Tuesday, March 27, 2018

Türkçe yer adları neden orada değil burada


(Cumhuriyet öncesi) Türkçe yer adları dağılımı
Bu haritada 20. yüzyıl başı itibariyle Türkiye’de Türkçe yer adlarının dağılımını görüyoruz. Açık renk olan illerde Türkçe yer adı oranı %90 ve üzeridir. İkinci grupta Türkçe yer adları %50 ile 90 arası, üçüncü grupta %10 ile 50 arasıdır. Koyu renkli olan illerde yer adlarının %90 ve daha fazlası Türkçe dışındaki dillerdedir.
Sayımda sadece Osmanlı ve Cumhuriyetin Türkçe kayıtlarında yer alan resmi adları göz önüne aldım; başka yerel dillerde o yerlere verilen gayriresmi adları (mesela Çerkesçe köy adlarını) hesaba katmadım. Türkçe veya Kürtçe/Arapça olarak yorumlanması mümkün olan kişi ve soy adlarını (Şeyhhaci, Hasankom) Türkçe saydım. Yabancı dilden bozma oldukları halde kullanımda “Türkçe” görüntüsü kazanmış yer adlarından (Heraklia > Erikli, Potami > Bademli, Basilika > Paslıkaya) fark edebildiklerimi yabancı, edemediklerimi Türkçe kabul ettim.
Üzerinde biraz düşünürseniz göreceksiniz ki şoke edici bir haritadır. Türkiye tarihi hakkında bildiğinizi zannettiğiniz birçok şeyi sorgulamaya başlamak için iyi bir yerdir.
Mesela soru: Erzurum ili 1070'lerde, hatta daha önce Türk egemenliğine girdi; Bursa ve İzmir ise ondan 200 küsur yıl sonra. O halde neden Erzurum’da Türkçe yer adları %40 dolayında iken Bursa’da %97 ve İzmir’de %91? Üstelik Erzurum’un fethedildiği devirde memlekete Asya’dan az veya çok bir Türk göçünden söz edilir; oysa Bursa ve İzmir’in fethinden sonra buralara Türklerin kitlesel iskânına dair hiçbir belirti yoktur. 20. yüzyıl başında Erzurum İzmir’den daha mı az “Türkleşmişti”, ve öyleyse neden?
Yoksa – aman yarabbi! – yer adlarının değişimi ile etnik dokunun değişimi arasında hiçbir mantıki bağ olmayabilir mi? Mesela Rumların oturduğu bir semtin adı, defterdarlıktaki memurun tek kalem darbesiyle Akçaviran yahut Kınık edilebilir mi? Yani, teorik ifade edersek, yer adları sosyolojik değil SİYASİ bir olgu mudur?
*
İkinci haritamız bize bir ipucu sağlıyor. Bu sefer en koyu renk Osmanlı devletinin İstanbul’u fethinden önceki sınırları. Sütlü kahve rengi olan Trabzon ve Karaman-İçel buna 1460-70’lerde katıldılar. Bir üçüncü yer var yine o tarihlerde katılan, Sinop ile Kastamonu’nun kuzey yarısındaki İsfendiyaroğlu beyliği, onu haritada göstermeyi unutmuşlar.
Hayret verici bir çakışma değil mi? Detaya inince daha da netleşiyor. Birinci haritaya bakın. Kastamonu ve Sinop’un sahil bölgesinde (yani eski İsfendiyaroğlu arazisinde) epeyce yabancı isimli yer var, oysa iç kısımlarda adların çoğu Türkçe. Aynı şekilde, Konya’nın güneyinde yabancı isim daha çok, Osmanlı’ya daha erken katılan kuzey kesiminde daha az.
Yani birinci haritamızı iller değil ilçeler bazında hazırlasam ikinci haritaya daha da güzel uyacak. Sanki Osmanlı Beyliğine 1453'ten önce katılan yerlerde bütün yer adları Türkçeleştirilmiş, ama 1453'ten sonra o iş tavsamış.
*
Üçüncü haritamız bize 1100 yılı dolayındaki Rum İmparatorluğunu gösteriyor. “Olmaz bu kadar” demeyin, olur.
“ 'Türkiye’ dediğin bir Bizans oyunudur” desem ne dediğim anlaşılır mı acaba?

67 comments:

  1. İnternette rastladığım bir spekülasyon var (buna kendim de zihnimde bir şeyler eklemiş olabilirim): Meğer Osmanlı denen şey, doğudan gelen Tacik veya Yahudi bir sülale ile Bizans (Rum) hanedanının bir kolunun birleşmesiyle oluşmuş bir sülale imiş. Kısa zamanda Bizans topraklarına hakim olmuşlar fakat İmparatorluğun asıl merkezindeki eski hanedanı yerinden sökmek uzun zaman almış. Öyleyse II. Mehmed aslında İstanbul'u fethetmemiş; Rum tahtını akrabalarından geri almış oluyor. Osmanlılar kendi tarihini de bu andan sonra yazmaya başlıyorlar... Fakat nedense Rum olmak yerine Oğuz atadan gelmek üzerine bir meşruiyet kurmuşlar ve Sünni İslam'ı devlet dini olarak kabul etmişler.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Soru 1: 14. yy'da Anadolu'ya gelen Mağripli Seyyah İbn Battuta Orhan Gazi'den niye "Türkmen beylerinin en ulusu ve zengini" diye bahsetmiş? Türkçü müymüş bu adam?

      Soru 2: Osmanlı'nın ilk yıllarında neden hep kişi adları Türkçedir? Bu insanlar "Rum, Tacik ve Yahudi" değiller miydi?

      Delete
    2. Bu teorinin ateşli bir savunucusu değilim. Bunu söyleyen zat sanırım Orhan adı için de (özellikle II. Mehmed'in kardeşi Orhan'ın adı için) "bir Rum adından bozma" diyordu. O devre kadar pek rastlanmayan isimler o devirden sonra Türk ismi olarak kabul görmüş olabilir. Gerçi Orhan sanırım Orhun vadisinden geliyor... Sonuçta Türk ve müslümanların hakim olduğu bir coğrafyadan gelen bu sülale, Türkçe ve Arapça isimler edinmiş de olabilir. İlk tarih II. Mehmed zamanında yazıldı, isimlerinin ne olduğu konusunda çarpıtılmış bir secere çıkarmış bile olabilirler lakin İbni Battuta seyahatnamesinin o kısmını ben de okudum. Teoriyle pek bağdaşmıyor evet... Ama hala bir kırıntı şüphem mevcut.

      Delete
  2. Beylikler haritası ile örtüşüyor bahsettiğiniz harita:
    https://i.hizliresim.com/A1VV9p.png

    Anadolu ağızları haritası ile de örtüşüyor (Leyla Karahan'ın çalışması):
    https://i.hizliresim.com/VrOOqV.jpg



    Şimdi size birkaç soru soracağım.

    1. Giresun ağzı Batı Anadolu ağız grubuna dahilken Giresun'un yanı başındaki Trabzon neden Kuzeydoğu Anadolu ağız grubuna dahildir? Hani yer adlarının sosyolojik değil siyasi bir olgu olduğunu iddia ediyorsunuz ya, Giresun ile Trabzon arasındaki bu keskin kültürel farklar da mı siyasi bir olgudur?

    2. Neden 1450-1460'larla sınırlı bu Osmanlı'daki "Türkçülük" furyası? Osmanlı 1450'lerden sonra yer adlarını değiştirememiş mi? Halbuki devlet çok daha güçlü bir hale gelmişti 16. yy'da. Trabzon'da da Osmanlı otoritesi gayet güçlüydü. Bu furyayı 1450-1460'lar ile sınırlamazsanız yazınız bir çöp yığını haline geliyor değil mi?


    Üstelik Erzurum’un fethedildiği devirde memlekete Asya’dan az veya çok bir Türk göçünden söz edilir; oysa Bursa ve İzmir’in fethinden sonra buralara Türklerin kitlesel iskânına dair hiçbir belirti yoktur.

    Keşke azıcık genetik bilseniz de o haritanın Anadolu'daki Orta Asya genetik mirasının dağılımı ile nasıl örtüştüğünü görseniz. İzmir'deki (İzmir'in yerli Türklerindeki) Orta Asya genetik mirası Trabzon'dakinden ve Erzurum'dakinden fazladır. Türkiye'de Orta Asya genetik mirasının doruğa ulaştığı bölge kitlesel Türk göçü olmadığını iddia ettiğiniz Ege/Güneybatı Anadolu'dur.

    Egeli Türklerin simaları bile yeter sizin içi boş iddialarınızı çürütmeye. Kitlesel göç olmamışmış. :)
    https://i.hizliresim.com/QV53gy.jpg
    https://i.hizliresim.com/1JbWnN.jpg
    https://i.hizliresim.com/9mz1pN.jpg


    Anadolu'ya gelen Türklerin hep belirli yerlerde çakılı kaldıklarını mı sanıyorsunuz? Zamanında "Turcomania" olarak da anılan Doğu Anadolu Osmanlı-Safevi gerilimi başlayınca heterodoks (Kızılbaş) Türkmen nüfusunun büyük bir kısmını Azerbaycan ve İran'a kaptırmıştır.

    Siz tarihçi değilsiniz. Hümanist yahut liberal de değilsiniz. Siz bir ırkçısınız, yazılarınız da objektif değil.

    ReplyDelete
  3. Tespit gibi tespit. Mesele Anadolu'da isimler ne zaman değiştirildi ? 20.yy başlarındaki isimler diyorsunuz peki 19. ve 18.yy'da bu isimler nasıldı ? 20.yy'daki isimlerle ne kadar örtüşüyor ?

    Yunan bağımsızlık hareketinden sonra sihirli defter dokunuşları mı yapıldı ? yani 19.yy'ın sonlarına doğru değiştirilmiş olabilir mi ? Yoksa sizin teoriniz 16.yy'da da bu işlerin yapıldığına yönelik mi ?

    ReplyDelete
    Replies
    1. Asıl değişim 1450'den hemen önce ve hemen sonra görünüyor. 1500'lerin başındaki tahrirler ile 1880'ler arası hemen hiç değişim yok. 1880-90'larda -iye'li yüzlerce yeni yer kurulmuş (Hamidiye, Nazımiye...). İlk ciddi isim değiştirme operasyonu 1913, Balkan Harbi ertesi.

      Delete
  4. Türkiye Türkler'inin anavatanı, Orta Asya değil. Baltık'tır. Ondan öncesi de Mezapotamya'dır.
    Ortaçağ'da, bugün Polonya, Belarus, Litvanya denen topraklardan, Doğu Avrupa'nın büyük kısmından, Bizans'a inen Türkler, 1071'den çok önce Bizans'a yerleşmişler.
    Asya'dan gelen Türk'lerden büyük kısmı, Osmanlı tarafından sürüldüklerinden Anadolu dışına, İran'a kaçmış. Çok azı Anadolu'da kalabilmiş onlar da katledilmiş.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Baltıklar'dan Bizans'a olan kaydedilmiş tek göçler oralardan olan Slav göçleri ve sonraki dönemlerde oraların çeşitli Hint-Avrupalı (ve belki bir miktar Fin-Ugor da) kavimlerine mensup olan insanların yaptığı çok küçük çaplı paralı asker göçleridir. Bizans'a olan Slav göçleri de Bizans'ın Balkan topraklarıyla sınırlı kalmıştır büyük oranda.

      Anadolu'ya olan Oğuz/Türkmen göçü ise bugünkü Kazakistan topraklarındaki Oğuz Yabguluğu diyarından oldu. Bu tarihi kayıtlarda çok net olarak anlatılır.

      Delete
    2. Doğrudur Onur Bey. Oğuzların anayurdu (ya da atayurdu) bugünkü Kazakistan içinde kalmış olan, Batı Kazakistan dolaylarındadır. Hazar Denizi'nin doğu kıyıları Oğuz anayurdudur. Hatta hazırladıkları tarihiî haritalarda Kazaklar da bu gerçeği inkâr etmezler. Aşağıya koyacağım haritaya bakınız

      https://i.hizliresim.com/4ayab7.png

      Haritadaki sarı bölge üzerinde Kazakça "Oğız Memleketi" yazıyor (altta "Oğız Dalası" da yazmakta, yani "Oğuz Bozkırı"). Haritada görüldüğü gibi ortada henüz "Kıpçak" (Kazak) yok. Kuzeyde "Kimaktar" (Kimekler), Batıda "Hazarlar", onların kuzeyinde "Bulgarlar", güneyde "Horezm" (Harezm), güneydoğuda da "Karahan Memleketi" (Karluklar ) var, Kıpçaklar henüz doğuda, Moğolistan taraflarındalar, henüz bölgeye göçmemişler.

      Daha sonraki dönemlerde Kıpçaklar, gerek kültürel, gerek dilsel, gerekse genetik olarak hayli karıştıkları Moğollarla birlikte atayurdumuza göçüp, o toprakları alacaklar. Bizim Oğuzlar ise önce güneye İran'a, ilerleyen yüzyıllarda da yavaş yavaş Hazar'ın güneyinden Kafkasya (Azerbaycan) ve Anadolu'ya gelecekler.

