Sunday, February 19, 2017
Kara delik avcıları
Tarih okurken devamlı soru sormak lazım. Temel soru: Bunu neden anlatmışlar? Neyi saklamaya çalışıyorlar? Çünkü gerçek hayat devasa kara deliklerle doludur. Anlatının işlevi o kara delikleri göz alıcı bir perdeyle örtmektir. Yırtıkları yamamaktır. Alternatif anlatıları sahneden kovmaktır.
Soru sorma disiplinini bir müddet kazandıktan sonra, ikinci kademede, kaynak sormayı öğrenirsin. Bu anlatıyı ilk kim anlatmış? Neciymiş? Nereden biliyormuş? Bu da dehşetli bir silahtır. Tarihi anlatıyı oluşturma sürecinin, çoğu zaman olayların kendisinden daha ilginç olduğunu öğretir kül yutmaz hakikat avcılarına.
Sor mesela: Osman Gazi’nin etrafındaki hemen herkes Rum dönmesi maceracılarken kendisi neden farklı? Neden o hikâye ölümünden 150 yıl sonra ortaya çıkmış? Neden Kayı boyu diye onca ısrar etme gereği duymuşlar? Hangi aşiret olduğu kimi ilgilendirmiş? Bu memlekette hemen hemen herkesin üç ya da dört kuşak önceki ecdadı hakkında anlattığı her şey yalanken bunu nasıl doğrulamışlar? Siyaseten doğru kabul edilen bir öykü ise ne zamandan beri öyleymiş ve neden?
Tarihçilerin yoğun ilgisine mazhar olan konularda bu tür sorgulama daha zordur. Anlatı örgüsü kalınlaştıkça alttaki kara delikler gözden uzaklaşır. Daha az kara ya da daha az delik olduğundan değildir muhtemelen, üstündeki örtü daha zengin ve daha göz alıcı olduğundandır. Daha çeşitli ve bazen birbirine zıt bakış açılarıyla pekiştirilmiştir. Kolay kolay neşter işlemez.
Nispeten bakir tarih sahalarının güzelliği oradadır. Sadece bir tane anlatı düzenlenmiştir çoğu zaman, milli ya da dini hamaset ruhuyla. Tecrübeli bir göz altta yatan boşlukları fazla zorlanmadan teşhis edebilir.
Hayatımın çeşitli dönemlerinde böyle epeyce egzotik birkaç konuyla ilgilenme fırsatım oldu. 1981-83’te Peru ve Kolombiya, 1991’de Macaristan ve Çekya, 1996’da Sri Lanka, 2008’de Etiyopya, 2013’te Zanzibar ve Tanzanya. Her biriyle üç ay, beş ay geçirildi; beş on tane tarih kitabı okundu; eş dostun kafası şişirildi. Gözümle görmeden bazı şeyleri kavramakta zorluk çektiğimden kalkıldı acayip yerlere gidildi; rahipler ve müze görevlileri sorguya çekildi.
İnanın, herkesin bildiği ve ilgilendiği mevzulardan daha uyarıcıdır böyleleri. Daha üçüncü günü farkına varırsın ki, mesela Budizmin kutsal toprağı Sri Lanka’da neyi kazısan altından Hindu tanrılarının karanlık gölgesi çıkıyor. Bu vahim gerçeği perdelemek için her kitabın her sayfasında, her broşürde, her turistik tabelada, her dini ve milli törende, aralıksız, hiç durmadan, kırk çeşit perende atmışlar. O attıkları perendeler milli kültürün ve milli tarihin ta kendisi haline gelmiş. Aynı şekilde Çekya’nın özbeöz Slav olan milli kimliğinin altında boyası dökülmüş Almanca yazılar okunuyor. Bütün Macar milli tarihi, Macar milliyetçiliğinin getirdiği milli felaketin inkarı üzerine kurulmuş. Falaşa ve Oromo sorularını sormadan ne Etiyopya Marksizmini, ne Etiyopya monarşizmini anlayabiliyorsun. Dört başı mamur bir milli kimlik bilinci, bu rahatsız edici olguların gözden kaybedilmesi üzerine kurulmuş.
Bunlarla biraz haşır neşir olduktan sonra bizim buranın milli ve dini yalanlarını bir perspektife koymak daha kolay oluyor.
3 comments:
Türkiye Türkleri'nin kökeni Baltık ve Doğu Avrupa. Orta Asya değil. Doğu Roma ve Osmanlı Türleri'nin çok az bir kısmı doğudan gelme olabilir. Bunların çoğunluğu da Anadolu'dan Osmanlı İran savaşlarıyla katledilmiş kaçanlar da İran ve Kafkasya'ya sürülmüş. Mühim kısmını da Timur Ankara savaşından hemen sonra alıp gitmiş.
ReplyDelete- AnonymousJune 4, 2018 at 7:57 PM
Mitokondrial DNA (mt-DNA) fenotipi, yani bir canlinin nasil göründügünü belirlemez; böyle bir sey yok. mt-DNA, ökaryot hücrelerde enerji üretimini yapan mitokondri organelinin icinde bulunan genetik bilgidir. Ökaryot hücrelerde enerji üretimi icin gerekli proteinlerin üretilmesini saglayan genetik bilgi mt-DNA'sinda saklidir. Kisaca
ReplyDelete
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
http://waitbutwhy.com/2015/01/artificial-intelligence-revolution-1.html
http://waitbutwhy.com/2015/01/artificial-intelligence-revolution-2.html
Birincisi: Türk Diller ile Moğol Dilleri akraba "değildir". Altay dilleri teorisi kanıtlanamadı, bugün bu teoriyi kabul eden bir (sayıyla 1) kişi dahi bulamazsın.
İkincisi: Bizler Oğuz'uz. Bu ne demek? Şu demek, her Türkî dil konuşan halk aynı değildir demek. Nasıl ki her Hint-Avrupa dili konuşan halk aynı soydan "değil"se, onun gibi. Ermenilerle İsveçliler soydaş mı sence? İki halk da Hint-Avrupa dili konuşuyor. Kürler ile Norveçliler soydaş mı? Hintliler ile İngilizler? Bangladeşliler ile İzlandalılar? Sence bu halklar aynı soydan mı geliyorlar? Tabii ki gelmiyorlar, ancak dilleri "akraba". Dil akrabalığı ile soy akrabalığı tümüyle "ilgisiz" konulardır.
Yukarıdaki örnekler gibidir Türkî dilli halklar da. Örneğin Kürt ile Norveçli aynı değildir, çünkü "alt aileleri" farklıdır. Kürt, İrani alt-aileden dil konulur, Norveçli ise Cermen alt-ailesinden gelen bir dil konuşur.
