Saturday, February 27, 2021

Kerhane


TDK Türkçe Sözlük Farsça kâr-hane diyor. Kubbealtı ve Ötüken aynı kanıda. Tietze aynı kanıda. Nişanyan da iki gün önceye kadar aynı kanıdaydı. En erken bulabildiğim örneği Şemseddin Sami Bey’in 1900 basımı Lugat-ı Türki’si. Kâr-hane karşılığında verdiği üçüncü tanım: “... Fuhşiyat yeri, birtakım fahişelerin birinin idaresi tahtında fi’l-i mekruhlarını icra etdikleri ev.”

Kârhane biliyorsunuz, “atölye, işlik”, daha geç dönem kullanımda “fabrika” karşılığı. Kâr Farsça “iş, çalışma” demek, dolayısıyla “iş evi”. Genelev için makul bir isim mi? Olabilir, mümkün. Ama tam da oturmuyor. İmalat yok. Çalışmaya değil eğlenceye gidilen bir yer. Kimin aklına gelir “fabrika” benzetmesi?

Evangelinos Misailidis’in 1872 basımı Rumca harfli Türkçe romanı Temaşa-i Dünya’yı bir şey için gözden geçirirken birden uyandım.

Beyoğlu'na elyevm dahi kesret üzere bulunan ve kirahane tesmiye olunan bekarlar ateşgedesi ve edebiyat harabiyeti bir hayrathaneye girip post serdik.

... tahkik eylediğime göre, belli ve sicilli olarak Beyoğlu'nda yüz otuz kirahane ve derunlarında yedi yüz altmış zavallı kızlar mevcud imiş.

Galata’nın en meşhur bir kirahanesine vardım ve kirahanenin müdiresi Çaça Pelagia ile bir gece kalmaklığa kavl ü karar ederek...

Yapılan iş saatlik veya gecelik oda kiralamak; belki müessesenin kiralık kızlarının hizmetinden yararlanmak. Kirahane daha mantıklı değil mi?

Yazar Beyoğlu’nda kirahanelerin “Evropa medeniyetinden Anadolu’ya sirayet etme bir uyuzluk” olduğunu düşünüyor. Kendi zamanından bir süre önce, belki yeniçeriliğin lağvından (1826) sonra türediklerini ima ediyor. 1872’de hala kirahane olarak bilinen sözcüğün 1900’de kârhane ile birleştirilecek şekilde aslının unutulmuş olması imkansız değil.


26 comments:

  1. Sevan Bey,
    Kerh-hane olması mümkün müdür? Kerih, kötü, çirkin, hoş olmayan manasında.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sanmıyorum. İstanbul halk ağzına girmiş bir kelime değil, İstanbul argosunun esprisine tamamen yabancı.

      Delete
    2. Sevan Bey, biraz latifeye müsaade var mı:

      Ker-hane: kuvvetine güvenen gitsin (kerli ferli)
      Kör-hane: artık bahta ne çıkarsa, tutulan öpülecek
      Kir-hane: hijyenin olmadığı dönemler
      Kur-hane: kur yapılması elzemdir
      Kor-hane: alev alev
      Kır-hane: sokağın sonundaki beyaz ev, innocence

      Delete
  2. "..Galata’nın en meşhur bir kirahanesine vardım ve kirahanenin müdiresi Çaça Pelagia ile bir gece kalmaklığa kavl ü karar ederek..." - Bunu okuyunca aklıma hemen "Şekerpare" filimi geliverdi, nedense. :)

    ReplyDelete
  3. Çalışanlarına niçin sermaye deniyor.. Kârhane daha doğru gibi..

    ReplyDelete
  4. Ben bu kelimenin Kerh ve Hane sözcüklerinden yapıldığını zannederdim, hani "tiksinç, pis" yer manasında.

    Okumadıysanız eğer, Ahmet Mithad Efendi'nin 1881'de neşrettiği "Henüz 17 Yaşında" romanını mutlaka okuyun derim. İstanbul'da daha o devirde alkolün ne denli bol olduğunu, fuhşun gayet yaygın olduğunu anlatan, zamanına göre hayli progresif bir kitap. Türkiye'de kadın problemine ilk defa böyle açıkça değinen, onyedi yaşında borç yüzünden umumhaneye düşen Rum kızı Kalyopi'nin hikayesini anlatan fevkalade güzel yazılmış bir roman.

