Saturday, September 1, 2018

Türk ideali


"Güneş doğmadan siren sesleriyle uyandığınız gün virüsler için kıyamet vaktinin geldiği andır. Nökerler tüm nefretiyle kapılarınızı tekmeleyecek. Karınızı, kızınızı, oğlunuzu dipçik darbeleri ile etkisiz hale getirecek. Hepinizi esir alacaklar. Yaşlıları, sakatları ve zayıf olanlarınızı oracıkta gebertecekler. Sağlam olanlarınız ise imparatorluğa katkı sağlamak için köle olarak çalıştırılacak. Tüm mal varlığınıza el konulacak. Cesetlerinizden de enerji olarak faydalanacağız. Krematoryumlar cayır cayır yanacak. Yok olacaksınız, tarihten silineceksiniz. Türk topraklarında Türk’e kafa tutmanın diyetini ödeyeceksiniz. Cumhuriyet rejiminin rahatlığını bir daha asla göremeyeceksiniz. Bize mukavemet eden herkes postallarımızın altında inim inim inleyecek. Çünkü artık bu topraklarda Yunan töresi demokrasinin değil Yüce Tigir’in hükmü sonsuza dek sürecek. Tigir:Er Düşünce Sistemi yeni Türk ırkının biricik klavuzu olacak. Demokrasi yok! Merhamet yok! Barış yok! Çünkü Barış korkaklara göredir!"
Demiş Süleyman Çakır adını kullanan bir yiğit. İlk bakışta "ergen Neonazizmi" deyip geçiyoruz. Sonra düşünüyoruz: Cumhuriyet eğitiminin damıtılmış özüdür bu. İkircikli laflar ayıklandıktan sonra kalan temeldir. Türk ideali!
TSK mensupları kaç kuşaktan beri bu hayalle eğitildi. "Vatan mevzubahisse gerisi teferruattır" diyenler aslında bunu kastettiler. “Yeniden Milli Mücadele” diyenlerin nihai rüyası buydu.
Türkiye'nin Batı'yla ilişkisi her zaman sorunluydu. Kerhen taşınan bir yüktü. Sanırım 90'ların sonunda asker ve sivil çevrelerde "artık yeter, eylem zamanı" diyen zümre ağır basmaya başladı. Tasarladıkları şey alelade bir askeri darbe değildi. Temelli bir rejim değişikliği planladılar. 2007'ye doğru süreç hızlandı.
Kim bilebilirdi ki eylemlerini Erdoğan'a karşı değil, Erdoğan'la birlikte yürürlüğe koyacaklar!
Düşünürsen aslında mantıklı olan buydu. İslam, tasarladıkları düzenin rakibi değildi, doğal müttefikiydi. İslami söylemi kullanmadan kitleleri yanlarına alamazlardı. Türk milliyetçiliğinin soyut nefretini İslam'ın gavur düşmanlığıyla birleştirince ortaya çıkacak sinerjinin önünde hiçbir kuvvet duramazdı.
Muhtemelen de duramayacak.
Yeni iktidar planını 2010'dan sonra devreye soktular. 15 Temmuz 2016'da zafer kazandılar. İçte onlara direnebilecek hiçbir organize güç kalmadı. Geçmiş olsun.
Dışta nasıl ve nerede durdurulur diye düşünmek lazım.

56 comments:

  1. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Orta yol falan yok aslında. Türklere nesiller boyu tepeden inme dayatılmaya çalışılan Avrupa menşeili modern seküler sistem, geleneksel İslam karşısında nihayet daha fazla dayanamadı, olan biten bu. Çünkü başka türlüsü Ortadoğu'ya aykırıdır.

      Delete
    2. Turkiye'de bu yeni rejim kurma gayesi ulkenin ekonomisini hepten mahvetme pahasina gerceklestirildi. Turk milleti bunu istemis olabilir ancak teknik acidan rantabl degil.

      Delete
    3. Muhteşem tespit. Kürdler isyâna durunca Mhp'ye sokuldu sonra Kemale dedi ki bizimle misin, gizli destek Ergenekoncuların salınması şartıyla geldi. Suruçta canlarımız pis sakallılara bombalatıldı. Darbe sahneye kondu. Fethullah ben yapmadım komisyon kurulsun dedi. Akepe içindeki normal aklı başında insanlar aşsız kalmamak için hapsi boylamamak için çenesini tuttu. Boyunduruk altındaki Chpliler de parti hizip görür diye koltukçu Kemalden kurtulup Muharremi başa getiremedi. Temennim odur ki Kürdistan (ABD sâyesinde) hürleşir. Uyanan Chpliler de Helenistanla birleşir.

      Delete
    4. This comment has been removed by the author.

      Delete
    5. This comment has been removed by the author.

      Delete
    6. @ Oğuz 7 Eylül 2018 17:58

      Türkiye'yi bu ülkelere benzetmiyorlar, çünkü Türkiye zaten bu ülkelerden biri. Yani Ortadoğu Müslüman ülkesi, Türkler de Müslüman kavim ama sen farkında değilsin.

      Delete
    7. @Oğuz

      Hocam aynı mantıkla seni Kazakistan'a gönderelim. Ülkenin adını da Türkistan diye değiştirdin mi oldu bitti. (Sonuçta Türkiye gavurca bir isim.) Bak Nazarbayev Uluslararası Türk Akademisi de kurdu. Kımız, et, süt işine girersin. Dünya markası olursun. Beğenmez isen İpek yolunun yeni versiyonunda iş kurarsın. Almanya-Çin arasında lojistik işlerine girersin. İstersen börk falan da giyersin. Spor olarak ciritle uğraşırsın. Mis. Kimse garipsemez, teşvik görürsün.

      Bırak biz Anatolya'da milliyetçiliğe değil hümanizme dayalı Akdenizli bir toplum olarak yola devam edelim. Dünya'da hiç yok, kuzeyin güneyin doğunun batının kesişme noktasından daha iyi neresi olacak? Burası da bize kalıversin.

