Wednesday, May 19, 2021

Mezar gezileri

Gürcistan'da üç, Ermenistan'da iki hafta kaldıktan sonra dün gece sağ salim adamıza vardık.


Mezarlık gezmek bizde tutku oldu. Bir topluluğun antropolojik haritasını çıkarmanın en kestirme yolu olmalı. Canlı insanların kaçına gidip, kimsin, kimlerdensin, deden ninen nece konuşurdu, adını hangi dinin alfabesine göre yazmak istersin diye sorabilirsin? Sorsan kaçından dürüst cevap alırsın? Ölüler bu açıdan daha konuşkan. Hele bu memleketlerde mezarlıklar yabana atılacak yerler değil. Çoğu ufak çaplı birer yerel müze. Taşlar sanat eseri. En ücra köyde bile şaşılacak kadar başarılı birkaç anıt-heykel mutlaka var. O yoksa merhumun yakışıklı bir fotoğrafını taşa işlemişler, toplumsal itibar simgelerini özenle eklemişler (savaş madalyası, parti beratı, Aziz Filanca haçı, müzisyen sazı, terzi makası...). Dil ve alfabe seçimi ayrı bir hikaye: Bir ailenin üç kuşağının üç ayrı dilde yazdığını fark edince tarihten bir yaprak okumuş kadar oluyorsun.

Karapapak

Artenis (Tazekend) Karapapak mezarlığı

Ermenistan’ın en kuzeybatı köşesindeki Arpi Gölünün etrafındaki köyleri gezdik. İki bin küsur rakımda baş döndürücü güzellikte bir yayla, tezek kokulu eski zaman köyleri, yollar berbat, nüfus az, fakirlik ve terk edilmişlik ağır bir yara gibi sızlıyor. İlk dört beş köyde farkına varmadık, sonra Artenis adı verilen köyde uyandık. Mezarlıklar İslam mezarlığı. Uzaktan Ermeni haçkarlarına benzeyen ama biraz dikkatli bakınca farkı anlaşılan taşları var. 1960’lara dek Arap yazısıyla yazmışlar, sonra belki hoca ölmüş, yazılar eciş bücüş bir hal almış, bilen kalmayınca Rus yazısına dönmüşler. 1991’de ölümlerin ardı kesilmiş. Son bir tanesi 1995 tarihli, doksan küsur yaşında bir ihtiyar, herhalde sürgüne mecali kalmamış olacak.

Hasan Ğızı Yasemen Mustafiyeva -
"Ana senin südünün nuru gözlerimizdedir,
sen toprağda yatsanda...

Aradık, öğrendik. Şimdiki Amasia ilçesini oluşturan bölge, Gümrü’nün kuzeyi, Ahılkelek-Gümrü karayolunun doğusu, 1878’e dek Osmanlı toprağıymış. 1828’de Tiflis ve Erivan illeri Rus yönetimine girince karşılıklı büyük tehcir yaşanmış. Tiflis’e bağlı Borçalı kazası Türklerinin bir kısmı sınırı geçip Akbaba adı verilen bu alana göçmüş. 1878’de burası da Ruslara geçince halkın bir bölüğü ikinci kez yerini yurdunu terkedip Erzurum vilayetine taşınmış, ama çoğunluk galiba yerinde kalmış. Eski Rus haritalarında Akbaba Kars oblast’ına bağlı görünüyor, dolayısıyla mantıken buranın 1918 Brest Litovsk antlaşmasıyla Türkiye’ye terk edilmiş olması lazım. (Mamafih bu bilgiden emin değilim.) 1919-20 kışında Ermenistan ordusuyla yerel Türklerin Şura hükümeti arasında yoğun çatışmalar olmuş, birkaç köyde Ermeni tarafı epey sivil katliamına girişmiş (günün askeri raporlarını buldum okudum, doğru olmalı). Sanırım bu yüzden 1921 antlaşmalarında ilçenin büyük bölümü Ermenistan'a bırakılmış. Sadece şimdi Akyaka ilçesinin kuzey kesimini oluşturan altı köy Türkiye’ye geçmiş.

1991’de Birinci Karabağ Savaşı münasebetiyle Türk köyleri boşaltılmış. Resmi anlatı buradaki “Azerbaycanlıların” Azerbaycan’a gönderildiğini söylüyor. Halbuki Azeri değiller, buradaki deyimle Terekeme(n), eski Osmanlı terminolojisinde Karapapah denilen ayrı bir zümre. Tahminimce orada da buradaki kadar “yabancı” kalmışlardır.

