Peki bu niteliklere
sahip bir insan “ilham perilerim Mme. Curie ve Atatürk … hayat felsefemi
Atatürk’e borçluyum” gibi bir cümle kurmuş olabilir mi?
Yirmi üç Nisan
müsamerelerinin ötesinde bir eğitim alma şansına nail olmuş biri; bilimsel
düşüncenin tadına varmış, bu ülkenin kendine has ümitsizliğinin ürünü olan
entelektüel nihilizmden paçasını kurtarmış olduğunu varsaydığımız biri,
sahiden, bu kadar saçmalayabilir mi?
Şöyle olabilir bazen.
Yabancı ülkede yalnız ve kırılgansın. Kendini korumak için bir müddet yurdunun
ikonlarına sarılma gereği duyabilirsin. Hıyar Coni’nin biri “aa Türkiye’de
kızlar da fizikçi mi oluyormuş” der gibi yüzüne baktığında, “bizim Atatürk’ümüz
var sersem herif” demek geçebilir içinden. Çoğu arkadaşımız geçti böyle bir
evreden, anlaşılır bir şeydir. Ama orada değil, Türkiye’de, ciddi bir gazeteye
verdiğin röportaj bu, ağzından çıkanı kulağın duymaz mı?
Faraza 1923-38 arası
Türkiye cumhurbaşkanı olan kişinin hayırlı işler yaptığına, memlekete büyük
hizmetleri dokunduğuna inanıyorsun. Olabilir, makul bir bakıştır. Haklı
olabilirsin pekalâ. Tartışırız, belki elli ellide buluşuruz, belki senin
dediğin ağır basar. Ama “hayat felsefemi seksen sene önce ölmüş bir generale,
ilkokulda şiirlerini ezberlettikleri bir milli şefe borçluyum” demenin üçüncü
dünyanın en zavallı rejimlerine has bir ritüel aşağılanma olduğunu bilmez
misin? Hadi burada insanlar başka çaresi olmadığı için böyle konuşuyor, sen
kendini kurtarmışsın, senin mazeretin ne?
Okuyoruz röportajı.
Güzel şeyler söylemiş. Türkiye’de bilimsel araştırmanın pek mümkün olmadığını,
çünkü bürokratik yapının engellediğini belirtmiş. Bahane üretme eğiliminden ve
başarısızlık korkusundan söz etmiş, bilim dünyasında başarısızlığın da büyük
önem taşıdığını hatırlatmış. Genel anlamda özgürlüğün olmadığı bir ülkede
akademik özgürlük nasıl olabilir diye sormuş. “Hayal kurun ve mutlaka peşinden
gidin. İnsan bir kez hayata geliyor” diyerek Amerikan mantrası okumuş. Hayatta
kendisini etkileyen iki kitabın Marie Curie biyografisi ile Erdal İnönü’nün
anıları olduğunu söylemiş, ki ikisi de harika kitaplardır, alçak gönüllü ve
mücadeleci iki insanın bilim aşkını anlatır.
E hani nerede Atatürk?
Yok! O konuda tek söz söylememiş Canan Hanım. Atatürk aşkını belli ki
Cumhuriyet gazetesi redaksiyonu eklemiş. “İlham perim Atatürk” diye kazık kadar
manşet atmışlar, ön sayfadaki spotta “ilham perileri Atatürk ve Curie” diye bir
daha vurgulamışlar, olur ki vatandaş unutur başka yerde cin peri arar diye.
Oysa aslı yok, röportaj metninde Gazi Paşanın adı geçmiyor. Canan Hanımda yok
bir arıza, kendi kültür ve eğitim düzeyine yakışan şeyleri söylemiş. Bir
süredir yurttan uzak olduğundan, hangi çamuristanda güreş tuttuğunu belki idrak
edememiş, hangi siyasi amaca alet edileceğini kestirememiş.
