Tuesday, September 15, 2020

Hukuk hukuku

Mantık mantığı, melek meleği, şafak şafağı. Aynı şekilde ahmak, aşık, felek, fındık, fıstık, halayık, hendek, imbik, leylek, meslek, mızrak, mutfak, muvaffak, mübarek, münafık, müşterek, sadık, sandık, sokak, şakak, şakayık, şebek, tabak, tiftik, varak, zambak, zındık. Ünlü ekleyince son ses değişir.

Buna karşılık ahlak ahlakı, hukuk hukuku, intibak intibakı, taskik tasdiki (doğrusu tasdikı). Bu listede daha yüzlerce var: dakik, emlak, evrak, hakkak, halik, idrak, ilhak, iltisak, infilak, istimlak, iştirak, ittifak, memluk, merak, mihrak, müşfik, müttefik, nifak, şerik, taalluk, tarik, tebrik, teşvik...

Sor bunu bin kişiye, biri sebebini bilse mucizedir. Oysa basit. Bunların hepsi Arapçadan alınma iki veya daha fazla heceli sözcükler. Son hece eğer kısaysa Türkçeye özgü ötümlüleşmeye uğrar (‘yumuşama’ deniyor). Değilse uğramaz. Tek heceliler de uğramaz. Şaşmaz kural.

K > Ğ olayında yalnız ötümlüleşme değil aynı zamanda sızıcılaşma var. Yani kitap kitabı, ilaç ilacı, vücut vücudu ile paralel olacaksa mantık mantıgı, melek melegi olması lazım. Halbuki üstüne fazladan bir de şapka geliyor. Bu konuda düzgün bir makale var mıdır bilemedim.

*

Arapçada T ile sonlanan kelimeler üç çeşit.

1.      Tüm Sami dillerinde olduğu gibi Arapçada –t dişil ekidir. Uzun a ile –āt dişi çoğul ekidir. Türkçedeki örneklerin ezici çoğunluğu bu iki gruba girer: adet, ameliyat, cumhuriyet, dikkat, edebiyat, emanet, fiyat, hareket, hayalet, hayat, haysiyet, illet, kefalet, lezzet, millet, mühimmat, nispet, rezalet, sanat, şöhret, vukuat, ziyafet, ziyaret...

2.     Asli ince t ت ile sonlanan sözcükler nispeten azdır: beyit, ispat, meyyit, müspet, nebat, sebat, sükût, tabut, tespit, yakut. Hepsi aşağı yukarı bu kadar.

3.      Asli kalın t ط ile sonlananlar daha fazladır: basit, galat, hattat, ifrat, ihtilat, inzibat, irtibat, muhit, musallat, muvakkat, sukut, taksit, vakit, vasat, zılgıt...

Bu üç gruba Türkçe ünlü eklendiğinde değişim olmaz: adeti, edebiyatı, ispatı, inzibatı, vasatı.

Bir de Arapça D ile sonlanan kelimeler var. Bunlar Türkçede eksiz kullanıldığında –t ile telaffuz ediliyor: ait, cedit, cellat, cirit, ecdat, fesat, hamit, hasat, haset, hudut, mabat, mabet, maksat, medet, mescit, mevcut, murat, münferit, reşit, senet, simit, suikast, şahit, şehit, taahhüt, taklit, tecrit, tehdit, tevellüt, velet, vücut... Asılları aid, cedid, cellad, ecdad, fesad ve saire. Ancak ünlü eklediğimiz zaman Arapça asli telaffuza rücu ederek aidi, cedidi, celladı, ciridi, ecdadı, fesadı... diyoruz.


5 comments:

  1. "Sasmaz" kurallari insanlarin rahatca sasirtabildigini de, ozellikle "sindirilmis" kelimeler icin soylemek lazim (preskriptivist olmamak adina) degil mi? O ikinci hecesi uzun Arapca kelimeler sindirilince heceleri siklikla kisalir, otumlulesme baslar. TDK ne kadar evrak -> evraki, tesvik -> tesviki dese de, insanlar "Masanin ustundeki evragi versene", "Fener yine tesvigi vermis Catladikapi'ya" derler.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Dildeki incelik ve zekânın azalması anlamına geliyor bu gibi şeyler. Bin yıldır böyleydi de neden şimdiden sonra bozulsun. Bozulmaması için elimizden geleni ardımıza koymayız.

      Delete
  2. Sevgili nisanyan..bir rica olarak..cerkes soykirimi ve ethem bey ile ilgili bir yazi yazabilir misiniz..bakis acinizi cok merak ediyorum

    ReplyDelete
  3. Hocam özel isin haluk haluk'u diye yazılıyor aynı şekilde ülke olan ırak ırak'ı diye yazılıyor. Peki okunuşları haluğu ve ırağı diye okunuyor.

    ReplyDelete
  4. Merhabalar, “mantık mantıgı, melek melegi olması lazım. Halbuki üstüne fazladan bir de şapka geliyor. Bu konuda düzgün bir makale var mıdır bilemedim.” söyleminize makaleye gerek kalmadan kısa ve tatmin edici bir cevap şu olabilir: “Türkiye Türkçesinde iki ünlü arasında yer alan /g/ sesleri daima /ğ/'ye ya da nadiren /y/'ye evrilmiş. Bu kaideye aykırı örnekler yalnızca “gezegen, öge" gibi dil devrimi sayesinde tedavüle sokulmuş kelimelerde görülmekte. Mesela iddia edildiği gibi “egemen” sözü Türkçe “ege” kökenli olsaydı -ki bu da zaten iye şeklinde gelmiştir- doğru biçiminin “iyemen” ya da “eğemen” gibi bir şey olması gerekirdi. Mantık, melek gibi sözlerde de buna bağlı olarak üzerinde ekstradan bir şapka ekleniyor diye düşünmekteyim.


    ReplyDelete