      Delete
    8. This comment has been removed by the author.

      Delete
    9. This comment has been removed by the author.

      Delete
    10. This comment has been removed by the author.

      Delete
    11. This comment has been removed by the author.

      Delete
    12. This comment has been removed by the author.

      Delete
    13. "Türkiye bir Ortadoğu ülkesi değildir, zaten Ortadoğu diye bir yer de yoktur, bu İngilizlerin uydurdukları bir kavram. Örneğin Ummanlı biri ile Çorumlu biri arasında ne gibi bir benzerlik vardır? Ne coğrafî, ne kültürel hiçbir benzerlikleri yoktur."

      Camileri var. İnsanlara Ahmet, Mustafa, Ayşe gibi adlar veriyorlar. Çarşıları çok benziyor. Evde pabuç çıkarıyorlar. Dillerinde Türkçeyle ortak yaklaşık 4000 kelime var. Plajları güzel.

      Farkı: Türkiye'den daha gelişmiş. Daha temiz.


      Delete
    14. Arkadaş siz kolektif kimliklere niye bu kadar takıksınız?

      Kendi kendine tanımlar yapıp, sanki bunlar mutlakmış gibi sonuçlar çıkarıyorsun. Yalnız değilsin. Türkiye'nin çoğunluğu senin gibi. Biri Türk olmak için müslüman olmak lazım diyor, öbürü T.C. vatandaşına Türk denir diyor, diğeri Türkçe konuşan Türk'tür diyor, bir başkası damarlarında Türk kanı (neyse o) akan Türk'tür diyor. Herkes kafasına göre tanım uydurup sonra da bu tanım mutlakmış gibi, bu böyle arkadaş diye bir de posta koyuyor.

      Bir de nedir o 1500 yıllık atalar saçmalığı ? 1500 yıl önce herkes senin atandı. Yaklaşık 200 milyon kişi. Kim bilir kaçı Hazar'da yaşadı, kim bilir hangileri en yüksek frekansa sahip mükerrer atan, kim bilir kaçından gen aldın. Neymiş 1500 yıl önce yaşayan Oğuzlar atamızmış. Değil. O senin hayalinde kurduğun bir kurgu. Çorumlu leblebicinin Aztek ya da Masai atası olur mu diyorsan, olur. Yakın atalarda imkansıza yakın ama yeterince geri gidersen (mesala 1500 yıl) olmaMAsı imkansıza yakın.

      O yüzden illa bir kolektif kimlik isterim, kendi bireysel kimliğim bana yetmiyor, aidiyet duygumu başka türlü tatmin edemiyorum diyorsan, o kimliği soyda değil başka yerde araman akılcı olur.

      Ben coğrafyayı tavsiye ederim. Coğrafya kültürü de belirleyen bir öğe. Bir çok sorunu şıp diye çözer coğrafyaya dayalı bir kimlik. İngiliz, Fransız, İtalyan, İsviçreli, Amerikalı, Endonezyalı, Hintli kimlikleri coğrafyaya dayalı oluyor da bizimki niye olmasın?

      (Not: İngiliz'in kelime anlamı İngiltereli'dir, İngiliz, Angıl demek değildir. Fransız'ın kelime anlamı Fransalı'dır. Fransız, Frank demek değildir. İtalyan'ın kelime anlamı İtalyalı'dır. İtalyan İtalik demek değildir. İspanyol İspanyalı demektir. Espana, Anatolya gibi bir yer adıdır. Almanyalı ile Alman da aynı anlama gelmez. Hint coğrafyanın adıdır. Hint'te yaşayana, Hint'ten gelene Hindi, ya da Hintli denir. Hindistan, Tıpkı Yunanistan gibi aslında gereksiz bir kelime - Yunan İyonyalı demek zaten. Tür(ü)k bile bir hipoteze göre Çince Miğfer Dağlı demek. Miğfer Dağı, Altay'a eski Çinliler'in verdiği isim. Yani Türük, Çince Altaylı demek. Malatyalı gibi bir şey. Bir soya değil bir coğrafyaya atıf yapan bir isim.)

      Delete
    15. @Oğuz
      Kazaklar; Özbek ve Kırgızları kendilerinden saymazlar, onları İrani melezleri olarak görürler ve bu tüm orta Asya Tarihinde böyledir.Gidin önce orta Asya ya ve bu dediklerimi yerinde
      görün. öyle ergen ve ekşi sözlük nutukları ile değil.

      Türkler Arap mı, evet Arap bir kültüre ve davranışa haiz bir topluluk.Çünkü Türk ün tanımını yapamıyoruz. dil yeterlimi hiç yeterli değil,Erken antik çağlardan beri toplumlar bir kaç istisnalar dışında antik çağlardan beri 500 veya 1000 yılda bir dil değiştirir,orta da bir ortak kültürde yok tam olarak, ismet Özelin de dediği gibi Türklük genel manada Müslüman olmaktır. Namaz kılmayana Tük denmez.Hele ki Din Anadolu da Türklüğü ayakta tutan yegane şey ve tek direktir.


      Delete
    16. "Örneğin Ummanlı biri ile Çorumlu biri arasında ne gibi bir benzerlik vardır?"

      Valla bence ortalama bir Çorumlu Ortadoğulu stereotipine bir Ummanlıdan belki daha yakındır.

      Ben bayılıyorum bu sözde-Türkçü tayfasının uçukluğuna. Hepsi ahir ömürlerinde İslam'a dönüyor. Al işte açıkça "benim dinim yok" diyen Rıza Nur! Seneler sonra Avrupa'dan Türkiye'ye dönünce vefatına bir iki yıl kala her hafta İstanbul'da o türbe senin bu cami benim ziyaretlere gidiyordu. Hayatı boyunca, Kuran'a 'Safsata', Muhammed'e 'Arap Muhammed' diyen Rıza Nur'un evlatlığı Nihal Atsız da sonlara doğru Kuran dinlemeye başlamış, öldüğünde cenaze namazının kılınmasını vasiyet etmişti. Zaten Cumhuriyeti de fazla benimsememişti, Osmanlı'ya şimdiki İslamcılardan hayrandı.