    ReplyDelete
  5. Sevan bey, NişanyanSözlük'te aradığım sözcükler içinde sikkin, trivela, montan, ajyotaj, varant, mitil, kığ, sinastri, madi, drav, arivizm, çinte(kuş olan) kelimelerini bulamadım. Bilginize...

    ReplyDelete
  6. Etimolojik sözlüğünüzde şunları yazmışsınız:

    Tarihçe (tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler)

    xayr-hane "genelev" [ Filippo Argenti, Regola del Parlare Turco, 1533]
    chierchaná: bordello

    kira-hane [Mis, 1872]
    Beyoğlu'na elyevm dahi kesret üzere bulunan ve kiraχane tesmiye olunan bekarlar ateşgedesi ve edebiyat χarabiyatı bir χayrathaneye girip post serdik.

    kâr-hane [ Redhouse, Turkish and English Lexicon, 1890]
    كارخانه kyar-khane, vulg. ker-khane, 1. A manufactory. 2. A brothel.

    Köken

    Türkiye Türkçesi kira-hane كارخانه "kiralık ev" sözcüğünden evrilmiş olabilir; ancak bu kesin değildir.

    Daha fazla bilgi için kira, hane maddelerine bakınız.

    Ek açıklama

    Redhouse ve Ş. Sami'den bu yana yerleşik olan kabulün aksine Farsça kārχāne ("işlik, fabrika") sözcüğü ile ilgili olmadığı düşünülmelidir.

    Benzer sözcükler

    kerhaneci


    Hayır/hayr/xayr, kira, kar, ker, bütün bu kelimeler benzer fonetiğe sahip manaları farklı olsa da, ama hepsi yanlarına hane kelimesi eklendiğinde oluşan bileşik kelimenin en azından manalarından biri "genelev" (biliyorum, kar için bu şüpheli). Acaba hane kelimesinin yol açtığı bir kararsızlık mı söz konusu? Ya da kelimenin manasının müstehcenliğinin yol açtığı bir kararsızlık mı (müstehcen kelimeler kibar kesim tarafından farklı şekillerde telaffuz edilir sıklıkla)? Yoksa hayırhane ile sonraki konstrüksiyonlar arasında herhangi bir bağlantı yok mu, fonetik benzerlik tamamen tesadüf mü? Çözemediğim sorular.

    ReplyDelete
    Replies
    1. @Derdo

      Bana da öyle geliyor. Zaten Balkan Türkçesinde de k ve h sesleri karışabiliyor birbirine.

      Delete
  7. Mevzuyla alakalı buradaki yazıya bakabilirsiniz (TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK ROMANLARINDA BEYOĞLU)

    http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/42511.pdf

    Ayrıca hyetert sitesinde, Taner Timur'un kitabından çıkarılan şu yazıya denk geldim,

    " Osmanlı Romanında Gayrimüslim Kadınlar

    2014-11-08

    XIX. yüzyıl sonlarında Batılı kadınlar, Osmanlı hayatının her an rastlanan bir parçası değildirler. Bu yüzden aşk ve şehvet konularında onların yerini sık sık Osmanlı gayrimüslim kadınlar alır. Bunlar Osmanlı romanına örnek bir aşk öznesi olmaktan çok, Batı ahlaki çöküntüsünün uzantısı, şehvet nesneleri olarak sokulmuşlardır. Özel durumlarda (Ahmet Mithat Efendi’nin Henüz Onyedi Yaşında’ sında olduğu gibi), genç bir Rum kızıyla genç bir Müslüman erkek arasında temiz bir aşk doğunca da, bunun önüne dini engeller çıkar.

    Karabibik’te Rum doktor Linardi’nin karısı Eftelya, önüne gelenle kırıştıran bir hoppadır. Zehra’da ise Rum dilberi Ürani, roman kahramanının eski karısının ondan intikam almak için bulduğu hafif bir kadındır. Yine de behimi (hayvani) duygular aracılığıyla Suphi’yi avuçları içine alır ve kendine bende (köle) yapar. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şıpsevdi’sinde ise bir kahraman, “Alafranga”ların kadın seçerken “Ermeni olsun, Rum olsun, çıfıt olsun, frenk olsun. Tek Türk olmasın da ne olursa olsun” diye düşündüklerini ileri sürer.

