Saturday, March 24, 2018

Hayali Oğuzların peşinde


Avşar adlı yerleşimler
Türkiye’de halen veya geçmişte Avşar/Afşar adını taşıyan 57 yerleşim yerini haritada görüyoruz. Bilirsiniz, Avşarlar Oğuzların 24 kolundan biri. Anadolu, İran ve Irak tarihinde 11. yy’dan beri çeşitli roller oynamışlar. Hatta İran’daki Avşarların kullandığı Türkçe, Türkçenin ayrı bir lehçesi sayılıyor.
İlk bakışta dağılım mantıklı görünüyor. Noktaların hepsi Anadolu’nun Türkçe konuşan kesiminde, Kürt bölgesinde yok. Sonra anormalliği fark ediyoruz. Dünyanın neresinde bir kavim/aşiret/boy/sülale böyle dağılmış? Cemaatler topluca hareket ederler; bir, yahut bilemedin üç veya beş bölgeye topluca yerleşirler. Birlikten güç alırlar; modern-öncesi çağın koşullarında ancak öyle ayakta kalabilirler. İç ilişkilerini, kız alıp verme işlerini ancak öyle yönetebilirler.
İstisnaları düşünelim. Ya (1), işlevsel ya da mesleki bir ayrışma vardır. Almanyadaki Türkler ya da tarihteki Yahudiler gibi, birey ya da küçük grup bazında her yere dağılmışlardır. Oysa Avşarlar hakkında bildiğimiz bu değil; tüm kaynaklar yağmacı ve asi aşiret olduklarına tanıklık ediyor. (İşlevsel ayrışmaya dayalı göçte, göçen grubun adı yerleşim birimlerine verilmez. “İşlevsel ayrışma” demek, var olan bir toplumsal yapının içine belli bir işlev icra etmek için katılıyorlar demek. Var olan yapı memleketin “asli” sahibidir; yer adlarını onlar belirler. Almanya’ya milyonlarca Türk göçtü, Türkçe yer adı kaç tane? ABD’de adında Jew olan kaç yer var?)
Ya da (2), devlet eliyle dağıtılmışlardır. Mesela 16. yy’dan sonra Osmanlı devletinin aşiretleri dağınık olarak iskân etme politikası olduğunu biliyoruz. Fakat burada gördüğümüz yer adlarının hemen hepsi 16. yy öncesine ait, ve o devirde Türkiye’de herhangi bir aşireti arzusu hilafına şuraya buraya dağıtacak güçte bir devlet yoktu. Olsaydı zaten o yerlerin adı “Avşar” olmazdı.
Beni aklıma bu bilmecenin iki çözümü geliyor.
Çözüm 1: Bu yerlere kolektif bir zümre olarak “Avşarlar” yerleşmedi. Belki kimliği, aidiyeti veya lakabı “Avşar” olan bir kişi köyün kurucusu veya sahibi veya yöneticisi veya müstelzimi veya (en güçlü olasılıkla) tımarlı sipahisi idi. Onun adına bu isim verildi. Anadolu’daki hakiki Türk (ve Kürt, Laz, Çerkes) köy adlarının büyük bir bölümünün adı kurucu kişi veya hanedan adıdır (Hacıibrahim, Hızırbey, Karacalar, Sarıoğlu...). Bu da o hesap olabilir.
Çözüm 2: Adlar tamamen uydurmadır. Tıpkı Cumhuriyet dönemindeki gibi, Osmanlı devleti de 1450-60’lardan itibaren köylere bürokratik saiklerle, masa başında uydurulmuş Türkçe isimler verdi. Oğuz aşiretlerinin adları da Defterdarlığın elindeki şablon isimler listesinde yer alıyordu. Onun için her sancağın her kazasında bir – ama sadece bir – Avşar, bir Kınık, bir Kayı, bir Yüregir, bir Eymür, bir İğdir, bir Kargın, bir Dodurga adı görüyoruz. Enteresandır: Haritada gördüğünüz genel şekil “Türkçe konuşan” bölgenin şekli, doğru. Ama aynı zamanda Osmanlı’nın merkezi bir vergi kayıt sistemi kurduğu (kurabildiği) bölgenin de şekli. Vergi memurunun giremediği vilayetlerde “Avşar” köyü yok!
Üçüncü bir çözüm aklınıza geliyor mu?
*
Avşar yerleşimleri
Türkiye’de halen Avşar kimliğini taşıyan bir zümre var, onu da biliyorsunuz. Bu Avşarların Selçuklular zamanında gelen ya da Rakka’dan göçen Avşarlarla tam ilgisi nedir bilmiyorum. Bildiğimiz şey, 18. yy başında İran’da bir Avşar olan Nadir Şah’ın yükseliş ve düşüşünden sonra topluca Anadolu’ya göçtükleri. Hepsi “Türkmen” olma iddiasındadır, fakat Kayseri'dekiler Türkçe, Van'dakiler Kürtçe konuşur. Çoğu Sünni fakat bir kısmı Alevi, ya da Aleviden dönmedir. Sanırım İran’dayken Şii imişler, burada adapte olmuşlar.
İkinci haritamız bize bugün “Avşar” kimliği beyan eden 64 yerleşimi gösteriyor. Eksikler olabilir çünkü sağlıklı bilgiye olaşmak zor. Ama bu sefer dağılımımız “gerçek” bir etnik dağılım haritasına benziyor. Ve işin asıl ilginci ne biliyor musunuz? Bu 64 yerin biri hariç hiç birinin adı “Avşar” değil!
*
Buyurun, belli başlı Oğuz boylarından Kayı, Kınık, Kızık, Eymir/Eymir, Yüregil/Yüreğir/Üregül, Kargın, İğdir/Iğdır ve Dodurga/Tödürge adını taşıyan yer adlarının dökümleri de burada. Öykü hepsinde aynı. İşaretlenenlerin hemen hepsi eski yer adlarıdır. Çok ender bir iki istisnayla 1960-sonrası yer adı değiştirme furyasında Oğuz aşiret adlarını kullanmamışlar.