      Delete
    17. This comment has been removed by the author.

      Delete
    18. This comment has been removed by the author.

      Delete
    19. This comment has been removed by the author.

      Delete
    20. This comment has been removed by the author.

      Delete
    21. @Oğuz

      "The earliest Turkic-speaking peoples identifiable in Chinese sources are the Dingling, Gekun (Jiankun), and Xinli, located in South Siberia.[59][60] The Chinese Book of Zhou (7th century) presents an etymology of the name Turk as derived from "helmet", explaining that this name comes from the shape of a mountain where they worked in the Altai Mountains...."

      https://en.wikipedia.org/wiki/Turkic_peoples

      Başka hipotezler de var. Türük'ün "Tür" kökünden türemiş olması sanki daha mantıklı.

      Bu arada Türkçü değil de Oğuzcu imişsin gibi geldi bana.

      Delete
    22. Ne zaman Anadolu'nun tarih ve genetik konuları ele alınsa, Über Dacikler anında Orta Asyaya kaçarlar. Anadolu dan daha karışık ve daha geniş bir mozaiğe sahip olan Orta Asyanın bu Türkücüler den çektiği nedir ! Buralar yetmezmiş gibi onları da komikçe Türkleştirme çabalarına giriştiler.

      Yıllarca Anadolu da Türkçe dışın da Türk yoktur diyen gerçekler karşısında; Kemalist ideolojinin beyinlerini esir aldığı sözde Türki yavruları "Bize Yunan ve Ermeni diyemezsiniz!! deyip ortalığa böğürüp,esip gürlediler ve akıl sahipleri buna güldü geçti :) Keşke Yunan ve Ermeni olsaydılar hatta olabilseydiler.Fakat yapıları ve gerçekleri buna müsait değildi ve olmadı hiç bir zaman.

      Günümüz Anadoluları kimdir?

      Erken dönemin neolitik çağlarından beri var olup bu toprakları terk edemeyen ve istilacıları olan Antik Yunanlar, Hititler,Ermeniler ve son olarak İrani-Türkiler karşısında kölelik ve asimilasyondan başka hiç bir çareleri olmayan,Her türlü tahakküme açık, keyfine düşkün ve güce tapıcı vb. bir karakteristiğe sahip olup..

      Erken dönemlerinde bile, Tarım yapmadan yerleşik yaşama geçen, "Siyah ve Kahverengi tenli,kalın dudaklı ve kıvırcıklı saçlı", vede hiç bir savaşçı ve yahut tam bir medeni vasıflara bile haiz olmayan J ve E haplogruplu Levantın ve Anadolu'nun; Natufianlarının ve Kuzey semitiklerinin torunlarıdır Anadolulular. İşte bu kalabalık topluluk, günümüzde Anadolu Türkleri olarak anılır.

      ------------------------------------
      Not:Yukarıda ki yorumuma bianen eklemek isterim ki, her ne kadar Anadolu insanını yerden yere vursam da, bir Anadolulu olarak söylemeliyim ki bu Anadolu'nun Natufianlarını ve Semitiklerini; Orta Asya'nın düzlerin de tuvalet dahi yapamayan ve çadırda yaşayıp elle pilav yiyen pislik Mongoloid barbarlarına değişmem ve onlar dan çok çok üstün olduklarını iyi bilirim.

      ---------------------------------------

      Yorumcu "Oğuz" Genetik üzerinden gittiğini dem vurup söylüyor fakat halen daha yapay olan ideolojik millet, etnisite vb. tanımlardan hareket ediyor.

      Anadolu daki R1b haplogrubu erken istilacıları olan Hint-Avrupalı; Hititler, Frigler, Keltler,ve ağırlıklı olarak Ermeniler den ibarettir.

      Aynı şekilde Anadoluda ki R1a da yine çoğunluk olarak Kürtlerin Aryan kesiminden ve diğer müslüman Boşnak ve Yugoslav Slavlarından kaynaklanmaktadır.

      Haplogrupların doğdukları yerlerin hiç bir önemi yoktur. Örneğin; R1b Asya bölgesin de doğmuştur fakat taşıyıcıları olan Hint-Avrupalılar tarafından günümüzde ağırlıklı olarak Batı Avrupa vede kısmen Anadolu ve Balkanlara taşınmıştır. Asya da kayda değer R1b kalmamıştır.

      Aynı şekilde J haplogrubu da böyledir. Verimli Hilal ve Anadolu da doğup büyümüştür, fakat taşıyıcıları tarafından Yemen den, Güney Avrupa'nın Akdeniz şeritlerine, beraberinde kuzey Kafkasya, İran ve üzerinden ise Orta Asya ve Uygur bölgesine kadar taşınmıştır.

      Anadolu ya antik çağlar da gelen ve erken istilacılardan olan Ermeni (Armens) kabilelerinin diğerlerinden bir farkı ise sadece Askeri-Elit bir yapıdan ziyade, bir bütün halinde kitle ve halk olarak gelmesidir.

      Örneğin ağırlıklı olarak dominant R1b olan Proto-Ermeni kesimine karşın, Ermeni toplumunun günümüzde ikinci büyük haplogrubu olan J Y-dna 'sını oluşturan kesimin ise Erken Ermeni kabilelerinin tahakkümü altına giren ve Anadolu'nun yerel topluluklarından oluşan "Hayassa Azzi" adlı konfederasyon bir yapının Ermeniceleşmesin'den kaynaklanıp meydana geldiği kuvvetle muhtemeldir. Hay tabiri buradan kaynaklanmakta gibidir.