      Şimdi siz bugün kalkıp da, sanki tarih boyunca o topraklardaki genetik yapı hep Kazaklarınki gibiydi şeklinde düşünürseniz yanılırsınız. Kazaklar ve Kazaklaşmış Moğollar o bölgeye sonradan geldiler, dolayısıyla eski Oğuzların genetikleri bugünkü Batı Kazakistan'daki insanların genetikleri gibiydi demek yanlıştır. Bu tıpkı bugünkü Jamaikalıların genetiklerine bakıp eski Jamaika yerlilerini de siyahi sanmak gibi bir durumdur. Bugün Jamaika'nın %75'i siyahidir, ancak Jamaika'nın eski ve öz yerlileri Native American görünümünde insanlardı, Chavez gibi. Taino ve Arawak denen halklardı. Ancak zaman içinde yok olup gittiler. Bugünkü Batı Kazakistan'da da benzeri bir durum oldu. Mongoloid ırk, o topraklara sonradan gelmiştir, o bölgedeki kadim ırk Andronovo ırkıdır yani kadim Oğuzların da dahil olduğu Kafkasoid bir ırk.

      Delete
    3. Bir ekleme daha yapmak isterim. Bugünkü Türkmenistan Türkmenlerine bakıp da yine kadim Oğuz ırkı hakkında bilgi edinilemez. Zira bugünkü Türkmenistanlılar da hayli karışık bir halktır. Kimi İranî halklarla karışmışlardır, kuzeylerindeki Karluklarla yani Özbeklerle ciddi oranda karışmışlardır, yine Kıpçak (Kazak) ve hatta Moğollarla da ciddi oranda karışmışlardır. Bugünkü Türkmenistan ahalisi içinde hakiki Oğuz oranı bizdekinden çok daha azdır. Çünkü bizler Moğol-Kıpçak akınlarından kaçtık, dolayısıyla genlerimize Moğol-Kıpçak etkisi karışmadı.

      Ayrıca bugünkü Türkmen dili de Oğuz olma özelliğini hayli yitirmiştir. Türkmence üzerinde çok ciddi Karluk ve Kıpçak etkisi vardır. Nasıl ki Kırım Tatarcası üzerinde çok ciddi bir Oğuz etkisi vardır ve artık Kırım Tatarcasını bir Kıpçak dili saymaktansa bir Oğuz dili saymak daha mantıklıysa, bugünkü Türkmenceyi bir Oğuz dili saymak da hayli güçtür.

      Delete
    4. @Oğuz

      Sanki Moğollar ile Mongoloid ırk eşdeğermiş gibi yazmışsınız. Halbuki Mongoloid Doğu Avrasya ırkı için kullanılan ve artık modası geçmiş genel bir tabirdir. Mevcut ve antik DNA sonuçları bize Türki halkların Doğu Avrasya (Mongoloid) ve Batı Avrasya (Kafkasoid) ırklarının değişen oranlarda karışımı olduğunu gösteriyor ki kuvvetle muhtemelen Proto-Türklerde de bu böyleydi. Andronovo halkının İrani ya da Hint-İrani olduğu son yapılan antik DNA çalışmaları ile daha çok perçinlendi, sanırım siz bu konudaki antik DNA literatürünü pek takip etmiyorsunuz.

      Günümüz Orta Asya Türkmenlerinde Moğol kökeni son derece cüzi bir miktardadır, zira onlarda Moğol halklarında yüksek çıkan C ve O Y-DNA haplogrupları yok denecek kadar düşük yüzdelerde çıkıyor. Orta Asya Türkmenlerindeki son bin yıldaki yani Selçuklu devri göçlerinden bu yana en çok karışma ele geçirdikleri bölgelerin İrani halklarıyla olmuş, bunu genetiklerinden de net olarak görebiliyoruz ki bu karışma Batı Avrasya yani Kafkasoid kökenlerini arttırıcı bir etki yapmış. Bununla beraber, genetikten görebildiğimiz gibi Orta Asya Türkmenlerinin Türkiye Türkleri ve Azerilere göre orijinal Oğuz genetiğini daha iyi muhafaza ettikleri açıktır, ama elimizde bin yıl öncesinin Oğuz/Türkmenlerinden antik DNA örnekleri olmadığından yüzde veremiyorum.

      Orta Asya'da konuşulan Türkmen dili (Türkmence) komşu Türki halklarla etkileşim sonucu Karluk ve Kıpçak tesirleri göstermekle birlikte çok net şekilde bir Oğuz dilidir, üstelik günümüz Oğuz dilleri içinde en muhafazakar özellikte olanıdır.

      Kuman-Kıpçaklar (tarihi kaynaklarda bu iki grubu ayırmak zor olduğundan ikisini birlikte ele alıyorum) konusunda da yanılıyorsunuz. Kuman-Kıpçaklar Göktürkler devrinde Altay taraflarında yaşıyordu, 800'lü yıllarda Kimek Kağanlığı'nın kurulması ile beraber Kimek Kağanlığı'nı meydana getiren diğer unsurlarla beraber en batıda Orta Asya/Sibirya bozkırının kuzeybatısına kadar uzanan alanda Kimek Kağanlığı coğrafyasına dağıldılar ve aşağıdaki Kazakça haritadan da görülebildiği gibi özellikle batı bölgelerinde yoğunlaştılar ki Oğuzların doğudaki Tanrı Dağı civarlarından Orta Asya/Sibirya bozkırının güneybatı bölgelerine doğru göçü de aşağı yukarı aynı zamanlarda oldu..

      https://drive.google.com/file/d/1-_lNMPGN5Sgsdjo_vvtuVlD7d_LkoYSw/view?usp=sharing

      En doğuda kalan az sayıda Kuman-Kıpçak kabilesini saymazsak Kuman-Kıpçaklar Moğollarla diğer çoğu Türki unsur gibi ilk defa Cengiz Han ve oğullarının fetihleri ile beraber doğrudan etkileşime geçtiler.

      Delete
  5. Özal'ın da danışmanlığını yapan Dimitri Kitsikis'in hellenoturkism teorisinde haklılık payı var gibi.

    ReplyDelete
  6. Meraklı cevap-1
    Üstteki Adsız Bey haklı ve Sayın Nişanyan önyargılı.
    Diğer başlığa da yazmıştım. Babam Bayburtlu ve %25 Nogay çıkıyor. Halbuki annem Egeli şehirli ve %6 Sibiryalı, %4 Doğu Asyalı, %2 Güney Asyalı ve genetik olarak %50 Türkmenistan Türkmeni ya da %25 Özbek çıkıyor. Aydınlı annem Bayburtlu babamdan en az iki belki üç kat daha Asyalı.

    Türki halklarda Asyalılık doğudan batıya azalır. Türkiye'de ise genetik olarak Asyalılık doğudan batıya taa Yunanistan, Romanya, Bulgaristan içlerine kadar artarak devam eder.

    Haritada annemin memleketi Aydın civarına bakarsak Şahnalı, Mesutlu, Armutlu, Kozalaklı, Karahayıt, Dereköy, Dalama, Kuloğullar, Çavdar gibi isimler görürüz

    https://www.photobox.co.uk/my/photo/full?photo_id=500682670578

    Bu isimler masa başında zor yaratılır. Bunlar otantik Türkmen / Türkistanlı yerleşimleridir. Aydın, Denizli, Muğla, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, Eskişehir, Kütahya, Kastamonu, Karabük, Samsun, Çorum, Amasya, Tokat, Ankara, Gaziantep, Kilis, Aksaray, Kayseri, Nevşehir, Adana, Mersin, Antalya, Konya, Isparta, Uşak gibi Türkiye'nin büyük bölümünu kapsayan illerde ortalama Türkler minimum %25 Türkmen genli çıkıyor zira ben de genetik forumlarında en az 10 yıldır yöneticilik ve üyelik yapıyorum.

    Yahudi dönmesi olmayan Selanik göçmenleri, Bulgaristan göçmenleri, Balıkesir, Çanakkale, Aydın, Muğla, Denizli, Antalya, Alanya, Isparta, Denizlililer arasında Türkmen (bugünki Türkmenistan Türkmenleri) genleri %50 civarında. Doğu Karadeniz'de Giresun ve Ordu'da Türkmen genleri keza %50 civarında olup, Bayburt, Erzurum, Erzincan'da %15 civarında, Sivas'ta yüzde %35 civarında (Aleviler'de %50) çıkıyor.

    Mutlak Altay bağlantısı gösteren ilginç yerlerden birisi Tunceli. Tunceli'de de Türkmenlik %15-20 civarında ancak bugüne kadar gördüğüm mtDNA D4 yani Altay Dağları'ndan gelen kadınların soyunu Ege ve Akdeniz bölgeleri dışında en çok bu şehirde gördüm.

    Ömer Gökçümen'in yaptığı son çalışma Türkiye'deki Doğu Asyalılığı ( Orta Asyalılıktan daha keskin bir Asyalılık tanımıdır) minimum %21.7 olarak buldu. Ki Gökçümen kendisi bu sonuçlara şaşırdığını ve Türklerin Asyalı gen kökenlerinin daha çok çalışılması gerektiğinin farkına vardığını belirtti:

    https://bmcgenomics.biomedcentral.com/articles/10.1186/1471-2164-15-963

    Türkiye'ye Neolitik'ten bu yana en büyük demografik ve genetik etkiyi tek bir millet Türkler yapmıştır.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Anne ve babanızın genetiğini nasıl biliyorsunuz? Böyle bir araştırma imkanı var mı Türkiye'de

      Delete
    2. Aşağıdaki link üzerinden otozom (genel köken) ve haplogrup testleri alabilirsiniz.

      https://www.familytreedna.com/group-join.aspx?Group=Anatol-Balkan-Caucas

      Testler Amerika'da yapılmakta, ama dünyanın her yerine posta ile test kiti yolluyorlar. Anne ve babanıza da alabilirsiniz tabii.

      Delete
  7. Meraklı cevap-2
    Anadolu’da Ermeniler'in demografik etkisi sınırlı bir coğrafyada kalmıştır. Bundan kastedilen de Kafkasyalılık değil Kuzey Doğu Anadolu'ya getirdikleri eser miktardaki Balkan izleridir (asıl geldikleri yer). Helenleşme genlerle değil devlet etkisi ile oluşmuş zira Karadeniz Rum'u, Konya Rum'u ve Atina Rum'u apayrı genetik kökenlere sahipler. Onları bir deşsek şaşarsınız.

    Sayın Nişanyan benim sevdiğim bir yazar ancak kendisi Türk Devleti'ne o kadar kızgın ki Türkleşme'yi masabaşı memurlara bağlayacak kadar bilimsellikten uzak çalışıyor bu konuda.

    İsterse ben de ona teorimi açıklayayım. Türkleşme göçle ve ekonomik kaynakların üzerine konmakla olmuştur. Ben bir Türk'üm ve ailemde Osmanlı İmparatorluğu'nun her tarafından insan var. Bu yaşlıları incelediğimde hepsinde Sibirya ve Doğu Asya gen kalıntılarını buldum. Ama en çok Asyalılığı en zengin Ege/Akdeniz şehirlerinde kök salmış atalarımda, en az Asyalılığı ise Bayburt, Güney Yunanistan gibi verimin düşük olduğu toprağın az verim verdiği yerlerde yaşamış atalarımda buldum. Biz Türkler güçle geldik, aşiretle geldik, silahla geldik. Doğal olarak en güzel yerlere konduk. Osmanlı stratejik her yere aşiret aşiret Türk koymuştur. Değeri daha az olan yerlere sadece "yetecek" kadar Türk gönderilebilmiştir. Çoğu aşiret Türklüğünü sürdürmüştür. Kayıplar da vardır. Bugün Cezayirlilerin önemli bir kısmında %25 Nogay ya da Türkmenliğe tekabül edecek Asyalı Türk kanı vardır. Araplardır. Aşı orada tutmamıştır. Nedenleri sosyolojik ve genetik olarak araştırılmalıdır. En basit açıklaması dindir. Türk kanlıları Müslümanlar arasında bıraktığında Türklüklerini unutuyorlar, diğer türlü bırakmıyorlar.

    Bu memleket elbette hepimizindir. Ermeniler, Yahudiler ve Rumlar da Atatürk'ün ütopik ülkesinin Türk vatandaşlarıdır ve benim için bizdendirler. Ancak, bu memlekete adını verenler olarak biz Müslüman Türkleri masabaşı oyunlarıyla oluşmuş bir millet olarak tanıtmak sayın Nişanyan gibi zeki bir adamın hatasıdır ve ona yakışmamaktadır. Onu devletten bu kadar soğutan "devletliler" bu işin suçlusudur. Biraz genetik çalışırsa Türk isimli coğrafyaların çok ciddi Türkmen kanı taşıdığını farkedecektir. Ancak Türk adı taşımayan yerlerde de Türk kanı vardır. Daha ilginci Türk adı taşımayan coğrafyaların Rumları ve Ermenileri'nde ilginç şekilde Asyalılık izleri mevcuttur, oralarda belli ki bir kısım Türk de gavur olmuştur. Nefesimizin yettiği yerlerde isimler Türkçedir.

