Tuesday, November 13, 2018

Allahu ekber


Bizdeki kilise ayininin büyük kısmı kimsenin tek kelime anlamadığı bir dil olan antik Ermenicedir. Güzelliği de oradadır, büyü dinler gibi dinlersin. Ben severim. Kırk yılda bir düşer aklıma gerçi, ama kalıp deyimleri aklımda yer etmiştir. Üniversitedeyken heveslendim, bir iki dönem Eski Ermenice dersi aldım.
Süryani kardeşlerimizde de öyledir. Bir kısmının anadili Arapça, bir kısmınınki “Süryanice” adı verilen Turoyo lehçesidir. Ama kilise ayinleri bambaşka bir lisan olan eski Süryanicedir. Antakya ve Suriye Hıristiyanlarının büyük kısmı ise hiç Rumca bilmedikleri halde kilisede Rumca ayin yaparlar.
Latin dili halk arasında ölüp gittikten sonra Katolik kilisesi bin beş yüz sene o dilde ilahi söylemeye, İncil okumaya, vaaz vermeye devam etti. 1960’larda vazgeçtiler, ondan sonra Katolik kilisesi bir daha dikiş tutmadı. Bana sorarsanız resmen ölüyor. Büyüsü gitti.
Hindu kutsal metinleri ve onlara ilişkin tefsir ve ibadet literatürünün dili Sanskrit denilen ölmüş, hatta belki hiç yaşamamış dildir. Alim sınıfı dışında kimse o dili konuşmaz. Güney Hindistan’ın çeşitli diller konuşan halkları bununla da yetinmeyip eski Telugu (Karnatik) dilinde ilahi dinlerler; hatta ben de arasıra dinlerim. Güney Hindistan Hıristiyanlarının büyük bir bölümü, kel alaka faslından Süryanice ibadet ederler. Bombay Parsileri iki bin küsur yıl önce ölmüş bir dil olan Avesta dilinde ilahi söyler, bin yıl önce ölmüş bir başka dil olan Pehlevi dilinin bir çeşidiyle ayin sürdürürler.
Yahudiler iki bin beş yüz sene boyunca ölmüş bir dil olan İbrani dilinde yazılmış Tevrat’ı bir başka ölmüş dil olan Aramiceyle tefsir edip yorumladılar. Şükür şimdi İbranice gene canlandı da en azından İsraildekiler okuduklarını ilk elden az çok anlama şansına kavuştu.
Yenipazar Cezaevinde bir ara 10. ve 11. yy’da Uygur lehçesiyle yazılmış Türkçe Budist metinlerle uğraştım, “bin gözlü, bin elli âryâvalakiteşvara bodisatvanın ârjarâjâvavâdaka mahayan sutrası” diye süregiden cümlelere nakavt oldum. Yani Türklerin de din deyince esoterik dillere sarması yeni bir olgu değil.
Müslüman olsam şüphem yok ki ezanın Arapça söylenmesini isterdim. Sonuçta adamın biri sabahın köründe “uyan yoksa ölürsün, haydi yürü namaza” diye bağıracak, Türkçe bağırsa ne, bağırmasa ne? Daha iyi mi anlaşılacak, anlayınca daha mı iyi olacak?
Memleketteki en büyük insan hakları ihlali olan hoparlör işkencesi dururken böyle saçma konularla uğraşmak abesten öte bir şey. Hedef saptırma.

Sordular da şeyedeyim dedim. 

29 comments:

  1. Hocam insanin kendi dilinde ibadeti daha faydalı olmaz mi sizce de.

    ReplyDelete
    Replies
    1. İsteyen kendi dilinde ibadet edebilmeli. Bence her caminin imam ve müezzinin yerel düzeyde cemaati tarafından seçilen bir heyetle yönetilmesi lazım. Ben ezana önem veriyorum ve onu işitip namaza gidiyorum ve anadilimde olsun diyenlerin çoğunlukta olduğu camilerde buna kafası yatan imam ve müeezzinler işe alınır ve Türkçe ezan okur, istenirse namaz da Türkçe kılınır. Bu yasak olamaz. Ancak aynı şekilde orjinali Arapçadır, biz Arapça ibadet istiyoruz diyene de yasak konamaz (Tek parti döneminin hatası). Vee zurnanın zırt dediği yer olan durum: Kürtçe ibadet etmek isteyene de Kürtçe ezan serbestisi tanınması gerekir. Şimdi Akp Türkçe ibadet edilen camileri kapatsa ne düşünecekseniz, bunu tüm dillerdeki ibadetin yasaklanması için de düşünmeniz gerekir.

