Monday, March 19, 2018

Bağırıyorsa bir derdi var

Mesela şunu okuyun. İnternet çöplüğünde bu tür köy “tanıtımlarının” bini bir para. Yer adlarına çalışırken mecburen çoğunu okudum, ya da göz gezdirdim. En kötüsü bu değil, vasat bir örnek.
Soralım: Ne demek istemiş? Mesela neden “Samrı Köyü Türktür Türk kalacak” diye slogan atma gereği duymuş? Demek aksini iddia eden var, ya da yazar o ihtimalden çekiniyor. Neden Cumhuriyete ve devlete hep sadık kaldıklarını vurgulamış? Neden Türkmenlerin Yörük olduğunu kanıtlamaya özen göstermiş?
Resmi tarih dekonstrüksiyonunun temel sorgusu: Neyi saklamaya çalışıyorlar?
Birkaç veri:
VERİ 1: Osmanlı kayıtlarında “Türkmen” tabiri sıklıkla “Türkmen Ekradı” diye geçer, yani Türkmen Kürtleri. Musul, Halep ve Diyarbekir vilayetlerinden birkaç dalga halinde Anadolu’ya göçmüşlerdir. Belki bir bölümü ya da hepsi Kürtleşmiş Türk ya da Türkleşmiş Kürttür. Bellibaşlı boyların hemen hepsi (başta Karakeçililier, Avşarlar, Badıllı/Beğdilliler, Caberler, Çakallılar, Teriki/Tırkiler, Atman/Atmalılar, galiba Baraklar) yarı yarıya “Türk” ve “Kürt” kimliği taşır. Yazarın da dehşetle fark ettiği üzere Karakeçililerin büyük bir kısmı (özellikle Urfa-Siverek ve Elazığdakiler), MHP eğilimli olsalar da, Kürttür; hatta Bingöl Simsor örneğindeki gibi Zaza ve Alevidir. Daha beteri, Anadolu’daki büyük Kürt soylarından biri olan Şexbizîn’lerin adı aslında Siyehbızîn yani “Karakeçili” demektir.
VERİ 2: Samrı köyüne kuş uçuşu 20 km ötede Gölpazarı ilçesine bağlı Türkmen adlı köy var. Coğrafya sözlüğü yazarı Eprikyan’a göre bu köy 17. yy ortalarında Sivas muhaciri Çalıkoğlu adlı bir Ermeni öncülüğünde kurulmuş. 20. yy başında 506 Ermeni ve 35 kadar Ermenice konuşan Müslüman nüfusu varmış. Köyün adı sonradan verilmemiş, ilk baştan beri adının “Türkmen” olduğu anlaşılıyor.
VERİ 3: Ekteki harita parçasını Richard Kiepert’in İngilizce edisyonunun1906 basımından aldım. Samrı köyünün güneybatısındaki dağlık alanda birkaç adet isimsiz “Ermeni köyleri” (Armenische Dörfer) görüyoruz. Bugün bunlardan sadece biri mevcut: Hisarcık, eski adı Asarcık, Kevorkian & Pabuççiyan’ın kitabına göre 1914'te Surp Araçavoratz Kilisesi ve Ermeni okulu varmış. Öbür köyler kayıp. Google’dan bakınca birkaç yerde köy kalıntısı olabilecek arızalar seçiliyor.

