Aralığın yirmilerinde Yer
Adları’nın bibliyografyasını çıkarmaya giriştim. Üç beş günde yaparım diye
düşündüm. Tam üç ay sürdü. Üç ayın bazı günlerinde on beş saat masadan
kalkmadığım vakidir. Toplam net nesai 400 saat olmuş mudur? Olmuştur sanırım.
Toplam 561 parça kaynakça
çıktı, bazıları yüz küsur paftalı harita, 10-15 ciltlik seri vs. Direkt alıntı
yapmadıklarımı saymadım. Bir tek alıntı yaptıklarımın çoğunu da yeniden arayıp
bulmaya üşendim. İlk zamanlarda (2010-2011) kaynakça konusunda özensiz
gitmişim. O kayıtların kaynağını (sekiz yıl sonra, yeniden) buluncaya kadar
akla karayı seçtim. Bazılarını bulamadım. Bulamadıklarımı başka kaynaklardan
belgelemek için uğraştım. “Filan köyün adı 15. yy’dan önceki hangi kaynakta
anılmış acaba” diye aramak nasıl bir karın ağrısıdır, bilir misiniz?
Güvenilir olmayan ikincil
kaynaklardan (özellikle internet geyiklerinden) derlediğim bilgilere kaynak
göstermedim. Mümkün mertebe bunları tasfiye ettim. Bulabildiklerimde güvenilir
(birincil) kaynağa indim, yoksa “böyle diyorlar da Allah bilir” anlamına gelen
bir işaretle yetindim.
Özellikle Türk fethi
öncesine ait isimlerde ikincil kaynaklara güvenmemeyi öğrendim. 1322 adet
Yunanca, 394 adet Ermenice, 44 adet Süryanice fetih-öncesi yer adını üşenmeyip
teker teker asli kaynaklardan çek ettim. Neyse ki copyright-öncesi çağlara ait
metinleri internette bulmak kolay. Yakın tarihli kaynaklara başvurmam
gerektikçe intellectual property yasalarını çıkaranlara da, Brill ile OUP’e de
salladığım küfürleri burada söylemesem daha iyi.
İşin özeti şu. “Falan
yerin eski adı şuymuş” bana artık bir şey ifade etmiyor. 1. Hangi tarihte
öyleymiş? 2. Ne malum? “Dedelerimiz öyle diyor” ancak delil başlangıcıdır. Sağlam
kaynak görmeden inanmam. Çaresiz kalırsam onu da aktarırım gerçi, ama
rivayettir diye belirtirim.
Taradığım kaynaklar eski
ve yeni yazı Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, Latince, eski ve yeni
Yunanca, eski ve yeni Ermenice, hatta Bulgarca (bir adet 1913 basımı Trakya
haritası) ve Arapça (İbn Xurdazbih’in hiçbir modern dile çevirisini bulamadım,
mecburen de Goeje’nin 1883 basımı Arapça neşrini kullandım). Erkanı Harbiye
Reisliği ile Milli Müdafaa Vekaletinin 1909-1926 arası çıkan 1:200.000
paftalarının doksan tane kadarını bulabildim (hepsi 110 küsur tanedir), tümünü didik
didik taradım, yazım hatalarına kadar not ettim.
Bu yelpazede bir işi
yapabilecek başka kim var dünyada bilmiyorum. Hele Samos’un dağındaki Pagondas
köyünde oturup yapacak çok kişi çıkmaz herhalde. Ekip çalışması olsa tabii daha
iyi olurdu. 2011-12’de TESEV’e önerdim, bir Osmanlı tahrircisi, bir Bizantolog,
bir Hititolog filan olsa, bir iki üniversiteliye tez konusu verilse desteklemez
misiniz dedim. Olmadı. Ekip işinde pek becerikli değilim sanırım.
Dün o iş bitti. Biraz
dışarı çıkıp hava almam lazım.
Erkanı Harbiye Reisliği ile Milli Müdafaa Vekaletinin 1909-1926 arası çıkan 1:200.000 paftalarında Bolu-Düzce var mı? varsa bir kopyasını alabilir miyiz? gutej@yahoo.com
ReplyDeleteMaalesef yok. Siz bulursanız ben alayım. Düzce-Hendek Çerkes köyleri büyük dert.
DeleteZeus razı olsun.
ReplyDeleteSevan bey hayranım demene gerek yok artık galiba. Motivasyonu ve enerjiyi nereden buluyorsunuz? Ciddi olarak merak ediyorum. Bu azminiz ve titizliğiniz benim için büyük bir ilham kaynağı.
ReplyDeleteEmeğinize sağlık,ne denir başka.basılırsa alırız.
ReplyDeleteBizde kurumlardan bi şey çıkmaz. Büyük çalışmaları bireyler yapar. TDK 2013 yılında Etimoloji Sözlüğü basacaktı. Bekledik, hâlâ basacak.Niye basamadı bilmiyorum. Dil Kurumunun yapmadığını üniversite mi yapacak.
ReplyDelete