Kürtlerin siyasi bir varlık olarak tarih sahnesine çıkışı,
benim bildiğim, 10. yy’dır. “Kürt bir çoban” olarak tanımlanan Bad (yahut Badh) b. Dostak 983 yılında Miyyafarkin’de (şimdiki Silvan) yönetimi ele
geçirir. Onunla başlayan Mervani sülalesi, Türklerin gelişinden önceki kaotik
yüzyılda batıda Urfa’dan doğuda Bitlis ve Cizire’ye uzanan alanda egemenlik iddia
eder. Başlıca bilgi kaynaklarımız 11. yy’ın ikinci çeyreğinde yazan Süryani
tarihçi Nusaybinli İlyas (Elias d-Nisibin) ve 13. yy başlarında yazan Cezireli Arap
tarihçi İbnü’l-Asīr’dir. Silvan’daki tarihi Mala Badi köprüsü Bad’ın adını
taşır. Yanılmıyorsam Silvan yöresinde halen etkili olan Badikan aşireti kökünü
Bad’a dayandırır.
Bu beyliğe hangi anlamda “Kürt” adı vereceğiz, yeterli
bilgim yok. Belki “Kürtlerin egemenliği altında bir Arap/İslam beyliği” demek
daha doğrudur, nitekim aynı yörede daha sonra kurulan Artuklu devletlerine de “Türklerin
egemenliği altında Arap/İslam beyliği” demeyi tercih ederim. Yazı dili
Arapçadır. İbn Wahşiyya’nın “kadim Kürt alfabesine” dair aktardıklarını fantezi
olarak görmek daha doğru olur. Mamafih 1136 yılı civarında yazan Ermeni tarihçi
Urfalı Mateos’un aktardığı eğer doğruysa, 1032 tarihli (Rumca?) yazışmada
Mervani egemenliğinin adı Krtasdan
(Kurdistan) adıyla anılmaktaydı (ed. Bedrosian §22).
Demek ki "Kürdistan"ın bu topraklarda "Türkiye'den" en az kırk sene daha eski olduğuna hükmedeceğiz.
Demek ki "Kürdistan"ın bu topraklarda "Türkiye'den" en az kırk sene daha eski olduğuna hükmedeceğiz.
*
Düne kadar bildiğim buydu. Ancak dün, gayb aleminden bana
sık sık yazan alim bir dostumun himmetiyle bilgimin çerçevesi bir hayli
genişledi. Aktarayım.
Yunanca Kύρτιοι
kavim adı en erken Polybios’un MÖ 146 tarihli Historia’sında geçiyor. Buna göre Media valisi Molon MÖ 220 yılında
Nusaybin yakınında 3. Antiokhos’un ordusuyla çatıştığında en çok Kύρτιοι sapancılarına
(σφενδονητῶν Κυρτίων) güvenmekteydi (Perseus §5.52).
Milattan hemen sonra yazan Amasyalı coğrafyacı Strabon bu
bilgi kırıntısını detaylandırır (Perseus §11.13.3). Amasyalıya göre Media
ülkesinin kuzeyi soğuk ve dağlık bir ülkedir. Burada Zagros dağı ile Niphates
dağı (Güneydoğu Toroslar? Bitlis/Siirt dağları?) arasındaki bölgede “göçebe ve
haydut” olan Kadus’lar, Amard’lar, Tapyr’ler, Kύρτιοι ve buna benzer diğer
halklar yaşar. Pers ülkesindeki Kύρτιοι ile Armenia ülkesinde halen Mardoi adı
verilen Amard’lar aynı şekildir (τῆς αὐτῆς εἰσὶν ἰδέας).
Kύρτι sözcüğünde ilk ünlüyü sanırım eski Attik telaffuza
göre /ü/ diye okumak lazım, yani Kürti. Latin alfabesine genellikle y ile Cyrtii
diye aktarılır.
Mard’lara değinmesi ilginç. MS 4. yy’da Ermenistan Tarihi yazan Bizanslı Faustus’a göre (Pavstos Büzantatsi) “Mard-başı” yahut “Mard-beyi”
(mardpet) unvanını taşıyan zat Ermeni
askeri aristokrasisinin önemli bir üyesiydi. Memleketi, anlaşıldığı kadarıyla,
bugünkü Van’ın Saray ve Özalp ilçeleri olmalı. Kürti’lerle Mard’ların “aynı
şekil” olması ne demek, bir fikrim yok. Strabon sanki “Ermeni siyasi sitemine
dahil olanlara Mard, Pers diyarında olanlara Kürti denir” gibi bir şey kastetmiş,
ama emin olamadım.
Kadus’lar (Καδούσοι) ve Tapür’ler hakkında bilgimiz yok.
İlki acaba Hakkari kasabası yakınında kadim bir siyasi ve dini merkez olan
Kudşanis (Kaduşan-?, şimdiki adı Konaklı) ile alakalı olabilir mi?
İran’da Sasaniler devrine ait Kārnāmag-i Artaxşīr-i Pābakān adlı Pehlevice menkıbede (muhtemelen
6. yy. ikinci yarısı) Kurdān kavmi
birkaç kez zikredilmiş. MacKenzie'nin transkripsiyonundan bir örnek:
ud sāsān šubān ī pābag būd ud
hamwār abāg gōspandān būd ud az tōhmag ī dārā ī dārāyān būd ud andar
dušxwadāyīh ī alaksandar *niyāgān ō wirēg ud nihān-rawišnīh ēstād ud abāg
kurdān šubānān raft.[1]
Tercümesi: “During the evil reign of Alexander, the
descendants of Dârâb privately lived in distant lands, wandering with Kurdish
shepherds.”
Bütün bunlardan benim çıkardığım sonuç, bölgede İrani diller
konuşan (veya konuşmayan) çeşitli kavimler vardı, bunlardan biri olan “Kürt”ler
10. yy’da Arap imparatorluğunun dağılma ve İslam ümmetinin etnik birimlere
ayrışma sürecinde bölgesel bir egemenlik kurdular, alanlarını batıda Urfa’ya
kadar genişlettiler.
*
Daha eskisi hakkında bir şey biliyor muyuz?
MÖ 401 yılında ordusuyla beraber buralardan geçen Atinalı
Ksenofon, Cizre’nin kuzeyinde, Dicle ırmağının solundaki dağlık ülkede yaşayan Kardukh (Καρδούχοι) kavminden söz eder.
Bunlar Pers kralına tabi değildir ve savaşta (sapanla?) taş atarlar. Ksenofon’dan
dört yüz yıl sonra Strabon (§16.1.24) eskilerin Kardukh adını verdiği kavmin
şimdi Gordü/Gordi (Γορδυαί) olarak
adlandırıldığını belirtir. Gordyenê
(Gordi-istan) diyarında Pinaka, Satalka
ve Sareisa kentleri vardır; üç
hisarı olan ilki, üç kent gibidir. Bu üç yerin en az ikisini teşhis
edebiliyoruz. Pinaka halen yerel dilde Finik adı verilen Şırnak-Güçlükonak
ilçesine bağlı Damlarca (Finikê rewî) ve Eskiyapı (Finikê gelî) köyleridir.
Satalka Cudi Dağının batı ucunda, Türk güvenlik güçleri tarafından boşaltılıp yerle
bir edilmiş olan eski Şax, resmi dilde Çağlayan köyüdür. Sareisa ise, kesin
olmamakla birlikte, Şırnak (eski adı Sirunak/Şirunak) kasabası olabilir. Asur
kayıtlarında kral I Tiglath-Pileser’in MÖ 1100 civarında kazandığı zaferle
anılan Şarişa/Şerişa mevkii burası olsa gerekir.
MS 2. yy başında Plutarkhos (Lucullus §21 vd.), 4. yy’da
Antakyalı Ammianus Marcellinus (Rer. G. §15.2, §18.6) Gordyenê/Gorduenê ülkesi
hakkında bilgi verirler. Ülke Roma ile İran arasında birkaç kez el değiştirmiş,
fakat ikisine da tam boyun eğmemiştir. Armenia ülkesinin bir cüzüdür, fakat
kendi kralları/beyleri vardır. Ermeni kralı Tigranes’in yeni kurduğu Tigranocerta
(Dikranakert) kenti bu ülke sınırları içinde veya yakınındadır (belki Batman
yakınında, Garzan nehrine adını veren eski Erzen kenti?). Ermeni illerinden
Albak (halen Başkale’ye bağlı Albayrak) Gordyenê vilayetine dahildir. Demek ki
merkezi Şırnak-Cizre olan, belki farklı dönemlerde Batman’dan Hakkari ve Başkale’ye, hatta belki İran’da
Salmas’a kadar egemenlik sahası kuran bir oluşumdan söz ediyoruz.
Kardukh’taki ukh eki, Ermenice çoğul takısı olan +k’ olabilir.
Yani “Kardu” diye bir ulus varsa Ermenice bunlara topluca Karduk’ denir,
sondaki k /kh/ gibi telaffuz edilir. Ksenofon’un Kardukh’ları ile Roma
döneminin Gordi/Kordi’leri, yukarıda gördüğümüz Kyrti/Kürti’lerle aynı mıdır? Büyük
ihtimalle öyle olmalı, ama kesin konuşmak zor. Modern milliyetçilik öncesi çağda
aynı kavmin farklı kolları, birbirinden az çok ayrışan adlarla ayrı kimlikler
oluşturabilir,[2] kavmin
kendine verdiği adla yabancıların verdiği ad ayrı olabilir, hatta yabancılar
komşu kavmi bilerek ya da bilmeden yanlış adlandırabilir.[3]
Ermenice kaynaklarda geniş anlamda Gordyenê ülkesinin adı Korçayk’ Կորճայք
olarak geçer. 7. yy’a ait Ermenice Aşkharhatsuyts Աշխարհացոյց adlı coğrafya rehberi bu
diyarın ilçelerini sayarken, Pinik Փինիկ kalesinin bulunduğu merkez ilçeye Korduk’ veya Kordik’ Կորդուք,
Կորդիք adını
verir. Mamafih bu bilgiye çok da güvenmeye gelmez, çünkü Aşkharhatsuyts
Yunancadan çeviridir ve yer adlarını antik edebi kaynaklara göre “düzeltmiş”
olması muhtemeldir. Diğer tüm kaynaklarda Finik-Şırnak yöresinin Ermenice adı
Tmorik’ Տմորիք olarak gösterilir. 11. yy'dan eski Ermenice metinlerde başka yerde bildiğim kadarıyla Kurd, Kardu, Gordu,
Gordi vb. adına rastlanmaz.
