24 Ocak
2020’de Elazığ’da olan deprem üzerine yazdığım tweet genişçe bir kesimi
galeyana getirdi.
Elazığ Tr'nin en bağnaz, en cahil, en
paranoyak, cinsel saplantılı, maddi ve manevi tecavüz kültürü gelişkin
kentidir. Gasp edilmiş emlak üzerine kuruludur, inkar edilmiş kimliklerden
örülü bir hapishanedir. İdolü Mehmet Ağar'dır.
Çocuklara yazık tabii, onlar suçsuz.
Gelen 1500
kadar cevabın ezici çoğunluğu, benim, anamın, kızımın, sülalemin, ırkımın,
fikrimin, kravatımın ırzına geçme fantezileri içeriyordu. Bir tweet daha attım:
Yorum yazan 1500 kişi Elazığ ortalamasını
temsil ediyorsa, demek ki %99,7'si a) bağnaz, b) düzgün cümle kuramayacak kadar
cahil, c) paranoyak, d) ırkçı, e) akılları fikirleri tecavüzle meşgul
kişilerdir.
Kalan binde üçten özür dileyerek soralım,
yaşasınlar mı sizce?
Bu tweet
üzerine, enteresan bir şekilde, depremde ölenlerin sorumlusu olduğuma hükmedildi.
Cevap
yazdım.
Elazığ
karmaşık fay hatları üzerine oturan çok katmanlı bir il. Karakoçan tarafı
candır, severim. Palu bağnazdır, gasp üzerine inşa edilmiştir, ama insanı
dobradır, belki 1925'ten sonra çektiği acılarla olgunlaşmıştır, orayı da
sevdim. Guleman'da yıllar önce iki gün misafir oldum. Evsahibimiz Alevi bir
mühendisti, köyden nefret ediyordu, bizi epey doldurdu. Yakın bir dostumuz var
Baskil kökenli, ondan da lehte, aleyhte birçok şeyler duydum.
Şehre yolum
kırk yılda dört beş defa düştü. Baştan beri kötü bir yerdi, adım adım büsbütün
çirkinleşip iğrençleşmesine tanık oldum. Yobazlık diz boyu, saldırganlık bir
hayat tarzı olmuş, dış dünyaya karşı korku ve nefret iliklerine işlemiş.
Sokaklarda kadın yok, olanlar korku ve nefretle büzüşmüş, sürekli kaçış halinde.
Erkek nüfusu abazanlıktan kudurmuş, başkalarının cinselliğini önlemeyi milli
dava edinmiş.
O şehre
yolu uğrayıp da "batsın bunlar" diye içinden beddua etmemiş normal
bir insan bulunduğunu sanmam.
20. yy
başında, biliyorsunuz, kent nüfusunun yaklaşık yarısı ve Elazığ ovasındaki
köylerin %35 kadarı Ermeniydi. Şimdiki nüfusun büyük bir bölümü profesyonel
katil olarak oraya getirilen aşiret Türkmenleridir. Gerisi Kürt iken aslını
inkar eden, kraldan fazla kralcı olunca günahlarının affedileceğini uman problemli
bir kesimdir. Medeniyetten biraz nasiplenmiş olanlar genellikle Dersim
göçmenleridir. Az miktarda Ermeni dönmesi de varmış diyorlar ama tanışmadım.
*
Deprem
görmüş acılı insanlara bu sözler reva mı diye soruyorlar. Doğrusunu isterseniz,
deprem olunca acı hakikatlerin hükmü kalkar diye bir kanun bilmiyorum.
Gerçekler maalesef böyle. Ölseler de böyle, kalsalar da böyle.
Ha,
"deprem yapalım mı Sevan abi ölsünler" diye biri bana teklif etse
muhtemelen yapmayalım derim, neme lazım, bin tane puştun arasında üç tane masum
zarar görse yazık. Lakin onca puştun arasında puştluğa boyun eğmeden yaşamayı
başarmış kaç kişi vardır, o konuda da bir fikrim yok.
Çocuklar
konusunda da samimiyim. Soyu ne olursa olsun çocukların günahı yok. Eğitildikçe
puşta dönüşüyorlar. Eğitilmemişleri dünyanın her yerinde aynıdır, düzgün bir
ortama düşseler pekala insanlaşmaları mümkün.