Bayat

Beğdilli

Dodurga

Eymir

İğdir

Kargın

Kayı

Kınık

Kızık

























Yüregir











*
Bundan sekiz yıl kadar önce bir ara merak edip Avşarlar ve Avşarlıkla ilgili ne bulduysam okudum. Şimdi de tekrar internette dolaşıp bilgi tazelemeye çalıştım. Mitolojik anlatının müstesna örnekleriyle tanıştım. Maksat bilgiye ulaşmak değil, hoşa giden bir anlatıyı elden gelen her yöntemle pekiştirmek. Kaynak eleştirisi yok. (Ebülgazi Bahadır Han neden öyle demiş? Ne zaman demiş? Kime anlatmış? Nereden biliyormuş?) Kavramsal netlik yok. (Avşar ne demek? Türkmen ne demek? Oğuz ne demek? Devlet ne demek?) Çelişik bilgileri çözmek yerine üst üste bindirip daha zengin bir masal dokusu elde etmek yeğleniyor. Gerekirse hayali detaylar eklenerek mantıki tutarsızlıklar törpüleniyor.
Homeros destanları da böyle oluşmuştu. Ama o hiç olmazsa yetenekli bir şairdi.


18 comments:

  1. Çözüm 2: Adlar tamamen uydurmadır. Tıpkı Cumhuriyet dönemindeki gibi, Osmanlı devleti de 1450-60’lardan itibaren köylere bürokratik saiklerle, masa başında uydurulmuş Türkçe isimler verdi.

    Tabii ya, Osmanlılar da Türk milliyetçisi idi, koca şehirlerin adlarına dokunmayan Osmanlı köy adlarını değiştirdi, Oğuz/Türkmen boylarına ait adlar verdi köylere. Her yazdığına itibar eden bir kitlen var ne de olsa, yerinde olsam ben de böyle uçuk şeyler söylerdim.


    Türkiye’de halen Avşar kimliğini taşıyan bir zümre var, onu da biliyorsunuz. Bu Avşarların Selçuklular zamanında gelen ya da Rakka’dan göçen Avşarlarla tam ilgisi nedir bilmiyorum. Bildiğimiz şey, 18. yy başında İran’da bir Avşar olan Nadir Şah’ın yükseliş ve düşüşünden sonra topluca Anadolu’ya göçtükleri. Hepsi “Türkmen” olma iddiasındadır, fakat Kayseri'dekiler Türkçe, Van'dakiler Kürtçe konuşur.