    Aslında Osmanlı toplumunda gayrimüslim kadınlar Müslüman kadınlardan çok daha serbest davranabilirler. Dinleri nedeniyle Batı’daki gelişmelere daha açık oldukları için, kadın erkek ilişkilerini de daha özgür yaşayabilirler. Osmanlı romanı bu gerçeği abartarak vermiştir.

    Gayrimüslimlerin “serbestliği” Osmanlı romanında, onları yoksulluk yüzünden vücutlarını satmak zorunda kalan zavallılar durumuna da düşürebilir. Osmanlı yönetimi, bu konuda Müslümanlara göstermediği hoşgörüyü -daha doğrusu ilgisizliği- gayrimüslimlere gösterir. Bu yüzden Beyoğlu’ndaki “kirahane”leri (genelev) genellikle gayrimüslim kadınlar doldurur. Misailidis Efendi, Temaşa-i Dünya’da bunların hikâyesini uzun uzun anlatır, hatta “kirahane”lere ait istatistiki bilgiler verir. Ona göre, romanını yazarken (1871-1872) Beyoğlu’nda sicilli “130 kirahane ve derunlarında (içlerinde) 760 zavallı kızlar mevcuttur”. Protestan misyonerler, masonlar vb. öncülüğüyle bu zavallıları kurtarmak için “Filantropiki Eterya” diye bir dernek bile kurulur. Kendisini Misailidis’in öğrencisi sayan Ahmet Mithat Efendi de, aynı konuya eserlerinde değinmiş ve fuhuş ticaretinin ağlarına düşmüş kadınların kurtarılmasıyla ilgili tablolar çizmiştir.

    Yoksulluğun fuhuşa sürüklediği gayrimüslim kadınların hikâyesini, aslında, Osmanlı kökenli bir Rumen yazar (Panait Istrati) Kira Kiralina’da ölümsüzleştirmiştir. Yazarı Romanyalı olsa da, Kira Kiralina’yı bir Osmanlı romanı sayabiliriz. Roman kahramanı Stavro, garip bir tutkuyla bağlı olduğu kızkardeşi Kira ve güzelliğini “rumen ağacına aşılanan üç ırka -Rum, Slav, Türk- borçlu olan” anneleri, baba ve büyük oğul evde yokken âlemler yaparlar, “misafir”ler kabul ederler. Sonuç, sık sık babanın baskını, devamlı dayak, hayattan bıkış ve kaçıştır. Roman Stavro ile Kira’nın sonradan birbirlerini de yitirdikleri kaçışın iç parçalayıcı hikâyesidir. “Balkanların Gorkisi” unvanını kazanmış yazarın kaleminden, Osmanlı son döneminin ilginç bir tablosu çizilir. Stavro’nun sonunda bulduğu koruyucu Barba Yani, kendisine Osmanlı Devleti hakkında şunları söyler: “Bu mutlakiyetçi devlet hakkında ne denirse densin, bundan daha özgür yaşanabilecek bir ülke yoktur. Yalnız bir şartla: silinmek, kitle içinde kaybolmak, hiçbir şekilde kendini belli etmemek, sağır ve dilsiz olmak şartıyla.”

    Kaynak: Taner Timur, Osmanlı-Türk romanında Tarih, Toplum ve Kimlik, İmge 2002, s 38-40
    "

    ReplyDelete
  8. Naçizane ben de genel kabulün doğru olduğu kanısındayım.

    Seslik açıdan da kârhane kelimesinin kerhaneye dönüşmesi kirahaneye kıyasla daha muhtemeldir. Meninski kārchāne kelimesinin avam dilinde (vul.) kerhane olarak telaffuz edildiğini kaydeder (c. 2, s. 3840). Orada genelev anlamı yoktur ama Zenker bu anlamı da verir: "maison de prostitution / Bordel (auch verächtlich vom Serail)" (1876, c. 2, s. 732). Türkçede /ā/ sesinin kimi hâllerde kısalması bilindik bir hadisedir: "hālim yok"-ta uzun ama "halbuki"-de kısa.