      Delete
    23. This comment has been removed by the author.

      Delete
  2. Bu planı uygulamaya koyanların önünde şimdiye kadar duran güç neydi peki, Sevan Hocam?

    ReplyDelete
    Replies
    1. 1. Atalet. Örgütsel yetersizlik. 2. İslamcılarla ihtilaf. 3. AB. ABD. NATO.

      Delete
    2. Planın neticesinde ne olması arzu ediliyor peki? Ben bu cahil dangalakların o kadar planlı programlı hareket edebilecek organizasyonel ve zihni kabiliyetlere sahip olmadığını zannediyorum. Öyle bir plan da (şayet varsa) laubaliyane hazırlanmış dandik altyapılı harcıalem birşeydir. Hem niye eskiden İslamcılarla mücadeleye girişmişler ki?

      Delete
    3. Sevan Bey iyi günler öncelikle, eleştirim olacak size. Şöyke ki;
      İttihatçılar ve Cumhuriyet ile gelen Türk milliyetçiliği fikrine karşısınız.
      İslamiyeti apartheid bir anlayış olarak değerlendiriyorsunuz ve islami egemenleşmeye karşısınız.
      Zamanında bu Türk milliyetçiliğine darbe indireceğinizi düşündüğünüz için islami kadrolara kerhen de olsa destek verdiniz. Ki,o süreçlerin yarattığı mağduriyetler ibadullah.(Her mağduriyete karşı çıkan bir adamın eleştirisi değil bu dürüst olayım)
      Ama gelinen sonuç sizin açınızdan çok net karşı olduğunuz grupların ittifakı ve kendi açınızdan içerdiği tehlikeyi sinerjik olarak değerlendiriyorsunuz.
      Şimdi Sevan Nişanyan, muhattabı kim olursa olsun haksızlıklar karşısında sessiz bile değil destekleyici tavrınızı (Sadece bir örneği için: https://www.youtube.com/watch?v=Ysz-PEJLmPU&app=desktop
      Tuncay Özkan gibi bir herif Allah için sağlam sopa atıyor ama) hiç mi ar etmiyorsunuz.
      Uğruna ahlâkı terkettiğiniz hedefler ters tepti.
      Kuzum akılsız ve ahlâksız bir son hiç mi utandırmaz sizi?

      Delete
    4. şimdikilerden daha da plansız, çapsız ve yeteneksiz olmaları. bkz: kenan evren, alpaslan türkeş

      Delete
  3. Böyle deli saçmalıklarını bu kadar ciddi bir fikir platformunun konusu haline getirmeni zûl addediyor ve kınıyorum. Ayrıca beyinsizlik evrenseldir ve hâlen yaşadığın ülkede de bol miktarda bulunur.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Beyinsizlik evrenseldir. Ancak beyinsizliğin ulusal doktrin haline getirilip yüz sene okullarda tek ders olarak öğretilmesi benzersiz.

      Bu kadar ciddi fikir platformlarında böyle deli saçmalarının konu edilmesi zül ise, okulda büyük yazar diye Ömer Seyfettin'in ya da Emin Oktay tarih kitabının okutulmaına da karşı çıktın mı? (A pardon, okul ciddi bir fikir platformu değildi diyebilirsin.)

      Delete
    2. Aynen öyle diyorum; zira dünyanın hiç bir yerinde tarih okulda öğrenilmez. Ayrıca bu tür konularda herkes -okulda veya değil- öğrenmek istediği kadarını öğrenir. Millet bilinci 1921 gibi bir tarihte, ‘Estağfurullah beyim, Türk değiliz biz, Müslümanız. O dediğin Haymana ovasında yaşar’ düzeyinde bulunan bir halk için Ömer Seyfettin’ler elbette gerekliydi. Kaldı ki Büyük Kafkas Sürgünü, 93 Harbi ve Balkan Harbi facialarında Ömer Seyfettin’in anlattığı hikâyelerin hangi biri yaşanmadı ?

      Okul demişken objektif ve rasyonel düşünce adına başka memleketlerin tedrisatına da kabaca bir göz atma fırsatın oldu mu ? (Literatürde buna mukayese diyoruz) Örneğin Yunan okullarında, Yunanistan’a Sokrat ve Aristo’yu bulmak gibi romantik düşlerle gelen Lord Byron’un, karşısında g…boklu, etekli sefil haydutlar bulunca uğradığı hayal kırıklığı anlatılıyor mu? (Tripolitsa’ya falan hiç girmiyorum) Rus tarih kitaplarında İsveç, Napoleon veya Hitler’e karşı verilen asil ve şerefli mücadeleler, ballandıra ballandıra anlatılırken, her biri, General Custer’ın Sioux kabilelerine karşı giriştiği imha harekâtını andıran Türk-Rus savaşlarının birer satırla geçiştirilmesi dikkatini çekti mi hiç?

      Ermenistan okullarında çocuklara Rusya tarafından ‘Türk öcüsüyle’ korkutulmak suretiyle iki asırdır nasıl sömürüldükleri, paçavra gibi kullanılıp atıldıkları, kurdukları küçücük fukara bir devletin bile kendilerine çok görüldüğü ve böcek gibi ezildiği (ve şu anda bile hayat hakkı tanınmadığı) öğretiliyor mu ? Yoksa Paşinyan gibi birkaç zeki insan, bunları kendisi akıl edip, ‘Yeter ulan artık’ mı diyor ?

      Delete
    3. Barış Bilen'in iki yorumunun özeti;

      http://www.wikizero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvV2hhdGFib3V0aXNt

      Türkiye'de Whataboutism'in argüman olmadığını neden insanlar hala anlamaz? Rusya, Yunanistan veya Ermenistan'daki eğitim sistemi Türkiye'deki devlet tescilli ideolojik çukurun varlığını yok etmez. Üstelik Rusya'yı o listeye ekleyerek bence haksızlık yapmışsınız, zannedersem ne Rus müfredatını ne de saydığınız diğer ülkelerinkini bilmeden, "Türkiye yapıyorsa bunlar da yapar" diyerek böyle bir yorum yazmaya giriştiniz.