    Van'daki Afşarlar ile Şanlıurfa'daki Karakeçililerin Kürtçe konuşması bu zümrelerin aslen Türkmen olduğu gerçeğini değiştirmez, Türkler de asimile edilebilirler.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Evet kulağa mantıksız geliyor ama aynı Osmanlı Kayı boyu efsanesini de uydurup, Osman'ın soyunu Oğuz Kağan'a dayandırdı.

      Delete
    2. Kayı şeceresi (şayet kurgu ise) siyasi meşruiyet arayışının neticesi. 14. yüzyılda Anadolu'ya gelen Mağripli seyyah İbn Battuta Orhan Gazi'den "Türkmen beylerinin en ulusu ve zengini" diye bahsetmiştir, aynı şekilde Tevarih-i Al-i Osman, Behcetü’t-Tevarih, Aşıkpaşazade ve Oruç Bey de Osmanlıların Oğuzlardan olduklarını belirtir.

      İhtilaf konusu olan Osmanlıların mensup oldukları Oğuz boyu, Türkmen olup olmadıkları değil. Birçok tarihçi (bunlardan biri de Halil İnalcık idi) Kayı şeceresinin 2. Murad zamanında ortaya atılan bir kurgu olduğuna inanmakta (siyasi meşruiyet arayışı).

      Peki neden Kayı? Oğuzname'de Türklerin atası Oğuz Han'ın 6 oğlu vardır ve hanlık Oğuz Han'dan sonra 6 oğuldan biri olan Gün Han'ın hakkıdır. En eski Osmanlı kaynaklarından Aşıkpaşazade ve Neşri, Ertuğrul Gazi'yi yarı-mitolojik Gök Han neslinden gösteriyor, bu da Kayı şeceresinin kurgu olduğu iddiasını güçlendiriyor.

      Sizin gibilere de "ehe ehe Osmanlı Türk değilmiş" demek düşer. Orhan Gazi'den "Türkmen beylerinin en ulusu" diye bahseden Mağripli İbn Battuta'yı da Türkçülük yapmakla itham ederseniz şaşırmam.

      Delete
    3. Yok yahu, Osmanlı Türk değil iddiam yoktu :) Siz Osmanlılar Türk milliyetçisi değildi dediniz, ben de bunun olabileceğini söyledim.

      Delete
  2. Vergi memurları Doğu Karadeniz'e de mi giremiyormuş? Orada neden Oğuz boylarına ait yer adları yok? Osmanlı yer adlarını (köy adlarını) Türkçeleştirmedi, bu size ait mesnetsiz bir iddia, işinize gelmeyince böyle zorlama teoriler üretiyorsunuz. Haritalarda bir tuhaflık yok, Türk nüfusun olduğu yerlerde görülüyor Oğuz boylarına ait yer adları.

    "Hayali Oğuzlar"mış, başlığa bakar mısın? :)

    ReplyDelete
  3. "Hayali Oğuzlar" Anadolu'nun genetik yapısını da önemli ölçüde değiştirmişlerdir.

    https://oghuzturksdna.blogspot.com.tr/2018/02/the-genetic-structure-of-anatolia-from_21.html

    ReplyDelete
    Replies
    1. Çok doğru yazmışsın adsız kardeşim. Türkofobik çevreler Anadolu'da hiç Türk yok deyip dururlar. Ancak yanıldıkları nokta şurası, bizler "Oğuz"uz, yani gidip Kıpçaklara (Kazak, Kırgız, Tatar Nogay vb.) ya da Karluklara (Özbek, Uygur vb.) yahut Sibiryalı Turkic dil konuşan halklara (Yakut, Tuva, Hakas vb.) bakıp da bizleri onlarla kıyaslayıp, benzemediğimiz görülünce de "Anadolu'da Türk yok" demek son derece bilgisizce bir durum. Bu tıpkı İzlandalılara, Norveçlilere bakıp da "Anadolu'da Hint-Avrupalı yok" demek gibi bilgisizce bir yorumdur :) zirâ Anadolu'daki Hint-Avrupalılar da (Kürt, Rum, Ermeni) diğer Hint-Avrupalılara hiç benzemezler.

