Saturday, June 9, 2018

Anadolu'da gezintiler: Kalıpköy, Adıyalan


Yunusemre
Mesela Karadeniz dağlarında Yunusemre gibi buram buram ideoloji ve sahtelik kokan bir yer adı gördük. “Mutlaka eski adı kötüydü, unutmak istediler” diye hükmedeceğiz. Belli ki kaymakam beyi ya da ilkokul müdürünü çağırmışlar, bize bir ad bul demişler. O muhteremin de beyni Çağdaş Türk Milli Eğitim Sistemi ile şekillendiğinden bunu bulmuş.
Resmi kayıtlara bakacağız, eski adı Madenköy imiş. “Allahallah, bir sıkıntı yok bunda, neden değiştirdiler” diye hayret edip konuyu unutacağız. Sonra fark edeceğiz ki Karadeniz dağlarında maden işletmesi olan her yerde mutlaka Gümüşhaneli yahut Trabzonlu Rumlar çalışmış. Maden ocağı açma ve maden işleme konusunda yüzlerce, yatta belki binlerce yıldan beri mesleki tekel sahibiymişler. Yunusemre’de eskiden Rum var mıymış? Bilmiyoruz. Kaynaklar bir şey söylemiyor, gidip yerinde sormak lazım.
Kiepert haritasına bakacağız. Aha, o yerde Madenköy filan değil Kuzera köyü görünüyor. Az yan tarafa da farklı fontla Guzerin yazmış, belli ki aynı şeyin diğer telaffuzu, emin olamamış. Ne demek? Bilmiyorum. Ama işte bir Kusera (Maçka Ormanüstü), bir Kucera (Sürmene Gültepe), bir de Kizera (Maçka Bakırcılar) var. Ayrıca bir Zizera yahut Cicera, bir Zivera/Civera, bir Zavera, iki Sesera, iki Visera köyü görüyoruz. Hepsi Trabzon ve Giresun dağlarında, hepsi hayli yüksek ve içerlek yerlerde, en az dördünde Rumluk gölgesi var.
Keşke biri olsa da çözse.

Yeşilbelde
Modern Türk toponimisinin vazgeçilmez rengi: yeşil. Köy ve kasaba gibi bağımsız birimlerde tam 87 adet Yeşilköy, 82 adet Yeşilyurt sayıyoruz – sayamadığımız mahalle, semt, mevki, site adları cabası. Bunları 46 Yeşilova/Yeşiloba, 33 Yeşildere, 30 Yeşiltepe, 18 Yeşilyayla izliyor. Yeşilada, Yeşilalan, Yeşilbağ, Yeşilbayır, Yeşilbelde, Yeşilbük, Yeşilçam, Yeşilçat, Yeşilçay, Yeşilçayır, Yeşilçiftlik, Yeşilçimen, Yeşilçukur, Yeşildiyar, Yeşilhisar, Yeşilhöyük, Yeşilkavak, Yeşilkaya, Yeşilkent, Yeşilören, Yeşilöz, Yeşiltaş, Yeşilvadi, Yeşilyaka, Yeşilyazı, Yeşilyuva’ları ekleyince toplam 474 yer. Ayrıca eski adını yeşillendirip reklam spotuna döndüren yerler: Yeşilçele, Yeşilçomlu, Yeşilkaraman, Yeşilüzümlü, Yeşiltömek...
“Çağdaş Türkiye”nin buram buram kokan sahteliği burnunuza geldi mi? O yerlerin yaklaşık yüzde doksan sekizi son elli altmış yılda adlandırılmış. Ecdattan kalma yer adlarında ise yeşil yok gibi. 1914 öncesinden Kırşehir’de bir Yeşilli, Karabük’te bir Yeşiller, Kangal’da bir Yeşilkale, Eğin’de bir Yeşilekrek tespit edebildim: bütün Türkiye’de dört tane.
Neyi boyamışlar, neyi örtmeye çalışmışlar diye bakıyoruz. Yaklaşık üçte birinin değiştirilmiş olan eski adında çağdaş Türkiye’nin en büyük travmasının izini buluyoruz: Bifera Goga, Fırnaz, Langaz, Falkoz, Ayastefanos, Kaskanoz mahallesi, Samaruksa, Ayanoz, Muncusun, Çırmıxdi, Manastır, Manastır, Manastırırum, Gâvurköy, Vank, Kilise, Sarıkilise... Birkaçında müslim azınlıkların unutulmak istenen anıları: Büyükçepni, Çeçenşıholar, Yenikürtler...
Daha büyük kısmında, ezik bir geçmişi kamufle ederek itibar kazanma çabası: Acıköy, Ahırköy, Aygırlar, Azapköy, Atkafası, Büyükköpekli, Çaparlıpatlak, Deliler, Mağaraköy, Karasakal, Sinek, Çomarköy, Şapşal, Gebeciler, Cıpcıp, Lahana, Uyanık, Kazlıgömedi, Kuşu, Harami, Yalak, Kıllıgeriş, Burunsuz, Çirkinoba, Kötüoba, Domalan, Yamukören, Katilköy, Büyükamuk, Yalınayak, İnekli, Çürük...
Düşün: ecdadının adı Çürüklü Mıho yahut Delilerin Durmuş ise, kurtuluşu Yeşilbelde’de aramaz mısın?
Yahut Atatürk’te veya İslam’da, çünkü onlar da sonuçta aynı sahtelik aşkının başka tezahürleri.

