiren
tanrıçanın adı. Fransızca fleur, oradan
aşırma İngilizce flower vs. Google'da "floral desen" diye
aratınca 13.900 tane Türkçe metin çıkıyor. Düşünebiliyor musunuz
memlekette nasıl bir yazılı metin patlaması - ve ona paralel bir
vokabüler patlaması - yaşanıyor?
*
Almanca Blume, İngilizce bloom da var, “tomurcuk” ve “çiçek” anlamında. Bunların öz-Germence
türevler olduğunu baştaki /b/den anlıyoruz.
Sanskritçede “tomurcuk,
çiçek” anlamında phulla फुल्ल ve phalya
फल्य buldum. Burada problem var sanki, çünkü Sanskritçe biçimin ph
फ değil bh भ्र
olması
lazım normal olarak, beni aşar.
İrani dillerde de yansıması yok görünüyor. Ya da? Dur yarına kadar
biraz daha düşünelim.
7 yorum:
- Adsız20 Nisan 2013 17:55"Word Histories and Mysteries; from Abracadabra to Zeus" isimli bir kitap var, okuması inanılmaz zevkli, American Heritage Dictionaries editörlerinin marifeti. Tabii Sevan daha iyi bilir söz konusu kitaptaki bilgiler sahih midir değil midir ama ben keyifle okuyorum. Şu adresten (beleşe elbette) güzelce indirilip okunabilir: (9 mb'dır): http://bookos.org/book/1443329/1bffbcYanıtla
Oradan 'Ballot' maddesinden alıntı:
"The earliest meaning of ballot in English is “a small ball used to register a vote.” The source of the English word was Italian ballotta, the diminutive form of balla “ball.” In order to prevent others from learning who had cast which votes, those voting would drop balls into a box or other container. When yea and nay votes were recorded with different colored balls, a black ball was often used to register a negative vote. This practice gave rise to the verb blackball, recorded in English from the eighteenth century, meaning “to exclude someone from membership by a negative vote.” The Italian word balla is ultimately of Germanic origin, and is thus kin to the English word ball. A word ancestral to English ball, “spherical object,” is not attested in Old English, however. Old English does attest a closely related word, beallucas, meaning “testicles,” source of the rather vulgar modern British slang bollocks. Some scholars suggest that Old English did have a word *beall, which would have developed into Modern English ball, but the Old English word has simply not shown up in any surviving texts. Although linguists usually do not like to postulate unattested forms for real languages such as Old English, nevertheless they sometimes must. Our knowledge of ancient and medieval languages usually depends upon written records, and since we possess only a fraction of the many manuscripts that must have been written in the past, we can expect that a few words have fallen through the cracks." - Selam Sevan,Yanıtla
Bu güzel ve detaylı araştırma için çok sağol. Okudukça eğleniyorum. Phallos şişkinlik, ereksiyon halindeki penis için phallocampsie demek daha doğru olabilir. Kamptô Yunanca'dan gelen eğrinti.
Ne dersin ?
Sevgiler, - Yazının başlarında ball kökünün Almanca'dan geldiği Roma döneminde bulunmadığını yazmışsınız, son kısımda ise fallus'un Yunanca olduğunu... Burada bir zamanlama hatası yok mu?Yanıtla
- Adsız23 Nisan 2013 22:58Sevan Abi, sağol varol, her zaman olduğu gibi bizi yine şaşırttın, birbiriyle hiç alakasız görünen kelimelerin anlam olarak aslında birbirinin aynısı olduğunu ortaya koydun, Abi ben biraz italyanca ile alakadarım, ortensia nasıl olmuş da ortanca olmuş ya da tam tersi?Yanıtla
- farsça'da da türkçe "toplu"dan alıntıyla gürbüz çocuklara "topolu" deniyormuş.Yanıtla
- Sevan Bey polo denen oyun benim bildigim bir topla oynanan en eski takim sporu ve hintcedeki pulu kelimesinden geliyor. bu acidan bakinca ball kelimesi de pulu'dan gelmis ve almanca'ya da yine hintce'den gecmis olamaz mi?Yanıtla
Bu kök kelimenin İrani dillerde tahminimce çok yansıması var.Elbette dilbilimci değilim o yüzden olabildiğince kelimeleri yorum katmadan aktarmaya çalışacağım.
ReplyDeleteİran'ı dillerden Beluçça ve Hurmuzgan bölgesinde konuşulan Bendericede güle "Pull" deniliyor bunun Zazacadaki biçimi "Vil+ik(Vıl+ık)" tır.
Bunlara ilaveten Kürtçede genişleme,büyüme anlamı barındıran birçok kelime "Bel" ve türevleriyle başlar.
Örneğin
Kürtçede Bel genel anlamda "Geniş,Açık(gül vs.) anlamlarına gelmekle beraber
Bel ve B sesinin rahatça dönüşebildiği "P" (Pel) ile başlayan çoğu kelime kabarma anlamı barındırıyor.
Bel bûn : Çiçeğin açması.
Bilqîn - Bilq = Şiddetli bir şekilde kaynamak,coşmak.
Gene Kürtçede
-Bilik (Bılık) : Çoğu yörede erkek çocuk cinsel organının yanı sıra Mardinde Anüs anlamınade geliyor.
-Belot : Domalma,Domalma esnasında kalçanın aldığı şekil.
-Balok : Ciltte oluşan içi sıvı dolu kabarcık.
Pelq-Pelqaz : Ciltte oluşan şişlik.(İçinde sıvı olabilir ya da olmayabilir.)
-Balûk : Siğil
-Beloq : Pörtlek,Pörtlek göz
-Pêl : Dalga
-Belbelîsk : Baloncuk (îsk Kürtçede bir son ek tir.)
-Belobelo : Ayakları açarak yürüme.
Bunlara ilaveten "Hürmüzganda konuşulan Bendericede Şişme anlamında "Bolok" kelimesine Tahran Üniversitesi tarafından basılan Behcet Necibî Fini(بهجت نجیبی فینی) nin yazdığı a survey of Fini dialect kitabında rastlanabilir.Benderice konuşan arkadaşla konuştuğumda "Bolok" kelimesinin şişme,kabarma anlamının yanı sıra vücutta oluşana her türlü şişme anlamınada geldiğini söyledi.
Sizinde değindiğiniz Penis anlamındaki Phallo'sa ilavede bulunmak istiyorum.Kürtçede ve İran'ın çoğu bölgesinde Yunancadaki Phallos ile aynı kökten olabilecek kelimeler kullanılıyor.
Hürmüzganda konuşulan Bendericede :Pel : Penis
Kurmancca : Bilik : Erkek çocuk cinsel organı,Anüs
Kırmancca/Zazaca : Bulike : Erkek çocuk cinsel organı
Fars eyaletinde bulunan zerkanda Bol : Erkek çocuk cinsel organı
Devanicede(گویش دوانی) :Bol : Erkek çocuk cinsel organı
Hansari (گویش خوانساری) : Bol : Erkek çocuk cinsel organı
Lurcanın Bahtiyari lehçesinde : Pel : Genç damızlık boğa.