    Ama eğer kirahane, kerhane olmuşsa /a/ sesinin düşmesi ve /i/ sesinin /e/ ile nöbetleşmesinin kolay açıklanır olmadığı ortadadır.

    Argenti'deki şekli xayrxane olarak değerlendirmişsiniz. Oysa Argenti /k/ seslerini de /ch/ ile göstermiştir: chilitt (kilit), chimée (kim), chitápp...

    Manaca da problem yoktur. Cimanın ilk öğrenildiği yer olması dolayısıyla Türk argosunda, genelev için "mektep, üniversite" kelimelerinin yanı sıra ticari bir faaliyet olduğunu belirten "banka, yaş deri ticarethanesi" gibi isimlendirmeler de kullanılır (Devellioğlu, Türk Argosu, 1990, s. 203). Bu sebeple fuhuş yeri için "atölye, fabrika" denmesi yadırganacak bir husus değildir.

    Kanaatime göre her hâlükârda "kârhane" daha mantıklıdır.

    Saygılar

    ReplyDelete
    Replies
    1. "Cimanın ilk öğrenildiği yer olması dolayısıyla Türk argosunda, genelev için "mektep, üniversite" kelimelerinin yanı sıra ticari bir faaliyet olduğunu belirten "banka, yaş deri ticarethanesi" gibi isimlendirmeler de kullanılır (Devellioğlu, Türk Argosu, 1990, s. 203). Bu sebeple fuhuş yeri için "atölye, fabrika" denmesi yadırganacak bir husus değildir". Demissiniz ama buna sosyoljik bakimdam katilmak mumkun degil.

      Bugunki sosyolijik degerlerl dunu aciklamaya calismissiniz.
      Dunki toplum (Osmanli-ortacag toplumu ve ilkel insanl) koleci bir toplumdu. Bu demek oluyorki Toplumun yuzde 10 ila 35 kolelerden olusurdu. Ve kesinlikle bu kolelerin bir kismi kadin olup sex amacli kullanilirlardi ki, eski toplumlarda ilk sex deneyiminin bu kolelerle (cogunlukla bedeva yapilan) yapilan sexle olmus olmasi cok daha akla yatkin bir sey.

      Yani sex tarihte tabu degildi. Simdi tabu oldu. Dolayisi ile cikarsamaniz bence dogru degil.

      Bu seks koleleri Islam toplumumun her yerinde mevcuddu. Peygamber Muhammed doneminden beri Islam toplumu "sex kolesi" (Cariye) barindiran bir toplumdu. Bu sex kolelerini insanlar birbirne hediye verir, gecici kullanmak icin oduncde verirlerdi. Bu baglamda sex, tarihdeki islam toplumunda simdiki gibi tabu degildi.

      Dengbej

      Delete
  9. Dengbeje Bedeng:

    Sayin Nisanyan!
    "1872’de hala kirahane olarak bilinen sözcüğün 1900’de kârhane ile birleştirilecek şekilde aslının unutulmuş olması imkansız değil" demissiniz, bu husuta size katilmiyorum.

    Ben Kerhane (Sex evi) kelimesinin ilk hecesi olan "Ker" kelimesinin "kira" ile ilgili oldugunu dusunmiyorum.
    Bugunki Turkce'de hemen hemen ayni sekilde yazilan Kerhane-Karhane-Karhane-Kirahane kelimeleri Osmanlicada bariz bir sekilde farkli yazilirdi. Bu sebebden bahsettiginiz Kirahane-Karhane degisiminin o kadar hizli meydana gelmis olmasina teruddut ile bakiyorum. Bugun bu kelimeler yeni yetme nesiller icin ayniymis gibi gelebilir ama Bahsettiginiz senelerde herkes bu kelimelri oldugu gibi bilir ve yazardi. Bu sebebden dolayi bahsettinigiz degisimin/karisimin olusmasini imkan dahilinde gormuyorum.