Halen Türkiye’de eski adı Gercanis veya Gercigan/Kerçikan
olarak telaffuz edilen üç yer var. Biri Erzincan’ın Refahiye ilçesi, biri Tatvan’ın
eskiden ayrı bir ilçe olan Reşadiye bucağı, üçüncüsü Müküs/Bahçesaray’da bir
köy. Üçünün de Ermenice aslı Garcıgank, akkuzatif Garcıganıs, eski dilde
Karçgank’ Կարճկանք.
“Korçayk’lılar”demek.
Yani “Kürt” mü demek? “Kürt” ne demek? Düşünmeli.
[1] http://titus.fkidg1.uni-frankfurt.de
– text database – Middle Persian (Pahlavi). Metinde iki kelimeyi Türkçeden, en
az dört beş kelimeyi Osmanlıca bilginizden çıkarabilmeniz lazım.
[2] Kurmanci
ve Kırmançki iki ayrı topluluk ve iki ayrı dildir. Muhtemelen ortak kökten
gelen fakat ayrı dil konuşan Rize Hemşinlilerle Hopa Hemşinliler birbirlerini
asla “aynı kavim” saymaz. Etiyopya’da
Tigré ile Tigrinya aynı şey mi diye sorunca yarım saat süren bir açıklama dinlersiniz,
gene bir şey anlamazsınız.
[3]
Ermeniler için Türkler Dacik (Tacik)’tir. Türkler Trabzonlulara Laz adını
verir. Ermenice konuşan Poşa’lara
kendileri Lom, Türkler Çingene adını verir. İki bin sene sonra bu bilgilerden
sonuç çıkarmaya çalışın isterseniz.
"Silvan’daki tarihi Mala Badi köprüsü Bad’ın adını taşır. Yanılmıyorsam Silvan yöresinde halen etkili olan Badikan aşireti kökünü Bad’a dayandırır."
ReplyDeleteSn nisanyan
Evliya celebi seyahatnamesinde
Bugunku adiyla malabadi koprusune
Batman koprusu diye tarif eder.
Batman bugunku Batman sehriyle birlikte
Genis bir alani da kapsar..
"ilias becirmani"
Efendim, Orta Anadolu Kürtleri hakkında malumat verebilir misiniz ?
ReplyDeleteAnladigim kadariyla irkcilik yapani kürtler kovabilir; soylari cok eskiye dayaniyormus
ReplyDeleteHocam bizim ismin nereden geldiği hakkında Karduk dışında Hurri'lere kadar esneteni de var, Kotî (dağlı) dan geldiğini söyleyen de var (hala Zazaca'da "Ko" kelimesi dağ için kullanılıyor mesela, Farsça'sı da yine "Kuh" diye biliyorum yanlışım yoktur inşaallah). Kahretsin ki uzman değilim ama bana ikinci seçenek de biraz mantıklı geliyor, yine de nereden gelirse gelsin coğrafyanın Kürt kimliği üzerinde ağırlık taşıdığı belli. Bu zamana kadar burada yaşayan kim varsa bu ismi sahiplenmiş, kültürü de bir şekilde muhafaza etmeyi başarmış.
ReplyDeleteİkinci dipnotun ilk cümlesine gelince, katılmak da katılmamak da mümkün. Dêrsim de konuştuğum hangi Kirmanc varsa hepsi de koyusundan Kürt milliyetçisi. Bir de benim dedeye (ve ekseri Pîran'lılara) sorsanız kendine kattiyen ne "Kurd" ne "Kirmanc" der, "Zaza" dır o. Yani bu etnik kimlik hakkatten çok katmanlı ve problemli bir iş (ve siyasi anlamda antinasyonalist olmamın en temel sebebi).
Bir de kusura bakmayın ama Anabasis'deki muhabbet ile yeni tanışmanızı biraz yakıştıramadım ya da kalbimi biraz kırdı mı dersiniz, sizden bunu önceden bilmenizi beklerdim. Tabi eninde sonunda öğrenmiş olmanız yine de güzel ve size dargınlığım enfes ve bilgilendirici bir yazı yazdığınız gerçeğini değiştirmez.
Hayret, Anabasis ile yeni tanıştığım anlamı mı çıkıyor yazıdan?
Delete1974'te Classics I sınıfında üstünkörü okumuştum. 1988'de Karadeniz kitabı yazarken baştan ve çok dikkatli okudum, yarım düzine alıntı yaptım. 1998-99 olmalı, ucuz paperback edisyonunu bulup aldım. Ortalama iki yılda bir bakmışımdır.
Kardukhoi pasajını (4. kitap) neredeyse ezbere biliyorum. Kardukh = Kürd denklemi bana inandırıcı gelmemişti; belki yeterince üzerinde düşünmedim. Dün Strabo ve Polybius'taki Kyrtioi olayına dikkatim çekilince, Pehlevice menkıbeye de göz atınca bakış açım sarsıldı.
Ergin Öpengin Zazaların kimliklerinin Kürtlerden ayrışmasının bir sebebi olarak batılı bazı filologların görüşlerinin Türkiye'de ve diyasporada yayılmasını gösteriyor:
Delete"At the turn of the 20th century, western philologists began to analyse the structure of Zazaki. The most influential scholar in this respect was Oskar Mann. Mann pointed out a number of ... differences between Zazaki and Kurmanji, which led him to the claim that the two should be considered quite distinct languages. On his view, Zaza did not belong to Kurdish ... The speakers themselves were unaware of these evaluations of their languages up until the 1980’s... Subsequently, a small number of Zazaki-speaking exile intellectuals, applying a positivistic notion to identifications and classifications, began to adopt the idea. As a result, some Zazaki-speaking intellectuals ... rephrased their discourse in favour of an exclusivist Zazaki language and identity distinct from Kurdish"
Kaynak: https://www.academia.edu/9265357/Kurdish_a_critical_research_overview
İşin mezhep tarafını merak ediyorum, Kürt = Sünni gibi bir kodlama da belki bazı Zazaların o kimliğe mesafeli olmasına yol açmış olabilir.
Yazının ikinci kısmına cümleye bakınca, sonuncu kısmına da Xenophon'la başlayınca ilk kez mi bu iddia ile karşılaştınız acaba diye bir çıkarıma düştüm, bir insan bin defa gördüğü şeyi farkedemeyebiliyor bazen. Bu konu ilk defa başlık olarak yazıldığından ötürü de böyle bir tepki göstermiş olabilirim belki (Kürt tarihi ve dili hakkında bu zamana kadar Kürt isminin kökeni ile ilgili başka bir muhabbet açılmamış olmalı diye hareket ettim). Yoksa kitabın kapağına henüz baktığınızı ima etmek istememiştim, öyle anlaşılıyorsa da affedin lütfen.
DeleteBen de kitaptaki bahsi ilk defa iki sene önce duydum, kitabın internette İngilizce ve Yunanca metinlerini bulup kurcaladım. "Karduç" tezinin zamanından benzer kaynaklarla desteklenmesi gereken bir iddia olduğunun farkındayım. Sadece bu tezi sizin ağzınızdan daha önceden duymayı bekledim, genelde yazılarınızda bir konu hakkında popüler tezleri toplar sonra fişlersiniz hangisi sağlam hangisi çürük diye.
Aynı Adsız
paluda zazaların kendileri için kırd dilleri için kırdki kurmanclar için kırdas kelimelerini kullandıklarına bizatihi şahidim en yakınlarım tarafından.bundan ne anlam çıkar bilmiyorum ama böyle bir durum kesin şekilde var.yöresel olabilir, bu sözcüklerden habersiz siverekli bir zazaya anlattığımda bu kelimeleri zorlama ve beni kürt yancısı olmakla suçlamıştı, o da ayrı ilginçlik.
DeleteTeşekkürler harika bilgiler edindim.
ReplyDeleteHocam bize zazalar ile ilgili bilgi verebilir misiniz
ReplyDeleteKürtlerin ve yahut Kürt kimliğinin tarihsel tarifini yaparken kısaca; Batı Asyalı ve İran-i kökenli bir topluluktur diyebilir miyiz. Yoksa Antik çağa yönelik bakış attığımızda bu tarif yetersiz midir? Basit mi kalır bu milleti tarif ederken.
ReplyDeleteHangi kimlik ve toplum olursa olsun, etimolojik,ırksal,bölgesel ve tarihsel oluşumlarının tarifinin çok karışık ve zor olanlarını hiç sevemedim. Demek ki Tarih ve Dil bilimin tadı da burasında ve bana göre değil.
Diğer soru? Ermeni kimliğinin (Ana temel gövdesi) tarihçi Herodotun'da dediği gibi Hint-Avrupa soylu ve güney Avrupa kökenli bu topluluğun doğuya giden kolumu dur? Sizin düşünceniz nedir Sevan Hocam, Teşekkürler.
Detaylar hariç bu bilgilerde benim için yeni bir şey yok. Kyrti denen halkın Kürtler olduğu aşağı yukarı belli. Esas cevap bulunması gereken soru Kardukh/Gordy/Kordy denen halkın Kürtler olup olmadığı, o konuda Sevan Bey'den detaylı bir analiz yapmasını rica edeceğim.
ReplyDeleteerciş'in deliçay köyünün eski adı kertis-gerdis(kaynak sevan başkan :)) gercanisle aynı kökten geliyor sanki sevan.
ReplyDelete"Zaza" ismiyle meşhur olmuş, Kırmanc ve Dımıli isimleriyle de bilinen Kürt grubunun kendine verdiği bir diğer isim de "Kırd" (çoğul: Kırdî) olup, bahsedilen "Kύρτιοι" ismine çok yakındır. Bu konuda M. Malmîsanij'ın "Kırd, Kırmanc, Dımıli veya Zaza Kürtleri" isimli çalışmasına bakılabilir. Bu çalışmada bu "Kύρτιοι" adlandırmasına de atıf yapılmış.
ReplyDeletehttps://ia601701.us.archive.org/.../Malmsanij...
Ayrıca Kırd (~Zaza) toplumu yaşadığı coğrafi-kültürel alana Kırdone (Kırdane) demektedir. "Gorduene/Korduene" ile benzerliği tesadüf olmasa gerek.