      Kusura bakmayın ama Türkiye'de resmi makamlarca desteklenen bir ırkçılık var, toplumda bunun oluşturduğu rahatsızlık had safhada ve bu sorun var olduğu sürece birilerinin konuşması gerekli.

      Delete
    4. This comment has been removed by the author.

      Delete
    5. İlk paragrafta söylediklerim (herhalde işinize gelmediği için olsa gerek) tamamen es geçilmiş. Ayrıca hepimiz o eğitim sisteminden ve ideolojik çukurdan geldik. Irkçı veya şoven olmadık. Tanrının bahşettiği düşünme ve araştırma yetisini kullanmak (veya kullanmamak) herkesin kendi elindedir.

      Ayrıca “Ne Rus müfredatını, ne de saydığınız diğer ülkelerinkini bilmeden, "Türkiye yapıyorsa bunlar da yapar" diye yorum yazmışsınız” da ne demek ? Sen Novgorod şehrinin Puşkin lisesinde falan okudun da mı benden iyi biliyorsun müfredatı? 1984’te -Bulgaristan’daki kepazelikler gemi azıya aldıktan sonra, Politbüro’da Haydar Aliyev çıkıp ‘Artık buna bir dur demenin vakti gelmedi mi?’ diye sorduğu zaman, Batı’nın sevgilisi Gorbaçov Hazretleri ne demişti biliyor musun? ‘Bu Bulgaristan’ın iç işi yoldaş’ Rahmetlik Aliyev de ‘Öyle mi ? 1956’da bu Macaristan’ın veya 1968’de Çekoslovakya’nın iç işidir dememiştik ama’ diyerek sözünü sakınmadı. 73 yıllık Sovyet tarihinde oraya girebilmiş tek Müslümandı. Neden Estonyalıların falan (yani medeni ve cici çocukların) bağımsızlıkları sessiz sedasız tanınırken, küçücük Çeçen ülkesi net bir soykırım eşliğinde yerle yeksan edildi ? Niye Ermenistan ve Gürcistan’da devir teslim sulh üzre olurken, Sovyet ordusu Bakü’ye girip binlerce insanı katletti ? Rus edebiyatını ben de severim. Minik çıngıraklar eşliğinde karda yol alan kızaklı arabaları, Bolşoy’u, Yuri Gagarin’i falan. Anna Karenina’nın üzerine de roman gelmemiştir. Ama ne yazık ki bütün bunlar, halihazırda Rusya’nın, soğukkanlı bir katil tarafından yönetilen, doğal gaz ve silah dışında beş kuruşluk bir üretimi olmayan (ve bu ikisini de komşularına kabadayılık yapmak için kullanan) s…tirik bir mafya devleti olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Değiştiriyor diyebiliyor musunuz ?

      Delete
  4. Katılıyorum. İçte onlara karşı direnerek organize gücü bırakın, yanlış yapıyorsunuz bir felekete doğru gidiyoruz diye fikrini beyan edecek kişi ve kurumda kalmayacak. Kendinden olmayan herkesi terörist ilan edeli birbuçuk yıl oldu..

    ReplyDelete
  5. Giriş, gelişme epey enteresan ama sonuç bölümü tuhaf, saçma ve yine komplo. Kim bunlar sorusuna cevap yok. Tunçay Opçin ile Mehmet Baransu'nun kitabı var "OĞUZ HAKAN GÖKTÜRK" mahlası ile "Türkiye'de Kim Kimdir ?" Diye bir kitap.

    Yani tasfiye edilen ekip "Irkçılığı" düşman eksiltme mümkünse "Irkçı nefreti" yönlendirmek için epey uğraşmış. Fethullah Gülen'de bu insanlardan farklı değil.

    Hrant Dink katlettikten sonra Ogün Samast'ı kutlayanların ekseriyeti "tasfiye" oldu. Görüntülerde 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ortaya çıktı.

    Hadi bu komplo teorisinde Cumhurbaşkanını birilerinin kontrol ettiğini kabul edelim. Gülen ekibi çok daha ırkçı ve bu ırkçılıklarını çok daha şedit ve politik bir şekilde uygulayan insanlar.



    ReplyDelete
    Replies
    1. Erdoğan da şu an biraz o noktaya geldi sayılır. Gazeteci Nevşin Mengü "Erdoğan eski Müslüman Kardeşler zihniyetinden, Türk-İslam çizgisine yanaştı artık" diyor. İran'da birkaç yıl gazetecilik yaptığından İran'ı da tanıyor, Türkiye'yle mukayese etmiş. https://youtu.be/srD72_ICnRs

      Delete
  6. Türkiye'nin bok çukuruna düşmesi tam da bu beyinsizlerin yüzündendir. Bir yandan bu dangalaklar, bir yandan ebleh İslamcılar. Kendini bir halt zanneden Türkiye için herhalde bir nevi takdir-i ilahi. Başka izahı olamaz.

    ReplyDelete
  7. hocam komplo teorileri düşünsel tembellik işaretidir. bunlar olmadan da kendinizi zeki hissedebilirsiniz

    ReplyDelete
  8. Türk ideali olduğuyla ilgili şüphelerim var.
    Öncelikle eylemlere bakmak lazım.
    Ülkede şu an hiç bir kesim mutlu değil.
    Anomi, ilkesizlik, anarşistlik ve hertürlü haksızlıklar var.
    Kimseye birey, yurttaş olarak bakılmıyor.
    Soyut bir sıfatla herkes sınıflandırılmış.
    Hergünde kötüye gidiyor.
    Eylem, söz ve duygular dahi gerçeklikten koptu.
    Bu bir ideal olamaz.
    Bu bir insanlıktan, uygarlıktan çıkmadır.
    Bunu matematik hesapları da çok net desteklemektedir.
    Anarşik vahşi yaratıklara dönüştük.
    Dinbazlık soruda buna iyi katkı sağladı.
    İyiye gitmemiz umuduyla
    Herkese selamlar saygılar sevgiler 👋☘️🦋

    ReplyDelete
  9. Hocam söz konusu yazı bir avuç ergen tarafından kurulmuş ve yönetilen bir facebook sayfasına aittir. Ciddiye almamanızı tavsiye ederim.