Türk (Türkiyeli) Oğuz alt-ailesinden gelen bir dil konuur, Kazak ise Kıpçak ailesinden dil konuşur. Türkçülere bakmayın siz, onlar uçmuş arkadaşlardır. Ancak sizin gibiler de Türkçüler kadar bilgisiz olduğunuz için kavrayamıyorsunuz bazı şeyleri. Yani Bir Türk (Türkiyeli Oğuz) ile Kazak arasındaki münasebet aynen Kürt ile Norveçli gibidir, ne daha "uzak" ne daha "yakın"... Alt aileleri ve soyları farklıdır.
Aynı alt aileden olanlar ise daha fazla benzeşirler, gerek soyca gerekse dilce. Örneğin tümü Cermen olan Alman, İsveçli, Norveçli, İzlandalı gibi. Örneğin tümü İrani olan Pers, Kürt, Zaza, Gorani, Luri gibi. Örneğin tümü İndic olan Hintli, Sri Lankalı, Bangladeşli gibi. Tümü Latinic olan İtalyan, İspanyol, Portekizli gibi. Yani kalkıp da Bangladeşli ile İzlandalıyı karılaştırmak abesle iştigaldir. Bu karşılaştırma neyse Kazak ile Anadolu Oğuz'unu karşılaştırmak da odur. Bilgisizlikten kaynaklanır.
> İndo-Aryan (ya da İndo-İran): Pers, Kürt, Tacik, Zaza vb.
> Slav: Rus, Belarus, Leh, Çek vb.
> Latin: İtalyan, İspanyol vb.
> Cermen: Alman, Dan, Flaman, Norveçli vb.
> Hiçbir alt-aileye girmeyen, müstakil diller: Yunanca, Arnavutça, Ermenice
Türk-Bulgar (ya da Türk) Dilleri ailesi ve halkları da şöyledir:
> Oğuz: Türk, Azerbaycanlı, Gagauz vb.
> Karluk: Özbek, Uygur
> Kıpçak: Kazak, Kırgız, Nogay, Tatar vb.
> Kuzey Sibirya: Yakut (Saka), Dolgan
> Güney Sibirya: Altay, Tuva, Hakas vb.
> Tek başına olan ve geriye kalmış "tek" Bulgar kolu temsilcisi: Çuvaş
Evet. Hint-Avrupa ailesi ile birlikte örnek verdim ki daha iyi anlaşılabilsin. Bir de bu alt ailelerin dalları vardır ki o da önemlidir. Söz gelimi, bizim ailemiz olan Oğuz ailesini ele alalım. Oğuz dilleri üç dala ayrılır: Doğu Oğuz (Türkmence), Güney Oğuz (Kaşkayca) ve Batı Oğuz (Türkçe, Azerbaycanca, Gagauzca).
İşte bu dal farklılıkları, "ayrı" dil demektir. Alt aile farklı ise zaten "ayrı" dil anlamına gelir. Yani Kazakça için "Kazak Türkçesi" demek en hafif tabirle cehalettir. Norveççe için "Norveç Rusçası" ya da "Norveç Kürtçesi" demek gibi bir şeydir. Kazakça "bize göre" ayrı bir "dildir". Uygur için de öyledir, çünkü Uygur Karluk'tur, Kazak ise Kıpçak. Bizim için Türkmence ile Kaşkatca dahi "ayrı" dillerdir, çünkü Oğuz olmalarına karşın dalları ayrıdır. Bizim için Azerbaycanca ile Gagauzca "lehçe"dir, çünkü "aynı" alt aileden ve "aynı daldan"ız. Gerisi bize göre dildir...
Yani, Azerbaycanca için "dil" demek de cehalettir, Kazakça için "lehçe" demek de. Dilbilim ölçütlerine göre, "bizim için" Kazakça dil, Azerbaycanca lehçedir. Yani Azerbaycan Türkçesi demek, ideolojik bir söylem değildir, ancak Kazak Türkçesi demek, uçuk bir Türkçü fikirdir, bilim dışıdır.
Türkiye'de bu konular hiç bilinmediği için, biz Oğuzları kalkıp Kıpçaklarla, Karluklarla, Sibiryalılarla karşılaştırıp, pek benzerlik bulamayınca da: "Demek ki biz Türk değilik" diyorlar :) Bu mantıkla bakacaksak Cermen, Kelt ve Slavların dışında kalanların da hiçbiri Hint-Avrpalı değildir demek gerekir (ki Aryan ırkçısı [White Proud'cular] moronlar diyorlar. Batıda böyle tipler hala var). Adamlar Latinleri (İtalyan, İspanyol vb.) bile Aryan (Hint-Avrupalı) saymıyorlar aynı mantıkla... Bunlar bilgisizlikten kaynaklanan şeyler...
Bizi ille de birileriyle karşılaştıracaksanız bu ancak diğer Oğuzlardır. Kim onlar? Hazarlılar (Hazarî > Azarî), Ağ (ak) Oğuzlar > Gagauzlar, Kaşkaylar ve Türkmenler.
Tabii burada Türkmenlerin de Moğollarla, İranlılarla, Karluklarla (Özbek), Kıpçaklarla (Kazak, Karakalpak) bir miktar karıştıklarını da unutmamak gerekir. Ancak hâlâ fazla karışmamış, safkan denebilecek Oğuzlar vardır Türkmenistan'da da. Bunlardan birkaç örnek video vererek yazıyı bitirelim :)
=> https://www.youtube.com/watch?v=9PRzVMwRdFE
=> https://www.youtube.com/watch?v=b2xNZwrxLj4
=> https://www.youtube.com/watch?v=rb-Ic-o39KM
=> https://www.youtube.com/watch?v=kZIprZFraN8
Özetle, Anadolu'ya göçen ilk Oğuzları öyle Kıpçak olan Kazaklar, Tatarlar gibi, ya da Karluk olan Uygurlar, Özbekler gibi falan düşünmeyin. Bunlar fantazidir. Anadolu'ya göçen ilk Oğuzlar, giyim kuşamlarıyla, tipleriyle, yurtlarıyla (sökülüp kurulabilen gezici konut) aşağı yukarı şu klipteki gibiydiler
=> https://www.youtube.com/watch?v=2CIJQptugoc
Osmanlılar Kayı boyundan mıdır bilinmez, ancak Kayı diye bir boy vardır ve Oğuzdur. Hatta Kayı Boyu, anayurdumuz olan Hazar'ın doğusundan yola çıkıp, Hazar'ın güneyinden geçip, biraz daha yukarı göçmüştür ilkin. Bugün Dağıstan'da "Kayı Dağ" adında bir dağ vardır, adı Kayılardan gelir. Rusçada "Kaitag" derler, halı ve kilimleri ünlüdür. Orada yaşayan ve Kıpçak dili konuşan başka bir Türk boyu vardır: Qumuqlar/Kumuklar, onların dilinde hâlâ "Kayı Dağ" derler ilgili dağa.
Kayılar oralardayken, Kumuk kardeşlerimizle de hayli kaynaşmış, etkileşmişlerdir. Mesela Kumuklar hâlâ "komuz" (kobuz) çalarlar, adına bazen "ağaç komuz" da derler.
