Saturday, February 16, 2019

Osmanlı'da matbaa neden gecikti?

Matbaa Avrupa’da 1455’te icat edildi. Osmanlı diyarında ilk matbaayı Yahudiler 1490’larda kurdular. Bunu izleyen seksen yılda en az üç Yahudi matbaası kurulmuştu. İlk Ermeni matbaasını Tokat’lı Abgar 1567’de Kumkapı’da kurdu. İlk Rum matbaası 1620’lerde Fener’de açıldı. Arap hurufatıyla ilk matbaayı Macar asıllı İbrahim Müteferrika 1727’de İstanbul’un Çarşamba semtinde hayata geçirdi.
Üç türlü tepki düşünebiliyorum.
1. Bu Türkler geri mirim. Yobazlık. Ne varsa gene ekalliyetlerde var.
2. Yalandır, Batı yalakalığıdır. Matbaayı atalarımız olan Uygur Türkleri keşfetti.
3a. Enteresan. Neden en düşük sosyal statüde olan Yahudiler ilk, onların bir kademe üstü sayılan Ermeniler ikinci olmuş? Gayrimüslimlerin en itibarlısı sayılan Rumlar neden o kadar beklemiş? Egemen sınıf olan Türkler neden en sona kalmış?
3b. Enteresan. 16. yy’da Türkler İtalya’nın her şehrinde ve diğer Avrupa şehirlerinin birçoğunda aktif olarak varlar, Venedik’te hanları da var. Binlerce Avrupalı dönme Osmanlı devletinin her kademesinde görev almış, paşa ve sadrazam olmuş, aralarında her iki kültüre ciddi ölçüde vakıf olanlar var. Matbaanın Avrupa’da yarattığı devrim sır değil, en geç 1470-1480’lerde ayan beyan bilinen bir gerçek. Farkına varmamaları mümkün mü?
3c. Enteresan. Nihayet adım atmaya karar verince işi neden Latince bilen ve İstanbul’un Frenk çevreleriyle yakın ilişkileri olan bir Macar dönmesine yıktılar? “Yürürse iyi, yürümezse ‘biz tanımayız, vay gavur’ deyip asarız” diye mi düşündüler?
*
Daha düşünüyoruz. İmparatorluk yönetmek gibi bir derdi olanın dünyaya bakış açısı ile Kumkapı’da matbaa kurup İncil satmak ve/veya soydaşlarını irşad etmek olan birinin bakışı aynı olabilir mi?
İtiraz edecekler: Devletse Avrupa’da da devlet vardı, onlar matbaaya direnmedi. Soralım: Oradaki devletle buradaki devlet aynı cins miydi? Ufak bir silahlı azınlığın 72 benzemez milleti yönetmesi ve vergilendirmesi için neler yapması gerekir? Matbaa kurup İncil satan esnafın zihniyeti ile Avrupa devletlerinin zihniyeti, zaman zaman çatışsa da sonunda bağdaştı. İmparatorluğunki ile bağdaşabilir miydi? Ayrıca unutmayalım: Gutenberg’in matbaayı icat ettiği Mainz[1] ile, matbaanın asıl büyüdüğü yer olan Venedik devlet bile değil, haritada birer delik. Devletleri çökertme potansiyeline sahip bir keşif[2] olan matbaanın oralarda doğması tesadüf mü?
Devam edersek derya gibi konulara yelken açarız. Halk arasında “yobazlık” diye tanımlanan İslam dininin SİYASİ işlevi neydi? Osmanlı devletinin sınıfsal altyapısı neydi, matbaanın reddedilmesi bu yapıya nasıl hizmet etti? Vs. Yorucu sorulardır. O yüzden ilk iki açıklama insanlara daha sempatik gelir.