    Bu ülke için akıtılan kanlar derin bir tarih bilinciyle akıtılıyor. Türkiye'deki her Müslüman Türk %15 ile %50 arasında değişen miktarlarda da olsa Asyalı Türklerin torunudur. Sayımızın yettiği yerlerde şehirlere, en çok da çoğunu sıfırdan yarattığımız köylere isim koyduk. Sayımızın yetmediği yerlerde Ermeni, Rum, Yahudi kızlarını aldık Müslüman yaptık. Çocuklar Türktür. Soy bizde babadan yürür.

    İşin özeti de verimin en çok olduğu yere boy boy, verimin az olduğu yere tek tek yerleştik. Bundan doğal ne olabilir ki? Bodrum’un, Antalya’nın en büyük mal sahiplerinin Türkmen fenotipli olmasının şans eseri olduğunu sanan şaşkındır.

    Allah daha mesut, daha demokratik bir Türkiye'de bütün beyin egzersizlerini özgürce yapmanızı mümkün kılar inşallah. Ancak biz Türkler bu vatanın adını da cismini de bırakmayacağız.

    Biz otokton halkları kılıçtan geçirmedik. Hepsine bel verdik. Bazısına din, bazısına da ad verdik. Şimdi onlar da bizdendir.

    Siz de bizdensiniz. Size zulmeden, Şirince'yi çekemeyenlere çok kızgınım. Siz ülke için değerli büyük bir adamsınız. Akıllı bir yönetimde bakan olacak adamsınız. Türk akıllı adamı sever yüceltir. Maalesef kötü yönetim devrimize denk geldiniz. Osmanlı atalarımız sizi Sadrazam yapardı. Kelleniz kalır mıydı bilmem ama bir dönem tepeye kesin çıkardınız.

    Çok sevgiler selamlar Sevan Bey. Biraz genetik okuyun. Yazdıklarımın doğruluğunu göreceksiniz.

    ReplyDelete
    Replies
    1. 1915'te Ermenileri katledip, çocuklarını köle edip, kadinlarina tecavüz edip mallarina çöken adamla; "Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır; o da Türklere hizmetçi olmaktır, köle olmaktır!" diyen adamla su yukarıdaki satırları yazan adam ayni sesin sahibi. Ses aynı, ağız aynı, alttan alta sopa gösterme aynı, büyük ihtimalle devletin memuru olma durumu aynı. Tek fark, konjonktür. Bu adam, kendinden öncekilerle aynı konjonktüre denk gelsin, onlar ne yaptılarsa aynılarını yapar. Yaptıklarını da tıpatıp aynı laflarla savunur. Aynı şeyin laciverdidir çünkü. Ben Türk kani taşımama rağmen bu sesten ikrah ediyorum; gayrimüslimler, azınlıklar nefret etmiş, diş bilemiș, çok mu?

      Delete
    2. 1915'de katledilen türkleri, kürtleri yok sayıp sadece ermenilere vurgu yaparak bir yere varamadınız, varamayacaksınız. halkın bir kısmının acılarını yok sayıp diğerini misliyle vurgu yapanlardan da bizler ikrah ediyoruz. bir zamanlar hristiyan kürtler varmış örneğin. hiç iz bırakmadan nasıl ve kimler tarafından yok edilmişler araştırın derim. tolstoy okumayı deneyin. kafkasya'nın kasaplarını göreceksiniz.

      Delete
    3. This comment has been removed by the author.

      Delete
    4. This comment has been removed by the author.

      Delete
    5. This comment has been removed by the author.

      Delete
    6. Yav he he mk. 19.yy. sonu nüfus dağılımına, özellikle de Ermeni nüfusuna bak, bir de 1905 sonrasına bak. Buhar olup gittiler değil mi? İnsanda biraz utanma olur, hala aynı laflari ediyorsunuz.

      Delete
    7. This comment has been removed by the author.

      Delete
    8. This comment has been removed by the author.

      Delete
    9. Sayın "Deli Dumrul" ile iletişim kurulamayacağı kanaatine vardığım için, gereksiz yer kaplamaması adına, uzun olan ve ana başlıkla doğrudan ilintili gibi gözükmeyen iletilerimi sildim.

      Delete
    10. Özellikle Kafkasya,Orta Doğu, Güney ve Kuzey Akdeniz şeridi olmak üzere Batı ve Orta Asya bölgeleri genetik olarak karışıklıların olduğu bölgelerdir.

      Akdeniz şeridi, Orta doğu ve hatta Batı Asya nın ilk medeniyetlerin oluşum yerleri olmasından kaynaklı karışımların yaşandığı yerlerdir.Kafkasya ise göç yolları nın başını çekmesinden ötürüdür.

      Bu bölgeler de oluşan Millet ve topluluklar yapaydır fakat bu demek değildir ki bölgedeki etnisitelerin, genetik ve tarihsel tanımı yapılamaz veya o halk ilk proto hali ile tanımlanamaz.elbetteki yapılır.

      (Asia Minor) Anatolia dediğimiz bu coğrafya Antik çağlardan beri karışıktı.

      Örneğin, Hint-Avrupa dili konuşan ilksel Proto Ermenilerin Güney Avrupa dan gelip en başta öncelikli olarak yol arkadaşları olan Frigler ile karıştıklarını kimse inkar edemez. daha sonraları ise Urartusun dan, Hititine, Asurlusun dan, Perslisine kadar karıştıkları da ortadadır.Büyük Dikranın kurduğu koca İmparatorluğun binlerce Yahudiyi köle edip getirdiğini vede Ermeni toplumuna kattığını ve hatta çağımızda bolca anılan Pakradunilerin de bu şekilde oluştuğunu hatırlayalım.

      Peki bu karışılan milletler saf toplumlar mıydı muhtemelen hayır, Çünkü Hititlerler de aynı şekilde bu topraklara sonradan yerleşen Hint-Avrupa toplumuydu.Tıpkı 1071 sonrası Türklerin bölgede hüküm sürmesi gibi Urartular da muhtemelen böyleydi.Kafkas dili konuşan Urartuların bölgede egemen olması demek ,bu bölgenin yaşayanlarının da Çerkez ve Çeçen kökenli olduğu anlamına gelmez. Bu topraklarda yaşayan Neolotik Tarım dönemi insanları uçup gitmedi ya? sorusu en başta sorulmalıdır.

      Tarihi mitler oluşturulurken,karışımlar ya hepten göz ardı ediliyor yada abartılarak onun üzerinden yazılmaya çalışılıyor. ortası yok gibi.
      Utanılan karışımlar yok sayılıyor,Utanılmayan karışımlar ise abartılıyor.

      Örneğin;Küçük Asyanın Türk tarihi için anlatılan mıtler de Ermeni ve Rum genetik karışımı utanılacak ve örtbas edilecek bir mevzu iken, diğer tarafta Antik çağdaki Proto Ermeni ve Rumlardan hiçte farkı olmayan bir diğer Hint-Avrupalı İskitlerin ve Kimmerlerin hayali kan karışımı büyük bir şehvet ve gurur ile abartılarak anlatılır.

      Aynı şey, Ermeni tarihinin mitleri içinde geçerlidir, daha bir yerli olmak adına mıdır nedir,sanki ilksel Ermeni soyu ve dili Anatolia veya Ararat dağlarında doğmuş gibi dinsel ve tarihi anlatılar mevcuttur.Balkan göçü daha bir geri plan da tutulur.


      Sonuç; Türklük ve Türkçe gökten gelmedi,Asyada doğdu ve buralara kadar bir şekilde geldi. daha bir Antik olmakla beraber Ermenilik de aynı şekilde Balkanlar dan geldi ve Anatolia da yerini edindi ve tarihin kötü bir cilvesi olarak 1915 Soykırımın da yerinden edilme vede yok olma eşiğine geldi.

      Delete
  8. kürtler bu durumun bariz farkında olsalar gerek. zira eskiden osmanlı'ya rumi diyorlardı.

    ReplyDelete
    Replies
    1. rom ya da romî/rumî hem devrin osmanlısı için hem de günümüz türkleri için kullanılan bir kelime. bir bildikleri var demek ki atalarımın.

      Delete
    2. Rûm Arapçada "Roma" demektir, Arapçada "o" sesi olmadığı için böyle demişler. Roma'dan da kasıt "Anadolu"dur ve Anadolu adlı coğrafya Fırat nehrinde biter. Kürtlerin Fırat'ın batısındaki kişilere Romî "Anadolulu/Romalı" demeleri kadar doğal bir şey yoktur.

      Delete
  9. Meraklı cevap-3:

    Deli Dumrul'un yorumuna karşılık yazıyorum. Devlete çeşitli sebeplerle kızmak ayrı ama bu kızgınlıktan dolayı Türkiye'yi bir Bizans devamına indirgemek, zaten hepiniz Rumsunuz, Ermenisiniz, Türklük yaratılmıştır demek ayrı. Sevan Bey bunu söylüyor, ima bile etmiyor. Ama bu iddiasını destekleyemiyor ve boşluğa düşüyor.

    Bahsedilen iki soru birbirinden bağımsız sorular. Devlet ne yaptıysa yaptı bu benim Türk olduğum gerçeğini iki tane memurun isim yaratmış olma ihtimaline bağlamaz. Veri gerekiyorsa da al işte genetik.

    Türk olarak liberal olabiliriz ve de eskiden hatalar yaptıysak bununla yüzleşebiliriz. Bu siyasi ve psikolojik bir mesele.

    Ancak bu tip bir yüzleşmeyi sağlamanın yolu varlığımızın reddedilmesi olamaz. Nişanyan bu hatayı yapıyor, karşısındakini acknowledge etmiyor, tam tersine yok etmeye çalışıyor. Türk Devleti'nin yaptığının daha entelektüel versiyonu bu, ama aynı esasa dayanıyor.

    Türkleşme diğer birçok coğrafyadan farklı olarak yok etme değil sentez üzerine kurulmuş bir proses. Türkler bunu zaten reddetmemeli.

    Bir aşırı uçta biz Rumlarla, Ermenilerle, Yahudilerle hiç karışmadık diyen bir ekstrem var. Dikkat ederseniz benim düşüncelerimin o fikirlerle alakası yok. Siz bu nüansı kaçırıyorsunuz.

    Ancak diğer uçtaki ekstrem de Türk diye bir şey Anadolu'ya çok az geldi, bugün Türk olanlar kılıç zoru ya da başka sebeple Türkleşmis Anadolulardır diyor. Bu Avrupalı ırkçıların sevdiği bir iddiadır ama gerçek değildir.

    İki görüş de yanlış. Doğrusu ortada bir yer. Ve Türkiye'nin Türk adına yoğun sahip bölgeleri genetik olarak da yoğun Orta Asya, Doğu Asya ve Sibirya izlerine sahip. Bunu göstermek ırkçılık olamaz.

    Sayın Nişanyan etimolojik ve yer adları sözlükleri ile büyük bir hizmet veriyor. Bulguları büyük oranda (tamamen değil) genetik bulgularla da örtüşüyor. Ancak o kadar Türk varlığına karşı ki Türkmenistan kadar Sibirya geni taşıyan Anadolu coğrafi bölgelerindeki Türkçe yer adllarını bile politik uygulamalara bağlamaya çalışıyor.

    Bu da bir bağnazlık. Türk'üm ve Orta Asya kanı kadar kanımda Ermeni, Rum ve neolitikten beri bir yere gitmemiş Anadolulu kanı var ve bu sebeple Rum ve Ermenileri de akraba görüyorum. Ancak bu akrabalık hoş olsa da benim kimliğime saldırı noktasına varmamalı. Ve bu konudaki yorumlar da veri, belge ve bilgiye dayanmalı kafadan sıkıp bu işte bir Bizans işi var diyerek ortaya atılmamalı.

    ReplyDelete
  10. Meraklı cevap-4

    Çünki bir sentez olsak da Türk temelli bir senteziz. Bu sentezi neden Türkler yaptı da Ermeniler yapamadı ya da daha az yapabildi, ya da Rumlar var ettikleri sentezi neden sürdüremedi? Asıl sorular bunlardır. Sosyolojik ve genetik inceleme bunu gerektirir. Bunu sadece ve sadece ceberrut bir devlete bağlamak kolaycılıktır, Anadolu'ya 1070'lerden 1500'lere kadar durmadan devam eden Türk göçünü reddetmektir. Bu da doğru bir metod değildir. Dürüst de değildir. Veriler gösteriyor ki Asyalı gen akışı Safavi-Osmanlı savaşlarından sonra 1500'ler civarında bitti zira İran Anadolu-Türkistan yolunu kapattı. 1500'lerden bugüne Müslüman Türkler Anadolu Türklüğünü yarattılar. Hodoğlugil çalışması da 400 yıldır Türk Milleti'nin genetik olarak kendi yapısına sahip olduğunu gösteriyor. (https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1469-1809.2011.00701.x). Yani biz Müslüman Türkler Ermeniye'de, Rum'a da Türkmen'e de benzesek 400 yıldır kendi strüktürümüze sahip ayrı bir etnosuz. Kültürel ve linguistik köklerimizse elbette farklı coğrafyalara ve binlerce yıllık Balkan, Anadolu ve Orta Asya tarihlerine dayanıyor.

