Monday, March 13, 2017

Gençlere nasihat

Yirmili yaşlarının eşiğinde duran bir arkadaş yazmış. Hayata ilişkin umutsuzluğundan dem vurup benim böyle “başına buyruk” olmayı nasıl başardığımı sormuş. “İnsanları rahatsız etmekten” korkmayışımı övmüş. Köyde yaşamak seni bağımsız kılıyor ama ben onu göze alamam diye devam etmiş. Cevap yazmışım, tam üç yıl önce, Şakran cezaevinden.

“İnsanları rahatsız etmeyi” sevmiyorum, hayır, kesinlikle yok öyle şey. Aksine bir hayli utangaç ve çoğu zaman kibar biri olduğumu sanıyorum. “Rahatsız etmek” dediğin şey, tecavüze uğrarken çıkardığım seslerdir. 58 senedir durmadan iki Mustafaların ve onların gübreleyip beslediği kör cehalet ortamının tecavüzüne uğruyorum. Daha hala alışabilmiş değilim. Bana iğrenç ve insanlık dışı geliyor. Belki tecavüzcülere değil de, kendileri de sürekli tecavüze uğradıkları halde pek ses çıkarmayan ya da alışmış görünenlere ulaşmaya çalışıyorum. İnsanları aydınlatmak gibi bir misyonum olduğunu sanmıyorum. Olsa olsa kendime üç beş kader ortağı arıyorumdur.

Kökü dışarıda eğitim almışlığımın da bir etkisi vardır mutlaka. Robert C artı Amerikadaki üniversitelerimde bize fikirlerimizi derli toplu, net ve belirgin şekilde ifade etmeyi öğrettiler, bu memlekette pek bilinmeyen bir sanat. Türkiye’den gidip o eğitimi alan (yani ciddi bir okulda iş idaresi ve mühendislik dışında bir şeyler okuyan) üç beş bin kişi vardır. Onların da yüzde doksandan fazlası yurt dışında kaldı. Salak mısın, sen neden döndün dersen vallahi bilmiyorum derim.

Köye yerleşmemin amacı insanlardan soyutlanmak değildi, hayır. Şirince’ye geldiğim ilk günlerden beri aşırı olmasa da oldukça yoğun sosyal hayatım oldu. Sonraki dönemde gerek otel gerek Matematik Köyü münasebetiyle, hem fikir pırtlatıcısı sıfatıyla ortalığa dökülmem nedeniyle, binlerce insan ağırlar olduk. Bundan şikâyetçi değilim. İnsan ilişkilerini seviyorum. İki şartla.

1) Gol atabileceğin sahalarda oynayacaksın. Gençken o kadar kolay değildir, acemisin, korkarsın. Ama akıllı olursan gol atabileceğin sahaları zamanla bulursun, oyunu öğrenirsin, becerine göre ufak ya da büyük sahalarda zevkle top koşturursun.

2) Kaçacak yerin olacak. Oynadığın oyuna mecbur olmayacaksın. Sıkılınca kapanacağın bir evin, sığınacağın bir köyün, herkesin bilmediği ikinci ve üçüncü hayatların olacak. Emniyet supabıdır. Maçta sakatlık geçirince dinlenip iyileşmen için lazımdır.

Normal kariyerin ne olursa olsun, yanı sıra, ne bileyim, mesela çiftçilik yap, abinle beraber nalbur dükkânı aç, tropik hastalıklara yahut Japon şiirine çalış. Göreceksin ki normal kariyerin de daha zevkli + heyecanlı gelmeye başlar.

No comments:

Post a Comment