    ReplyDelete
  10. 15 Temmuzdaki siyah kuğuyu görmemekte ısrar ediyorsunuz. hayret!

    ReplyDelete
  11. Dışta ilgilenen çıkmaz. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas demiş işte: Türkiye'nin politikası ve ekonomisi bizi ilgilendirmez. Batı'da genel tutum bu. Eyvallah AB ve ABD Türkiye'nin Rusya'nın kucağına oturmasını, ekonomik ve siyasi olarak çökmesini istemez. Ama olursa da n'apalım. Sonuçta çok da kritik değil. Olsaydı bizi NATO'ta almak için süründürüp Kore'de 754 kurban vermemizi beklemezlerdi. Batı'ın tutumu daha çok "paşa gönlün bilir" modunda.

    Esas konu Hariri'nin Cumhuriyet'teki mülakatında: insanlık Maslow piramidinde bir seviye atladı. Güvenlik, barınma, yiyecek gibi temel ihtiyaçlar genel olarak tatmin edildi. Ancak sosyal ihtiyaçlarda takıldık. Çok büyük bir çoğunluk, maddi sorunları genellikle çözmüş Yeni Dünya'da kendini önemsiz ve gereksiz hissediyor. Yeterli vasıfları yok. Bunlar caz yapmaya başladı. İlk sarıldıkları şeyler de doğal olarak (vasıf gerektirmeyen) dincilik ve milliyetçilik.

    Bu yalnızca bizde olmuyor, görüyoruz: ABD, BK, Fransa, Hollanda, Norveç, Polonya, Macaristan, Avusturya, Rusya, İran, Hindistan, Çin, Filipinler, Malezya, Tayland, Zimbabwe, Venezuela,... her yerde aynı dert var. Buradaki saflaşmanın üç aşağı beş yukarı aynısı bu ülkelerde de var. İnsanlık vasıflı (şehirliler) ve vasıfsız (köylüler) diye ayrılmaya başladı.

    Vasıfsız (köylüler) hallerinden memnun değil. Sosyal ihtiyaçları tatmin olmuyor. Gerekirse dünya yıkılsın, yeter ki ben kendimi önemli ve değerli hissedeyim modundalar.

    Star Trek out, The Walking Dead in.

    Bu işin sonu muhtemelen dünya savaşı (Hariri'den farklı düşünüyorum)

    O savaştan sonra insanlık tekrar toparlanır mı emin değilim. Derin bir psikolojik sorun var. Belki de Fermi paradoksunun çözümleri arasında geçen Great Filter (Büyük Süzgeç) budur.

    Yaşarsak görürüz.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kore şehitleri sayısı da 754 değil 724 http://muharipgaziler.org.tr/kore-savasi/

      Delete
    2. Batı'daki durumla buradaki veya başka yerlerdeki durum aynı değil ezberden gidiyorsun. Avrupa solu milyonlarca müslümanı ülkesine doldurmak için gerekli her şeyi yapıyor sonra da bu kişilerin kültürüne(şeriata) toplumun uyum sağlaması gerektiğini iddia ediyor yetmiyor karşı görüşleri sansürlüyor bu saçmalığa karşı çıkanları da nazi ilan ediyor. Batı'da yükselen ''milliyetçilik'' İslam'a eleştrel bakma sınır kontrolü vasıflı liberal değerleri benimsemiş göçmenleri seçmekten ileri gitmez ki mantıklı olan da budur postmodern batı solu milliyetçilikten çok daha saçma ve tehlikeli.

      Delete
  12. Süleyman Çakır'ı Temuçin'in yanına göndermek lazım. Toplumsal dengesizliklerin yarattığı kızgın varoş gençliği. Almanya'da da var, Neo Naziler. Hatta İsveç, Norveç, Danimarka gibi ülkeler de bile Neo Naziler var.

    Bugün Türkiye'nin milliyetçiliği aşabilmiş olmasını dilerdim, belki otuzlu yıllar için bir miktar doğal karşılanabilir. Sosyal dengesizliklerden besleniyor. Roman mahallerinden çıkıp, Suadiye'de yürüyüp, tekrar Roman mahallesine dönen yavrucakları düşünün. Hani şu dönüp yüzüne bakmadığınız mendilciler, sucular vs.

    ReplyDelete
  13. iyide sayın hocam öyle etnik bir türk yok bu topraklardakilerde araplasmış durumdalar hayal gücünüz çok geniş.

    ReplyDelete
  14. Bu bağlamda Macron'un 'Türkiye artık Kemalist Türkiye değil' lafını nereye koymak lazım, sizce doğru mudur bu söz Sevan üstadım?

    ReplyDelete
  15. Sevan Bey, sizce Kemalist cumhuriyetin kurucularına ve egemenlerine "Balkan Oligarşisi", bu yeni AKP-RTE rejimine de "Anadolu Oligarşisi" diyebilir miyiz?

    Veya daha genel ve tarihsel bir perspektiften baktığımızda, Osmanlı dönemini bir "ümera-ulema ittifakı"nın koalisyon rejimi olarak, Cumhuriyet dönemini "ulema"yı sindiren "ümera"nın tek başına iktidarı olarak, girdiğimiz bu yeni dönemi de eski "ümera-ulema" ittifakının yeniden iktidarı alması olarak görebilir miyiz?

