Seyahat alışkanlığı bana babamdan sirayet etti. Daha ilkokuldayken “hadi gidiyoruz” deyip kendimizi Antakya’da, Konya’da, Kars’ta, Bafra’da, Amasra’da bulmuşluğumuz vardır. Sonra o iş bir tutkuya, daha sonra (gezi yazarlığı nedeniyle) bir tür mesleğe dönüştü. 81 vilayetin 81’inde, 890 küsur ilçenin galiba 750 kadarında, kırk bin köyün yarıdan fazlasında bulundum. Gittiğim yerde pasif bir seyirci olmadım. Köylü evlerine misafir oldum, oto sanayilerde geceledim, gözaltına alındığım karakollarda polisle can ciğer sohbeti yaptım, kaymakamlara misafir oldum, öğretmenevlerinde okey masasına dördüncü yazıldım. Şirince’de köy kurduğumu bilirsiniz; Van Gevaş’ta da kurmaya kalktım, aylarca o işin peşinden koştum. Şavşat’ta ve Urfa’da ve sayısız başka yerde otel danışmanlığı yaptım; Bursa ve Adana’da elektronik eşya bayiliği kuruluşuna yardım ettim; İzmir’de gece kulübü işlettim. Bakanlarla ve seri katillerle sohbet ettim. Ardeşen’de Laz yurtseverleriyle, Harran’da Arap aşiret erkânıyla aynı sofralarda bulundum. Bilen bilir, hepsinden bir şeyler öğrenmeye önem verdim.
36 yaşımdayken Anadolu’nun bir ücra dağ köyüne yerleştim. Yirmi küsur yıl orada yaşadım; maalesef artık ücra bir yer olmayışında emeğim vardır. 1986’da üç ay, 2001’da bir yıl, 2014’ten sonra üç buçuk yıl Türkiye’nin hapishaneleriyle tanışma fırsatını buldum. Bilmeyenin tahayyül edemeyeceği kültür ve kişilik düzeylerine sahip insanlarla soframı ve yatak odamı paylaştım.
Yani kalkıp da bana sen entelsin bu ülkeyi tanımıyorsun, bu halk şöyledir böyledir diye ders vermeye kalkmayın gözünüzü seveyim.
İyi kötü tanırım memleketi; tahminim hepinizin toplamından fazla tanırım. Ama ulusal kültürden yakınmak bana yeterli gelmediğinden, o kültürün sebepleri ve kurumsal altyapısı üzerinde de düşünmeye çalıştım. Belki yanılıyorum, ama asıl problemin yönetilenlerde değil yönetenlerde olduğu kanısına vardım. Çok cahil, temel ahlaki normlardan habersiz, kalbi nefret ve önyargıyla büzüşmüş bir zümredir. Resmi eğitim sistemi tamamiyle bu zümreyi üretmeye odaklanmıştır. Kendileri dışında kimseyi yönetime ortak etmemeye azimlidirler. Ülkede hepimizin az ya da çok algılayabildiği problemlerin kısaca TC adını verdiğimiz bu yönetim yapısından ve kadrosundan kaynaklandığını düşünüyorum.
Çok gençken “devrim” derdim. Sonra daha makul çözüm yolları üzerinde kafa patlattım; siyasi ittifakları, kurumsal değişimleri, ideolojik eleştirinin kümülatif etkilerini tartıştım; adımı yetmezamaevetçiye çıkardılar. Altmış senenin sonunda, sanırım bu ülkeyle uzun süre haşır neşir olan herkesin sonunda ulaştığı sinizm mertebesine ulaşıp “sikeceksin pezevenkleri, başka çare yok” diyorum. Bu sefer de vay şiddeti övüyor! diye millet ayaklanıyor.
Vallahi yaranamazsın.
celladına aşık bu millet hakikatleri söyleyeni köyden kovuyor. şirince macerası da öyle oldu sizin için. eminim ki, herkesten fazla halka karışmış birisiniz. sizi elitist, entel-dantel, fularlı gösteren puştlara bakmayın, onlar ancak diplerini vurdururlar cellatlara. entelektüelliğin, yeni ve şaşırtan bilginin, bilirsiniz, on-on beş yıllık gâvurluk süreci vardır bu toplumda. zamanla alışıyorlar.
ReplyDeleteyetmezamaevetçileştiremediklerimizden misiniz?
ReplyDeleteYazinin sonunda ifade edileni hakedenlerden misiniz?
Deleteabi peki evrimi nasıl devreye sokabiliriz? reddedilmenin acısını çekerek yok olurken zürriyetleri bir insan daha insan olmaz mı? bu kabile toplumunu sona erdirsek olay bitecek, yoksa herkes birer türk devlet adamı kadar son 9 kuşağı özgür iradesiyle sevişmemişçesine çirkinleşecek.