    Problem Nişanyan'ın Türklük ve Türk etnosunu temelsiz ve sadece son yüzyılın Osmanlı'nın dar bir coğrafyasındaki olaylara bakarak reddetmesi. Tümevarım matematikte her zaman ispata yaramaz. Sosyal bilimlerde işlerliği daha da azdır. Bu kadar reddiye üzerine kolay kolay diyalog kapıları da açılmaz. Önce birbirimizin varlığını objektif bir biçimde kabul etmeliyiz. Devletlerin silah zoru ile yaptıklarını yazı yolu ile yapmaya kalkışmak da varsaymama, yok etme güdülerini taşıyabilir. Bunu görüyor ve Nişanyan'a yakıştıramıyorum.

    Devletin ceberrutluğunu daha geniş bir perspektiften ele almak gerekir. Bu da Ortadoğu ve Balkanlar'ın ekonomi-politiğini çalışmayı gerektirir. Yer adlarından çözülmez. Türklük'ü reddiye üzerine ise hiç oturmaz sadece bilgisi eksik bir grup insanı etkiler. Veri gerçektir hem genetik olarak hem de tahrir defteri olarak. Veri mükemmel olmasa da veri olmadan hiç bir analiz yapılamaz. Yapılırsa analiz değil spekülasyon olur. Dahası bilim yaparken internally consistent yani içte tutarlı olmak gerekir. Muş için ayrı, Denizli için ayrı metod uygularsan adama bu ne biçim bilim diye sorarlar. Ben sorarım.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yazdıklarınıza katılıyorum. Oğuzlarda ille de %100 Orta Asya geni aramak biraz bilgisizlik kaynaklı bir durum, biraz da art niyet, Türkofobi içeriyor. Üzerlerinden Moğol geçmiş kişileri hakiki Türk sayıp, Moğollardan kaçmış ve dolayısıyla genlerine Mongoloidlik karışmamış Oğuzları Türk saymamak en hafif tabirle bilgisizliktir.

      Ayrıca Orta Asya'da yaşayan ve Kıpçak olan ortalama bir Kazak'ta ve Kırgız'da bile Orta Asya genleri, en fazla %45 ilâ %50 arasında çıkıyor, %100 çıkan "yok". Dolayısıyla Orta Asya'da yaşadığı hâlde en azla %50 çıkan Orta Asyalılık, Anadolu'daki Oğuzlarda çıkan %5 ilâ 30 arasındadır ve bu gayet fazladır. Meselâ Anadolu'daki Hint-Avrupalılarda (Kürt, Rum, Ermeni) çıkan genetik Hint-Avrupalılık bizlerdeki genetik Türklüğe göre çok daha azdır. Çünkü Hint-Avrupalı halklar içinde %100 olanlar var ve hayli fazla. Meselâ Cermenler (İzlandalı, Norveçli, Alman, İsveçli), Slav (Rus, Polonyalı, Çek, Ukraynalı) ya da Keltlerde (İskoç, İrlandalı) %100 Hint-Avrupalı çıkanalr hayli fazla, oysa Kürt, Rum ve Ermenilerde İskandinavyalılık ve Batı Avrupalıllık taş çatlasa %3 ilâ %10 arasında çıkıyor. Yani, "Dinime söven Müslüman olsa" gibi bir durum var ortada :) Bizim Türklüğümüzü genetik açıdan sorgulayanlardaki Hint-Avrupalılık, bizdeki genetik Türklükten çok çok daha az. Tekrar ediyorum, üstelik %100 Orta Asyalı çıkan "yok", Kazak bile, Kırgız bile en fazla %50 Orta Asyalı çıkıyor, oysa %100 Hint-Avrupalı (İskandinavya, İberya) çıkanlar çok çok fazla.

      Bakınız, ortalama bir Kazak'ın (yani Kıpçak) genetik sonuçları

      https://www.youtube.com/watch?v=auNWhVxygOo

      Gördüğünüz gibi sadece "%20" Orta Asyalı.

      Bu da ortalama bir Kırgız'ın genetik sonuçları

      https://www.youtube.com/watch?v=53zNIhNo1xg

      Gördüğünüz gibi "%49.2" Orta Asyalı ki bu "en fazla" çıkan oranlardan biri, nadir yani.

      Her bir Türk'te yani eğer Oğuz kökenli ise, bir şekilde iyi kötü Orta Asya genleri çıkıyor, ancak yukarıda yazdığım gibi ille de %100 Orta Asya geni taşımak gerekmiyor Türk olmak için ve Kıpçaklarda bile %100 Orta Asya geni çıkmıyor zaten.

      Delete
    2. Bakınız bu da bir Kürt vatandaşın genetik sonuçları, Orta Asyalılık ve Avrupalılık "%0". Yani bu arkadaş aslında Hint-Avrupalı "değil" genetik olarak. "Batı Asya" genleri en eski Anadolu genleridir, non-Indo-European ve non-Turkic genlerdir. Kürt arkadaşta çıkan %5 kadar Hindistan geni de "Hint-Avrupa" geni değil "Dravid" (Tamil, Telugu) genleridir. Yani "Hindistan"ı görünce "aha Hint-Avrupa" sanmayınız.

      https://www.youtube.com/watch?v=83jSDxQMI_c

      Yani, bizim genetik Türklüğümüzü sorgulayanlardaki genetik Hint-Avrupalılık genelde "%0" çıkıyor.

      Bakınız bu da başka bir Kürt arkadaşın genetik verileri

      https://www.youtube.com/watch?v=IAeksFW0Bg0

      Kendisinde "%4.7" "hakiki Hint-Avrupa" genleri var, gerisi "non-Indo-European" Anadolu yani "Kuzey Semitik" genler. "West Asian" denen genler "Kuzey Semitik" genlerdir, Hint-Avrupa ya da Turkic "değildir".

      Bu aşağıdaki veriler de muhtemelen "Balkan Göçmeni" olan bir yurttaşımıza ait. Örneğin şimdi bu ablaya "Türk" diyen yok, yani Anadolu'daki kimi Türklerin "Türkleşmiş" olması Anadolu'da hiç Türk olmaması anlamına gelmez. Bu abla "Türkleşmiş" evet.

      https://www.youtube.com/watch?v=86wVbfEHgas

      Ablada zerre Türklük yok :) genetik açıdan tabii, yoksa kendini Türk bilen biriyse yine de Türk sayarız tabii.

      Bu aşağıdaki veriler ise muhtemelen Egeli ya da Akdenizli bir Yörük'e ait olsa gerek, sonuçlarına bakınız

      https://www.youtube.com/watch?v=VOWyxEJjSsU

      Adam "%20" Orta Asyalı ki bu gayet "fazla" bir oran. İlk verdiğim örnekteki Kazak kadar Orta Asyalı. Kırgız örneğinde "%49" idi Orta Asyalılık, eh el insaf bre Türkofobikler Kırgız'da bile %49 olan Orta Asyalılık Anadolu'ya göçmüş Oğuz'da %20 ise gayet yüksek demektir. Sizlerdeki "%0"ilâ "%5" arası Hint-Avrupalılık yanında ise bayağı bayağı yüksektir.

      Son bir örnek daha vererek bitirelim. Örneğin şu videodaki kızda da %14 gibi gayet ciddi bir oranda Orta Asya genleri bulunmakta. Çoğu Türk'te en az %3 ilâ en fazla %30 arası Orta Asyalılık var. Meselâ Kürt, Rum ve Ermenilerde Orta Asya gen oranı hep %0. Bu bir tesadüf değil.

      https://www.youtube.com/watch?v=Rm5rl-Fnb4Q

      Delete
    3. @Oğuz

      Etnik bir terim olan Moğol ile fiziki antropolojik bir terim olan Mongoloidi yine birbirine karıştırdığınızı görüyorum. Bu ülkedeki kültür seviyesi hakkında derin endişeye düşürüyor beni bu tarz yorumlar.

      MyHeritage şirketinin analizinde kullandığı genetik kümelerden birine "Central Asian" (Orta Asyalı) dediğini görüp, aha işte bu Orta Asyalılığı ölçüyor diye atlamanız da ayrı bir cehalet örneği. Bu analizler sizin sandığınız gibi değil. MyHeritage analizindeki hiçbir küme mutlak anlamda belli bir kökene işaret etmiyor, her biri başlı başına birer karışım ve kimde ne şekilde tezahür edecekleri pek belli olmuyor.

      Central Asian kümesi özelinden gidecek olursak, o küme çeşitli Orta Asya halklarından genetik örnekler baz alınarak oluşturulmuş MyHeritage tarafından, ama Orta Asya halkları birbirlerinden değişen ölçülerde farklı genetik gösterdiğinden (her bir Orta Asya halkı temel olarak Doğu ve Batı Avrasya ırklarının değişen oranlarda karışımıdır, ama bu karışım oranları halktan halka ve hatta halklar içinde çok değişiklik gösterebiliyor, bkz. Tacikler ile Kırgızlar arasındaki genetik kontrast) Orta Asya kümesi bu halkların hiçbirine tam olarak uymaz, dolayısıyla Orta Asya halklarında bile muhtemelen MyHeritage'in Central Asian kümesinde %100 çıkan birini bulmak imkansıza yakın olacaktır. Bu değişik ayak ölçülerine sahip bireylerin ayak ölçülerinin ortalamasını alıp her birine bu ortalama ölçüsünde ayakkabı giydirmeye çalışmaya benzer. Ayrıca, Central Asian kümesi Doğu ve Batı Avrasya miksi olduğundan onun yaptığı vazifeyi değişik Doğu ve Batı Avrasya kümeleri de yapmakta, yeter ki analiz edilen kişi için uygun karışım yakalansın. Yeşili direk yeşil boya kullanarak da elde edebilirsiniz, mavi ile sarıyı karıştırarak da.

      Benzer bir şekilde, sizin Hint-Avrupalılık ölçütünüz de hiçbir bilimsel veriye dayanmıyor görünüyor. Halbuki o konuda antik DNA sonuçları var, onlara başvurabilirdiniz pekala.

      Delete
  11. @merakli

    Yazdıkların hiç de en az 10 yıldır genetik forumlarında yöneticilik ve üyelik yapan birinin yazacağı cinsten değil, en azından ciddi forumlarda. Genetikle alakalı birçok yalan yanlış bilgi vermişsin. Yukarıda yazan adsız arkadaş (beylikler haritasını paylaşan) hiç değilse genetikten anlıyor, keşke ona danışsaydın yazmadan önce.

    Öncelikle şunu belirteyim, sana olan itirazım yer isimleri konusunda dediklerine değil, genetikle alakalı dediklerine.

    İtirazlarıma gelirsek, öncelikle Oğuz/Türkmen göçleri ile alakalı tarihi konteksti vermeliyim, çünkü konteksti vermezsem genetik sonuçları doğru analiz edemeyiz.

    Bundan bin yıl önce Oğuz/Türkmenlerin hemen hepsi bugünkü batı Kazakistan civarlarındaki Aral bozkırındaki Oğuz Yabguluğu topraklarında yaşıyordu, 11. yüzyıldaki Selçuklu göçleri ile beraber oradaki Oğuz/Türkmenlerin bir bölümü yüz yıldan kısa bir sürede doğuda bugünkü Özbekistan ve Türkmenistan'a ve batıda Anadolu'ya uzanan çok geniş bir coğrafyayı istila edip oralara dağıldılar ve oraların yerli halklarını aradan geçen bin yıllık sürede değişen oranlarda asimile ettiler.ve onlarla karıştılar. Oğuz/Türkmenlerin bin yıl önce istila ettikleri bu toprakların hiçbiri o devirde Türki halkların yaşadığı ya da en azından dikkate değer bir nüfus oluşturduğu coğrafyalar değildi. Bugünkü Özbekistan ve Türkmenistan civarları o devirlerde İran coğrafyasının devamıydılar ve İrani halkların büyük ekseriyette olduğu topraklardı. İran'ı zaten biliyorsun. O zamanki Anadolu'nun (Fırat’a kadar uzanan coğrafya) nüfusunun büyük çoğunluğu Rumdu. Anadolu’dan doğudaki topraklarda ise Ermeniler ve çeşitli Hristiyan Kafkas halkları baskındı ki bu bölgelere bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti toprakları da dahil. Bugünkü İran Azerbaycan'ı ise İrani coğrafyasının batı ucuydu ve çeşitli İrani topluluklara ev sahipliği yapıyordu. 11. yüzyıldan 12. yüzyıla girildiği sıralarda kuzeydeki Kimek topraklarından gelen Kıpçaklar Oğuz Yabguluğu’na son verdiler ve ondan sonraki dönemde Oğuz/Türkmenlerin hala Oğuz Yabguluğu topraklarında yaşayanları Kıpçaklarca asimile edildi. Dolayısıyla bugün hala Oğuz/Türkmenlere dayanan Oğuz Türki dillerini konuşan halkların hiçbiri bin yıl öncesinin Oğuz/Türkmen coğrafyasında yaşamıyor, aksine bin yıl öncesinden başlayarak Oğuz/Türkmenlerce istila edilen topraklarda yaşıyorlar ve dolayısıyla bin yıl öncesinin yani Anadolu’ya da Oğuz/Türkmen göçlerinin olduğu devrin Oğuz/Türkmen genetiğini temsil etmiyorlar. Hal böyle olunca senin değişen oranlarda son bin yılda yerli İrani gruplarla karışmış olan Orta Asya Türkmenlerini bin yıl önce Anadolu’ya gelen Oğuz/Türkmenlerin genetiğini temsil ediyormuş gibi genetik analizlerde kullanman bilimsel bir yaklaşım değil. Bilimsel olan bin yıl öncesinin Oğuz/Türkmenlerinin halihazırda günümüze ulaşmış olan mezarlardaki kemiklerinden numune alıp onları antik DNA testlerine tabi tutmak ve onların sonuçlarını bin yıl öncesinin Oğuz/Türkmen genetiği için veri olarak almaktır. Dolayısıyla senin Türkiye’deki Türkler için sunduğun Oğuz/Türkmen soyu yüzde hesapların daha en başından bilimsellikten uzak görünüyor.