[1] Mainz Batı Almanya’da bağımsız piskoposluk statüsüne sahip üç şehir devletinden biriydi (diğerleri Trier ve Köln). Feodal sistemin dışında doğrudan imparatora bağlıydı; yani fiiliyatta kimseye bağlı değildi.
[2] Potansiyeli vardı, sonuçta devlet otoritesini pekiştiren bir araç oldu. İnternet de öyle olacağa benzer.

20 comments:

  1. Master tezimi bu konu hakkında mı yazsam acaba...

    ReplyDelete
  2. Eksisozluk.com'da " Osmanlı'ya Matbaanın Geç Gelmesinin Sebebi " başlığının altında yazılanların hepsini okuyunyz. Pek çok geyik cevabın yanı sıra, tarihi bilgilere dayanan aydınlatıcı cevaplar verilmiş. Anladığım kadarıyla genelde İslami hassasiyetler rol oynamış ve neticede obskürantizm galib gelmiştir. İbrahim Müteferrika'nın matbaasında bastıklarının büyük kısmı İslami eserler ve adetçe az olmalarına rağmen, okur-yazarlık seviyesinin düşük olmasına binaen pek çoğu satılmayarak İbrahim Bey'in elinde kalmıştır.

    19. yy'ın başında Osmanlı'da okur-yazarlık 2% iken, Britanya'da 60% civarıymış. 1947'de Türkiye'de en büyük gazete tirajları 20bin kadarken, Britanya'da takriben 3.5 milyon (kaynak Wikipedia: " List of newspapers in the United Kingdom by circulation ").

    Şöyle bir hadis-i şerif vardır, " Kadınları göze çarpar mevkilere oturtmayın, yazıyı da öğretmeyin. Dikiş öğretin ve Sure-i Nur'u da iyi öğretin." (Taberani, Mu'cemul Evsat, 3/46, h. no: 5713; Hakim, Müstedrek, 2/430, h. no: 3494; Beyhaki, Şuubul İman, 4/90 h. no: 2227 vd.) "

    Bazıları bu hadisin sahih değil uydurma olduğunu, bazıları da sadece İslamin ilk asırları için makbul olduğunu söylemektedirler.

    ReplyDelete
  3. Bir teori de matbuat işleri yaygınlaşırsa işsiz kalmaktan korkan hattat ve hakkakların başını çektiği esnaf loncalarının saraya baskı oluşturduğu ve bu yüzden geciktiği yönündedir. Ama "hattat lobisinin" sarayda bu kadar etkili olacağı konusunda bir fikrim veya bilgim yok.

    ReplyDelete
    Replies
    1. İbrahim Müteferrika matbaayı kurunca hattatların hokkalarını tabuta koyup saraya yürüdükleri doğru, fakat bu bahane olamaz. 15. yy ortasında Avrupa'da da kitaplar elle teksir edilmiyor muydu, orada da geçimini bu işten temin edenler yok muydu? Aynı saikle, Avrupa 1830-40larda ressam sanatçı kaynıyordu. Daguerrotype fotoğraf makinası yaygınlaşınca kimse ayaklanmadı. Sadece bazı şikayet mektupları var o devirde yazılmış.

      Asıl ciddi olan 19. yy başında Ingiltere'deki Luddite'ların isyanıdır. Öyle ki, ülke dış tehdit altında olmasına rağmen İngiltere'nin Napolyon ordularına karşı savaşmak için gönderdiği asker, içeriyi kontrol altinda tutabilmek uğruna hazır tuttuğu askerden daha azdı. Bütün karşı duruşlar gene de sanayide makinalaşmanıñ önüne geçemedi. Şu an dünyanın gelişmiş ülkeleri 4. sanayi devrimiyle ful otomasyona geçiyor ve insanların çoğu işinden olacak. Ancak bu endüstriyel robotların yükselişine mani olamaz.

      Bu bakımdan ben, matbaanın Osmanlı'ya sırf hattatlar yüzünden 300 sene rötarla geldiği iddiasını mübalağalı buluyorum. Esas sebep daha başka.

