Evliya Çelebi'yi daha önce de okumuştum elbette. YKY'den çıkan 4000 küsur sayfalık düzgün edisyonunu 2014'te Yenipazar Cezaevinde iken daha dikkatli okudum. Bir şey lazım oldukça halâ bakarım. Rum ne demek diye sorulunca gene baktım.
1. Rûm her şeyden evvel
Ebülfeth zamanına dek Kostantiniyye’de hüküm süren devletin adıdır. Kayser-i Rûm, tekfur-i Rûm, hükemâ-i
Rûm, müverrihan-i Rûm her sayfada olmasa beş sayfada bir mutlaka anılırlar.
2. Kostantiniyye merkezli
Ortodoks kilisesine mensup olanlar kefere-i
Rûm, taife-i Rûm, millet-i Rûm’dur. Mel’un ve menhus olurlar (lakin mahbûbları pek latiftir). Lisan-ı Yunaniyan üzere kelam ederler. Sadece bu anlamda Evliya çoğu zaman Rum yerine Urum sözcüğünü kullanır. Aşağılayıcı bir sıfattır.
3. Rûm diyarı İslam kültürel geleneğindeki üç merkezi ülkeden biridir.
‘Rûm ve Areb ve Acem’ kalıp deyimi genellikle “bütün (medeni) dünya” anlamında
kullanılır. Bazen evrenselliği iyice vurgulamak için bunlara Hind ve hatta Freng
eklenir. Sınırları net tanımlanmasa da kabaca Fırat’ın batısındaki Anadolu Rûm’dur.
Mesela Adana, Antep yakınındaki Rumkale Rûm’dur, ama Urfa ve Diyarbekir
değildir.
a. Tuna’ya kadar Balkanlar da doğal olarak Rûm’dur. Mesela Orhan Gazi
zamanında gemilerle ‘Rûm tarafına’ geçilip feth olunmuştur. Fakat Rûm deyimi
genellikle Anadolu için kullanılır, Balkanlar için Rûm Eli tercih edilir.
b. Özellikle İran ve Mısır seyahatlerinde, ya da o ülkelere mensup insanlarla muhatap iken Evliya kendi ülkesinden Rûm adıyla söz
etmeyi tercih eder. Tebriz’de Osmanlının
gücüne dair latife ederken, ya da Mısır’da bir sohbette kendi memleketi halkının Mısır ketenine muhtac
olmadığını bildirirken kullandığı sözcük Rûm’dur. (Buna karşılık Mısır
mercimeği Rûm mercimeğinden leziz ve pişkindir.)
c. Osmanlı sanatında spesifik olarak Arap ve Acem sanatından farklı olan
unsurlar tarz-ı Rûm olarak
adlandırılır. Ebülfeth tarz-ı Rûm bir cami-i latif (Fatih Camii) inşa eder; Evliya Mısır'dayken tarz-ı Rûm üzre makam-ı segâhdan bir taksim icra eder. Sultan Süleyman Mekke-i
mükerreme’de kavaid-i Rûm tertibi üzre dört mezhebe medreseler bina eder.
4. Marmara Denizi’nin adı her zaman Bahr-i Rûm’dur. Anadolu'dan gelen İstanbul yolcusu Bahr-i Rûm sahiline kavuşunca sevinir.
5. Sivas vilayetinin adı
eyalet-i Rûm’dur. Anadoli ve
Karaman’dan sonra Osmanlı’nın Asya yakasındaki üçüncü vilayetidir. Tokat ve
Amasya Rûm vilayetine dahildir. Sıvas şehri şehr-i Rûm adıyla anılır.
6. Sadr-ı Rûm ve kadı-asker-i Rûm ulema silsilesinde birer mertebedir.
7. Rûm sıfatı birkaç kalıp
deyimde sıklıkla kullanılır.
a. Yesevî tarikinden gelen dervişler ve bilhassa Hacı Bekdaş-ı Velî’yi
takip edenler Rûm erenleridir. Her
zaman Rûm’a "inerler", ya da "konarlar".
b. Hamzaname adı verilen popüler destanları işleyen ve okuyanlar meddahân-i Rûm’dur. Altmış cild olan
Hamzaname’yi tesdis edip üç yüz altmış cild telif etmişlerdür. Rûm nakkaşları dahi
İslamın şan ve şöhret ve şevketi içün Hazreti Hamza’nın gazavat ve cenklerini
tasvir ederler. Dolayısıyla ne zaman meddah hikayesi gibi abartılı bir cenk ve gaza olayı anlatacak olursa Evliya'nın diline mutlaka "Rûm" sıfatı gelir.
c. Osmanlı ordusunun gulgule-i Rûm
ve velvele-i Rûm ve tantana-i Rûm’u meşhurdur; sadaları arş-i a’lâya peyveste
olur. Dar-i saadetde dahi sık sık gulgule-i Rûm işitilir.
