Saturday, January 28, 2017

Müzik hocası


Klasik müziğe nereden başlayayım diye soran bir arkadaşıma bir seferinde sonundan başlamasını önerdim. Neden olmasın? Richard Strauss, Son Dört Şarkı (Vier letzte Lieder), yıl 1946 veya 47. Batı yüksek müziğinin son nefesidir, bir tür kuğu şarkısı. Kaç yorumunu bulabilirsen topla, bir kaç gün dinle. Ama en başta ve en sonda Elisabeth Schwarzkopf olsun. Bir süre sonra mutlaka hissedeceksin devasa ve ürpertici bir şeyin huzurunda olduğunu. Sonrası sana kalmış, elbette bulursun kendi yolunu, el yordamıyla da olsa.

Zor bir deneydi, başarılı oldu mu bilmiyorum. Belki daha kolay bir yerden başlamak daha iyi. Mesela Bach, Das wohltemperierte Klavier (Türkçesi ne olabilir? “İyi Huylu klavye” desek?), do majör birinci toccata ile başla, çalan illa ki Glenn Gould ayarında biri olsun. İlk dinleyişte 60 defa mı, 70 defa mı tekrarlanan bir basit motif duyacaksın. Tekrar dinle. Burada ne oluyor diye sor. Bağırarak eşlik etmeyi dene. Her motifin sadece ilk iki notasını söyleyerek bir daha dene. Sonra bir yandan dans ederken tekrar bağırmayı dene. Gerilimin adım adım nasıl yükseldiğini, bir kaç kez uçurumun kenarına kadar gelip beklediğini, sonra sonsuz bir zarafetle boşluğa atılıp ayakları üstüne düştüğünü duyacaksın. Başka şeye gerek yok. Devamı kendiliğinden gelir.

Bir tek şeyi unutma. Sakın, ama sakın, “pop klasikler” tuzağına düşme. İyi müzik mi arıyorsun? İyi müzikle başla. İyinin en iyisiyle başla. Sirk müziğiyle başlayan sirk müziğinde kalır. Çocuğunu ebleh yerine koyan, çocuğunu ebleh yapar.

En önemlisi, müziğin kolay yutulur olması için yanına saçma sapan bir takım anekdotlar ya da program notları eklemek gerektiğini zannedenlere asla kanma. Müziğin tek konusu kas hareketleridir. Varlığından bile haberdar olmadığın kaslarını oynatıyorsa iyi müziktir, oynatmıyorsa kötüdür. İki zamanlı emme basma pompası gibi oynatıyorsa sıkıcıdır, az sonra ölecek bir kuğu gibi oynatıyorsa tadından yenmez.

12 yorum:

  1. Sevan Abi benim, birinci dünya savaşından ziyade, ikinci dünya savaşına merakım var biraz. O dönem üretilen tanklar, uçakların, denizaltıların teknolojileri. Şifreleme ve şifre kırma cihazları. Taktikler. Ruslar, almanlar neler, amerikalılar, japonlar neler düşünmüşler. İsimlerin tarihine kadar merak edip bakıyordum. Hatta Tankları araştırıp, sonrasında maketlerini de yapıyordum bir aralar. Onun için İkinci Dünya Savaşı denince, kafamda farklı sahneler canlanabiliyor. Geçen Ali Hoca, Richard Strauss'un son dört bestesini paylaşınca, dinler dinlemez direkt ikinci dünya savaşından resimler canlandı ve sadece o da değil, Almanya tarafından resimler. Böyle oldu. Bas gitar çalıyorum amatörce, dubstep ve reggae karışımları seviyorum genelde, klasik müzikle uzun süre yakından ilgileneceğimi sanmıyorum fakat şahaneydi.
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. Elisabeth Schwarzkopf aynı zamanda aktrismiş ve çeşitli filmlerde ve belgesellerde soundtrackleri var. Belki de bu kadının sesinden çağrışım yaptı o resimler. Fakat sanki bu adam (Richard Strauss) Nazi Almanyasının yıkılışına üzülmüş gibi gelmişti dinlerken. September ve Abendrot'un sözleri de biraz gibi öyle zaten. Belki de öyle değildir. :)
    2. "... Almanya(sı)nın yıkılışına üzülmüş gibi gelmişti dinlerken. September ve Abendrot'un sözleri de biraz gibi öyle zaten"

      R. Strauss'un ikinci dunya savasi akabinde besteledigi Metamorfoz'u denemelisiniz. Tukenmisligin seslere essiz bir yansimasidir.
    3. Sağolun tavsiyeniz için. Klasik müzik kültürüm olmasa da, ikinci dünya savaşını görmüş iyi bestecileri bulup, karşılaştırmayı düşünüyorum bakalım. Onlarda da var mı böyle şeyler.
    4. @ Emrah Durmaz

      Elisabeth Schwarzkopf, 91 yılından hatırladığımız general Norman Schwarzkopf'un(nam-ı diğer "çöl ayısı") halasıydı. Zaten Norman Schwarzkopf'un simasına dikkat edersen, halasına benzediğini farkedersin.
    5. @Emrah Durmaz: Nazi Almanyasının yıkılışına değil, medeniyetin yıkılışına.
  2. Sevan üstad, Frédéric Chopin dinliyorum.
    Yanıtla
  3. Abi, romantiklerden pek hazzetmedignizi biliyorum, Ikinci Viyana Okulu hakkinda ne dusunuyorsunuz? Berg de mi sevmezsiniz?
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. Yani, ara sıra belki, ama uçurmaz bunlar.
  4. Sevan bey merhaba, Krzysztof Penderecki, Einojuhani Rautavaara, Arvo Pärt gibi orkestral müziğin modern ustalarına dair düşüncelerinizi çok merak ediyorum. Selamlar
    Yanıtla
    Yanıtlar
    1. Penderecki etkileyici, Pärt biraz daha az.
  5. sevan hocam ilahiler hakkında ne düşünüyorsunuz? gregoryen müzik hiçte yabana atılacak bir müzik değil bence. özellikle eski bizans müziği şahane. şu sitede eski ilahiler yer almakta, kesinlikle takip etmelisiniz. http://concertzender.nl/programmagids.php?detail=56430
    Yanıtla

1 comment:

  1. Prokofiev hakkında ne düşünüyorsunuz? Saygılarımla.

    ReplyDelete