Gerçekçi olmak gerekirse o kitap çıkmaz ayın son Çarşambasından önce bitmez. O gün geldiğinde de bu yazdıklarımı beğenmem, baştan yazarım.
O yüzden, bari yazılanlar bir işe yarasın diye içlerinden derli toplu birkaç pasajı burada sizinle paylaşayım diyorum. Önümüzdeki birkaç gün bunlarla geçecek.
*
İmla duvarının sarsılması
1980’li yılların ortalarında
Türkçe yazımda henüz yeterince farkına varılmayan, ancak uzun vadede çarpıcı sonuçları olabilecek bir yeni eğilim belirdi. İngilizceden alıntılanan sözcüklerde
Türkçe fonetik yazım kuralı terk edildi.
Batı dillerinden alınan
kelimelerin Türkçe fonetik imlaya göre yazılması eski yazıdan kalma bir
alışkanlıktı. Arapça ve Farsçadan alınmış olan sözcükler, Türkçe telaffuzu ne
olursa olsun, eski yazıda orijinal dilin imlasına uygun olarak yazılırken, Arap
alfabesi kullanmayan dillerden, örneğin Rumca, İtalyanca ve Fransızcadan alınan sözcüklerin
fonetik olarak Arap alfabesine çevrilmesi teknik bir zorunluluk idi. Latin
alfabesine geçildikten sonra da, teknik zorunluluk ortadan kalktığı halde, Batıdan
alınan kelimelerin fonetik olarak aktarımı elli yıla yakın süreyle norm kabul edildi. Fransızcadan alınan üç bini aşkın sözcüğün tamamı Türkçeleştirilmiş fonetik
yazımla benimsendi (elektrik, pano,
sistem, kordonblö, kürdan, kruvaze, anket, enstrüman, jandarma, şömine, şofben,
pötibör vb.). Aynı şekilde İngilizceden alınanlar da, tramvay (tramway), istimbot
(steamboat), cazbant (jazz-band), dretnot (dreadnought), vinç (winch), ofsayt (offside), taç (touch), nakavt
(knockout), blucin (blue jeans) gibi, Türkçe fonetik imlaya adapte edildi.
İngilizceden alınan
sözcüklerde izlenen yöntemin, 1982 ila 1985 yıllarına isabet eden bir tarihte,
sessiz ve muhtemelen bilinçsiz bir kolektif kararla, tersine döndüğünü
görüyoruz. Bu tarihten sonra Türkçe kullanıma giren İngilizce kökenli
kelimelerde genel kural, İngilizce imlanın korunmasıdır. Email, fast-food, network, off-road, piercing, wireless, workshop, showroom, delete etmek, upgrade etmek ve benzerleri normdur. İmeyl, festfut,
netvörk, ofrot, pirsink, vayrles, vörkşop, şovrum, dilit, apgreyt… kullanılmaz, veya kullanıldıkları
takdirde “yanlış” olarak algılanırlar.
Tercih edilen yazım, sözcüğün
hangi tarihte Türkçe genel kullanıma nüfuz ettiğine ilişkin bilgi verir. Kamyon
çeşidi olan treyler 1950’li yıllardan
beri kullanımdadır; “film fragmanı” anlamına gelen trailer Türk basınında ilk kez 1995’te görülmüştür. Aynı İngilizce
sözcük 20. yy başlarında futbol terimi olarak aut veya avut, 1980’li
yılların ikinci yarısında moda terimi olarak out şeklinde Türkçeye girmiştir. Türkçede 1930’lardan beri
kullanılan kovboy v ile, 1980’lerde
yaygınlaşan western w ile yazılır;
Türkçe metinde cowboy yazımı
yadırgandığı gibi, vestern yazımı da
yadırganır.
İngilizce imla ile yazılan
sözcükleri diğerlerinden daha az “Türkçe” saymak için tutarlı herhangi bir
neden gösterilemez. Maç (match) ya da
mayın (mine) “Türkçe” sayılarak
sözlüklerde yer alırken, Türkçe metinlerde onlarla yaklaşık aynı sıklıkta veya
daha sık kullanılan email veya web sözcüklerinin “yabancı” sayılması
için makul bir neden yoktur. “Top auta gitti” cümlesindeki aut Türkçe sözlüklerde yer alırken “dar yakalar bu sene out”
cümlesindeki out’un dışarıda
bırakılması herhangi bir tutarlı gerekçeyle savunulamaz.