Erzurum ismiyle ilgili seyahatnamede açıklayıcı bilgiler varmıdır?
ReplyDeleteVar fakat geleneksel atmasyon.
Deleteİlk bilmeniz gereken, kentin adı daima (daha doğrusu 11. yy'dan beri) erz-i rûm أرزروم, 'arz-ı rûm عرضروم değil.
Muhtemelen Erz-i Ermeni olan 16 km kuzeydeki Karaerz (şimdi Kahramanlar) kasabasının çiftidir. 11. yy'da Theodosiopolis yahut Karin (şimdiki Erzurum) Bizans garnizonu iken Erzen/Ardzın şehri ticari merkez olmuş. 1055'te Türkler yağmalayıp yakmışlar.
Sizin gibi kitaplarla haşır neşir olmayı seviyorum ama sözlü olarak kendimi ifade edemiyorum. Yine güzel bir yazı paylaştığınız için teşekkür ederim.
ReplyDeleteBenim bildiğim eskiden Anadolu'da Sivas dahil, Sivas'ın batısı(+ Doğu Karadeniz) Rum diyarı sayılıyordu. Anadolu'nun Rum denmeyen kısmı daha ziyade Kürtlerin yoğun olduğu mıntıkalar. Zaten aslında Anadolu denen kısım da Rum diyarıyla örtüşüyor.
ReplyDeleteBizim Kürt komşular var, bize (Türklere) Rom derler. Türkiye Devletine ise Roma Reş (Siyah Rom yada Rum) derler. Birçok defa sordum Kürtlere, her bölgede Kürtler, Türklere Rom derlermiş. Hatta yazılı eserlerinde de Rom olarak geçiyormuş Türkler. Mesela Ahmedi Hani'de kitabında Rom dermiş.
ReplyDeleteHemşinliler kendilerinden olmayan /Gürcü ve Lazlar Hariç) tüm bölge insanlarını Rom- veya Romalı diye çağırır bu sadece Kürtlere özgü değildir. , Bunun sebebi Hay kitlenin Helen kitleye karşı olan tavrından dır, Anadolu sadece Hellenization geçirmemiştir.
DeleteUnutmayın Roma yok iken Büyük Ermenistan krallığı ve erkeni olan Ermeni satraplığı - Orontid Hanedanlığı) ve niceleri olan Commagene King vb.leri mevcuttu.
Bu topraklar, Armenianization denilen şeyi, Hellenization denilen şeyden çok daha fazla yaşamıştır. Hatta daha erkeni Hittite-ization yaşamıştır ki of bu çok eski.
Hint Avrupalı Hititlerin Anadolya ya geliş tarihi net değil, sadece görünürlük tarihleri belli o kadar! Benim tahminim erken Hititler Anatolyada ki bir çok belli belirsiz olan vede yedi ve sekiz bin yıllık Höyüklerinde kurucuları olabilir.
Not, Hititleşen, Helenleşen vede Ermenileşen ve hatta sonrasında Dacikleşen bu kalabalık güruh sonradan bu topraklara geldi, hatta öyleki bir kısmı ve çoğunluğu Milattan sonra geç antik çağda, Bizans Hristiyanlığını kabul ederek Levant vede diğer güney coğrafyalardan geldi,
Üstüne üstelik orta dönem antik çağda Büyük Ermeni krallığında kurulan Pagan dine geçip gelenleri bile mevcuttu.
This comment has been removed by the author.
DeleteGÜZEL.
ReplyDeleteAyrıntılar için teşekkürler.. Genel bir kalıp olarak rum/rumi= roma/romalı olduğunu biliyoruz. Siz de biliyorsunuz.. İsim temeli böyle atılıp böyle telaffuz edilip ifade edilmişken, zaman içinde; Romalıların ( Doğu roma/bizans) grekleşmesi, ve bizansın yıkılması sonrası ; etnsiteden bahsedilirken, greklerin kastadilmesi, buna karşılık, coğrafyadan rumi olarak bahsediliyorsa, grek değil, roma'nın kastedildiğidir.. Zaten aksi durumu çok mantıksız olurdu.. Çünkü: Bulgaristan da rumeli, arnavutluk da rumeli vs. vs. Balkan ile rumelinin coğrafi olarak tam örtüşmemesi de ayrı bir mevzu. )
ReplyDeletehazır hellastayken pontuslularla ilgli de bir kaç yazı yazsanız güzel olurdu. sevgiler.