Ayrıca, dipnotunuzla ilgili şunu belirtmek istiyorum. Kurmanc ve Kırmanc etimolojik olarak aynıdır, toplumsal ve etnik olarak da ortak kökeni ifade eder. Dersimli "dımıli" (kırmancki) konuşan da "kırdasi" (kurmanci) konuşan da kendine "Kırmanc" der. Bunlar aynı kökenden gelen birbirine çok yakın iki ayrı lisanı (lehçeyi) konuşurlar. Ve kendine "kurmanc" diyenler de birçok yerde bu kelimeyi "kırmanc" olarak telaffuz ederler, ondan da öte "soran" denilen Kürt grubu da yerelde kendine "kırmanc" der. 1926'da Sorani lehçesinde çıkan bir gazetenin ismi "Zarî Kırmancî"dir mesela. Kürtler arasındaki kırmanc-kurmanc asli bir ayırımdan değil, telaffuz farklılığından ileri gelmektedir. Bugün bunun Kırmanc (Zaza-Kırd-Dımıli) ve Kurmanc (Kırdas-Badini) şeklinde standartlaştırılmaya çalışılması yenidir.
Malsimanij okuyacagina biraz Asatrian okuyun. Zihni bulanmış biri
Deleteasatrian kürt yok diyor söyleyim sana.
DeleteAçılın Refahiyeli geldi. Gercanis Refahiye'nin bir köyüdür. Şimdi ki Refahiye 19.yüzyılda kurulmuş bir yerleşme. Yani Refahiye'nin eski adı Gercanis demek yanlış bir ifade olur.
ReplyDeleteŞimdi Refahiye olan ilçenin (yani idari bölgenin, kasabanın değil) eski adı Gercanis. 1930'lara kadar öyle geçer.
DeleteArab'ın çoğulu olan "A'râb"ın Bedevi Arab'lar anlamında kullanılması (Kur'an'da bu anlamda geçer) gibi, ya da "Türk" ve "Etrâk"ın yörük ve köylü Türk'ler anlamında kullanılması gibi, acaba "Kürd" de başlangıçta göçebe ve köylü İran'lılar / Fars'lar anlamına gelirken sonraları belirli bir kavmin adı mı olmuştur?
ReplyDeleteTarihçi Ahmet Yaşar Ocak, Babaîler isyanını incelediği kitabında şöyle yazıyor;
"İkinci olarak da şurası unutulmamalıdır ki, çağın hemen bütün Arap müellifleri Kuzey Suriye ve Irak-ı Acem'de yaşayan bütün göçebeleri ifade etmek için, hiç bir ayırım yapmaksızın "Kürt" kelimesini kullanıyorlar, daha doğrusu bu kelimeyi "göçebe" karşılığı olarak alıyorlardı."
Aslında Zagros dağlarının güney kısımlarında yaşayan Lori ve Bahtiyari kavimleri de Kürd kategorisi içindedir denebilir. Bu hususta meşhur Rus İranolog Vladimir Minorsky'yi tavsiye ederim. Açık kaynaklardan en iyisi Encyclopaedia Iranica →
ReplyDeletehttp://www.iranicaonline.org/
(Ayrıca bu yazı yayınlanmadiğı için ikinci defa yolluyorum)
Bilemediğim bir nedenle yorumlarının birçoğu Spam kutusuna düşmüş Laedri. Şimdi fark ettim.
Deleteİlk İrani kavimlerin bölgeye Mitanniler devrinde duhül etmiş olabileceğine şöyle teoriler de mevcut → https://en.wikipedia.org/wiki/Mitanni-Aryan
ReplyDeleteKürt kelimesi 5000 yıldan eski bir isimdir. "Kur" sümercede dağ demektir. "Kurti" ise dağlı demektir. Kürdistan dağlık coğrafyadır.
ReplyDeleteVE
Kardukların Kürt olmadığını anlamamak sizin gibi bilgin biri için komik kaçıyor Sn. Nişanyan.
KARDUKLARIN ETİMOLOJİSİ
Ksenefon, Kürtlere “Kardukhoi” demektedir. “Kard” Kürd demektir.
Yunancada “oi” Türkçedeki ler/lar çoğul ekidir. Kardukhoi’den “oi” çıkınca geriye Kardukh kalıyor.
Ermeniler Kürtlere “Kord-ukh” derlerdi, bu da “Kürt-ler” demekti. Ksenefon bu adı muhtemelen Ermenilerden duymuş.
Ermenicede “ukh” (kh) Türkçedeki “ler/lar” çoğul ekidir.
Bu ek Kord-ukh’dan çıkınca geriye “KORD” yani KÜRD adı kalıyor.
Kard-ukh-oi = Kürd-ler-ler demektir ve iki defa çoğul eki almış.
Bugünkü Türkçeye de Karduklar olarak çevrilmiş.
This comment has been removed by the author.
Deletegor pehlevice de dağlı demek.
DeleteCyrtoi itlâk olunan bu kadim halkın Kürtlerin ceddi olduğunu ilk kez Yalçın Küçük dillendirmiştir. bknz."yalçın küçük kürtler üzerine tezler pdf"
ReplyDeleteSorun şu ki halktan günümüz Hakkâri dağlarında yaşayan Med okçuları olarak bahsedilmesi. yani Anadolu'da meskun bir halk değillerdi. Şırnak'ta bile yoklardı o demlerde. Hattâ Ermeniler bile o cihetlerde meskun idi.Bedirhanbeyin 1840 katliamları sonrası buralar Kürtleşmiştir. Hatırlayınız Gomidas'ın eşsiz ağıdı "Mokatz Mirza" Kürt-Acem anâsıra karşı ata topraklarını müdafâ eden bir Ermeni cengâverden bahsolunur.
Karu, Gorduene ise zoraki bağdır. İndo-Aryanların Kürtçenin mensup olduğu öbeğin etnojenik teşkilâtlanması-taksîmi bile en erken 2600 yıl evvel olmuştur. En büyük mesnet toponim, hidronim, patronimlerdir. Madem Ermenilerden önce Kürtler vardı niye ekseriya Ermenice yer adları var. Misâl Pontus yöresinin en eski toponimi Okena oalrak Anabasis'te bahsolunan yerdir; "Tzanilerin danalarını topladıkları yer notu düşmüş. Ogena Lazca'da "dana yeri" demek. 2500 yıldır Kuzeydoğu Anadolu'nun en eski toponimi bu.
Kürtlerin Karduhi, Corduene; Ermenilerin Hayaşa-Azzi-Nairi; Türklerin Turukku-Torgama; Abazaların Abeşla vs hayalleri hepsi boştur. Bu toprakların en eski Hattiler, Hurro-Urartular ve Kolhis-Lazladır. Y-Dnalarla sabir mütemadilik. Gayrısı hep sonradan göçendir.
2500 yıllık Korduene Krallığı Hakkariden Diyarbakıra uzanıyordu. Tarihçi Ksenefon 2400 yıl evvel Karduklar bağımsız yaşayan bir halktı diyor. Dicle nehri kuzeye takip ederek Karadenize ulaşmıştır. Dicle nehrinin etrafında Karduklar vardıysa bu alan Batman, Siirt, Bitlis, Van, Şırnak,Hakkari civarı demektir. Ksenefon Ermenistan-Kürdistan sınırı olarak Botan suyuna işaret etmiştir. Ki bence Karduklar sadece Kurmanç Kürtlerini kapsıyor. Diğer alanlardada Kürt aşiretleri vardı. Mard'lar, Sophene'liler, Adiebene'liler vs.
Delete2000 yıl evvel Coğrafyacı Strabo, Dicle nehri etrafında GORDyaea'lar yaşıyor ve eskilerin bahsettiği (Ksenefonu kastediyor) Karduklarla aynı halktır demiştir.
Yine Yunanlı tarihçi Plutarch 2000+ yıl evvel, kral Tigranesin yeni kurduğu Tigrankerta kentine Gordyene'lileri zorla iskan ettirdiğini yazmış.
Hititlilerde Kürdistandan iç Anadoluya göçmüş Kürtler tarafından kurulmuştur. Bunu genetik olarak bile kanıtlayabilirim. Hititçe Kürtçe akraba dildir.
Bu da böyle bir tarz işte. Sağdan soldan gözüne çarpan bilgi kırıntılarını topla, keyfine göre yorumla, işine gelmeyenleri düzelt, kafadan birkaç detay ekle, çiğ olarak servis et.
DeleteThis comment has been removed by the author.
Deletekatılıyorum. taberi mesudi gibi arap kaynaklarında kürtlerin yaşadığı yerlerden söz ederken hakkari haricinde hiç bir anadolu bölgesinden söz etmez. ekseriyette iranda ve ırakta bulunan şehir.
DeleteAnadolu'daki 4250 yıllık Türk izlerini takip edebilmeniz için size gerçek bir belge sunuyorum. Umarım gerçek sizi biraz daha sarsar:
ReplyDelete"...Akkad krallarından Naram-Sin’e ait Şartamhari metinlerinde, adı geçen Akkad kralının, Sedir ormanlarını (Amanoslar) ve Gümüş
Dağları'nı (Toroslar) aşarak Anadolu'ya girdiği ve Hatti kralı Pampa'nın önderliğinde toplanan 17 Anadolu kralına karşı savaştığı anlatılır.
MÖ. ca. 2250’lere tarihlenen bu hadise, Şartamhari metinlerinin Hattuşaş arşivinde ele geçirilen Hititçe kopyasında (KBo III, 13), tüm ayrıntıları ile gözler önüne serilmektedir.
İlk 7 satırı kırık olan metin, 8. satırdan itibaren şöyle devam etmektedir:
8. Bana karşı bütün memleketler isyan ettiler
9. GUŞUA kralı Anmanailu, Pakki kralı Bamanailu
10. Ulluwi (Ullama) kralı Lupanailu, sonra ………kralı……..Đnmipailu
11. Hatti kralı Pampa, Kaniş kralı Zipani, ………. kralı Nur-Dagan
12. Amurru281 kralı Huwaruwaş, Paraşi kralı Tişenki
13. Armanu kralı Mudakina, Sedir dağları kralı Đşgippu
14. Larak kralı Ur-Larak, Nikku kralı Ur-Banda
15. Türki kralı İlşu-Nail, Kuşaura kralı Tişbinki
16. toplam 17 kral, ki onlar savaşa girdiler, ve ben onları vurdum.
17. Hurrilere karşı bütün orduyu seferber ettim ve sonra (tanrılara) şarap takdim ettim.
18. O zaman savaşçılarıma binlerce düşman askeri hiç mukavemet etmedi.
Metnin çok bozuk olan arka yüzünde, geceleyin düşman karargâhına bir baskın yapıldığı ve onların yenilgiye uğratıldığı anlatılmakta, alınan ganimetlerden eksik cümleler halinde bahsedilmektedir.