*
Ciddi bir şey var burada, “vay dümbük” deyip geçilecek bir konu değil. Samrı köyünün (ve diğer kırk bin kardeşinin) öz-tarih yazımı yalan. Azıcık çarpıtmış filan değil, metindeki aşağı yukarı HER cümle deli saçması yalanlardan ibaret.
Bir toplum neden bu denli canhıraş bir ısrarla mitolojik bir fantezi alemine sığınır? Dehşetli bir korkudan başka açıklaması var mıdır? Hem Osmanlıya hem Cumhuriyete sadakatlerini kanıtlama sevdası bununla ilgili midir?
Nasıl bir yaradır ki dokunulduğunu düşünmek bile akıllarını başlarından alıyor, büyü yaparak kendilerini korumaya çalışıyorlar?
Türkiye’de kamu söyleminin her türlüsünü esir alan çılgınlığın tüm belirtilerini bu tek örnekten okuyabiliriz gibi geliyor bana. Düşünün ki bağlar ormanlar içinde güzel ve uyuşuk bir köyün tarihçesini kaç türlü yazabilirsiniz. Mesela Kör Sıtkı ile Hatice ninenin menkıbelerini anlatabilirsiniz; patates ve kivi ekiminin köye nasıl geldiğini anlatabilirsiniz; Bilecik’teki mahkeme sicillerini didikleyip atalarınızın fantastik hikayelerini keşfedebilirsiniz; köye gelen öğretmen ve imamların şeceresini araştırabilirsiniz. Medeni ve kendiyle barışık bir köyde mutlaka böyle şeyleri merak edip araştıracak üç beş kişi çıkar her kuşakta. (Yıllar önce değinmiştim, Bird diye bir kitap, Tony Parker, Kansas’ın alabildiğine vasat bir taşra köyünün insanlarıyla teker teker konuşmuş; sonra birbirlerinin dedikodusunu yapmalarını istemiş; şahane bir kitap çıkmış ortaya. Profesör Emmanuel LeRoy Ladurie’nin 16. yy Fransa taşrasının arşivlerinden çıkardığı insan öyküleri vardır, tadına doyum olmaz.)
Öyle şeylere sıra gelmiyor çünkü kamu söylemini tümüyle işgal eden dehşetli bir görev var: yalan söyleyerek ruhundaki korkuyu bastırma görevi.
*
Hazır değinmişken Bilecik Ermenilerine dair bir not.
1915 öncesinde Bilecik’te nüfusu tamamen veya tamamına yakın Ermeni olan sekiz köy var. Biri eskiden Ermenipazarı diye bilinen, şimdi Yenipazar ilçe merkezi olan kasaba. Öbürleri Merkez Yeniköy, Gölpazarı Demirhanlar, Göldağı ve Türkmen, İnhisar Hisarcık ve Muratça, Pazaryeri Alınca. İl merkezinde on bin küsur nüfusun dört bini Ermeniymiş. Balipaşa semtinde büyük bir kilise ve lise düzeyinde iki Ermeni okulu varmış.

28 comments:

  1. akşam akşam uyumak varken “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlâtları, hep aynı cevherin damarlarıdır… " yazmış altından da yürüyen harfler ile indirim yapan dükkan misali reklam geçirmiş adamın sayfasını okuttun ya bizlere !!!! :)))))) Res Serko, Siha Can,Yoldaş Artoların, Goloşlardan Seto nun Pıçık köyünden Sarsapunin, Gayzak dan deli Magar ve nicelerinin yaşadığı bu vatan türktür türk kalacak hade kişer pari :)

    ReplyDelete
  2. Bu adamlarin atalari, bu kulturu begenmis kabul etmis ve Turklesmislerse bunun kotu yani nedir? Ust kulture meyletmek evrensel bir insan davranisi. Bu adamlara dedelerinizin etnisitesi suydu demenin faydasi nedir? Her toplulugun kendine bir orijin miti yaratmasi da normal. Orada Ermeni koyleri varmis. Olabilir. Romanya'da eski adi Bogazkoy simdiki adi Cernavoda olan bir her var. Turk koyu Bulgarlasmis, simdi Romenler yasiyor. Bu isler gayet normal ve dunyanin her yerinde oluyor. Amaciniz nedir anlamis degilim. Sizler bana Ermeni dediniz ama siz de Turk degilsiniz deyince ne kazaniyorsunuz?

    ReplyDelete
    Replies
    1. Tamam da ! zorla dedeniz Ermeni idi demek ne ise, Türk'tü demek de aynı şey değil midir?
      Aynı kapıya çıkıp,aynı şeyin Lacivert'i olmuyor mu? bu durum da.

      Kişi kendini Türk veya Ermeni hissedebilir fakat bunu SAMRI KÖYÜ TÜRKTÜR TÜRK KALACAK şeklinde bağırmasına ve aptalca tarihi çarpıtmasına lüzum yoktur.
      Aynı cahil teraneleri Hemşinlilerin köy ve sitelerinde de görebiliyoruz maalesef. Ha şunu da söyleyeyim Bir zamanlar etrak-ı biidrak denilen Türk olgusu nasıl ki bugün baş tacı,nah şuraya yazıyorum 2100 yılına gitmeden bu topraklarda Ermeni ve Hay kelimeleri kutsal sayılacak, şimdiden söyleyeyim! bir şey ne kadar çok hor görülürse farklı şekilde yeniden tekerrür edecektir.