ReplyDeleteSevan Hocam Anadolu'daki Müslüman halk Niçin kendine < Türk , Oğuz , Türkmen Vs> dememişte Rum sözcüğünü kullanmış acaba kuran literatürunda ruma yüklenen anlamdan dolayı mi ? Yoksa başka faktörlermi ?
ReplyDeleteOsmanlı devleti kendisini devleti Rum olarak nitelerdi ama Avrupa ülkeleri kuruluşundan yikilisina kadar Türk demiştir .merak ettiğim husus Şu osmanlida Türk sözcüğünün farklı (olumsuz) bir anlamı vardı .bazı seyhulislamlarin Türklerin katli vaciptir derken ki Türk heralde kendisi değildi alevi kizilbas lar için kullana n bir sifatti.aynı şekilde Türk kelimesine olumsuz anlam yükleyen cahil kalın kafalı Vs devletin resmi tarihçileri oldugunuda biliyoruz . Peki sorulması gereken soru Şu Avrupalılar osmanliya Türk derken Osmanlı'nın tutumu neydi bir heybet olarak mi görüyordu Yoksa başka bir tutum mu sergilemistir .
ReplyDeleteSevan hocam, Yunan kelimesi sahiden ioanian'dan mı türeme? Geçen bir Prof yunmak la alaklı dedi yıkanmak, yıkamak vs gibilerden fakat çok inandırıcı gelmedi. Bir mantıklı kökü var mı sizce?
ReplyDeleteMevlana Celaleddin'in "rumi" sıfatını eklemezsek konu eksik kalır..
ReplyDeleteRumun tek tarifi yoktur. Turkler tarafindan rumun donemsel anlamda tarifleri sikca degismistir. Iranlilar tarafindan keza araplar tarafindan ve de kurdler tarafindan da. Ornegin girit adasinda yasayan bir hristiyan rum iken simdi yunanli olmustur. Eger girit turk topragi olarak kalsaydi giritli hristiyan halk rum olarak anilacakti. Rumun sosyolojik, siyasi, etnik, dini vb bircok anlami vardir. Anlamlandirmaya calisana!!! Kurd halkinda rum terimi farkli sekillerde de kullanilir. Ornegin caliskan anlamina gelen rum kelimesi, rum gibi calisiyor terimi kurdcede cok kullanilir. “Ciyaye rome” rum dagi anlamina gelen terim ise karakis anlaminda kullanilir
ReplyDeletebu arada enteresandir; kürtler, türk askerinden özellikle stranlar ve klam'lar da rum askeri manasinda leşker-i romi diye bahsederler.
DeleteÇok fazla endonim/egzonim tartışmalarına kapı aralamadan şunu da ekleyelim: Kendilerine 13. yüzyıl ortasından sonra ‘Devletü'l-Etrak’ ve ‘ed-Devletü't-Türkiyye’ diyen, denilmesini isteyen ve teşvik eden Memlûkler’in Osmanlının siyasi bir güç olarak ortaya çıktığı ve onları tehdit etmeye başladığı 14. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlılar için, başka isimler olsa da, özelikle ‘Devletü'r-Rûm’ tabirini kullanmışlardır. Memlûkların nazarında 15. Yüzyıl ve sonrasında yetişen Anadolu kökenli hemen tüm alim, asker, devlet adamı vs. ‘Rûmî’dir ve bu coğrafi aidiyet belirten isim zamanla tüm Araplar, Kürtler ve Farslar arasında yaygınlaşmıştır. İstanbul’u fethetmenin etkisiyle de Osmanlıların bu ismi zamanla benimsemiş olmaları ‘Türklük’lerini uzun bir süre gölgede bırakmıştır.
ReplyDeleteRum eski iran mulkunun batsinda yasiyan halklara verilen ad idi. Osmanli ve anadolu selcuklulari bizansin mulkune talip olanlardi. Osmanli birkac yuzyil icerisinde eski bizans mulkunun yeni sahibi ve eski unvanininda yani rumunda yeni sahibi olmustur. Bizansin dusmanlarini da dostlarini da kendisine miras almistir.
ReplyDelete