*
Türkiye'de
ne zaman deprem olsa birileri "oh olsun" der. Van'da deprem olduğunda
Kemalci kardeşlerimizin zil takıp oynamadığı kalmıştı. İstanbul'da deprem
olduğunda "zinacıdır bunlar, müstahaktır" diyenler oldu. Doğrusunu
isterseniz ben ikisinden de fazla gocunmadım. Fiilen üçüncü şahıslara gerçek
bir zarar vermedikçe insanların fikir ve duygularını ifade etmekte serbest
olmaları gerektiğini düşünürüm. Hoşuna gitmiyorsa vay gerzo der geçersin, fikri
disiplin sahibiysen "acaba söylediğinde bir doğruluk payı var mı"
diye sorup beş dakika düşünürsün.
Devlet
tapıcısı Türk ve Türkçü Sünnilere "oh olsun" demeye kimsenin maçası
sıkmamıştı bugüne dek. O şeref de bana nasip oldu sanırım.
A
ReplyDeleteelazığlı kızlar çok güzel ve seksi oluyo yalnız :) bi kız arkadaşım vardı, kendisi modern gözükmesine rağmen arada bağnazlığı ortaya çıkıyodu, babası piskopattı zaten.
ReplyDeleteBu ulkede sizin acik sozle yazdiginizi, ulkenin bir kesimi diger kesimi icin zaten dusunuyor. Ve kendi aralarinda iken bir kesim diger kesime sizin dediklerinizi soyluyor.
ReplyDeleteSizi digerlerinden ayiran sozunuzu cemeatten disari soyluyor olmaniz.
Evet "Kral ciplak" ve "Burnundan kil aldirmiyor" ve hem de "kucuk daglari da onlar yaratmis" gibi dunyada geziniyorlar.
Dunyada zalim olup da bunun disinda bir haleti ruhuyi icinde olan birisi var mi?
This comment has been removed by the author.
ReplyDeleteMerhaba, sorum post ile alakasız kusuruma bakmayın. Koyulhisar'da 1915 öncesi Müslümanlaştırma için önerebileceğiniz bir kaynak var mı? bir de bölgede çokça rum'un da yaşadığını duymuştum eskiden. Bölgenin 100-150 yıl öncesini anlatan bir kaynak biliyor musunuz? Şimdiden teşekkür ederim.
ReplyDeletedeğerli Nişanyan, bir elazığlı olarak söylediklerinizin hepsi doğru.Burası; düşünen, sevgi besleyen, farklılıkları hoş gören insanlar için cehennem. elazığ barbarlığın başkentidir. buradaki kurallar: güçlüye kul ol, güçsüzü ez, başkalarının mutsuzluğu için çalış.
ReplyDeleteCok iyi yazmissiniz. Elinize ve yureginize saglik.
ReplyDeleteElazığ'da bağnazlığın, ülkücülerin falan çok olmasının sebebi, (bana anlatıldığı kadarıyla) Alevi düşmanlığından ileri geliyormuş. Yani o bölgede Alevi nüfusun yaygın olması halkta bir reaksiyon oluşturuyormuş.
ReplyDeleteBenim de elazığlılarla ilgili kötü anılarım var ama bu yaklaşım bilimsellikten çok uzak. Bizim tanıdığımız Elazığlılar genelleme yapmak için yeterli mi? Bizim tanıdığımız kitle ne kacdar normal dağılıma uyuyor. Bir gün ankarada askerlik yaparken çunuktaki birliğime gitmek için beklediğim bent deresi otobüs durağında tesadüfen rastladığım bir hayat kadını bana doğru dürüst erkek yok demişti..Ben de ona mesleğini değiştir demiştim. Belki de kötü insanları biz çekiyoruzdur. Belki de Elazığ daki iyi insanlar sindirilmişlerdir ortada dolaşamıyorlardır. Bence bir kitleyi suçlamak ve mahkum etmek için çok daha ciddi delillerin olması gerekir. İnsan duygusaldır yanılır. Objektif, sayılabilir kavramlar üzerinden gitmek lazım.
ReplyDeletebir yarı elazığlı olarak konuşmam gerekirse o bahsettiğiniz iyi insanlar fırsat buldukları anda oradan kaçıyor. akrabalarımın %99'u elazığ yerine adana, mersin, izmir, istanbul gibi şehirlerde yaşayıp yazın birkaç haftalığına elazığ'daki köylerine giden insanlar.