34 yorum:
- sevan sen istanbul'da doğup büyüyen halktan kopuk bir elit olduğun için (beni de çevreden gelen bir müslüman evladı say sen seversin bu merkez çevre muhabbetlerini )bilmeyebilirsin ama müslüman kökenli bir çok kadın erkeklerle eşit haklara sahip olduğu için türk modernleşmesine kendini borçlu hissediyor ve o modernleşme sürecinin simgesi Atatürk.Sen Atatürk o hayalinizdeki adam değil desen de savunanlar da saldıranlar da onu Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin simgesi olarak görüyor.İçerde bolca vaktin olur bu dediklerimi biraz düşün:)Yanıtla
- "MIT’de assistant professor"Yanıtla
Yazar burada "yardimci docent" demek istemis. - Dünyada bu kadar geri kalmış bir toplumu kısa sürede bütün imkansızlıklara rağmen dönüştürerek bilimselliğe önem verecek kadar emsali olmayan bir general olduğundan böyle bir söz söylemiş olabilir mi ?Yanıtla
- Adsız7 Mart 2017 01:01Turkiyede bitmedi bir turlu su Avrupada Amerikada basarilara imza atmis Turklerle ovunme hastaligi. Turklerin bu insanlari gorunce sevinecegine uzulmesi lazim. `Niye bu zeki insanlar Turkiyede boyle isler yapamiyorlar da oralara gidince birden deha oluveriyorlar, nicin biz bunlari habire elimizden kaciriyoruz⁉ Boyle kendilerine sorup kahrolacaklari yerde ahmakca seviniyorlar.Yanıtla
- Yurtdışına yeni çıktığımda Kanadalı bir arkadaşıma, Atatürk'e varlık borcum olduğunu, dünyanın en mükemmel lideri olduğunu göstermek için dakikalarca ter döktüğümü, çocuğun ilk önce kırmamak için resimlere birlikte baktığını, daha sonra suratındaki ifadenin değişip, garipliği farkederek, durumu anlamlandırmaya çalıştığını hatırlıyorum. Birinci imanı daha orta-okuldaki din dersinde, erken yaşta aşabilmiş birisi olarak, ikinci imanı daha geç parçalayabildim ve bunun dinden daha ağır olduğunu düşünüyorum. Yabancı ülkedeki yanlızlık, yerli insanlardan farklılık nedeniyle, yaşanan gel git durumu tespin de doğru. Bir süre aklınızı doğru kullanmak zor oluyor. Neyin gerçek, neyin dogma olduğu, düşüncenizin temelinde dogma mı yattığı, yoksa doğru bilgiye mi dayandığı konusunda kendi aklınıza güvenemiyorsunuz. Bence bu insanın benliğinin çalınması demek ve belki insan öldürmekle eşdeğer.Yanıtla
- Aklıma gelmişken; Naz Osmanoğlu diye birisi var. Kendisi İngiltere'de stand-up'çı ve Sultan Reşad'ın soyundan. İyi bir çocuk, İngiliz kafasında, geniş akıllı, şakalarında açık ve kendisiyle dalga geçebilen, alçak gönüllü birisi. Diğer o sakallı Osmanoğulları türünden olmadığı için, Türkiye'ye geldiğinde bu çocuğu siyasi malzeme olarak kullanmaya kalktılar. (Belki de kendileri çağırmışlardır, bilmiyorum.) Önceden de takip ediyordum, Türkiye'ye gideceğini görünce, kendisine mesaj gönderip, "bu ahlaksızlara dikkat et, seni siyasi malzeme yapmaya kalkabilirler" şeklinde uyardım. Uyarım gerçekleşti ve yaptılar fakat Türkiye’de fazla kalmadı. Yaptıkları işin etik olmadığının farkında değiller. Dediğin gibi kör imanla, ahlaksızlık arasında bir bağ var.Yanıtla
- dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır.''Yanıtla
mustafa kemal atatürk
Belki yazıda bahsi geçen bilim insanı Atatürk'ü sadece bu sözü için ilham perisi kabul ediyordur? - Adsız9 Mart 2017 21:06İllaki batılı olmamız gerekiyor diye bir gerçeklik olmamasıyla beraber, batılılarla veya farklı kültürlerle ortak değerler üzerinden iletişim kurabileceğimiz, kebap, futbol, tarih dışında pek fazla olguya sahip olduğumuzu düşünmüyorum. Bir Iphone yapıp dünyaya tanıttığımız bir teknolojimiz de henüz yok. Peki biz bu adamlarla ne paylaşacağız ne konuşacağız? Mesela sizin o çok küçümsediğiniz yirmi üç nisan önceleri buna bir örnekdi. Türkiye'ye yirmi üç nisan etkiniklerinden sonra ailesinin de isteğiyle İzlanda'dan ülkemizde okumaya gelen misafir öğrenciyle tanışmıştım. Hayatımda tanıştığım ilkYanıtla
yabancı değildi ama yirmi üç nisan sonrasında ülkemizde misafir öğrenci olmak için gelmeyi seçmiş ve sonrasında da ülkemize defalarca gelmiş birisinden bahsediyorum.