ReplyDeletehocam senin kadar olmasa da ben de epey gezdim bu ülkeyi :) daha önemlisi belki de bu ülkeyi iyi bilen bilge diyebileceğim larger than life adamlarla sohbetlerim oldu. iyi kötü sosyoloji,tarih falan fişmekan da okudum :) çoğu şeyin göründüğü gibi olmadığını, gerçek hayatta siyah/beyazın değil grinin dominant olduğunu öğrenecek kadar hayat tecrübem var.
ReplyDeletegeldiğim nokta bu ülkeden bir şey olmaz :) senin vardığın sinisizm noktasının aynısı sayılır aslında lakin bir farkla. o da şu: ben ne hali varsa görsünler derim (pasif tutum), sen ise belki eski devrimciliğinden gelen aktivizmle ve sana yapılanlara karşı duyduğun öfkenin seni harekete geçirmesiyle bu ülkeden bir şey olmaz noktasından çıkışın mümkün olduğuna inanmak istersin. çok zeki ve hayatta yenilgiyi kabul etmeyen birisin. bu tür insanların davranacağı gibi davranıp en kötü şartlarda bile aklın bir yol arıyor. bir de hayatta çok şey yapmış biri olarak çok şey başarmış insanların sahip olduğu o kibre sahipsin :) bu da senin kavgaya devam etmeni sağlıyor lakin gözlerini de bazen köreltiyor diyelim :)
bu ülkede en az dinlenen insanlar entellektüellerdir. herkes bildiğini okur. bu ülkenin insanı inatçıdır. çok keskin bir kutuplaşma vardır. herkes kendi kampının türküsü tutturmuş gider. pasif tutum almak insanı acıtır ancak yapılabilecek fazla şey yoktur.
örnek mi vereyim? ahmet altan o kadar kürtlere sahip çıktı, yanlarında oldu sonra ufak bi pkk şiddeti eleştirisi yapınca epeyi topluca taraf gazetesi almayı bıraktı :) yav adam doğru bildiğini söyleyemecek mi? uyarı hakkı da mı yok?
diğer misal dücane cündioğlu, adam 28 şubat süreci dahil yıllarını islamcı kesimin yanında geçirdi. o kadar saygın biriydi. iktidar sarhoşluğu, estetikten yoksun inşaat çılgınlığı, etc... gibi çok yerinde uyarılar yaptı diye adamı aforoz ettiler.
velhasılı kelam :) herkes işine geleni duyar ( bir kısım azınlık hariç) koy götüne gitsin.
sen siyasetten çok zekanı bilime ver :) israf olmasın.
Ben de aynı fikirdeyim. O kadar şey yaşadım. Bu ülkeden harbi bir şey olmaz. Napcaz bilmiyorum.
DeleteFoca'da, o sondaki yorum cumlenden neden mahrum ettin bizi?
ReplyDeleteBu kadar bilgi,donanım ve değişik kültürlerin harcından sonra hala akıllıca bir şeyler söyleyebilmek,hedeften şaşmamak zaten başlı başına büyük bir başarıdır.Umarım yetmişli yaşlarında ruh sağlığın yerinde olur.Sevgiler.
ReplyDelete"herkesin sonunda ulaştığı sinizm mertebesine ulaşıp “sikeceksin pezevenkleri, başka çare yok” diyorum."
ReplyDeleteSevan Üstadım sonuna kadar katıldığım ve desteklediğim bir son vuruştu bu son cümle, Teşekkürler.
Argo'nun Entelektüel etkisi, hitap edilen ortamın dışın da gibi mi duruyor? yoksa yerli yerinde mi? Bence yerli yerin de!
Güzel gezmişsin hakkaten. Peki bize de bir yol göster gezmeyi seviyoruz ama gezmeye ciktigimiz an gezmeyi hayal ettigimiz zaman ki kadar eğlenceli olmuyor her zaman. Ne tavsiye edersin. Hangi kafayla gezmek lazim. Bide mesela korkularim oluyor, arabada problem olurda yolda kalirsam, şurda yemek yersem yemek ya çok kötüyse ve üstune kaziklanirsam. Gittigimiz yerlerde akraba olmasini ve gezi sonunda bi akraba veya tanidik evinde konaklamak daha hoş geliyor. Bu sebeble eşin dostun olmadigi bölgelere istesekte gitmeye tırsiyoruz. Ne tavsiye edersin. Dostum seninle dünya görüşümüz farkli olsada bi yerde maya aynı. Yakinsin uzak degilsin.
ReplyDeleteustad bilirsin "insanoglu gariptir, her lafi kaldirmaz" ... Sikeceksin tabii pezevenkleri ... siddeti degil sinselligi ovuyosun gibi anladim ben ...