DeleteSevan Bey:
ReplyDeleteBu yazınız ve ilgili tweetiniz gerçekten bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Bir şehri, tüm insanları ile birlikte lanetliyorsunuz. Ölsünler daha iyi diyorsunuz. Bu mesajı yayınlayacak mısınız bilmiyorum ancak yaptığınız ırkçılık ve nefret suçudur. Ne kadar zeki olsanız da, ne kadar yazdığınız birçok makalenizden çok şey öğrenen biri olarak sizi uzaktan takdir eden biri olsam da doğrusu bu yazıdan sonra ırkçılık ve nefret virisüne sahip olduğunuzu düşündüm.
Bu tavrınız zihin açıcı olarak nitelendireceğim birçok makalenizin toptan reddiyesine varacaktır. Çünkü yaşadığımız sıkıntılar konusunda insan hakları temelinde eleştiriler yöneltir ve bu doğrultuda kalem oynatırken Türk düşmanlığı ve anti-Türk ırkçılığı yaptıgınız takdirde derdinizin insan haklarını savunmaktan ziyade Türk düşmanlığı gütmek olduğunu düşündürtüyorsunuz. Türkler'i, Sünni Türkler'i ya da Elazığlı Sünniler'i aşağılayarak, onların ölmelerini dileyerek çok eleştirdiğiniz "gavur düşmanı" Türkler'den çok da farkınız olmadığını gösterdiniz. Size sıhhat diliyorum.
Türk Milleti'nin üyeleri sizin gibi kötü değil. Ermeni kökenli Türk vatandaşları da, Sünni Türkler de, Alevi Türkler de, diğer kökenlerden Türk vatandaşları da bu acıyı iliklerine kadar hissettiler. Siz memleketten uzak kaldığınız için Türk insanındaki duygu birlikteliğini hissedemez olmuşsunuz.
Bu devlet size büyük yamuklar yaptı. Akıllı bir yönetimde taltif edilecek biri iken şimdi böyle insanlık dışı laflar eden biri olmanızda elbette bu akılsız devlet erkinin rolü vardır. Ama hayatta en önemli şeyin insanlığımızı kaybetmemek olduğunu bilmeden hümanist olunmayacağını bilmiyor olamazsınız. O zaman maalesef şunu söylemek durumundayız. Türkiye'nin devlet erkinde siz olsanız bugünkü devlet gibi zorba bir devlet mekanizması kurardınız herhalde: birilerini elimine ederek devleti götürürdünüz sadece kimi elimine ettiğiniz değişirdi. Çok şükür ki toplumun çoğu işinde ve gücünde ve sizin gibi birilerini temizleme derdinde değil.
Bence inatçılığınızı kenara bırakıp bu konuyu düşünün. Bu lafları eden gerçekten siz misiniz diye bir değerlendirin. Çünkü inanın hiç ama hiç yakışmıyor.
Bak kardeşim senin adın üstünde: Meraklı Türkmen. Elazığ'da katil-yobaz soydaşların varmış, onlara da hümanistlik yapalım istiyorsun. Tamam onlar da (alt) insan ama ben oraya gidemiyorum ancak klavye başında hümanistlik kasıyorum. Ben böyle yapıyorum diye sen de benim gibi yapma. Sen Elazığ'a gitsen çok iyi ayak uydurursun. İnsanıyla çok iyi anlaşırsın. Herkes seni kucaklar ve saygıyla anar. Katili, yobazı, tecavüzcüsü, at hırsızıyla harika bir yerdir. Avrupa kıskanıyor, eyy Avrupa. Sen içindeki bu büyük sevgiyle buralarda harcanma Türkmen kardeşim. Biz arkandan mendil sallarız. Elazığlıların bu zor durumda senin sevgine ihtiyacı var. Hem onlara da anlatırsın, ırkçılık tecavüzcülük itlik yanlışmış dersin. Görsünler senin hümanistliğini hemen aydınlanacaklar. Batıda bir yerde yaşıyorsan artık kendini harcama kardeşim. Batı pis, kaka. Elazığ'da insanlık var. Çoluğunu çocuğunu da kurtarırsın. Yallah Elazığ'a.
DeleteBence fikir ve eylem adamları daha güzel/anlaşılır ifade edebilir derdini.
ReplyDeleteBu ülkenin en faşist illerinden biridir!! Şehrin yarısından fazlası bok çuvalı gakgoşlardan, geri kalanıda onlara ayak uyduranlardan oluşmuştur. Sapkınlık ve şövenist puştluklar konusunda ülke standartlarını oldukça iyi sergileyen bir bölgedir. Çok mutsuzum çok.. Bu cennet toprakları cehenneme çeviren milyonlarca yaratıkla birlikte yaşıyoruz. Sizinde dediğiniz gibi "çocuklar masumdur" gerisi yalan.