      Delete
    2. Ben de İlhan Durusel'in bir yazısında, Niyazi Berkes'e atıfla, o dönem sayıları 90 bini bulduğu rivayet edilen hattatların engellemesi yüzünden geç geldiğini okumuştum.

      Delete
    3. @ bekir tarik 20 Şubat 2019 14:43

      Ben de duymuştum bunu hatta 90 bin hattat sadece İstanbul'da varmış. Niyazi Berkes'i dikkate alırız ancak 90 bin rakamı açıkçası uçuk geldi. 15. yy sonu 16 yy. başında İstanbul'un nüfusu ne? O devir Osmanlı Müslümanlarının en az 95%'i ümmî. Okur-yazar olan herkesi zaten hemen memur olarak istihdam ediyorlar.

      Delete
  4. internet ile matbaayı karşılaştırmak bence çok mantıklı bir çıkarım. o zaman şuradan gidebiliriz. bugün internet hangi bölgelerde gelişiyor kimler bu işin öncüsü? hem dünyada hem türkiyede. bu bize bir düşünce deneyi imkanı sunacaktır matbaa ile ilgili.

    bugün dünyada bu işin öncüsü hiç kuşkusuz abd. en azından orijinal fikirler ordan çıkıyor diğerleri sadece geliştiriyor. amerikada da silikon vadisi san francisco bu işlerin merkezi. yani en uçuk kafaların bulunduğu 60 lı yılların hippi cenneti.

    türkiyede de bu işlerle daha normal olmayan kafalar ilgileniyor. daha dünya ile entegre olabilmiş bir kesim diyelim. ekşi sözlüğün kurucusunun eskişehirli olması bir tesadüf değil bence. göçmen nüfusun çok ciddi olduğu bir şehirdir eskişehir. yani kendini azınlık sayan insanlar dünyada birşeylerin değişmesi için çaba sarfediyor. çünkü hazırdaki sistemde ekonomik olarak fakir olmasalar dahi sosyal olarak kendilerini iyi hisstmiyorlar. yahudilerin tüm dünyada hissettiği gibi falan filan.
    müslüm babanın dediği gibi yakarsa dünyayı garipler yakar. ama sosyalistlerin bahsettiği gibi fukara garipler değil.

    ReplyDelete
  5. O devirlerde ülkelerin hudutları kevgir gibiydi; pasaport, gümrük vs yoktu. İhtiyaç-daha doğrusu talep olsaydı, arz edilirdi.

    ReplyDelete
  6. matbaa, okuma yazma ila alakali, okuma yazma ticaret sinifinin ihtiyaci, osmanli da ise gayri muslimler zaten bilangue turkce biliyorlar, haliyle napcek musluman okuyup yazip ? ticaretini yapiyor, ihracata gelince onu zaten gayri muslim yapiyor dragoman dediginiz zaten kafirdir, dil mi ogrenecek, bilim mi yapacak, napacak kitabi? 19 yuzyilin ilk yarisinda birlesik devletler'de, japonya'da veya iskandinavya'da ne kadar gelimis ki? geciken matbaa degil, merak ve ahlak.*

    ReplyDelete
  7. *KUMKAPI- Tokatlı Abgar Edirnekapısı'ndaki Surp Nigoğos kilisesinin bodrumunda bildiğimiz üç beş kitap basabilmiş.(Pokr Keraganutyun Gam Aypenaran - ‘Jamakirk Yev Badarakamaduyt)Eski Bizans kilisesi günümüzde Kefeli Camii.