      Delete
    2. Neye "faydalı"? Basura mı? Koca bulmaya mı?

      Delete
  2. 'Ezanın ne dediğini anlamıyorum' lafı çok cılız ve tek başına sağlam bir argüman değil. Ezanın her kelimesi herkes tarafından anlaşılmıyor olsa da en azından namaz vakitleri için bir haberci olduğu biliniyor. Bu bir yana, ' Tanrı ' genel bir kavramken 'Allah' bütün özellikleri ile tarif edilmiş ' özel' bir kavramdır. Açıkçası Tanrı dendiğinde Zeus mu yoksa YHW mı ya da başka bir tanrı mı anlaşılmaz. oysa Müslümanlar doğrudan Allah'a dua ederler. Bu yüzden dua ettikleri yaratıcının adı dururken, aşağı yukarı aynı özellikleri taşıyan diğer tüm yaratıcıların ortak adını kullanmak istemezler. Peki ısrarla 'Allah değil Tanrı 'demek isteyen isim genelleyici Kemalistler kendi yaratıcılarının ismi yerine, aşağı yukarı aynı özellikleri taşıyan daha genel bir tabir kullanmayı denemek isterler mi? 'Ey bugünümüzü sağlayan ulu Atatürk' yerine mesela, 'ulu Diktatör' dense nasıl olurdu?

    ReplyDelete
    Replies
    1. This comment has been removed by the author.

      Delete
    2. Bir kere Allah yahut Al-lat adlı bir tanrıya çeşitli Sami kavimleri MÖ'den beri tapınmış. Kuran yazarı sonradan o tanrıyı dilediği gibi süsleyip tanımladı diye Müslümanlar sahiplik iddia edemezler. İkincisi Arap Hıristiyanları Tevrat ve İncilde zikredilen tanrıya Allah adını verirler. Üçüncüsü 11. yy'dan 15. yy'a dek Türkçe İslami metinlerde Tenri ve Allah eş anlamlı ve eş sıklıkta kullanılır. Dördüncüsü Türkçe Tenri yahut Tanrı jenerik bir ilahın değil, Türklerin çeşitli ilahlarından biri olan Gök Tenri'nin özel adıdır. Demek ki özel isim zamanla jenerikleşebiliyor, ya da başka bir mitolojik varlığın adı olarak benimsenebiliyor.

      Delete
    3. Farsça Hüda kelimesi de pek yadırganmayacaktır, halbuki o da aynı şekilde değerlendirilebilir.

      Delete
  3. sevan hocam, kadir mısıroğlu'yla ilgili fikirlerinizi çok merak ediyorum.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Uzun yıllar önce bir iki kitabını okumuş, alışıldığın dışında şeyler söylediği için sempati(mtrak) duymuştum. Son yıllarda takip etmedim. Kafayı yemiş diyorlar, ama avamın öyle dediği nice cevherler vardır.

      Delete
    2. 27 Mayıstan sonra tevkif edilip Balmumcu'da biraz kodeste yatan, Alparslan Türkeş'le beraber 147'leri (Mason oldukları gerekçesiyle) gizlice ihbar eden; 60larda Rıza Nur hatıratının İngiltere'den kaçak mikrofilmlerini Türkiye'ye sokan(ve bunun için Nihal Atsız'a da el altından para ödeyen); Bir rivayete göre 71'de Kemalist 9 Martçıların, Milliyetçi 12 Martçılar tarafından tasfiye edilmesinde ciddi rol oynayan(ayrıca Faruk Gürler; hanımının aile dostuymuş); Bu arada bir müddet Bakırköy'de yatan; 70lerin başında MSP'nin Akıncılar grubu içinde RTE'nı keşfedip onu siyasete sokan ve ona kolkanat geren; 79'da RTE'nı(bürokrasi ve askeriyedeki irtibatları sayesinde) hapisten kurtarıp Edip Yüksel'i içeri attıran; 12 Eylül'den sonra ilkin Almanya'ya, (Almanya'da baştan Ülker grubuyla iş yaptıktan sonra gurbetçileri dolandırdığı iddia edilen) ardından İngiltere'ye iltica eden ve orada Şeyh Nazım'ın himayesiyle mal mülk edinen; 90ların başında Türkiye'ye dönüş yapan; şair N. F. Kısakürek'in yakın dostu; 30 kadar kitap müellifi ve yıllar boyu Sebil-ürReşad'ı yayınlamış, yaşayan bir efsanedir.

      Kendi ifadesine göre Almanya'da o yıllarda sucukçuluk yaparken(Fransa'ya da dağıtım yapar), kendisini T.C. MİT'ı batırmıştır ve (bu yüzden parasını aldığı)gurbetçilere hala tazminat ödemektedir.