> https://www.youtube.com/watch?v=VzgpWIfjLpA
Kumuklar (Qumuq) hakkında da kısa bir video koyalım
> https://www.youtube.com/watch?v=9FXPIb1_sRI
Videodaki dil Kıpçakça olduğu için Oğuzca gibi anlayamasanız da arada bir iki sözcük yakalarsınız :) Bir İrani'nin örneğin, Cermenceyi ya da bir Latin'in Slavcayı bu denli anlaması olanaksızdır... Bizde ise iyi kötü tiller okşaş (diller benzer) :)
Mesela yine Hint-Avrupa halklarında çok görülen bir gen R1a'dır. Ancak bu genin dünyada "en çok" bulunduğu halk Basklardır (%95 küsür), ancak Basklar Hint-Avrupalı "değildir"... Yine Kırgızların %68'i, Altay Türklerinin de %90 küsürü de R1a'dır...
Hadi bakalım buyurun çıkın işin içinden :) R1a Hint-Avrupa genidir derseniz Kırgızlar, Altaylılar ve Basklar ne olacak? Ayrıca R1a ve akrabası R1b tüm Türkî halklarda ikinci sırada görülen gen grubudur, bizde de J2'den sonra R1b geliyor.
J2'nin yakın akrabası J1'dir. J1 genleri Semitik halklarda boldur (Süryani, Arap, Yahudi, Arami vb.) Ama hemen bu gene "Semitik gen" demeyin, çünkü J1 genlerinin dünyada en fazla görüldüğü kavim, bir kuzey Kafkas kavmi olan Darginlerdir (%95 küsür). Hadi bakalım... Dargince, akrabaları Avarca, Lakça, Lezgice vb. Semitik dillerle en ufak bir akrabalığa sahip "değildir". Ayrıca bu diğer kuzeydoğu Kafkas halklarının da büyük çoğunluğu J1 genleri taşır (Lezgi, Lak, Avar vb.) Yani tekknik olarak Araplarla çok yakın akrabadırlar (Y-dna yani baba tarafından).
Bir de anne tarafı vardır, Mt-Dna. İşte ana tarafı, esas olarak fenotipi, yani görünümü etkiler. Bir Dargin ile Arap, baba tarafından "soydaş"tır, ancak ana tarafları soydaş değildir. Söz gelimi Yemenlilerin %78'i J1'dir. Ancak bir Yemenli ile bir Dargin, görünüm olarak "hiç" benzemez. Çünkü Yemenlilerin anne tarafları Semitik ve Afrikandır (karışık). Darginlerin anne tarafları ise Hint-Avrupa ve Kafkas'tır (karışık).
Örneğin R1a genleri taşıyan bir Kırgız, bir Polonyalı, bir Hintli ve bir Bask "hiç" de benzemezler, ancak baba tarafından "soydaş"tırlar. Fakat anne tarafları ayrı olduğundan tipleri farklıdır. Kırgızların anne tarafları Mongoloid, Polonyalıların anne tarafları Hint-Avrupa + Uralic karışımı, Hintlilerin anne tarafı Dravid, Tamil karışımı, Baskların anne tarafları ise Kuzey Afrikan + Akdeniz karışımıdır. Bu nedenle tip olarak alakaları bile yoktur.
Özetle, anne taraflarını es geçmeyiniz. İkincisi, diller alakasız olan kavimler de aynı genleri paylaşabilirler (Bknz: Bask-Avrupalı, Dargin-Arap)...
zırvaladığını (ne okumuşsan anlamamış olduğunu) anlamak için şu kısım yetiyor.
11. ve 12. asırlarda bugünkü Kazakistan topraklarının Aral gölü civarlarından bugünkü Türkmenistan, Özbekistan, Afganistan, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye topraklarına gelen Oğuz/Türkmenlerin nasıl bir genetiğinin olduğunu bilmiyoruz, günümüzde ciddi derecede karışmadan onların devamı olan bir halk da yok. Dolayısıyla onların genetiğini öğrenmenin en emin yolu kemiklerinden DNA numuneleri alıp onları antik DNA testlerine tabi tutmak olacaktır. Şu an için bildiğimiz şey Türki menşelerine rağmen bugünkü Anadolu Türklerinin Anadolu ve civarındaki komşularına, Azerilerin Azerbaycan ve civarındaki komşularına, Balkan Türklerinin Balkanlar’daki komşularına, Türkmenlerinse Orta Asya’daki komşularına genetik olarak en yakın çıktıklarıdır, yani Oğuz/Türkmenlerin soyundan gelen her grup yerleştikleri coğrafyanın yerli halklarıyla ciddi derecelerde karışmış. Otozomal genetik neticelere göre Gagauzlarda Türki menşe hiç yok gibi bir şey, bugünkü Bulgarlardan hiçbir farkları yok. Zaten Gagauzların 19. asırdan evvel etimolojisi meçhul olan Gagauz adını kullandıklarına dair elimizde bir malumat yok, ama Rum (dini sebepten) ve Bulgar adını çok eskiden beri kullandıklarını kayıtlardan biliyoruz.
Aşağıdaki linklerde otozomal genetik neticeler görülebilir:
https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcU0FkYXhLSl9UeVU/view?usp=sharing
https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcNGpTODFXQVhNWFk/view?usp=sharing
Aral Oğuzlarının fiziki vasıfları üzerine de şu linke bakılabilir:
http://www.forumbiodiversity.com/showthread.php/38048-Oghuz-Turks-Anatolians-Gokturks-and-their-difference-(-facial-reconstruction-)
Bu arada, Basklarda yüksek çıkan Y-DNA haplogrubu R1a değil R1b’dir. Haplogrup alt dalları mevzusuna hiç girmemişsin bile, alt dalsız haplogrup tahlili aydan bakarak dünyayı tahlil etmeye benzer.
Anadolu'da Türkçeye geçişler de, İslam'a geçişler de vakıadır. Anadolu'nun çoğu yerinde yerli Hristiyanların dinlerini muhafaza edenleri bile eski dillerini bırakıp Türkçeye geçmiştir. İslam'a geçenlerinin Türkçeyi benimsemeleri hayli hayli anlaşılır birşeydir. Anadolu'ya gelen Oğuz/Türkmenler yerli halkı kendi haline bıraksa idi sizin iddianız doğru olabilirdi, ama onları kendi hallerine bırakmadılar, şehirlerini, kasabalarını, köylerini ele geçirip talan ettiler, birçoklarını köleleştirdiler ve birçok eski haklarından ya da imkanlarından mahrum bıraktılar. Böylesine işgal altında ve kargaşa içindeki bir coğrafyada kimin kültürü kiminkini döver gibi bir mevzu komik kaçacaktır. Gayri-Müslimlerin İslam hakimiyeri altında silah taşımaları bile yasaktı, canları tehlikede idi ve üstüne üstlük bir de Müslümanlardan fazla vergi ödüyorlardı. Bu şartlar altında Hristiyanlığın pek bir cazibesi kalmadı Anadolu'da. Hristiyanlık ancak izole yerlerde ve bazı sahil taraflarında korunabildi.