    ReplyDelete
  12. [yoruma devam]

    Diğer bir yanlışın da Balkan Türklerini yüksek Türki miksli gibi sunman. Çok Balkan Türkü genetik sonucu görmüş biri olarak söyleyebilirim ki Balkan Türklerinin ortalama Türki miksi Anadolu Türklerinin ortalamasından düşük, nispeten yüksek Türki miksli olan batı Anadolu Türklerini Anadolu Türklerine dahil etmediğimizde bile bu böyle. Dolayısıyla “Türki halklarda Asyalılık doğudan batıya azalır. Türkiye'de ise genetik olarak Asyalılık doğudan batıya taa Yunanistan, Romanya, Bulgaristan içlerine kadar artarak devam eder” şeklindeki ifadenin son bölümünü “Türkiye’de ise genetik olarak Asyalılık doğudan batıya Ege Denizi’ne kadar artarak devam eder ama Ege’den Balkan yarımadasına geçince keskin bir düşüş gösterir” şeklinde düzeltmen gerekecek. Ayrıca şunu da belirtmem gerekecek ki, Balkan Türklerindeki dominant menşe olan Balkan yerlisi menşesi ile Anadolu Türklerindeki dominant menşe olan Anadolu yerlisi menşesi birbirinden genetik olarak çok önemli derecelerde farklı menşeler.

    Bir başka yanlışın Türkiye’deki bütün Türkleri değişen miktarlarda da olsa Oğuz/Türkmen miksli imiş gibi yansıtman. Halbuki genetik bize bunun böyle olmadığını gösteriyor. Trabzon, Rize, Artvin, Bayburt, Gümüşhane, İspir, Ahıska, Kıbrıs veya kuzey Yunanistan'dan olup kendisine Türk diyen ve Türkçeden başka dil bilmeyen milyonlarca insanda hiç Türki miks çıkmamasını nasıl izah edeceksin? Türki miksleri yok, dolayısıyla onlar Türk değil demek bilimsel bir yaklaşım olmaz, çünkü bu insanlar bilinen soy itibariyle Türkofon Müslümanlar, dolayısıyla atalarının Türklüğe asimilasyonları şecere kayıtlarının ulaşmadığı devirlerde olmuş, kendilerini de Türk biliyorlar, çık çıkabilirsen işin içinden.

    Rum ve Ermenilerde de Türki genetik miks izleri çıktığını yazmışsın. Hangi veriye dayanarak bunu söylüyorsun? Genetik testlerde Rumlardan ve Ermenilerden Türki miksli çıkana rastlamadım bugüne kadar. Ki bu sonuç tarihi veriler ışığında mantıklı. Son bin yıldır bu topraklarda Rumlar ve Ermeniler zimmi olarak yaşadı, Müslümanları kendi dinlerine döndürme hakları yoktu, ama Müslümanlar Rum ve Ermenileri Müslümanlaştırabiliyordu. Bundan dolayıdır ki Türklerde Rum ve/veya Ermeni kökeni yüksekken (kimi yerlerin Türklerinde %100 hatta, yukarıda bahsettiğim gibi) Rum ve Ermenilerde Türk kökeni yok gibi bir şeydir.

    Türkiye topraklarında Neolitikten bu yana olmuş en büyük genetik dönüşüm Oğuz/Türkmen göçüyle olan değil, Neolitikten Kalkolitik devre geçişte doğudan Kafkasya Avcı Toplayıcısı/İran Neolitik miksli insanların (Hatti ve Hurriler?) gelişiyle yaşanan dönüşümdür. Bunu yukarıdaki adsızın çeşitli dönemlerden Anadolu antik DNA’larını da kullandığı genetik analizlerinde de görebilirsin:

    https://turkishdna.blogspot.com/2018/02/anadolunun-genetik-yaps-cilal-tas.html

    Gökçümen’e gelince, onun yaptığı analizler de modern halklara dayanıyor, antik DNA verileri kullanmıyor ve çalışmasının hiçbir yerinde Oğuz/Türkmenlerin Türkiye genetiğine katkısı şu kadar olmuştur gibi bir ifade kullanmıyor. Çıkan sonuçlara şaşırdığı kanısına nereden kapıldın onu da anlamadım. %21,7 diye verdiği yüzde önemli oranda Türkiye’deki yerli genetik tesirini de içermektedir, zira Gökçümen analizinde Türkiye’yi Anadolu Yunanları ve Ermeniler gibi yakın genetikte halklarla kıyaslamak yerine Anadolu genetiğinden uzak olan Toskanalılar ve İberyalılarla kıyaslamaya kalkmış. Yoksa sen de biliyorsun ki Türkiye’deki Türklerde ortalama Doğu Avrasya genetiği %10’u anca buluyor, %20’yi geçenler çok çok az. O yüzden senden ideolojik amaçların için Gökçümen’in çalışmasının sonuçlarını ve diğer genetik sonuçları çarpıtmamanı rica edeceğim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bir ad alamadım bu nedenle adımı buraya yazayım olsun rumuzumuz, konuyla da ilgili...

      Yanlışınız var Onur Bey. Batı merkezli tarih yazıcılığına kaptırmışsınız kendinizi. Proto Türklerin anayurdu Orta Asya ya da Sibirya değildir, Hazar Denizi'nin güney bölgeleridir. Bilinen en eski Türkî kavim de "Subär"lerdir, yani günümüz Türkçesiyle "Suver" > "Su Er"leri. İlgili bölge göllerce oldukça zengindir mâlumunuz. Qut/Kut Türklerinin adı da Akadca kaynaklarda o dilin yapısına göre "Guti" olarak geçer, Turukki adı da yine Akadca yorumdur, adın aslı < Türük'tür.

      Batı merkezli tarih yazıcılığı bu gerçekleri gizleyebilmek, Türkleri anayurtlarında işgalci gibi gösterebilmek için Türklerin anayurdunu olabildiğince uzağa atmaya çalışır, Altaylara, hatta Sibirya'ya...

      Proto Türk dili Hazar < Käzär (gezer, göçer) Türklerinden ad alan Hazar Denizi'nin güneyinden (kadim anayurt) Orta Asya'ya ve diğer bölgelere yayılmıştır. En kadim ses özelliklerini barındıran Türk dili olan Halaçça'nın (diğer adıyla Argu) bugün İran'da yaşıyor olması da kadim yurdun burası olduğunun en sağlam kanıtlarından biridir.

      Konuyla ilgili bir görsel

      https://i.hizliresim.com/RnZ08R.png

      Delete
    2. Bu tür iddialar, oku atıp, saplandığı yeri "12" olarak işaretleyip, ardından çevresine hedef tahtası çizip, sonra da "Bakın nasıl da 12'den vurdum" demek gibi duruyor biraz.

      Bu tür eğilimler Kürt milliyetçilerinde de görülüyor. Bir yandan onlar da "Gutiler Kürt'tür" diyorlar ancak diğer yandan "Aryan'ız" diyorlar. Oysa Aryan isen 6000 yıl önce burada olman mümkün değil, çünkü o yıllarda bütün Hint-Avrupalı kavimler neredeyse bir tek kavim ve tümü bugünkü Ukrayna dolaylarındalar, henüz Anadolu'da Indo-European bir kişi bile yok.

      Adsız'ın yazdıkları da bu iddialar gibi. Ayrıca en arkaik özellikleri barındıran Turkic dil Halaçça değildir, Çuvaşçadır, dolayısıyla bu mantıkla Proto-Turkiclerin atayurdu olsa olsa Volga dolayları olabilir ki bence mâkul bir tez. Ancak Hazar güneyi, Subar vb. zorlama teoriler. Ayrıca, Proto-Türklerin anayurdu Hazar'ın güneyi ise ve en kadim Turkic dil Halaçça ise, tez kendi içinde çelişir. Çünkü Halaçça, Proto-Türkçedeki sözcük başında bulunan tüm "h-" seslerini korumuştur, yani "at" yerine hâlâ < "hat" derler, "er" (adam) yerine hâlâ < "her" derler vb. Yani bu durumda "Su Erleri" demeleri için *suber değil < *subher demeleri beklenir.

      Delete
    3. Sevan Bey'in 30 Mart 2018 10:26'da yazan adsızın bu deli saçması yorumunu yayınlamasını mizah anlayışına veriyorum.

      Delete
  13. Haritalardan anlaşılacağı gibi Cengiz Han'ın yan komşuları Moğolistan dan kalkıp Anadolu'ya yerleşmiş sonra Roma imp. Mirasını kabullenmiş tür...:) Üstelik Timur bile buraya gelip 1 2 sene zor dayanıp geri dönmusken.. Gazi de sapsarı saçları ve mas mavi gözleriyle bir cinli den farksız türk ün son model halidir..:)) belli ki bir üst akıl 2000 senelik Roma ruhunu over doz narkoz ile uykuya yatırmış, tarihin önüne set çekmiş, sen Moğolistan dan geldin demiş..:)) aynı şekilde Pers e de sen Aryan sin Kafkasya da bilinmeyen bir yerden gelip Pers i kurdun diyorlar.. ve bu yolla imparatorluklar deriiin uykuya yatırılıyor... İyi uykular ey millet....

    ReplyDelete
  14. Ya her şey tamam da o ilk haritadaki Muğla'ya ne oluyor?

    ReplyDelete
  15. Sevan abi, bu harita aynı zamanda iller bazında GDP haritasına da benziyor. Bu alanda da bişiler yazmanı beklerim; fakir olduğumuz için haklı mıyız, haksız mıyız acaba?

    ReplyDelete
  16. Tartışmayı şahsileştirmeden bilimsel temelli tutmaya çalışacağım.

    Öncelikle Gökçümen (2015) çalışmasına bakalım.

    https://bmcgenomics.biomedcentral.com/articles/10.1186/1471-2164-15-963

    Genetik verisi incelenen Anadolu şehirleri şunlar:
    Ege'den: İzmir, Muğla
    Marmara'dan: İstanbul
    Akdeniz'den: Isparta, Mersin, Hatay
    İç Anadolu'dan: Ankara, Konya, Nevşehir, Kayseri
    Karadeniz'den: Sinop, Ordu, Artvin
    Doğu Anadolu'dan: Erzurum, Erzincan ve Van.

    Gökçümen neler bulmuş:

    1.Öncelikle Türkiye'deki genetik çeşitlilik Avrupa kadar, Afrika'dan ve Kızılderililer'den az, Doğu Asya'lılardan fazla. Bu beklenenden düşük bir çeşitliliğe, beklenenden fazla miktarda karışmışlığa / uluslaşmaya işaret.

    2. Avrupalılar'a benzerliğimiz yanında, Kızılderililer'e de benzerliğimiz çıkmış. Gökçümen bunun çok eski bir kökene dayanabileceğini yani Ancestral North Eurasian denilen köke bağlanabileceğini belirtmiş. Olabilir. Bilmiyoruz.

    3. Daha sonra bir popülasyon ağacı (population tree) çıkartmışlar. Treemix programını kullanmışlar. Merak edenler okuyabilirler (https://bitbucket.org/nygcresearch/treemix/wiki/Home) Bu programın amacı güncel popülasyonları tarihi popülasyonların bileşenleri olarak modellemektir.

    Temel altyapımız Güney Avrupalı / Akdenizli çıkmış. Gökçümen şöyle yazıyor:

    In the Treemix analysis, Turkish samples clustered together with South Europe/Mediterranean populations: Iberians from Spain and Tuscans from Italy (Figure 2B).

    Ardından sadece Türkiye'yi değil dünyadaki birçok toplumu birlikte modellemişler. Bunun sonunda buldukları 4 anlamlı göç hareketinin 2'si Anadolu'da yer almış:

    "Within the worldwide population tree, two of the four predicted migration events involved Turkey."

    Bu göçlerden en güçlüsü Doğu Asya'dan (Japonlar kullanılarak Doğu Asya göç oranları tahmin ediliyor) Anadolu'ya olanı imiş:

    "The strongest predicted migration event represents admixture from the root of the East Asian branch into Turkey, which could be reflecting Central/South Asian population migration [10]."