      Delete
    2. Sanırım 100 yıllık meseleyi anlamadın/ anlamak istemiyorsun dostum. Mesele zaten asimile olmanın/ olmamanın tapılacak/lanetlenecek bir şey olmadığını göstermek. Dürüstçe düşün içinden, Türk devletinin giriştiği tarihçilik oyunu korkunç, tehlikeli ve itici değil mi? Özellikle güncel siyasi ortamda karşında Nişanyan gibi bunu ifade edebilen kaç aslan parçası bulabiliyorsun?

      Üstelik ortada "Ataları beğenmiş, Türk olmuşlar" gibi bir durum falan da yok. Asimilasyon büyük oranda siyasi konjonktüre bağlı bir sosyal vak'adır, siyasi mecrada kimin yumruğu daha güçlüyse ona asimile olursun. Eğer işin içinde elde edebileceğin bir avantaj varsa (söz sahibi olmak, para, toprak, en basitinden ölmemek) asimilasyon toplumda korkunç bir yara açacak şekilde hızlanır. Yukarıda örneği verilen boktan köy milliyetçiliği de bu psikolojinin eseri.

      Bunun kötü yanı gerçek tarihinden uzak, psikolojisi çökmüş agresif, iki yüzlü, yalancı ve popülist en az 40 milyon insan diyelim, kalanları da onların fanatizminin suçunu üzerlerinde taşımak zorunda kalıyor.

      Delete
    3. "Asimilasyon aslında hiç kötü bir şey değil. Latince similis benzer, ad-similare benzeştirmek. Yerel ve aşiretsel olanı aşıp daha genel hatta evrensel bir kültür potasında harman olmak bana prensip olarak yanlış gelmiyor. İnsanın ufku gelişir, görgüsü artar." demiş sizin taptığınız Sevan Nişanyan vakti zamanında. Sonrasında Türk asimilasyonunu eleştirmiş. Sonrası zırva tamamen ama alıntıladığım kısmı gayet cesur ve alkışlanacak cinsten. Sonuç olarak muhtemelen genetik analizi yapılsa Türk geni baskın çıkmayacak birisi olarak Türk ırkının bu coğrafyada baskın olması gayet memnuniyet verici. Ne Kürt ne Ermeni ne de diğer başka Anadolu kavminin bu kalabalık topluluğa isim verecek ne tarihleri ne de vizyonları var. Üç beş zıpçıktı böyle ses çıkarır ama sonuç şu ki; diğerleri ile mukayese edilmeyecek çapta bir kavim geldi ve olması gerektiği gibi diğerlerini büyük ölçüde silindir gibi ezdi/asimile etti.
      Dedeleriniz/dedelerimiz de cesaret gösterip dirense idi o çok sevdiğiniz kimliğinizde.

      Delete
    4. Yine "siz"le "biz"lere geçtik bakalım... Türk ırkının baskın çıkmasının, ya da bunu destekliyor olmanın memnun verici ne yanı var? Kendini seninle aynı milletten sanan gerizekalıların sana, bu ülkeye ve insanlığa ne kadar katkısını gördün? Nefret ve yok sayma üzerine kurulu insanları ezmekten gurur duyan böylesi bir ideolojik körlükten ne zevk alıyorsunuz Allah aşkına?

      Dedem dedeni kesti diyerek yaptığın tek şey kendini eğlendirmek. Kendine yalandan bir "vizyon" ve "tarih" yüklemeye kalkışıyorsun, o vizyonun da tarihin de hayalgücünden ötede olmadığının da pekala farkındasın, ama onu da oluşturmadan "atalarım" dediğin insanların ne kadar iğrenç şeyler yaptığını itiraf etmek zorunda kalacaksın. "Türk ırkının varoluş sebebi diğer kavimlerin kökünü kazımaktan ibaret" demeye getirmen bile siyasi ve askeri kazanımlardan başka övünülecek hiçbir şey bulamamanızın mükemmel bir kanıtı.

      Derdin asimilasyon falan değil dostum. Memleket kendine Kürt dese de İspanyol dese de Marslı dese de ben yine de hayatımı yaşayacağım, senin gibi salak salak kan krizlerine girenleri de uyarmaya devam edeceğim. Fakat eşilen meselenin ait olduğunu hissettiğin toplumun gurur ve onur kaynağı olduğunu görmen bizzat SENİN zoruna gidiyor. Böylesi bir toplumsal kimlik takıntısı şimdi kırılmasa yarın kırılacak, kaçacak deliğiniz yok.