      Delete
  4. Cok dogru. Yer isimlerini topragin asli sahibi belirler. Amerikalilar Chicago, Manhattan'dan; Ingilizler kadim Londinium'dan; Italyanlar Toscana'dan; Ruslar da Finlerden caldiklari Moskova ve St. Petersburg'dan cekilsin. Herkese DNA testi yapilsin ve haplogruplarina gore ata topraklarina gonderilsin. Orada orta cagda veya demir caginda kalmis kulturlerini tekrar hortlatip ona gore yasasin. Atalari karisik olanlar mundar kabul edilip telef edilsin. Buyuk Ermenistan kurulsun, Nisanyan Pontifex Maximus olsun ve heykeli dikilsin.

    ReplyDelete
  5. Hocam İran kaynaklarında Avşarlar üzerine bir okuma yaptınız mı peki ? Bu konuda görüşünüz nedir?

    ReplyDelete
  6. Arkadaş 700 senedir bu topraklarda sinsin oynuyoruz, zuk oynuyoruz, cirit oynuyoruz, Yunusun kullandığı kelimeleri dedelerimizden ebelerimizden duyup belliyoruz. Avşar değiliz öylemi. Oğuz değiliz ha. Kocacık Türkmeni bir avşarım. Oğuzun Neslindenim.

    ReplyDelete
  7. Sevan Bey, haritadaki Avşar adlı köylerin dağılımına bakıp "Dünyanın neresinde böyle bir dağılım var?" demiş. Öncelikle şunu belirtelim, böyle dağılımlar Anadolu'da Rum köylerinde de var, bizzat sizin yayımladığınız haritalara bakınız. İkincisi, Avşarlar da Oğuz'dur yani diğer Oğuzların arasına, yakınına, yöresine yerleşebilirler. Aynı dili konuşan ve aynı kültürden olan insanlar sonuçta. Bir grup Avşar, türlü nedenlerle anlaşamaz olduğu bir diğer Avşar topluluğunun yanından ayrılıp gidip Dodurgaların yanına yerleşebilir, Çepnilerin, Kınıkların ya da Beğdililerin yanına yerleşebilir, çünkü yanlarına yerleştiği kişilerle aynı kültürden, aynı soydan ve aynı dili konuşuyor. Yani öyle bir yazmışsınız ki Sevan Bey, sanki Avşarlar ile diğer Oğuz boylarının arasında din ve dil farkları varmış gibi :)

    ReplyDelete
  8. Abi senin Türklerden başka derdin yok mu? Doğduğun, büyüdüğün, ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin bu memlekete bu garezin nedir? Tarihte tamamen elleri temiz bir toplum var mı? (Ermeniler dahil). Niçin bir gün senin ağzından Ermeni Çetelerin 1. Dünya savaşı'nda işlediği suçları duymuyoruz? Neden bir Hocalı katliamı yok mesela? ASALA örgütünün yaptığı kıyımlar nerede? PKK'daki Ermeni kökenli teröristlerden de bahsedecek misin bir gün? Veya diyelim ki sen Ermenisin, öyle kendine pek dokundurmazsın, kanına dokunur diyelim. Almanların, Belçikalıların, Fransızların, İspanyolların, Amerikalıların ve daha pek çok sözde gelişmiş milletlerin geçmişini de masaya yatıracak mısın bir gün?

    ReplyDelete
    Replies
    1. "Ekmeğini yediğin bu memlekete garezin" muhabbetinin medeni insanlara değil geri zekalı tavuklara mahsus bir düşünce tarzı olduğunu anladığınız gün zaten bu mevzulara gerek kalmayacak.

      Delete
  9. Evet geldiler ! 1916 yıllarında Rus ordusu ile beraber, 10 bin den fazla sayıda Savaşçı özelliklere haiz Kafkasyalı Ermeni milisler, Geldiler ve taş üstünde taş koymadılar elleri ile koymuş gibi, Doğuda Ermeni Soykırımına sebebiyet vermiş vede bizzat iştirak etmiş kişileri,grupları vede sivil unsurları ateşten geçirdiler zalim miydiler evet, haklı mıydılar? sonuna kadar hemde. Adalet her zaman mahkeme ve zabıt kanunlarında olmaz vede yürüyüp işlemez. Adaletin tecelli ettiği durumlardan biri de budur.

