Thursday, February 7, 2019

Dil çorbası nasıl yapılır

Annemle oldukça temiz bir Ermenice konuşurum. Resmi dünyaya dair bir şey anlatmak gerekirse zorlanırım, Türkçe söylerim. Annem eski İstanbul Ermeni aksanını hiç esirgemeden, herkesi hayran eden kıvrak ve renkli bir Türkçe konuşur, ama benle asla Türkçe kullanmaz. Rahmetli babamın iyi eğitimli Ermenicesi vardı, benim hala dilime takılan bazı alışkanlıklar (mesela suya çur yerine eski usul ‘cur’ demek) ondan kalmadır. Son yıllarında belki “kamusal” ya da felsefi konuları onunla daha sık konuştuğumuzdan, daha sık Türkçe konuşurduk diye hatırlıyorum. Büyükanneler, teyzeler, eniştelerle dilimiz tabii Ermeniceydi. Ama teyzemin oğullarıyla Türkçe konuşmak daha havalıydı. Sonra göçtüler, Türkçeyi bütünüyle unutmayı tercih ettiler. Şimdi kırk yılda bir Ara ile karşılaşsak İngilizce selamlaşıyoruz.
Kızkardeşim Boğaziçi mezunudur. Onunla Ermenice-Türkçe karışık komik bir sokak dili konuşur, eğleniriz. Kırk yıldan beri Kanada’da olduğundan şimdi araya İngilizce kattığımız da oluyor. Kızı Lusin Ermenice biliyor, ama Ermenice bir diyalog tutturamadık, İngilizce konuşuyoruz.
İlk eşimle İngilizce konuşurdum. O zaman ne çok konuşurduk, aman Allahım, yedi senede konuştuklarımız buradan yıldızlara yol olur. Kendi annesiyle konuştuğu dil Fransızcaydı. Ben de o ortamlarda bazen mecburen Fransızca konuştum.
İkinci ve üçüncü eşlerimle Türkçe konuştuk. Büyük çocuklarım sadece Türkçe ile yetiştiler, Ermenice öğrenmediler. İki oğlan şimdi Britanya ülkelerinde eğitim gördüklerinden onlarla yarı yarıya Türkçe İngilizce harmanı bir dille konuşuyor ve yazışıyoruz, daha kolayımıza geliyor. Büyük kızım İris’le dilimiz Türkçe.
Küçük çocuklarıma anneleri Almanca öğretti, orada okula başladılar. Anahit’in ilk dili Türkçe idi, şimdi anlıyor ama kesinlikle konuşmuyor. Ufak oğlan küldür paldır Türkçe konuşmayı seviyor. Onlarla konuştuğum zaman Almanca ile Türkçeyi harmanlıyoruz.
Şimdiki sevgilim İstanbul doğumlu, Ermeni, Atinalı, Yunan milli eğitiminde (yarın son) tarih hocası. Türkçe konuşuyoruz, araya Ermenice sözler kattığımız da oluyor. İki oğlu bu dilleri bilmediğinden, ben de Yunancada tembellik ettiğimden, onlarla konuşurken İngilizce ile yetiniyoruz.

Şimdi hocam, anadilde eğitim hakkımı ben nasıl kullanacağım?

10 comments:

  1. Bizim eski lerimiz ( Yaslilara oyle derdik eskiden ' eskiler' diye gecerdi, incitmezdi de nedense) ;lisan ogrenin cocuklar, ne kadar ogrenirseniz o kadar cok adam sayilirsiniz " derlerdi. Eskilerimize gore Sevan'im, sen cok adamsin, cok adamin da cok anasi olur, her anasinin da ayri bir dili olur! (mu? )

    ReplyDelete
  2. haha kendi kendini tus ettin, ben de bu firsati kacirmiyorum:

    Senin anadilde egitim hakki mizmizin, bi onceki yazida cagdas feminizm uzerinden kadinlari elestirmenden bin beter. Burada sarkastiktim diyorsan da, o cumle yazinin sonuna yakismamis, yaziyi bozmus derim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Anadilde eğitim hakkı (diğer haklar gibi) bir zorunluluk değil, kişinin önüne sunulan bir imkandır. Bir şahsın bu imkanı kullanmamayı tercih etmesi bir counter-argument veya bu hakkın iptaline bir gerekçe değil. "Sevan Ermeni, o zaman Arsen Ermenice okuyacak" demek nüfusun %20 sinin kafasına vura vura Türkçe öğretmekten farksız bir şey.

      Tabi Türkiye'de hak, tercih, kimlik vs nedir yüz yıl da anlatsan boş iş ama biz yine de söyleyelim.

      Delete
    2. Birinci adsiz olarak soz hakkimi kullanayim (satasma var cunku). "Bir şahsın bu imkanı kullanmamayı tercih etmesi bir counter-argument veya bu hakkın iptaline bir gerekçe değil." denmis ama, ben zaten sevan hocanin bireysel mizmizina seyettim, yoksa yorumumda ana dilde egitim hakkina en ufak bi itirazim olmadi (ve genelde de yok). Yanlislik olmasin. ikinci adsiz sen de mizmizlanma, anlatmaya devam et, degisik araclar, taktikler kullan, yontem degistir, iki satir yazinca yuzyil muzyil edebiyatina girme... Iyi aksamlar.

      Delete
  3. Sevan hoca, bir de senin Gabriele vardı galiba. Almancayı ondan mı daha iyi öğrendin, Wagner operalarından mı? İkinci eşin Müjde hanımın da ailesinin İsviçre'de gurbetçi olmasına binaen, Almancayı bildiğini tahmin ediyorum.

    ReplyDelete
  4. "... Şimdi kırk yılda bir Ara ile karşılaşsak İngilizce selamlaşıyoruz..."

    Buradaki Ara'dan girersek, yaptığın Tevriye mi olur Îham mı? İngilizcedeki Pun ve Double Entendre bu mu oluyor?

    ReplyDelete
  5. Rusya dan örnek; adam çeçen, kadın tatar ama çocuklar sadece rusça biliyor. Çünkü Moskova da büyüdüler

    ReplyDelete
    Replies
    1. Grozny'de veya Kazan'da da yaşasalar, o coğrafyalarda hakim, yaygın ve efektif dil olan Rusça'ya meyledeceklerdi.
      Yoksa belirleyici faktör Moskva'da büyümeleri değil sanki..

      Delete
  6. Tanri yardimcin olsun Sevgili Kardesim. Zenop

























    ReplyDelete