Ferdinand Marcos
1965-1986 arası 21 yıl
Filipinler başkanı. İlk başkanlık döneminde büyük çaplı kamu yatırımları,
karayolu yapımı ve pirinç destekleriyle popülerlik kazandı. 1969’da ikinci kez
seçildikten sonra tırmanan muhalefete karşı gitgide sertleşen politikalar izledi.
1972’de sıkıyönetim ilan ederek anayasayı askıya aldı. Sıkıyönetim referandumu
%90 küsur oyla onaylandı. Yolsuzluk ve kayırıcılık ayyuka çıktı. “Terörle
mücadele” kisvesi altında hukuk ayaklar altına alındı.
1981’de (muhtemelen Amerikalıların
baskısıyla) yeniden seçim yapıldı. Muhalefetin boykot ettiği seçimi Marcos açık
farkla aldı.
1983’te muhalefet lideri
Aquino’nun ülkeye döndüğü gün havaalanında katledilmesi önemli bir dönüm
noktasıydı. Rejimin dayanaklarından ABD ve Katolik kilisesi Marcos’la aralarına
mesafe koymaya başladılar. Marcos’un 2. Dünya Savaşında aldığı iddia edilen
cesaret madalyalarının sahte olduğu ortaya çıktı. Eşiyle ilgili skandallar meydana
döküldü. Çiftin yurt dışındaki servetiyle ilgili akıllara durgunluk veren
listeler yayınlandı.
7 Şubat 1986’da Marcos
baskın erken seçime gitti. Öldürülen Aquino’nun eşi Corazon Aquino muhalefetin
adayı idi. Seçimler yoğun baskı ortamında gerçekleşti. Aquino açık farkla önde
görünürken geç saatte gelen sonuçlarla Marcos galip ilan edildi. 9 Şubatta
Yüksek Seçim Kurulu’nun 35 bilgisayar teknisyeni sayımda büyük sahtecilik
yapıldığını bildirerek istifa ettikten sonra bir kiliseye sığındılar. Katolik
kilisesi, teknisyenleri güvenlik güçlerine teslim etmeyi reddetti.
15 Şubattan sonra
kitlesel sokak gösterileri ülkeyi felç etti. Marcos’u devirmeye yönelik bir
darbe teşebbüsü ortaya çıkarıldı. Darbe teşebbüsünün arkasında olmakla suçlanan rejimin temel direklerinden ikisi, Savunma
Bakanı Enrile ile Jandarma Genel Komutanı Ramos, 22 Şubatta bir basın
bildirisiyle Marcos aleyhine döndüklerini açıkladılar. Aynı gün Manila
başpiskoposu Kardinal Jaime Sin halkı diktatöre direnmeye davet etti. 23
Şubatta göstericileri dağıtmak üzere gönderilen askeri birlikler kalabalığa
ateş açmayı göze alamayıp geri çekildi. 24 Şubatta bir helikopter birliği
göstericilere katıldı.
25 Şubatta Marcos törenle
başkanlık yemini etti. Bir saat sonra Aquino da çok daha büyük bir kalabalık
huzurunda başkanlık yemini etti. Öğleden
sonra Marcos ve eşi birkaç milyon dolarlık nakit ve değerli eşya ile birlikte
ülkeden kaçtı.
25 Şubat günü 2002’den bu
yana Filipinler’de milli bayram olarak kutlanıyor.
Suharto
1967-1998 arası 31 yıl
Endonezya başkanı. 1960’ların kaos ve iç savaş ortamından sonra ülkede asayişi
sağladığı için ilk yıllarında halk desteği gördü. Kurduğu parti beş kez açık
farklı seçim kazandı. Ancak güvenlik güçlerinin kontrolsüz terörü ülkede
zamanla bezginlik yarattı. 1980’lerden itibaren yolsuzluk iddiaları ayyuka
çıktı.
1997’de Asya finans krizi
ülke ekonomisini sarstı. Başkanın sağlığıyla ilgili kaygılar gündeme geldi.
Krizden çıkmak için Aralık 1997’de uygulamaya konan reform paketinin başkanın
ailesine ve yakınlarına uygulanmaması veya uygulanamaması genel tepkiye yol
açtı.
Mart 1998’de Suharto altıncı
kez başkan seçildi. Ancak güvendiği isimlerin birçoğu “arazi oldukları” için
yeni hükümetin kilit pozisyonlarına başkanın aile üyeleri ve iş ortakları getirildi.
Mayısta sokak gösterileri başkenti felç etti. Öğrenciler parlamento binasını
işgal ederek başkanın istifasını istediler. Suharto bakanlar kurulunu
değiştirmeyi ve 2003’te çekilmeyi önerdi, ancak göstericiler bunu kabul
etmediler. Göstericilere karşı güç kullanma emrine Silahlı Kuvvetler Genel
Komutanı Wiranto uymadı. 21 Mayısta Suharto istifa ederek çiftliğine çekildi.
Yardımcısı Habibie başkanlığı devraldı.
