Friday, August 20, 2021

İzmir-Kabil hattı

“Danışıklı döğüş, bunlar Amerikan uşağı” iddialarını hiçbir şekilde inandırıcı bulmuyorum. Elbette birtakım anlaşmalar olmuştur. “Olaysız çekilmeme izin ver, geride kalan elemanlarıma çok zarar verme, vitrinini iyi düzenle ki ben kendi kamuoyuma karşı zorda kalmayayım, karşılığında sana bir miktar levazımat bırakayım, belki para da veririm, Zurnik dağında senin canını yakacak adamlarıma yardımı keserim” denmiştir. Yenilen ordular da düşmanla görüşür, mütareke pazarlığı yapar.

Mücahidîn hareketini ta 1979’larda Amerika’nın destekleyip silahlandırdığı bilinen bir şey. Taliban’ı da direkt olmasa da Pakistan vasıtasıyla Amerika’nın uzun süre kollamış olduğu söyleniyor. Mümkün. Fakat bunları Amerika kurdu demek fazlaca küstah bir çıkarım olur. Toplumların kendi iç dinamikleri var. Afganistan gibi binlerce yıllık mücadele tarihi olan bir ülkede, Amerika’nın bırak isyan örgütlemeyi, 42 yılın sonunda isyanın dinamiklerini hakkıyla kavrayacak üç tane uzman yetiştirebildiği şüpheli.

Amerika bu olayda tam manasıyla hezimete uğramıştır. Olay yeri sadece Afganistan değil; oradan ABD askerinin kazasız belasız çıkması başarı bile sayılabilir. Yenilgi globaldir. ABD dünya çapında yenilmiştir. Pakistan’da, Taiwan’da, Filipin'de, Ukrayna’da, Baltık ülkelerinde, Kürdistan’da yenilmiştir. Şımarık, güvenilmez, sahtekar, yolsuzluğa batmış, askeri açıdan beceriksiz bir güç olduğu kabak gibi ortaya çıkmıştır. Bunun sonuçları, Afganistan’da Talebeden koparılmış olabilecek birkaç kıytırık tavizden çok daha büyüktür.

1919-1922 harbinde İngiltere’nin rolünü de böyle görmek lazım. TC rejimi şüphesiz İngiltere ile bir dizi açık ve kapalı müzakere sonucu kuruldu; İngilizlere birtakım önemli tavizler verildi; karşılığında 1933’e dek üstü kapalı, 1933’ten sonra açık İngiliz desteği alındı. Ama bundan TC’yi İngilizler kurdu sonucu çıkmaz. 1922-23’ün İngiliz İmparatorluğu açısından ağır bir yenilgi olduğu gerçeği de ortadan kalkmaz.

O imparatorluğun 1919-20’de başlayıp 1960-64’te noktalanan epik çöküşünde, 1922 İzmir yenilgisi önemli dönüm noktalarından biri, belki başlıcasıdır. Dileyelim ki 2021 Kabil yenilgisi de bu sefer benzer bir dönüşün başlangıcı olsun.

16 comments:

  1. Bu konuda 'Pakistan vasıtasıyla' diye başlanan bütün teorilere şüpheyle yaklaşıyorum. ''Pakistan bütünüyle Abd kontrolündedir.'' varsayımına dayanıyor. Sizin de birkaç kez açmaya gerek duymadan bu varsayıma başvurduğunuzu gördüm. İnsanlara çok detay bir konu gibi gelebilir. Yine de bu konuda 'söylenenleri' somut bir şekilde ele alan bir yazı, kitap vs önerebilirseniz benim gibi düşünenler de aydınlanmış olur. Pakistan devletinin mahiyetine dair bildiğim kadarı, olanları Abd'siz açıklamaya da fazlasıyla yeterli çünkü. Sevgiler.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Katılıyorum. Pakistan=ABD olmadığı gibi hele konu Afganistan ise çok daha girift

      Delete
  2. 1922-23 İngiliz İmparatorluğu açısından ağır bir yenilgi midir tartışılır. İngilizlerin bu yenilgiden dolayı kazandıkları kaybettiklerinden daha fazla sonuçta. İngiltere'nin, sonra da ABD'nin Rus merkezli komünist yayılmacılığına karşı Doğu Akdeniz'de, hele de Rusya'nın hemen yanı başındaki bir kısmında bir ileri karakol, bir çeşit tampon devlet kazanmasını sağladı bu yenilgi ve ardından gelen İngiliz tavizleri. Zaten İngiltere Kuva-yı Milliye güçlerine karşı isteksiz ve az savaştı, 1920'den sonra hemen hiç savaşmadı bile. Güçlü bir devlet kaybederken de kazanmasını bilir.

    İngiliz emperyalizmini asıl gerileten zannımca ABD öncülüğünde dünyada sermayenin Yeni Dünya'ya kayması oldu, 2. Dünya Savaşından sonra kurulan ekonomik ve siyasi düzen bu durumu pekiştirdi.

    ReplyDelete
    Replies
    1. İngiliz İmparatorluğunun çözülme süreci 1919-1920’de bir dizi ülkede eş zamanlı krizlerle başlar. 1919’da Hindistan’da ilk genel grev (hartal), Mısır’da Wafd hareketi, Afgan ayaklanması; 1920’de Irak isyanı, Hindistan’da Non-Cooperation hareketi, Türkiye’de Kuvayi Milliye. Bunlardan (belki Afganistan hariç) ilk kez net askeri galibiyetle sonuçlanan 1922 İzmir’dir. İngiliz dünya hakimiyetinin günlerinin artık sayılı olduğu fikri 1922 Ekiminde Çanak(kale) vakasında aniden Anglosakson basınını sarar. Lloyd George hükümetinin devrilmesi de bu ‘iklim değişikliğinin’ bir sonucudur.