Rum

Yağdan Rum mezarlığı -
Grigori ve Seda Sarımahmudov

Gürcistan’daki Türkçe konuşan Urumları anlatmıştım. Ermenistan’da da iki köyleri varmış, Stepanavan (eski Celaloğli) kentine bağlı Yağdan ve Koğes adlı yerler (ikinci isim de buradaki yerleşimlerin çoğu gibi Türkçe olmalı, ama çıkaramadım). Yağdan köyünde bahçe duvarından atlayıp mezarlığa girince ilk gözümüze çarpan, köy nüfusunun büyük bölümünü oluşturan Sarimahmudov sülalesi, yanında Amirov’lar, Arziev’ler, Rusoğlu’lar. Ön adlar tipik Rum – Eleni, Elpida, Ksenofon, Dimitri, Mihail; Ortodoks haçı her yerde. Bir taşın altında Aleksandr oğlu Sefil Sefilov. Genellikle Rus yazısı kullanmışlar, ama Ermeni yazısıyla yazılanlar da az değil. Sadece yakın tarihli bir din adamının taşı Yunanca, belki dini kültüre sahip olduğu vurgulanmış. Rumca bilmez Türkçe konuşurlarmış, son devirde ise Ermenice başat hale gelmiş. Sarımahmudov soyadı düşündürücü. Ataları demek ki sadece Türk değil, en azından ismen Müslümanmış. Kim bilir hangi tarihte, bilemediğimiz bir saikle Rum Ortodoks dinine geçmiş harbi Türkler olabilir mi?

Köyün bir bölüğü yakın yıllarda Yunan’a göçmüş, genellikle Batı Trakya’da Türk köyleri yakınına iskân edilmişler. “Kimlerdensin” sorusuna ne cevap verirler, kestirmek güç.

Yezidi

Şebabê Mıho ve Zlfo Mirza
Alagöz/Aragats Dağı’nın baş döndürücü zirvesine karşı bir başka yayla köyü, Alagyaz. Kabirlerin sıra dışı görüntüsü dikkatimizi çekiyor, iki yüz küsur basamağı oflaya puflaya çıkıp Yezidî mezarlığını keşfediyoruz. Burada yazıtların çoğu Kürtçe, birkaçı (özellikle yakın tarihliler) Ermenice. Ama tüm isimler safkan Kürt adı, fotoğraflar da kuşkuya yer bırakmayacak kadar Kürt. Eski taşlarda Rus alfabesi, 1991 sonrasında Ermeni alfabesi tercih edilmiş. Son birkaç yıla ait bir-iki taşa modern Kürt alfabesiyle uzun uzun Kürtçe itibar ve iktidar destanı işlenmiş.

Xuto kızı Surme Broyan
Ermenistan’da irice bir Yezidi-Kürt nüfus bulunuyor; yanılmıyorsam ülkenin sayıca en büyük azınlığı onlar. Hayvancılık konusunda kuvvetli imişler; kaçaxçilik işleri de, rivayete göre, onlardan soruluyor. Maddi durumları iyice olmalı ki, Alagyaz’dan sonraki Rya Taza köyünde bu sene Laleş türbesinin kopyası görünümünde kesme taştan görkemli bir tapınak inşa etmişler.

Alagyaz köyü Yezidi mezarlığı

 

© Copyright: Tüm fotoğraflar İra Tzourou 2021.


*

20 Mayıs ilave

https://www.youtube.com/watch?v=kTSSd9EK644

Akbaba hakkındaki tahminim doğruymuş. 2 Aralık 1920'de Kazım Karabekir ile Ermeni Hükümeti arasında Gümrü'de imzalanan ateşkes antlaşmasında Türkiye Sovyetlerin talebi üzerine Batum ve Acara'yı Gürcistan'a bırakırken karşılığında Ermenistan'ın Surmalu ilçesini (bugünkü Iğdır merkez, Karakoyunlu ve Tuzluca ilçeleri) alır; Nahçivan Azerbaycan'a bırakılır. Ermenistan'ı bu alışverişe razı etmek için, Karabekir Kars iline ait Ağbaba ilçesinin büyük bölümünün Ermenistan'a bırakılmasını kabul eder.

15 comments:

  1. Karapapaklar Azerbaycan türklerinin alt etnik grupudur.Borçalı şivesinin kuzeybatı Azerbaycan şivelerinden (ya da Gence etrafı) büyük farkı yok

    ReplyDelete
  2. Türkiye cumhuriyetinin tarih anlatısında İğdırın ve Karsa göçmüş şii caferi nüfusa Azeri deniliyor.Karapapakları ise sırf mezheplerinden dolayı Azerbaycan türklerinden ayırıyorlar.Ama bakarsan kültürleri de bizimle aynı,konuştukları şive de Azeri türkçesinin şivesi.Karapapak sadece bölgesel isim,Azerbaycanın bir çok bölgesinde muhtelif bölgesel isimler var,karapapak da onlardan biri

    ReplyDelete
    Replies
    1. çıldır bölgesinde ki terekeme ve karapapaklar azericeye benzese de farklı bir ağız kullanırlar ayrıca zaten mezhep olarak ve
      kültürel olarak farklılıklardan da anlayacağımız gibi başka , farklı iki millettir

      Delete
    2. Karapapak veya Terekeme(Terâkime, Türkmenler) olarak bilinen etnik grup, Türkiye'de sünnî Azeriler olarak bilinir.

      Azerbaycan'da ise "Terekeme" derseniz Azeriler, "Heyvandar köçerlerdir"(hayvancı göçebe) derler. Çünkü orada Terekeme denen gruplar öyledir.