    İkinci güçlü göç dalgası Avrasya dalından (Afrika köküne yakın diyor) Türkiye ve İtalya'yı bağlayan ortak noktaya olan dalga imiş.

    "The second migration pattern represents admixture from the root of the Eurasian branch (close to the African branches) to the common node between Turkey and Italy."

    Algoritma Afrika kökünden benzer bir göçün İspanya'ya da gittiğini tahmin etmiş.

    "The algorithm predicts a parallel branch from Africa into Spain."

    Bu ikinci ama daha küçük dalga Güney Akdeniz'den Kuzey Akdeniz'e nüfus göçünün sonucu olabilir diyor.

    "These patterns plausibly reflect South Mediterranean admixture into North Mediterranean, as observed for other populations in the Mediterranean basin"

    Türkiye-Toskana havuzuna Ortadoğulu kökten %4.8'lik bir göç almış.

    The weight for the migration event predicted to originate from the branch ancestral to all Eurasians (presumably Middle East and North Africa), to the Turkey-Tuscan clade, was only 0.048.

    Doğu Asya'dan Anadolu'ya olan göç ise %21.7 diyor Gökçümen:

    "In comparison, the weight for the migration event predicted to originate from the branch ancestral to East Asia (presumably Central Asia) into current-day Turkey was 0.217."

    ReplyDelete
  17. Gökçümen şunu söylüyor. Bu %21.7 olanın kendisi mi, altında bir rakam mı bilemeyiz. Çünki diyor Türkiye'ye gelenler Doğu Asyalı (yani Japon) değillerdi. Bunlar Orta Asyalı idi ve Orta Asyalı demek tam ne demekti 1000 sene önce bunu bilmiyoruz. Hodoğlugil'in araştırmasına göre Türkiye'de Güney Asya etkisi çok görünüyor belki de bizim sinyallerimiz de bunu yakalıyor olabilir diyor. Bu 1000 sene önceki Orta Asya genetiğinin ne olduğu ile alakalı bir mesele demeye getiriyor. (Malum Türkler Anadolu'ya yerleştikten sonra Moğollar Türkler'in eski bölgelerine yerleştiler. Bugünkü Kazak milleti büyük oranda Moğol-Türk karışımından oluşmuştur)

    Kısacası Onur Bey'in iddia ettiği gibi Kazakistan'dan Moğol olarak ışınlanmadı Türkler (1000 sene önce Kazakistan'da Türkmenler yaşıyordu Kazaklar değil). Anadolu'ya çok hem de çok büyük bir nüfusla geldiler. Ha Gökçümen şuna da açık kapıyı bırakıyor. Diyor ki belki de Japonlar'a ve Anadolular'a bundan binlerce yıl önce ortak bazı genler geçti bu da göç dalgası gibi görünebilir ve bizi yanıltabilir. Bilimsel olarak mümkün olsa da bu pek mantıklı değil. Çünki Anadolulu Rum ve Ermeniler'de (Kuzeydoğu Anadolu'daki çok az örnek hariç) damla Sibirya, Doğu Asya genleri yok.

    Bundan başka Gökçümen bakın daha neler diyor:
    Pickrell ve Pritchard'ın yaptığı analizler Treemix'in yüksek karışımlarda göç olaylarını olduğundan daha da az tahmin ettiğini söylüyormuş. Yani Asya'dan Anadolu'ya olan göç %21.7'den fazla olabilir:

    "Second, Pickrell and Pritchard [29] also note that in their simulations, the weights underestimate relatively high admixture proportions. Data from more closely related populations coupled with extensive population genetic simulation may eventually allow determining the relative contributions of migration events that shaped population variation in Turkey"

    Bu sorunun en mükemmel cevabı Alpaslan'ın, Ahlat'taki yatanların ve katman katman kazılacak Türk mezarlarının DNA analizi ile belli olacaktır.

    Türkiye'ye Kazaklar ya da Moğollar değil Türkmenler göçtüğü için Gökçümen'in bulguları Hodoğlugil ve Yunusbayev datasetlerinin incelenmesi ile çıkan sonuçlar ile uyumlu.

    Harappa sonuçlarına bakmak fikir verecektir:

    Ortalama Aydınlı'da Sibirya + Kuzey Doğu Asya genleri %10,02; ortalama İstanbullu'da % 6,13, ortalama Kayserili'de %5,85; ortalama Türkmenistanlı'da ise %15,08'dir. Back of the envelope basit bir analiz ile kaynak Türkmenistan ise Anadolu'ya batıda 2/3, İstanbul'da ve orta Anadolu'da da yaklaşık 2/5 oranında göçmen etkisi olmuş olmalı. (Bunlar basitleştirilmiş hesaplar)

    Yani Onur beyin dediği gibi birisinin kanında %10'luk Sibirya/Kuzeydoğu gen bulmak o kişinin %10 Türkmen olduğunu göstermez. %10 Nenet demek olabilir ama bizim Nenet'lerden gelme iddiamız yok.

    Türkler'in Anadolu demografiğini ve kültürünü büyük oranda değistirdiğine dair genetik izler çok. Bu genetik etki Anadolu'nun doğusundan batısına artar. Bunun yer adlları ile korelasyon göstermesi mantıklı.

    ReplyDelete
  18. Gökçümen'in çalışması çok açık. Anadolu'ya minimum %21,7 Asyalı göçü olmuş daha da olabilir diyor. Dahası Orta Asya 1000 sene önce bugünkünden çok daha fazla Güney Asyalı olabilirdi diye de ekliyor.

    Bir kültürel grup olarak Anadolu'ya en büyük demografik / genetik etkiyi Türkler yaptı, ne Rumlar, ne Ermeniler, ne Süryaniler, ne de Lidyalılar.

    ReplyDelete
  19. bu haritalar da enteresan o zaman
    http://brilliantmaps.com/byzantine-languages/
    https://www.vividmaps.com/2017/10/languages-of-byzantine-empire-580-ad.html

    hatta akpyi devreden cikar sizin harita chp tabani, mhp tabani, hdp tabani diye de gorulebilir
    https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:2011_genel_se%C3%A7imlerinde_CHP%27nin_illere_g%C3%B6re_ald%C4%B1%C4%9F%C4%B1_oylar.svg

    ReplyDelete
  20. @merakli

    1070'lerle 1500'ler arasında Orta Asya'dan Anadolu'ya durmadan devam eden bir Türk göçü varmış ve bu göç ancak 1500'lerdeki Osmanlı-Safevi savaşları neticesinde İran'ın Orta Asya-Anadolu göç yolunu kapatması ile sona ermiş diye bir iddiada bulunmuşsun. Bu kadar uzun süren bir göç dalgasının tarihi ve genetik olarak bir delili yok, ama aksi yönde çok delil ve işaret var.

    İşin aslını anlaman için seninle iki harita paylaşacağım.

    https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/c/c3/Seljuk_Empire_locator_map.svg/440px-Seljuk_Empire_locator_map.svg.png

    https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/a/a7/Oghuzlanguages6.png/440px-Oghuzlanguages6.png

    İlki Melik Şah'ın öldüğü tarihteki Büyük Selçuklu İmparatorluğu sınırları haritası, ikincisi günümüzde Oğuz dillerinin ağırlıklı olarak nerelerde konuşulduğunu gösteren harita. İki harita arasında ne gibi bir alaka var diye sorabilirsin. İzah edeyim. Büyük Selçuklu İmparatorluğu Selçuklu ailesinin beraberlerinde getirdiği göçebe Oğuz/Türkmen gruplarının desteği ile kurulmuş bir imparatorluktur, ancak imparatorluk kurulduktan sonra Oğuz/Türkmenler imparatorluk toprakları içindeki çeşitli yerli unsurlarla çatışma içine girerek Selçuklu yönetiminin çok başını ağrıtmış ve yönetim onların verdiği zararları minimize etmek için Oğuz/Türkmenleri imparatorluğun kuzeybatı ve kuzeydoğu topraklarındaki sınır bölgelerine
    sevk etme yoluna gitmiştir. İşte bu yüzdendir ki Büyük Selçuklu topraklarındaki Oğuz/Türkmenler ta o devirlerde bir yanda imparatorluğun Ermeni ve Bizans sınır bölgesinde, bir yanda da kuzeydoğu Horasan ve Harezm taraflarında birikmişler ve ondan sonra bu iki grup birbirinden büyük oranda izole olup kendi ayrı yollarına gitmişlerdir ki zaten Oğuz dillerinin doğu ve batı grubu ta o zamanlar (12. yüzyılda) birbirlerinden ayrılmaya başlamıştır. Aralarında da kesintisiz göçü sağlayacak bir göç yolu olmamıştır, zira Hazar'ın güneyindeki topraklar tıpkı bugün olduğu gibi o zamanlar da İrani halkların ve dillerin hakim olduğu bir coğrafya olarak kalmış ve iki Oğuz/Türkmen grubunu birbirinden ayırmış.

    13. yüzyılda Moğol istilası ile beraber Moğolların istila ettikleri topraklardan batıya ve güneye doğru çeşitli yerlere çeşitli mülteci göçleri oldu, çok muhtemeldir ki bu mülteci göçü sırasında Hazar'ın doğusunda kalan Oğuz/Türkmenlerden Anadolu taraflarına gelenler de oldu, ama ne kadar kişi geldi bilmiyoruz. Lakin 13. yüzyıldaki bu mülteci göçünden sonra Orta Asya'dan Anadolu taraflarına doğru kayda geçmiş dikkate değer bir göç yok, ki zaten olması için bir neden de yok, normal şartlarda insanlar oldukları yerlerde kalmayı tercih ederler, hele hele 16. yüzyıla kadar durmadan devam edecek bir göçe yol açacak kadar bir nüfus da yok ortada.

    Genetik de 16. yüzyıla kadar Orta Asya'dan Anadolu taraflarına kesintisiz bir Türk göçü olduğu görüşünü desteklemiyor. Orta Asya'dan Anadolu'ya Türk göçünün tarihini modellemek için yapılan ROLLOFF ve benzeri genetik karışım tarihleme analizleri de o kadar geç tarihlere kadar göç dalgasının devam ettiği fikrini desteklemiyor, linkini verdiğin Hodoğlugil çalışması da desteklemiyor. Haplogrup dağılımları da benzer şekilde asırlar boyu devam eden bir Türk göçü fikrinin aleyhinde bir tablo sunuyor. Genetiğin ve tarihin bize gösterdiği 11. ve 12. yüzyıllarda Orta Asya'dan büyük bir göç olduğu ama ondan sonraki devirlerde, özellikle de 13. yüzyıldaki mülteci göçünden sonra, göçlerin olmadığı ya da çok sınırlı olduğudur.

    ReplyDelete
  21. "Türkiye bir bizans oyunudur", bence aynen öyle Sevan bey... Benim bu konudaki araştırmalarımda buna işaret etti. Batının "Osmanlı imparatorluğu" dediği şey, Bizans'ın doğu partisinin galibiyetinden başka bir şey değil. Osmanlı beyliği dedikleri de, Selçuk ya da başka bir Türk devleti uç boyu değil, büyük ihtimal Bizans'ın bitinyadaki sonradan müslümanlaşmış tekfurlarının birliğinden başka birşey değil.

    Selamlar,

    Özgür Yıldırım.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yazdıklarınızın çoğuna katılıyorum ancak Proto-Bulgaro-Turkic ata dilimizin anayurdu Sibirya'dır kısmına katılmıyorum.

      Proto-Bulgaro-Turkic dilin anayurdu aşağı yukarı şuralardır

      https://i.hizliresim.com/oO44Y2.jpg

      Ayrıca en arkaik dilsel özelliklere sahip Turkic dilin Bulgar kolunun günümüze ulaşabilmiş tek temsilcisinin Çuvaşça olduğunu ve Çuvaşların hâlâ haritadaki anayurtta yaşadıkları da düşünülürse taşlar yerine daha sağlam oturur.

      Ayrıca bu anayurt biz Oğuzların ve onların da eski ataları olan Ogurların anayurdu olan Hazar'ın doğu kıyılarına hayli yakın. Dahası, muhtemelen Ogurlar ile Ugorlar arasında da bir ilinti olsa gerek, zirâ anayutları birbirlerine oldukça yakın (Ugorların anayurdu Ural Dağlarının güney bölgeleri).

      Delete
    2. @Oğuz

      Oğuzların bilinen ilk yurdu Tanrı Dağı'nın kuzeyinde yer alan bugünkü doğu Kazakistan'daki Jeti-su (yedi su) bölgesidir, Oğuzlar 700'lerin ikinci yarısında oradan sonradan Oğuz Yabguluğu'nu kuracakları bugünkü batı Kazakistan'daki Aral bozkırına doğru yola çıkmıştır. Bu tarihi kayıtlarda geçer.