      Delete
    5. Bir insan bu kadar uzun cevap vereyim diye çabalayınca akılla araya mesafe girebiyor belli; okuduğu basit bir yazıyı bile anlayamıyor. Ben bu topraklardaki insanların ırklarının melezliği konusunu inkar edecek değilim ve fiziğime bakınca da orta asyalı heriflere benzemem pek; bunu da yukarıda en azından ima ettim. Asimilasyon ise faydalı sonucları olan bir şey ve muhtemelen benim dedelerim asimile olan grupta. Buna rağmen diyorum ki; bu topraklardaki kalabalık kütlenin, (Türk ırkı oranı baskın değil, korkma) Türk kimliği adına asimile olması afedersiniz Ermeni kimliğine asimile olmasından çok daha hayırlı oldu. Dedelerim Ermeni çıkabilir, hiç de gocunmam. Sen memnun değilsen sorununu dedelerin ile çöz, uğraşamam bir ergenin problemleri ile.
      Umarım bu seferlik anlarsın; o da olmadı beyin nakli konusunda nöroşirurji uzmanları iyimser

      Delete
  3. Türkmen/Türkman tabirinin etimolojisini ve tarih içindeki seyrini detayları ile ele alacağınız bir makale kaleme almanızı çok isterim. Hatta bunu size daha önce de belirtmiştim, Türkçede Türkmen/Türkman kelimesi kadar etimolojisini merak ettiğim bir ikinci kelime yok. Anlattıklarınıza bakılırsa tarih içinde kimlere Türkmen/Türkman dendiğini ve kimlere denmediğini özel olarak incelemişsiniz, makalenizde bu konuya da değinirseniz çok makbule geçecektir.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Biraz o konulara eğilen bir yazı yazmıştı:
      http://nisanyan1.blogspot.com.tr/2017/04/turkiye-nasl-turklesti_5.html

      Delete
    2. Linkini verdiğiniz makaleyi daha yeni yayınlandığında okudum ve altına bolca yorum da yazdım dikkat ederseniz. Benim Sevan Bey'den isteğim özel olarak Türkmen/Türkman tabirinin anlam ve etimolojisi ve tarih içindeki farklı kullanımları üzerine Kelimebaz formatında bir makale kaleme alması.

      Delete
    3. Mend eki?
      Seneledir benim de çok kafama takılır etimolojisi, aryan dillerinden geçmiş olmalı.. Zira Türkî demek yetiyorken niye bu ek gelsin? Mesela 93 harbinden sonra gelen Rumeli muhâcirleri için Rumili Türkî geçer evraklarda. Ayrıyetten Danişment, Neşemend (kız ismi), Kocaman (Büyükçe), Delişmen (Terbiyesiz aksi çocuk) da Türkmen sıfatındaki men ile aynı yolun yolcusu gibi.

      Delete
    4. "Beraber" ve "ile" anlamlarına gelen Farsça -mend son ekinin Türkmen/Türkman tabirindeki -men/-man ile alakası yok, ama "gibi" ve "benzer" anlamlarına gelen Farsça -man son ekinin (-manend diye de geçer) alakası olabilir (bundan emin değilim ama). Kocaman ve delişmen tabirlerindeki -man/-men Farsça -man son ekinden geliyor, -mend son ekinden değil.

      Delete
    5. Yazdıklarınızda doğru olmayan bölümler var Onur Bey. Farsçada "beraber", "ile" anlamı veren ek "hem"dir (hemzemin, hemşehri vb.) öte yandan Farsça "mân" ek değil, sözcüktür, "düşünen 2. benzeyen" anlamına gelir, "duşmân" (kötü-düşünen), "peşmân" (ard-düşünen anlamında) vb.