      Üstelik yeryüzündeki gelmiş geçmiş en koyu anti-Kemalisttir(öyle ki bu hususta S. Nişanyan dahi ona rakip olamaz)

      Delete
    3. cevabi buradadir https://www.youtube.com/watch?v=YE7m489rKRY

      Delete
    4. "Üstelik yeryüzündeki gelmiş geçmiş en koyu anti-Kemalisttir(öyle ki bu hususta S. Nişanyan dahi ona rakip olamaz)"

      Yanlışınız var.

      Yeryüzündeki gelmiş geçmiş en koyu Anti-Kemalistler Barzanici Nasname çevresidir.

      Bkz;
      https://twitter.com/nasname_

      Delete
  4. Memleketin bin tane derdi varken, delinin biri kuyuya taş atıyor ve tüm memleket bununla uğraşıyor. Şimdi bunun üzerine bir kaç kelime edip de buna alet olmayacağım. Fakat bu tartışmaya, en azından bu zihin acıcı fikirleri görmemize vesile olduğu için bir nebze sempati duydum şimdi.

    ReplyDelete
  5. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  6. Aman Türkçe olmasın, Arapça iyidir. Dindarlar her şeyi kirletiyorlar zaten, bari Türkçe'yi kurtaralım bunlardan... Öte yandan, sesi güzel olan birisi Ezanı okuyunca, cami içinde, çok etkileyici. Ancak aynı ses, hoparlörden çıkınca, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük mezalimi haline dönüşüyor. Bir de Türkiye'de ezan okuyanların neredeyse yüzde 99'unun bet sesleri de eklenince, Türkiye Müslüman dindar olmayanlar için felaket bir ülke olmaya devam ediyor.

    ReplyDelete
  7. Allah ve Tanrı eşanlamlıdır.
    "Gök Tanrı ile Müslüman Türklerin Tanrı'sı aynı değil" derseniz o zaman da "Müslüman Arapların Allah'ı ile müşrik Arapların Allah'ı da aynı değil" derler.

    Yalnız konuyla doğrudan ilgisi yok ama bu eşanlamlılardan açılınca aklıma geldi.
    "Aşk" ve "seks" kelimelerinin Türkçe karşılıkları neden yok? Hatta ilkinin "öz olmayan" İngilizcesi bile yok?
    Sevgi "aşk"ın eşanlamlısı değil. "Seni seviyorum" veya "I love you" da, her ne kadar çoğunlukla bu anlamda kullanılsa da tek bir anlama gelmez.
    Seks kelimesine ise Sayın Nişanyan Kelimebaz yazılarından birinde değinmişti. Gerçi bunun en azından fiilinin Türkçe karşılıkları var. Sevişmek, aşk yapmak ve daha kaba, argo veya küfürlü kelimeler gibi mesela.

    ReplyDelete
  8. Ezan İslami faşizmin bir dayatmasıdır.

    ReplyDelete
  9. Antakya ve Suriye ortodoksları hakkında bir düzeltme yapayım. Ayin Arapça yapılıyor. Sadece bazı dua ve ilahiler ( ayinde azınlık teşkil eder) Rumca yapılmaktadır.

    ReplyDelete
  10. Asıl problem ezanın 90 desibel hoparlörle okunmasıdır, Türkiye'deki Şevket Eygi gibi İslamcıları bile, ezanın hoparlörle okunması,epey bizar ediyor. Eski usül müezzin şerefeye çıkarak okusaydı inanın hiç kimse ezandan rahatsız olmazdı. Zaten 60lardan, yani ezanın hoparlörle okunmaya başlanmasından evvel müezzinler ezan okurken şimdiki gibi uzatıp teganni etmezlerdi. Herif bir AllahuEkber derken geçen vakitte sen kendi kendine en az 20-25 defa tekbir çekebilirsin.