      Oğuz ve oğur (ogur kelimesinin doğru telaffuzu oğurdur) kelimeleri aynı kökten geliyorlar, ama bu Oğuzların Oğurlardan geldiği anlamına gelmiyor, ki zaten Oğurların Pontik-Hazar bozkırında yaşadığı zamanlarla Oğuzların Yeti-su bozkırında yaşadığı zamanlar arasında çok fark yok, hemen hemen zamandaşlar, Oğurların en azından bir bölümünün Pontik-Hazar bozkırından ta Orta Asya'nın doğusuna göçüp Oğuzları oluşturacağını öne sürmek çok zorlama olur o yüzden ki zaten oğuz/oğur ismi o devirde pek çok Türki kabile konfederasyonu tarafından taşınıyordu, çoğu zaman başına kabile sayısını ifade eden bir sayı getirilerek (örneğin, Oğur konfederasyonunun tam adı On Oğurlardır).

      Hantı ve Mansi adlı Ural halkları için kullanılan Ugor tabirinin etimolojisi belirsizdir, eski Rus kayıtlarında Yugra diye geçiyorlar. Tek bildiğimiz Yugra/Ugor halklarının ilk bahsedildikleri devirlerde henüz Türki halklarla doğrudan etkileşime girmemiş olduklarıdır.

      Çuvaşlar Volga Bulgarlarına dayanıyor. Bulgarlar Volga bölgesine 8. yüzyılda Pontik-Hazar bozkırından geldi ve oradaki Ural dilli yerli halklarla karışarak Volga Bulgarlarını oluşturdu.

      Proto-Türklerin nerede yaşadıkları çok tartışmalı bir konu, o konuda net olarak söyleyebileceğim tek şey Avrasya bozkırındaki Hint-İranlıların (örn., Andronovo) kuzeyinde ve Proto-Urallarla Proto-Moğolların arasındaki bir bölgede yaşamış olmaları gerektiği, bu da sonuçta Sibirya'daki bir bölgeye tekabül edecektir ki sizin haritanızda gösterdiğiniz Proto-Türk yurdu da kısmen Sibirya'da. Bence Proto-Türk yurdu sizin gösterdiğiniz yerden biraz daha kuzeydoğuda bir yerde idi.

      Delete
  22. "Asimilasyon" söylencesini salt cumhuriyet dönemi Türkiyesine yıkan, bu özelliği ile Osmanlı döneminin dayatmacı dönüşümünü aklama telaşındaki post modern tarih ezberlerini namı değer liberal tarihçimiz Nişanyanın yıkması "allahın sopası yok" dedirtiyor.

    Ama açıkça belirtmekte fayda var. Yukarda bir kaç kişi belirtmiş. Paylaştığınız ilk harita genetikte modern Türkiye de doğu avrasyalı genetik komponentin anadoludaki yayılımı ile paralelellik göstermektedir.

    https://www.eupedia.com/images/content/East-Asian-admixture.gif

    Bu da Türkçe yer adlarının varlığının salt bir ulus yaratımı olarak değil sosyal bir gerçeklik olarak hayatın doğal akışı ile kendini var ettiği iddiasını da doğruluyor. Bu coğrafya komplo teorilerinden yoruldu. Ister pan türkist olsun yada olması milliyetçi komplo teorileri üzerinden tarih yazımına artık son vermek gerek. Sibirya menşeli bir dilin anadoluda bu kadar yaygınlaşmasını kendi toplumsal tabanından kopuk yukardan dayatmacı bir şekilde tariflenmesi bence saçmalıktan öte değil. Bu sadece türklere değil anadolunun kadim halkları olan Ermeni ve Rumlara da hakarettir.

    Önemli not: Meraklı adlı kişinin söylemlerini humanist ve doğru söylemler ama Onur Dinçerin belirttiği hatalara dikkat edilmeinde fayda var. İlk anadolu türkleri modern Türkmenistan tükrleri yada Nogaylar baz alınarak modellenemez. Hatta Özbekler Türkmenlerden daha uygun olmasına rağmen yine de yetersizdir. Demirçağ iskitleri (https://www.nature.com/articles/ncomms14615) bence en uygun modeldir. Ama genel hatlar itibari ile modern Türkiyede en çok doğu avrasyalılık batı anadoluda mevcuttur. (Özellikle muğla da, Giresun ise ilginç bir şekilde kendini karadenizde göstermektedir)

    ReplyDelete
    Replies
    1. @Gökhan

      Türkiye Türklerindeki Doğu Avrasyalılık yüzdeleri şu il bazlı haritada daha doğru temsil edilmiş görünüyor:

      https://3.bp.blogspot.com/-HKjsPDMkfWY/Wh7EfeBL8GI/AAAAAAAAANM/Vo6HpnwN7ow8MCYBh9WZdLokDDsSZrzxgCLcBGAs/s1600/East_Eurasian.png

      Yalnız şunu belirtmem lazım, bu haritada beyaz yani boş görünen illerden örnek yok, ayrıca bu haritada sadece bilinen soyu tamamen bulunduğu ilin yerli Türklerine dayanan kişiler kullanılmış, yani bilinen soyunda gayri-Türklük yahut da başka bir ilin Türklüğü olan kişiler haritaya ve il ortalamalarına dahil edilmemiş. Senin de işaret ettiğin gibi, bu haritaya göre batı Anadolu'nun Muğla gibi kıyı illerinin Türkleri ile Giresun Türkleri en yüksek Doğu Avrasyalılık oranlarını gösteriyor Türkiye Türkleri arasında. Trabzon, Rize ve Artvin illerinin Türklerinde ise Trabzon'un en batı ucundaki dar Çepni şeridini saymazsak Türki miks hemen hemen hiç görünmediğinden Doğu Avrasyalılık gürültü seviyesini aşamıyor görünüyor. Trakya Türklerinde, tıpkı diğer Balkan Türklerinde olduğu gibi, Doğu Avrasyalılık Anadolu Türklerinin genelinden düşük çıkıyor Anadolu'dan zaten Rum ve/veya Ermeni miksi ile Balkanlar'a iskan edilen atalarının Balkanlar'da oranın Bulgar, Rum ve diğer yerli gruplarıyla yüksek oranlarda karışmasına paralel olarak.

      Linkini verdiğin İskit antik DNA çalışmasını okudum. Anladığım kadarıyla Pazırık İskitleri gibi oldukça yüksek (%50-60 civarı) Doğu Avrasyalılık gösteren İskitleri Anadolu'ya gelen Oğuz/Türkmenlerin genetiği için en uygun model olarak görüyorsun. Tabii senin modellemenin de ne kadar doğru olup olmadığını ancak bin yıl öncesinden Oğuz/Türkmen iskeletlerinden alınacak antik DNA'lar üzerinde yapılacak testler neticesinde tam olarak anlayabileceğiz.

      Delete
    2. @Onur Dincer
      "Jean Paul Roux - Türklerin Tarihi" kitabından bir kaç farklı okuma bölümlerinden alıntılar ilgi çekici.

      ""Bu ölçüt asla etnik değildir. Arkeologlar en eski Türk
      yerleşimini, mezarlarında sadece brakisefal, yanı Moğol özellikleri gösteren kafataslarının bulunduğu bölgelerde belirlemeye çalışmışlardır.Her ne kadar girişimleri ihtiyatsızca sayılabilirse de büyük bir olasılıkla haklıydılar;

      Türklerin ilk kolunun belirgin bir ırkın özelliklerini
      taşıdığı doğrudur. Ama bu antropolojik niteleme ayırıcı
      özelliğini hemen kaybetmektedir. Hıristiyanlıktan hemen önceki dönemde. uzun boylu, sarışın, mavi gözlü ve Türkleştirilmiş Paleo Asyalı Hint-Avrupalılar olması gereken insanlardan oluşan Kırgız topluluğundan Türk olarak söz edilir. Bu durum yüzyıllar boyunca artarak sürmüştür.""

      ""Türkler dışardan evlenme eğiliminde oldukları ve
      eşlerini Türk olmayanlar arasından seçtikleri, ve rastladıkları her kavimle karıştıkları, dilleri çok büyük bir çekim gücüne sahip olduğu ve pek çok topluluk da bu dili benimsediği için Türklerle ilgili karakteristik denilebilecek fiziksel herhangi bir özellik saptama olanağı kalmamıştır.

      Yeryüzünde saf ırk olmadığını biliyoruz. Ama
      bu konuda daha ileri gitmek ve Türklerin karma bir ırk oluşturmadıklarını söylemek zorundayız.Türklerin hiçbir ırksal özelliği yoktur.Dolayısıyla kendi içinde bir Türk ırkından söz edemeyiz. ""

      ""Ne etnik ne de dinsel değeri olan Türk sözcüğü herhangi bir devlet ya da ulus kavramını akla getirmez. Türkler tarihlerinin hiçbir döneminde, tek bir yerde, belirli sınırlar içinde, ortak bir buyruk altında bir arada olmamışlardır.
      Kurdukları en büyük devletleri bile içlerinden ancak bir bölümünü ilgilendirmiş ve kendilerinden daha kalabalık Türk olmayan topluluklara dayanmıştır.
      Hatta günümüzden önce gerçek bir Türk devletinin, yani çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu, Türklerin yönettiği ve kendini Türk olarak kabul eden bir devletin hiç var olmadığı bile söylenebilir.

      Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından önceki tek istisnanın (oldukça paradoksal bir biçimde Çin transkripsiyonuyla, yani T’u-kü-e’yle bildiğimiz) Türük
      devleti olduğu söylenebilir.""


      ""Arapların yeni sınırlarında, Karadeniz’den Pamir’e dek Türk dünyası ya da en azından Türkleşme yolundaki bir dünya uzanıyordu.""

      ""Hint-Avrupalılar her yerde gerilemişlerdi ve ortadan kalkmak üzereydiler.Göçebe Türklerin güney Ukrayna bozkırlarındaki sayıları artmıştı.Hint Avrupalı İskitler ve onların mirasçıları olan Sarmatlar, Sakalar ve diğer
      Massagetesler, Germenler gibi ortadan yok olmuşlar, Slavlar ise henüz yollarını bulamamışlardı. Serinde Vahaları henüz Sogdlarındı. Ama daha o zamandan gelecekteki ilhakına hazırlanmakta olan Moğolistan göçebelerinin etki alanına girmiş bulunuyordu...""


      ""Maverâünnehir’in kaderi belli olmuştur: burası bir Türk ülkesi kalacaktır. Hint-Avrupa uygarlığı geri çekilir.Daha sonra Özbekistan ismini alacak Türkistan olarak anılan yeni bir Türk ülkesi doğar. böylelikle büyük medeniyetlerin dünyasına girerler....""

      Delete
    3. Evet, Türki dilli halklar bugün çok değişik ırki özelliklere sahipler, bunu genetiklerinden de çok rahat görebiliyoruz.

      https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcNGpTODFXQVhNWFk/view?usp=sharing

      Yukarıdaki ADMIXTURE analizi sonucundan da görülebildiği gibi Türki dilli halklar genetik olarak en çok bulundukları bölgelerin halklarına yakınlar Türki dilli olmayanları dahil.

      Delete
  23. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Beşgen oldu o yalnız sayın Unknown...

      Delete
  24. DNA çalışmaları sonucu geldi: https://twitter.com/nntaleb/status/895599465381339137?s=19

    ReplyDelete
  25. Güç çekicidir.Osmanlılar güçlendikçe insanları kendine çekti ve karıştı.Moğollar ve Safeviler de aynı şeyi yaşadılar.

    ReplyDelete
  26. Buraları, şu sıralar Etnosentrizm kokuyor, her şeyi Türk ve Türkçe merkezli görmek isteyen ve devamlı tekrarlardan oluşan yorumcuların yorumları sebebi ile olması kuvvetle muhtemeldir.

    Bu MEB müfredatı yetişmesi yorumcu arkadaşlara kalsa her şey Türklükten başlıyor. Çoğunluğu Türklüğün özünü ve Orta Asyanın ve Anadolunun Antik çağlar dan beri genel durumunu bilmiyor.Sanıyorlar ki herşey bugün nasılsa, o günlerde'de öyleydi.

    Genetik ırksal yapı ve Fenotipler, Diller, Dinler, Kültürler vb. şeyler öyle kendi kendine ha deyince oluşmaz, Bunun tabiatı, iklimi vb.evrimsel süreçleri var, ilki var, protosu var, göçü var, karışımı var, istilası var, savaşı var, dayatılması var, hedeflenmesi var, devletlisi,devletsizi var konarı,göçeri var, bilinçlisi,bilinçsizi var, Antik çağlardan beri şehirleşmesi var, tarım dönemisi var vb.Var oğlu var.

    Yorumcu arkadaşlardan isteğim, bu işlerin Yunanca Proto "ilk" halinden başlayıp, Tarihsel kuram ve teorileri vede anlatıları takip ederek günümüze gelmeleridir ve ona göre çıkarımlar yapmalarıdır.

    Sevan üstād ise (Reverse racism) kavramı, yani "Tersine Ayrımcılık - Irkçılık" fikrine sahip, aslında doğru olanı'da bu,Çünkü bizi gerçeğe bir adım bile olsa götürecek davranış ve düşünme biçimidir böyle bir ortam ve düzen de, fakat bunun da sınırı nedir? nerde başlar? ve nerede biter? gibi belirsizliklere sahiptir.