Prof. Dr. Ekrem MEMİŞ’e göre bu metin, Anadolu kökenli olmamakla
beraber, Anadolu hakkında bilgi veren en eski yazılı vesikadır. Bu metinden anlaşıldığı kadarıyla, MÖ. 3. Binyılın sonlarında Anadolu’da büyük bir devlet yoktu. Ancak, her şehirde küçük bir krallık hüküm sürmekte idi. Aralarında hakimiyet mücadelesi yaptıklarına şüphe olmayan bu şehir devletleri, dıştan gelen tehlikeler karşısında içlerindeki en güçlü şehir kralının liderliği altında birleşerek, tek bir güç halinde mücadele etmesini de biliyorlardı. Gerçekten, bu vesikada da belirtildiği
üzere, Akkad kralı Naram-Sin, 17 Anadolu kralının oluşturduğu koalisyona karşı savaşmış ve onları mağlup etmişti.
Bu krallardan iki tanesi, bizim için son derece önemlidir. Her ikisi de metnimizin 15. satırında geçen bu krallardan biri TÜRKİ kralı İlşu-Nail, diğeri de KURŞAURA kralı Tişbinki’dir. Burada geçen “Türki” kelimesinin TÜRK olduğuna şüphe olmadığı gibi, İlşu-Nail ismi de kulağa pek yabancı gelmemektedir.
Aynı satırda geçen KURŞAURA Krallığı’na gelince; bilindiği gibi yer
isimleri, kasıtlı değişiklikler yapılmadığı sürece, kolay kolay değişmezler. Ya da en azından, orijinal formlarını büyük ölçüde korurlar. Bu durum dikkate alındığı takdirde, Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesi sınırları içerisinde yer alan KUSURA kenti, Şartamhari metinlerinde zikredilen KURŞAURA şehri olabilir. Eğer
öyleyse, Akkadlara karşı mücadele veren Anadolu koalisyonu içerisinde Afyonkarahisar bölgesinin önemli bir yeri olmuş olmalıdır.
Şartamhari metinleri, hem Anadolu hem de Türk tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Her şeyden önce bu metinler, Anadolu insanının yazıyı tanımadığı bir dönemde, dolaylı olarak da olsa, Anadolu’nun sosyal, siyasal, ekonomik ve dini yapısı hakkında bizleri aydınlatmaktadır. Bütün bunlar bir yana, söz konusu metinler, Türklerin Anadolu’ya 26 Ağustos 1071’de kazanılan Malazgirt zaferinden sonra gelmediklerini, tam tersine binlerce yıldan beri bu topraklarda oturduklarını ve hattâ TÜRKİ KRALLIĞI adını taşıyan bir devlet kurduklarını açık seçik ortaya
koymaktadır..."
Kaynak: "En Eski Çağlardan Persler Dönemine Kadar Afyonkarahisar ve Çevresi" adlı doktora çalışması, Pınar Bülbül.
"Burada geçen “Türki” kelimesinin TÜRK olduğuna şüphe olmadığı gibi, İlşu-Nail ismi de kulağa pek yabancı gelmemektedir."
Deleteİçinde böyle bir cümlenin yer aldığı bir metnin "doktora tezi" diye adlandırılabildiği bir ülkede yaşamaktan siz de hicap duymuyor musunuz?
Anaokulu,İlkokul ve Lise düzeyinde anlatılan masalların en azından içinden geçen 1071 ler - Dandanakan'lar falan vardı.
DeleteSeviye doktora tezine yükseldikçe artık Ruhlar Alemine geçiş sağlanmış gibi gözüküyor.İşte bunlar hep Derin Devlet Tarihçiliği Efendim! Köy Enstitülerinin sonuçları'da diyebiliriz.
Bu lokal ve içe dönük doktora tezlerinin öncesinde Kepler'in değil Kalpakların atıldığı mezuniyetler yaşanması'da muhtemeldir.İşte 20.yüzyılda yapılan bu çılgın etkinlikler 21.Yüzyılın 2018 yılı çeyreğinde Suya ve Fasulyelere Uhruc-ü üfleme deneylerine ve Tufanda cep telefonlarına dönüşmüştür, Kutlarız.
turki değil turuqqu krallığı bugünkü suriye bölgesinde kuruluyor ayrıca dilleri de akadçanın lehçesi olan asurca. kralın ismine de gelince ilşu-nail ismi teofor isimdir. akadça tanrının eli anlamına gelir. yani türklükle uzaktan yakından alakası yok. sadece sessiz harfleri benziyor diye de millileştirmek yanlış.
Delete"Türki" den Türk üretmek en az 'Kurti, den "kürt, üretmek kadar fantastik. Bana göre ikisi de palavra. Aradaki kayıp bin yıllar nerede? Düzenli yazılı kayıt tutan, dönemi için çok ileri bir uygarlık olan Roma ve özellikle Doğu Roma (Bizams)ın kürtlerden bahsetmemesi bașlı bașına șüphe uyandırmalı sizde. Tartıșmaya buradan devam edebilirsiniz.
DeleteAnadolu'da bir Türki Krallığı'ndan bahseden 4250 yıllık bir Akkad tableti'nin var olduğu gerçeğine hiç oralı olmayışınız beni gerçekten şaşırttı.
ReplyDeleteTablette geçen Türki kelimesinin TÜRK olduğuna şüpheniz mi var yoksa?
Şüphesi olmayanların sağduyusundan ve bilimsel yeterliğinden de şüphem var, ayıptır söylemesi
DeleteSöz konusu tablet şurada: http://www.hethport.adwmainz.de/hetautgrf/Autogrfbetrachter.php?ori=&p=KBo%203.13%20&bildnr=KBo03.13-Vs.png&x=KBo3
Delete15. satır farklı uzmanlar tarafından Durki ve Tarukku olarak okunmuş.
Sahalin adasında Amur halkı, Kenya'da Nika dili, Avustralya'da Laragia kabilesi var biliyorsunuz. Anadolu'da ŞÜPHE YOK ki Amurru, Nikku, Larak krallıklarını kurmuşlar. Paraşa krallığının Etiyopya'daki Falaşa halkı olduğuna ŞÜPHE YOK. Kuşaura ise HİÇ ŞÜPHE YOK ki Zimbabwe'deki Şona halkının müziğine verilen isim (https://en.wikipedia.org/wiki/Kushaura).
DeleteBakın, işte ben de Türk usulü doktora tezi yazabiliyorum.
Pardon, Türk usulü olması için Devlet teşkilatındaki en kalın kafalı cahil kesimin önyargılarına uygun olması gerekiyordu, yazamıyormuşum.
Deleteüstat, Beluciler de Kürt mü ?
Deletebu konuda fikriniz nedir ?
Bu gün için türki kavimler diye adlandırdığımız ırkın kökeninin, sibirya ormanları oldugunu ve mö 2000 li yillarda orta asya steplerine indiğini söylemişti celal şengör hoca. Bu teze cok tezat. Yazili kaynakta ilk turk kelimesi göktürkler zamaninda gaciyor benim bildiğim.göktürk yazitlarindan onceki türki orta asya tarihini sadece çin kaynaklarından biliyiyoruz. Orada da kuzeydeki savaşçı gocebe kavimlere degisik isimler vermisler. Arkadaşın doktorası ırkçılığın daniskası. Ayrıca turki kavimlerin sibirya ormanlarindan çıkıp steplere gelmesinin hiçbir yazılı yada arkeolojik destegi yok sadece bazi verilere göre tahmin. Bugünkü anadolu turkler ile onlarin hiç bir alakasi yok sayılır bana göre.
ReplyDelete"Irkçılık" demek fazla ciddiye almak olur. Geçer not almak için gerizekalı hocasının bir yerini yalamış Bülbül Hanım.
DeleteTürklerin Sibirya ormanlarindan çıkıp steplere gelmesinin hiçbir yazılı ya da arkeolojik desteği yok denmiş.
DeleteSize Asur tabletlerini okumanızı öneririm. Türki Kralı İlşu-Nail, Mare belgelerindeki Turukku'lar vb. Faydalı olabilir.
Arkeolojik kanıtlar için de Anadolu'da son yapılan keşifleri öğrenmenizi tavsiye edebilirim. Hakkarı Balbalları'ndan başlayabilirsiniz.
Orta Asya Türkleri ile, Azerbaycan ve Türkiye Türklerinin kilim motiflerinden atasözlerine, balbal mezar taşlarına kadar neredeyse her şeyleri benzerdir.
DeleteThis comment has been removed by the author.
DeleteThis comment has been removed by the author.
DeleteThis comment has been removed by the author.
DeleteNeredeyse sizin izlediğiniz yolu izleyerek içinde "Türk" adına benzer bir metin bulmuş ve bu toplumun Türk olduğunu iddia ettiği bir tez yazmış birinin bu kadar ağır ithamlarla ve panikle aşağılanması baya komik, özellikle kendini "aydın" sanan tipler tarafından. Türkoloji araştırmaları hala kaynak azlığı ve ota boka milliyetçilik yapan ama doğru düzgün araştırmacı yetiştirmeyen Türk devleti nedeniyle emekleme aşamasındadır. Fakat bazı gerçekler göz ardı edilmemelidir. Eminim ki yüzlerce tez yazıldı Türkçe'nin Ural-Altay dil ailesinden geldiğine dair, şimdi bu düşünce terkedilmeye başlandı ve hepsini geçtim bir tez zaten nedir? "Kesinlikle bunlar Türklerdir" demek abartılıdır ama bu düşünce en azından sizin de kısaca yaptığınız gibi araştırmaya değerdir, belki daha sonra daha derinlemesine.
DeleteÖzellikle bu konularda karşıt bir yaklaşım olduğunda alalacele linç etmeye kalkışmak neyin göstergesi olabilir? Tüm Avrupa, çok uzun bir süre onlar için her şeyin ama her şeyin Antik Yunan'dan başladığına inandı. Yaşadığım Avusturya'da ve Avrupa'da hala ve utanıp sıkılmadan geneli yaşlı ve bu teoriyi savunan "Hellenwannabe" tarihçiler de mevcuttur. Bu kadar panik yapacak bir durum yok, özellikle Türkler ile ilgili araştırmalar böylesine yeni iken.
