İspanya kralı adına
Timurlenk’e elçi giden Ruy Gonzalez de Clavijo 13 Mayıs 1404 tarihinde Ağrı
Dağının yamacında çok yüksek bir yerde bulunan “Egida” hisarına varır. Eskiden haydut yatağı olan bu yeri Timurlenk
zaptetmiş, beyini öldürdükten sonra kaleyi dul eşine bağışlamış, fakat bir daha
eşkiyaya sığınak olmaması için kapılarını söktürmüştür. Kalenin o yüzden
kapıları yoktur. Hanımefendi elçilik heyetini çok iyi ağırlar.
İspanyolca yazıda Egida
adını Türkçe “eğida” gibi okuyoruz. Sözkonusu yer bugünkü Iğdır iline adını
veren Iğdır Hisarı ya da İğdir Korganı’dır.
Büyük Ağrı zirvesinin tam kuzeyinde, 2100 metre rakımda, bugün Korhan Yaylası adı verilen yerde
bulunur. Hisar ve yanındaki köy 1664 yılında büyük bir depremde yerle bir olmuş,
halkından sağ kurtulanlar aşağı ovaya göçmüş.
Yeni Iğdır kasabasını
Ruslar mı kurmuş, daha önce var mıymış, kesin bilgi bulamadım. Her halükârda
1880’li yıllarda Rus yönetimi altında bu yeri İgdir-Novo adıyla yönetim merkezi haline getirmişler. Şimdiki Iğdır’ın
Ruslardan kalma merkez mahallesi halen yerel ağızda İdirmava diye adlandırılıyor.
Mesele şu: Bu yerin
adının Oğuzların efsanevi 24 boyundan biri olan İğdir’den geldiğinin tek bir
delili yok. İğdirlerin oralarda bulunduğuna ya da dolandığına dair bir belirti
yok; hiçbir yerde yazmıyor. Eğer göçebe bir Oğuz zümresi ise dağın zirvesinde
ne işleri var, neden kaleye kapanmışlar belli değil. Bey takımından birinin kimliği
ise, siyasi işlevi kalmamış aşiret adını neden öne çıkarmış meçhul.
O yörede sırayla üç kale
olduğunu biliyoruz; Aras vadisinden girip Erzurum tarafını basmak istersen kapının
kilidi o üç kale. Diğer ikisinin adı Ermenice. Biri Surpmari, Türkçesi Sürmelü
ya da Sürmeli olmuş, hatta 12. yy’da Sürmelü Beyliği diye bir Türk hanedanı da
var. [Surpmari Սուրբմարի Azize
Meryem değil by the way, “mukaddes koru” demek. Herhalde mülkiyeti kiliseye yahut
daha önceki devrin mabedine ait bir koru ya da harim gibi bir şey vardı.]
Diğeri Kolp ya da Kulp. Ermenice ve Arapça “kilit” demek,
kalenin işlevini tam tarif ediyor. Şimdiki Tuzluca ilçesinin 1930 küsura
kadarki adıdır.
Üçüncüsünün adı neden “bir
Oğuz boyunun adı” olsun? Korgan’ın Korhan, İgdir-Novo’nun İdirmava, Surpmari’nin
Sürmelü olduğu bir dünyada İgdir’in aslı kim bilir neydi.
*
Bir başka Iğdır yahut İgdir Antalya’nın Kumluca ilçesinin eski adı. Şimdiki Kumluca
kasabasının değil, Kemer’i da içeren yörenin ya da idari birimin adı. Yakın
döneme kadar kullanılırdı, halen de bilinir. Mesela Adrasan’ın dağındaki Yazır
ve Belen köylerinin adı İğdir Yazırı ile İğdir Beleni’dir, biri Türkçe “düz yer”,
öbürü yine Türkçe “dağ” demek.
O yörede yarım saat dolaşsanız
anlarsınız İğdir’in manasını. Türkiye sahilinin en belirgin çıkıntısıdır: Ğelidonya
Burnu, Rumcası akrotíri yani “burun,
çıkıntı”. Evliya Çelebi İğdir değil fetha ile Eğdir yazmış (YKY basımında 9.141 ve 142). Aslı Eğridir olmalı, vurgusuz orta hece belli
ki yutulmuş. Isparta Eğridir başka; Çelebi’de sözü geçen öteki Eğridir de
Bulgaristan’da şimdiki adı Nesebar olan yerdir. Bakın Google’dan, olay açık:
üçü de kama gibi birer sivri çıkıntı. Kıbrıs’ta İngiliz üssü olan Akrotiri de öyle.
Santorin adasının güneyindeki Akrotiri de öyle.
Mitleştirme şöyle oluyor.
Birisi İğdir adını görünce “herhalde Oğuz boylarından İğdir olmalı” diye akıl
yürütüyor, normal bir şey. Birileri bunu alıp süsleyip püslüyor, atalarımız
İğdir boylarından kalkıp küheylan gibi buralara gelmiş, ah ne zorluklar çekmiş
diye hayal ediyor. Birileri topu buradan alıp, “hımm demek ki Elmalu boyunun Hacıdede
aşireti aslen Iğdır federasyonuna bağlıymış, demek ki Adana ve Tokat’taki
Hacıdedeler de öyle olmalı” deyip kendince bir senteze varıyor. Canı sıkılan
bir emekli memur bey bütün bu referans kırıntılarını toplayıp Türkiye’deki İğdir
yerleşimleri haritası çıkarıyor. Buyurun, oldu mu dört dörtlük bir pseudo-bilgi
bankası? Bin kişi birbirine bakıp aynı şeyi tekrarlayınca kimin aklına gelir
soru sormak?
Üniversite (Türkiye’de
olmayan bir şey) işte bunun için lazım. Milli yahut diğer hamasi ideolojilerle
beyni kararmamış birkaç kişi bunun için lazım.