    Bu kelimer osmanlicada nasil yazilirdi bir bakalim:
    (not: X harfi arapca خ yerine ve Q harfi de arpaca ق yerine yazilmistir)

    Osmanlica Kerxane (Kerhane) : كرخانه (sex evi)
    Osmanlica Karxane (Karhane) : رخانهكا (is evi- Fabrika)
    Osmanlica Kiraxane (Kirahane) : كراخانه (kira-lik- ev)
    Osmanlica Qarxane (Karhane) : قارخانه (Yazin soguk su icmek icin, karin kisin saklandigi/depolandigi yer, magara yada kuyu).

    Osmanli yazi dilinde bu sekilde yazilan kelimelerin kisa surede degismesi bence mumkun degil.

    Uzun zamandir ben de Kerhane kelimesi uzerine dusunuyordum. Ilk zamanlar bu kelimeyi "Ker" (Kurtce Esek) ve -xane (Kurtce mekan belirten son ek ve “ev”) kelimeleri ile olusmus diye dusunurdum. Bu durumda Kerhane kelimesi: "Esek evi" (yada eseklik evi yada esek ahiri) manasina gelebilir. Islamin bu tur iliskileri yasakladigini dusunursek, halkin bu isi eseklikli” iliskilendirmis olabilir diye dusunurdum. Bu dusuk bir ihtimal.

    (Kerhane kelimesi neden Kurtce olsun diyebilirsiniz, ama demeyin. Cunki Kurtce kelimeler dogal olarak Farsca kelimelerle ayni kokten geldikleri icin, Bir kelime Farsca da olsa, Kurtce yoluyla da aciklanabilinir. Benim Kurtcem Farsacamdan cok daha iyi oldugu icin ben bazen bu tur kelimeleri Kurtce uzerinden algiliyorum ve yorum yapiyorum.)
    Simdi ise birkac Kurtce (Farsca) kelime ekleyelim:

    1. Kîr / xir (Kurtce penis) (Farsca: Kir)
    2. Kel (Kurtce = isi, insan vucununun sicakligi, cinsi sicaklik)
    3. Kel (Teke -azgin Teke tabirini de unutmayalim. Azgin demek = cinsi hissiyati yuksek demek- Yani Tekeler azginliklari ile meshurlar, yani azginlik esittir Teke, yani Teke=Azginlik, Kurtce kelime bu mantikla yapilmis olabilir)
    4. Kele, kile, kil (Zazaca= isi-ates, cinsel ates) (cinsi arzusu yuksek)

    bu yazimin 1. bolumu:

    ReplyDelete
  10. yazimin ikinci bolumu:


    Bu hususta 3 tezim var:

    1.
    Bence sizin iddia ettiginizin tam aksine Kirahane degisip Kerhane olmamis.
    Tam aksine bence kirahane kelimesi Kerhane kelimesinin bir lokal varyanti olabilir yada kirahane kelimesi Kerhane kelimesinin Istanbul ( gayri muslimlerinin) sivesi ile soylenen karsiligi da olabilir.
    Yani Kirahane  Kerhane olmamis, ama Kerhane  Kirahane ye donusmus.

    2.
    Sanskritcede 200 tane seks ile ilgili kelime var. Bunlardan bir tanesi “Karana” dir (káraṇa n. a posture in sexual intercourse - cinsel ilişkide duruş).

    Burda dikkatinizi “Karana” ya cekmek istiyorum. Sanskritcedeki bu kelimenin Aryencesi (Farsca-Kurtcesi) muadili “Kar” yada “Kal” olabir. Cunki –ana cogul son ekine benzedigi icin zamanla kelimden dusmus oalbilir.

    3.
    Nisanyan sozlukte Kerhane karsiligi olarak 1533 de kayitlara gecmis bir kelime varki. Kurtce penis kelimesine (xir) cok benziyor. Bunun bir tesaduf oldugunu zannetmiyorum.

    xayr-hane "genelev" [ Filippo Argenti, Regola del Parlare Turco, 1533]
    chierchaná: bordello. (Nisanyan sozlukten alinti)

    1533 yilinda yazilan Filppo Argent’nin sozlugende ki latin harfleri ile yazdigi su osmanlica kelime “Chierchaná” bugunki Kurtce alfabe ile soyle yazilir: “Xierxana” ki bu kelime Farsca = Xarxane (esek evi) kelimesine ve Kurtce Xirxane (penis evi) kelimesine cok benziyor. Bence bu bir tesaduf degil. Kaldiki bu alinti Kerhane kelimesinin Kirahane kelimesinden geldigi fikrini baltalayan bir tarihi gercek.