20 comments:

  1. Aynı tutum dünyadaki bütün Burjuva kültürlerinde de görülüyor. Söz gelimi Yunanistan ya da Bulgaristan’daki durumla karşılaştırmalı olarak incelersek hemen görebiliriz! Biraz daha değişik niteliklisi Sovyetler Birliği ve eski Sovyet ülkelerinde de görülür - ki bunlarda da, ayrıntılarla incelenmesi gereken bir Burjuva kültürü zorlaması vardır. Bu durumda yalnızca Türkiye’yi göz altına almak yerine bütün dünyanın Burjuva kültürünü aynı açıdan göz altında tutmak doğru olacaktır. Bunu yapmadığımızda ille de çökertilmek istenen bir hedef ülke var demektir!

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yine büyük oyunu görmüşsünüz. Memlekette en hafif tabiriyle eleştiriyi hak eden her olguyu benzer sebeplerle aynı hataların yaşandığı diğer ülkelerle beraber mi dile getirmek gerekiyor? Cumhuriyet eleştirirken her vasat ulus devlet davranışını dünyadan tek tek örneklemek zorunluluğu bir çeşit destur sanırım. Haklısınız, kurutmak istediğimiz çok bataklık var. Sevan beyin yazılarının konusu -doğal olarak- genelde Türkiye bataklığı oluyor. Hepsi bu.

      Delete
    2. This comment has been removed by the author.

      Delete
  2. malatya Çırmıxdi diye bir yer var aynı güzergahta: Banazı(konak), Barguzu(bostanbaşı), Kündübeg(gündüzbey),adında yerlerde var, manası nedir rica edebilir miyiz bu eski isimlerin?

    ReplyDelete
  3. Doğru mu şaka mı bilmediğim şöyle bir anekdot geçeyim,

    50-60 sene evvel Van'a yeni bir vali tayın edilmiş. Vazifeye henüz koyulduğu ilk günlerde bir köylü heyeti müşküllerini anlatmak maksadıyla valiliği ziyarete gelmişler. Vali sormuş:

    -Bu gelenler nereden?

    Cevap:

    -Kiçohs köyünden efendim.

    Vali:

    -O ne biçim köy ismi?! Hemen değiştirelim.

    Köylüler:

    -Vali evvela lütfedip bizim köyümüze gelip halimizi yerinde görsün, ondan sonra köyün adını değiştirecekse değiştirsin.

    ReplyDelete
  4. Peki hocam Fatih Sultan Mehmet devrinde Anadolu'da yer isimleri niye değiştirilmiş? O zamanki bahane neymiş, Atatürk mü, İslam mı? Yanlışlık Türklerde nerede başlamış?