Ne köymüş ama değil mi!
Sülalede bazılarına göre dedemin lakabının Kara Sakal olması sebebiyle biz Türk Karasakal aşiretindeniz. (Böyle bir Türk aşireti varmış iddiaya göre) Halbuki sorup soruşturma sonucu öğrendim ki; dedemin lakabı kara sakal değil, sarı sakal. Yine de; Sakal, sarı da olsa, sakal, kara da olsa! Hikaye tamam. Gelsin küçük bozkurtlar. :)
Ayrıca bu Orta Asya’dan Anadolu’ya gelenler sahiden iyi savaşçılarmış. O kadar iyi savaşıyorlardı demek ki; herkes soyunu bunlara bağlamak istemiş. Günümüzde bile bakıyorsun, soyunu Orta-Asya’ya bağlama dürtüleri aynı sebepten. Asyalıların savaşçı özellikleri. Gidip kendin ata binmeyi öğrenip, ok atma, kılıç kullanma pratiği yapmaktansa, soyu onlara bağladın mı, 40 santim göbekle bile, sen de bir Zeyna, sen de bir Legolas oluyorsun sonuçta.
Sizlerin beyinleri Türkçülerin safsatalarıyla doldurulduğu için kafanız karışmış biraz. Sorsak "Türkçü değilim" dersiniz ancak tüm Türkçü palavraları hap gibi yutmuşsunuz. Bilim ne diyor, dilbilim ne diyor, antropoloji nedir hak getire. Türkçülerle tek farkınız, onlar safsatalarını benimsiyorlar, siz ise benimsemiyorsunuz, ancak o safsatalara katılıyorsunuz.
İşinize gelen resmî tarih iddiaalrını kabul ediyor, işinize gelmeyeni red ediyorsunuz. Öyle olmaz... Mesela Ergenekon destanı Türk değil, Moğol destanıdır. Bozkurt simgesi Türklerde yoktur, Moğollarda vardır, Moğollarda Kurt (Moğolcası ile çono) ile Köpek (Moğolcası nogoy) kutlu hayvanlardır. Bizim cahil Türkçüler bunları araklamış hadi, iyi de size ne oluyor? :) Moğollarla ilgimiz olduğu yalanını neden benimsemek zorundasınız ki? Moğolca ile Türkçe akraba diller "değildir" (bir yığın dilbilim kanıtı var), ırken de ilgimiz yoktur (antropolojik kanıtlar var). Bu iddialar Türkçülerin iddiaları...
Bugün, en doğudaki ilimiz olan Van'dan 200 km doğuya gidin, oradan da bir 100 km kuzeye gidin, alın işte Oğuzların "ata yurdu"na geldiniz, öyle çok uzak bir yer değil yani.
Proto-Oğuzlar yani Ogurların anayurdu da Hazar Denizi'nin Kuzey-Doğusudur, oradan yavaş yavaş aşağı indiler, bir kısmı da Hazar'ın güneyinden kıvrılıp bugünkü Azerbaycan'a, İran içindeki Kuzey Azerbaycan'a ve daha da ilerleyenler de Anadolu'ya göçtüler, olay bu. Yani sandığınız gibi taa Kırgızistan'dan gelen yok :) Öyle olsaydı "Kıpçak Dili" konuşuyor olurduk zaten Oğuz dili değil...
Proto-Oğuzların (Ogurlar) anayurdu şurasıdır
> http://68.media.tumblr.com/2ce0a265d373cbc55576e5d910a154a1/tumblr_inline_nu36cuPKqQ1r45ty7_500.png
Aşağı yukarı bu bölge, biraz daha doğuya ve güneye doğru yayılmışını düşünün, atayurdumuz buralar. Burası bugün Kazakistan sınırları içinde kaldı, tabii orada hiç Oğuz yok bugün, Kazaklar göçtü oralara çoktan. Bu yarımadanın adı dahi eski Oğuzcadır. Kazaklar Mangistaw derler ancak bu sözcüğün Kazakçada bir anlamı yoktur. Taw =Dağ demek tamam, ancak mangis diye bir şey yok. Oysa buranın eski adı Oğuzca "Biñqışlaq"tır, bugün Mangışlak/Mankışlak olarak da bilinir. Miñ ya da Biñ bildiğimiz sayı olan 1000'dir, kışlak da "köy", kışlanan (kış geçirilen) yer demektir, yaylanan (yay "yaz") geçirilen yere de yaylak denir [aslında eski Türkçede yay "yaz", yaz ise "bahar" demektir)...
Şu haritada da Oğuzların yurdu gösterilmiş
> http://68.media.tumblr.com/7c84056f1ee4452897fc6c2281492403/tumblr_inline_nq638pLyfy1qm47ob_540.png
Bu da tarihteki ilk Oğuz devleti
> https://en.wikipedia.org/wiki/Oghuz_Yabgu_State#/media/File:AD_750OguzYabgu.png
Bakınız hemen güney doğumuzda Harezm var. Burada Karluk (Özbek) nüfus vardır, ancak Oğuzlarla gerek genetik gerek dilsel olarak karışmışlardır, bu nedenle bugün Harezmce (hâlâ yaşar) Özbekçeden çok Oğuzcaya yakındır.
Örnek olarak Harezmce bir şarkı koyayım, Efsane adlı şarkıcı söylüyor "Gel Gel" :) Trt spiiiikerleri gibi sunayım dedim :)
> https://www.youtube.com/watch?v=tTZ6qNKz6qE
Türki dillerin Ortak Türki dilleri denen kolu Oğuz, Karluk, Kıpçak ve Sibirya dediğimiz alt kollara 1. MS 1. milenyum içinde ayrıldı ya da ayrılmaya başladı. Türki dillerin Oğur kolu denen ve Türki On Oğurca (ölü dil), Bulgarca (ölü dil), Çuvaşça gibi dillerin dahil olduğu kolu Ortak Türki kolundan MÖ 1. milenyumda ayrıldı. “Oğuz” kelimesi Ortak Türkinin erken devirlerinde kabile konfederasyonları için kullanılan bir tabirdi, Oğur Türki dilleri dediğimiz kolda “oğur” şeklinde geçiyordu, Ortak Türkide de, Oğur Türkide de bahsi geçen başına kabile konfederasyonundaki kabile adedi verilerek kullanılıyordu, Tokuz Oğuz, On Oğur gibi. Bunun tek istisnası Oğuzlardır, Oğuzlar kendilerine içlerindeki kabilelerin adedini vermeden sadece Oğuz demeyi tercih etmiş. Oğuzların MS 8. asrın ikinci yarısında Tanrı dağından bugünkü Kazakistan topraklarının Aral gölü civarlarına geldiğini, Türki dillerin Ortak Türki kolunun bir alt kolunu konuştuklarını biliyoruz, dolayısıyla diğer Türki dillerinden MÖ 1. milenyumda ayrılmış olan Oğur kolunu konuşan ve daha MS 5. asırda Doğu Avrupa’da yaşadığı kaydedilmiş olan On Oğurlarla aynı halk olduğunu iddia etmek hiçbir hakikate istinat etmez. İlaveten, “Azeri” kelimesinin Hazarlarla hiçbir alakası yok, Orta Farsçada bugünkü İran Azerbaycan’ı için geçen “Aturpatakan” kelimesinin İslam devrinde Arapça tesiriyle bozulmuş hali olan “Azerbaycan” kelimesinin kısaltılmış sıfat halidir. Hazarlar Oğuz filan değildi zaten, muhtemelen Oğur Türki dili konuşuyorlardı.