    ReplyDelete
  16. Danıştay'ın öğrenci andı kararına ne diyorsunuz Sn. Nişanyan?
    AKP sözcüsü Ömer Çelik şöyle konuşmuş:
    "DANIŞTAY YASAYI VE ANAYASAYI ALENEN ÇİĞNEMİŞTİR"
    Danıştay'ın "Öğrenci Andı" kararıyla ilgili soruyu da yanıtlayan Çelik şöyle konuştu: "Danıştay konusundaki durumumuz nettir. Danıştay bu kararı vererek kendi sınırları dışında karar verdi. Kendisini yürütmenin yerine koymuştur. Kendini hükümet yerine koymuş, hükümet gibi davranmıştır. Yürütmenin takdir hakkını yok saymıştır. Yürütmenin takdir yetkisini yok sayıp bizzat kendisi kullanmıştır. Bunlar çok tehlikeli şeylerdir. Geçmişte yaşadığımız vesayet anlayışının yeniden kendisini kapı aralığından gösterdiğini ortaya koyan bir gelişmedir bu. Kısacası yasayı ve anayasayı alenen çiğnemiştir.
    DANIŞTAY KARAR VERECEKSE SEÇİMLERİ NİYE YAPIYORUZ?
    İdarenin, hükümetin hangi işlem ve eyleminin yerinde olup olmadığına Danıştay karar verecekse seçimleri niye yapıyoruz? Bu yapılan iş, ilgili dairenin kendisini yürütmenin, hükümetin yerine koymasıdır. Hükümetin takdir yetkisini yok sayması, yetkiyi bizzat kendisinin kullanmasıdır. İtirazımız buna dönüktür."
    "YARGI KARARIYLA MİLLİ KİMLİK KAVGA ETTİRİLEMEZ HASSASİYETİMİZ BU"
    Milli kimlik tartışmasına ilişkin Çelik, "Milli kimlik kapsayıcı, kuşatıcı olmalıdır. Kimseyi dışlamamalıdır. Kimlik kırıcı olmamalıdır, kucaklamalıdır. Birisi Türk milleti yaklaşımının kapsayıcılığını savunuyorsa Danıştay'ın verdiği kararın savunulması mümkün değildir. Bizim milli kimliğimiz çayın içinde erimiş şeker gibidir. Onu çay kaşığı gibi insanların gözüne sokarak yaşatmıyoruz. Çayın içinde erimiş şeker gibi günlük hayatmızda hergün görüyoruz. Hukuk dışı vatanseverlik olmaz. Anayasaya rağmen vatanseverlik olmaz. Yargı kararıyla milli kimlik kavga ettirilemez hassasiyetimiz bu. Sayın Bozdağ gibi şimdiye kadar hayatı boyunca kimlikçilik yapmamış bir arkadaşımızın sayın Bahçeli'nin açıklamasında Kürt etnik kökenine vurgu yaparak etiketlenmesinin çok yanlış olduğunu düşünüyoruz. İnsanların etnik kökenine göre etiketlenmemesi lazım" ifadelerini kullandı.

    ReplyDelete
    Replies
    1. "...Erdoğan’ın ve partisinin “Andımız” tartışmasında Türk milliyetçiliği ile polemiğe girmesi onları bir anda Kürt halkının dostu haline getirmemektedir...
      ...Bahçeli’nin çıkışından “yurtsever” bir AKP karşıtı muhalefetin yelkenlerini dolduracak bir rüzgâr bekleyenler kadar AKP’nin “Türkçü” “Andımız”a karşı çıkıp yeni açılımlara yöneleceğini bekleyenler de yanılacaktır..."

      https://gercekgazetesi.net/gundemdekiler/ekonomik-kriz-cikmaza-giren-dis-politika-catirdayan-ittifak

      Delete
    2. Sanki bu yazıyı yazanlar dün "Andımız"la ilgili bunları diyen Ömer Çelik'in bugün ne diyeceğini önceden görmüşler!

      Ömer Çelik’ten müzakere ve Öcalan çağrısı yapan HDP’lilere tepki
      AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terör örgütü adına faaliyet yürüten siyasi odakların, çeşitli vesilelerle 'müzakere süreci başlamalı' diye bir propagandaya başladıklarını belirterek, "Terörle kararlı ve tavizsiz mücadelemiz karşısında 'müzakere'den bahsedenlerin dili, terör örgütü dilidir. Meşruiyeti yoktur." değerlendirmesinde bulundu.

      O açıklama;

      HDP'li Buldan: Barış ve müzakere süreci bir kez daha başlamalı
      HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, çözüm sürecinin yeniden başlaması gerektiğini ifade etti ve "Savaşların, çatışmaların bir an önce bitmesi, ülkemize ve Ortadoğu'ya barışın gelebilmesi için bu mücadelenin sürmesinde katkısı olan insanlar olarak, bir kez daha ifade etmek isteriz ki o sürece geri dönülmelidir. Barış ve müzakere süreci bir kez daha başlamalı, Öcalan bu sürece dahil edilmelidir" dedi.
      SÜREÇ BİTTİ, ÇATIŞMA BAŞLADI'
      Çözüm sürecinin bölgesel bir barışın da özünü yansıttığını savunan Buldan, şöyle konuştu:
      "Çözüm süreci aynı zamanda bölgesel bir barışın da özünü yansıtıyordu. Bunun önünü açıyordu ancak bu süreç ilerleseydi, egemen güçlerin bölgeye yayılması, imkansız hale gelecekti. Bu süreçle birlikte barış bu ülkeye hakim olacaktı. O dönemki atmosfer, o dönemki hava hepimizi çok yakından ilgilendiren bizleri mutlu eden ve insanların geleceğe umutla baktığı bir süreç olarak değerlendirdik. Barış ve müzakere sürecinin bitmesiyle birlikte, rafa kaldırılmasıyla birlikte bir kez daha çatışmalı bir sürece girildi. Ve insanlar yaşamını yitirmeye devam ettiler."
      'BARIŞ VE MÜZAKERE SÜRECİ YENİDEN BAŞLAMALI'
      Barış ve çözüm sürecine geri dönülmesi ve yeniden başlaması gerektiği çağrısında bulunan Buldan, "Siyasetçiler olarak özellikle barış ve müzakere sürecinde yer alan insanlar olarak, bu ülkede insanların yaşamını yitirmemesi için, savaşların ve çatışmaların ve savaşların bir an önce bitmesi, ülkemize ve Ortadoğu'ya barışın gelebilmesi için bu mücadelenin sürmesinde katkısı olan insanlar olarak, bir kez daha ifade etmek isteriz ki, o sürece geri dönülmelidir. Barış ve müzakere süreci bir kez daha başlamalı ve Öcalan bu sürece dahil edilmelidir" diye konuştu.