    ReplyDelete
  11. Diğer dediklerinize teknik olarak katılıyorum, şimdilik karşı çıkacağım bir şey yok ama, İslam'ın Türkleştirilmemesini ummanın çok naif, ideolojik bir istek kalacağını söylemek isterim. İslam, bu günkü çürümüş Orta Çağ medeniyeti artıklarından oluşan bir ideolojiden ibaret değil, dediğim gibi, Orta Çağ'daki büyük bir medeniyetin dini... “Aman, Türkleşmesin” diyeceğiniz bir öcü değil, zira geçmişte İslam'ın Türkleştiği bir zaman aralığı zaten mevcut. Yesevi tarzı İslam denen şey, bildik Sünni ve Şii taassubundan farklı, bir nevi Türkleşmiş bir İslam idi. Daha doğrusu, özelde Türkleşebilecek seviyede evrenselliği yakalamıştı. Bu durumda Rumlaşabilir, Slavlaşabilir kıvama gelmiş bile olabilirdi. S. Nişanyan'ın burada belirttiği gibi 15. yy'a kadarki Türkçe İslami metinlerde Tanrı kelimesi bolca bulunurmuş. Yesevi ekolü, çeşitli takipçileriyle Anadolu ve Balkanlara girmiş ve oraları bu şekilde İslamlaştırmıştı. Böyle bir İslam'dan inanmasanız bile, bir şikayetiniz olacağını pek sanmıyorum. Ayrıca İslam, reform süreciyle buna benzer veya daha evrensel bir konuma da gelebilir. Bunun asla olmayacağını, İslam’ın buna elverişli olmadığını söyleyenler de feci yanılıyorlar.

    ReplyDelete
  12. Etkilenmek mi? Müslümanlık adına yapılan ibadetler, söylenen tüm erdem dolu güzel sözler...Hiç biri bu dinin kendinden başka bir inanca hoşgörüsüz ve saygısız olduğu gerçeğini değiştirmiyor.Etkilenenlere bir sözüm yok ama 38 yaşşıma kadar hiç bir dini ritüel anında etkilendiğimi hatırlamıyorum.Yalnız bir kez merak ettiğim için İzmir' de bir kiliseye girmiştim; kadın erkek bir arada kulağa hoş gelen bir melodiyle ibadet ediyordu. Etkilenmedim desem yalan olur.Sevan Hocam ben yoksa gizli hristiyan mıyım? :)

    ReplyDelete
  13. Manu yasaları hakkında açıklama yapar mısınız hinduların kutsal kitabı oldugunu duydum kadınların temiz mükemmel kusursuz yuceltildigi bir kitap gibi detaylı bilgim yok görüşleriniz nelerdir

    ReplyDelete
  14. Hocam konu dışı bi sorum olacak. 100 Güzel Kelime kitabınızın yeni baskısı yapılacak mı? Olsa da alsak...

    ReplyDelete
  15. Hocam hüda xwede god ayni köktenmidir

    ReplyDelete
  16. Tanrı ulusların diliyle ilgilenir mi bir toplumu diğerlerinden üstün kılarmı yapacak işi kalmamış gibi insanı yaratıp yüzyıllar boyunca anlamsız bir şekilde robot gibi oynatır mı kutsal denilen metinlerde neden sadece ortadoğu toplumlarının bahsi geçer bir dönem peygamberler geldiyse neden artik peygamber gelmiyor yoksa dünya biz farkında olmadan güllük gülistanlık bir yer haline mi geldi antropomorfik tanrı anlayışı acaba bizi yanıltıyor olamaz mı seks ve şarap günahsa neden cennette ödül olarak karşımıza çıkıyor savaşı köleliği kadın ticaretini yasaklamayıp duzenleme yoluna giden çarpık bir zihniyetin tezahürü değil midir insanlık tarihinin bir döneminde toplulukları kontrol etme ve korku temeli üzerine dayanan dinlerin kullanım tarihi geçmiş bozuk sütten farkı var mıdır bilime sanata felsefeye özgür düşünceye tarihe bruno ya ve hypatia ya acımasızca savaş açan birşeyler olmalıydı

    ReplyDelete
  17. "Allahu ekber" veya "Tanrı uludur" seçeneklerinden birini dayatarak "ikisi birden olamaz" diyen "ya biri ya öbürü"cü düz mantıkla düşünmeyin.
    "Hem biri hem öbürü"cü diyalektik mantıkla düşünerek bir senteze varın:

    "Allah uludur
    Tanrı ekber
    Şehadet ederim ki Tanrı'dan başka ilah yoktur
    Tanıklık ederim ki Allah'tan başka tanrı yoktur
    Şehadet ederim ki Muhammed Tanrı'nın resulüdür
    Tanıklık ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir"

    Kabe de bizim olsun Çankaya da, ikisi de bize yeter!
    Tanrı bize kafi, o ne güzel vekildir!
    Allah bize yeter, o ne güzel vekildir!
    Hedef Turan, rehber Kur'an!
    Allah Türk'ü korusun!
    Tanrı Müslüman'ı korusun!

    ReplyDelete
    Replies
    1. This comment has been removed by the author.

      Delete
    2. @ Altı Ok30 Kasım 2018 00:35

      Ezan ve İzin aynı Arapça kökenden. İzan başka, onda Ayn var. Çok bilen çok yanılır.

      Delete