Benim hangi genetik tahlillerimden bahsettiğinizi anlamadım. O bahsettikleriniz ne yüzdeleri onu da anlamadım. İzah edebilir misiniz?
Doerfer Altay dil ailesini vokabüler bazda çürüttü daha çok, fiil morfolojisindeki benzerlikleri izah edemedi. Fakat benim kendi şahsi kanaatime göre de Altay dil ailesi yok. Onun yerine, hemen bütün anti-Altaycı dilcilerin kabul ettiği üzere, çok gerilere giden Altay sprachbundu var. Altay sprachbundu teorisi Türki dillerle Moğol dillerinin çok eski devirlerden beri komşu olduğunu ve birbirleri ile kelime ve gramer alışverişi içinde olduğunu ileri sürer. Hemen bütün anti-Altaycı dilciler kabul eder bu teoriyi.
Babür Timur'un soyundan geliyor. Timur, bilindiği üzere, Barlas aşiretinden. Moğolların Gizli Tarihi'ni okuyan herkes Barlas aşiretinin bir Moğol aşireti olduğunu bilir. Timur'un ailesi sonradan Türkleşmiş ve Müslümanlaşmış bir Barlas Moğolu ailesi. Babür'ün nesle gelene kadar aile çoktan Türkleşmişti, Moğol kültüründen eser kalmamıştı. Muhtemelen Timur'un bile anadili Çağatay Türkçesi idi. Babür'ün devletini Batı çok eskiden beri Muğal yani Moğol diye adlandırır, hanedanın Moğol soyuna referanstır, tıpkı Batılıların Turchia tabirinin Selçuklu hanedanının ve ardından gelen Osmanlı hanedanının Türki soyuna referans olduğu gibi.
İskitlerin Türki soylu olduğuna dair elde net bir delil yok, ama İrani olduklarına dair çok delil var ki bu sadece Batının değil, bütün dünyanın kabul ettiği bir fikirdir. Detaylarına girmeye kalksam yazı çok uzayacak. Onun için şimdilik burada kesiyorum.
Ne köymüş ama değil mi!"
Eskiden Jamaika, tümüyle Kızılderili ırkından insanların yaşadığı bir adaydı, Arawak ve Taino denen iki kabile yaşardı bu adada, tipleri Chavez gibiydi bu insanların. Zaten adanın adı dahi Taino dilinden gelir Şaymaka...
Ancak bugünkü Jamaika'nın %78'i siyahîdir. Geri kalanları ise Hintli, Çinli, Avrupalı ve bu ırkların karışımından oluşur. Bugün Jamaika'da yerli tipinde kimse yoktur...
Zamanında Rum ve Ermeni yerleşimi olan yerlerdeki Rumlar ve Ermeniler sürüldüler, yerlerine çevredeki Türk köylerinden insanlar aktarıldı, elbette insanların "Biz falanca Türk köyünden geldik" demeleri doğaldır. Ayrıca Türk nüfusu hızlı artar. Zamanında Ermeniler ve Rumlar 2 en fazla 3 çocuk yaparlarken, en az çocuk yapan Türk aileleri 5 çocukluydu. Ben Yörük-Avşar kökenli biriyim, anne tarafım 8, baba tarafım 5 kardeştir ki 83 doğumluyum, daha eski devirleri siz düşünün.
Arkadaşlar, sizler Türk olmayabilirsiniz ki Emrah arkadaş değil de (kendisi yazmış, yarı Rum yarı Adıge), muhtemelen Volkan arkadaş da Türk değil. Size Türk diyen yok merak etmeyin, Türk olun, Türküz deyin diyen de yok. Herkesi kendiniz gibi sanmayın.
Diyeceksiniz ki "hiç Türkleşen yok mu?" elbette var. Ancak bu, bu topraklarda hiç Türk yok anlamına gelmez. Türklerle karışarak Türkleşenler de var, hiç karışmadan Türkleşenler de.
Ancak bu durum yalnızca Türkler için geçerli değil ki, siz hiç Ermenileşen, Adıgeleşen, Kürtleşen, Rumlaşan yok mu sanıyorsunuz? Bu halkların hepsi aynı soydan gelen safkan kişilerden oluşuyor mu sanıyorsunuz? Öyle sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Şimdi, örneğin şu Ermeni vatandaş ile
> http://www.yenicikanlar.com.tr/wp-content/uploads/2015/03/hayko-bagdat.jpg
Şu vatandaş sizce "soydaş" mı?
> http://www.roportajgazetesi.com/assets/uploads/images/gallery/2015/gallery_3796_403Aw1VvoQ0M7eR.jpg
Tabii ki değil. Markar Esayan belli ki Semitik bir ırktan geliyor ki Ermenilerde oldukça fazla Semitik genler vardır, çünkü sayısız Süryani Ermenileşti. Hayko Bağdat ise daha bir Kartvelyan ırktan yani Gürcü. Çünkü yine sayısız Gürcü Ermenileşmiştir, Ermenilerde Kartvelian genler çok yüksektir. Mesela Hemşinliler genetik olarak Gürcüdür, Kartveliandır, Ermenilikle alakaları bile yoktur, yalnızca dilleri Ermenice.
Sizce şu adam ile (Ahmet Türk)
> http://img.haberler.com/haber/951/ahmet-turk-hangi-cezaevinde-ahmet-turk-kimdir-8996951_7559_m.jpg
Şu adam "soydaş" mı? (Altan Tan)
> http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/altan_tan_2.png
Elbette değil. Hele hele bu "Hint-Avrupa" dilleri konuşan Ermeni ve Kürtlerle, yine Hint-Avrupalı olan şu adamlar sizce "soydaş" mı?