      Delete
    3. karsa ve çıldıra göçmüş terekemeler yerlilerle etkileşime girdikleri için ve diğer Azerbaycan türklerinden kopturkları için zamanla farklılıkların yaranması çok doğal.Ama terekemelerin konuştukları ağız Borçalı-Gencebasar(Kuzeybatı Azerbaycan) şivesine aittir ve köken olarak mensup oldukları bölge de bu bölgedir.Dolayısıyla karapapaklar Azerbaycan türklerinin bir parçasıdır.Ve Azerbaycan türklerini sırf şii olarak görmek yanlış.Geleneksel olarak Azeri türklerinin yüzde 70-e yakını şii,yüzde 30-u sünnidir.Terekemelerin karapapak kolu ise sünni tabanına mensuplar.

      Delete
    4. Terekemelerin geleneksel yaşam tarzı zaten hayvancı göçebelektir.O yüzden Azerbaycanda öyle deniliyor

      Delete
  3. Ve papak kelimesi de Azerbaycanda günlük hayatta şapka yerine kullanılan kelime.

    ReplyDelete
  4. Hepsi iyi de "...fotoğraflar da kuşkuya yer bırakmayacak kadar Kürt." ne demek, anlamadım...

    ReplyDelete
  5. Sevan bey, siz Wanderlust illetinden muzdaripsiniz galiba.

    ReplyDelete
  6. Sevan bey pazar yayınınıza denk gelemiyorum işte güçten. Buraya yazarak sormak durumunda kalıyorum.

    GEçen haftaki pazar sohbeti yayınınızı kayıttan dinlediğimde, yayının bir yerinde ülkede bir sokağa adı verilen herkes için bir daha düşünün, devlet kimsenin adını boşuna yaşatmaz demştiniz. Uğur mumcu için bile bildiklerimizin dışında bir gerçekliğin varlığına işaret etmiştiniz. TEsedüf bu ki, sedat peker 7. videosunda cinayete dair eski derinleri açık bir şekilde merkezde göstererek Uğur Mumcu'nun derinlerin işine çomak sokmasından kaynaklı öldürüldüğünü ima etti. Konunun aynı hafta içinde denk gelmesi ve bunun da merakımızı artırması sebebiyle sormak istedim. Size göre Uğur Mumcu kimdir ve aslında olanlar nedir? Dediğim gibi durum şuan bir numaralı gündeme dönüştü. Bir sonraki pazar sohbetinde veya buradan merakımızı gidermenizi rica edeceğim. Teşekkürler.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Uğur Mumcu'nun "çok temiz" biri olduğu ve mafyanın/devletin gizli işlerine burnunu soktuğu için öldürüldüğü iddiaları 1993'ten beri düzenli olarak dillendirilir.

      Uğur Mumcu'nun yazılarını hayattayken dikkatle okumuş ve ölümünden sonra özenle inşa edilen anısını izlemiş biri olarak bu iddiaları katiyen inandırıcı bulmadığımı söylemeliyim. UM'nun yazıları "temiz yürekli" bir hakikat sevdasından çok, devletin en iğrenç organları arasında süregiden bir çamur güreşini düşündürür. Ölümünden sonra "devlet azizi" mertebesine yükseltilmesi ise, bu devletin mahiyeti göz önüne alındığında, en azından düşündürücüdür.

      Baştan aşağı pisliğe bulaşmamış birinin Türkiye'de Devlet Azizi ilan edildiğine siz hiç tanık oldunuz mu?

      Delete
    2. Bugün, yani 2021 yılı koşullarından bakıldığında Rahmetliyi ben de yere göğe sığmaz biri olarak görmüyorum açıkçası. Fakat temizlik veya pislik açısından değil, idealist dünya görüşü diye herkese yutturduğu Recep Peker çizgisi nedeniyle. Kirlenmekten kastınız, ara sıra kulağına bir şeyler fısıldayan bir kaç üniformalı veya mülkiyeli ise, o seviyedeki her gazetecinin bu türden haber kaynakları vardı. Bugün dahi vardır. Ve ’Medenî Âlemde’ de vardır. Akçeli işlere bulaşmadığınız, ikbal ve menfaat ilişkilerine girmediğiniz müddetçe tam olarak kirlenmiş sayılmazsınız. Önünde sonunda yaptığınız iş bir fikir mücadelesi olarak kalır. Bahis konusu fikirlere bayılmamak da herkesin elindedir. Özetle kirli adam 1970 bilmem kaç model külüstür bir Reno’nun içinde beş kuruşsuz ölmezdi diye düşünüyorum nâçizane.

      Delete
    3. Hocam obskürantist bir cevap olmuş sizinkisi, yani açık değil, net hiç degil.

      Delete
  7. Kutlu Adali KKTCnin Ugur Mumcusu idi. Rumlarin 74te katledilip gomuldugu yerleri aciklayacakti. 96da susturmak maksadi Mehmet Agar oldurdu mu onu. Sener Levent demistir https://youtu.be/lit9rIw5uIY

    ReplyDelete