İzleyen dönemde, Suharto
ailesinin 15 ila 35 milyar dolar olarak tahmin edilen serveti tartışma konusu
oldu. Eski başkanın kendisini suçlayan bir gazete aleyhine açtığı tazminat
davasını Endonezya Yüksek Mahkemesi reddetti. 2000’de Suharto ev hapsine
alındı. Oğlu 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kardeşi devleti dolandırmak ve
rüşvet suçlamalarıyla tutuklandı. Kurduğu vakıflara ağır para cezaları verildi.
2006’da Suharto’nun kendisi aleyhine bir dizi tazminat ve ağır ceza davası
açıldı, ancak sağlık durumundan ötürü mahkeme ertelendi. 2008’de öldü.
Ölümünden sonra büyük bir ulusal lider olarak onurlandırıldı.
Park Chung-hee
1961-1979 arası 18 yıl
Güney Kore başkanı. Askeri darbeyle başa geçti. 1963’te yeni anayasa ile
otoriter, merkeziyetçi bir başkanlık sistemi getirdi. Beş kez başkan seçildi.
Modern tarihin en çarpıcı ekonomik kalkınma hamlelerinden birine öncülük ederek
Güney Kore’yi dünyanın önde gelen ekonomilerinden birine dönüştürdü.
1970’lerin başından
itibaren özellikle üniversite öğrencileri arasında, güvenlik güçlerinin
kontrolsüz şiddetine ve kişisel hakların ihlaline karşı protesto hareketleri
yaygınlaştı. 1972’de rejim protestolara ülke çapında sıkıyönetim ilan ederek
karşılık verdi. Ulusal istihbarat örgütü KCIA öğrencilere karşı bir dehşet
kampanyası başlattı. Medya tümüyle hükümetin kontrolüne girdi.
16 Ekim 1979’da öğrenci
gösterileri ülkenin önemli kentlerinden Busan ve Masan’da kontrolden çıktı.
Göstericiler devlet binalarını ele geçirdiler. Sıkıyönetim ve sokağa çıkma
yasağı ilan edildi.
26 Ekimde KCIA başkanı Kim
Jae-gyu bir resepsiyonda başkan Park’ı ve yakın güvenlik görevlilerini vurarak
öldürdü. Kim cinayeti vatani hislerle
işlediğini söylese de gerçek maksadı hiçbir zaman açıklığa kavuşmadı.
Busan-Masan olaylarındaki rolünden ötürü suçlandığı veya görevden
uzaklaştırılması gündeme geldiği için yaptığını söyleyenler olduğu kadar, Park
yerine başkan olan General Chun Doo-hwan tarafından kullanıldığından kuşkulananlar da
oldu. Kim 1980’de idam edildi.
Park’ın kızı Park
Geun-hye 2013’te Güney Kore başkanı seçildi. Ancak dört yıl sonra yolsuzluk
suçlamasıyla görevden alınarak 24+1 yıl hapse mahkum edildi.
Yunan Cuntası
Askeri cunta Yunanistan’ı
1967-1974 arası yedi yıl yönetti. 1960’ların siyasi kaosunu giderdiği ve
hissedilir oranda ekonomik kalkınma sağladığı için toplumun büyük bir bölümünce
desteklendi. 19 Temmuz 1973 anayasa referandumunda cunta lideri Papadopulos
%78.6 oyla kendini cumhurbaşkanı seçtirdi. Demokrasiye dönüş planını açıkladı.
Ancak “açılım” planı üniversite öğrencileri ve sol kesim tarafından reddedildi.
14 Kasımda Atina Politeknik’te başlayan öğrenci ayaklanması üç gün sonra, 17
Kasımda, kanlı bir şekilde bastırıldı. Politeknik baskınının mimarı olan
Jandarma Genel Komutanı General Yoanidis 25 Kasımda “kararsızlık , çıkarcılık
ve yolsuzluk”la suçladığı Papadopulos’u devirerek yönetime el koydu. Sertlik
yanlısı generallerden Gizikis cumhurbaşkanı ilan edildi.
Yoanidis-Gizikis cuntası
ülke içinde ve dışında tepki ile karşılandı. İç ve dış kamuoyunda köşeye
sıkışan rejim, askeri bir başarıyla otoritesini pekiştirmeyi denedi. 15 Temmuz
1974’te cunta yanlısı bir kadro Kıbrıs’ta bir darbe ile yönetimi ele aldı.
Ancak cuntanın hesabı Türkiye’nin askeri müdahalesi ile tersine döndü. 20
Temmuzda Türkiye Kıbrıs’a asker çıkararak adanın bir bölümünü işgal etti. 23
Temmuzda Türkiye ile Yunanistan savaşın eşiğine geldi. Aynı gün cumhurbaşkanı
Gizikis ordu üst kademesiyle temaslardan sonra, yedi yıldan beri devre dışı
olan kıdemli sivil siyasetçilerle toplandı. Yoannidis görevden alındı. 11
yıldan beri Paris’te sürgün olan eski başbakanlardan Karamanlis yönetimi ele
almak üzere Atina’ya davet edildi. Siyasi partilere ilişkin yasaklar
kaldırıldı. Kısa bir süre sonra yapılan seçimlerle demokratik yaşama dönüldü.