      Delete
    2. Tabii ki başlıca amil sermayenin Amerika’ya kaymasıdır, ona ne şüphe. Ama I DS öncesinde Küba ve Filipinlerde İngiliz usulü kolonyalizmi canla başla benimseyen ABD’nin daha sonra bundan vazgeçmesinde İngilizlerin 1920’lerdeki deneyimi baş rolu oynamış olmalı. Kolonyalizmin ‘sürdürülemeyecek’ bir girişim olduğu fikri I DS’nı izleyen birkaç yılda kafalara dank eder.

      Delete
    3. Eeee, İrlanda? En eskisömürgenin (ta 1ci Plantagenet imparatorluğundan kalma) bilmem kaçıncı defa isyan etmesi ve bu seferinde, kısmen ve kötürümde olsa, bağımsızlığını alması, az şey mi? BenimPaddy'min başı kel mi? (no offense)

      Delete
    4. Doğru, İrlanda'yı atladım. İlk büyük yenilgiyi Temmuz 1921'e koyalım öyleyse.

      Delete
    5. @Sevan Nişanyan

      Doğrudur, 1922 Türkiye yenilgisi İngiliz İmparatorluğu'nun dağılmaya götüren süreçte ilk olmasa da ilk yenilgilerinden biridir ve belli bir prestij kaybına ve mevcut hükumetin düşmesine yol açmıştır. Zaten benzer şeyler söylemişiz, yalnız ben büyük resme daha çok odaklanmışım.

      Filipinler her ne kadar 2. Dünya Savaşı şartlarında ve Japon işgaliyle ABD kontrolünden çıkmışsa da savaş bittikten sonra ABD Filipinler yönetimini yeniden devralmayı kabul etmemiş, dünyada kolonyalizmin düşüşte olduğu 20-30'larda başlayan ve 40'larda hızlanan süreçte belli olmuştu ne de olsa.

      Delete
  3. Biraz "Bizim Delimiz" S.Nişanyan.
    İyi ki bizimsin, iyi ki Ermeni'sin velhasıl-ı kelam iyi ki varsın; 7'sinde ne ise 70'inde de o olan.


    ReplyDelete
  4. 20’ler evet; bayrağın usulca ABD’ne devredildiği çöküş yılları. Harbin masrafları o kadar ezici ve katlanılmazdı ki, Almanya mı mâğlûp olmuştu, yoksa Britanya mı belli değildir. Ve fakat 1956 Süveyş Krizi’nin, İmparatorluğun tabutuna çakılan son çivi olduğunu da es geçmemek lazım. Orada Sovyetler’in bir kaş çatmasıyla kuyruklarını toplayıp Mısır’dan çekilmeleri, ’Dünya Gücü’ çağının gerçekten kapandığı, parasızlık ve işçi sorunlarıyla boğuşan gariban bir Avrupa ülkesine dönüştükleri andır. Yine de severim İngilizleri. Cahil Amerika’nın aksine, yenilgiyi de ’manage etmeyi’ bilirler. Sömürgecilik Çağının bittiğini vaktinde anlamış ve Fransızlar gibi kendilerini rezil etmemişlerdir. İzmir’e (yani Kurtuluş Savaşı’na) gelince, 450 yıllık Türk-İngiliz ilişkileri tarihinde talihsiz bir parantezdir kanımca. Yani koltukta, Venizelos ve daha önemlisi Basil Zaharoff’un palavralarını yutacak kadar bön bir adam olan Lloyd George değil de, Churchill ayarında biri otursa, İngiltere o toplara katiyen girmezdi diye düşünüyorum.

    ReplyDelete
  5. Enver Paşa'nın o dönemler İngilizleri (bizim devlet kurmamıza izin verin gibisinden) diyerek el pençe divan bir şekilde yaladığı söyleniyor, doğrumu dur? Sevan üstadım.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sen ne diyorsun be?Enver Paşa o deliliği İngilizlere olan öfkesinden yaptı.Osmanlı subaylarının çoğunda derin bir İngiliz nefreti vardır.

      Delete
  6. Niye dileyelim? Pax Americana hatalarıyla beraber dünyanın en müreffeh ve barış dolu çağlarından biri.

    Dünya (veya bir kısmı) Çin'e, Ruslar'a, Araplar'a vs kalsa daha büyük katliam ve sömürü görürüz. Çin ve Arap geleneğini bilen bilir, ırkçılığı *şimdiki* Batılı'dan daha beterdir. Batılı'nın farkı (hata mı üstünlük mü tartışılır, belki gereken dengedir, şimdilerde ibre fazla sola kaydı) kendi pisliğini kendi ortaya dökmesidir.

    ABD'nin bu maceralarının ABD halkına değil salt bir zümreye (Ike'ın gitmeden evvel uyardığı zümre)faydası olduğu, ABD'nin çöküşünü hızlandırdığı görüşleri daha ikna edici.

    ReplyDelete
  7. Hadiselerin esas illeti her ne kadar bir mevzuda Cem edilsede sair esbablar dahi ince iplerin birleşip kalın bir halat meydana getirmesi misali ziyadesiyle etkilidir .
    Tabi tabiatıyla tarih sahnesine bir sebeb ile öne çıkar lakin sair esbabı nazara almadan hakkı ile bir tahkikat yapılamaz kanaatindeyim .
    Haliyle Nişanyan beyefendinin tarihsel nazarı taktire şayandır .
    Hususi olarak Amerikanın Kabil çöküşünün ingilizin İzmir çöküntüsüne benzer görülmeside izmir Konak’ta eski bir Rum evinin mütevazi terasından izmir Körfez’ini izleyip çayını yudumlayan birisinin ilgisini pek güzel çekti diyebilirim ....

    ReplyDelete