Dandanakan'ın ve Malazgirt'in masal olduğunu söylemek ise Türkiye denilen bu ülkenin solcusuyla sağcısıyla ne kadar rezil durumda olduğunun ispatıdır. Her şey mi bu kadar eğreti olur.. Oluyor işte. Yarın buraya gelip bir grup Türklerden farksız olarak heyecanla "Göbeklitepeliler Kürtmüş" diyebilecek kapasitede tiplerden öğrenilebilecek hiç bir şey yoktur.
Aynen katılıyorum seven bey..
ReplyDeleteSevan Hocam; Antik çağlardan beri süre gelen millet ve toplum oluşturma metodlarının başında, başta İstilalar olmak üzere ,Dil, vede Din unsurları hep önde olup devamlıı surette baş rolü oynamıştır. Genetik soy ve Irksal Fenotip yapı hep göz ardı edilmiştir.Bu durum günümüzde de böyle olup halen devam etmektedir.
ReplyDeleteAntik çağlarda "Aryan İstilası" diye bir tarihi olaydan bahsedilir, Karadenizin kuzeyinde, Avrasya ve Hazar arasında yaşayan ve Beyaz ırkın atası olup, bugünkü Hint-Avrupa dillerinin arkaik alt yapısını oluşturan dilleri konuşan topluluğun yaptığı göç ve istilalarını görmezden gelemeyiz,
Bu konuda bir çok (Anatolia hipotezi,ve Ermeni hipotezi) gibi Hipotezler mevcut olup. Bunlar dan biri de Steppe teorisidir,Aryanların Hindistanı ve Kuzeyini, Hatta Aryan/İran ismi ile anılan bugünün İran bölgesini istila edip bölgedeki kalabalık yerli halka dilini ve dinini öğretmesi ve bunun sonucunda bölgede Hint-Avrupa dillerinin çokça çeşitlenerek vede kalıcı olarak bugünlere gelmesidir. Hint-Avrupa dillerini konuşan topluluğun, Antik çağlardaki istilası bir kaç dönem ve dalgalar halinde ağırlıklı olaraka,Güney ve Batı Asya alanları olmak züere diğeri ise Kuzey ve orta Avrupa kıtası hatta İber bölgesine kadar uzanır. Hipotezlerin,Araştırmaların ve anlatıların Tarihsel iz sürme metodları bunu gösteriyor.
Günümüzde Genetik ve Fenotip olarak, Avrupa bölgesinin çoğunluğu hariç)
Ortadoğu,Batı Asya vede Orta ve Güney Hindistan bölgelerin de Hint-Avrupa dillerini konuşan toplumların büyük çoğunluğu, bu dediğimiz istilacı Aryanların soyundan gelmemektedir. (Buna günümüz deki Kürtlerin çoğunluğuda dahil)
Hint Avrupa dilleri ve Aryan istilası hipotezleri'nin anlatı izlerini sürüp,günümüzün görünen reel gerçekliği ile birleştirip ele alırsak, Kürt toplumuna yönelik "Gerçek Kürtler Beyaz ve Sarışın olur" sözünü doğru kabul edebiliriz.
Evet çoğunluğu genetik olarak Orta-Doğulu Semitik ve güney Hintli bakan Kürt toplumu içinde Beyaz özelliklere sahip ve neredeyse Norveçli ve Kelt soylu bakan ve sayıları günümüz Kürt nüfusunun içinde 4/1'i bile etmeyen, Beyaz soy topluluğunu,Bir Hint-Avrupa dili olan Kürtçe dilini bölgeye getirmiş olan İstilacı Aryanların günümüz kalıntıları olarak anabiliriz ve bu sayede bu dilin gerçek sahiplerinin ırksal ve geçmiş özelliklerini de görebiliriz.
Bu tarihsel ize uçurum derecesinde ki Genetik vede Kültürel ayrımlara, özellikle Asya ve Ortadoğu daki diğer Hint-Avrupa konuşmacısı olan tüm topluluklarda koşulsuz rastlarız.
(Hint-Avrupa Konuşmacısı olan Ermeni toplumu da buna dahil'dir)
Doğrudur. Anadolu'daki kimliklerin neredeyse tümü sadece birer kabûldür. Ne Kürtler ve Ermeniler soy olarak Aryan'dır ne de Türkler Altaylıdır.
DeleteAncak Kürt ve Ermeni kimlikleri, Türk kimliğinden yaklaşık 3000 yıl daha önce oluştuğu için, yani bölgedeki yerliler olan Kartvelianlar, Semitikler, Albanianlar ve bunların türlü karışımları olan insanlar, Aryan dillerini benimseyerek Kürt ve Ermeni oldular, işte bu dillerin benimsenmesi, Anadolu'da Türk dilinin benimsenmesiyle birlikte Türk kimliğinin oluşmasından 3000 yıl daha eski olduğu için, aslında Türklerin Türkleşmesinden hiçbir farkı olmayan Kürtleşme ve Ermenileşme kimse tarafından konuşulmuyor, çünkü aradan çok uzun zaman geçmiş, kimse hatırlamıyor, bilen varsa da söylemiyor, bu nedenle sanki Kürtler ve Ermeniler hakiki bir kültür ve kimliğe sahiplermiş de Türklerin kimliği naylonmuş gibi bir tavır takınılıyor, halbuki naylonsa hepsi naylon, 3000 yıllık naylon 1000 yıllık naylondan daha fazla kullanıldığı için doğal sanılıyor. Söz ettiğiniz gibi İranlılar ve Hintliler de aslen Aryan değildir, Dravid kökenlidirler, onlar da sadece Aryan dillerini benimsemişler ki İranca ve Hintçe üzerinde çok ciddi bir Dravid altyapı vardır, İrancanın ve özellikle Hintçenin tınısı, duyulumu basbayağı bir Dravid dili gibidir, Tamilce, Teluguca gibi duyulur.
Hakiki Aryanlar, Keltler, Slavlar ve Cermenlerdir. Çünkü bu haklar anayurtları olan bugünkü Ukrayna dolaylarından İskandinavya'ya doğru göçtüler ve göçtükleri yerler büyük oranda boştu, bu nedene kimseyle karışmadılar, karışsalar da yine kendi aralarında karıştılar (Kelt, Slav ve Cermen olarak), böylece Aryan fenotipleri ve ırkî özellikleri hiç değişmedi. Güneye göçen Latinik kol da pek Aryan değildir, evet Latinik koldaki Aryanlık, Hint, İran, Kürt ve Ermenilerden fazladır ancak yine de Cermenlere, Keltlere, Slavlara göre oldukça az Aryan genlerine sahipler, onlar da büyük oranda Semitik-Fenikeli ve Kuzey Afrika'dan gelen Kartaca-Berberî genlerine sahipler.
Bizler Anadolulular olarak ağırlıklı olarak J2 genlerine sahibiz. Türklerde de, Kürtlerde de, Ermeni ve Rumlarda da en çok görülen genler J2 genleridir ve J2 genleri J1 ile akraba olup Semitik genlerdir, çünkü J genlerinin anayurdu Arap yarımadasıdır, J2 genleri/ırkı Semitik ırkın Kuzey koludur, bugünkü Doğu Anadolu bölgesi taraflarında ortaya çıkmıştır.
Yani aslında bakarsanız hepimiz aslen Süryani/Asuri ırkındanız, West Asian ırktanız yani Batı Asya ırkı, Aryanlık, Türklük falan palavra.
Müziklerimiz, kültürümüz, yemeklerimiz, halk danslarımız, kısacası her şeyimiz, ne hakiki Aryanlar olan Keltlere, Slavlara, Cermenlere benzer, ne de hakiki Türkler olan Kazaklara, Kırgızlara, Tatarlara benzer.
Buyrunuz Süryani ve Asurilerden kimi örnekler, Türklerden, Kürtlerden, Ermenilerden ve Rumlardan hiçbir farkları yok, fenotipleri bile aynı. Eh, bu Semitik halklar aslen Aryan ya da Altaylı olmadığına göre, kim kime dönüşmüş siz karar veriniz.
https://www.youtube.com/watch?v=36Ph_oWT7ps
https://www.youtube.com/watch?v=4TKxctd5kvI
Özellikle Kürt ve Ermeni kültüründen hiçbir farkı yok, müzikler, giysiler, danslar, hatta Kürtçe ve Ermenicenin tınısı bile Süryani, Asuri dilinin tınısı gibidir.
Yukarıda ki iki yorumun da doğruluk payı vardır fakat tamamen de öyle değildir. Anadolu da yaşayan Batı Hint Avrupa geni olan R1b halen var. Pek tabidir ki bu kalabalık nüfus içinde %16 civarında düşük sayılabilecek bir toplam orana sahip gibi duruyor, Unutmayalım ki 1915 Soykırımının da bu düşük yapıda etkisi oldukça büyük.
DeleteErmeni toplumu halen daha R1b gen oranı en yüksek değerde olan Anadolulu ve Ortadoğulu bir Hint-Avrupalı topluluktur.Ararat vadileri R1b geni yüksek olan yerlerdendir.Tabi birde İskitlerin Batı Hazar bölgesinde yaşayan ve torunları olan Osetler de buna dahildir.
Antik çağlardan beri Hint Avrupalı olan Hititler,Frigler, Hay-Ermeniler vede Antik Helenler bu genle var oldular. fakat geldikleri ve Hegemonya kurdukları bu topraklarda yaşayan topluluklarda var olan ağırlıklı J2 topluluklarını ve genini de kendi toplumlarına karıştırarak bugünlere geldiler, tabi bu dediğim R1b geni sonradan gelmiştir gibi bir tarihsel algıda çelişkilidir. Anatolia hipotezine göre Proto Hint-Avrupalıların Anavatanı burasıdır,Bu hipotezide göz ardı etmeyelim.
Anadolu da genetik Beyaz bir toplukluk halen daha var, Örn;İstanbul da,Avrupalı Levantenler ve ağırlıklı Ermeniler ve saraylı Rumlar dan kalma R1b yüksekliği mevcuttur.
Bir diğer Beyaz genetik ve fenotipe sahip topluluklar ise Hemşinliler ve Bir kısım Pontoslular ve birde Doğu Hint-Avrupa R1a genine sahip bir orijinal Kürt topluluğu mevcuttur.
Örn; halk tabiri ile Kınabaş (kızıl saçlı) ortalaması Anadoluda en yüksek Hemşinliler de görülür.Hemşin Ermenilerinin yaşadığı Hopa - Hemşin - İkizdere vadi hattı ve Tortum-İspir hattı bunun en güzel örneğidir.Buna Trabzon nun doğusuda dahildir.Anadolunun muhtelif yerlerinde görülebilen kızıl saç bu vadilerde daha bir fazladır.