      "Kocaman" ve "Delişmen" sözcüklerindeki /-men/ ise Türkçe bir ektir. Bu ek adlara geldiğinde ilişkinlik ekidir, eylemlere geldiğinde ise o eylemle ilgili kişi ya da nesne adı yapar > kökmen "gök renge ilişkin, gökmen" (Orta Asya'daki bir dağın adı), göçmen "göçe ilişkin, göçebe" (Kazakçada "köşpen", Kırgızcada "köçpön" bizdeki "göçmen" sözcüğüdür, bizdeki "göçebe" anlamına gelir. Bizim "göçmen" dediğimize ise "göçmel" ya da "köçkün" (göçkün) denir, "göçmel" ayrı bir sözcüktür), değirmen "döndürülen şey" < tegir- "döndürmek", ketmen "ketme aracı, keser 2. kazma" < ket- "çentmek" (pekişik biçimi > kert-) vb.

      Bu ek kişiler için kullanıldığında ise, ilgili eylemi "yapan kişi" adları türetir. Örneğin Kazakçada "okurman" (okur, okuyucu), "körürmen" (izleyici, seyirci) vb. Kıpçak dillerinde bu ek sert sessizlerden sonra ses uyumu gereği /-pan, -pen/ olur > "köşpen" (göçmen) örneğindeki gibi, sürekli sert sessizlerden sonra ise bizdeki gibi /-man, -men/'dir > "okurman, körürmen" örneklerindeki gibi. Bizde ise her durumda /-man, -men/dir, göçmen, öğretmen, okutman, değirmen vb.

      Ben, Arap-Fars coğrafyasında ve Osmanlı döneminde kullanılan "Turkmân" (Türk gibi < Farsça), sözcüğü ile öz Türkçe olan "Türkmen" (Türkî, Turkic) sözcüklerinin "farklı" iki sözcük olduklarını düşünüyorum. Zaten biri "Turkmân" diğeri "Türkmen", bu basit bir telaffuz farkı değil bence, "Türkmen" doğrudan doğruya Türkçe ilişkinlik eki almış "Turkic" anlamında bir sözcük, tıpkı "Kökmen" sözcüğü gibi.

      Delete
    6. @Oğuz

      Farsça hem- ön ekinin "ile", "beraber" anlamına gelmesi Farsça -mend son ekinin de aynı anlama gelmesine mani değil:

      https://en.wiktionary.org/wiki/%D9%85%D9%86%D8%AF

      https://en.wiktionary.org/wiki/Category:Persian_words_suffixed_with_%D9%80%D9%85%D9%86%D8%AF

      Farsça -mân/-mânend son eki "benzer", "benzeyen", "düşündüren" anlamına gelen Farsça mânend kelimesinden türemiş bir son ektir:

      https://books.google.com/books?id=ipHtCQAAQBAJ&pg=PA48&lpg=PA48&dq=manand+suffix+persian&source=bl&ots=0exUD4zGYp&sig=sUwqbjzxsx68R0mP6uSQUoluO60&hl=en&sa=X&ved=0ahUKEwjqkbHF46LaAhXkBcAKHRquABMQ6AEISTAE#v=onepage&q=manand%20suffix%20persian&f=false

      Türkmân ve Türkmen kelimelerinin ayrı kelimeler olduklarını kesinlikle düşünmüyorum, tarihi kaynaklarda bugün Türkmen dediğimiz kişi ve topluluklara Türkmân dendiği görülüyor, bu çok net. Türkmen Türkmânın ses uyumu nedeniyle Türkçede aldığı vulgar yani halk formu olmalı. Benim için belirsiz olan hangi saiklerle Türkmân diye bir kelimenin türetildiği.

      Bu arada, Sevan Bey Türkçede -men/-man son ekinin "yapan kişi" anlamında kullanılmasının Almanca ve İngilizcedeki aynı anlamdaki -mann/-man son ekinden ilhamla 1930 ve 1940'lardaki dil devriminde başladığını düşünüyor ki zaten bizim Türkçede o anlamdaki -men/-man son ekiyle türetilmiş kelimeler hep o devirde türetilmiş:

      http://www.nisanyansozluk.com/?s=structures&ttype=t&ww=%2BmAn

      Delete
  4. işleri gerçekten çok zor. bir ömür ermeni ya da kürt olmadıklarını, türk olduklarını ispat etmeye çalışmakla geçiyor.

    ReplyDelete
  5. Türklük politik bi oluşum olduğuna göre Samrılıların kendini Türk saymasında ne gibi bir sorun var? Kimlikler gelip geçici ve bizim seçebildiğimiz şeyler değil mi?