David Cameron
> http://i2.mirror.co.uk/incoming/article6522933.ece/ALTERNATES/s615b/David-Cameron.jpg
Ne kadar da "soydaş" duruyorlar değil mi? :)
Ya, gördünüz mü, ne denli gülünç gözüküyorsunuz. Türklere (Oğuzlara) yönelttiğiniz bilim dışı eleştiriler işte aynen böyle. İkisi de Hint-Avrupa dilli halklardan geliyorlar diye Ahmet Türk ile David Cameron'u karşılaştırıp, benzerlik bulamayınca da Ahmet Türk'ü "aslında Arap" ilan etmek, işte yaptığınız komedi buna benziyor.
Esen kalın...
Bugünkü "Türk" nüfusun önemli denebilecek bir bölümü Orta Asya kökenli olsaydı çekik gözlü Türkler halen nüfusun önemli bir bölümünü oluştururdu. Orta Asya kökenli olmayan (Anadolu'daki gayrimüslimler ve Kürtler, Kafkas ve Balkan göçmenleri gibi) halklarla karışmaları da önemsiz bir oranda olsaydı bu fiziki görünümlerini fazla etkilemezdi. Bugün Türkiye'ye yakın dönemde göç etmiş Tatar (yani aslında Moğol) kökenliler dışında çekik gözlü kişilere rastlamak mümkün değildir.
Aradan geçen "zaman" da bu değişimin bir nedeni olamaz. Sonuçta Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi en fazla 1000 yıl öncesi gibi yakın sayılabilecek bir dönemdir (üstelik birçoğu da 13. yüzyıl başında Moğol istilasından kaçarak gelmiştir). Oysa bugünkü Orta Asya Türklerinin ve Moğolların 1000 yıl önceki fiziki görünümleri ne idiyse bugün de aynısıdır.
Sonuç olarak, adına "Türk" denen Orta Asya kökenli etnik grupların bugünkü Türkiye nüfusu içindeki oranının çok önemsiz olduğunu söyleyebiliriz. "Hiç yoktur" diyemeyiz elbette. Ama bunu söyleyen de yok zaten.
Oteki adsiz arkadasin yazdiklarini pek anlamamissiniz. Halihazirda Turk dilleri ve bunlari konusan insan populasyonlari uzerine arastirmalar gosteriyor ki, Avrasya Stepleri'nde Turkik dilleri konusan grup Mongoloid (sizin cekik gozlu dediginiz, 'epicantic fold'a sahip grup) degildi.
Anlasilan o ki, proto-Turkik dil, proto-Ugrik ve proto-Hint-Avrupa dili gibi Avrasya Steplerinde kullanilan (ozellikle Ural Daglari'nin dogusu, Altay Daglari'nin batisinda) bir dil idi. Belki Caucasoid gruplarin yaninda Mongoloid gruplar da konusuyordu bu dili, ama tahminen, Romalilar ve Klasik Yunanlilar'in Pontic Step civari ve batisinda takilan barbarlarin irki ve soyunu gozetmeksizin, onlara genel isim takmalari (Kimerler, Iskitler, Hunlar (Hunlar'in konustugu ortak dili bugun hala bilmiyoruz, Attila'nin fenotipi de tartismali)) haricinde pek bir birlesik kimligi olmayan gruplar gibi, proto-Turkik dili (ve bu dilin alt gruplarini) konusan insanlarin da uniform genetik havuzdan geldigini dusunmek hatali. Benim kisisel amator hipotezim: proto-Turkik step kabilele ve kavimlerinin aralarindaki tartismalari cozmek, ticaret yapabilmek icin olusturduklari bir kreoldu.
Bu durumda kime Turk demeli? Kimler orijinal Turkler? Oteki adsiz arkadasin iddiasi cok yersiz degil. Anadolu'da Oguz Turkleri denilen grubun dogrudan alt soyu olan insanlarin orani muhtemelen azimsanamayacak kadar fazla. Bu orani tam olarak kestirmek simdilik mumkun degil ama gelistirilen GWAS (genome wide association study) tarzi teknikler ve genom sekanslama maliyetlerindeki dususler sayesinde cok yakinda kim nerden gelmis soyleyebilir hale gelecegiz. Avrupa gruplari icin neredeyse tamamen cozuldu bu problem zira.
Oteki Adsiz arkadasa (uzun yazan):
MtDNA haplogrup analizinden mantiken yanlis cikarimlar yapiyorsunuz. Ornegin, mitokondriyel Haplogrubu X olan bir sahsin Otozomal DNA'sinin tamami, orjinal X haplogrubunu ureten populasyonun disinda baska bir kavimden geliyor olabilir. Bu nedenle MtDNA ve Y haplogrup analizleri, etnik gecmis arastirmalarinda fikir vermeleri acisindan faydali, ama son kertede yaniltici olma ihtimalleri var. GWAS ve yayginlasan genom sekanslamalari 'ecdat' sorularina cok yakinda son noktayi koyacaklar.
Elimizde antik Göktürk devrinde ya da hemen sonrasına yaşamış olan bir Altaylı antik otozomal DNA neticesi var, muhtemelen Türki dil konuşan birine ait. Mongoloid ırka ait komponent yüzdelerini topladığında %60'ı geçiyor:
https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcdE5hZ1Y3STRpYjQ/view?usp=sharing
Zaten modern Türki halk genetik neticeleri de Proto-Türklerin yüksek Mongoloid ırk menşeli olduğuna işaret ediyor. Otozom neticelerine bakalım:
https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcNGpTODFXQVhNWFk/view?usp=sharing
Bu ADMIXTURE analizinde Mongoloid ırka ait komponentler açık sarı, koyu sarı ve mor komponentler.
Göktürklerin ve Aral Oğuzlarının ve Anadolu'ya yeni gelmiş olan Oğuzların fiziki vasıfları üzerine şu linklere bakabilirsin:
http://www.forumbiodiversity.com/showthread.php/38048-Oghuz-Turks-Anatolians-Gokturks-and-their-difference-(-facial-reconstruction-)
http://www.ntv.com.tr/galeri/sanat/anadoluda-oncu-turklerin-ilk-izleri,a1iG0IWkBEOuJioM9S871w/mrq1oOBDs02ETbso0IZ1qQ
İlaveten, Türki halkların fiziki vasıfları üzerine orta çağ Müslüman kaynaklarında yazılanlara bakmanı da tavsiye ederim:
https://en.wikipedia.org/wiki/Turkic_peoples#Turks_in_Arabic_texts
Daha pek çok kaynak gösterebilirim, ama şimdilik bu kadarı yeter.
Bu ADMIXTURE analizinde Mongoloid ırka ait komponentler açık sarı, koyu sarı ve mor komponentler.
hem açık, hem koyu mor
Bu ilk linkin paper'inin linkini verebilir misiniz? [Paper'i gormeden elestiri: tek adamla proto-Turkik'i konusan grubun hem mongoloid hem caucasoid oldugu hipotezini curutemezsiniz.]