    Sonuc:

    Bu durumda su sonuca vardim:

    Kerhane kelimesinin iki kelimeden olusuyor (bilesik isim). Ikinci isim hane (xane) kelimesi Aryencede (Farsca-Kurtcee)” ev, mekan, bina, mesken” gibi manalara gelir.

    Birinci kelime olan “Ker” kelimesi Hint Avrupa Anadilindeki asagida verecegim iki kelimenin Aryence uzerinden Osmanlicaya gecmis hali olmali. Ki bu “ker” yada “Kel” (Kele) kelimesi buyumek, irilesmek, ereksiyon olmak, buyukluk, yukseklik ve ereksiyon manalarina geliyor ki Kerhande yapilan temel isle alakali bir eylemi tarif ediyor.

    kel-1, kelǝ (kelimesi Hint Avrupa Andilinde) yukselmek, yuksek, tepe manasina gelir. Burda yukselmek fiili penisin ereksiyon olmasi (buyumesi) manasina kullanilmis olmali.

    ker-2 , k̂erǝ-, k̂rē (kelimesi Hint Avrupa Andilinde) buyumek, manasina gelir ki yukardaki kel, kele kelimesi ile ayni kokten olmali. Burda buyumek fiili penisin ereksiyon olmasi (buyumesi) manasina kullanilmis olmali Zamanla penis yerine de gecmis gozukuyor. Kurtce “Kîr” kelimesei burdan geliyor olamli.

    Uzun lafin kisasi: Kerhane argo ifadesi ile “sik evi” sikis evi” “cinsel arzu evi” “Cinsel Azginlik evi” manalarindan birisine karsilik gelmeli ki bu manalar bence hem Kerhanenin hem de Kerhande yapilan ana eylemi dogru tarif ediyor.


    Dengbeje Bedeng

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bu eşsiz mantıkla sanırım yeryüzündeki tüm dillerin (Estonca, Taino ve Korece dahil) tüm kelimelerinin Kürtçeden geldiği kolayca kanıtlanabilir. Heyecan verici!

      Delete
    2. Herkes heran bizi olmadigimiz bir sey oldugumuzu soyleyip duruyor. Biz de bir kere herkesin oldugunu zannettigi kisi olmadini, soylememizi bize cok gormeyin!

      Kaldiki yazimin ana temasi Kerhanenin Kurtce oldugu uzerine degil. Yazimin ana temasi Kerhanenin Aryen dillerinden birinden olmasi gerektigi uzerinedir. Bu Aryen dili buyuk ihtimal ile Farscadir.


      Dengbej

      Delete
    3. @Anonymous

      Kelimelerin eski alfabede çok farklı yazıldığını biz de biliyoruz herhalde. Atladığın şey nasıl yazıldıklarının bir önemi olmadığı, zira kelimelerin ses evrimi nasıl yazıldıklarına göre değil, nasıl telaffuz edildiklerine göre olur.

      Delete
    4. Haklisin ama, bir kere yaziya dusen kelimelerin degisimi yaziya dusmemis olanlardan daha cok zamana ihtiyac duyarlar, degismeden once!

      Peki o Kirahanelere bir daha hic Kirahane denmemis mi? Bu sorunun cevabi elinizide var mi? Kiranhane olan kiralik hanelere bir daha bir isim verilmemis mi? Sizde bur sorularin cevabi varmi, kesin bir sonuca varmadan once?

      Peki bu Kirahanden Kerhaneye dondugunu iddia eddiniz kerhanelerden once, ortadogu-kafkasya ve balkanlarda hic mi Kerhane yoktu?

      Eski farcada bu tur mekanlara ne ad verilirdi?
      Sogd dilinde bu tur mekenlara ne ad verildirdi?
      Xwarizm dilinde (Ari kokenli olaninda) bur tur mekanlara ne ad verildi?
      Yunaca kerhane ne denirdi?
      Eski Slav dillerinde Kerhaneye ne denirdi?