    Gelelim Asala'ya, aslında yaşananlar milletler arası sınırlı ajan ve istihbarat savaşlarından başka bir şey değildi. 78 yaşındaki Diasporanın eski tüfeklerinden Gürgen Yanıkyan Santa Barbara otelinde görüştüğü Başkonsolos vede Diplomat Mehmet Baydar ve Bahadır Demir'i öldürdü. Peki öldürdükleri bu insanlar sivil miydi? tabi ki koca bir Hayır. Konsolos ve diplomat demek baştan aşağı beli silahlı devlet ajanları demekti. Asalanın %50 ve temel suikast faaliyetleri genelde bu seyirde ve gerçeklikteydi.
    Peki Asala neden Ermeni toplumu tarafından raftan kaldırıldı,elbetteki seyrinden çıktığının sinyallerini verdiği için, gerçek manada sivillere yönelik eylemler başlattığı için.Uluslararası konjöktürde Ermeni toplumuna anlamsız vede haksız yere bombacı ve terörist damgası vurulmasına sebebiyet vereceği için. 1982 senesinde Artin Penik aslında kendini bunun için yaktı.

    Ermeniler zanaatkar ve usta oldukları gibi saf ve gururluda bir millettir,
    Keşke Ermeniler de, Yahudiler ve Türkler gibi ilkel bir tavırda olsa, kurnaz ve cingöz olabilseydiler.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Çok güzel ve yerinde bir cevap. Teşekkür ederim.

      Delete
    2. "sivil unsurları ateşten geçirdiler zalim miydiler evet, haklı mıydılar? sonuna kadar hemde"

      İlginç. Yani bir insanın "Onlar yaptığı için yaptık/yaptılar o zaman ahlaki seviyede meşru olmalı veya haklı olmalı" gibi bir mantıksal süreci kafasında kurması ilginç doğrusu. Katliama karşı katliam de jür olarak justify edildiyse bizim hatamız gerçi, öğrenseydik keşke.

      Zaten burun altı ırkçılık ve ASALA güzellemesi ahlaki üstünlüğünüzü ortaya koymuş, bize söz düşmezdi sanıyorum...

      Delete
    3. Hocam, ben size hep saygı duydum, yazılarınızı keyifle okudum. Ancak burada övdüğünüz yazı açıkcası kanımı dondurdu. Kafkas Ermenilerinden oluşan vahşilerin intikam adı altında yaptıklarını nasıl savunursunuz? Hani kin, nefret, intikam insanı ancak çürütürdü?
      Doğrusu ben sizin yazılarınızı okurken önceden hep bir hayrete düşer ve size kızar, ardından hak verirdim. "Evet, adam haklı. Propaganda yüzünden gözüm dönmüş, bakış açım çarpılmış" diye düşünürdüm. Bu yorumu okuduğumda da benzeri bir hayrete kapıldım. Yine yanlış bakıyorum diye düşündüm. Ama sanmıyorum. Yıllar içinde okuduklarımla içimden Şovenist zehri attığımdan eminim. Bu ancak karşı tarafın da en az bizimkiler kadar kinle yüklü olduğuna dair bir delil.
      Şimdi düşünüyorum, acaba mazlum ile zalimin arasında aslında hiç fark olmayabilir mi? İkisi de aynı derecede ahlaksızdır; sadece "mazlum" kara bahtına, "zalim" silahına güvenir. Tarih farklı şekillenseydi belki roller değişirdi ancak bu riyakarlıkta bir fark olmazdı.

      Delete
  10. Hocam öncelikle Van'daki elli civarı Küresünni yerleşiminin bir kısmı Kürtçe anadilli olsa dahi etnik kökenlerinin Türk olduğunu, Azerilerin onları Şii olmadığı için, Kürtlerin ise onları Türk olduğu için dışladıklarından dolayı farklı bir kabuğa büründüklerini söyleyebiliriz. Genetik sonuçları da var, gayet Azerbaijani_Iran gibi çıkıyorlar. Demek ki genetik olarak bir kopukluk söz konusu değil. Bu arada Çaldıran ilçesindeki Küresünni yerleşimlerini de girmiştim, onaylayıp kendiniz girmişsiniz teşekkürler :)

    ReplyDelete