Peki biz mesela bu yirmi üç nisanları çoşkuyla, çocuk evlilikleri, çocuk istismarı gibi sapkınlıkların olduğu bu ülkede tüm bu kötülüklere karşı dolu dolu kutlayabiliyor olsak, hem dünyaya, hem
ülkemizdeki kötülüklere bir cevap olmaz mıydı?
Ayrıca "idol" olarak benimsenen şahısların evrensel olarak kabul edilmesi gibi bir şart yoktur. Kişi babasını, arkadaşını veya pasteneci abiyi rol model olarak seçebilir. Birey kendisine illaki bir rol model edinmelidir diye bir olayda yoktur. Bugün sokakta yüz kişiye sorsanız çok büyük bir kısmı Brad Pitt, Leonardo Da Vinci, Steve Jobs, Bill Gates, Micheal Jackson gibi isimleri tanıyacaktır. Belkide bu insanları idol olarak seçenler olabilir. Bunda bir sakınca var mıdır? Vardır belki, ama kime ne? Kendi adıma yaşadığım deneyimler üzerinden konuşmak gerekirse,
İngiltere'nin en büyük müzelerinin modernizasyonlarını yapan bir firmanın tasarımcısıyla Mustafa Kemal Atatürk hakkında konuşabiliyorsam ki kendisi ortalama Türk vatandaşından daha fazla
bilgiye sahiptir, veya yabancı bir ülkede bir İsrail vatandaşıyla gene Mustafa Kemal Atatürkten bahsedebiliyorsak ve konuştuğumuz konular Mustafa Kemal'in sizin bakış açınızdan bakmaya çalıştığımda "askercilik" maceraları dışında, entellektüel kişiliği ve karakteri hakkındaysa, farklı bir örnek olarak Pakistan'lı bir bahçivanın Atatürk devrimlerinden bahsediyor olması ve keşke kendi ülkerinde böyle bir lider olsaydı demesine ve gene ortalama bir Türk vatandaşından daha fazla bilgide olması, çünkü kendi ülkesinin kendi söylediğine göre halen daha yıllarca geride olması. Farklı profillerdeki bu insanlar Mustafa Kemal Atatürk'ten bahsederken sizin baktığınız açıdan daha geniş bir perspektif görüyorsam istediğiniz kadar basit ve üçüncü dünya ülkesi nitelikleriyle bahsetseniz de Mustafa Kemal Atatürk evrensel bir değerdir. - Adsız9 Mart 2017 21:06Türk milleti bir havalara girsin demiyorum, daha çok yolu var fakat bir Alman felsefesisyle, müziğiyle, bir İtalyan resmiyle, aryalarıyla, bir Fransız demokrasiyle, özgürlükleriyle ve tarihiyle ne kadar evrensel değeriyle övünebiliyorsa bizim de değerlerimizle övünmemizde bir sakınca göremiyorum. Şimdiye kadar kendi küştürel değerlerinden bahsederken bunlar askercilik oynayan ölü adamlar gözüyle bakan ne bir Alman, İngiliz, Japon ne de Malezyalı veya Filipinli bir adam görmedim. İnanın ki bahsettiğim ülkelerden çok daha fazla ülkeden de tanıdığım ve görüştüğüm insanlar olmuştur.Yanıtla
Şimdi hayat felsefeni Atatürk'ün üzerine kurmaya tekrar dönmek gerekirse. Sizin donanımızda bir insanın bu kavrama bu kadar yüzeysel bakabilmesinin sebebini siz söylemediğiniz sürece tabiki bilemeyeceğiz. Ama... Kendi adıma daha birinci dünya savaşı öncesindeki hayatına baktığımda Mustafa Kemal'in koyduğu hedeflerdeki becerisi, korkusuzluğu, maceracı karakteri bence örnek alınabilecek niteliklerdir. Zaten birinci dünya savaşı sonrasındaki süreçler genelde okul kitaplarında şöyle bir anlatılıyor... Her neyse illaki Tom Cruz yapınca havalı olacak diye bir şart yoktur.