Gel de bunu TDK'ya çöreklenmiş asalak dangalak sürüsüne anlat! Dünya kadar paraları var, daha hala 80 senedir bir Etimolojik Sözlük, bir Thesaurus hazırlamaktan acizler. Varsa yoksa sikko Türkçe kelime uydurmalar. Türkiye çoktan ölmüş de ağlayanı yok.
ReplyDeleteTDK'da çok düzgün aklı başında gençler de var. Baştaki asalak takımı ellerini kollarını bağlıyor.
DeleteBir Türkilizce dilbilgisi kitabının yazılmasına ihtiyaç var artık.
ReplyDeleteO değil de milyon'dan sonra milyar, milyar'dan sonra trilyon gelmesi de ayrı bi komedi. Önce Fransıza yanaş ondan milyar'ı al, bilyon'u atla İngilizce'den trilyon'u al direkt. Bu milletin her işi kırk yamalı bohça.
Bunu ben de fark etmiştim ama böyle toplu olarak okuyunca sistematiğini kavradım. Sağol, varol
ReplyDeleteOur Magnificent Bastard Tongue benzeri bir kitabı sizden bekliyoruz Sevan Bey.
ReplyDeleteŞahane bir kitap. Benim gücüm ona yetmez.
DeleteSevan buraya bak!
ReplyDeleteSevan!
Buradayım hacı...
Hah, gördün mü tamamdır
"z ve r ile başlayan kelime öz Türkçe olamaz" iddiasının bilimselliği nedir?
Bu konuda ortalıkta öğretmenim diyenlerin klişelerini değil de zat ı alinizin yorumlarını merak etmekteyim
Çok basit. Hiç 'z' ya da 'r' ile başlayan öz Türkçe kelime gördün mü? Bazı diller bazı seslerle kelime başlatmayı sevmiyor işte, olay bundan ibaret. Türki dillerle herhangi bir bağları yok ama örneğin Hititçe ve diğer Anadolu dalından olan Hint-Avrupa dillerinde de hiçbir kelime 'r' ile başlamaz.
DeleteTeşekkür ederim ama şunu öğrenmek istiyorum. Bunun dilbilimi açısından bir kural olarak vaz'edildigi kaynak veya kaynakları söylerseniz sevinirim
DeleteYine çok basit. Google'da "Turkic", "initial" ve "r" kelimeleri için arama yapıyorsun ve çıkan Google Books sonuçlarına bakıyorsun, aradığın bütün bilgiler orada.
DeleteEski gazetelerde ne güzel "Vaşington" yazıyor.
ReplyDeletesevan bey,ben konya ereğli den bekdik türkmenlerindenim.doğduğum köy hortu...bu bölgenin kendine has bekdik kelimeleri ve söylenişleri vardır.tabi her bölgenin kendine has şivesi var.mesela biz de ne yapıyorsun demek için,"nöörüyon,nööreyim" ilk alıma gelenler.daha çok var.bir incelerseniz,yerel bazda kitapları bile var.biraz da bizden bahsederseniz.doğrusu çok hoşuma gider...
ReplyDeleteSevan Bey ben size katılmıyorum. Çok sık kullanılan bazı sözcükler "İngilizce" ibaresiyle beraber sözlüğe eklenebilir. Ama imlası dile uymayan kelime yerlileşmiş sayılmaz bence. Sebebi de gayet basit, sadece Türkçe bilen insanların o sözcüğü okuyabilmesi gerekir. Hele Türkçe gibi bol ekli bir dilde imlanın uyarlanması daha da önem kazanıyor. Sonuç olarak, imla bir sözcüğün yerlileştiğini gösteren en önemli unsurlardan biridir bence. Örneğin, "kafe" Türkçe'dir, "cafe" gâvurcadır (Ben de gâvurum yanlış anlamayın).
ReplyDeleteBu eğilimin 80'lerden sonra artmasını, Türkiye'de İngilizce okuryazarlığının artmasına bağlamak daha doğru olabilir. Malum, önceleri başat yabancı dil Fransızca idi. Fransızcanın telaffuzunu yazmak ise lüzumsuz harf kalabalığından kurtulmak için bir yöntem olabilir. Ayrıca Fransızca telaffuzlar Türkçe açısından daha net bence.
"İmlası dile uymayan" ne demek? Türkçe 1030 imlası ile mi doğmuş? İngilizcenin imlası İngilizceye uyar mı?
DeleteKüçük oğlum ilkokul 1'deyken öfkeyle eve geldi. "Öğretmen hiçbir şey bilmiyor. C harfi /c/ okunur diyor, halbuki bazen /k/ okunur." Üç tane çizgi film kahramanının adını söyledi kanıt olarak, şimdi unuttum hangileri.