ReplyDeleteZekaniza ve bilginize hayran birisi olarak, sizin sahip oldugunuz zeka ve bilginin sizi bu noktaya getirmesi beni cok sasirtti. Kendi siradan zekasi ve kisitli bilgisi sebebiyle "ötekinden" nefret eden bir cahil yobazdan ne farkiniz kaliyor ki? Onun da nefreti ögrendiklerinden olusuyor, sizinki de.
ReplyDeleteToronto'da bir iskemlenin üzerinden yaklaşık 140 vuruşla Türkiye gündemini sarsabilme ihtimalinin sizin en büyük motivasyonunuz olduğunu düşünüyorum. Nefsiniz akıl ve mantığın yerine bu duyguyu seçiyor. Çünkü bir kitap, bir eser oluşturup gündem oluşturmak gerçekten zaman ve çaba istiyor. Bunun yerine daha kolay yol olan insanların en savunmasız anında en olmadık anında rahatsız etmeyi seçiyorsunuz. İlgi çekmek odak noktası olmak için yapmayacağınız şey yok. Belki uzun yıllar buna hiç benzemeyen ''sözlük ''yer adları'' çalışmalarınızda verdiğiniz sessiz emek sizi içten içe bunu, bunları yapma hakkınız olduğunu düşündürtüyor.
ReplyDeleteOrhan Pamuk da benim söylediğim şeylerden şikayetçiydi. Emek verdiği romanla değil Türkiye gündemine yaptığı yorumlarla tanınmak onu rahatsız ediyordu. Çünkü gazeteciler için önemli olan romanı değil, ağzından Türkiye hakkında çıkacağı sansasyonel sözlerdi. Buna rağmen Pamuk roman yazmaya ve bunun için emek vermeye devam ederken siz nefsinize yenilerek tali yollara sapmış gözüküyorsunuz.
İnsanoğlunu da felakete sürükleyen şey dar kapı yerine geniş kapıyı tercih etmesiydi belki de.
Yanlış varsayımlar ve bariz yalanlar üzerine inşa edilmiş bir argüman. Türkiye'de son kırk yılda herhangi birinin özgün filolojik ve tarihsel araştırmaya benim kadar vakit ayırdığı vaki değildir. Araştırmaya ayırdığım vakit yıllar içinde azalmadı, arttı.
DeleteVe tüm faşistler kuduz köpektir.
Sevan Emmi konudan bağımsız olacak ama Erzincan havalisindeki Türklük için de benzer yorum yapılabilir mi? Müstakil bir Türk nüfusu diyelim 20.yy başında var mıydı?
ReplyDeleteVardı. 20. yy başında Erzincan merkez ilçe nüfusu %70 küsur oranda Türk görünüyor. Nihai kökenleri neydi bilinmez, fakat 19. yy sonu itibariyle "Türk" kimliğini benimsemişlerdi.
Delete@Meraklı Türkmen gakgo
ReplyDeleteElazığ (Elaziz ve buram buram tarih kokan Harput adlarını tercih ederim, Elazığ adı onların yanında kaba ve sönük kalıyor, ki Elazığlı olsun olmasın eskiler hala Elaziz ve Harput adlarını kullanır) hitap tabiriyle Sevan gakgonun Elazığlılar hakkındaki sözlerinin ırkçı olduğunu düşünmüyorum, olsa olsa paralel evren gakgonun belirttiği gibi bilimsellikten uzak, duygusal ve aşırı genellemeci olduğu eleştirisini yapabilirim.