    Sevan üstādın dediği gibi Bizans oyunudur" Entrika bitmez...

    "Her şeyi basite alın fakat Romayı (Bizans) asla basite almayın"

    Binlerce yıllık, üst düzeyde Bilgi,Bilim,Hukuk ve Devlet, geleneklerine sahip bir medeniyet olduğunu unutmayın, O kadim Gelenektir ki sınırlarını zorlayan Kralını (Neron) bile kendi eli ile katletmiştir, O çürümüş tahtının, ilk 150 senesini bile bilmediğimiz ve ne idüğü belirsiz bir Aşireti de göklere çıkardığınıda, Köse Mihal ve 4 kollu Mihaloğulları sülalesini vb. nice benzerlerini'de unutmayın.

    Costantinopol de, hüküm kimin eline verilirse güce o sahip olur. Bu bu toprakların geleneğidir.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Çok güzel özetlemişsiniz keşke adsız yazmasaydınız. Özellikle son cümle müthiş olmuş.

      Delete
  27. Gurur duyabileceği hiçbir şeyi olmayan zavallı budalalar, son araç olarak mensup olduğu milletle övünür. — A. Schopenhauer

    Bazı budalalar, "Türk diye bir millet yoktur" denildiğinde mavi ekran veriyorlar.

    Tamam, Türk diye bir millet var. Hatta Macarlar, Bulgarlar, Pomaklar da büyük Türk milletinin bir parçası. Kürt ve Zaza kavimleri de aslen Türk'türler elbette (bkz; İki Türk Boyu Zaza ve Kurmanclar, Hayri Başbuğ).

    So what?

    Hadi çocum, al oyuncağını güle güle oyna şimdi. Onunla Kürt ve Zaza arkadaşların değil sadece sen oynamalısın. Çünkü mızıkçılık yapıyor onlar.

    ReplyDelete
  28. Doğudaki Iğdırdaki açık renk Azeri kaynaklı olabilir mi?Çünkü Azeri olmayan Türki halklar o bölgede yok gibi biliyorum.Bu arada Anadolu ve Balkanlardaki Türklerin kökenlerini ve mitlerini irdelerken kardeş mite yani Azerilere değinmemek doğru olmaz diye düşünüyorum.Onların da kökeni büyük oranda bölge halklarına dayanıyor diye biliyorum. Acaba onlarda süreç nasıl işledi?Ve onları Anadolu-Balkan Türkleriyle aynı halk saymak doğru mudur? Çoğu insan Azeri diye ayrı bir Türki halk yok onlarla aynı halkız diyor ama bana sıkınılı bir yorum gibi geliyor bu.500 yıldır farklı devletlerin altında ve farklı mezheplerde yaşayan, kültürel olarak farklı istikametlerde ilerleyen halkları dilleri yakın diye aynı olarak nitelemek yanlış geliyor. Sonuçta milet bir aidiyet işi değil mi? Genetik ve tarih hakkında bilgisi olan arkadaşlar da yorum yaparsa sevinirim. -Onur Sönmez-

    ReplyDelete
    Replies
    1. Azerilerin de içinde yer aldığı birçok genetik çalışma var. Onlardan çıkan sonuç, Azerilerin kökenlerinin çoğunluğunu oluşturan yerli genetik bileşenlerinin Anadolu Türklerininkilerden farklı olduğu. Anadolu Türklerindeki yerli birleşenler geneli itibariyle Anadolu Rumları ve Ermenilerden geliyorken Azerilerde batı İrani, Ermeni ve çeşitli Kafkas unsurlarından geliyor görünüyor.

      https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcNGpTODFXQVhNWFk/view?usp=sharing

      Yukarıdaki linkteki ADMIXTURE analiz sonucunda görüldüğü gibi, Azeriler Anadolu Türklerine göre ciddi derecede fazla oranlarda Güney Asya komponenti (analizde koyu yeşil renkle gösterilen) taşıyorlar, ayrıca Azerilerin çoğu Anadolu Türklerinden gözle görülür miktarda düşük oranlarda Kuzey Avrupa komponenti (analizde koyu mavi renkle gösterilen) taşıyorlar. Bütün bunlar Azerilerin başta batı İrani halklar olmak üzere Türkiye'nin doğusunda kalan çeşitli yerli halkların soyundan geldiklerini gösteriyor, ama üzerine Orta Asya'dan gelen küçük bir Türki miksin ilavesi ile beraber tabii.

      Balkan Türkleri ise kökenlerinin çoğunluğunu teşkil eden yerli Balkan halklarının genetiğinin Anadolu ve Azeri topraklarının yerli halklarının genetiğinden önemli derecelerde farklı olması neticesinde düşük de olsa taşıdıkları Türki ve yerli Anadolu miksine rağmen diğer Balkan halkları ile kümeleniyorlar, tıpkı Anadolu Türkleri ve Azerilerin bulundukları coğrafyaların yerli halkları ile kümelenmesi gibi.

      https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcU0FkYXhLSl9UeVU/view?usp=sharing

      Delete
    2. http://i63.tinypic.com/53qo3r.jpg

      bu harita turkiyedeki asyaliligi gosteriyor.bati anadoluya turk gocunun oldugunun kaniti degil midir bu? bence oyledir.

      yanlis anlasilma olmasin;turkcu degilim,inkarciliklariyla da isim yoktur,ama bizim de inkar edemeyecegimiz bazi gercekler var.bu attigim harita mesela...

      sizin dediginiz bircok seye katiliyorum,ama saniyorum ki turk gocunu kucumsuyorsunuz.bence,azimsanmayacak sayida turk goc etti bu bolgelere.belli ki cogunluk degillerdi,ama oradaki cogunluk bu azinlik gruba dahil oldu zamanla;oyle gorunuyor en azindan.

      genetik haritalara da bakarsak eger,en az asyalilik dogulu,dogu karadenizli ve ic anadolulu turklerde.hatta dogu ve dogu karadenizli turklerde sifira yakin.bana sorarsaniz,bu insanlarin yakin tarihteki atalarinin ezici cogunlugu ermeni idi;veya rum.

      basit bir ornek vermek istiyorum:diyelim ki %100 kafkasyalisiniz;bir almanla(kuzey avrupali) evlendiniz mesela.sizin yari ermeni yari alman cocugunuz %50 kafkasyali,%50 kuzey avrupali cikacak testlerde.sizin cocugunuz da bir almanla evlendi;torununuz sizden de cocugunuzdan da daha az kafkasyali olacak.sizin soyunuz almanlarla evlenmeye devam ederse bir kac nesil sonrasinda kafkasyaliliktan eser kalmayacak.

      nereye gelmeye calisiyorum? anadoludaki insanlara ''sizin atalariniz gocebe degildi'' dedigimizde hatali olmus oluyoruz;alman torunlariniza ''senin kafkasyali atalarin yok'' demek gibi.dogrusu:''yakin tarihteki atalarinizin cogunlugunu donmeler,turklesmis iraniler(farslar,kurdler)kafkasyalilar olusturuyor.''

      Delete
    3. @8 Nisan 2018 05:23'te yazan adsız

      Cevabınız bana mı bilmiyorum ama ben Anadolu ve civarına Türk göçünü küçümsemiyorum. Eğer cevabınız bana ise sanıyorum ki "Bütün bunlar Azerilerin başta batı İrani halklar olmak üzere Türkiye'nin doğusunda kalan çeşitli yerli halkların soyundan geldiklerini gösteriyor, ama üzerine Orta Asya'dan gelen küçük bir Türki miksin ilavesi ile beraber tabii" cümlemdeki "küçük" kelimesi sizi tetikledi. İfade etmem gerekir ki o cümlemde küçük kelimesini kullanmadan önce hangi kelimeyi kullansam diye kararsızlığa kapıldım. Sanırım küçük yerine minör tabirini kullansam kendimi daha iyi ifade etmiş olacaktım. Burada minör çoğunluğun zıddı yani azınlık anlamında ve azınlık illa küçük olmak zorunda değildir. Zaten yukarıdaki yorumlarımdan birinde "Genetiğin ve tarihin bize gösterdiği 11. ve 12. yüzyıllarda Orta Asya'dan büyük bir göç olduğu ama ondan sonraki devirlerde, özellikle de 13. yüzyıldaki mülteci göçünden sonra, göçlerin olmadığı ya da çok sınırlı olduğudur" diyerek büyük bir Türk göçü olduğuna değiniyorum, ama sonuçta büyük olsa da gelenler genel Anadolu nüfusu içinde azınlığı oluşturuyordu genetik ve tarihi verilerin işaret ettiği gibi.

      Delete
  29. En son çıkan makalelerde (Nature ve Science) Avrasya steplerinden antik DNA örnekleri incelendi. Bunlardan bir tanesi bundan 1983 yıl öncesinde yaşamış Tian Shanlı Hun, yani Tanrı Dağlı bir Hun!

    Onur Dinçer ve bilenler için Gedmatch'teki kodu Z239204.

    Kit Number: Z239204
    Name: DA101 Tien Shan Hun 1983 BP (uncalibrated)

    Eğer bu şahıs Anadolu'ya gelen Türkler'in atalarındansa, ki öyle olsa gerek Tanrı Dağlı bir Hun olduğuna göre, o zaman Anadolu'ya gelen Türkler'in genetik bileşimleri hakkındaki varsayımların ciddi olarak gözden geçirilmesi gerekecek.

    Bu 2000 yıllık Hun'un genetik profili şöyle:

    Population
    North_Atlantic 17.84
    Baltic 20.67
    West_Med -
    West_Asian 26.73
    East_Med -
    Red_Sea -
    South_Asian 9.88
    East_Asian 4.20
    Siberian 16.50
    Amerindian 4.17
    Oceanian -
    Northeast_African -
    Sub-Saharan -

    Yaklaşık olarak %25 Doğu Asyalı/Sibiryalı, yüzde 10 kadar Güney Asyalı, %65 ise Asyalı değil.

    Yani Anadolu'ya gelen Türkler'in genetik bileşiminin 1071'de çok daha az Asyalı olma ihtimali yüksek. Bu durumda Orta Asya'da Moğollar'ın Türk kavimlerine genetik etkisi ne, Türkler Orta Asya Moğollaşmadan mı Anadolu'ya geldiler soruları iyi cevaplanmalı. Anadolu'ya göçen Türkler bu Tanrı Dağlı Hun gibi dominant olarak Asyalı olmayan genlere sahip idilerse o zaman Anadolu'ya Türk nüfus etkisi bugün tahmin edilenlerden çok daha fazla olmalı. Zira Tanrı Dağlı Hun Karluklar'a göre, Uygurlar'a göre çok daha Batı Asyalı, Baltık ve Batı Avrasya kanına sahip.

    ReplyDelete
    Replies
    1. @merakli

      2000 yıl öncesinin Tanrı Dağlı Hununun sonucuna bakıp Anadolu'ya gelen Türklerin daha az Doğu Avrasyalı olma ihtimali yüksek demek tarihi ve bilimsel gerçeklere uymayan bir söz. Anadolu'ya gelen Türklerin genetiğini anlayabilmek için Moğol istilası öncesi Orta Çağ Orta Asya Türk örneklerine ve/veya Anadolu'daki erken Türk (Oğuz/Türkmen) örneklerine bakmamız gerekiyor. Bahsettiğin çalışmada Orta Asya Orta Çağ Türk örnekleri arasında Oğuz/Türkmen olan yok görünüyor, ama Oğuz/Türkmenlerin komşusu olan Karluk, Karahanlı, Kıpçak ve Kimek gibi Moğol istilası öncesi Orta Asya Türki halklarından örnekler var. Bu örneklerin hemen hepsinde Doğu Avrasyalılığın %50 veya ona yakın bir yüzdede olduğu görülüyor.

      https://static-content.springer.com/esm/art%3A10.1038%2Fs41586-018-0094-2/MediaObjects/41586_2018_94_MOESM1_ESM.pdf

      Supplementary Figure 163'ün sonundaki ADMIXTURE analizine bak, orada bir tek Kıpçak örneklerinden birinde nispeten düşük Doğu Avrasya var, ama diğer Kıpçak, Karluk, Karahanlı ve Kimek örneklerinde hep %50 civarında Doğu Avrasya var (K=7'nin mavi komponenti Doğu Avrasya komponenti).

      Ayrıca, şu çalışmadaki Osmanlı Anadolu Türkü örneklerinden birinde %50 civarı Doğu Avrasya var (Figure S13 ve S14'teki analizlere bak):

      http://science.sciencemag.org/content/sci/suppl/2018/05/08/science.aar7711.DC1/aar7711_de_Barros_Damgaard_SM.pdf

      Benim tahminimce bu Anadolu Türk örneği Osmanlı yerine Selçuklu Anadolu'su devrinden, genetiği Moğol istilası öncesi Orta Çağ Orta Asya Türk örneklerinin genelinden farksız, Orta Asya'dan yeni gelmiş gibi sonucu. Zaten karbon 14 tarihlemesi yapılmamış olduğundan Osmanlı yerine Selçuklu devrinden olma ihtimali var.

      Delete