>Batı dillerinden alınan kelimelerin Türkçe fonetik imlaya göre yazılması muhtemelen eski yazıdan kalma bir alışkanlıktı. Türkçeye Arapça ve Farsçadan alınmış olan sözcükler, Türkçe telaffuzu ne olursa olsun orijinal dildeki imlaya göre yazılırken, Arap alfabesi kullanmayan Rumca, İtalyanca, Fransızca vb. dillerden alınan sözcüklerin fonetik olarak Arap alfabesine çevirilmesi teknik bir zorunluluk idi. Latin alfabesine geçildikten sonra da, teknik zorunluluk ortadan kalktığı halde, Batı dillerinden alınan kelimelerin fonetik tercümesi elli yıla yakın bir süreyle norm olmaya devam etti. 20. yy’da Fransızcadan alınan üç bini aşkın sözcüğün tamamı Türkçeleştirilmiş yazımla benimsendi. Aynı şekilde İngilizceden alınanlar da tramvay (tramway), caz (jazz), dretnot (dreadnought), futbol (football), ofsayt (offside), nakavt (knockout), blucin (blue jeans), seksapel (sex-appeal) gibi Türkçe imlaya adapte edildi.
İngilizce alıntılarda bu kuralın, 1980 ile 1985 arasına isabet eden bir tarihte, sessizce tersine döndüğünü görüyoruz. Bu tarihten sonra Türkçe kullanıma giren İngilizce kökenli kelimelerde genel kural, İngilizce imlanın korunmasıdır. Email, fast-food, network, off-road, piercing, wireless, delete, save, workshop ve benzerleri normdur. İmeyl, festfut, netvörk, ofrot, pirsink, vayrles, dilit, seyv, vörkşop… kullanılmaz, veya kullanılırsa “yanlış” olarak algılanır.
Kabul gören yazım, sözcüğün ne zaman Türkçe genel kullanıma nüfuz ettiğine ilişkin iyi bir göstergedir. Bir kamyon çeşidi olan treyler 1950’lerden beri kullanımdadır; “film fragmanı” anlamına gelen trailer Türk basınında ilk kez 1995’te görülmüştür. Aynı İngilizce sözcük Türkçeye 20. yy başlarında futbol terimi aut, 1980’li yılların ikinci yarısında moda terimi out olarak girmiştir. Türkçede 1930’lardan beri kullanılan kovboy v ile, 1980’lerde yaygınlaşan western w ile yazılır; Türkçe metinde cowboy yazımı yadırgandığı gibi, vestern yazımı da yadırganır.
İngilizce imla ile yazılan sözcüklerin diğerlerinden daha az “Türkçe” saymak için tutarlı herhangi bir neden gösterilemez. Maç (match) ya da mayın (mine) “Türkçe” sayılarak sözlüklerde yer alırken, Türkçe metinlerde onlarla yaklaşık eşit sıklıkta kullanılan email veya web sözcüklerinin “yabancı” sayılması için makul bir neden yoktur. “Top auta gitti” cümlesindeki aut Türkçe sözlüklerde yer alırken “dar yakalar bu sene out” cümlesindeki out’un dışarıda bırakılması herhangi bir tutarlı gerekçeyle savunulamaz.
İlginç. Peki bu âdet 1980 ile 1985 arasında acaba neden terk edildi? İnternetin etkisi olamaz, çok erken. İngilizce dil eğitimi olabilir mi, bilmem. Sizin Türkiye'ye Commodore 64'leri ithal etmenizle alakalı olmasın :)
ReplyDeleteDiğer dillerde bu durum nasıl? Yabancı kelimeleri ne dereceye kadar uyarlıyorlar?
ReplyDeleteBizde bir de bazı isimler eskiden Türkçe imla ile yazılırken sonradan vazgeçilmiş, Vaşington gibi.
Yılların t-shirtü çaktırmadan tişört olmuş. Belki yeteri kadar halka inmesi ve yeteri kadar uzun süre geçmesi sonrasında türkçe yazıma geçiş vardır, bi kaç yüz yıl bekleyip görmek lazım:)
ReplyDelete1980'e dek hiç yüzyıllar beklenmemiş, ilk günden itibaren "Türkçe" imla tercih edilmiş. 1983'ten sonra ise tercih edilmemiş.
ReplyDeleteYine son dönemde iyice benimsenen bir başka örnek, kiril alfabesine sahip memleketlerin kelimeleri okunduğu gibi yazılıyor, Şahtar Donetsk, Mariya Şarapova gibi.
ReplyDeleteBu noktada kürtler nasıl hareket edecek, etmeli? bilemiyorum. Kürtçe bir alfabe yok.Kürtçeye göre tertib edilmiş arap ve latin alfabeleri var ve bu hangisinin kullanılması konusunda da ihtilaf sürüyor. Hakim-devlet konumunda da bir kürt idaresi olmadığı takdirde Kürt Dili nasıl yazılı hale gelebilecek?
ReplyDeleteBenim bayadır aklımda olan bi fikir
ReplyDeleteyapsanız yapsanız siz yaparsınız diye düşünüyordum
ama gördüm ki siz olaya komple karşıymışsınız.
Fikir ise şuydu:
Türkçe'ye sokulmak istenen kelimeler için Türkçe'ye uydurma sitesi yapmak
Sokulmak istenilen kelimenin fransızcası yazılacak
Site otomatik olarak osmanlı alfabesiyle kelimeyi yazacak
yutulan sesler yutulacak
Türkçe'ye has ses değişimleri önerileri verecek
ve en sonunda ağızdan ahenkle çıkan güzel bir kelime uydurulmuş olacaktı.