    ReplyDelete
    Replies
    1. @Laedri

      Sevan Bey makalesinde Fatih Sultan Mehmet Anadolu'da yer isimlerini değiştirdi mi demiş? Fatih öncesi Anadolu'suna ait yer isimleri envanterimiz çok kısıtlı olduğundan zaten istesek de Fatih'in yer isimlerini değiştirip değiştirmediğine dair net bir bilgiye ulaşamayız.

      Delete
    2. arkadaş şu yazıyı kastediyor, bunu soruyor.
      http://nisanyan1.blogspot.com/2018/03/turkce-yer-adlar-neden-orada-degil.html

      Delete
  5. diğerleri neyse de domalan adının değişmesi lazımmış yani :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Domalan < domal- (yuvarlak/şişkin biçim almak) eyleminden gelmiyor, dom (tümsek) alan (saha) bileşimi > dom-alan (tümsek-alan).

      Aslında alañ sözünün son harfi ard damak n'sidir, ancak ne yazık ki bu harf alfabemizde olmadığı için (ki bence olmalı, Türkçede olan bir ses çünkü) kimi sözler yanlış anlaşılıyor. Örneğin en (genişlik) demektir, eñ ise > "eñ büyük", "eñ küçük" derken kullandığımız sözdür, en ile eñ'i aynı n ile yazınca fark anlaşılamıyor, adın aslı > domalañ yani...

      Delete
  6. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  7. Atkafası köyünden olmak isterdim :P

    Tabii oralı olsaydım "memleket nire?" sorusunu yanıtlamakta belki biraz zorlanabilirdim.

    Mesela, "Atkafasılıyım" mı yoksa "Atkafalıyım" mı demek lazım öyle bir durumda?

    ReplyDelete
    Replies
    1. "Kuşadalı" örneğinden gidersek "Atkafalı" olur.

      Delete
    2. “Memleket nire?” diye sorulduğunda genelde köy adı söylenmez, sıkıntı yok :) ha ille de köy adını söyleyeceksen “Atkafasılıyım” denmesi gerekir. “Ayakkapçıyım” değil, “Ayakkabıcıyım” dendiği gibi.

      Delete
    3. Yerel halk dilinde "Atkafasılıyım" yerine "Atkafalıyım" diyorlardır eminim.

      Delete
  8. Sevan Bey nedense, “Büyükköpekli”, “Domalan” gibi, ilk duyuşta kulağa tuhaf gelebilecek olan yeradları söz konusu olduğunda, bu adların daha eski olan Rumca ya da Ermenice adlarına hiç değinmeyip, bu adları esas kabûl ediyor ve değiştirilmelerini eleştiriyor. Söz gelimi bir yerin adı ezelden beri “İnekli” olamaz, zirâ “İnekli” öpöz Türkçe bir ad, yani buraya Türkçe ad öncesi “İneklisos” ya da “İnekud” falan denmiyordu muhtemelen :)

    İkinci değinmek istediğim, kimi yeradları aslında gülünç değil, ancak konu bilinmediğinde yanlış anlaşılma sonucu ilgili ad gülünçmüş gibi algılanabilir. Örneğin, “Köpekli” bir Yörük boyunun adıdır, eski Türklerde “köpek” ile “kurt” kutsal hayvanlardır, Araplaşma öncesi adı “Köpek” olan adamlar dahi vardır. Aslında Türkçede ilgili hayvanın adı “it”tir, “köpek” bir it türünün özel adıdır. Köpek < köp- (hacminde artış olmak 2. çoğalmak 3. şişmek 4. kabarmak 5. irileşmek) eyleminden gelir, Saint Bernard, Labrador, Rottweiler, Kangal gibi “iri” it türlerinin genel adıdır aslında “köpek”, eski Türkçede bunlar gibi türe göre çok ad vardır, köpek, barak, çomar, taygun vb.