      Delete
  17. Önce Ergenekon ile AKP/FETÖ, sonra da AKP/Ergenekon ile FETÖ arasında cereyan eden iktidar savaşlarından çıkarmamız gereken en önemli sonuç:

    Türk-İslam ve Kemalizm gibi karşıt iktidar bloklarından çok o blokların içindeki rakip hiziplerin çıkar çatışmalarına odaklanılmalı. Çünkü bu hizipler de iktidarı aldıklarında iki yeni karşıt blok haline geliyorlar. Tıpkı Türk-İslamcı bloğun AKP ve FETÖ hiziplerinin veya daha uzak bir tarihten örnek verecek olursak Emevi bloğu karşısındaki Haşimi bloğunun Abbas ve Ali hiziplerinin ayrışmaları gibi.

    Bu nedenle Kemalist blok içinde yer aldıkları halde Ergenekonla veya "Ergenekoncu" denilenlerle rakip olan başka bir derin yapılanmanın veya vesayet odağı hizbin olabileceği ihtimali gözardı edilmemeli. Eğer var iseler belki de bu yüzden AKP'den önce hem FETÖ'nün hem de Ergenekon'un tasfiyesini beklediler. Sıra asıl rakiplerine gelmeden elenmeleri için.

    DİP'in yayın organı Gerçek gazetesinde çıkan bir yazıdan:

    "Alındığı söylenen önlemlerin, bir darbe girişimini ezmekten ziyade inisiyatif almaya çalışan rakip bir cuntayı ekarte etmeye yönelik olduğuna dair ciddi şüpheler oluşmaktadır. ABD ve NATO'nun darbe girişimindeki rolünün itina ile iddianamelerin, raporların ve hatta tartışmaların dışında tutulması da bu şüpheleri güçlendirmektedir. Kontrollü darbe tezi de, 15 Temmuz darbesinin asker ve sivil el ele bastırıldığı bir demokrasi destanı gibi sunmak da gerçeklere ulaşmamızı sağlamıyor."
    Tartışılmayan ihtimal: Kontrollü darbe yok, birden fazla cunta var!
    Gerçek - 8 Haziran 2017, Perşembe
    https://gercekgazetesi.net/gundemdekiler/tartisilmayan-ihtimal-kontrollu-darbe-yok-birden-fazla-cunta-var

    ReplyDelete
    Replies
    1. Eklemek isterim. Bahsettiğim bu bölünme ve ayrışmalara örnek verirken gözümden kaçan bir nokta varmış.
      Haşimilerin Abbas-Ali hiziplerine ayrılması son bölünme değilmiş.
      Buna Ali hizbinin Hasan-Hüseyin olarak bölünmesini de eklemeliymişim:

      "Burada belirtmemiz gereken diğer bir husus, İbn Sa’d’ın naklettiği Hz.Hasan’ın hem mıtlâk olarak isimlendirildiği ve hem de 90 evlilik yaptığının ifade edildiği rivayetlerin Hz.Hüseyin’in torunu Muhammed (el-Bâkır) b. Ali ve onun oğlu Ca’fer (es-Sâdık) b. Muhammed’den nakledilmiş olmasıdır. Burada tarihî arka plana baktığımızda özellikle Emevilerin son dönemlerinde, Abbasi ihtilali sürecinde ve Abbasiler’in ilk yıllarında Hz.Hüseyin nesli ile Hz.Hasan nesli arasındaki muhalefet ve mücadele tarihî rivayetlere konu olmuş bir husustur.59 Söz konusu bu gerilim ve çekişmenin tarafları olan Hz.Hasan neslinden Hasan b. Hasan, Abdullah b. Hasan, Muhammed en-Nefsü’z-Zekiyye b. Abdullah ve İbrahim b. Abdullah ile Hz.Hüseyin neslinden Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali ve Ca’fer b. Muhammed arasındaki birbirlerini suçlayıcı ve eleştirici rivayetler tarihî kaynaklarda yer almaktadır. Sözkonusu Hz.Hasan ile ilgili bu rivayetlerin Hz.Hüseyin neslinden Muhammed b. Ali ve oğlu Ca’fer b. Muhammed tarafından nakledilmesi bu gerginliğin etkisinin olabileceği yönündeki ihtimallere kapı aralamaktadır."
      http://dergipark.gov.tr/download/article-file/260820
      (sayfa 21)

      Delete
  18. "Türk İdeali"nin bu yazıdan daha kısa bir özeti:

    Dün Tunceli'de donarak ölen askerler için Elazığ'da düzenlenen törende konuşan vali şöyle demiş:

    "Adeta FARE GİBİ dağlarda kaçacak delik arayan teröristleri son terörist kalmayıncaya kadar tek tek öldüreceğiz. Çünkü bu vatan kolay kazanılmadı."

    Krş;

    "Dersimlileri mağaralarda FARE GİBİ zehirlediler."
    (İ. Sabri Çağlayangil)

    ReplyDelete