ReplyDeleteSoru: Resmi ideolojinin urettigi burokratik statukocu ve statukoyu koruyan insan tipi meselesi. bu her modern ulus devletin fren mekanizmasi degil mi? niye turkiye'ye ozelmis gibi konusuyoruz? Memleket diskurunda, "burasi Turkiye ondan boyle" oyle yerlesik bi kavram ki, baska yerlerde de isleyen kaliplari sanki mantiya sumak eklemek kadar sadece bize ozel ve bize aitmis gibi konusmak adet olmus. Bu ice donukluk ve ice kapalilik yuzunden de uluslararasi karsilastirmalardan da ogrenemiyoruz sanki. Turk'un turk'ten baska dostu olmuyor sonra.
@ MetaDeda, Cevap: Yazının konusu tc'dir. "Ama her yerde var bu tarz insanlar" "Ama başka milletler de öyle" "Ama onlar da yaptı" ama, ama, ama.... "Tc özelinde eleştirme, eleştireceksen genel olgu olarak ele al ki, pislik üzerimize sıçramasın" yaklaşımı bu önerdiğiniz. Bu toplumun savunma mekanizmaları fazla gelişmiş olduğundan, bahsettiğiniz yaklaşım, toplumun kendini sorgulamasında ve eylemlerinin sorumluluğunu almasında ve gerçeklerle yüzleşmesinde etkili olmayacaktır. Suçu ve faili net ortaya koymak gerekli. Yoksa suçu meşrulaştıracak, inkar edecek sebepler üretmesini kolaylaştırırsınız.
DeleteSon iki yazınıza cevaben:
ReplyDelete1- Pkk-Hdp ayrımı: Malumunuz 2015 yılında Cemil Bayık'ın Hdp'ye karşı, "burayı Cihangirli ibne partisine çevirdiniz" minvalinde bir karşı çıkışı olmuştu. Aslında Pkk, Cemil Bayık üstünden bilinç altını kustu.
Muhalefette iken liberal mesajlar veren Kürt siyasi hareketi iktidarı ele geçirdiğinde ilk Ahmet Şık, Selahattin Demirtaş gibi şu an vitrinde tuttuğu ancak özünde "ibne" olduğuna inandığı siyasetçileri temizleyecek, tıpkı Akp'nin yaptığı gibi. Hatta Pkk bu kişileri hapse atmakla yetinmez, soylarını dahi kurutur.
2- Bütün bu ekolojist, feminist, liberal, eşitlikçi Hdp söylemleri aslında Pkk'nın varlığını devam ettirebilmesi için, şirin gözükmek için, vitrinden ibaret olduğunu görmüyor musunuz?
Özünde Türkiye'nin en "ulusalcı" (nasyonal sosyalist) hareketi ile karşı karşıyayız. Yorumlarda bir arkadaşın lisanının fikrinin sınırlarını gösterdiğini belirtmiştiniz. Bir de Pkk'nın diline bakın lütfen. O TDK dilini başka kullanan kimler var ülkede? Zaten Ankara Siyasal'ın farklı bir siyaset ve dil üretmesini beklemek abesle iştigal olur. Mülkiye tedrisatının mahsulü diğer fraksiyonlar da ortada zaten.
3- TC ile ilgili sözlerinize dair; nüfusu 13 milyondan 80 yılda 6 kat artmış bir ülkenin ne kadar iyi yönetilebileceğini düşünüyorsunuz?
Devlet ile milleti birbirinden ayırmış, devleti, milleti çürüten bir yapı olarak tarif etmişsiniz. Ancak hakikat o ki, tanıdığınız sıradan cahil insanlar iktidarı ele geçirdiğinde, o karşılaştığınız devlet memuruna dönüşüyor. Cahilin, mesleksizin var olma çabası ancak böyle olur.
İşte burada entelektüelin iki türü çıkıyor ortaya. Biri sizin gibi medeniyetin içinden gelip anadoluyu tanıyan kişiler, bir diğeri ise anadolunun gayri medeni toplumundan çıkıp medeniyeti tanımış kişiler. İlk grubun siyasi tesbitlerinde hep aynı arızalar görülüyor.
This comment has been removed by the author.
DeleteHocam yetmezamaevetçi olayınız nedir?evet dediyseniz de ne için dediğinizi nedenini paylaşır mısınız?
ReplyDeleteThis comment has been removed by the author.
ReplyDeleteSevan Bey
ReplyDeleteTürkiye toplumu hala "köylülükten" kurtulamadı.
"Köylülükten" kurtulamamayıda küçümsemeyin zira SSCB'de aynı nedenle yıkıldı.
Lenin gitti "köylülükten kurtulamamış" bir toplumda devrim yapmaya kalktı.
Peki sonuçta ne oldu?
İyi günler
Ben 20 den fazla ülke gezdim. Ama bu ülkeyi gezmedim. Ne görüceğimi biliyorum. Koyu bir bağnazlık ve geçmişe takılıp kalmış zihinler.
ReplyDelete