    ReplyDelete
  6. Türkmen kelimesinin bir dönem (Yavuz Selim sonrası) Safevi Türkmenlerinin alevi-şii olması dolayısıyla "alevi-şii" anlamında kullanıldığı söyleniyor. Bu sebeple, bir aşiret için bazen sadece ekrad denirken, başka bir yerde yaşayan kolu için "alevi kürtler" anlamında ekrad-ı türkmen deniliyor.

    ReplyDelete
  7. Hocam, cümleleriniz hislerime tercüman olmakla beraber bunun tek yegane sebebi "Türkçülük". İdeolojik olarak buradan hala çıkamadık. Eğitim sistemi baştan aşağı Türkçülük üzerine. Bu yalnızca korku ile alakalı da değil insanlar bu eğitim sistemden sonra her şeyi Türklüğe yormaya, her şeyi onlara öğretilen Türk kimliğine göre yorumlamaya, değerlendirmeye başlıyor. Bunun üzerine birde kimlik bunalımı yaşayan insanların korkuları, hezeyanları da eklenince saçma sapan şeyler yaşanıyor. Kısacası Öğretilen Kimlik sürekli tekrarlanması gerekilen bir Amentüye dönüşüyor.

    Köylülerin yazdıkları bu işin en basit kısmı. Saçma sapan yazılan tezler var. Aşiretler üzerine yapılmış detaylı çalışmalar yok.

    Bende sizin dediğiniz gibi Şer'iyye sicilleri üzerine yapılmış bir tez üzerinden belli şeyler buldum.

    Örnek olarak TTK Tahrir defterleri dahil olmak üzere Şer'iyye sicillerini latinize etmeye vakit ayırsa ve buna bütçe harcasa bugün çok hayırlı bir iş yapmış olurlar.

    "Millet" ve "Etnik kimlik" ekseninde değerlendirmek yerine mikro ölçekli topluluklar üzerinden çok daha fazla veri elde etmek pekala mümkün. Hemde bu veriler hakikate çok daha yakın olacaktır.

    ReplyDelete
  8. Üstadım bu Sarazen'ler hep yalan söyler.Nasıl bir zevk alınır ki bundan?,
    Dün Tortum kaymakamlık sitesine girdim, orada da böğürtüler vardı
    Şöyle bir böğürtü..
    "(Hahuli) Manastırı, Bağdat Kralı III.Davut tarafından 10.yy’da yaptırılmıştır." Şimdi soruyorum,Bağdat nere? Davut kim?

    Ahmet Haşim Niğde den bildiriyor" Mektuplarında bahsettiği bölümden bir cümle alıntı aslında her şeyi açıklıyor.
    ""Fakat boğazlarının kârına olarak aklın bütün melekâtını ret ve iptal eden bu adamların...""


    ReplyDelete
    Replies
    1. Valilik ve kaymakamlık web sitelerinin sergilediği cehalet seviyesinden maalesef haberdarım. Sanırım dünya liglerinde oynarlar. Bu örnek nispeten masum.

      Ermeni ve Gürcü tarihinin önde gelen isimlerinden Bagratuni/Bagrationi hanedanını Bağdat zannetmiş. III. Davut dediği kişi Tayk/Tawo hükümdarı David Kuropalates (y. 960-1000), Erzurum'u Araplardan fetheden ve Malazgirt'e kadar uzanan bir alanda egemenlik kuran kişi.

      Delete
  9. Köylüleri trollemek isteyenler Facebook'ta köyle ilgili grupları bulup şu linki paylaşabilir:

    http://www.samrikoyu.com/?pnum=5&pt=SAMRI+K%C3%96Y%C3%9C+ERMEN%C4%B0D%C4%B0R

    (Hocam hala Türkiye'de kalangillerden olarak Adsız yazmamı bağışlayın.)

    ReplyDelete
  10. Sevan Bey, Nüfus Müdürlüğü milletin şeceresini açıkladı e-devlet sitesinden. Radarınıza girdi mi mevzu? "Aha kurtçu faşolar dedelerinin Ermeni/Rum olduğunu öğrenecek" diye heves ettik ama kayda değer bi hikaye çıkmadı galiba. Tabii en delikanlısı 1800 küsüre kadar gidiyor kayıtların.