Verdiginiz ikinci linkin paperini ciktiginda okumustum. N=500'du yanlis hatirlamiyorsam. Dikkat ederseniz bati Turkik populasyonlarla dogu populasyonlari arasinda bariz bir fark var. Orijinal proto-Turkik'i konusan grubta hem mongoloid hem caucasoid kavimler oldugu hipoteziyle uyusuyor.
Gokturk ve Aral Oguzlari'yla ilgili verdigin linkte referenslar bos. Dolu versiyonu var mi? Okuyalim.
NTV linkindeki kizin rekonstruksuyonundan pek bir sey anlasilmiyor. Bu rekonstruksuyonlar pek bilimsel olmuyor zaten (sanatcilar artistik lisans kullaniyor genelde). Kemiklerin DNA'sina baksalar keske, direk anlariz ne neymis.
Wikipedia makalesinde ilginc kaynaklar var. Libgen'den incelerim vakit bulunca.
Not: Proto-Turkik konusan grup cogunlukla mongoloid miydi degil miydi konusunda agnostigim. Saglam DNA delilerle iki hipotezi de kabul edebilirim.
"Osmanlı devrinde Müslüman ve gayri-Müslim nüfuslarının nüfus artış hızında ciddi farklar gösterdiğine dair elimizde net bir emare yok."
Bak burda Spandrell (blogunu oneririm baya ilginc bir tip) bu konudan bahsediyor:
https://bloodyshovel.wordpress.com/2012/06/06/where-did-all-the-christians-go/
Speros Vryonis Jr.'in 1971 tarihli _The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamization from the Eleventh through the Fifteenth Century_ kitabindan ozet gecmis. Bir kac alinti:
By the 15th century, when the Ottoman empire reunites Anatolia, the Greek population had collapsed. There’s two big pieces of evidence for this, one is Ottoman tax registers which show just a 7.9% Christian population (between Greeks, Syrians and Armenians).
...
And we have internal documents of the Orthodox Church, which tell the situation of the Church, and by consequence that of the Greek population in Anatolia. For a long time, the Empire kept the illusion that Anatolia would be reconquered, and kept the old structure, with its hundreds of bishops, intact to be redeployed once the land was recovered. By the 15th century everybody knew the game was over, and the documents reflect it. From 373 bishops in Anatolia and 142 in Europe (including Calabria at the time), the Christians were reduced to 115 in Europe and merely 3 in Anatolia. Manuel II Palaiologos, Emperor in 1425, travelled around western Anatolia as an Ottoman Vassal. This is what he saw:
The plain in which we are now [encamped] had some name when it prospered and was inhabited and ruled by Rhomaioi. Now that I seek to learn that name, I am ignorantly inquiring after wolf’s wings, as the saying goes, for there is no one to teach it to me. There are many cities to be seen here, but they have no inhabitants, by which inhabitants towns are ornamented and without which [inhabitants] one could not call them cities. The majority of the cities remain a miserable sight to those whose ancestors formerly inhabited them. Not even their names survive as a result of their previous ruin. Upon inquiring as to the names of the cities, whenever those to whom I addressed the inquiry would reply, “we call them by those names” (for time obliterated their names) I am instantly distressed, but lament in silence still being in control of my senses.
The Greek population was reduced firstly by war. The Turkish tradition of massacring and enslaving whole towns and villages surely had an impact, especially when you think that the conquest of Anatolia wasn’t just one war, but a very long and protracted process during more than 300 years. Many Greeks also fled the invasion, seeking asylum in the European lands of the Empire. In their place hordes of Turks, Mongols and their Persian or Arab serfs immigrated during the centuries.
İlk linkte GEDmatch neticesini gördüğün Göktürk devri antik otozomu şu çalışmadan:
http://www.nature.com/nature/journal/v522/n7555/full/nature14507.html
GEDmatch numarası F999962, neticelerini sen de kontrol edebilirsin. Onun Proto-Türki olduğunu iddia etmedim bu arada. Göktürk devri Proto-Türk devrinin bitişinden birkaç asır sonra başlıyor.
Bugün Türkmenistan'da yaşayan Türkmen halkı bin yıl evvelinde Selçuklu liderliğinde bugünkü Kazakistan topraklarının Aral bozkırından yayılan Oğuz/Türkmenleri temsil etmiyor, zira bugünkü Türkmenistan toprakları, tıpkı Anadolu gibi, 11. asırdaki Selçuklu göçüyle beraber Oğuz/Türkmenlerin istilasına uğradı, oranın yerli halkı olan kuzey Horasan Farsları ve diğer bir İrani kavim olan Harezmliler son bin yıl içinde Oğuz/Türkmen istilacılar ve onların soyundan gelenler tarafından Türkmenleştirilip bugünkü Türkmenistan Türkmenlerinin genetik teşekkülünde rol oynadılar. Benim tahminimce 11. ve 12. asırlarda Anadolu'ya gelen Oğuz/Türkmenler bugünkü Uygurlar gibi yarı yarıya Mongoloid-Kafkasoid bir genetiğe sahipti, Mongoloidleri biraz daha fazla olabilir Kafasoidden, ama bunlar spekülasyona girer.
Göktürk ve Aral Oğuz kafatası tetkikleri üzerine internetten arama ile kendin de kaynaklar bulabilirsin.
Fiziki antropoloji ve adli tıp ilimlerini az çok okumuşluğum vardır. Kafataslarından ırki vasıflar kolayca tespit edilebiliyor. Yüz rekonstrüksiyonu yapılırken kafatası tetkiklerindeki neticelere göre yapılır. Birinin Mongoloid-Kafkasoid miksi olup olmadığı kafatası tetkiklerinden kolayca anlaşılır ve yüz rekonstrüksiyonu yapılırken de bu dikkate alınarak yapılır. Verdiğim linkteki Oğuz/Türkmen yüz rekonstrüksiyonuna bakılırsa onun Mongoloid-Kafkasoid miksi olduğu görülüyor ki bu kafatası tetkiklerinden tespit ediliyor. Kafkasoid ırkla Mongoloid ırk kafatası tetkiklerinde kolayca ayırdedilebiliyor.
Speros Vryonis'in o blogda bahsedilen kitabını okudum zaten. Vryonis kitabında sonunda Anadolu Rumlarının çoğunun Müslümanlaştığını ve Türkleştiğini anlatıyor ki linkini verdiğin blogda da bundan bahsediliyor. Kitabı okumanı tavsiye ederim, internette bedavaya PDF versiyonunu bile bulabilirsin. Bulamazsan sana PDF'ini yollayabilirim.
Link icin tesekkur ederim.
Adli tıpın, ana irklari kafa taslarindan kolayca ayirdedebildigini biliyorum. Lakin, cozunurlugu cok yuksek bir metod olmadigini zannediyorum. Mesela Barack Obama'nin mulatto oldugunu kafatasindan cikarabilirler mi emin degilim. Barack Obama'yi dogru tahmin etse, %25 Negroid %75 Caucasoid adamin admixture'ini dogru tahmin edebilir mi? Mesela su kizi dogru kimliklendirebilir mi bu metod?
https://pastmist.files.wordpress.com/2009/04/blond-mongol-girl.jpg
> Benim tahminimce 11. ve 12. asırlarda Anadolu'ya gelen Oğuz/Türkmenler bugünkü Uygurlar gibi yarı yarıya Mongoloid-Kafkasoid bir genetiğe sahipti
Akla yatkin.