Ha bir de şu eleştiriyi yapabilirim. Sevan gakgoda haklı olarak bir öfke var (sadece kişisel sebeplerden değil), ama bu öfke kontrol edemediğinde onu Türklere onlara eskiden Hristiyan dünyasının baktığı gibi çok genel bir Türk kategorisinde bakmaya itiyor zaman zaman. Zaten bu gavur ya da kafir kategorisi Müslümanlar için neyse Türk kategorisi de Hristiyanlar için odur tarihi olarak, ikisi de düşman ya da en azından öteki görülen dini cemaat için kullanılan genel ve egzonimik kategoriler, ki bugünkü Türk kimliğinin gerçek kökeni o Türk egzonimidir, bir Yunanın kendisine gavur dediğini düşün, bizim kendimize Türk dememiz de bunun gibi bir şey kökeninde. Müslümanların Hristiyanlar ve diğer bütün gayrimüslimlerin geneli için kullandığı kafir ve gavur egzonimlerine (başkasının verdiği ad) benzer şekilde Hristiyanların Müslümanların geneli için kullandığı bir egzonim olan Türk egzonimi, Batı tesirinde kalan Osmanlı münevverlerince 19. asrın ikinci yarısından itibaren bir kimlik olarak benimsenmeye başladı (tıpkı yine Hristiyan dünyası kaynaklı Türkiye tabirinin aynı dönemde benimsenmeye başlamasındaki gibi) ve 20. asırda Türkiye Cumhuriyeti tarafından okullar ve basın yoluyla halka da benimsetilir oldu. Halbuki daha önce Türk tabiri bugün Türk oğlu Türk denenler dahil hakaret olarak algılanırdı ve kimse tarafından endonim (kendine verilen ad) olarak kullanılmazdı. Ha, senin nickinde yer alan Türkmen tabiri öyle değil, onu kendisi için kullanan çeşitli gruplar asırlardır hep oldu, ama şu şekilde ama bu şekilde, lakin kökenine gittiğimizde Türkmen tabiri de egzonimdir, onun hikayesi uzun, şimdi ona girip konuyu dağıtmayayım.
Sevan gakgonun büyük felaket yaşayan insanlar eleştiriden muaf tutulmamalı fikrine ise %100 katılıyorum. Aksi takdirde bunun mantıki bir sonucu olarak Lut kavmini bile eleştiremeyeceğiz şeklinde bir vaziyet doğacak. Son olarak, benim tanıdığım Elazığlı kızlar da güzeldi, en azından ben çirkinine denk gelmedim.
DOGRU,insanlar"faşist kuduz köpeklerin" çok olduğu yerde oluşan felakete üzülmek zorunda değildir hatta buna sevindiğini bile söyleme özgürlüğüne sahiptir.zaten Bu topraklarda normaldir;bir tarafın diğerinin ölümüne sevinmeye.van depreminde pembe tayt mayo ve bayrak dolu kutular göndermek heralde bu duygunun göstergesiydi.Ama velakin bazı kişilerin bunu açikça ifade etmesi kişinin çalışmalarına, kitaplarına,eserlerine, yazılarına, emeklerine Kuşkuyla, ön yargıyla,nefretle ve kinle bakmasına sebep oluyorsa kişinin bu konuda daha dikkatli olması gerekmez mi ?
ReplyDeleteElazığ vb.yerlerin var olan dili vey kimliğinin çokta bir önemi de yok,etkisi illaki var ama genel sorunun bir kısım yüzdesidir. Asıl mesele cehalet ile birleşen tiynet vede zihniyet sorunu, bu sorun yeni değil. Hititlere, Romalılara ve Bizans'a kadar gider. Tarihin her dönemin de cahil vede arsız halk yığınları var olmuştur,çokça sorunlar yaratmışlardır, mevzu bahis bu yığınlara o dönemler hizmet götürmeme, kentsel yerleşim yerlerine sokmama gibi katı uygulamalar vardı. Ayrıca günümüzde ki gibi sistem de bu kadar söz sahibi olmamışlardı,tarifi vede uygulaması her kılıfa vede maskeye sokulabilen "Demokrasi" sözcüğünden sonra iyice dallanıp budaklanıp büyüyen modern çağda ki koca bir aşılmaz sorun oldu kalabalık insan yığınları.
ReplyDeleteLinç her durumda karşı olmamız gereken bir şey midir?
ReplyDeleteBir çirkinliği yok etme konusunda toplumun enerjisinin mobilizasyonuna her şart altında karşı olmak ikna edici olmuyor benim açımdan.
Sevan Nişanyan'ın bir ergen esrimesi olmaktan başka bir şekilde ifade edilemesi mümkün olmayan, birbirleri arasında en ufak bir tutarlılık barındırmayan fikirlerine ve de küfürlerine sinirlenip ; "Eeeh! Senin mamanı da, karını da kızlarını da sikeyim" demek bir beddua kadar ciddiye alınabilir analiz içeren, onun kadar saygın bir fikir özgürlüğü sayılmalı derim.
Amaaa, o kadınları ikna etmeden sikmeye kalkarsa kızarız elbet.
Not: ikna ettikten sonra hepsi ile grup sex dahi yapsa lafımız olmaz tabii.