    ReplyDelete
  11. Sevan abi zurnanın zort dediği yerden girmişsin konuya. Bilecik bu "milli değerler, 1071den sonra anadolu ebedi türk yurdu oldu" ifadelerinin manevi merkezidir aslında. Bkz diriliş dizisi. Bunu pazaryeri dereköylü bir manav olarak hep hissettim; Bilecikliyim dediğinde insanların gözünde hep; " öz türk, has osmanlı" olduğun düşüncesi belirir. O taraklarda bezin olmadığı anlaşılınca da insanlara tuhaf gelirsin. İnsanlar o kimliğe deli gibi öykünürken, bunu sallamaman adamların zihinlerine çakılan bilgilerde kısa devre yapar.
    Kusura bakmazsan bir şey dikkatimi çekti; Yenipazarın eski adını ermenipazarı diye vermişsin. Ben bu isim pazaryerinin eski adı diye biliyorum hatta yanlış hatırlamıyorsam nişanyanmap'te sizde öyle belirtmişdiniz. Birde yenipazar türkmen köyünün ermeni kökenli olduğunu duymuştum. Bu köyden çıkan en bilindik insan Veli küçük'tür. Bunuda ilginç bir bilgi olarak eklemek isterim. Iyi çalışmalar.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Merhaba Bilecik detayli Manav köyleri listesi lazim. Muhacir iskan edilen köyler ayrica belirtilebilir. Bi yardiminiz olursa cok makbule gecer soydasim.
      aldemir.ch@gmail.com

      Delete
  12. Üstadım sorunu ben halen daha anlamadım açıklayınız arkadaşlar bu Samrı köy, Ermeni den dönme mi? yoksa bir zamanlar Ermeniler mi varmış bu köyde? veya bu köyde eskiden kalma bir kaç Ermeni mi var sadece?
    Sitenin sahibi vede elektronik dükkan sahibi abimiz Siyahi parlamayan tenli Turanid ırka mensup biri gibi görünüyor.Yani Ermeniye benzemiyor,

    Ermeni dediğin Adam Armenoid Burunlu olur yani dev gibi bir burnu olur saçları kahverengi olup gözleri iridir ve Sarım trak çalan beyaz teni olur, ağırlıklı olarak Hemşinliler de ve Ararat vadilerinde yaşayan orijinal kemikli Ermenilerin hepsi bu şekildedir.

    ReplyDelete
  13. Bu Samrı köyünü Index Anatolicus'ta arayınca çok enteresan bir sonuç çıktı.

    http://nisanyanmap.com/?y=samr%C4%B1&t=&lv=1&u=1&ua=0

    Muratlı köy - Banaz - Uşak
    1928 K: Samra
    Samrı köy - İnhisar - Bilecik
    1902 Kiep: Samrı
    ■ Türkmen yerleşimi
    ■ Samrı köyünün güney batısı ile Çaltı Yaylası ve Çalkara arasındaki alanda 1906 tarihli Dietz haritası birkaç adet terk edilmiş `Ermeni köyü` gösterir. SN
    Ağaçseven köy - Of (Hayrat bucağı) - Trabzon
    1928 K: Samri
    1913y Tezk: (Azmiye)

    Biri Uşak, Banaz'da, biri Bilecik, İnhisar'da, biri Trabzon, Of'ta sırasıyla isimleri Samra, Samrı ve Samri olan üç köy, üstelik ikisinin yakın devirde isimleri devlet eliyle değiştirilmiş muhtemelen Türkçe olmadıkları düşünülerek. Acaba bu üç köyün adı da aynı kelimeye mi dayanıyor? Coğrafi dağılımlarına bakınca bende bu kelimenin Rumca olduğu fikri uyanıyor. Siz ne dersiniz?

    ReplyDelete
  14. Sevan Bey yazısının başlığını "Bağırıyorsa bir derdi var" diye atmış. Elbette bağıracak Sevan Bey. Siz insanlara Türk oldukları hâlde, "Hayır siz aslında Türk değilsiniz" derseniz elbette bağırırlar. Kürtlere, "Siz aslında Kürt değil Dağ Türküsünüz" denildiğinde bağırmıyorlar mı? Size, "Sen aslında Ermeni değil öz be öz Türk'sün" dense bağırmaz mısınız? İnsanlar kimliklerine yönelik inkârcılığa tepki gösteriyorlar hepsi bu.

    ReplyDelete
  15. ilahi Sevan Bey, nereden duydunuz taa bileciğin samrı köyünü? gerçekten merak ettim????????

    ReplyDelete