>Kitabı okumanı tavsiye ederim, internette bedavaya PDF versiyonunu bile bulabilirsin.
Libgen ve Sci Hub sag olsunlar, iflas etmeden malumatımızı arttırabiliyoruz.
Yanlış anlamanı istemem. Ben Anadolu'ya gelen Oğuz/Türkmenlerin genetikleri ile alakalı tahminlerimi sadece eski Oğuz/Türkmenlerin kafatası tetkiklerine veya rekonstrüksiyonlarına göre değil, aynı zamanda mevcut halkların genetiğine ve tarihi malumata dayanarak yapıyorum.
Elbette benzer yüzdelerde Mongoloid-Kafkasoid miksi olan herkes fenotipte benzer miktarda Mongoloid-Kafkasoid miksi görünecek diye birşey yok. Neticede dış görünüşlerimizle alakalı genler bütün genomumuzun çok küçük bir kısmını teşkil ediyor. Ama yine de sadece kafataslarına bakılarak genetik miksin yüzdelerini düşük bir hata payı ile tahmin etmek mümkün. Artık 20. asrın başlarında değiliz, günümüzde kafatasları dijital tekniklerle analiz edilip eskiden ulaşılamayan pek çok detaya ulaşılabiliyor.
Olaya bu açıdan bakarsak bugün Türkiye'de Türklük adına neredeyse hiçbir şey kalmamıştır. Bunu anlamak için etrafınızdaki insanlara bir kere bakmanız yeterlidir. Örneğin türbanlı ya da mini etekli kızların "Türklük"le ne ilgileri kalmıştır? Benzer durumdaki erkekler için de çok örnek verilebilir. ("Köylerde bunlar yok" derseniz o zaman da bundan Türklerin medeniyeti üretememiş/taklit etmiş bir köylü ya da yörük toplumu olduğu sonucu çıkar.) Ellerinde kalan tek şey konuştukları dil. Bir de isimleri. Ki onların bile birçoğu yabancıdır: Arapça, Farsça, İbranice, hatta Yunanca (İskender), Latince (Volkan), Çince (Tayfun) ve Fransızca (Buket) gibi.
Fakat işin en doğrusu şudur: "Medeniyet" bütün insanlığın ortak ürünüdür. Bunda modern Batı, antik Yunan, İran ve Çin gibi toplumlarınki kadar olmasa bile Türk'ün, Kürd'ün, Laz'ın, hatta en ilkel kabile toplumlarının bile payı vardır. Dolayısıyla artık bütün bu kimlikleri geride bırakarak "insanlık" kimliğinde birleşmenin zamanıdır. Gerçi insanların büyük bölümü belki de bu aşamaya hiç gelemeyecek, ama bu düşünce ne kadar yayılırsa o kadar iyi olur. Aşağıdaki yazı bu düşünceyi güzel ifade etmemiş mi? (Son cümlelerine katılmasak bile.)
Toprak kimsenin babasının malı değildir (Çağlar Yiğit) | soL Haber
http://haber.sol.org.tr/serbest-kursu/toprak-kimsenin-babasinin-mali-degildir-caglar-yigit-haberi-99571
Öte yandan yukarıda oldukça detaylı bilgiler veren arkadaşlar kadar akademik düzeyde linguistik bilgim olmasa da, aslen bir insan nece konuşuyorsa O’dur diye düşünüyorum. Yani bir avuç Oğuz gelip bütün Anadolu ahalisini asimile etti, aslında hepimiz Rum, Ermeni ve Süryani asıllıyız fikrine katılmıyorum ; zira eğer bu tez doğru olsaydı o takdirde İmparatorluğun dört asır hâkim olduğu Balkan yarımadası ve Kuzey Afrika’da bugün herkesin Türkçe konuşuyor olması gerekirdi. Demek ki Analdolu’ya giren Oğuz nüfusu öyle sanıldığı kadar az değil.
Taraf gazetesi yazarı Halil Berktay’ın “[Türk Tarih Tezi]” başlıklı yazısından:
Bir fotoğraf galerisi kuralım. 100 kadar portre çekelim, Uygur, Kırgız, Kazak, Türkmen ve Özbekler gibi soydaşlarımızdan. Bir 100 kadar portre de modern Türkiye Türklerinden seçip koyalım; karşılarına geçip bakalım: gerçekten benziyor muyuz, benzemiyor muyuz? Aradaki farkın, Uygur Türkçesi ile bugünkü Türkiye Türkçesi arasındaki farktan az olmayacağına sizi temin ederim. (Peki, onlara benzemiyorsak kime benziyor olabiliriz? İkinci aşamada, o Türk fotoğraflarını bir de 100 kadar Yunanlı (Rum) ve Ermeni, dilerseniz biraz da Kürt portresiyle karşılaştırın. Çıkacak sonuçlardan ben sorumlu değilim.)
http://derinsular.com/bir-fotograf-galerisi-kuralim/
1- Türk askeri aristokrasisi ve belki onları takip eden sayıca küçük bir askeri zümre . 9. yy'da ilk belirtileri görülür; Bizans ordularında sıkça adları geçer; 1071'den hemen önceki ve hemen sonraki yıllarda sayıları artar.
2. Tamamen ihmal edilmiş olan konu, kısmen 12. yy ikinci yarısında, fakat en çok 13. yy'da İran, Horasan, Suriye ve Irak'tan göçen büyük sayıda şehirli nüfus. Büyük çoğunluğunun Farsça konuştuğu, ya da Farsça-Türkçe ikidilli olduğu anlaşılıyor. "Irk" meselesini bunları hesaba katmadan çözemezsiniz. Anadolu halkının en bariz ırksal benzerliği İran ve Suriye iledir; Halil Berktay'ınki ilgi çekici bir lakuna.
3. 13. yy'da, özellikle 1220'lerden itibaren istila dalgası halinde gelen Oğuz ve Türkmen aşiretleri. Bunların önemli bir kısmı önce Suriye ve Yukarı Mezopotamya'ya yerleşti; 18. yy'a kadar süren ikinci bir dalgada oradan Anadolu'ya göçtüler. Oğuz ve Türkmen daima ayırt edilir; Türkmenlerin "Türkleşmiş" (belki İrani?) unsurlar olduğu belirtilir.
Dur bakalım, bunu bir makale yapalım daha iyi.
https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcQzY3ZzBOeDFRSTg/view?usp=sharing
https://drive.google.com/file/d/0B9n4j3PQ81RcdkFhaUdyNnJpM28/view?usp=sharing