Papadopulos ve Yoanidis
tutuklanarak müebbet hapse mahkum edildiler. Her ikisi yıllar sonra cezaevinde
öldüler. Gizikis hakkında vatana ihanet ve askeri ayaklanma suçuyla açılan dava
beraatle sonuçlandı.
Porfírio Díaz
1876-1911 arası 35 yıl
Meksika başkanı. Cientificos adı verilen ilerici/modernleşmeci akımın lideri
idi. Muazzam bir ekonomik ve toplumsal kalkınma hamlesine öncülük etti. Meksika’yı
modern çağa taşıdı. Kilisenin gücünü kırdı. Köylülerin ve Kızılderililerin
refahını gözetti. 35 yıl boyunca girdiği her seçimden zaferle çıktı. Hızlı
kalkınma ile birlikte oluşan büyük servetler, rejimin yakın çevresinde halkın
nefretine hedef olan bir oligarşinin meydana çıkmasına yol açtı. General Reyes
komutasındaki silahlı kuvvetler ülkenin birçok bölgesinde bir baskı ve terör
rejimi kurdular.
Seksen yaşına gelen Diaz
1910 seçimine katılmayacağını ilan etti. Bunun üzerine rejimin iki ana dayanağı
olan General Reyes ile Maliye Bakanı Limantour arasında kıyasıya bir güç
mücadelesi başladı. Diaz fikrini değiştirerek seçime girmeye karar verdi. Başkanın
emeklilik vaktinin geldiğine inanan rejim seçkinlerinin birçoğu bunun üzerine
reformcu Madero’nun adaylığını destekleme kararı aldılar. Seçim kampanyası
esnasında Madero tutuklandı. Diaz, ağır baskı ortamında geçen seçimin galibi
ilan edildi. Ancak birçok eyalette seçimde hile yapıldığı ortaya çıktı. Seçim
ertesinde serbest bırakılan Madero bir bildiri yayınlayarak Meksika halkını
ihtilale davet etti. 20 Kasım 1910’da başlayan ayaklanma kuzey eyaletlerinde tutunmayı
başardı. İhtilalcilerin başkente yaklaşması üzerine eski rejimin güçlü adamı
General Reyes de ihtilale katılarak Madero’yu desteklediğini bildirdi. Mayıs
1911’de Diaz istifa ederek yurt dışına kaçtı.
Genel gözlemler
1. Tüm örneklerde belirleyici
olay, kilit mevkideki kişilerin taraf değiştirmesidir. Beş örneğin tümünde askerin (silah), birinde
kilise liderliğinin (din), birinde belki askerin örtülü desteğiyle istihbarat
örgütünün, birkaçında sivil politikacıların attığı taklalar baş rolü
oynamıştır.
2. Liderin yaş/sağlık
veya siyasi zaaf veya ekonomik kriz nedeniyle “gidici” olduğu inancının
belirmesi, siyasi dengelerde çok hızlı değişimlere yol açar.
3. Seçim hilesi örtü
altında tutulabildiği sürece rejimin sürmesine hizmet edebilir, ancak ortaya
saçılırsa rejimin meşruiyetine ölümcül darbe vurur.
4. Kitlesel sokak
gösterileri etkili bir silahtır, ancak tek başına rejimi devirmek için yeterli
değildir. Güç odaklarının taraf değiştirmesi belirleyicidir.
5. Diktatörün geçmişte
popüler ve/veya başarılı olması, düşme anında hiçbir şey ifade etmez.
6. İyi başlayan rejimler,
fazla uzarsa kötü biter.
ay hadi insallah!
ReplyDeleteThis comment has been removed by the author.
ReplyDeletePorfirio Diaz’ın ‘Pobre Mexico! Tan lejos de dios, y tan cerca de Estados Unidos’ şeklinde tarihe geçmiş bir sözü vardır. Bana göre Benito Juarez ve General Santa Ana ile birlikte Meksika’nın yetiştirdiği en büyük adamlardan biridir. Diktatör, veya değil.
ReplyDeleteGüney Kore'deki Kasım 1972'deki yeni anayasa plesibitinde ağır hile yapılmış. Park böylece yerini iyice tahkim etmiş.
ReplyDeleteCeauscescu, Kaddafi ve daha niceleri bu listede olmalıydı.
Hiçbirinde gidenin yerine pek iyisi gelmemiş. Hiç bir zaman da öyle olmaz zaten. Belki, sadece bir ihtimal Almanya hariç, Adenauer'den dolayı. Bizde de işler beter olmaya devam edecek, bunlarla veya bunlarsız. Şu halde rejim değişikliği gerçekten elzem değil bence.
ReplyDeleteKonuyla hiç ilgisi yok ama Türkçe kelimelerin kökenlerine göre kullanım sıklıkları ile ilgili güvenilir makaleler biliyor musunuz?
ReplyDeleteYine alakasız bir yorum ama sizin sayfanızda "ccc Ülkücü Market" reklamı görmek, google'ın bir cilvesi olsa gerek :)
İkinci maddedeki yazılanları şu anda yaşıyoruz..
ReplyDelete