Kültürel değerlerin ne olduğuna isterseniz şurdan bakınız.
https://agathone.blogspot.com.tr/2018/03/the-spirit-of-white-race-bagpipes.html
Sizin mantığınıza göre R1b ve R1a haplogruplarından olmayanlar ya da Nordik olmayanlar Beyaz sayılmıyor sanırım. Kendisi de R1b'li hem de doğrudan Batı Avrupa R1b'li olan biri olarak diyorum. Ama saç rengim sarı ya da kızıl yerine kumral, göz rengim de mavi ya da yeşil yerine ela olduğundan Beyazlık testinde sınıfta kalıyorum herhalde.
DeleteŞaka bir yana, saydığınız Anadolu ve Kafkasya taraflarının halklarının arasında Ermeniler hariç hiçbirinde R1b ve R1a haplogrupları toplamı günümüz Anadolu'sundakinden yüksek değil, hatta mesela Ermeni oldukları halde Hemşinlilerde bile değil. Buyrun sonuçlar:
https://www.eupedia.com/europe/european_y-dna_haplogroups.shtml
https://dogukaradenizdna.blogspot.com/2017/12/dogu-karadeniz-halklar-arasndaki-y-dna.html
@Onur Dincer
DeleteSayın Onur Merhabalar, elbetteki R1a ve R1b Beyazlığın temel Haplogroup'u, fakat sizin de dediğiniz gibi olmaz ise olmazıda değil, fakat yinede olmadan da olmuyor, fıtratında var bu işin.
Bütün Genler güzeldir,pek tabidir ki etkileri vede kusurları da vardır. Örn;davranış kalıpları ve ahlak üzerine, hatta kimi yerde zeka.
Elbeteki Beyazın da bir sınırı var, tıpkı Siyahın olduğu gibi, ama mesele sadece bu değil.
Anadolu da Beyazlık var dedik isek de sadece genetik olarak mevcut olup tıpkı Asyadaki antik çağlar dan günümüze kalan Hint-Avrupa dilli, Aryan kalıntısı azınlık topluluklar gibidir, kimliksel davranış vede Kültürel olarak ise tamamen vede neredeyse hiç Beyazlık vasfı yoktur. Çünkü ırksal ve genetik soyun birde Sosyolojik, Kültürel ve Psikolojik vede çoğunluk davranışı gibi yanları mevcut olup bunlar'dan bağımsız da düşünülemez. (Avrupa çoğunluğu gibi)
Elde maalesef güvenilir Y-dna verileri yok,
Örneğin; Hemşin Ermenilerinin Y-Dna verileri nasıl tiplerden seçilmiştir?
Buna gelmeden önce elbetteki Dünya daki Her kavim gibi Hemşinliler içinde de karışımlar mevcuttur fakat nüfusa oranla az olduğundan göze batmaz.
İster Hopa olsun ister İspir bölgesi fark etmez kendi içinde evlenen Hemşinli ailelerin eski ve genç kuşaklarının çoğunluğu Beyaz özelliklerini daha fazla muhafaza etmiştir. Hemşinliler kendi içlerinde kız alıp vermeyi severdiler. taki Büyükşehirlere göç etmeden önce, Lazlar ile'de evlilikleri pek azdır.
Dışarıdan evlilik yapanların doğan çocukları esmer İrlandalılar gibi görünür. Bir de Hemşinli toplumunda Semitik görünümlü kişiler mevcut olup bunların çoğunluğu o fenotip hallerini Antik çağlar daki Amatuni sülalesinin sebebiyet verdiği Asurlu ve Yahudi karışımlarından almışlardır yani yeni bir şey değildir.
Hemşinliler deki R1b verisi, verdiğiniz linkte %13 görünüyor, bir başka yerde %17 ve bir başka ve yine aynı blog siteye ait bir grafikte %25 görünüyor. Bu Y-Dna verileri dışardan evlilik yapmamış Melez tiplerden seçilmediği sürece, R1b oranının daha fazla olacağının kanısındayım.
Çünkü Hemşinliler deki vb. diğer Orta doğu ve Asyadaki Hint-Avrupa kavimlerin deki yüksek oran'daki beyaz fenotip ile beraber açık ten ve kızıl saç ile gri ve renkli gözler Russell'ın çaydanlığı tarafından bir anda gönderilip bahşedilemez değil mi?
%17
https://anthrogenica.com/showthread.php?7807-Hemshin-Hamshen-Y-DNA-Distributions
%25
https://1.bp.blogspot.com/-1-RR2Tk1NTs/Wi8aafP_0kI/AAAAAAAAAMs/nM1TsCk5ODwSgSqGmFlYLR82qooLmYxhgCLcBGAs/s1600/hem%25C5%259Fin%2Bydna.png
Saçma ben Artvinin hopa kemalpaşa ilçelerini gördüm gezdim. Hemşinliler kesinlikle arabik ve esmer lazlar daha beyaz ve sarışındı. Ayrıca genetikleri semitiktir hemsinlilerin. Bakin genetik testlerde hicbir ortadogulu halkın ermenilerde buna dahil Anadolu Türkleri ve Rumlarından daha fazla hint avrupa geni yoktur hatta yakın bile değildir.
DeleteHemşinlilerin semitik kesimi mevcut,neden mi! dedik ya muhtemelen Amatuni ailesinin sebebiyet verdiği bir şey gibi görünüyor. Amatuniler, Ermeni İmparatorluğu Kral Tigranes dönemi,vassal bir yönetim olan Yahudiliğe bulaşmış bir İrani aile olan Adiabene Krallığının soy evi ile ilişkilidir. kusura bakmayın da Hemşinliler de R1b oranı Lazlar dan daha yüksek, Valla benim gördüğüm bölgeye adil ten ve kızıl sarışınlığı Hemşinliler getirmiş gibidir. Anadolu Türkleri kim? bunu düşünmek gerek,Evet batı Karadenizde R1b çok yüksek ve bu İnsanlar eski Hint-Avrupalılar olan Pala (Anatolia)
DeletePalaik milletlerinden geliyorlar, evet günümüz yapay millet nüfuslarına oranla Ermeniler daha fazla Hint-Avrupa soylu buna Hemşinliler de dahil.Lazların beyaz görünümün de olanları muhtemel R1b soyundan gelen kadın mtDNA dan kaynaklı kısaca yabancı gelinler, Birde Rizeyi gezin derim!
Absürtlüğün zirvesine vurmuş yorumlar bunlar, Allah acil şifalar versin.
DeleteGerçekten güzel bir yazı, onun için teşekkürler. Fakat bir şeyi merak ettim. Demişsiniz ki: "İbn Wahşiyya’nın “kadim Kürt alfabesine” dair aktardıklarını fantezi olarak görmek daha doğru olur."
ReplyDeleteBu cümleyi daha detaylandırsanız olur mu? Ben islam öncesi Kürt tarihi hakkında doğru dürüst bilgi veren bir İbn Wehşiyye'yi biliyordum. Siz ne dersiniz?
İBN wahsiya
Deletehttps://i.hizliresim.com/6Dgadl.jpg
https://i.hizliresim.com/QPDLmj.jpg
https://i.hizliresim.com/kM49oJ.jpg
https://i.hizliresim.com/gPdraN.jpg
https://i.hizliresim.com/NLyAzO.jpg
[Barbarlar bağdat kütüphanesi diye bir sey bırakmadığı için hic bir zaman öğrenemeyecez bunu. Yakanlar utansın demek lazım ]
This comment has been removed by the author.
ReplyDeleteHocam kürtlere dair yazdıkların çoğu zaman türkçü kafa okumalarının etkisinde. Bu konuda türk üsttenciliğiyle malulsünüz. Kanaatimce kürtler konusundaki okuma analiz süreçlerini hep sıkışık zamanlarda yapıyorsunuz. Kürtler uzun okuma ve analizleri hak ediyor. Özellikle sizin gözünüz ve hür zihninizle.
ReplyDeleteHocam krtasdan ermenice harflerle nasil yazılıyor gosterirmisiniz rica etsem. Kürt nasil yazılıyor kord mu kort olarak mi ?
ReplyDeleteՔրդաստան. Eski telaffuza göre Krdastan. Bugünü bizim Ermenicede Krtasdan.
DeleteErmenice u sesi, arkaya hece eklenince yutulur. Kavim adının Kurd olması lazım. Kurd > Krd-astan
Hocam allahınızı seviyorsanız cevap verin
ReplyDeletekârnâmag î ardashîr î babagân
bu menkıbede Ardeşirin, Kürdlerin kralı Madig diye birine karşı savaşmasını anlatır. 5. bölümünde. Bunun kim olduğunu ve hangi siyasi olayı anlatıyor bir bilgimiz var mı?
http://www.avesta.org/pahlavi/karname.htm
kârnâmag î ardashîr î babagân
https://archive.org/details/in.ernet.dli.2015.533300/page/n69/mode/2up/search/Kurd (71-77 ibereler)
Not: https://i.hizliresim.com/fv8SDi.jpg
Hocam biz kürtler için altına etimolojik olarak ari dillerden geldiğine inandığımız bunu ispatlamaya çalışacağımız bugün türkçe de kullanılan ve türkçe olduğuna kanaat getirilmis kelimeleri incelememiz için bir alan acar mısın? Mesela hangi kelimeler ari kökenlidir gibi bir yazı. Altına yazalım fikirlerimizi.arilikten kastım farsça kürtçe ...
ReplyDeleteBaşlıyorum.
Gövde kelimesi türkçe değil ari kokenlidir
B-m-n degisimi/ n- v değişimi
D- z - s -j- c - ç değişimi
Gövde ile gonca aynı kelimedir.
Kürtçe bir araya gelen parçaların hepsi ge,ga,go,gu kökünden kaynağını alır.
Ge-l - halk
Go-n - hepsi
Gış - hepsi
Gonç- kütük
Go-l - suların biriktiği yer göl
Ko-m / grup
Kor- sıra dizi
Gu- vücudun toplu atığı dışkı
Kurn - yalak suyun toplantıyı yer
Gonca- gül parçaları açılmamış bütün hali
Ayrıca
Türkçedeki dağ yamacı anlamındaki belen ari kökenlidir. Yüksek anlamındaki Bılind, bülend, berz ile aynı kelimedir.