      Yoksa bir isim vermedilerde Istanbulda Kirahanelerin olusmasini ve ses degisimine ugramasini mi bekledir?

      Tekrar soyliyorum benim iddiam bir tezdir. Yazdiklarim Kesin bir sey degil. Ama sizin iddianiz da mantikli degil.

      Dengbej.

      Delete
    5. @Dengbej

      Benim herhangi bir tezim yok bu konuda. Seninki de dahil birçok ihtimale açığım.

      Delete
    6. @dengbej

      Emeğine ve yazına sağlık. Sevan hoca her ne kadar beğenmeyip ego yapmak suretiyle "her kelime kürtçeye çıkıyor o halde!" dese de, ben zevkle okudum ve yeni şeyler öğrendim.

      Delete
  11. Sayın Nişanyan,

    İlginizi çeker mi? İncelemek ister misiniz?

    Mahabharata, 18 kitaptan oluşan bir destan.

    Sanskritçe'den Türkçe'ye ilk kez çevriliyor.

    İlk 3 kitap yayınlandı, kalan 15 kitabın çevirisi devam ediyor.

    1. kitap "Adi Parva":
    https://www.babil.com/mahabharata-adi-parva-1-kitap-tam-metin-kitabi-kolektif

    2. kitap "Sabha Parva":
    https://www.babil.com/mahabharata-2-kitap-kitabi-sabha-parva

    3. kitap "Vana Parva":
    Cilt 1: https://www.babil.com/mahabharata-vana-parva-1-cilt-kitabi-kolektif
    Cilt 2: https://www.babil.com/mahabharata-vana-parva-3-kitap-2-cilt-kitabi-kolektif

    İlk 4 kitap toplu hâlde:
    https://www.babil.com/mahabharata-4-kitap-takim-kitabi-kolektif

    Not: Bu çevirilerin PDF'si yok.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Biri Vflat uygulamasıyla Pdf Yapıp atsa ne güzel olur

      Delete
  12. Sevan bey, slogan kalabalığı olMAyan bir yazıyı dikkatinize sunuyorum:

    "Why Growth Can't Be Green"

    New data proves you can support capitalism or the environment - but it's hard to do both.


    https://foreignpolicy.com/2018/09/12/why-growth-cant-be-green/

    ReplyDelete
  13. Iskender Pala'nin Ansiklopedik Divan Siiri Sozlugu'unu incelerken su kelimeye rast geldim.

    "Gayûr: Gayûri Bagdadî (Bagdatli Gayur) diye bilinen unlu bir pezevenktir. Etrafinda toladigi sazende ven hanende cariyeleri erkeklere satark gecinen tarihin unlu KERHANECILERINDENDIR." Demis Iskender Pala.


    Diyorum ki acaba bu Gayur Filippo Argenti nin aktardigi Chier-chana de gecen Chier (Xayr) ile alakali olmasin?

    Iskender Pala'nin aktardigina gore divan siirinde adi merhur bir kerhaneci olarak sik sik geciyormus.


    D. Bedeng

    ReplyDelete
  14. Blogda çok fazla teknik hata ve güncelleme eksiği var. uzun soluklu bir blog için yardıma ihtiyaç duyarsanız sorun değil, karşılığında bir şey beklemeyiz.

    ReplyDelete
  15. Sevanım, ah kısmetsiz, gariban dertli Sevanım!!
    Bir anacığının içi yanar sana bir de bu Mustafa Kemalci kardeşinin; bakma sen o yazılarında, videolarında yorum yapan şaklaban takımına.
    Yetimim, ne kadar kızsan da sen CHP'nin ete kemiğe bürünmüş halisin. İnsanlar ikinizi de dinler,ikinize de hak veririr ikinizin de lehine slogan atar; amaaaa iş oy vermeye, likelamaya, abone olmaya, patreonu ziyaret etmeye gelince topuklar. Sen sen ol bu şakşakçı takımına sakın güveneyim deme.
    Yıllardır kafa yapına uygun bir hanım bulmuşsun, kıymetinizi bilin birbirinizin, öpüyorum o tontik yanaklarından.

    ReplyDelete