    ReplyDelete
  8. "" Matbaaya Karşı Çıkmak Çok Soylu Ve Estetik Bir Tutumdur ""

    Dücane Cündioğlu Radıyallahu anh Hazretleri.

    https://www.youtube.com/watch?v=TtXTV3EGHVo

    ReplyDelete
  9. Aslında Ermenilerin Avrupa'da ilk Ermenice matbaa kurması 1512 Venedik galiba. 1567'de İstanbul'da kurulan sonra geliyor.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kaçınılmaz bir gerçektir. Ermeniler gittikleri her ülkede önce bir kilise ardından bir matbaa kurarlar. 1695 senesinde Amsterdam Hadriaan ve Peter Damiyan kardeşlerin matbaası teferruatlı bir dünya haritası yayımlamıştır. 1340 senesinde Çinliler iki renk baskı yapan bir teknolojiye sahipti. Bilinen bilgiler arasında 14. asır Anton Haigazun (Antonio l Armenio)Çinden Avrupa'ya ilk bilgileri taşıyan insan olarak bilinir.Ermeni matbaacılığının gelişmesinde 1512'de en büyük rolü Megabart Hagop oynamıştır. Hagop Megabart (günahkar) hakkında günümüze doğum ve ölüm bilgileri maalesef ulaşmamıştır. fakat basılmış ilk kitap olarak «Ուրբաթագիրք» ("Urpatakirk", "Friday Book") 1512 bilinir. İlk basılmış Ermeni alfabesine ise 1486 senesinde rastlıyoruz (Peregrination in Terram Sanctam, or “The Pilgrimage to the Holy Land”, Mainz'de (Almanya).

      Delete
  10. Başka bir yorumda da dendiği gibi cevabı basit, standart bir yazılı dil yok, insanlar okumayı bilmiyor ki kitap alsınlar, talep yoksa arzda olmaz

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bu da tek başına yeterli bir cevap değil gibi. Yahudi ve Ermeni okur yazar azınlık ile ilgili bir istatistik olsa idi, belki talebin ne olduğunu karşılaştırabilirdik.

      Delete
    2. Caxton İngiltere'de matbaayı ilk kurduğunda İngilizce'nin de standart yazı dili yoktu. Yalnız ikinci yazdığın doğru olabilir. O devirde okur-yazarlık oranı Batı Avrupa'da hayli yüksek. Hatta bütün dünyada en yüksek( https://www.reddit.com/r/europe/comments/82yi7i/literacy_rate_in_the_15th_and_18th_century_from ).

      Delete
  11. Yahudiler 1490 larda matbayi kurmuslarsa buyuk ihtimal 1492 de gelen sefarad yahudileri kendileriyle beraber getirdi. Ermenilerin rumlardan once matbaaya sahip olmasi o donemlerde ermenilerin basinin rumlara nazaran daha az belada olmasidir. Turkler icinse normal ayni sey saatcilik, futbol, fotograf, tiyatro gibi meselelerde daha gec olmustur. Ama turkleri boyle yeniliklere karsi gec biraktiran bir mekanizma var miydi? Buyuk bir soru isareti..... ki bana gore kesinlikle var

    ReplyDelete
  12. Şurada İstanbul'da basılan ilk kitap ile ilgili güzel bir gönderi var:
    https://twitter.com/incunabula/status/1079344084777603072

    1493 yılı Aralık ayında David & Samuel ibn Nachmias kardeşler tarafından basılmış ilk kitap, aynı zamanda güneydoğu avrupa ve ortadoğu'nun ilk basılı kitabı imiş.

    ReplyDelete
  13. bir süper gücün rehavete kapılması, değişen dünya dinamiklerini fark edememesi,bilimsel gelişmeye ayak uyduracak bir zihniyet üretememesi sonucu gerilemesi sonucunu doğurdu acaba bugünün süper gücü amerika da aynı yolun yolcusu mu?
    gerileyişi fark etmesine ve bir takım önlemler almasına rağmen yolu sonu oraya mı varacak?
    yaşayan görecek.

    ReplyDelete
  14. Sevan bey, yine sizin zevkinize kalmış ama başlıkta yazı rengini o tonda seçmeniz arkadaki renge çok yakın. İnsanın gözünü alıyor. Bilginize.

    ReplyDelete