Belli ki savaşma sanatı konusunda çok ilgili değilsiniz fakat Atatürk'ün birinci dünya savaşında ve sonrasında savaştığı tüm cephelerde veya kurguladığı tüm stratejilerde Sun Tzu'nun bin yıldan fazla yıl önce söylediği kavramları görebilirsiniz. Pekala bin yıl önce yazılmış bir olay yüz yıl önce halen daha geçerliyse, neden sizin tabirinizle 80 yıl önce ölmüş bir adamın yaşam felsefesi ve yaptıklarındaki patternler şu anda bireyin geleceğini modellemesi için örnek teşkil edemez? Devrimler yapmış olan kişi asker değilde bir ressam olduğunda daha mı havalı olacaktı?
Che'nin t-shirt'ü gibi Atatürk t-shirtleri yaptırıp, donları yaptırıp, dövmeleri yaptırıp, şapkaları yaptırıp popart yapın kapital yapın demiyorum, isterseniz yapın banane ayrıca ama bu niteliklerden bahsederken utanmayı veya aşağılamayı anlamsız buluyorum.
Sizlerin her Kemalist düşüncedeki insanı Cumhuriyet Yobazı gibi değerlendirmenizi oldukça basit buluyorum.
Beğenmediğiniz cumhuriyet ve kurulduğu dönemdeki şartlardan daha ağır şartlar geliyor, çünkü zannetmeyin ki Türkiye bir günde Malezya olmayacak, Türkmenistan olmayacak. İran'da veya Afganistan'da, Pakistan'da olduğundan daha kötü vahşetler, arap baharında yaşananlardan daha kötülerini yaşayacağız. - http://www.ntv.com.tr/saglik/dr-canan-dagdeviren-motivasyonu-ataturkten-aliyorum,_fOfNmU9e0OfaogPphurEgYanıtla
Buradan da okunabilir Atatürk ile ilgili benzer düşünceleri. Yalan değil yani. - Kendi zamanına kadar görülmemiş bi savaşta çığır açan askeri dehayı basit bi general ya da 23-38 arası cumhurbaskanlık yapmıs birisi diye kücümsemek =butthurtYanıtla
Orduda patates soydurmiycaği adamlar 80 yıl sonra gelip rererö yapiyor. - Ben de yurtdisinda yasayan bir kadin olarak bugun hala Mustafa Kemal'in neredeyse bir asir once yaptiklarina ne cok seyi borclu oldugumu dusunur dururum. Ozellikle son yillarda. Bunca egitimli ve basarili insanin hala bir asir once yasamis tarihi bir kisilikten guc ve ilham olmasi size gore o kisilerin zavalli oldugunu gosterebilir, bana gore soz konusu tarihi kisiligin olaganustu degerini vurguluyor.Yanıtla
- ABD'nin genel taktiği ve başarısı bu KELLE AVCILIĞI'ndan kaynaklanıyor..."Aşk ve Matematik" kitabında bu sistem nasıl işliyor görmek çok mümkün ve acı verici...Rusya'da yetişen silik bir dehayı nasıl buldukları ve kaptıkları yazıyor.Yanıtla
Mustafa Kemal efsanesini tamamen defnetmek mi istiyorsun? İlk önce, siyasal İslamı mutlak surette bitir! Gerisi kendiliğinden gelir.