Çubuk aridir. Kürtçe de kullanımı yaygindir: şıvık, şıv, şivan,
Taramak ve tarım kürtçe de yırtmak anlamına gelen dırrandin fiilinden kaynaklıdır.dırri yırtıldı demek. Dıran diş demek.
Döl ari kökenlidir. Kürtçe de zarok çocuk; zari küçük yaştaki cocuk; da dogum; zade farsçada oğlu; dayı aynı kökten. Döl ile bu kelimelerin d-z ve l-r değişimleri göz önüne alındığında aynı kökten gelen kelimelerdir.
DeleteYürek ari kökenlidir. Kurmancide dil ve zazakide zerr yürek anlamındadır. Y- z - d değişimleri ile l - r degisimleri dikkate alındığında bu rahatlıkla gorulebilir
DeleteTürkçedeki Işaret sözcükleri bu, bura ari kökenlidir. Kürtçede sırasıyla ew, wi / wır, wıra aynı anlamdadır.
DeleteÇiğnemek / çaynamak ari kökenlidir. Kürtçede Cuyin çiğnemek demektir. Bicu çiğne. Cum ise sakızdır, çiğnenen anlaminda
DeleteTamamen bullshit. Sanırım Güneş Dil teoristlerini şaşkınlar cehenneminde yalnız bırakmama gayreti içindesiniz.
DeleteSasani devleti ari halkların ortak devleti idi. Bu devlet bizans ile zorlu savaşlara girince hem bizans hem sasaniler zayıfladı. İstilacı araplar bir ideoloji etrafında konsolide olup cihat motivasyonuyla büyük aryan ülkesini yağmalayıp sasanileri büyük bir medeniyeti yok ettiler. Başta cephe hattındaki kürtler olmak uzere farisiler, azeriler vs bütün aryan kavimler bir daha toparlanamacasina alt üst oldular.medeniyet tarihi açısından bence son 2 bin yılın en büyük en önemli hadiselerindendir. Neyseki samaniler iyi kötü aryanligi tekrar dünya sahnesine çıkardılar. 7. Yüzyıldan 11. Yüzyıla kadar geçen sürede bu sasani bakiyesi travmatik toplum araplardan kaçarken turklesti. Turkik yönetimleri araplardan evlâ gördüler ve ortaya bugün -iranin batisindakileri kast ederek söylüyorum - türkmen dediğimiz ama fiziksel olarak turkik olmayan türkçe konuşan kitle çıktı. Türkmen ; türk olmayan ama turke benzeyen. Azeri denen kütle de bu türkmenlerin parçasıdır. Son iki yüz yılın türkçe etimoloji literatürü avrupalıların osmanlı korkusundan dolayı türk abartisina kaçarak meselenin ari boyutunu hep ıskaladı. oysaki orta asya sasani öncesinde bile hem dil hem kültür olarak ari etkisindeydi. O nedenle türkçe denen bozkır dilinin ari alıntılarına yaptığım vurgu temelsiz değil ya da saçma diye nitelendirilmeden basit de olsa neden yanlış olduklarına dair bir kaç kelamı hak ediyor.
Delete@Kurdimalawi
Delete11. asırdan evvel Yakın Doğu topraklarında herhangi bir Türkleşme göremezsiniz. Türkler (İngilizcede Turkic denen) bu devirde henüz Yakın Doğu'da sadece paralı asker ya da memluk olarak vardı ve nüfusları çok kısıtlıydı. Bugünkü Türk (İngilizcede Turkish denen) ve Azeriler bundan bağımsız bir sürecin ürünü, onlar Selçuklu ile beraber Orta Asya stepinden gelen hür Oğuz/Türkmen kitlelerinin Anadolu, Balkanlar, Transkafkasya ve kuzeybatı İran'daki yerli gruplarla karışmasının ürünü, bunu genetik testlerden de kolayca görüyoruz. Geldikleri yere göre Türkler ekser Anadolu ve/veya Balkan halklarının soyundan geliyorken Azeriler Transkafkasya ve kuzeybatı İran halklarının soyundan geliyor ekser. Siz dil yorumlarınızda Türki dillerin ortak kelime havuzundan gelen en temel kelimeleri bile İrani dillere bağlama hatasını yapıyorsunuz, halbuki o kelimeler çok başka bir coğrafya ve zamanın ürünü, güneydoğu Sibirya'dan bugünkü Moğolistan'a ve hatta Mançurya'ya uzanan coğrafyanın binlerce yıl önceki zamanlarına uzanmanız gerekiyor onlar için, Hint-İran coğrafyası ile teması olsa bile çok kısıtlı miktarlarda olan bir coğrafyaydı oralar o devirlerde.
Sevan Hocam, bu makaleyi okuyabilir misiniz? İşinize yarayacağını düşünüyorum. Sonuna kadar okuyun lütfen:
ReplyDeletehttps://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2018/12/15/kurmanclar-kurt-mu
Zazalar, Kurmanjlara( kürdlere) neden Kırdas der ve bazı zazalar neden kendilerine Kırd der ? bunu açıklamak lazım ilk önce
DeleteHocam bir sorum daha olacakt. Mesudi kürdlerle ilgili rivayetleri aktarırken kürdler; Kürd bin Mardın.. torunları olduklarını da söylerler.
ReplyDeleteکرد بن مرد بن صعصعة بن هوازن وأنهم أنغردوا في قديم الزمان لوقائع كانت بينهم وبين غسان
Yanı (KURD) adı da burda bir özel şahıs ismi olarak kullanılmış. "" Mardın oğlu Kürd ne demek "" ya da kim ? Çünkü "Kürdiye" diye isim de kullanılmış.
Arapça ve fransızca Mesudinin eserinden
https://i.hizliresim.com/4YxhkO.jpg
"Kürd” ne demek? Düşünmeli sorusuna verilecek en elle tutulur kanıt Bir ŞAHIS adı olmasıdır ahmed mehmed gibi. ondan daha önce ve
Deletesonralarda da Kürd" kelimesi erkek ismi olarak kullanılmaktaydı.
XIII. Yüzyılda Ermenice olarak kaleme alınan Mhitar Koş'un Alban Salnamesi'nde de mevcuttur. Eser'de ay-
nen şöyle denilmektedir: " ... Gürcü prensi David, emri altındaki
Ermeni prenslerine karşı bilhassa iyi niyetliydi. Prens Yalıram'ın
oğlu, Tiflis şehrinin hakimi Vasak'ı ve onun Kürd ve Serkis adlı
kardeşlerini cömertçe mükafatlandırdı." ( Mhitar Koş, Alban Salnamesi, Alban Tarihi'nin içinde, s. 341.)
Divanı lügati Türkteki haritada Ardul Ekrad(Kürd toprakları) olarak geçen yer
ReplyDeletehttps://archive.org/details/20200303201550
Kaşgarlı Mahmud'un haritasının Latinize halde modern Türkçeye tercümesi:
Deletehttps://lh3.googleusercontent.com/proxy/_LnaPBaL_Mg3ni9dP2KUwOZ2KgV00NnWV-HKKdlAWPFGriQvl9v74smmKx3nbXkDjSSg4IIpVewqkwGFWiDqo_nz3OE6D9S_44hi8uxkL42fbHip4iFSMZsMqm6-Dszdf1C2qNjm90RDq2KYD7PN81euieMIxvMb8ODTxBvXUM-YvfiCbsVtSHbOIuzHfv407GfcrRtyYRBVqTYgiL9ltfFECKuHNPmOht6W7TVqJ8DRoxB6hAMsCdY4DHOBcVdFh7tAT-vgPRiWLyeAAHWw8jf5
Geçtim Ermeni diyarını, Rum diyarı bile işaret edilmemiş, eksik bir harita yani, bu haritaya dayanarak nerede kimlerin yoğun olduğunu söylemek güç, zaten fazla Türki fokuslu.
Yukarıdaki link problemliymiş, şu linkte aynı haritayı görebilirsiniz:
Deletehttps://commons.wikimedia.org/wiki/File:Mahmud_al-Kashgari_map_(T%C3%BCrk%C3%A7e).png
Onur arap tarihcilerinin eserlerini incelemiş olsaydın Ardul Ekradin (Kürd memleketi ) Arap belleğinde ceziret bin Ömere denk geldiğini bilirdin. Bilad-i ekrad ( Kürd beldeleri ) Zozan ekrad , cibal ekrad da benzer bolgeler için kullandığı isimlendirmelerdir.
DeleteEl idrisi nüzhatül müştak
https://i.hizliresim.com/9ZuKCb.jpg
1) https://drive.google.com/file/d/16dqmPz27GC9cbdK1_ATEavctd31fXw0v/view?usp=drivesdk
2) El idrisinin Orijinal kitap
https://drive.google.com/file/d/16kEZHZ-P7J6cSqRPHoB7wUR5hM0-7qbZ/view?usp=drivesdk
@Kurdê Miran
Deleteİdrisi'nin haritası ya da Kürt beldeleri hakkında gösterdikleri hakkında zaten lafım yok, Kaşgarlı Mahmud'un haritasında Kürt beldelerinin gösterilmesine de herhangi bir lafım yok, ben sadece Mahmud'un haritasının genel olarak fazla kaba ve mühim eksikleri olan bir harita olduğunu söylüyorum, onun haritasından bölge yer tespiti yapılması güç, ama İdrisi'nin haritasından kolayca yapılabilir. Mahmud'un haritasını fazla öven, hatta Japonya'yı gösterdiği gibi iddialarda bulunan bazı şoven milliyetçiler var, işin doğrusu şu ki Mahmud'da ya da o haritayı çizen her kimse onda haritacılık zayıf, ama Mahmud'un sözlükçülüğü iyidir o ayrı, ona lafım yok.
İbnü’l-Esir de 960 senesindeki bir olayı anlatırken, Ermenistan hükümdârlarının “o dönemde” Kürtlerden ve Ermenilerden olduğunu söylüyor. İbnü’l-Esir, el Kâmil Fi’t-Târih, Çeviren: M.B. Eryarsoy, Bahar Yayınları, İstanbul 1989, c. IIX, s. 489-490.
ReplyDeleteel-Mes’ûdî, kaleme aldığı son eser olan et-Tenbîh’te ise Kürtlerin kökenine ilişkin başka bir teori ortaya koymaktadır: Buna göre Kürtlerin soyu, II.Tabaka Farsların ilk kisrâları Menuşehr oğlu İsfendiyâr’ın oğlu Kürd’den gelmektedir. el-Mes’ûdî, Kitâbu’t-Tenbîh ve’l-İşrâf, Brill, Leyden 1893, s.85.