Modern insan ölümü fazlasıyla abartıyor, ölümü hatırlatan mekanları, mezarlıkları vs. hayattan soyutlaması, ölüm kavramının üzerine söylemsel bir perde çekmesi bunu gösteriyor. İdam cezası gibi barbarca faaliyetlerin ortadan kalkmasında faydalı olan bu tutum sizin yazınız sebebiyle başlatılan sanal linçte görüldüğü üzere zararlı tepkilere de sebep oluyor. Belki de bazı insanların ölmesi o kadar da kötü ve abartılacak şeyler değildir, akıllı ve vicdanlı birisi neden kötü birisinin ölmesine üzülsün ki? Depremin eşcinseller yüzünden olduğuna inanan, kendilerinden olmayanlara -en hafif ihtimalle- düşman olarak bakan kişilerin ölümü onları eleştiriden âzâde ve sevgiye lâyık hâle mi getiriyor?
ReplyDeletePalu hakkında çok iyimser gördüm sizi .Elazığ kötülük bağnazlık yobazlık ırkçılık konularında Palu ile yarışamaz bile. Sivas katliamında nerdeyse bayram yapılan bir yerdir. İşid kafasının faşizimle harmanlandığı yerdir.
ReplyDeleteSahiden öyle mi ? Sivas katliamında bayram ettiklerini İlk kez duydum . Nereden kaynak bulabilirim ?
DeleteElazığ Sürsürü kökenli bir müvekkilim (kadın) vardı. Kocasının cuckold ilişki zorlamasını kabul etmeyip boşanmıştı. Türktü ama Ermeni kadınının prototipi budur diye müzeye konsa kimse yadırgamazdı. Bunu söylediğimde dehşete düşmüştü. Tipik bir lümpendi. Hatta biraz sosyopattı da... tek derdi yeni bir koca bulup evlenmekti. Kendinden başka kimseye zararı olmayan biriydi aslında...
ReplyDeleteSize küfür edenlerin çoğu Ege'de boğulan çocuklar için "İyi oldu. Boğulmasalar terörist olacaklardı" dediler.
ReplyDeleteFelaketlere sevinmek belki insani değildir ama çocuklara terörist diye bakabilmek kesin canavarcadır.
Açıkçası içten içe yazdıklarınıza katılıyor, cesaretinizden dolayı tebrik ediyorum.
Şöyle farazi bir soru sormak isterim Sevan Bey'e
ReplyDeleteElinde güç olan birilerinin Türkiye'deki Sünni Türklerin büyük çoğunluğuna, yani devlet karşıtı çok küçük bir kesimi dışında tamamına, ayrıca azınlıkların devlete yedeklenmiş olanlarına, mesela radikal İslamcı Kürt ve Türkçü Alevi çevrelere, devlete asimile olmuş diğer unsurlara, kısaca ülkenin devletçi olan bu ezici çoğunluğuna bir soykırım yaparak bu nüfusu ve dolayısıyla Türk devletini ortadan kaldırmasına ne derdiniz?
Mesela şöyle bir şey mi?
"Sevan bozgunculukta ısrar eden kavmini uyardı. İçlerinden pek azı hariç, onunla alay edip yüz çevirdiler. Sonunda onu yalanlayanların hepsi helak oldu. Bakın ne oldu bozguncuların sonu? Bundan ancak düşünüp akledenler ibret alır. Lakin insanların çoğu bilmez. Onların hevesine uyarsan seni ancak saptırırlar. Sonuç çekinenlerindir."
"Devlet tapıcısı Türk ve Türkçü Sünnilere "oh olsun" demeye kimsenin maçası sıkmamıştı bugüne dek. O şeref de bana nasip oldu sanırım."
ReplyDeleteBütün yazı ile birlikte son cümlen hayranlık bıraktı
"Alabama ABD'nin en bağnaz, en cahil, en paranoyak, cinsel saplantılı, maddi ve manevi tecavüz kültürü gelişkin eyaletidir. Gasp edilmiş emlak üzerine kuruludur, inkar edilmiş kimliklerden örülü bir hapishanedir."
ReplyDeleteÇıkıp ABD'de böyle bir tweet de yazabilir miydiniz peki?
"Alabama'lıları bağrımıza mı basalım?" diye bir yazı veya?
Peki Malatya neden Elazig gibi degil? Aralarinda 100 km var, etnik kompozisyon asagi yukari ayni.
ReplyDeleteBunu "ama onlarda insan" diyerek eleştirmeye çalışanlara tavsiyem:Bu gibi yerlerde gidip en azından bir üç ay yaşamaya çalışmaları.Bak o zaman nasıl da senden beter bir şekilde lanet okuyup, sövmeye başlıyorlar.
ReplyDelete