    Domalan adı da < domal- (yuvarlak biçim almak) eyleminden > “domalan” değil, dom (yuvarlak, toparlak 2. bombeli, tümsek) sözü ile “alan” sözünün bileşimidir > dom-alan (tümsek-alan). Yani, her gördüğünüz ve kulağa ilginç gelen yeradı sandığınız gibi olmayabilir :)

    Üçüncü olarak değinmek istediğim konu da şu. Sevan Bey “yeşil” ile ilgili yeradlarını eleştirmiş, evet “Yeşilbelde”, “Yeşilhöyük” gibi adlar sahtelik kokuyor olabilir, ancak “Yeşilalan”, “Yeşiloba” gibi adlar hiç de sahtelik falan kokmuyor bence, gayet doğal adlar. Anadolu'daki en eski Türkçe yeradlarına baktığınızda da bu gibi pastoral adlandırmalar olduklarını görürsünüz, “Sarıgöl”, “Aktepe”, “Akyazı”, “Akbük” vb. Zaten bir yeradını nasıl vereceksiniz ki başka türlü? Ermenice yeradları nasıl meselâ? Laboratuar ortamında mı türetilmişler? :) Ingzud (Cevizli), Nşenud (Bademli), Pşud (Dikenli), Hındzorut (Elmalı), Norşen (Yenioba), Çapakçur (Çağlarsu) vb.

    Bir yere başka nasıl ad verilecek? Elbette “Yeşiloba”, “Sarıgöl”, “Aktepe”, “Bozcayöre” falan diyeceksin :)

    Diğer Turkic diller konuşan arkadaşların yörelerinde de, başka diller konuşan arkadaşların yurtlarında da durum böyle.

    Söz gelimi, ta Altay yöresinden kimi yeradı örnekleri verelim

    Tuva bölgesinden > Kızıl (başkentleri), Akdovurak (Aktoprak), Karahöl (Karagöl), Tevehaya (Devekaya), Torgalıg (Torgalı “İpekli”) vb.

    Tuulu Altay (Dağlı Altay) özerk bölgesinden yeradı örnekleri > Aktaş (Aktaş), Koşagaş (Koşağaç < koş “çift”), Aktogay (Akdoğa), Köktogay (Gökdoğa) vb.

    Kazakistan'dan kimi yeradları > Tengis (Deniz), Aksu (Aksu), Jetisu (Yedisu), Aktöbe (Aktepe), Aktaw (Akdağ), Kentaw (Gendağ “Genişdağ”), Kökşetaw (Gökçedağ), Temirtaw (Demirdağ) vb.

    Yani bir yere Ermenice “Pşud” deyince “Wow, ne muhteşem bir ad”, ancak Türkçe “Dikenli “deyince “Böğğk, bu ne uyduruk bir ad” mı? :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. @...

      Sevan Bey nedense, “Büyükköpekli”, “Domalan” gibi, ilk duyuşta kulağa tuhaf gelebilecek olan yeradları söz konusu olduğunda, bu adların daha eski olan Rumca ya da Ermenice adlarına hiç değinmeyip, bu adları esas kabûl ediyor ve değiştirilmelerini eleştiriyor. Söz gelimi bir yerin adı ezelden beri “İnekli” olamaz, zirâ “İnekli” öpöz Türkçe bir ad, yani buraya Türkçe ad öncesi “İneklisos” ya da “İnekud” falan denmiyordu muhtemelen :)

      Söz konusu yer son bin yıl içinde kurulmuş ve kurulurken Türkçe ad ile kurulmuşsa peki? Öyleyse bu yerin eski adı Rumca ya da Ermenice değildir. Böyle yerler de var, özellikle köy ölçeğinde.

      Delete
    2. Yazının anafikri 'isimler niye sahte?', 'isimler niye gülünç?' değil.

      Neden son 50-60 yılda masa başında uyduruk Türkçe isim üretilmiş?

      Delete
  9. "Çağdaş Türkiye”nin buram buram kokan sahteliği burnunuza geldi mi?"

    geldi hocam geldi, leş gibi.

    ReplyDelete
  10. Ayrıca Sürmene'de Vizera bulunmaktadır. Özhan Öztürk'ün çözümlemesi şurada;

    https://ozhanozturk.com/2017/12/13/dogu-karadeniz-antik-cag-yerli-halki/

    ReplyDelete