Esasen, el-Mes’ûdî’nin bir sosyo-psikolog titizliğiyle ortaya koyduğu gibi, gayrımedenî topluluklar da kendi yaşam tarzlarını yücelterek medenîleri ötekileştirmektedir. elMes’ûdî, dağlarda ve çöllerde yaşayan “Araplar, Kürtler, el-Bicetliler,Berberler gibi medeniyetten uzak duran toplulukların konar-göçer bir hayatı seçmelerinin sebeplerini” araştıran, galiba tek Ortaçağ âlimidir. Onun, konar-göçer hayat tarzını seçenler arasındaki bilge insanlardan edindiklerine göre, konar-göçerlik diğer hayat tarzlarının tümünden daha iyidir. Çünkü dünya üzerinde diledikleri yeri seçerek sürekli farklı coğrafyalarda dolaşarak yaşamanın pek çok faydalı yanı vardır. Örneğin bu durum onlarda özgürlük, cesaret, beden ve karakter sağlamlığı, renklilik, şiir sanatı, onur ve akıl keskinliğinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Onların ayıplayan gözlerinde şehirler, eziyet ve yoksunluk demektir. Binalar ve harabeler, toprağı kapatmakta; böylece, gezip dolaşarak yaşayanların toprağı ve üstündeki gıdaları tasarruf etmelerini engellemektedir. Bu baskı onların doğalarında bulunan daha şerefli yaşamak için yarışma özgürlüklerini kısıtlamaktadır. Ayrıca binalar hava akımını da engellemektedir. Oysa hava her yönüyle insan sağlığı için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Zekâ ve farkındalık gücü havaya bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü bedenlerin hasta olduğu gibi üzerlerine çeşitli âfetler bulaşarak bölgeler de hastalanmaktadır. Bu durumda sürekli yaşayacak yeni yerler seçmek, bir gerekliliktir. Bu ve benzer yoksunluklar sebebiyle alçaklık, zaaf, tutsaklık ve salgın hastalıklar şehir halklarında bir araya toplanmıştır.19 el-Mes’ûdî yukarıda özetlenen sebepleri sıraladıktan sonra şöyle der:20
Bu sebeple yaban tabiatlı Kürtler ve dağlarda yaşayan diğerleri; eziyet edici ve yerleşim alanları dünyanın alçak yerleri ve bataklıkları olan diğer topluluklardan uzak dururlar. Dağlarda ve vâdilerde yaşayan bu milletlerin huyları, iniş çıkışlılık bakımından yaşadıkları yerlere benzer. Buralardaki yer şekillerinde istikrar bulunmaz. Dolayısıyla, üzerinde yaşadıkları [coğrafik] bölgelerin zorluğu ve sertliği, yerlilerin karakterlerine yansımıştır.
13. yüzyılın başlarında Uraflı Süryani din adamı tarafından kaleme alınan ve “Meçhul Edesalı Kroniği/1234 Yılı Anonim Süryanî Vakayinamesi” olarak bilinen iki ciltlik dünya (1. C) ve kılise (2. C) tarihinde, yaratılıştan 1234 yılına kadar olan hadiselere yer verilmiştir.
ReplyDelete- “Yedinci yüzyıldaki fetih sırasında Müslüman olan Araplar, Kürtlerle ilişkiye geçtiler. Musul etrafındaki Kürt kazaları Araplar tarafından ele geçirildi. Bundan dolayı çok isyan oldu. O zaman dinleri pagan olan ve bugün de mevcut olan Kürtlerin ırkından insanlar vardı. İlk başlarda kaleleri ele geçirdiler ve liderlerini kaybettikten sonra Müslümanlığı kabul ettiler. Bugün ele geçirdikleri kalenin adıyla anılıyorlar.... El-Me’mun zamanında, karargâhını Kürtlerin dağlarında kuran ve çok korkulan bir Kürt lider ortaya çıktı ve etrafında çok kişi topladı. Cezire ve Ermenistan’ın her tarafına korku saldı. O zaman bekledikleri kişinin bu olduğu düşüncesiyle Madhi, dedikleri bir lider çıktı. Kimsenin dokunamadığı bu lider yüzünü bir peçe ile örtüyordu. Kendisini kutsal peygamber olarak tanıtıyordu. Hergün müridlerinin sayısı ve zenginliği artıyordu. Fars, Arap ve paganlardan oluşan birçok halk talan ve yağma için onun etrafında toplandı..... O ikametgâhını Kürtlerin sarp dağlarında kurdu..... Bu adamın korkusu Cezire ve Ermenistan’a kadar yayıldı. Beyt Zebda ve Tur Abdin’i kasıp kavurdu. Her türden insana karşı çok acımasız olan bu insanların kılıcı kanla sarhoş oluyordu. Katliam için tüm ülkeler onlar için birdi. Mazdalı olan bu insanlar Madhi’yi kutsal beygamber olarak tanımayan herkesi dini olarak yabancı sayıyordu. Kral Me’mun bile onların önünde titriyordu.”
Kürtlük; pers, sasani döneminde ülkenin anadolu ve arab diyariyla komşu olan sınır, cephe hattında yaşayan savaşcı onlarca etnisitenin ortak adı olan bir kültür dairesini ifade ederdi ki firdevsi tarafindan kürt savaşçiliğa atıfla millet isminin yani sıra yiğit kahraman gibi üstünlük bildiren ikincil bir anlamda kullanilmiştır. Bu kültür dairesinin bugünkü bakiyesi olan zazalar, kurmançlar, şeyhbızınlar, soranlar, goranlar,lekler, lurlar (lurlar takriben 300- 400 yıl önce bu iddiayı terk etmislerdir bugün kendilerini fars sayarlar. Dilleri farslaşmıstır) tamamen birbirinden bağımsız olarak kendilerine kürt demişler. Bunların aralarında dilsel açıdan anlaşıp anlaşamamaları ayrı bir konudur. Anlaşma kriteri Batılı bir paradigmanın ürünüdür.Kürtlerin binlerce yıllık geleneksel anlatısını, kimliğini katiyen ortadan kaldırabilecek güçte değildir.
ReplyDelete@Kurdimalawi
DeleteBirbirlerinden ne kadar bağımsız olarak kendilerine Kürt demişlerdir tartışılır, sonuçta komşu halklar, ama geri kalan dediklerinize katılıyorum. Hatta daha da fazlasını ekleyeyim, Kuzey Mezopotamya ve Ermeni Yaylası'nın kadim halkları Süryaniler ve Ermeniler arasında da Kürt potasında eriyenler oldu ki genetikte de görebiliyoruz bunu, Kürtler Farslarla Süryani-Ermeni genetik kümesi arasında bir yerde konumlanıyor.
Bizi kimse araya alamaz subjektif bir yaklaşım. Aralık bir durum yok. Ya da biz de birilerini araya alabiliriz.roma bakiyesi kürt hıristiyanlar tamamen kürtlüklerini kaybettiler. Süryaniler kurtlesirken kürtlerde süryanileşti bir şeylesti. Her toplum için lehte alehte bunlar söylenebilir. Kürt etnisitesini oluşturanlar birbirinden bağımsız kürtlük iddiasını söylemiştirden kastım; kurmançlar zazalara sen kürtsün dayatmasında bulunmamıştır. Daha uzak bir geçmişte bunlar zaten ortak bir kültür dairesi oluşturmuşlardı öyle ya da böyle zorla ya da istekle. Kürtlük bu zümrelerin ortak ürünü. Aynı şey orta asya türk etnitesinin onlarca unsuru içinde söylenebilir.
Delete@Kurdimalawi
DeleteKastettiğim başka etnik grupların Kürtleri asimile etmesi değil, tam tersini diyorum, Kürtlerin diğer etnik grupları asimile etmesi söz konusu daha çok, bilhassa da İslam devrinde. İslam idaresi altında gayrimüslimler Müslümanlaşırdı, tersi söz konusu bile olamazdı.
Hocam geçen gün bir videonuz önüme düştü Kürdler islamdan önce hangi dinlere inanırdı tam olarak bilmiyoruz demiştiniz. Aslında Kürdlerin 6 farklı dinde de inananı olduğunu bize aktaran epey bir kaynak var. Mesela Kurdlerin Zerdüştlerinden bahseden direkt 2 kaynak biliyorum. Belazurinin futuhul buldan eseri diğeri bar habreus kronigi.
ReplyDeleteAbu'l Farac Tarihi: Cilt II
...Arapların 602 (M. 1205) yılında Madai (Medya) dağlarında yaşayan ve kendilerine Tirahaye denilen Kürdlerden bir kabile dağlardan indiler ve bu havalide büyük tahribat yaptılar. Iranlıların askerleri bir araya gelerek bunlarla dövüştüler ve bunların birçoklarını öldürdüler. Bu dağlılar, Islam dinine girmemişlerdi. Fakat kendi memleketlerinin iptidai putperestliği Mecusiliği kabul etmişlerdi. Bunların eline bir Müslüman düştü mü onu en şiddetli işkencelere uğratarak öldürüyorlardı...
Sayfa 488
https://archive.org/details/abulfaractarihic0000barh/page/488/mode/2up
English
https://archive.org/details/b31365334/page/361/mode/2up?q=Kurds
Taberi tarihinde Hz ibrahimi Ateşe atanlar Kürdlerden biriydi bu onların yöntemi deniyor. Acaba Taberi bu rivayeti ne amaçla ve hangi bağlamda söylemiştir. Çunku " Nemrut Kürd " minvalinde bir sey okudum bana inandırıcı gelmedi. Muhtemelen Zerdüşt Kurdlerin inancı etkisiyle Kurdleri bu role biçmiştir ya da tamamen Taberinin Fantezisi
ReplyDeleteTaberi tarihi cilt 2 den
According to Ibn Humayd-Salamah-Muhammad b.
Ishaq-al-Hasan b. Dinar-Layth b. Abi Sulaym-Mujahid: I recited this verse before 'Abdallah b. 'Umar, and he said, "Do you know, 0 Mujahid, who it was that advised burning Abraham in fire?" I answered, "No." He said, "One of the nomads of Persia." I said, "0 'Abd al-Rahman, do the Persians have nomads?" He answered, "Yes, the Kurds are the nomads of Persia, and it was one of them who advised burning Abraham in fire."
According to Ya'qub-Ibn 'Ulayyah-Layth-Mujahid: Regarding the order "Burn him and stand by your gods," it was a man from the nomads of Persia, meaning the Kurds, who gave it.